Şimdi Ara

Parasomnia,İnsomnia,Narkolepsi ve Uyku Apnesi

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
11
Cevap
0
Favori
18.165
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Parasomnia:
    Üçüncü grup uyku bozukluğu “parasomnia”, yani uyku sırasındaki istenmeyen ve kontrolsüz davranışlar. Parasomnia sorunu genellikle NREM uykusunun yavaş dalga evresi olan 3 ya da 4 evresinde yaşanıyor. Bu evreler uykunun ilk üçte birlik kısmını oluşturuyor.

    Parasomnia hastalığı olan kişilerde, uyku sırasında ani kasılmalar, kafa bulanıklığıyla uyanma, uykuda yürüme, çığlık atma, zor uyanma gibi istenmeyen ve kontrol edilemeyen davranış şekilleri görülüyor. Bu kişiler kasları n gevşediği derin uyku evresine giremiyor ve gece boyunca ani kasılmalarla uyanıyorlar. Parasomnia hastalığının en sık görülen şekli, “NREM parasomnia” denen durum. Genellikle çocukluk çağlarında görülen bu durum temel olarak uykudan ani uyanmayla kendini gösteriyor. Ancak bu rahatsızlık erişkinlerde de görülüyor. Uykusuzluk, aşırı alkol alımı, yorgunluk, stres ve ateşli hastalıklar parasomnia’yı tetikleyen etkenler arasında.

    Gecenin bir yarısında kafa karışıklığıyla uyanmak, parasomnia’nın sık görülen şekli. Kişi, derin uykudan kafası karışmış şekilde uyanıyor ve sarhoş bir insanın davranışlarına benzer hareketler yapıyor. Yataktayken anlamsız hareketler ve ağlama gibi davranışlara neden olan bu duruma “uyku sarhoşluğu” da deniliyor. Uyurgezerlik olarak bilinen uykuda yürümek de bir parasomnia çeşidi. Bu rahatsızlık genellikle çocukluk yaşlarında görülüyor. Yapılan araştırmalarda çocukların %1-17’sinde uykuda yürüme görülüyor. En sık görüldüğü yaşlarsa 11-12. Ancak erişkinlerde de %4 oranında uyurgezerlik oluyor. Bu rahatsızlığın en önemli riski, uyku sırasında kişinin pencereden ya da balkondan atlayarak kendine zarar vermesi. Bu nedenle derhal tedavi edilmesi gereken bir durum.

    Uyku terörü, parasomnianın en dramatik çeşidi. Bu kişiler uykudan çığlık atarak uyanıyor. Panik ve istemsiz hareketler görülüyor. Yataktan aniden kalkıp odanın içinde koşmak ve duvarlara yumruk atmak, uyku teröründe sık karşılaşılan hareketler. Bu rahatsızlık sırasında kişiler umulmadık davranışlar yaparak hem kendilerine hem de başkalarına zarar verebiliyorlar. Bu davranışlar sırasında kişiyi uyandırmak oldukça güç ve genellikle yapılanlar sonradan hatırlanmı yor. Çocuklukta sık görülmekle birlikte erişkinlerde de sanıldığından daha sık, %3 oranında görülüyor. Uyku terörü, davranış tedavisi ya da ilaçlarla düzeltilebiliyor.

    “REM parasomnia” olarak bilinen ve REM uykusunda oluşan davranış bozuklukları, görülen rüyaların gerçek gibi yaşanmasına ortaya çıkabiliyor. Örneğin, kişi rüyasında kavga ettiğini görüyorsa, yatakta doğrularak etrafa yumruk atmaya başlıyor. Normal bir kişide REM uykusu sırasında, rüya görürken göz kasları dışındaki istemli kaslar felç durumunda oluyor. Kaslarda meydana gelen felç benzeri gevşeme rüyalara kişinin bedensel yanıtlar vermesini engelliyor. Ancak REM parasomniası olanlar, rüyalarını bütün canlılığıyla yaşıyorlar. Bu eylemler sırasında çeşitli yerleri morarıyor ya da kırılabiliyor. Bu kişiler kendilerine zarar vermemek için kendilerini yatağa bağlamak, duvarları yumuşak yastıklarla kaplamak ve içinde sert cisim olmayan odalarda uyumak gibi önlemler alıyorlar. Bu durum genellikle erkeklerde ve 50 yaşın üzerinde görülüyor. Ani başlayan şekli olduğu gibi yavaş başlayıp sinsi ilerleyen kronik şekli de görülüyor. Depresyon için kullanılan anti-depresan ilaçlar bu tür uyku bozukluklarına neden olabiliyor. Sinir sisteminin ağır ilerleyen, Parkinson gibi kronik hastalıkları da bu bozukluğa yol açabiliyor. REM parasomnia, sinir sistemini harap eden hastalıkların ilk belirtisi olabiliyor. Parkinsonun diğer belirtileri başlamadan 10 yıl önce bile görülebiliyor. Son derece vahim sonuçlara yol açabilecek REM parasomniası, önemsenmesi ve derhal tedavi edilmesi gereken bir hastalık. Benzodiazepin grubu ilaçlardan birisi olan klonazepam bu hastalıkta tedavisinde kullanılıyor. Klonazepam, etki mekanizması bilinmese de hastalığın tedavisinde oldukça etkili.

    Narkolepsi (Uyuma hastalığı)
    Beynin ilginç ve ender görülen bir hastalığı “narkolepsi”, her 2 bin kişiden birinde ortaya çıkıyor. İnsanın gün içinde çok kolay uykuya girmesine yol açan ve hipersomnianın bir türü olan bu hastalık, REM evresini kontrol eden merkezlerdeki sorunlardan kaynaklanıyor. Bu kişiler gün içinde çok hızlı bir şekilde REM uykusuna dalıp rüya görmeye başlayabiliyorlar. Oturdukları yerde, ayakta ya da araba kullanırken rüya görüyorlar. Bu durum çok ciddi sosyal ve yaşamsal sorunlara yol açıyor. Narkolepsi hastalığı olanların gün içinde uyanıkken bile kasları aniden REM uykusundaki gibi gevşeyebiliyor. Tüm kasların bu ani ve geçici felç durumuna “katapleksi” deniliyor. Oldukça tehlikeli olan bu durum, gülmek, üzülmek gibi herhangi bir duygusal anda ya da yürürken olabiliyor.

    Narkolepsinin diğer bir bulgusuysa uyurken görülen rüyalara benzer halusinasyon görülmesi. Gün içinde çok kısa süreli dalmalarda bile bu kişiler rüya görebiliyor. Uyku felci denen durum da bir narkolepsi belirtisi. Kişi, uyandığında tüm vücudunu felç olmuş gibi hissediyor. Nefes alıp verme devam ediyor ve gözler oynayabiliyor. Kısa süren bu durum kişiye ölecekmiş hissi veriyor. Narkolepsi hastaları, gün içinde sık sık uykuya daldıkları için gece uykuları düzensizleşiyor. Bu kişilerde görülen diğer bir belirtiyse otomatik hareketlerin sıklığı. İnsanlar gün içinde bazı hareketleri düşünmeden, yalnızca bir alışkanlık olarak yapabiliyorlar. Örneğin, iş çıkışında bir konu üzerinde düşünürken hiç farketmeden arabanızın olduğu yöne gitmek, elinizdeki sütün kalan kısmını hiç düşünmeden buzdolabına koymak gibi hareketler, otomatik olarak yapılıyor. Bu tip davranışlar, narkolepsi hastalığında oldukça belirgin oluyor. Bu kişiler gün içerisinde yaptıkları birçok hareketi, farkında olmadan otomatik olarak yapıyorlar.

    Narkolepsi hastalarındaki temel sorun, uyku ve uyanıklık arası ndaki sınırın kaybolması. Bu kişilerde sıklıkla görülen otomatik davranış şekli, NREM uykusuyla uyanıklık durumun bir karışımı olarak kabul ediliyor. Narkolepsi hastasında, karmaşık işleri yapmaya yetecek kadar uyanıklık durumu olsa da, bu uyanıklık düzeyi, yapılan hareketleri bilinç düzeyinde değerlendirmeye ve hatırlamaya yeterli olmuyor. Örneğin, kişi odasını toplayarak kitabını kaldırıyor, ancak bunun farkında olmadığı için daha sonra nereye kaldırdığını hatırlayamıyor. Narkoleptiklerde REM uykusu ve uyanıklık birbirine karıştığı için uyku felci sıklıkla görülüyor. Bu durum normal insanlarda aşırı yorgunluk, uykusuzluk ve stres durumlarında da görülebiliyor. Ancak, narkolepsi hastalarında sık belirtilerden birisi. Araştırmacılar, uyku felcinin temelinde yatan bozukluğun, REM uykusunda görülen, genel vücut kaslarındaki gevşemeyle uyanıklık durumunun aynı anda yaşanması olduğunu düşünüyorlar.

    Narkolepsi hastalığının temelinde genetik etkenler bulunuyor. Bu kişilerin %90’ından fazlasında HLA-DR15 ve DQ6 geni bulunuyor. Bu gen, altıncı kromozom üzerinde bulunuyor ve bu geni taşıyanların çocuklarında narkolepsi olma riski %2, yani toplumda görülme sıklığının yaklaşı k 40 katı. Yapılan yeni bir çalışma narkolepsi hastalığının mekanizmasını bir ölçüde aydınlattı. California Üniversitesi’nde yapılan bu çalışmada narkolepsi hastalarının beyninde “hipokretin1” denen bir mesajcı molekülün düzeyinin normale göre %85 oranında daha az olduğu bulundu. Hipokretin-1, hipotalamusta bulunan az miktardaki hücreden salgılanıyor. Normal insan beyninde hipokretin salgılayan yaklaşık 70 bin hücre bulunuyor. Narkoleptiklerdeyse bu hücrelerin sayısı 3-10 bine kadar düşüyor. Narkolepsi hastalarından alınan omurilik sıvısında hipokretin1 ölçülemeyecek kadar azalıyor. Narkolepsi dışında hiçbir hastalık omurilik sıvısındaki hipokretin1 düzeyini sıfırlamadığı için, bu durum hastalığın teşhisinde önem taşıyor. Hipokretin-1 salgılayan hücrelerin neden azaldığı tam olarak bilinmiyor. Çeşitli çevresel etkenler ya da vücudun kendi ürettiği bir zehirli madde bu hücreleri yok etmiş olabilir. Diğer bir olasılıksa bu hücrelerin vücudun kendi bağışıklık sistemi hücreleri tarafından öldürülmesi. Bu hastalığın tedavisinde değişik yöntemler olmasına karşın, son yıllarda hipokretin-1 içeren ilaçların şikayetleri azalttığı ya da yok ettiği tespit edildi.

    Uyku apnesi (Uyurken nefes alamamak)
    Belirgin bir neden olmadığı halde gün içinde aşırı uyuma haline hipersomnia deniliyor. Bu uyku bozukluğuna yol açan en önemli nedense “uyku apnesi” denen bir hastalık.
    Erişkin kadınların %2’si ve erkeklerin %4’ünde görülen uyku apnesi kişinin hayatını tehdit eden boyutlara varabiliyor. Uyku apnesi genellikle çok horlayan kişilerde görülen bir rahatsızlık.

    Eskiden, uyku apnesinin orta yaş ve üzerindeki kilolu kişilerde olduğu düşünülüyordu. Ancak yapılan araştırmalar çocukların %3’ünde ya da zayıf kişilerde de bu hastalığın olabileceğini gösteriyor. Bu hastalıkta, uyku sırasında solunum kaslarındaki gevşeme ve hava yollarındaki çökmeye bağlı olarak kişi bir süre nefes alamıyor.

    Hava yollarındaki çökmenin temelinde kan oksijen düzeyinin düşmesi yatıyor. Kan oksijen miktarını yükseltmek için kişiler sık sık uyanıyor ve gerekli havayı teneffüs ediyorlar. Saatte 100’e varan uyanmalar olabiliyor. Bu nedenle uyku apnesi olan kişiler derin uyku evresine hiç geçemiyor. Bu uyanmalar kişi tarafından farkedilmese de, ertesi gün uykuya meyili artırarak kendini gösteriyor.

    Uyku apnesi ani kan basıncı yükselmelerine yol açarak uykuda kalp krizi riskini artırıyor. Gece uykusunu alamadıkları için bu kişiler gün içinde sürekli uyukluyor ve çeşitli kazalara yol açabiliyorlar. Bu nedenle uyku apnesi olanların gün içinde araba kullanmaları da oldukça sakıncalı. Bu hastalığın tedavisi çok kolay değil.

    Genellikle aşırı kilolu kişilerde görüldüğü için ilk yapılması gereken, kilo vermek. Uyku öncesi alkol ya da sakinleştirici ilaçların kesinlikle alınmaması gerekiyor. Uyku sırasında hava yollarını açık tutabilmek için genellikle bu kişilere bir maske yoluyla basınçlı hava vermek gerekiyor.

    İnsomnia (Uykusuzluk)
    Toplumda en sık görülen uyku bozukluğu “insomnia”, yani uykusuzluk.

    Uykusuzluk, toplam uyuma süresinin az olması değil. Yani, 5 saat uyuyup, uyku ihtiyacını alan bir kişide uykusuzluk sorunu olduğu söylenemez. Esas olarak yeterli ve kaliteli uykunun alınamamasına insomnia deniliyor. Uykusuzluk sorununun temelinde bazı hastalıklar ya da psikolojik sorunlar olmasına karşın, çoğunlukla altta yatan hiçbir neden tespit edilemiyor. Uykusuzluk, tedavi edilmediğinde depresyon ya da uyuşturucu madde bağımlılığı gibi sorunlara bile yol açabiliyor. Bu ilişki tam tersine de işleyebiliyor, yani depresyon uykusuzluğa neden olabiliyor. İnsomnia hastalığı olan kişiler, gece az ya da hiç uymamalarına karşın gündüz uyku ihtiyacı olmuyor.

    Bu kişilerin metabolik hızı diğerlerine göre daha yüksek. Vücutta çeşitli metabolik olayları kontrol eden, strese karşı vücudu koruyan ACTH ve kortisol gibi hormonlar bu kişilerde daha fazla salgılanıyor. İnsomnia’nın tedavisinde, depresyonda kullanılan anti-depresan ilaçlardan yararlanılıyor. Depresyona bağlı olmayan uykusuzlukta bile oldukça etkili olan bu tedavinin mekanizması bilinmiyor. Üç hafta ya da daha uzun süreyle kullanılan benzodiazepin grubu ilaçlardan oldukça yarar sağlanılıyor. Son yıllarda, insomnia tedavisinde melatonin benzeri ajanlar üzerinde çalışılıyor. Melatonin, beyindeki pineal bez tarafından salgılanıyor. Bu hormonun salgılanmasındaki en önemli etken, havanı n kararması. Gerek gece, gerekse gündüz etkin olan hayvanlarda bu hormon geceleri salgılanıyor. Melatonin hormonunun uyku üzerindeki etkileri tam olarak bilinmiyor. İleri yaşta görülen uykusuzluk sorunu olan ve melatonin düzeyleri düşük olan kişilerde bu hormonun verilmesi uykuyu artırıyor. İnsomnia hastalığı olan kişilerde bu hormona benzer yapıda ilaçları n kullanımı üzerinde çalışmalar devam ediyor.

    Şiddetli uykusuzluk sorununun en sık görülen nedenlerinden biri de “ağrılı ayak sendromu” (restless leg syndrome). Toplumun %510’unu etkileyen bu durum, ayakta tarif edilemeyen ve rahatsızlık veren bir hisse yol açıyor. Genellikle geceleri uykuya dalarken ve bacaklar hareketsizken başlayan bu rahatsızlık, ayaklarda uyuşma, karıncalanma ve ağrı gibi değişik şikayetlere neden oluyor. Bu şikâyetler ayağın kımıldatılması, ovuşturulması ya da yürümekle geçse de kişinin yatıp hareketsiz kalmasıyla tekrar başlıyor.

    Ayaktaki bu tarifi zor rahatsızlık hissi genellikle her gece aynı saatlerde, 12 ile 04 arasında görülüyor. Bu hastalık, hamilelerde, demir eksikliğine bağlı kansızlık durumunda ve diyaliz yapılan böbrek hastalarında daha sık görülüyor. Bazı araştırmacılara göre, hastalığın temelinde, sinir sistemi demir metabolizmasındaki bozukluk yatıyor. İleri teknoloji görüntüleme yöntemleri, bacaklarda meydana gelen bu rahatsızlıkların, talamus ve beyin sapından köken aldığını düşündürüyor. Pozitron emisyon tomografisiyle yapılan çalışmalar, beynin bazı merkezlerinde, mesajcı moleküllerden biri olan dopamin’in azaldığını gösteriyor. Hastalığın tedavisinde dopamin içeren Parkinson ilaçları oldukça etkili. Bunların yanı sıra, benzodiazepin grubu ve epilepsi için kullanılan ilaçlar da ağrılı ayak sendromu tedavisinde kullanılıyor. Beynin demir metabolizması ve dopamin bağlantılarının ortaya konulmasıyla bu hastalığın kökeni daha iyi anlaşılacak ve önemli bir sağlık sorunu olan uykusuzluğa etkin çözümler bulunacak.

    Uyku düzeni bozukluğu (Ritim düzensizliği)
    Son grup uyku bozukluğuysa uyku ritim düzensizliğ i. Bu kişilerde, uykunun 24 saatlik normal düzeni, yani biyolojik uyku saati bozuluyor. Uyku düzeni, tüm hayvanlarda gece-gündüz farkından etkileniyor. İnsanlar her 24 saatte bir uykuya dalıyor ve ortalama 7,5 saat uyuyorlar. Genellikle her gün aynı saatte uyuyup aynı saatte uyanıyoruz. Uyku düzenindeki bozukluklarda, istenilen saatte uyumak mümkün olmuyor. Bu kişilerin, gece uyumaları gereken saat yerine sabaha karşı ya da gündüz saatlerinde uykusu geliyor. Ancak bir kez uykuya daldıktan sonra, uykunun kalitesinde ve süresinde sorun yaşanmıyor. Uyku düzeni bozukluğu, kişinin biyolojik ritmiyle çevresel koşullar arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanıyor. Uyku düzenini doğal olarak bozan bazı durumlar var.

    Örneğin saatlerin ileri ya da geri alınması, bir süre için kişinin uyku düzenini bozarak, uykusunun daha geç ya da erken gelmesine neden oluyor. Okyanusaşırı yolculuklarda da, ülkeler arasındaki saat farkı nedeniyle uyku düzeni bozuluyor. “Jet-lag” denen bu durumda, kişinin uyuması gereken saatte uykusu gelmiyor. Örneğin, ülkemizden 4 saat geride olan bir ülkeden gelen bir kişi, o ülkede genellikle gece 11’de uyuyorsa, Türkiye’de saat 03’ten önce uykusu gelmeyebilir. Bu durum genellikle bir hafta içinde düzeliyor ve kişinin uyku düzeni bulunduğu ülkeye uyum sağlıyor.

    Çeşitli psikiyatrik hastalıklar, uyuşturucu madde bağımlılığı ve uzun süreli uykusuzluk durumları da, uyku düzensizliğine neden olabiliyor. Uyku düzeni bozukluğunun, teşhis edildikten sonra derhal tedavi edilmesi gerekiyor. Tedavide iki yöntem uygulanıyor. Bunlardan ilki olan “kronoterapi” de, kişi için ilk olarak ideal bir uyku saati belirleniyor. Kişi, her gün bu saate daha yakı n bir zamanda uyumak için gayret ediyor. Bu yöntemde, gündüz saat 2’de uykusu gelen kişinin uyku saati, ilk gün 4’e, daha sonraki gün 6’ya kadar uyanık kalması sağlanarak, dereceli biçimde erteleniyor. Gün içinde uyumaya alışık kişilerin, uyku saatini geceye çekmesi, bu yöntemle en az bir hafta gerektiriyor. Diğer bir tedavi yöntemiyse “fototerapi”. Bu yöntem, uyku düzeninin ışık ve karanlıktan etkilenmesi ilkesine dayanıyor. Kişinin uykusu geldiğinde 2500 lux şiddetinde ışık uygulanarak uyku düzeni değiştiriliyor. Hedeflenen uyku saatine ulaşılana kadar bu yöntem uygulanıyor. Bu yöntemlerin etkinliğinin artırılması için halen yoğun araştırmalar devam ediyor.

    Uyku ritmindeki bozukluğun diğer bir çeşidi de geç yatıp geç kalkmak. Bu kişiler hedefledikleri ideal saatte uykuya dalamıyorlar. Genellikle gece yarısından sonra uyuyabiliyor ve sabah da geç kalkıyorlar. Bu, en sık görülen uyku düzensizliği türü. Genellikle gece hayatına aşırı düşkün kişilerde görülüyor. Gece geç yatmaya bağlı olarak sabah işe ya da okula geç kalmak, bu kişilerin karşılaştıkları en önemli sosyal sorun.

    Tedavide temel olan nokta, yaşam tarzını değiştirmek. Buna ek olarak kronove fototerapi uygulamak gerekiyor. Hedeflenen uyku düzenine ulaştıktan sonra, bunu koruyabilmek için tedavinin uzun süre devam etmesi gerekiyor. Geç yatıp geç kalkanların tam tersine, bazıları da uyumaları gereken saatten önce yatıp, erkenden uyanıyorlar. Bu kişiler genellikle akşamüstü, daha hava tam olarak kararmadan bile uyuyakalıp, sabah gün doğmadan uyanıyorlar. Gece yapılması gereken işleri yapamıyor ya da iş sonrası sosyal etkinliklere katılamıyorlar. Bu tür uyku düzeni bozukluklarında fototerapi uygulanıyor. Akşamüstü, kişinin uykusunun geldiği saatte yüksek şiddette ışık uygulanarak uykunun kaçması sağlanıyor. Tedavi, hedeflenen uyku saatine ulaşılıncaya kadar devam ediyor.

    Uyku ritim bozuklukları oldukça sık görülmesine karşın, kişiler tarafından bir hastalık olarak düşünülmüyor ve önemsenmiyor. Yalnızca bir uyku alışkanlığı olarak görülen bu durumun, ciddi ancak tedavi edilebilir bir uyku sorunu olduğu birçok kişi tarafından bilinmediği için tıbbi yardı m arayışına gidilmiyor. Şunu unutmamak gerekiyor ki uyku, beden ve ruh sağlığı için çok önemli. Beynin bu işlevindeki her türlü bozukluk ya da düzensizliğin önemsenmesi ve konunun uzmanı olan hekimlere müracaat edilmesi gerekiyor. Uyku bozukluklarının uzun süre devam etmesi, önemli nörolojik hastalıkların belirtisi olabileceği gibi, tedavi edilmediğinde önemli bedensel ve ruhsal hastalıklara da yol açabiliyor.



    Kaynak: ruyabilim.com

    -------------------------------------------
    Forumda parasomnia veya narkolepsi gibi uyku sorunları yaşayan kişilerden birkaç konu hakkında bilgi almak istiyorum.Astral veya lucid dream haricinde geçmişten gelen bir uyku bozukluğu probleminin ilerki yaşlarda şiddetini arttırıcı derecede devam ettirmesi durumunu yaşayan kişiler varmıydı?







  • ben narkolepsiden muzdaribim
    ginseng ve yuksek b12 takvıyesı ıle gunduzlerı kendıme ancak gelebılıyorum

    daha ıyı onerılerı olan arkadaslarımız varsa dınlemek denemek ısterım
  • Malesef bendede bu rahatsızlık var ''modafinil 100'' kullanıyorum fakat son zamanlarda ilacın fazla bir etkisi kalmadı.
  • İnsomnia mevcut deli oluyorum okulda başladı sabah 6 da kalkıyorum zaten uyku yok
  • Konuyu hortlatıyorum ama

    bende de oturduğum yerde farkında olmadan uykuya dalma (araba kullanırken, TV yada Pc karşısında istemsiz uyuklama) ve gece uykusunda aşırı horlama var. Bu konuda yapabileceklerim neler öğrenmek isterim. Herkese geçmiş olsun..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: asparuh

    Konuyu hortlatıyorum ama

    bende de oturduğum yerde farkında olmadan uykuya dalma (araba kullanırken, TV yada Pc karşısında istemsiz uyuklama) ve gece uykusunda aşırı horlama var. Bu konuda yapabileceklerim neler öğrenmek isterim. Herkese geçmiş olsun..

    Bir sonuç bulabildiniz mi hocam? Gün içinde bende sürekli uykuluyum heralde düzensiz uykudan kaynaklanıyor olabilir benim ki.
  • evet hocam 1 haftadır Modafinil etken maddeli bir ilacı kullanıyorum 100 mg. günde 1 tane.. Ama doktor kontrolünde almak lazım.. Gün içindeki uyuklamalarım bitti.. Hatta ders bile çalışabiliyorum, kitap okuyabiliyorum rahat rahat.. Araç kullandım geçen 2 saatlik bir yolda gözümü bile kırpmadım.. Gerçekten hayatım değişti.. Akşam uykuya dalmakta da sorunum yok şükür..

    Bence sizde bu konuda profesyonel bir yardım almalısınız.. Ya da uykunuzu düzene sokmalısınız..

    saygılar
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    koroner arter hastalığı hk
    10 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • Modiwake kullaniyorsunuz galiba ben de aliyorum cunku bi ay falan oldu herhalde kullanali sanki etkisi azaliyor gibi oyle bi sey olabilir mi bilmiyorum ama gene uyuklama basladi eger derste gozumu kapatirsam bittim ki acik bile komedi yani. Sanki yeni uyanmisim hissi. Davranis bozuklugu aslinda hipersomnia daveanis bozuklugunun ilerlemis hali gizli depresyon da buna sebep olabiliyor istemsizce tek kacis yolu uyku diyo beyin. Ben calisamamaya basladim universite hazirligim zorlaniyorum yani daimi uyku hem huzursuzluk yapiyo hem de bosa geciyor sanki zaman anlamiyo insan ciddi ciddi ya. Artik hayalim universite olmaktan cikip uyku olmaya basladi yani. Kendini taniyan biriyim ama bi yerden sonra kendime verdigim telkinler, bilincaltimi zorlamam falan ise yaramaz oldu cok zor ya siz yeni mi kullaniyorsunuz peki

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Modiwake kullanmaya başlayalı 2 ay oldu.. Doktor yazmadığı için almakta zorlanmaya başladım ve uzmanın reçete etmesi için çok dil döktüm.. En sonunda uyku laboratuvarına yönlendirdi. Orada da fizyolojik bir bulguya rastlayamayinca ilaç yazmaya razi oldu.. Bana ne kullandığımı sordu. Bende modiwake kullandım dedim.. O da bana hatalı davrandığım halde doğru ilaç aldığımı söyledi.. O zaman dedi sana bunun 200 mgını yazayım dedi ve simdi 200 mg modiwake kullanıyorum.. Daha etkili olduğunu söylemeliyim.. Ritalinde kullandım ama hem etkisi kısa hem de bana yetersiz gibi geldi.. Modiodal olaydı eyiydi ama ne yapalım.. Modiwake devam....
    .

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Narkolepsi olanlar birde şu yazıyı okusun. Özellikle yazının son cümlesine dikkat!!! (Alıntıdır)

    04 Temmuz 2013 Per?embe Saat: 15:26
    İşyerinde neden uyuruz?
    Yeni yapılan bir araştırmada bilim insanları beyinde yüksek düzeyde histamin varlığının gündüz aşırı uyku isteği olarak ortaya çıkan narkolepsiye neden olduğunu ileri sürdü.
    Gündüz iş saatinde, otobüste, evde, olmadık zamanda uyuyor musunuz? Gün içerisinde kendinizi halsiz ve bitkin mi hissediyorsunuz? Eğer bu gibi belirtiler varsa siz narkolepsi olabilirsiniz. Gece yeterli derecede uyunmuş dahi olsa eğer gündüz aşırı uyku eğilimi görülüyorsa hasta omuş olabilirsiniz. Uzmanlar vücudun birçok dokusunda, özellikle de akciğer, karaciğer ve sindirim sistemi dokularında bulunan azotlu bir bileşik olan histaminin yüksek düzeyde bulunmasının narkolepsiye yol açabileceğini söylüyor.

    Los Angeles'taki California Ünicersitesi'nden (UCLA) uzmanlar yaptıkları bir çalışmada narkolepsi olan birinin beyninde nöropeptid hipokretin nöronlarının sağlıklı insanlara göre yüzde 90 daha az olduğunu ileri sürdü. Uzmanlar sonra bir uyaran kimyasal olan hipokretinin bizi uyanık tutmak ve ruh halimizi yükseltmekten sorumlu olduğunu keşfetti. Uzmanlara göre ölen hipokretin hücreleri narkolepsiye neden oluyor. Ama yeni yapılan çalışmada diğer beyin hücresi olan histaminin bu bozukluğa yol açtığı iddia edildi.

    Bağışıklık sistemi kimyasalı olan histamin işgalci hücreleri öldürür. Hücrelere saldırırken deride kızarıklık, şişme ve kaşıntı gibi alerjik semptomlara sebep olabilir. Ayrıca bir türü de beyinde bulunur.

    Uzmanlar kadavra üzerinde beş narkoleptik beyin ile yedi normal beyni inceledi. Bütün narkoleptik beyinler ayrıca bir tür bozukluk olan katalekstik çıktı. Bunun yanında insan, fare ve köpete narkoleptik beyinler incelendi.

    Araştırma sonunda ortalama narkoleptik insan beyninde normal beyinlere göre yüzde 64 daha fazla histamin çıktı. UCLA Uyku Merkezi'nden Jerome Siegel "Bizim mevcut çalışmamız, narkolepsi insanlarda gördüğümüz histamin hücrelerinin artışının, hipokretin hücrelerinin kaybına yol açtığını gösteriyor" dedi. (GAZETEPORT/YAŞAM)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi COMESTAS -- 16 Kasım 2015; 13:46:13 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Narkolepsi değil insomnia değil parasomnia hiç değil uyku apnesinden şüpheleniyorum sürekli uykum var çıldırıcam iki defa doktora gittim birincisi antidepresan verdi ne alaka lan? Diye düşündüm başka doktora gittim Modiwake adında amfetamin türevi bir ilaç verdi 4 gündür kullanıyorum hiç bir işe yaramadı bir daha gidicem ve diyeceğim ki bende uyku apnesi var mı önce onun olmadığına inandır beni çünkü onun olduğuna inanıyorum ve gecenin birinde hıkk diye gebermekten korkuyorum.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.