Koşullu doğum

Özellikle ehliyetle, sınavla vs. çocuk sahibi olunsun diyenler için.

"Koşulların iyileştirilmesi, rıza alamama, ilk etapta doğmayı bile isteyememe, çalışma zorunluluğunun toplumsal sözleşmesi, önlenemeyen acılar gibi üreme ile ilgili diğer sorunları çözmez. , (örneğin stres, duygu, potansiyel zihinsel veya fiziksel hastalık/sakatlık, suç, keder, kişisel sorunlar, savaşlar, toplumsal çöküş, vb.). Daha az acı çekme, “KABUL EDİLEBİLİR” bir acı düzeyi olduğu anlamına gelmez, çünkü doğan kişi bu şartları kabul etmediği için hiçbir acı KABUL EDİLEMEZ. Hiçbir ıstırap (yalnızca yokluk yoluyla elde edilebilir, yani dünyaya getirmeyerek) her zaman biraz ıstıraptan daha iyidir ve koşullar kötüleşirse ıstırap artabilir (ki bu her zaman mümkündür)."

Bu forumda, ileride çocuk sahibi olmak isteyenlere bu lafım;

Maddi açıdan zengin değilsen ve Çocuğunu 18'ini doldurduktan sonra evden Postalayabilecek potansiyele sahipsen, Çocuk yapmayacaksın kardeşim, Bu kadar Basit. 

Saçma konularından bıktım artık blok

Reenkarnasyon inancına göre de, ruhlar dünyaya yeniden dönebilmek için fırsat kolluyorlar. Dünyaya doğabilmek için sıra bekleyen çok sayıda ruh var. Üstelik bu çok köklü ve ayakları yere basan bir inanış.

Bu durumda nasıl olacak?

Bu inanca yakın olmamla birlikte, herkesin aklına estiği gibi serbestçe çocuk yapabilmesi fikri bana da uygun gelmiyor.

ben bu antinatalist tutumun daha makul olduğunu düşünüyorum.

bu tutum bir insanın tüm üzüntü, korku, yada stres gibi olumsuz görünen durumları tamamen ortadan kaldırılmasını amaçlamıyor. sadece insan gibi bir canlı olmanın gereği bunları sağlıklı bir düzeyde en az asgariye düzeye indirmesini amaçlıyor.

ve bu sorunu da insanı tamamen ortadan kaldırmakla değil, sorunu ortadan kaldırmakla buluyor. çünkü sorunu ortadan kaldırmak, o sorunla birlikte o sorunu fark eden özneninde ortadan kaldırılması demek değildir. sorunun kaldırılması için öznenin var olması ve karşıdaki sorunun çözülmesi/yok edilmesi gerekir.

daha az acı çekmenin, kabul edilebilir bir acı düzeyi olduğu anlamına gelmemesini, doğacak çocuğun rızasının alınamamasına bağlamak da mantıklı gelmiyor. 

"rızası alınmak" demek, ilk önce bir insanın var olması, bir şey hakkında istenç belirtip belirtememe olanağına sahip olması ve bu kişiye bu hakkı vermek demektir.

"rızasının alınamaması" demek, ilk önce bir insanın var olması, bir şey hakkında istenç belirtip belirtememe olanağına sahip olması ama bu olanağa başvurmayıp ona bu hakkı vermemek demektir.

yani "rızasının alınamaması", hiç var olmayan ve istenç belirleme olanağı olmayan bir şeye, var olmayan hakkının verilmemesi demek değildir.

hiçbir ıstırap, biraz daha ısrıraptan iyidir demek, her iki durumda da insanın var olmasını gerektirir. ıstırap bir histir, insan vardır ve ısrap çeker. ıstırapsızlık da bir histir, insan yine vardır ve ıstırap denilen şeyler yoktur. bunu yine var iken deneyimler/duyar. 

ıstırapsızlık yokluk yoluyla elde edilmez. çünkü edilse bile bunu elde eden yine yaşayan/var olan kişidir.

Bu senin bakış açın ve doğan kişi sana göre düşünmeyebilir ve asgari de olsa acı çekmeyi istemeyebilir ki asgari bir acı çekeceğinin de garantisi yok.

Evet şu an çocuklar yok ama olunca acı çekecekler ve belki bunu istemeyecekler, buna rağmen şu an yok onlar demek oldukça saçma.

Rıza konusuda üstte belirttiğim gibi, eğer olurlarsa ve bunu istememişlerse zamanı geri alacak gücün olmadığı için en başta bunu sıfır acı ile önlemek mümkün.

bu görüşte garanti diye bir şey ve hiç acı çekmemek gibi bir beklenti yok zaten. uygulanacak birçok yöntem bunun daha sağlıklı olmasını sağlıyor. ayrıca insan olmanın gereği az acı çekmenin sorun olmayacağını düşünüyorum, çünkü insanın psikolojisini önemli derece etkilemeyen ve sağlıklı yaşanılan acılar insanın duygusal zekasını geliştirir.

rıza konusunda istememek gibi bir şey de sorun değil. çünkü bunun öncesinde bir olanak yok. şuan sana sormayıp senin hakkında istemediğin bir şey yaptığımda bana bunun hesabını sormanda haklı sebeplerin var. ama var etmek gibi bir durumda böyle bir durum yok. istemeyiş varoluştan sonra geliyor, önce değil. 

zaten birinin böyle bir düşüncesi varsa çözüm onu yok etmek yada hiç insan var etmemek değil, bunu düşünen kişinin sorununu çözmektir. çünkü bazı duygular ve düşünceler bir göstegedir. mesela bir erkek, hoşlandığı bir kıza gül verdiğinde buradaki gül, gülün kendisini temsil etmez, sevgiyi, hoşlantıyı veya aşkı temsil eder, gül bunu göstegelmiştir.

aynı şekilde birinin bu düşüncede olması ölümü yada yok olmayı değil, yaşarken hissettiği olumsuz duyguları göstegeler. çözüm de kişileri var etmemek değil, var olan sorunu çözmektir.

şahsen zayıf antinatalizm dediğim bu görüşün, hiç var olmamak gibi bir antinatalizm görüşününden daha mantıklı, sağlıklı ve olanaklı buluyorum.

Hocam bu arada merakımdan soruyorum,

Şuan başımızdaki zaat, en az 3 çocuk yapın diyor,

ne diyorsun bu duruma? azda olsa Sempati duyuyor musun bu zaata?

bloğu haketti gerçekten

Sana göre sağlıklı olabilir ama herkese göre değil işte. Çünkü en başta bunu kabul etmiyor, sormanın yolu da yok.

Zaten önceki yorumumda cevap verdiğim cümleleri yazmışsın hep.

George carlin'i araştır internette.

Ne kadar itici olunabilir konusunun başka bir örneği daha. Bu arkadaş gezegendeki en zeki insan arkadaşlar. Bu arkadaşın düşünce tarzının dışında kalan bütün düşünce ya da yorumlama şekilleri saçma zaten. Kime ne anlatmaya çalışıyorsunuz ki? Nevrozlu bir zihnin nevrozlu düşüncelerinden başka bir şey değil.

Söylüyorum işte zaten, neden anlamıyorsun anlamıyorum.

ben, savunduğun görüşünün hangi noktalarının yanlış olduğunu ve bunun doğrusunun neler olduğunu söylüyorum, senden de benim verdiğim cevabın yanlış noktalarını tespit edip gösterip doğrusunu söylemeni beklerken, sen aynı şeyleri söylüyorsun dostum. ben sana rıza konusu ve diğer konuların neden doğru olmadığını açıklayarak söylüyorum, sen hala rızası alınamıyor diyorsun. sonra da bana niye aynı şeyleri yazıyorsun diyorsun.

bak eğer cidden fikirleşmek istiyorsan, ilk baştaki cevabımın hangi noktalarının yanlış olduğunu ve doğrusunu söyle. eğer çünkü rızası alınamıyor dersen hiçbir şey söylemiş olmazsın.