Şimdi Ara

Mercedes CEO'su: İçten yanmalı motor yasağı Avrupa pazarını bitirir (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
62
Cevap
1
Favori
2.114
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
6 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • ArAdiAzZz A kullanıcısına yanıt

    Evet bana yazmak yerine diğer arkadaşla benim dedikodumu yapmışsın, bunu gördüm zaten.


    Konumuz içten yanmalı motorlar ve haliyle sebep olduğu zararlar. O felaketlerden biri de artan ve kontrol altına alınamayan orman yangınları.


    Mercedes ICEV'den vazgeçmeyecekmiş. Ben de Otomotivciler vazgeçmedikçe ne olduğunu gösterdim.


    Şimdi bunu söyleyince ben konu dışına mı çıkmış oldum? Konunun ne olduğundan gerçekten haberin var mı?

    _____________________________
    * Din toplumları paternalisttir, ahlakı gelisemez, rasyonelleşemez ve
    bireyleşemez. sekülerleşme olmadan ahlak olmaz.
    * Her insanın içinde bir peygamber uyuklar ve o uyandığında, dünyadaki kötülük
    biraz daha artar. (Emil Michel Cioran)
    * Yearning for the past is usually just the lament of lost youth.
  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt

    Şöyle söyleyeyim, çevreci politikalara gerçekten geçilmiş olsa en önde olacak kişilerden biriyim, şu haliyle aklımla dalga geçiliyormuş gibi oluyor. Konuya bakış perspektifinizi de ayrıca çok yüzeysel bulduğum için bence bu son konuşmamız olsun, zira anlaşamayacağımız kesin.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
    _____________________________
  • ArAdiAzZz A kullanıcısına yanıt

    Bu kısmen doğru. Şöyle ki, 15 temmuz darbesinden önce askerler kışlada oturmaz, orman yangınlarına, depremlere ve büyük felaketlere koşardı. Artık askeri kışladan çıkarmıyorlar.

    Ama ekipman olarak Orman bakanlığı eskiden olduğundan daha zayıf değil. Belki çok daha iyi durumda değil ama eskisinden kötü değil:

    • 22 uçak: 2 yönetim uçağı + 20 yangın söndürme uçağı

    • 9 helikopter: 6 yönetim helikopteri + 3 yangın söndürme helikopteri

    • 12 İHA (insansız hava aracı)

    • Ayrıca 8 yerli yangın söndürme helikopteri üretimi için TUSAŞ ile sözleşme imzalanmış durumda


    Geçmişte bundan daha iyi durumda değildi bakanlık. Sadece geçmişte THK'nın uçaklarını kullanmama inadı sende böyle bir izlenim bırakmış olabilir. İnanmıyorsan araştır. Google orada duruyor.

    _____________________________
    * Din toplumları paternalisttir, ahlakı gelisemez, rasyonelleşemez ve
    bireyleşemez. sekülerleşme olmadan ahlak olmaz.
    * Her insanın içinde bir peygamber uyuklar ve o uyandığında, dünyadaki kötülük
    biraz daha artar. (Emil Michel Cioran)
    * Yearning for the past is usually just the lament of lost youth.
  • ArAdiAzZz A kullanıcısına yanıt

    Üzüldüm, o çok derin perspektifinden yararlanamayacağım demek ki.


    Ne yapayım, ben böyleyim, yüzeysel adamım vesselam.,,


    kal sağlıcakla.

    _____________________________
    * Din toplumları paternalisttir, ahlakı gelisemez, rasyonelleşemez ve
    bireyleşemez. sekülerleşme olmadan ahlak olmaz.
    * Her insanın içinde bir peygamber uyuklar ve o uyandığında, dünyadaki kötülük
    biraz daha artar. (Emil Michel Cioran)
    * Yearning for the past is usually just the lament of lost youth.
  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    Alıntı

    metni:
    Sübvansiyon konusunda taşıma değirmen diyorsunuz da sanırım AB'de finans kalemleri uzmanısınız veya AB'nin finansal kaynaklarının cüce olduğunu zannedecek kadar konudan uzaksınız. Eğer ilgili verilmiş firma değerliyse ve dönüşüm sağlayabilecek bir teknik kapasite ve bir politikaya sahipse yıllık 4.6 milyar euro zarar sübvansiyonu ve daha fazlası AB'nin gayet de ayırabileceği bir kaynak. İmkansız değil. Mevzu bahis olan otomotiv gibi stratejik bir yüksek katma değerli sektörse sübvansiyonlarla kritik/önde gelen firmalarını yabancı firma rekabetine karşı güçlendirebilirsin, kendi firmaların arasında sübvansiyon kapma rekabeti teşvik edebilirsin, Çin - yabancı iş dünyasının hatta yabancı devletlerin tüm tepkisine rağmen - bunu geçmişte defalarca kez yapmışken ve yaparken AB'nin Çin'in tamamen toz yutacak şekilde gerisinde kalması pahasına bunu yapmaması mantıksızdır. Gerçekler ve politik ekonomik jeo-strateji > elektrikli araç karşıtlığının veya liberalizmin histerik çığırtkanlıkları.


    Yıllık 4.6 milyar tahmini zarar sadece Stellantis'inki yalnız. Bunun VAG'ı var BMW'si var, Mercedes'i var. Kaldı ki Mercedes CEO'su da gidişattaki çarpıklığı ön gördüğü için elektrifikasyona geçiş yahut içten yanmalı motor teknolojisini tamamen terk etme konusunda frene basalım demiş. İşte bu gibi açıklamalar ve bizim söylediklerimiz elektrikli araç karşıtlığı değildir. Forumun adminisin, eski mesajlarımı aratıp kontrol edebilirsin. Elektrikli araç karşıtlığım yok. Tam aksine satışları artsın ki içten yanmalı otomobillere talep azalsın biz de daha uygun fiyatlardan alabilelim yazmış birisiyim. Buradan elektrikli araç karşıtlığı çıkarmak oldukça zorlama.


    Alıntı

    metni:
    Uzak Asya ve Avrupa otomotiv markaları haricinde dünyada çok dominant ve rekabetçi bir otomotiv sektörü mü mevcut (Amerika otomotiv sektörü hiçbir zaman küreselde ve hatta ulusal pazarda bile Asyalı ve Avrupalı rakiplerine karşı çok rekabetçi olamamıştır*), Avrupa otomotiv sektörünü tehdit eden Asya ama özelde Çin otomotiv gelişimi - ding ding ding özelde Çin elektrikli otomotiv gelişimi yani onları yakalaman şart, sektörün geleceği elektrifikasyonda yattığı için içten yanmalı vasıta üretiminde kalarak eninde sonunda bitmen garanti -, bu anlamda Avrupalıların otomotivde ciddiye alması gereken esas rakip Çinliler, zamanında sivil havacılıkta - hatta hala - ciddiye alması gereken rakiplerin Amerikalılar (Boeing) olması gibi.


    Uzakdoğu diye genelleyip sanki yekpare bir parçaymış gibi sadece bununla rekabet edeceksin demek işi çarpıtmaktır. Bunun Toyota ve Honda'sı var. Güney Kore'de Hyundai, Kia ve Ssanyong var. Çin'de onlarca marka vardır. Böyle firmaların olduğu bir sektörde sen kalkıp 2030'da tamamen elektrik hedefi koyarsan çarpılırsın. Karşında dinamik ve çağa senden daha başarılı ayak uyduran bir kütle ve bu kütleye ait 10'larca marka var. Kaldı ki Japonya dahi bu durumdan muzdarip ve ne yapar da içten yanmalı teknolojisini tamamen terk etmeyiz diye kafa yoruyorlar. Örnek: Toyota'nın çalışmaları.


    Bunları konuşmak eşittir EV karşıtlı değil. Her paragrafta her konuda bunu yazmaktan usandım ama söylemediğim bir şeyi ısrarla üzerime isnat etmekten bıkmadın.


    Alıntı

    metni:
    Kaldı ki, bolca anekdot ve bilgi yanlışınız da var. Misal havacılıkta son on yıllarda Embraer da önce çıkmıştır; oligopol biçimde ne kadar baskın olsalar da sektörde sadece Boeing ve Airbus yok. Bu da ciddi yazar gibi görünseniz dahi bilgilerinizi düzgün kontrol etmekten ziyade haklı çıkmak derdinde olduğunuzu ve mantığa dayanmayıp ancak şahsi tepkiden beslenen basmakalıp doğrularınızla hareket ettiğinize işaret etmektedir. Kişilerle olan şahsi derdiniz ve elektrifikasyonla ve elektrikli araçlarla olan kişisel sorunlarınız beni bağlamamaktadır. Beni bağlayan argümanlarıma korkuluk safsatasıyla ya da somut olmayan veya ispatlanmamış sübjektif yorumlarla cevap verilmesi ve bunu düzeltme ihtiyacımdır.


    Google'dan bakıp Embraer'i mi bulabildin? Bölgesel yolcu uçakları ve askeri uçak üreten bir firmayı Airbus ve Boeing'in rakibi diye yazdığın için seni tebrik ederim iyi güldürdün beni. Yahu Airbus ben operasyonlarımı sonlandırıyorum deyip kendini feshetse bile Embraer kıtalararası yolcu uçağı üretemez. Adamların bir defa kullandığı motorlar veya komponentler ABD veya Avrupa malı. Bunları mesela senin gibi yapmadan, Google'a bakmadan yazdım bu arada...


    Alıntı

    metni:
    30 yaşında araba sahibi olmanız veya az km yaptığınız gibi kişisel anekdotlarınızı da kendinize saklayabilirsiniz, elektrikli araçların genel anlamda içten yanmalı araçlardan daha temiz, daha ekolojik, daha yeşil uyumlu olduğu objektif bir gerçektir. 2+2=4. Tabii size göre kişisel anekdotlar makaleler ve araştırmalardan daha değerli de olabilir. Gene sizin ciddi sorununuzdur, beni bağlamaz.


    İşte yine aynı şekilde konuyu bağlamından koparıyorsun. Tekrar ve son kez yazıyorum: Ben ilk aracımı 30 yaşında aldım derken karbon ayak izimin standart bir orta sınıf mensubundan çok daha az olduğunu örnekledim. Bunun ısrarla ajitasyon olduğunu iddia etmek ve bundan elektrikli araç karşıtlığı üretmek ciddi anlamda akıl tutulmasıdır.

    _____________________________




  • Max Damage M kullanıcısına yanıt

    Ağzınızı toplamışsınız. Düzeysiz ve seviyesiz ifadeler kalmamış. Güzel. EV karşıtı olmadığınıza kendinizi inandırabilirsiniz. EV düşmanı olmayan hiç kimse elektrifikasyon dönüşümünün geciktirilmesi spekülasyonunu bu kadar ateşli yürütmez. Sapınıza kadar EV düşmanısınız. Ayrıca görmediğiniz veya bilmediğiniz konularda da iddialar üretebilirsiniz "Google'dan bakmak" gibi.


    Acaba internetten haber sitelerinden haber derleyip paylaşan kimdi? İnsan bir aynaya bakmalı. Sizin aksinize epistemoloji (bilgi, bilim felsefesi) terbiyem olduğu için görmediğim bir konuda görmüşüm gibi konuşmuyorum. Her şey bir bütündür. Bir zincir en güçlü halkası kadar güçlüdür. Partizanca enerjiler ve agresif bir üslup sizi haklı çıkarmaz.


    İstediğiniz kadar EV karşıtı değilim deyin. Bu denli agresivite ancak husumetin, karşıtlığın göstergesi olabilir.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
    _____________________________
    We're beyond sympathy at this point, we're beyond humanity.




  • Max Damage M kullanıcısına yanıt

    "Koskoca" Mercedes CEO'sunun derdi karlılığı, başta Çinli olmak üzere Asyalı markalarla rekabet edememesi. Haliyle doğal olarak işine geldiği gibi konuşuyor. Sektörde geride kalmış Ford yetkililerin vb'nin de böyle konuştuğunu, - elektrifikasyona karşı - kimisinin içten yanmalıyı, kimisinin de hibriti öne çıkardığını görebiliriz. Menfaat neredeyse söylem de ona göre kurgulanmakta.


    Neden böyle konuşuyorlar? Kendi devletleri tarafından yeterli teşvik sağlansa, yeterli güvence verilse böyle konuşurlar mı? Bir yerine şimdi üç markadan veya gruptan bahsetmişsiniz. Çok büyük dava olmalı. Hadi diyelim stratejik önemi olan 10 en büyük Avrupalı otomotiv markası olsun. Sübvansiyonun veya teşvik kredisinin artık her neyse güvencenin finansal yapılandırılması yapılır.


    İmkansız bir iş gibi konuşmanız, onca fonuyla, finansal kaynağıyla, kalkınmış ekonomik tabanıyla ve büyük nüfusuyla Avrupa Birliği'ni Çin karşısında cüce zannetmeniz inanılmaz mantıksız ve gerçekdışı. Hani siz bankacı mısınız, finans uzmanı mısınız, ne anlarsınız ki elektrifikasyon dönüşümünü finanse etme işinden, bu konuda bu kadar kesin veya beylik konuşabiliyorsunuz?


    Neden bu denli ofansif bir içten yanma lobicisi tutumunuz var bilmiyorum ama burnuma hoş kokular gelmiyor. Sektörel bir şahsi çıkarınız varsa dürüstçe söyleyiniz ama zaten EV konusunda kendisine veya en azından başkalarına dürüst olamayan birisinden çok şey bekliyorum.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    _____________________________
    We're beyond sympathy at this point, we're beyond humanity.




  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt

    Yangın ile verilerin Türkiye için geçerli. Arabadan çıkan co2 ile son 5 yılda çıkan yangınlar arasında hiçbir bağlantı yok. Ülkemizdeki çoğu araç zaten lpg li artış senin dediğin rakamlarla alakası yok. Unutmadan eskiden herkes kömür kullanıyordu doğalgaz da geldi co2 yine azalmış oldu. Araştırmaya bile gerek duymuyorum çünkü gözle görülebilecek bir olaya nicel gözlem yapmaya gerek yok. Ormanları yakıyorlar emin olun havanın kuruması ile alakası yok. Aynı anda farklı yerlerde yangın çıkması normal değil. Ve birçok kişi yakalandı. Neyse konu çevre falan değil. Daha az maliyetle daha yüksek fiyata araç satmak.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
    _____________________________
  • Tartışmanıza hakem veya dışardan yorumcu gibi üçüncü bir taraf iştirak etmek isterim; sıkıntı zaten "kişisel düşünce" veya "kişisel anekdotlara" dayanarak orman yangını ve sera gazı salınımı ilişkisini araştırma ihtiyacı duymamanız, @Torlak Kemal Türkiye'de yangınların artan egzozlarla çoğalması konusunda haklı, kendisine bu konuda çok boşuna karşı çıkıyorsunuz; gerçeklik maalesef sizin beğenilerinize göre şekillenmemekte:


    https://forum.donanimhaber.com/mesaj/yonlen/161827053


    Elektrifikasyon ve elektromobilite dönüşümünde esas veya birinci öncelikli mevzuyu çevreyle ilgili görmüyorsanız bile en azından kafanızı çalıştırıp bilimdeki bariz bir gerçeği reddetmeyiniz. Ki dönüşümde de birinci görünen öncelik çevreye daha iyi uyarlanmış şekilde çevreyi gerçekten çok bozan fosil yakıtlardan bağımsız ulaştırma çözümü üretmek ve günün birinde zaten bitecek fosil yakıt bağımlılığından sektörü kurtararak yeniden tanımlamak, sektörün de geleceğini garanti altına almak. Fosil yakıtı dünyadaki rezervlerden yiyerek ve atmosfere pompalayarak elde ediyorsun ama EV şarj etmek için gereken elektriği aklına gelen her şeyden üretebilirsin - rüzgar türbinlerinden güneş panellerinden hidroelektrik santrallerden nükleer reaktörlere kadar- , bunun otomotiv ve genel anlamda ulaştırma sektöründe fosil enerji sektörüne artık göbekten bağlanmak zorunda kalmadan ne denli büyük bir kaynak farklılığı, kaynak çeşitlendirmesi ve haliyle kaynak bazında potansiyel esneklik anlamına geldiğini anlamak bu kadar zor olmamalı. Yeşil enerjinin dünyadaki öncüsü olan ve ayrıca fazla petrol rezervi bulunmayan Çin neden küreselde EV'nin de öncüsü zannediyorsunuz? Dertleri sadece "daha fazla karlılıklı" mı? Güldürmeyin. Strateji nedir, bir gelecek nasıl inşa edilir, bağımlılık ne anlama gelir, çeşitlendirme (diversification) ne demektir, nasıl sonuçlar veya sinerjiler üretebilir, en ufak şekilde bunlardan haberiniz yok.


    Bu dönüşüm ne kadar çabuk ve yaygın gerçekleşirse seza gazları emisyonu ve yarattığı yıkıcı döngülerden dolayı bu o denli insanlığın lehinedir. Ama makro/genel düşünemeyen, olguları okuyamayan, şahsi inançlarının ve yersiz husumetlerinin esiri olan, herhangi bir nedenle ölçülebilir zeka seviyesi gerekli yeterliliği sergileyemeyen herhangi bir beyin ne kadar aksini dilesem de bunu anlayamaz.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    _____________________________
    We're beyond sympathy at this point, we're beyond humanity.




  • üretilen elektriğin depolanması konusu ana problemlerden biridir .Bu konuya kalıcı çözüm bulunamamıştır .Belki EV araç bataryaları belirli miktar doldur boşalt ile çevreye faydası olan sera gazlarını azaltır ama esas problem büyük miktarda üretilen elektriğin depolanması mevzusudur .Çevreye katkısı olacak ise temel bu sorunun öncelikle çözülmesi için dünya çapında adım atılması gerekmektedir .Çözümler var ama çok çok cılız maalesef .

    Bataryaların yaygınlaşması da başka bir çevre sorununu tetikleyecektir ,sonuç sadece yer değiştirecektir .Orman yangınları ile içten yanmalı motorların direk ilişkisi yoktur .İndirek olarak evet vardır .Yadsınamsz

    Kimse sormamış ama ben konuyu açayım peki orman yangınlarının küresel ısınmaya etkisi hiç düşünüldü mü .Oransal olarak CO2 salınımının yeri sıralamada üstlerde güreşir.Yunanistandaki büyük bir yangının Türkiyeyi direk etkisi olacaktır ve olmaktadır .Kısa süre içinde yükselen ısıyı atmosfer bize taşır ve Ege kıyılarında tetikleyici bir rol oynar .

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
    _____________________________
    JUPİTER ve yörüngesindeki tüm UYDULARI ve doğal kaynakları ,madenleri Türkiye&amp;#39;nindir .





  • sadece 2023 yılında çıkan orman yangınlarını CO2 salınımına etkisi aşırı büyük .

    8 giga ton yani 8 trilyon kg CO2 yapar

    orta sınıf aracın 170 g/km gibi yüksek kullanımı ile

    0.17 kg/km x 15000 km/yıl = 2550 kg bir araç CO2 salınımı yapar

    8 trilyon kg (2023 yangınları) / 2550 kg

    =3.13 milyar aracın yılda yaptığı CO2 salınımına karşılık gelir

    artık yumurta mı tavuktan ,tavuk mı yumurtadan sorusu öne çıkar .

    Sanırım tüm dünyada bu kadar motorlu araç yoktur ,araştırılması lazım.En fazla 1.5 milyar olabilir

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
    _____________________________
    JUPİTER ve yörüngesindeki tüm UYDULARI ve doğal kaynakları ,madenleri Türkiye&amp;#39;nindir .

  • vezir kullanıcısına yanıt
    Aslında dünyanın en önemli sorunu özellikle başta tropikal kuşakta yer alan ormanların kesilmesidir. özellikle yağmur ormanlarının tahribatı co2 artışının en temel nedenlerindendir. Çünkü bu kuşakta hızlı büyüyen ağaçlar veya vejetasyon atmosferdeki co2nun en büyük bağlayıcısıdır. Bu ormanların kesilmesi co2 bağlayan en etkin faktörü ortadan kaldırmaktadır. Hele hele ormanların yakılması bağlayanı ortadan kaldırmakla kalmaz bağlananı da serbes hale getirir.

    Burada çevreci görünen hükümetler güya emisyon vs hikayesi yazıp araç üreticilerini zorluyorlar ama bir yandan da brezilya vs gibi ülkelerde maden vs faaliyetleri vasıtasıyla ormanların ortadan kaldırılmasını da teşvik ediyorlar. Tarım arazilerinin ortadan kaldırılmasını teşvik eden kararlar da bu olaya yardımcı olmaktadır. Yani herşey görüntüde kimsenin gerçek anlamda çevreyi düşündüğünü inanmıyorum. Gerçek çevreciler orman tahribatını engellemeli ve ormanlaşmayı teşvik etmelidir. Yoksa bu co2 artışına dur demenin yolu yoktur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi YouGotThatRight -- 15 Ağustos 2025; 19:4:10 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • YouGotThatRight kullanıcısına yanıt
    evet haklısınız ,
    ormanlar doğal CO2 çeviricileridir ve bunu sadece güneşi kullarak yaparlar .

    Ormanların yanmasının en büyğk nedeni insan kaynaklı talandır .Nem oranı ile direk bağlantısı olan yangınların ,ormanlar tarafından nemin tutulması ve lokal dengede büyük etkisi vardır .

    Her şey nem oranları ile direk ilişkilidir ,düzenin bozulduğu okyanus kıyılarındaki tayfunların sayısı ,şiddeti ve dağılımını direk ilgilendirmektedir .

    Dünyadaki ısı okyanuslar ve denizler vasıtasıyla tutulur ve bağıl nem oranı da ısıyı tutmanın (su buharı) bir başka sonucudur . Kıyılarda yüksek olan nem oranı rüzgarlar ve atmosferin üst tabakaları ile rüzgarları tetikler ve bağıl nem oranı rüzgarlar ile azalarak daha kuru bir ortam yaratır.

    Dikkat edilirse sıkı bir rüzgar sonrası veya aynı zamanda yangınlar başlar ,tabiiki tetikleyiciler olmadan yangın olmaz ama öncelikle ortamın nem oranının düşmesi gerekir .yüzde 20 civarına düşen nem oranı için hava çok kuru kabul edilir ve bir kıvılcım yanmayı tetikler .

    Herkez çok iyi bilir ki yaş odunlar kolay tutuşmaz ,mangal kültürü olan ülkemizde en cahil insanlar bile bu konuyu bilirler .

    Aynı şey orman yangınları için de geçerlidir nem oranı düşünce ağaçların tutuşması ve yayılımı için ortam oluşur ve tetikleyici etmen ile her şeyin sonu başlar .

    Akdeniz güney bölgeleri için nem oranı yükseldiği zaman güvenli ortam oluşur aynısı karadeniz doğusu için de geçerlidir .Ama Ege çok başka bir coğrafya ve dağlar denize dik olduğu için içerilerilere nem taşınırken kıyılarda da nem oranı izmir ve güneyinde yüksek iken kuzeyinde tam tersidir .Meteoroloji sitelerinden günlük haftalık takip edebilir ve ne zaman tehlikenin fazlalaştığını görebilirsiniz. Rüzgar hızı 30 km/h den fazla olduğu zaman kıyıdaki nem azalır ve dağların yapısı nedeniyle içerilere girerek nem oranını düşürür ve bir mangalcı koca bir ormanı yakabilir .

    şahsi düşüncem tüm riskli bölgelere yazın insan girişlerinin yasaklanması ve jandarma ile denetlenmesidir .

    tabiiki ağaç türleri gibi konular da var çam ağaçları nem yaratmaz vs vs bunlar da uzmanlık alanları ,ama orman bakanlığı niye var bu konuları denetlemeli .

    Heryere doğalgaz getirdiler köylüleri tembelleştirdiler ve ısınma kaynaklı kesilen odunlar azalarak kuru ağaç sayıları arttı .O kadar etmen var ki bu konu bilimsel bir iş ,tüm bilim dallarının katılımı ile fikirleri alınmalı öyle uzun vadeli plan yapılmalıdır .Bu konuda ülkemizde yetişmiş çok kişi var ama üst yönetim ceplerini doldurma işine odaklanmış ,rantçıların betonu maden ocaklarını peşkeş çekerek bütün doğal zinciri bozuyorlar ve sonuçta suçu atmak için ya çobanı bulurlar ya da dört zamanlı motorları 😤



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 16 Ağustos 2025; 14:11:33 >
    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >




  • kartalado kullanıcısına yanıt

    “İşkembe-i kübra” Osmanlıca kökenli bir tamlama olup kelime anlamıyla “büyük işkembe”, yani kalın bağırsak demektir.

    Günlük dilde ise bu ifade, özellikle “işkembe-i kübradan sallamak” veya “işkembe-i kübradan atmak” şeklinde kullanılır ve mecazi bir anlam taşır:

    • Bilir bilmez konuşmak,

    • Kaynağı olmayan, uydurma sözler söylemek,

    • Palavra atmak ya da yalan yanlış bilgi vermek.

    Bu deyim, geçmişte hoş karşılanmayan bir davranışı doğrudan söylemek yerine dolaylı ve esprili bir yolla ifade etmenin bir örneğidir. Yani hem kaba bir organ ismi hem de “büyük” anlamındaki “kübra” kelimesi birleşerek, “boş konuşma” anlamında hafif alaycı bir tabir ortaya çıkmıştır.


    Bu girişi yaptıktan sonra şimdi asıl konumuza dönelim.


    Öncelikle şu 3 temel hususun iyice özümsenmesi gerekiyor:


    1. Bir aracın LPG'li olması onu atmosfere CO2 salmaktan alıkoymaz. CO2 kimyasal bir tepkime olan oksidasyonun yan ürünüdür. Hidrojen bağlarından kurtulan karbon oksijenle bağ kurar ve ortaya CO ile CO2 çıkar. Hava kirliliği (yani kabaca "duman") CO2 demek değildir. LPG iyi yanmadığında kızıl renkli bir alev oluşturur. Kızıl alev varken az miktarda duman ve metan gazı da CO2 ve CO'nun yanısıra yan ürün olarak ortaya çıkar. LPG tam yandığında ise mavi alev verir. Bu durumda CO2 dışında yanma ürünü çok azdır. Kısacası, duman ve hava kirliliği ile CO2 salınımı aynı şey değildir. LPG'li araçlar, evet daha az hidokarbon içerikleri nedeniyle daha az CO2 çıkarırlar ama yine aynı nedenle aynı gücü elde edebilmek için benzine kıyasla daha fazla LPG yakılır. Dolayısıyla CO2 salınımında benzine kıyasla LPG'de anlamlı bir düşüş yoktur. Gerçek hayat koşullarında en fazla %10-15 kadar daha az CO2 salınımı olur. Örnek istersen örnek de vereyim: Dacia Duster 1.0 TCe Eco-G (LPG) CO2 salınımı: 126-129 gr/km. Aynı aracın benzinlisi: Dacia Duster 1.0 TCe CO2 salınımı: 135-140 gr/km. Aç internetten kontrol et. Belki ben yalan söylüyorumdur.
    2. Kömür yerine doğalgaz yakılması durumunda da yukarıdaki açıklamalar geçerlidir. Kömür kompozit yapısı ve nem içeriği nedeniyle tam yanmadığı için bol miktarda duman, kükürt ve azot bileşeni açığa çıkar ancak CO2 emisyonu bakımından LPG ile aralarında yine anlamlı bir fark yoktur. Araştıran herkes bu basit kimya bilgilerine kolaylıkla ulaşabilir. Evet kömür ciddi bir kirleticidir, dumanında azot ve kükürt bileşikleriyle benzen ve toluen gibi kanserojen kimyasallar vardır ve bunlar NG yanmasında çok çok azdır ama NG yakarken de bol miktarda CO2 açığa çıkar çünkü CO2 açığa çıkmadan yanma olmaz. Yanma dediğin şey NG özelinde kabaca şudur: CH4 + 2O2 --> CO2 + 2H2O. Hepsi bu. Yani karbon içeren hiç bir kimyasal ortama CO2 vermeden yanamaz. CO2 dışındaki diğer yanma ürünleri havayı ve çevreyi kirletir ama ya sera gazı değildirler ya da eser miktarda ortaya çıkarlar, küresel ısınmaya katkıları hemen hiç yoktur.
    3. Dünya iklimi bir bütündür ve bu yüzden küresel ısınma da bir bütündür. Dünyanın deniz suları ve havası topyekün ısınmaktadır. Dünyada ORTALAMA sıcaklıklar 1,6 derece artmışken Türkiye'de havanın ısınmadığını söylemek imkansızdır. Var mıdır böyle biri bilmiyorum ama böyle bir şeyi ancak ancak bir ahmak söyleyebilir. Dünyada her yer aynı oranda ısındığı için Antartika ve Kuzey Kutbu da ısınmaktadır ve buzullar bu yüzden erimektedir. Oysa Antartika ve Kuzey Kutbunda hiç araba yok hatta insan yok ama buzullar eriyor.


    Bunları bir cebe koyalım. Kaç yaşındasın bilmiyorum ama belli ki yaşın küçük, o yüzden dünyadan haberin yok. Son 50 yılda Türkiye'de iklimin ne kadar değiştiğinden haberin yok. hayatın boyunca yıllara göre deniz suyu sıcaklıklarındaki değişimlere bakmamışsın, hayatın boyunca ülkemizdeki nehirlerin yıllara göre debilerindeki azalışa bakmamışsın, hayatın boyunca son 50 yılda ülkemizde azalan yağış trendine bakmamışsın, hayatın boyunca ülkemizde son 50 yılda kaç gölün kuruduğuna bakmamışsın, hayatın boyunca ülkemiz atmosferindeki nem değişim oranlarına bakmamışsın ve hayatın boyunca yıllara göre orman yangınlarında kaybedilen orman alanı büyüklüklerindeki artışlara bakmamışsın. Bizimkilere bakmadığın gibi komşu ülkelerinkine, mesela Yunanistan'ınkine de bakmamışsın. Baksaydın, oralarda da bizdekiyle hemen hemen aynı tabloyu görecektin.


    Belli ki bakmamışsın. Birine bile baksan azıcık bilgi sahibi olurdun.


    Ama gelmiş burada- kusura bakma da - bit kadar bilginle sanki çok şey biliyormuş gibi ahkam kesiyorsun. O yüzden cevabımın girişini bir daha oku.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Torlak Kemal -- 16 Ağustos 2025; 20:57:11 >
    _____________________________
    * Din toplumları paternalisttir, ahlakı gelisemez, rasyonelleşemez ve
    bireyleşemez. sekülerleşme olmadan ahlak olmaz.
    * Her insanın içinde bir peygamber uyuklar ve o uyandığında, dünyadaki kötülük
    biraz daha artar. (Emil Michel Cioran)
    * Yearning for the past is usually just the lament of lost youth.




  • birgun.net
    Samsun ve Zonguldak'ta bazı alanlar orman sınırları dışına çıkartıldı
    https://www.birgun.net/haber/samsun-ve-zonguldak-ta-bazi-alanlar-orman-sinirlari-disina-cikartildi-646105


    İçten yanmalı motorların orman yangınlarıyla bağlantısını konuşabilirsiniz ama elektrikli otomobiller için gerekli nadir elementlerin çıkartılması için ormanların yok edilmesini konuşamaz, gündeme getiremezsiniz. Aksi takdirde fosil yakıt savunucusu, elektrikli otomobil karşıtı, dünyayı yok eden kötü insanlar olursunuz.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Max Damage -- 17 Ağustos 2025; 13:13:26 >
    _____________________________
  • Alıntı

    metni:
    Dünya iklimi bir bütündür ve bu yüzden küresel ısınma da bir bütündür. Dünyanın deniz suları ve havası topyekün ısınmaktadır. Dünyada ORTALAMA sıcaklıklar 1,6 derece artmışken Türkiye'de havanın ısınmadığını söylemek imkansızdır. Var mıdır böyle biri bilmiyorum ama böyle bir şeyi ancak ancak bir ahmak söyleyebilir. Dünyada her yer aynı oranda ısındığı için Antartika ve Kuzey Kutbu da ısınmaktadır ve buzullar bu yüzden erimektedir. Oysa Antartika ve Kuzey Kutbunda hiç araba yok hatta insan yok ama buzullar eriyor.


    Tüm dünyanın sıcaklığı aynı anda artıyor da İngiltere ve AB ülkelerinin buraya "geri dönüşüm" için yolladığı çöplerin tarlalarda yakılarak gazının atmosfere salındığında sera gazı etkisi yaptığını neden kabul etmiyorsun?


    İngiltere'nin atmosferi ile AB'nin atmosferi farklı o zaman senin fikir yürütmene göre.


    Türkiye Haberiyoutube
    Adana’da bir plastik atık geri dönüşüm fabrikasının deposunda çıkan yangın sürüyor. #adana Haber: https://turkiyehaberi.com/haber/7261270/plastik-geri-donusum-fabrikasindaki-yangin-suruyor Sosyal Medya Bağlantılarımız: Facebook: https://www.facebook.com/turkiyehaberiTR Instagram: https://www.instagram.com/turkiyehaberitr Telegram: https://t.me/TurkiyeHaberiTr Twitter: https://twitter.com/turkiyehaberiTR YouTube: https://www.youtube.com/channel/UCZsHy1WbJt6QkV7RDixIH7A
    https://www.youtube.com/watch?v=WR-FK1tZ1sA



    Bu adam yapay zeka entelektüelliği yapıyor ama onu da beceremiyor. Ortaya sunduğu fikirlerin kendi kafasında sağlamasını yapmaktan aciz biri olduğu için hala forumdaki üyelere hakaret ederek onların ortaya döktüğü çelişkileri reddetmeye çalışıyor.

    _____________________________




  • Bu arada konudan sapmak gibi olacak ama akademisyen veya bilim adamı düşmanı değilim, olamam da.


    Benim derdim bu insanların dünyadan kopuk olması ve gündelik yaşamı kesinlikle denkleme katmaması. Bunun sonunda insanlar zarar görebiliyor.


    En güzel örneği şu dolar üzerinden abonelik satıp insanlara finansal okuryazarlık satan profesör beyefendi. 2019 ve 2021 arası ısrarla ev fiyatlarının düşeceğini, bütün göstergelerin bunu işaret ettiğini söyleyerek ciddi sayıda insanı ev almaktan caydırdı. Sonra adını soyadını yazmaktan aciz insanlar 0.79 ile 0.89'dan kredi kullanıp bilmemkaçıncı evini alırken hocanın takipçileri ortada kaldı. O kredileri kullanıp mülk alanlar hocadan daha mı zeki? Elbette hayır ama onlar piyasada pişmiş yani gerçek hayatı bilen insanlar.


    Benzer şeyler jeopolitika ve dış politikada ülkenin en büyük beyinlerinden birisi olarak gösterilen ve akademik camiada da çok seven Davutoğlu yüzünden yaşandı. Afrika'ya açılırsak Türk işadamları şöyle kazanacak, Afrika'dan öğrenci gelirse Kara Kıta'daki etki alanımız böyle artacak diye anlattı, kitaplar yazdı makaleler yayınladı... Sonuç ne oldu peki? Elini kolunu sallayan Afrikalının ülkeye dolması ile patlayan uyuşturucu ve aids. Ülkelerine doktor, mühendis olarak dönüp Türkiye'nin gönüllü elçiliğini yapması beklenen Afrikalı öğrenciler ise fuhuş mafyasının tuzağına düştü  


    Arkadaşlar gerçek hayat adamı çarpar hem de çok fena çarpar.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Max Damage -- 17 Ağustos 2025; 14:18:6 >
    _____________________________




  • meseleye sadece çevre açısından bakmamak lazım, işin arkasında çok büyük bir ekonomik pasta var.

    Bugüne kadar otomotivde en büyük katma değer motor ve şanzımandaydı. Avrupa bu konuda zaten liderdi. Yani pastanın en büyük dilimini onlar yiyordu. Ama elektrikliye geçildiğinde işler değişiyor: Motor-şanzıman önemi azalıyor, değer batarya ve elektronik kısma kayıyor. Burada da Çin çok güçlü.

    Şimdi şöyle düşünün: Eğer Avrupa tamamen içten yanmalı motoru yasaklarsa, kendi en büyük avantajını bırakıp Çin’in güçlü olduğu alana kaymış olacak. Biz bunu dışarıdan görüyorsak, emin olun Avrupa’daki karar vericiler çok daha net görüyor. Yani öyle “içten yanmalı tamamen bitti, Avrupa da vazgeçti” söylemleri bana pek mantıklı gelmiyor.

    Çünkü mesele sadece çevre değil, milyarlarca dolarlık bir sanayi ve ticaret dengesi. Avrupa kendi ekmeğini Çin’e kaptırmaz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
    _____________________________




  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.