Şimdi Ara

Lozan'ın yıl dönümü geldi: 7 düvel böyle dize geldi Renkli görüntüler başka yerde yok mutlaka izle

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
95
Cevap
3
Favori
9.694
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
170 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • (2. Arabadan inen adamın hareketlere bakın nasıl bi kibirse artık)


    Batının hasta adamı yok etme projesini yırtıp çöpe atan, hektor'un öcünü alan, Malazgirt'i taçlandıran, batı sömürgeciliğini mağlup edip mazlum milletlere umut olan; gücünü Türk milletinin kahramanlığından alan Atatürk ve silah arkadaşlarının yazdığı destanın, İsmet Paşa'nın gülüşünde birleşerek kibirli yüzlerde tokat gibi patladığı yerdir Lozan👍





    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi lazer__ -- 23 Temmuz 2020; 17:59:59 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >







  • Görüyorum ki aramızda hala bir miktar hayalperest olanlar var...  


    Lozan başarı değilmişti, daha fazlasını alabilirmişizdi...  


    ----------


    Öncelikle dönemin koşullarını iyi değerlendirmek lazım.

    1) Fransa askeriyesi bir ayaklanmanın eşiğindeydi. Arkasında da ciddi bir halk desteği görecekti.

    2) İngiliz halkı savaştan bıkmış, özellikle Çanakkale hezimetinden sonra Türklerle karşı karşıya gelinmesini KESİNLİKLE istemiyordu. Lyod George tam bir Türk düşmanı olsa da, İngiliz askeriyesi koşulları çok daha iyi tahlil ediyordu. Halkın yaklaşımı da İngiltere'nin doğrudan savaşın parçası olmamasını gerektiriyordu.


    Tam da bu yüzden Anadolu işgali için Yunanistan vekil olarak kullanıldı.


    1922 Eylülü itibari ile Yunan işgali tamamen son bulmuş, işgal ordusu yok olmuştu. Bu durum Yunanistan'da ihtilale sebep oldu, Kral'ı tahtından etti. Ordu içinde bir grup yönetime el koydu. Hezimetten sorumlu olan hemen herkes idam edildi. İngiliz halkı nezdinde hükümetin imajı fena zedelendi.


    ----------


    Bu ortamda, İngilizlerin eli gene de kuvvetli idi. Türkler, İngiliz halkını savaşa ikna edecek bir tavırla hareket etse idi büyük bir hızla iş terse dönebilirdi. O yüzden Ankara'nın elinde çok koz yoktu. İzmir alınmış ve Batı Anadolu işgali tamamen son bulmuş olsa da, İSTANBUL HALEN İŞGAL ALTINDA İDİ. Birinci dünya savaşında İngiltere'nin düşmanı olan Osmanlı devleti de bertaraf edilmişti ve ANKARA HÜKÜMETİ TEKNİK OLARAK İNGİLTERE İLE SAVAŞ HALİNDE DEĞİLDİ (gerçekte tabii ki savaş halinde idi, neticede Yunan'ı buraya salan İngiltere idi). Bir Türk askerinden bir mermi, bir İngiliz askerinden bir mermi savaşı ateşleyebilirdi. İngilizlerin örgütlülüğü düşünülürse, bir komplo ile İngiliz halkının görüşünü tamamen değiştirebilirlerdi. Bir prensin bir milliyetçi Türk tarafından vurulması yeterli olurdu mesela.


    Ancak bir yandan da, Anadolu direnişine karşı Yunanistan'ı inanılmaz kaynaklarla beslemiş İngiliz hükümeti tam manası ile kepaze olmuştu. Hükümetin günlerinin sayılı olduğu da açıktı. Bu noktada, Türk ordusunu en başından beri, birinci dünya savaşı da dahil, karşısında görmek istemeyen mümkün olsa yanında savaşmasını isteyen İngiliz ordusu kurmaylarının hükümeti dinlememe ihtimalinin yüksek olmasına güvenildi ve Türk ordusu tarafsız bölge ilan edilmiş olan Çanakkale/Gelibolu'ya girdi. Hatta çok da esprili bir konu vardır: bu görev Yakup Şevki Paşa'ya verilmiştir. Kendisi Atatürk'ün hocası olup, Büyük Taaruz planına sert şekilde karşı çıkmış bir komutanımızdır. Daha ihtiyatlı bir savaş planını savunmuştur. Kendisinin bu ihtiyatlı tutumuna yakışır biçimde, Çanakkale yürüyüşü görevi kendisine verilmiştir.  Bu da çelik gibi sinir gerektirir. İngiliz askerlerinin arasında tek mermi sıkmadan yürüyeceksin abi. İngiliz hükümeti, bunun yaşanması ihtimaline karşı İngiliz Genel Kurmayına kesin emir vermiştir: "Türkler tarafsız bölgeye girerse ateş açılacak!" Hükümetin bu emrini General Harrington uygulamamıştır. Bunun olacağını tahmin etmek de büyük bir vizyon gerektirir. Bu sayede Mudanya'ya elimiz güçlü oturmamız mümkün olmuştur.


    İsmet İnönü sıradan bir asker değildir. Mustafa Kemal de zaten sıradan bir asker değildir. Siyasi durumu, ülkelerin içinde bulunduğu durumu çok iyi analiz eden insanlardır. Lozan'a İsmet İnönü'nün gitmesi tesadüf değildir. Kendilerini hezimete uğratan komutanı gönderip, diplomatik açıdan da donanımlı, son derece dolu kafalarla karşı karşıya olduklarının görülmesi istenmiştir. Charles de Gaulle gibi... Sonuçta o da askerdir. Özellikle tipine ve fiziğine de bakarak kalasın teki olmasını beklersin. KESİNLİKLE DEĞİLDİR. Muazzam bir entellektüelite vardır. İnanılmaz bir diplomatik beceri vardır. İsmet İnönü de benzer konumdadır. "Askerlik dışında meziyeti olmayan adam" değildir. Zaten kurmay subayın meziyetlerinin çok geniş olması gereken yıllardı. Bugünkü asker-sivil çizgisi henüz çekilmemişti. Bugün gibi düşünmeyin.


    Neyse, işler bu kadar pamuk ipliğine bağlı iken, Lozan barış antlaşması elde edilebilecek en iyi sonuçlardan biridir. Eksik kalan birkaç konu, Montrö sözleşmesi, Kabotaj Bayramı vs.vs. ile halledilmiştir.


    Türkiye Cumhuriyeti sınırlarına bakarsanız, çok büyük bir kısmının doğal sınır olduğunu göreceksiniz. Coğrafyasız tarih olmaz. Herkes atlar mesela, ama %100 Türk şehri arıyorsanız, en güzel örneği Batum'dur. Batum bir Türk kasabasıdır. Özellikle ikinci dünya savaşı sonrası Türklüğünden eser kalmamıştır. Ancak tarihi olarak Türk kasabasıdır. Burnumuzun da dibindedir. Neden sınırımızın dışındadır? Gürcistan kara sınırımızdan Gürcistan'a giriş yapmış olan insan bunu anlar. Sarp, geçit vermez dağlar, Batum'dan hemen önce bir darboğaz oluşturur. Öyle ki şu anda patlatılarak genişletilmiş yol denize sıfırdır ve 20 metre genişliğindedir. Hemen ardından uçurum gibi dağ başlar. Batum da düzlüktür. Arkası da açıklıktır. KORUMASI İMKANSIZDIR. O darboğaz bizim doğal sınırımızdır. Rus'un içeri girmesi zor. Bizim içeri girmemiz zor.


    Türkiye Cumhuriyeti haritasının çok çok büyük bir kısmı doğal sınırlara dayanmaktadır. Bizim doğal savunma hatlarımız, dayanak noktalarımız olma potansiyeli olan hatlardır.


    Özetle: Musul ve Kerkük'ü alsaydın elinde tutamazdın. İkinci Dünya savaşının içine çekilirdin. Bir de güzel tepelenirdin.  


    --------------


    Lozanla ilgili tek tartışılabilir konu adalardır. Ancak adaların çoğu çok önceden Osmanlı'nın elinden çıktığı için ve o sırada Yunan değil, İtalyan kontrolünde olduğu için o konuda elimiz çok zayıftı.

    Paşa o şartlardaki en iyi anlaşmalardan birini yaptı, Atatürk'ün lozandan sonra mutlu olduğu söylenir.Türlü zorlamalara rağmen masada kalmış ve birçok hakkımızı da geri kazandırmıştır.Aynı zamanda anlaşmaktan başka çaremiz olmadığını da iyi okumuştur.1. Harp ve Kurtuluş savaşından sonra tarlada çalışacak erkek bulamıyordu birçok köy ve belde.Savaşa devam edecek ne mecalimiz vardı ne mühimmatımız.

    Burada bir fotoğraf üzerinden yorum yapmayın da, gerçekleri İsmet Paşa'nın kendi yazdığı hatıralarından okuyup öğrenin.


    Kendisine sanki mağlup devletmiş gibi yapılan psikolojik baskıları okuyun.


    Toplantının 10 kasımdan 20 kasıma alındığını haber vermeyerek 10 gün İsviçre'de bekleterek ilk hamlelerini yapmışlar.


    Sonrasında mağlup devletler açılış metnini sansürsüz okurken, İsmet Paşa'nın okumak istediği metni elinden alıp sansürlemek istemişler. Paşa razı olmasa da yine de bir kaç kelimeyi değiştirmek zorunda kalmış.


    Kısaca Lozan'da yenik devletmiş gibi çok büyük bir psikolojik baskı altına alınmış ve ister istemez bu baskıdan etkilenmiş.


    Kendisi zaten o güne kadar askeri bir kişilikti. Diplomasi tecrübesi çok fazla yoktu. TBMM Hükûmeti adına 16 Mart 1921 tarihinde Moskova Antlaşması'nı imzalayan Yusuf Kemal Tengirşenk dışişleri bakanlığı görevinden istifa etti ya da yerine Lozan'a gitmesi için İsmet Paşa'nın getirilebilmesi için istifa ettirildi.


    Yine de hatıralarında anlattığına göre, Lord Curzon'un ''sizin için en iyi anlaşma budur'' sözünü kabul etmemiş ve anlaşmaların tıkanması noktasında taviz vermemiş. Bir şekilde bağımsızlığımızı kabul ettirtmiş. Kaputilasyonları kaldırtmıştır.


    Yine de Lozan'dan döndüğümüzde, boğazlar bizim egemenliğimizde değildi. Sonradan Möntrö ile boğazları aldık.


    Demir yollarımızı Fransızlar işletiyordu. Vagon lii isyanından sonra millileştirebildik.


    Limanlarımızı kabotaj bayramı ilan ettiğimiz gün millileştirebildik.


    Tevhid-i Tedrisat kanunu ile yabancı okullar meselesinin iç meselemiz olduğunu belirterek, yabancı okulları milli eğitime bağladık. Kalmak siteyen kalsın, gitmek isteyen gitsin dedik.


    Musul ve Kerkük'ü bıraktık ve sonradan alamadık. 500 bin sterlin alarak %25 petrol hakkımızdan vazgeçtik.


    Sonuç olarak asker üniformasını çıkarıp, smokin giyen bir kişi bizi Lozan'da temsil etti. Bu ne kadar doğrudur tartışılır. Bu sebeple hatıralarında çoğu konuyu telgraf çekerek Atatürk'e danıştığını söylüyor. Bu da kafasına göre hareket etmediğini, çoğu konuyu Atatük'e sorduğunu gösteriyor.














  • İsmet paşa yanlız sevişmeden sonra keyif sigarasını yakmış hahaha. 100 sene önce 3-4 dil bilen bürokratlardan şu geldiğimiz Van münütlere yanıyorum. Avrupa lozanda yapamadığını maşallah son 20 senede malup zat yaptı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • sissil kullanıcısına yanıt
    Lozan'ın yıl dönümü geldi: 7 düvel böyle dize geldi Renkli görüntüler başka yerde yok mutlaka izle


    Ağlayın der gibi 🥰


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: lazer__


    Ağlayın der gibi 🥰

    nerdeyse 1 asırdır ağlayanlara gelsin Lozan'ın yıl dönümü geldi: 7 düvel böyle dize geldi Renkli görüntüler başka yerde yok mutlaka izle 

  • Minnettarız.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • lazer__ kullanıcısına yanıt

    Lozan bir basari gibi gorunse de bence degil.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: eagleoneye

    Lozan bir basari gibi gorunse de bence degil.

    Gitseydin de sen yapsaydın daha iyisini genco


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Burada bir fotoğraf üzerinden yorum yapmayın da, gerçekleri İsmet Paşa'nın kendi yazdığı hatıralarından okuyup öğrenin.


    Kendisine sanki mağlup devletmiş gibi yapılan psikolojik baskıları okuyun.


    Toplantının 10 kasımdan 20 kasıma alındığını haber vermeyerek 10 gün İsviçre'de bekleterek ilk hamlelerini yapmışlar.


    Sonrasında mağlup devletler açılış metnini sansürsüz okurken, İsmet Paşa'nın okumak istediği metni elinden alıp sansürlemek istemişler. Paşa razı olmasa da yine de bir kaç kelimeyi değiştirmek zorunda kalmış.


    Kısaca Lozan'da yenik devletmiş gibi çok büyük bir psikolojik baskı altına alınmış ve ister istemez bu baskıdan etkilenmiş.


    Kendisi zaten o güne kadar askeri bir kişilikti. Diplomasi tecrübesi çok fazla yoktu. TBMM Hükûmeti adına 16 Mart 1921 tarihinde Moskova Antlaşması'nı imzalayan Yusuf Kemal Tengirşenk dışişleri bakanlığı görevinden istifa etti ya da yerine Lozan'a gitmesi için İsmet Paşa'nın getirilebilmesi için istifa ettirildi.


    Yine de hatıralarında anlattığına göre, Lord Curzon'un ''sizin için en iyi anlaşma budur'' sözünü kabul etmemiş ve anlaşmaların tıkanması noktasında taviz vermemiş. Bir şekilde bağımsızlığımızı kabul ettirtmiş. Kaputilasyonları kaldırtmıştır.


    Yine de Lozan'dan döndüğümüzde, boğazlar bizim egemenliğimizde değildi. Sonradan Möntrö ile boğazları aldık.


    Demir yollarımızı Fransızlar işletiyordu. Vagon lii isyanından sonra millileştirebildik.


    Limanlarımızı kabotaj bayramı ilan ettiğimiz gün millileştirebildik.


    Tevhid-i Tedrisat kanunu ile yabancı okullar meselesinin iç meselemiz olduğunu belirterek, yabancı okulları milli eğitime bağladık. Kalmak siteyen kalsın, gitmek isteyen gitsin dedik.


    Musul ve Kerkük'ü bıraktık ve sonradan alamadık. 500 bin sterlin alarak %25 petrol hakkımızdan vazgeçtik.


    Sonuç olarak asker üniformasını çıkarıp, smokin giyen bir kişi bizi Lozan'da temsil etti. Bu ne kadar doğrudur tartışılır. Bu sebeple hatıralarında çoğu konuyu telgraf çekerek Atatürk'e danıştığını söylüyor. Bu da kafasına göre hareket etmediğini, çoğu konuyu Atatük'e sorduğunu gösteriyor.

















    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi atade28 -- 6 Temmuz 2020; 17:29:8 >




  • Bana gorede degil.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • lazer__ kullanıcısına yanıt

    Soldaki rızanur. Bence ozaman ingilizlerle anlaştı ve onlar için çalıştı sonra ingiltereye gitti zaten.

  • Paşa o şartlardaki en iyi anlaşmalardan birini yaptı, Atatürk'ün lozandan sonra mutlu olduğu söylenir.Türlü zorlamalara rağmen masada kalmış ve birçok hakkımızı da geri kazandırmıştır.Aynı zamanda anlaşmaktan başka çaremiz olmadığını da iyi okumuştur.1. Harp ve Kurtuluş savaşından sonra tarlada çalışacak erkek bulamıyordu birçok köy ve belde.Savaşa devam edecek ne mecalimiz vardı ne mühimmatımız.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi fluox -- 6 Temmuz 2020; 19:21:58 >
  • 0:47 de arabadan inen adam ingiliz delegesi başkanı Lord Curzon, işte İsmet İnönü böyle adamların böyle kendini Allah sanan yavşakların kendini beğenmişlerle mücadele etti bizi ezdirmedi, böyle adamların suratına çaktı tokadı Lozanda!

  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.