Şimdi Ara

Okul Anılarımı Anlatıyorum Toplanın!

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
123
Cevap
12
Favori
3.814
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Arkadaşlar , diyalogları biraz uyduracağım hafızam o kadar güçlü değil kusura bakmayın.

    BÖLÜM 1:

    - Yıl 2002, Orta 2'ye yeni geçtim. Biraz içine kapanık bi çocuktum, Anıl ve Enes(isim sallama) dışında pek arkadaşım yoktu. Annemler sağolsun küçükken pek dışarı çıkamazdım, oturduğumuz yer de kötüydü baya, minibüs yolunun üzerinde oturuyorduk. Dışarıda top oynama imkanım falan da olmadığı için pek bilmezdim top oynamayı, beden derslerinde en fazla mecburiyetten girerdim oyuna. Kavga etmesini de pek bilmezdim ama kuzenim sağolsun evde "Gel lan bişi denicem!" diye diye öğretti bana
    - Neyse, babam bana evde bırakın dövmeyi pek bağırmazdı bile ama annemle sürekli kavga ediyorlardı o dönem. Babamın işleri de kötüye gidiyordu, o yüzden sürekli moralsiz olurdu yüzü asık gelirdi eve. Bir gün yine annemle babam çok ağır kavga etmişlerdi, babamın anneme hiç vurduğunu görmedim ama çok bağırırdı babam. Neyse çok uzattım bu konuyu. O kavganın olduğu gün okula gitmesem kimsenin umrunda olmayacaktı sanırım, babam zaten evde değildi, gidip arkadaşı Hüseyin Amcada kalmıştı. Annem de odadan hiç çıkmadı neredeyse, bir kere sigara içmek için mutfağa aspiratörün altına gitti.
    - Akşam okula gitmemeye niyetlenmiştim ama saati kapatmayı unuttuğumdan sabah uyandırdı, baktım evde yapacak bişey yok okula 9:30 gibi gittim. zaten beden dersi vardı. Okula gittiğimde 3. dersin yarısındaydı, Türkçe hocam kıldı biraz, almadı beni içeri. Dışarda bekledim, 4. ders girdim sınıfa. Ama dersle alakam yoktu dışarıyı izliyordum, cam kenarında oturduğumdan... Hoca bi ara "Delete! Tahtaya yazdığım kelimeyi eklerine ayır bakayım" diye bağırdı. Ben kalktım, zaten kafam dağınıktı, öyle boş boş tahtaya baktım sonra hoca "Otur yerine, bir dahakine de dersi dinle çok kötü olur bak!" diye bağırdı. Umrumda değildi açıkçası, gittim oturdum. O arada Enes , sıra arkadaşımdı kendisi,"Lan olum sabahtan beri dürtüyorum seni hoca kaş göz yapıyodu." dedi. Tamam, diye işaret yaptım kafamla, hocayı dinler gibi yapmaya başladım. Kafamda binbir düşünce tabi "Acaba boşanacaklar mı?" gibisinden. Tabi öyle bir kavgada boşanma durumu olmaz ama çocuk aklı ya, neyse.
    - Ders bitti, son iki ders beden dersi vardı, hoca da gelmemişti galiba veya bişeyler olmuştu işte, hatırlamıyorum. Serbestti herkes, top -oynuyolardı. Ben de kafamı öne eğdim, kapının yanındaki bankta oturuyordum. Sonra birinin yanıma geldiğini hissettim, baktım Anıl gelmişti. "Naber lan?" dedi. Samimiyetsiz bi şekilde "İyi, sen?" dedim. Cevap vermeden, "Gel lan top oynuyoruz adam eksik" dedi. İstemeye istemeye kabul ettim, zaten beceremezdim o zaman oynamayı. Sonra kafa dağıtırız, nolcak diye düşüne düşüne bahçenin öbür tarafına gittim, Anıl'a bağırdım "Defansa mı geçeyim lan?" . "Nasıl istersen." dedi.
    - Maç bitti, millet oturmaya başladı. herkes yorgundu tabi, ben hemen çıktım okuldan Anılla Enes ve üç beş arkadaş oturuyodu orda kola içiyorlardı. Ben de param yok sanıyordum o arada elimi cebime attım baktım geçen haftadan kalma 1 lira var. Gidip kola aldım bi tane. Arkadaşların yanına dönüyodum ki okul bahçesine yaklaşırken, okulun en belalı tiplerinden Onur'la Serdar önümü kesti. "Para var mı yanında?" diye sordular. Yok dedim. O arada biri cebime sıkıştırdığım kutu kolayı aldı, "İyi bunu alıyorum o zaman, tamam mı koç?" dedi. "Ver lan kolayı" diye bağırarak ittim çocuğu. O arada Onur bir tane vurdu bana, Ben de ona vurdum falan derken bildiğin araya aldılar beni. O arada Anılın sesini duydum, "Noluyo orda lan!?" diye bağırıyodu. Dedim "Aha kurtardık dötü" Baktım arkasında Enes bir de Hasan diye bir arkadaş vardı, onla beraber geliyolar. Ben koşarak yanlarına gittim, çocuklara bi iki tane vurup kolamı aldık, sonra içemedim gerçi, baya tekme yemiştim mideme, karnım ağrıyordu. Enes'e verdim kolayı. Eve döndüğümde Annem hala yatakodasında uyuyordu, babam daha gelmemişti. Saat öğlen 3 falandı. Karnım ve başım ağrıyodu çok fena.Uyudum...

    BÖLÜM 2:


    - Aradan bir hafta geçti. Doğum günüm münasebetiyle (vuu münasebet, çok değişik bi kelime ) Annemle babam barışır gibi oldular ama yine de araları pek iyi değildi. Ben yine de mutlu olmuştum arada bir konuşmalarına.

    - Neyse, o sıralar ergenliğin doruklarındayız tabi, her gördüğümüz kızdan hoşlanır gibi oluyoruz. Okulun ilk döneminin bitmesine 2 hafta mı ne kalmıştı. Sınıfa bir kız girdi, açık kumral, beyaz tenli. Nasıl bir etkileşim varsa aralarında hemen sınıfın kızlarıyla konuşmaya başladı, geçti birinin yanına oturdu. Bu sefer farklıydı, öyle diğer kızlar gibi değildi, "Aşık oldum lan galiba" diye düşünürken Enes'e döndüm, "Bu kız kim lan?" diye sordum. "Bilmiyorum ama hayvan gibi bakma .............. abazası!" dedi. "Yok olum o anlamda bakmıyorum çok güzel kız" dedim. "Hep öyle diyosun olum" derken, zil çaldı.

    - Bir iki dakika sonra hoca sınıfa girdi.Ders Matematik. Kızı eliyle yanına çağırdı, ayağa kalkıp "Çocuklar bu arkadaşımız Bayburt'dan geldi, adı Aslı. (bu ismi de sallıyorum) Aslı kızım tanıt bakayım kendini!" . Ben o arada içimden düşünüyorum "Bakalım kimmiş?" diye. Enes'e baktım o arada, "Hmmm!" der gibi bi yüz ifadesi vardı. Sonra kız klasik tanıtma faslına geçti, "Babam öğretmen, aslen Ankaralıyız ama Bayburta tayini çıktı " falan filan... Kız öyle bi anlattı ki bütün sınıfta bi " Vay anasını ya, kıza bak lan!" ifadesi oluştu. Hoca kıza benim bir ön sıramı göstererek; "Geç otur şuraya kızım." dedi. O arada Enes beni dürterek "" yaptı. Kız önce sıra arkadaşı Selen'e sonra benle Enes'e "Merhaba" dedi. Ben de "Merhaba" demeye çalıştım ama sesim titredi, bi garip çıktı o "Merhaba"... Enes gülüyordu ama çaktırmamaya çalışırken "Kkkkhh!" sesi çıkıyordu "Lan dur!" der gibi baktım, o da tamam der gibi baktı. Ben de "Sus" der gibi baktım. Sustu.

    -Paydos zili çalınca Enes ben ve Anıl beraber okuldan çıktık. Bizim evlerimiz birbirine yakındı o yüzden hep beraber çıkardık okuldan. Tam bizim sokağın köşesine gelirken, yaklaşık Onur ve Serdarında arasında bulunduğu 8-9 kişi çıktı karşımıza,yaşları bizden büyüktü. "Anıl hanginiz lan?" diye bağırdı en önden çocuğun biri. Onur eliyle göstermeden Anıl deli cesaretiyle "Benim lan, napıcan?" demeye kalmadan çocuk kafayı geçirdi Anıla, Ben "Noluyo lan!?" diyip Anıl'a bakarken biri yakamdan tuttu, ittim, kaldırıma takıldı düştü. O arada birine daha yumruk attım ama sırtıma tekme attı biri, öne doğru adeta uçmaya başladım, yere düşerken yumruk attığım çocuğu da benle beraber düşürdüm , bir iki tane vurabildim sonrasını hatırlamıyorum Hemen sokağın başında spor malzemeleri satan Kenan abi koştu hemen yanında çırağıyla araya girdi, beni kaldırdı ama ben sanki içmiş gibiydim...Napacağım ben diye düşünürken Kenan abi gel bizim dükkana yarabandı vereyim dedi, gittim lavoboda yüzümü yıkadım. Okul gömleğimi kaldırıp karnıma baktım, mosmor olmuştu. Gömleğime de kan bulaşmıştı eve gitsem kesin anlayacaklardı. Biraz oyalandım ama yapacak birşey yoktu. Eve gittim, babam ters ters baktı, bu hal ne oğlum dedi. Olayı anlattım ama çocukların isimlerini vermedim,tinerciler yolu kesti dedim. Versem okula gidip rezil edecekti beni.Annem iyi ki evde değildi, yoksa yıkardı ortalığı. Babamın doktorculuk oyunundan sonra odama girdim, saate baktım Akşam 5'ti. Uyudum...

    Ara bölüm:

    ..... Aşağıdan gelen sesle uyandım, annem "KİM DÖVMÜŞ?" diye bağırıyordu. Babam da "Sakin ol, biz de kavga ederdik onun yaşlarındayken" diye sakinleştirmeye çalışıyordu. Sonra ayak sesleri gittikçe yaklaşmaya başladı. Annem birden odaya girdi. "Oğlum?" dedi. Yataktan uykulu bir sesle "Efendim anne?" dedim. "Kalk bakayım, kimle kavga ettin sen?" dedi, yarı sinirli yarı acıyarak. Şu sokağın başında tinerciler sıkıştırdı,Anıl'la Enes de yanımdaydı. Kenan abi geldi ayırdı" dedim. Karnımı tutmamdan işkillenmişti sanırım, "Kaldır bakayım şu gömleği!" dedi. Kaldırdım, manzarayı görünce baya sinirlendi, Belime patatesli değişik bir karışım sürdükten tülbentle sardı, sonra odadan çıktı. Ama uyku namına birşey kalmamıştı bende. Biraz oturduktan sonra babamın yanına, televizyon izlemeye gittim. Saat 9'a kadar izledim, sonra tekrar odama girdim, uyudum...

    BÖLÜM 3: Deyvid Bekhım.

    Yine bi beden dersinde birlikteyiz. Okulun ilk döneminin son günleriydi ve bizim sınıftan toplam 10-12 erkek, 3-4 kız gelmişti. Biz erkekler aramızda frikik çekişiyorduk, kenardan da kızlar izliyordu. Tabi herkeste bir hava atma çabası var, Anıl sırf artistlik olsun diye topa ayak dışıyla vurup falso veriyor, seken topa vole çekip sonra çakma gol sevinci yapıyordu. Baştan dediğim gibi, ben pek top oynamayı bilmezdim o zaman, biraz şişmandım hızlı koşamazdım hiç. Yine Anıl şutunu çekti kaledeki Hasan topu tuttu, ben gaza gelip Hasan'a "At lan gelişine vurucam" diye bağırdım. Hasan topu aldı yerden yavaşça yuvarladı, "Kalede Oliver Kahn!" diye bağırdı. Ben de "Deyvid Bekhım!" diye bağırıp topa gelişine vurdum, bizim kalenin bulunduğu yerin sol tarafında da bir Anaokulu vardı, tam o sırada iki yaşlı amca giriyordu oraya. Benim vurduğum top falsoyu aldı, tam o kapının üst demirlerine çarpıp dedenin kafasını sıyırdı geçti, arkadaki dedenin göğsüne geldi. Arkadaki amca bağırdı "Hangi p......... attı lan bunu?!" Herkes beni göstermeye başladı, ben şaşkınım ne olduğunu yeni anlıyorum Sonra öndeki amca elinde bastonla bana doğru hızlıca gelmeye başladı bir yandan da "Pe............k!" diye bağırmayı ihmal etmiyor tabi. Ben o hızla arkadaşlarımın arasına karıştım, arkadan bağırıyorum dedeye "Amca özür dilerim valla bilerek olmadı!" İkinci Dede de bağırdı arkadan " Müdüre şikayet edicem o p........gi adın ne lan senin?" Arkadaşlar dedeyi sakinleştirmeye çalışırken ben kızların çantalarının olduğu yere girip saklandım, amcalar "Bu gençlerde hiç saygı kalmamış ya!" diyerek uzaklaştı bahçeden.

    Bu günden sonra bütün sınıfa yaymış o gün okula gelen arkadaşlarım, ortaokuldaki lakabım "Bekhım" olarak kaldı

    BÖLÜM 4: Tatil

    - Sömestr tatiline girdik, karnemi hiç sormayın, bir tek resim dersim iyiydi, Müzik dersinde hoca şarkı söylettirip ikinci kelimeyi söylediğim an "Kargalar kaçtı evladım, otur yerine." demişti. O kadar kötü şarkı söylerim yani. Matematiğim ile Türkçem orta seviye...
    - Babamdan karneden sonra iyi bir azar işitmeyi bekliyordum, ama kendisi de pek parlak bir öğrenci değilmiş zamanında. Hiç kızmamıştı neredeyse, ikinci dönem şunu şunu düzelt diyip uyumuştu. Babaannem kızlarla okuldan kaçıp çamlığa gittiğini anlatıyor hep. Bir de çok dayak yermiş, gidip kendinden sataşıp eve morarmış bir gözle dönermiş. Ama annemden baya çekmişimdir karne konusunda, teşekkür alsam bile laf ederdi kendileri, senin karnen nasıldı benim yaşımdayken diye sorduğumda hep "Bizim zamanımızda bu kadar kolay değildi okumak" diye geçiştiriyordu.
    - Neyse konuya dönelim, yine bir gün odamda uyurken, kapı çaldı. Annem hemen koşup açtı, sonra bağırdı " Batuuuuu! Arkadaşların gelmiş seni çağırıyolar!" hemen koşup kapıya gittim, canım sıkılıyordu zaten. Enes, "Olum pileysteyşın aldım gel oynarız" dedi. İnanamadım önce bizim Eneslerin durumu iyi değildi öyle, hele babası hayatta izin vermezdi. Bu işte bi terslik var diye düşünerek üstümü giyinip dışarı çıktım. Bizim evden uzaklaşınca Enes " Lan ne safsın bende ne arar Pileysteyşın? Bizim Oğuzu dövmüşler aşağı mahalleye gidiyoruz!" içimden bi ton küfür ederek gittim peşlerinden. " Olum bak beni bulaştırmayın çok gerekli değilse girmem kavgaya kenarda beklerim" dedim. "İyi, beklersin" dedi. O arada Anıl araya girdi "Nah bekler, adam biliyo bizim arkadaşımız olduğunu" diyerek. Böyle "Beklersin, bekleyemezsin" tartışması arasında gittik arka mahalleye. Oğuz yanına 8-9 adam toplamış bekliyordu. Döveceğimiz çocuklar da 3-4 kişiymiş, Oğuzun arkadaşı görmüş, öyle söyledi. Neyse çocukların sokağına girdik, arka taraftan bi ses duydum, "Aha bu i....ler işte!" diye. Mahalle bakkalının içinden abartmıyorum 20 kişi çıktı. Normalde arkadaşlarımı bırakmazdım ama kaçmaya başladım, zaten karnem iyi değildi, annem çükümü keserdi evde.
    - Benim koşmamdan sonra arkamdan bir kaç kişinin daha sesini duydum dönüp baktığımda bizimkilerin hepsinin peşimden geldiğini gördüm. Çok fena rezil olmuştuk ama nasıl olsa tanımıyordum çocukları, önemli değildi. Adamlar bizi bir 500 metre kovaladı, az kalsın ben yakalanıyordum, daha önce dediğim gibi, hızlı koşamıyordum baya göbeğim vardı o zaman. 500 metrenin sonunda adamlarda koşacak hal kalmadı, bıraktılar. Ama biz onlar kovalıyordur diye bir 200 metre daha koştuk. Durduğumuzda herkesin dili dışardaydı. Anıl durduğumuz an şöyle dedi "Siz kaçmasaydınız ben dalıyordum olum!"

    BÖLÜM 5 : 2. Devre

    - 15 günlük tatil bitti, tekrar okul başladı. Evden çıkmadan önce, ekmek arası peynir, domates ve dolaptan bir kutu kola aldım. Okulun bekçisi Ali abiye elimle selam verdikten sonra içeri girdim. Daha öğrencilerin tamamı gelmemişti. Bizim sınıftan Oğuz, Hasan, Remzi, Enes ve ben vardım. Bir de sınıfın geveze kızları. Hep erken gelir, sevgilileriyle ne konuştuklarını, ne kadar iyi, ne kadar eğlenceli olduklarını falan konuşur, sınıfın dedikodusunu yaparlardı.

    - Kızlarla hiç diyaloğa girmeden Eneslerin yanına gittim. Selamlaşmadan sonra Enes elimdeki kolayı göstererek:
    - O elindeki ne lan?
    - Kola
    - Çabuk iç onu kutusuyla top oynarız tenefüste.
    - Tamam.
    - Dibinde de az bişey bırak lan, canım çekti.

    - Enesin konuşması bitttikten sonra Oğuz'a dönüp " N'oldu o çocuklar dalga geçtiler mi senle?" diye sordum. "Has.... lan siz kaçmasanız ağzını yüzünü kırardım ben onun." dedi. Enes araya girip ; "B*k kırardın! En önden sen kaçıyordun lan" dedi. Oğuz "Erkekliğin onda dokuzu kaçmaktır olum!" diyip işin içinden çıktı. Herkes kaçtığı için hemen "Tabi olum, Doğru diyosun" gibi sesler yükselmeye başladı. Ben Oğuzla ilgilenirken Anıl arkadan enseme vurup "Naapıyon lan toprağım!" diyip girdi araya. "Görmüyon mu olum naptığımı?" diye cevap verdim, o arada Enes'in kaş göz hareketleri yaptığını gördüm. Aslı'ya bakıp "" yapıyordu. Kızın sıraya girdiğini görünce, "Ee.. Olum biz de girsek mi sıraya, Türkçeciyle papaz olmayalım yine." diyip bizimkileri sıraya yönlendirdim.

    - Enes sıraya girdikten sonra elimdeki bitmesine az kalmış kolayı aldı, kalanını kafaya dikip kutuyu yere attı. Yerdeki kutuyu sadece topuğuyla ezdi, ezdiği kutuyu cebine koydu... Aslı bunu gördükten sonra "Ne yapıyosunuz o kutuyla?" diye sordu. Ben de heyecanla " Top oynuyoruz teneffüslerde" dedim. "Gidin top alın, ne uğraşıyorsunuz?" dedi. Şaşırdım, sonra "Para var da biz mi almıyoruz" dedim. "Ay yazıık!" diyip kızların yanına gitti. Ben de "eheh" diyerek Enes'e dönüp konuşmaya devam ettim: "Enes 5-6 lira bulabilirseniz bi ara halısaha mı yapsak lan?" ..

    BÖLÜM 6: Halısaha Maçı

    Enes hemen cevap verdi:

    - Yapalım da, sen sevmezdin top oynamayı hayırdır?
    - Evde canım sıkılıyo be olum, bütün gün yatıyorum odamda.
    - İyi tamam, benim bi iki arkadaş var çağırayım mı onları da?
    - Farketmez, söyle ama parayı unutmasınlar.
    - Tamam. Bak şimdi Burhan hoca ses denemesi yapıcak ehehe!

    Derken, müdür yardımcısı Burhan Bey araya girdi " Se, A. Ses, ses deneme. Öhöööööm!" Enesle ben sebepsiz bir şekilde gülmeye başladık. Müdür yardımcısının sesinin duyulmasından sonra herkes susmuştu ama bizim kıkırdama seslerimiz duyuluyordu. Tam o anda kulağımda bir acı hissetmiştim, arkama döndüm:

    - Ne var l.... Hoo.. Hocam...
    - Ne gülüyosunuz bakiym?

    Enes, "Dersle ilgili konuşuyorduk" diyecekti ki, derste olmadığımızı farkedip sustu. Ben "Yok bir şey hocam." dedim. Hoca kulağımızı iyice burduktan sonra bıraktı. Enes'e çaktırmadan "Tamam rahat dur!" bakışı atıp, müdürü dinlemeye başladım. Klasik tatil sonu konuşmasını yaptıktan sonra İstiklal Marşı'nı okuyup içeri girdik. Enes'e "Bu hafta ben otursam cam kenarında?" dedim. Kabul etti, oturdum, kitabı çıkardıktan sonra yine konuşmaya başladık. Aslıyla Selen de sınıfa girip sıraya oturdu. Aslı benim sol çaprazımda kalıyordu. Oturur oturmaz ikisi de bize döndü, Selen hemen :
    - İngilizceci niye bağırdı size, dedi.
    Enes, olayı anlatmaya çalıştı ama o kadar çok gülüyordu ki anlatamıyordu. O arada Enes'i susturup "Enes "Burhan hoca ses denemesi yapacak" diyodu, tam o arada Burhan hoca konuşmaya başladı, ona gülüyorduk. Sonra İngilizceci..." derken Aslı araya girdi "Komik miydi yani bu?" Enes'de sinirli bi tavırla "Sana mı sorucam lan neye güleceğimi?" dedi. Kızlar birşey demeden önlerine döndü, hocayı beklemeye başladı. Enes de bana bakarak :

    -Olum var ya, bu sene çok düzenli çalışıcam ben, dedi.

    Yan sıradaki Anıl:

    -Hep öyle diyosun en iyi notun 75, o da Resim dersi lan.
    -Sen bizi mi dinliyosun olum?
    -Evet, bi sorun mu vardı toprağım?
    -Yok lan, ne sorunu olcak. O değil de h....
    -Geliyorum.
    -Neye lan?
    -Halısahayı sormuyo muydun?
    -Yooo... Hasan'ı gördün mü bana haber ver diyecektim. Ama halısahaya da gelebilirsin yani. ...Lan, sen halısahayı nerden biliyosun?
    -Bilirim ben öyle, adam olucan.

    Konuşmanın ortasında, hoca sınıfa girdi, ayağa kalktık.......



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Merseyside -- 28 Ağustos 2011; 16:26:28 >







  • Rezerved.
    Değerlenir buralar.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Salcalı Makarna

    Rezerved.
    Değerlenir buralar.


    İyi yazamam, pek sanmıyorum değerleneceğini.
  • Okufum la devamini yaz .d .d

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sahura kadar yazayım bari, canım sıkılıyor.

    BÖLÜM 2:


    - Aradan bir hafta geçti. Doğum günüm münasebetiyle (vuu münasebet, çok değişik bi kelime ) Annemle babam barışır gibi oldular ama yine de araları pek iyi değildi. Ben yine de mutlu olmuştum arada bir konuşmalarına.

    - Neyse, o sıralar ergenliğin doruklarındayız tabi, her gördüğümüz kızdan hoşlanır gibi oluyoruz. Okulun ilk döneminin bitmesine 2 hafta mı ne kalmıştı. Sınıfa bir kız girdi, açık kumral, beyaz tenli. Nasıl bir etkileşim varsa aralarında hemen sınıfın kızlarıyla konuşmaya başladı, geçti birinin yanına oturdu. Bu sefer farklıydı, öyle diğer kızlar gibi değildi, "Aşık oldum lan galiba" diye düşünürken Enes'e döndüm, "Bu kız kim lan?" diye sordum. "Bilmiyorum ama hayvan gibi bakma .............. abazası!" dedi. "Yok olum o anlamda bakmıyorum çok güzel kız" dedim. "Hep öyle diyosun olum" derken, zil çaldı.

    - Bir iki dakika sonra hoca sınıfa girdi.Ders Matematik. Kızı eliyle yanına çağırdı, ayağa kalkıp "Çocuklar bu arkadaşımız Bayburt'dan geldi, adı Aslı. (bu ismi de sallıyorum) Aslı kızım tanıt bakayım kendini!" . Ben o arada içimden düşünüyorum "Bakalım kimmiş?" diye. Enes'e baktım o arada, "Hmmm!" der gibi bi yüz ifadesi vardı. Sonra kız klasik tanıtma faslına geçti, "Babam öğretmen, aslen Ankaralıyız ama Bayburta tayini çıktı " falan filan... Kız öyle bi anlattı ki bütün sınıfta bi " Vay anasını ya, kıza bak lan!" ifadesi oluştu. Hoca kıza benim bir ön sıramı göstererek; "Geç otur şuraya kızım." dedi. O arada Enes beni dürterek "" yaptı. Kız önce sıra arkadaşı Selen'e sonra benle Enes'e "Merhaba" dedi. Ben de "Merhaba" demeye çalıştım ama sesim titredi, bi garip çıktı o "Merhaba"... Enes gülüyordu ama çaktırmamaya çalışırken "Kkkkhh!" sesi çıkıyordu "Lan dur!" der gibi baktım, o da tamam der gibi baktı. Ben de "Sus" der gibi baktım. Sustu.

    -Paydos zili çalınca Enes ben ve Anıl beraber okuldan çıktık. Bizim evlerimiz birbirine yakındı o yüzden hep beraber çıkardık okuldan. Tam bizim sokağın köşesine gelirken, yaklaşık Onur ve Serdarında arasında bulunduğu 8-9 kişi çıktı karşımıza,yaşları bizden büyüktü. "Anıl hanginiz lan?" diye bağırdı en önden çocuğun biri. Onur eliyle göstermeden Anıl deli cesaretiyle "Benim lan, napıcan?" demeye kalmadan çocuk kafayı geçirdi Anıla, Ben "Noluyo lan!?" diyip Anıl'a bakarken biri yakamdan tuttu, ittim, kaldırıma takıldı düştü. O arada birine daha yumruk attım ama sırtıma tekme attı biri, öne doğru adeta uçmaya başladım, yere düşerken yumruk attığım çocuğu da benle beraber düşürdüm , bir iki tane vurabildim sonrasını hatırlamıyorum Hemen sokağın başında spor malzemeleri satan Kenan abi koştu hemen yanında çırağıyla araya girdi, beni kaldırdı ama ben sanki içmiş gibiydim...Napacağım ben diye düşünürken Kenan abi gel bizim dükkana yarabandı vereyim dedi, gittim lavoboda yüzümü yıkadım. Okul gömleğimi kaldırıp karnıma baktım, mosmor olmuştu. Gömleğime de kan bulaşmıştı eve gitsem kesin anlayacaklardı. Biraz oyalandım ama yapacak birşey yoktu. Eve gittim, babam ters ters baktı, bu hal ne oğlum dedi. Olayı anlattım ama çocukların isimlerini vermedim,tinerciler yolu kesti dedim. Versem okula gidip rezil edecekti beni.Annem iyi ki evde değildi, yoksa yıkardı ortalığı. Babamın doktorculuk oyunundan sonra odama girdim, saate baktım Akşam 5'ti. Uyudum...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Merseyside -- 28 Ağustos 2011; 2:21:54 >






  • Güzel başladın hacı, devamını bekliyoruz
  • quote:

    Orijinalden alıntı: .:Power:.



    Güzel başladın hacı, devamını bekliyoruz



    Yarın belki bir bölüm daha yazarım ondan sonra 4-5 gün yokum, tatile gidiyorum.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Delete90


    quote:

    Orijinalden alıntı: .:Power:.



    Güzel başladın hacı, devamını bekliyoruz



    Yarın belki bir bölüm daha yazarım ondan sonra 4-5 gün yokum, tatile gidiyorum.



    Olmadı hacı bu ya, acayip hikaye okuyasım vardı




  • quote:

    Orijinalden alıntı: .:Power:.


    quote:

    Orijinalden alıntı: Delete90


    quote:

    Orijinalden alıntı: .:Power:.



    Güzel başladın hacı, devamını bekliyoruz



    Yarın belki bir bölüm daha yazarım ondan sonra 4-5 gün yokum, tatile gidiyorum.



    Olmadı hacı bu ya, acayip hikaye okuyasım vardı


    Hadi 2 bölüm olsun. İşim mi var?




  • bende takipteyim gece gece iyi gidiyor
  • güzel güzel yazmaya devam et
  • Böyle Hikayeleri Seviyom ben ya !
  • Ara bölüm:

    ..... Aşağıdan gelen sesle uyandım, annem "KİM DÖVMÜŞ?" diye bağırıyordu. Babam da "Sakin ol, biz de kavga ederdik onun yaşlarındayken" diye sakinleştirmeye çalışıyordu. Sonra ayak sesleri gittikçe yaklaşmaya başladı. Annem birden odaya girdi. "Oğlum?" dedi. Yataktan uykulu bir sesle "Efendim anne?" dedim. "Kalk bakayım, kimle kavga ettin sen?" dedi, yarı sinirli yarı acıyarak. Şu sokağın başında tinerciler sıkıştırdı,Anıl'la Enes de yanımdaydı. Kenan abi geldi ayırdı" dedim. Karnımı tutmamdan işkillenmişti sanırım, "Kaldır bakayım şu gömleği!" dedi. Kaldırdım, manzarayı görünce baya sinirlendi, Belime patatesli değişik bir karışım sürdükten tülbentle sardı, sonra odadan çıktı. Ama uyku namına birşey kalmamıştı bende. Biraz oturduktan sonra babamın yanına, televizyon izlemeye gittim. Saat 9'a kadar izledim, sonra tekrar odama girdim, uyudum...




  • Yarıda bırakcaksan hic baslama bak ilk ben rizorvledim seni surda okuyoruz. Tatıle gıdıyosanda telefondan yaz benim gibi
  • Ulan bu serdar burdada mi var ya
  • Takipteyim .. güzel gidiyor
  • Yerimizi alalım

     Okul Anılarımı Anlatıyorum Toplanın!
  • Değerlenir buralar.
  • Madem tatile gidiyorsun niye başlıyorsun?
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.