Şimdi Ara

ODTÜ'deki savunma sanayii zirvesini basarak salondaki stantlara zarar veren grup. (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
43
Cevap
0
Favori
1.362
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • miko_miko kullanıcısına yanıt

    Neden salıyorlar?

  • Ömer Hayyam12 kullanıcısına yanıt

    bilmem, emniyete sormak lazım. Bunların yaptıklarını abd de yapsa birileri polis mermi manyağı yapar.


    bu adamların arkası sağlam, bunları hapse atsan hdp bi yandan, kılıçdar chp si diğer yandan bunları savunur


    odtü öğrencileri hapse atıldı olur. zamanında Emine Ülker Tarhan bu gerçeği söyledi. Odtü pkk işgalinde dedi ve chp de barındırmadılar.


    Ayrıca bu olaylara katılanların çoğu okulla alakasız tipler. Bir olayda gökçek tutuklananlar arasıda odtü öğrencisi yok demişti. hakikaten tutuklananların hepsi dışardan çıkmış.


    Okulla ilgili en büyük facebook sayfasının yöneticilerine bakın. Bir tane odtü öğrencisi yok.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Üretilen silahlarla bu gibi böcek sürülerini imha ediyoruz. Bunlar da onu bildiğinden standlara saldırmışlar. Siz anca stand yok edersiniz, büyük Türkiye Cumhuriyeti Devleti ise sizi yok eder.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi x3x -- 6 Ocak 2023; 15:28:40 >
  • Bu tip oluşumları o üniversitelere sokan kim ? Bunlara karşı önlem almayan kim ? Tüm üniversiteleri bölüp parçalayıp kendilerine bağlayan kim ? Tüm üniversiteleri sakatlayıp eğitim ve öğretimi bozan kim ?

    Buna karşılık önlem alacak olan üniversite yönetimidir. Bir eylem olduğunda, bir yürüyüş olduğunda şak diye çevik kuvveti üniversite görevlilerini yığıyorsunuz ama kongre merkezinde bir tane güvenlik yok veya bu tipler nasıl içeri alınıyor kimlik vs sorulmadan ?

    Siz yeterki üniversite içinde örgüt isteyin,
    ari24.com
    İTÜ kulüplerinden Taliban destekçisi konuşmacıya karşı ortak açıklama
    https://ari24.com/haber/itu-kulupleri-taliban-destekcisi-konusmaciya-karsi-cikti-2640



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi samuray_x -- 6 Ocak 2023; 16:2:5 >
    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >




  • Eski Açık Sarı Desene kullanıcısına yanıt

    Bu tipler Sovyetleri değil ABD'yi örnek alıyor yalnız. Abdullah Öcalan Sovyetler Birliği'nin demokrasiye sahip olmadığı için dağıldığını, ABD'nin demokrasiye sahip olması nedeniyle ayakta kaldığını, Sovyetlerin dağılmasından mutluluk duyduğunu belirtmiş; Murat Karayılan da bu ifadeleri doğrulamıştır. Karayılan, Kürdistan İşçi Partisi'nin(PKK) Marksist-Leninist olmadığını, sadece Marksizm-Leninizm'in o dönemki popülerliği nedeniyle ondan etkilendiklerini; Abdullah Öcalan'ın Murray Bookchin'den ilham alarak oluşturduğu "Demokratik Konfederasyonizm" kuramını benimsediklerini defalarca ifade etmiştir.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-0792EAEAE -- 6 Ocak 2023; 16:4:56 >
  • Mesela bu sorunu çözmenin en kolay yolu, çoğu üniversitede dışarıdan ziyaretçi girişi aynıdır. Öğrenci veye görevli gelir, karşı taraf kimliğini girişteki görevlilere bırakır. Girerken imza atar, çıkarken imza atar. Koy 2-3 tane güvenlik görevlisi, sorgula gbt bitti. Fakat Türk milleti her zamanki gibi kolaycılıkla hemen sosyal bölümleri kapatalım demiş. Kapatma ve yasaklama ile sorun çözülseydi.

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • Konudaki akplilere ve onların zihniyetine söyleyeceğim tek bir şey var. Bu kapatma vb şeyleri ne zaman yapsanız kapatmak istediğiniz oluşum daha fazla güç kazandı. Bir şeyi onlarca defa aynı şekilde yapıp farklı sonuç beklemek akılsızlıktır.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Kimse olayın ne olduğunu bilmeyince işte.

    İki dakikalık araştırma ile işin ne pkk ile ne savunma sanayii ile en ufak bir ilgisi olmadığını bulabilirsiniz.

    Bu savunma sanayii projesi sergisi falan filan değil ilgisi yok

    Perinçekçi tuhaf tiplerin ODTÜ'ye girebilmek için kullandığı bir bahane. Tgb denen Türklük ile en ufak ilgisi olmayan Apo' ya çiçek veren, İstanbul sözleşmesinden çıkmayı savunan Rusçı tipler var ya na onlar düzenliyor.

    Kavgayı çıkaranda Kürtler değil. Kendini solcu sanan bunlar Marksist değil buraya giremezler biz öyleyiz diyen diğer aşırı sol grup.

    Gerizekalı oldukları konusunda herkes haklı. Yesinler birbirlerini



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi amadeus99 -- 6 Ocak 2023; 16:35:32 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • PKK terör örgütünün SSCB'nin dağılmasından sonra ideoloji değiştirme arayışlarına girdiği doğrudur ama PKK gerek geçmiş dönemde gerekse günümüzde Türkiye'de faaliyet gösteren Marksist-Leninisit örgütlerle işbirliği yapmıştır ve yapmaktadır. PKK'nın 2016 birleştiği bir Marksist-Leninisit terör örgütü de var.

    Bu terör örgütünün propagandasını yapmamak adına tamamını yazmıyorum terör örgütünün sözde yöneticisi Duran Kalkan'ın 2016'da söylediği sözler

    "Devrim ve sosyalizmin zaferde kararlı olduğunu bir kere daha ilan ediyoruz. Özgürlük, demokrasi ve sosyalizm iddiamızı 45 yıl önce olduğu gibi bugünde sürdürüyoruz."


    Ayrıca hem SSCB hem de Rusya 2015 öncesine kadar PKK'nın en büyük silah ve diplomatik destekçileriydi, PKK silahlarının büyük bir kısmı Rus üretimiydi. Rusya bu terör örgütünü hala daha terör örgütü olarak tanımıyor ve ülkesinde barınmasına izin veriyor.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Eski Açık Sarı Desene kullanıcısına yanıt

    Marks Alman İdeolojisi'nde siyasi olguları düşünceler üzerinden kavrama eğilimini "kütleçekim fikrinden kurtulduğumuzda suda boğulmaktan da kurtulacağımızı zanneden cesur bir adam"a benzetir. Pkk'nın Sovyet döneminde de ne Marksist-Leninist ne de işçi sınıfı temelli bir parti olmak gibi bir derdi vardı. Kendilerinin de belirttikleri üzere bu sadece Kürt hareketinin ideoloji arayış sürecindeki etkilenmeden ibaretti. Pkk olsa olsa İkinci Enternasyonal oportünizminin devamı olan Sosyalist Enternasyonal'de takılan ve Kürt hareketinin 90'dan sonra girdiği Amerikancı gerici çizginin bütün unsurlarını, Kürt burjuva ve toprak ağalarını parlamenter temsile kavuşturan bir düzen partisi olabilir.


    Pkk 2016'da bir değil, sekiz tane Marksist-Leninist olduğunu iddia eden partiyle "Halkların Birleşik Devrim Hareketi" adıyla yapılandığını duyurdu. TKP/M-L daha sonra bu yapının Kürt milliyetçi yapılanması olduğu gerekçesiyle ayrıldı. Esasen bu partilerin bilimsel sosyalizm çizgisinde ilerlemediği, Pkk'nın farklı isimlerle yapılanmasının olduğu açıktır. Bu partiler demokratik konfederasyonizmi amaçladıklarını belirtmişlerdir.


    Duran Kalkan'ın sözünü ettiği sosyalizm Laclau-Mouffe'ci ekibin radikal demokrat zırvalıklarını dillendirdiği ölçüde sosyalizme yaklaşabilir ki o da onlar da tıpkı Hardt ve Negri gibi diyalektik materyalizmi postmodernist, idealist veya düalist eğilimlere tercih ederek indirgemecilikle suçlamıştırlar. Duran Kalkan kitabında bizzat indirgemecilik eleştirilerine yaslanıp Hardt ve Negri çizgisinde gittiğini açıklıyor. Kitabın başında da şu ifadeye yer veriyor:


    "Önderlik sadece Demokratik Uygarlık ölçüsünde kalmıyor onun da aşılarak Demokratik Sosyalizme ulaşılmasını yani özgürlük, eşitlik ve demokrasiye tam ulaşılmasını öngören bir düşünce formülasyonu geliştiriyor."


    SSCB'nin Pkk'ya silah yardımı yaptığına dair bir veri yok.





  • amadeus99 A kullanıcısına yanıt

    Tabii ya tabii;


    https://twitter.com/OdtuSavunulmali



    Takip ettiği grupların ne tipler olduğun belli zaten, her neyse al HDP gençlik kollarını'da takip ediyor;


    https://twitter.com/OdtuSavunulmali/following




    Tabii boşuna konuşuyorum bu arada, forumda herkes senin ne olduğunu biliyor  Bugüne kadar bir ben kalmıştım seni bloklamayan 




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Halikarnas Şakşakçısı -- 6 Ocak 2023; 23:51:12 >




  • Eski Açık Sarı Desene kullanıcısına yanıt

    PKK'nın bitmemesinin önemli bir nedeni Marksist - Leninist dogmaya sıkı bağlılığından veya bu ideolojiyle gösterdiği şahane bir uyumdan ziyade taşıdığı ideolojik ve politik kıvraklık. PKK ve bağlantıları katı merkeziyetçi Sovyetler Birliği'nin eleştirisinden türeyen "demokratik otonomi" başlığı altında farklı hücrelere bölünüyor. Örgütün başı veye diğer bir deyişle daha gayri merkezi organize olmuş yapı içindeki primus inter pares (Latince "eşitler arasında birinci") niteliğindeki liderliği imha edilince ya da zayıflayınca başka hücreler farklı adlarla öne çıkabiliyorlar. Analojik anlamda bu vaziyeti köktendinci tarikatların farklı branşlara bölünmesiyle ama yine de organik bağlantılarını sürdürmeleriyle ve kendi aralarında rekabet ettikleri halde esas ideolojik hedefleri doğrultusunda birbirlerini kollamalarıyla benzeştirebiliriz. Bu durumda hücreler veya birimler tekrardan kendi aralarında daha baskınlaşan bir unsurun etrafında kümelenip yeniden bir liderliğin yönlendirmesi çerçevesinde organize olabiliyorlar. PKK'dan PYD de aşağı yukarı böyle türedi. PYD'yi yok et, başka bir üç veya dört harfli isimde bir oluşum kalıntı hücrelerden peydahlanır. Bir çeşit adaptasyon mekanizması gibi okuyabiliriz. O sebeple psikolojik, ideolojik, ekonomik, askeri, istihbari vb boyutlarını dikkate alarak karmaşık bir karşı ayaklanma politikasıyla (counter insurgency policy) müdahale şart. Aksi takdirde terör örgütü hücreleri (yalnızca PKK'nınkileri kastetmiyorum) topraktan sporla yayılan mantarların fırlaması gibi üremeye devam ederler. Zeminini dönüştürmek lazım, ki böyle marjinal silahlı yapılar üreyemesinler.


    PKK'ya verilen Rus (muhtemelen zamanında Sovyet) desteği de şüphesiz. Ama bu desteğin materyal boyutu PKK'nın kullandığı Sovyet ve Rus çıkışlı silahların dünyanın birçok yerinde neredeyse merdiven altında üretilmesi ve ayrıca elden elde gezmesinden dolayı karanlıktadır diyebiliriz. Esasında diğerlerinin PKK'yla olan bağlantılarının da birçok açından muallakta olduğu da söylenebilir. PKK sadece Marksist-Leninist örgütlerle iş tutmuyor hatta iş tutmayı bırakın hepsiyle de anlaşamıyor. "Amerikan emperyalizmi destekli" PKK'yı sevgiyle anmayan komünist oluşumların ve bireylerin varolduğu kesin. PKK ideolojik ya da kimliksel dayanışma siyasetinin haricinde ve ötesinde realist reel siyasetin içerisinde, büyük ihtimalle İYİP, MHP vb Türk milliyetçisi sağ spekrum partiler hariç Türkiye'deki bütün siyasi spektrumdan doğrudan ve dolaylı bağlantıları ve ilişkileri var. Siyasal İslamcı unsurlarla olan bağlantılar da dahil olmak üzere. Aslında bazı Marksist Leninist veya Kürt unsurların zaten alenen ortada olan PKK'ya doğrudan destekleri ve PKK bağlantıları bu sebeple bu kadar medyada vs orada burada dillendiriliyor çünkü dikkatleri diğerlerinin kirli çamaşırları üstünden alıyor. Daha gizli saklı ilişkileri perdeliyor. Türk milliyetçisi çoğunluk seçmen için linç hedefleri yaratılıyor. Linç başka yerlere ama bilhassa da siyasi rakiplere kanalize ediliyor. Tipik bir popüler Türk siyaseti manzarası. Aslında terörün varlığından bu şekilde siyasi menfaat devşiren aktörlerin gerçekten terörle samimi biçimde mücadele edip etmeyeceklerini sorgulayabiliriz.


    Benim açımdan terör olgusu köktendinci, aşırı sol, aşırı sağ köşeleri bulunan bir üçgende benzer psikolojik, ideolojik, ahlaki, siyasi karakteristikleri paylaşanların yarattığı bir sosyal fenomen. Terörün doğduğu bu üçgen zemini teşekkül eden koşullar değiştirmeli ki, terörün ve marjinalliğin önüne geçilebilsin. Terörü (ve pekala PKK'yı) Marksist Leninist marjinal devrimciliğe indirgemek çok eksik bir resim sunar. Marksizmin vb aktivist ideolojilerin aforoz edilerek terörle mücadele edilebileceği yanılgısı yaratır. Halbuki kınamanın veya eleştirinin ötesine geçen körlemesine aforoz, dümdüz özdeşleştirme ve linç girişimleri ters tepki üretir. İstismar edilmiş, dışlanmış, ezilmiş hisseden bireyler terörist aktivizmine yönelmeye daha meyilli olur. Böyle davranmak o sebeple cahilcedir. Sizin yaptığınız tarzda - Sovyetler silahlanabilir ama Türkiye silahlanamaz hipokrasisini yermiştiniz - kınamak ve eleştirmek yeterli. Ama Marksizmden otomatik terör çıkarmak İslam'dan otomatik terör çıkarmak kadar problemli bir görüş. Marksizm de İslam da terörle özdeşleştirilemez. Maximilien Robbespierre ne bir Müslüman ne de (zaten çağdaş olmadığı için) bir Marksistti ama Fransız İhtilali'nin Büyük Terör Dönemi'nin baş mimarı oldu. Keza Haçlı Seferleri'nin Hıristiyanları veya Tengrici Cengiz Moğolları günümüz standartlarında su katılmamış bir numara teröristlerdir. Hepsi de yoğun miktarda korku, dehşet, vahşet, zulüm, yıkım yoluyla siyasi hedeflerine ulaşmaya çalıştılar. Terör Latince "terrere" yani korkutmak, korku salmak fiilinden geliyor. Korku iklimi ve kültürü terörü besler. Ve ne yazık ki Türk toplumu gerçekten muazzam bir korku kültürü üzerine kurulu. Türk toplumunda terör ne yazık ki daha aileden başlıyor. İstisnalar olabilir ama kaideyi bozmaz. "Terörle mücadele" için önce aileden değişmeye başlamamız lazım. En önemlisi de kendimiz değişmeliyiz. Yani bireyler olarak bu gerçeği görebilmemiz ve bireysel temelde değişmemiz lazım. Öfke küpü halinde terör saçan ve insanları duygusal anlamda istismar eden tahammülsüz birisi terörü önleyemez, aksine besler. Ateşe ateş atılmaz. Benzin dökülmez.


    Şu belirli noktalarda muğlak yazımı okurken bile birçok forum üyesinin niyetlerim ve düşüncelerim karşısında bir içsel korku ve şüpheyle bana yaklaştığı konusunda hiçbir şüphem yok. Korkuya dayalı bir düşük güven toplumunun bireyleri olmalarından dolayı onları yadırgayamam. Ama değişmek bizim elimizde. Güven ver, ki terör olmasın.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Bunuda savunan çıkmış mıdır diye baktım. şaşırtmadılar

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • miko_miko kullanıcısına yanıt

    Şekil A bir istismarcı davranış. Hakkımda hiçbir kişisel bilgi sahibi değilsiniz ama Odtü'nün düşük puanlı bir bölümünden mezun olduğumu kişiye saldırı (ad hominem) yapma maksadıyla elinizde herhangi bir veri olmadan keyfi çıkarım yaparak iddia edebiliyorsunuz. Peki siz kimsiniz ki diyebilirim çünkü kim olduğunuz hakkında herhangi bir fikrim yok. Nereden olsun? Konu sahibinin aşırı önerisini, sizin de kavramları tutarsız kullanma ve sonrasında iletişim kurma şeklinizi eleştirdim. "Hata yaptım kabul ama...." demek yerine hatanızı üstlenmediniz, hücum ettiniz ve halen (bu sefer de ad hominem) bir hücum halindesiniz. Bu mantalitede bir soruna işaret eder çünkü hatanızı kabul edip bir düzeltme çabası içerisinde değilsiniz. Derdiniz ne pahasına olursa olsun, haklı çıkmak.


    Vaktiniz ve erişim imkanınız varsa lütfen şöyle yapın. Odtü'ye gidin, ana kampüsünü ek binalar / departmanlar dahil bir boydan boya gezin. Bakalım, konu sahibinin aksine mühendislik harici kapanmasını istemediğiniz iktisadi idari bilimler ve temel bilimlere ilişkin bölümler kampüsün kaçta kaçını oluşturuyor? Sonra burada yazarsınız. Disiplinlerin taksonomisi ve eğitim kurumlarının kendilerine has yapılanması tartışmasına girmeye bile gerek yok. Odtü'yü görmek yeterli. Türkiye'de eli yüzü biraz olsun düzgün yerlerin daha çok hangi üniversitelerden mezun istihdam ettiğini görmek de yeterli. Odtü mükemmeldir, kusursuzdur, sorunsuzdur, her alanda birincidir vs demiyorum ama ülkemizdeki mevcut yüksek eğitim kurumları dikkate alındığında Türkiye için önemlidir ve vazgeçilmezdir diyorum. Konu sahibinin mühendislik harici kapatalım önerisi bu çerçevede aşırı ve mantıksız. Sizin dediğiniz ise kavramsal anlamda kendi içinde tutarsız ve tutarsız ifadelerinizden anlayabildiğim kadarıyla konu sahibinin pozisyonu kadar aşırı değil. Yani herhalde. Çünkü 1) kavramları yanlış kullanan 2) bu konudaki hatasını kabul etmeyen kusurlu bir zihniyet sergiliyorsunuz. Bu da ifade ve düşüncelerinizin kredibilitesini aslında olumsuz etkiliyor. Temel bilimler kalsın deyip fizik, matematik, tarih vb bölümler kapatılsın derseniz ne demek istediğiniz aslında anlaşılmaz. Kendi içerisinde tutarsız (oksimoron) bir ifade çünkü. Başkalarına saygınız hadi yok ama en azından başvurduğunuz kavramları doğru ve tutarlı kullanmaya biraz özen gösterin. En azından düşünce bazında ciddiye alınabilir olursunuz. Saygısızlık ayıbınızı da bir başkası örter ya da şu an benim yaptığım gibi yüzünüze vurur.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • ulke dıngonun ahırına dondugu ıcın sasırmadım

  • Yıl 2022 olmuş, hâlâ Marksizm-Leninizm vs. tartışıp "Yok PKK gerçekten Marksist Leninist mi yoksa Kürt mililyetiçisi mi?" diye kafa yoranlar var; delireceğim yahu.  Hepsine atom bombası atın gitsin, tertemiz olsun.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hitokiri_johndoesai -- 7 Ocak 2023; 14:28:16 >
  • hitokiri_johndoesai H kullanıcısına yanıt
  • Fikret Payidaryoutube
    Bu eğitilmezdir dayıya KOL ekledim daha güzel oldu. https://twitter.com/fikretpayidar/status/820280949892059137
    https://www.youtube.com/watch?v=vzfXj9_DzTw&feature=youtu.be
  • Yazdıklarınıza genel olarak katılıyorum, PKK bir terör örgütüdür ve çıkar elde etmek için dünya üzerindeki her türlü ideolojiyi benimseyebilir, benimsemiş gibi yapabilir hatta benimsediği ideolojilere aykırı davranabilir. SSCB ve sonradan Rusya ile yakınlaşıp destek almışlığı olduğu gibi, ABD ve AB ile de yakınlaşıp destek almıştır hala daha almaktadır. Sonuçta bir terör örgütüdür, çıkarı gereği ABD ve SSCB gibi iki ayrı kutbun arasında denge kurmaya çalıştığını bilinen bir durum zaten.


    TKP/M-L daha sonradan bu yapının Kürt milliyetçi yapılanması olduğu gerekçesiyle ayrılmış da e peki altına sözde imza attığı bu yapının kuruluş metnini hiç okumamış mı? Kuruluş amaçlarından birisi bu zaten ve kuruluş toplantısında da açıkça dile getirilmiş terör örgütü üyesi teröristler tarafından. Burada tartışılan konu ideolojilerin, akımların doğruluğu ya da yanlışlığı değil terör örgütünün bu akımları kendi çıkarları için kullanma durumudur.


    SSCB konusuna gelirsek, SSCB 2. dünya savaşından yıkılışına kadar Türkiye'yi tehdit ve boğazlar ile Akdeniz'in önünde engel bir ülke olarak gördüğü için Osmanlı'ya yaptıkları gibi Türkiye'deki bölücü hareketleri desteklemişledir. Terör örgütü lideri Öcalan'ı Rus istihbaratı koruması ve diplomatik pasaport ile Doğu Almanya dahil Doğu bloğu ülkelerini gezdirmiştir. PKK kurulmadan önceki ve sonra bu teröristlerin kullandığı silahlar Sovyet üretimiydi ve Suriye üzerinden PKK'ya aktarılıyordu.


    1985 yılında yakalanan PKK terör örgütü üyeleri Sovyetlerin kendilerini eğittiğini itiraf etmişlerdir. Ayrıca Leitzinger isimli Fin tarihçinin de, SSCB'nin (Asala'yı da eğittikleri gibi) Öcalan ve yanındakileri Bekaa vadisinde eğittiği ve silah verdiğini anlatan çalışmaları olmuştur.





  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    uzun uzun ne anlatıyon


    okul teknik üniversite, bu okula niye sonradan felsefe sosyoloji gibi bölüm açılmış. bu bölümler varsa niye adı hala teknik üniversite okulun.


    Tamam mühendislik binaları fazla. Sadece makine mühendisliği benim kapansın dediğim bölümlerin toplamından fazla alana sahip ama benim derdim insan, bina değil.


    tarihin binası nerde bilmiyorum bile, felsefe sosyoloji binasının kütübün önünde olduğunu bile yıllarca farketmedim.


    Hatta bu bölümlerin öğrenci sayısı bile az olsa o az olan sayı okulda sorun oluyor.


    Odtünün bu bölümler olmadan çok daha düzgün biryer olacağı apaçık ortadadır.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.