Şimdi Ara

İran Sinemasından Seçkin Örnekler

Bu Konudaki Kullanıcılar:
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
57
Cevap
1
Favori
7.771
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  •  İran Sinemasından Seçkin Örnekler


    İran Sineması'nın yetiştirdiği en önemli yönetmenlerden olan ve sinemanın şairi diye anılan büyük usta Abbas Kiarostami'nin şüphesiz en iyi filmidir Kirazın Tadı. Hayattan tüm umudunu kesmiş ve artık ölümün rüzgarlı vadisine kanat çırpma arzusuna ulaşmış olan Bay Badii'nin hikayesi anlatılır filmde. İnsanlarda varolan hayattan bıkıp kendini intihara bırakma düşüncesini ters köşeden yakalayarak adeta bir manifesto sunuyor insanlığa Kiarostami. Başrolde yönetmenin sürekli çalıştığı Homayoun Ershadi var. Çoğu sahnesi arabada ve kırsalda geçen bir filmde inanılmaz bir oyunculuk sergileyerek izleyenleri şaşırtıyor Ershadi. Kendisini en son The Kite Runner filminde izlemiştik.

    Abbas Kiarostami, oluşturduğu sinema dili ile ismini dünya sinema tarihine altın harflerle kazımıştır. Ve Kirazın Tadı yönetmenin adeta patlama noktası olmuştur. Bu filmle dünyaya adını iyice duyurmuştur Kiarostami. Cannes'da Altın Palmiye ödülünü kazanmıştır. Ayrıca Venedik, Chicago gibi film festivallerinde de büyük ödüllere layık görülmüştür. Ölüme dair yalın bir bakış ve insanoğlunun hayatın getirdikleri karşısında kendisiyle girdiği cedeli beyaz perdede izlemek istiyorsanız, tam size göre bir film Taste Of Cherry. Kiarostami'nin durgun tarzı belki ilk bakışta soğuk ve anlamsız gelebilir. Ama sinema diline alışınca, keyiften daha öte bir haz verdiği söylenebilir. En azından filmin finali bile Kiarostami'nin ne denli özgün ve izleyiciye hitap eden bir yönetmen olduğu konusunda nüanslar verir seyredene.

    Filmin sonlarına doğru Bay Bedii'nin tanıştığı amcanın muazzam sohbeti ise hala aklımdadır. Bay Bedii'ye intiharın yanlışlığını kafasına vurmaktan ziyade kendi hayatından örnekler vererek, onun bir iç hesaplaşmaya gitmesini sağlaması çok büyük bir mesaj taşıyordu. Nitekim Bay Bedii 3-4 farklı karakterle karşılaşmış ve hepsi farklı sınıflardan, farklı statülerden kişiler olmuştu. Bu da insanların yaklaşım tarzını kategorize etmede Kiarostami'nin ne denli büyük bir gözlemci olduğunu anlatır bize. Ayrıca yaşlı amcanın Türkler hakkında anlattığı fıkraya bayılacaksınız. Sözün özü, gayet dokunaklı, naif ve şiirsel bir film Kirazın Tadı. Kirazın tadından vazgeçmek ne büyük dalalet insanoğlu için.
  •  İran Sinemasından Seçkin Örnekler


    Turtles Can Fly'ı izlerken, bir film değil de sanki projeksiyondan gerçek bir trajediyi izliyorsunuz. Bombaların yağmasıyla havalara uçan küçük çocuğun kaplumbağaları. Yerle bir olan umutları. Kendisinden başkasını kabul etmeyip onu öteki gibi gören vahşi adamların yağdırdıkları bombalar ve kahrolası silahlarıyla parçalanan hayalleri. Agrin'in uçurumun üstündeki kaya parçasında kalan mavi naylon ayakkabıları. Saran'ın kopan bacağıyla birlikte öteki dünyada geri alacağı tertemiz aşkı. Agrin'in kör bebeğinin, suda yüzdürmeye fırsat bulamadan bombardımanla birlikte havaya uçan küçük kaplumbağaları. Halepçe'de zehirli gaz ile kaybettiği ailesi ve abisinin kopan kolları. Unutulmuş diyarlarda, mülteci kamplarında, kendi kaderine terkedilmiş insanların birkaç ton petrol ve haritada fazladan birkaç ölçek toprak uğruna hiçe sayılan tertemiz hayatları.

    Sarhoş Atlar Zamanı ile birçok festivalden ödülle dönen ve dünya sinema eleştirmenlerince hayli olumlu notlar alan Bahman Ghobadi, yıllarca büyük usta Abbas Kiarostami'nin asistanı olarak çalıştı. Ve bu film de kendisi gibi İranlı olan dünyaca ünlü müzisyen Hussein Alizadeh'in mistik müziklerini kullandı. Filmdeki oyuncuların hepsi Ghobadi'nin tesadüfen rastladığı köylü çocuklar. Ve hepsi öylesine içten oynuyor ki, sanki Ghobadi kamerayı almış ve çocuklara oynayın demiş. Ayrıca filmden sonra bu çocuklardan birkaçının Bahman Ghobadi'nin yardımıyla önemli yerlere geldiği söylenir. Özellikle filmdeki kör çocuk, bu filmden sonra devletin desteğiyle ameliyat olmuş ve gözleri açılmıştır. Ve ameliyattan sonra filmde kendisini izleyince dayanamayıp hüngür hüngür ağlamıştır. İşte böylesine içten bir filmdir Turtles Can Fly.

    Son söz olarak, filme getirilen hiçbir yorum dramatik olmaktan kaçamıyor. Ama Bahman Ghobadi, nasıl yapıyorsa hiçbir dramatik öğeye başvurmuyor. Ve elleri öpülecek mübarek insanlar kategorisine gururla ve tereddütsüz giriyor. Hayatımda beğendiğim her film için izlemeleri telkininde bulundum sevdiklerime. Ama bu kez öyle demeyeceğim. İzlemeyin. Yaşayın. Neden mi? Nedenini filmin sonunda yumruk atarcasına bağırıyor Bahman Ghobadi : "Filmimi diktatörlerin ve faşistlerin politikalarına kurban gitmiş tüm dünya çocuklarına ithaf ediyorum."
  •  İran Sinemasından Seçkin Örnekler


    İran'ın önemli yönetmenleriden olan Majid Majidi'nin en beğenilen filmlerinden biridir Children Of Heaven. Samimi bir dil ile amatör oyuncuları öylesine güzel kaynaştırmış ki yönetmen, film su gibi akıp gidiyor izlerken. Çocukluğun o saf, o masum yönleri geliyor izleyicinin aklına. Zaten film en çokta bu yönüyle beğenildi tüm dünya otoritelerince. Oscar'a aday bile olmuştu. İki kardeşin yoksul bir hayatın ortasında verdikleri yaşam savaşı, gayet samimi ve dokunaklı bir biçimde işlenmiş. Ve bunun bir çift ayakkabı imgesiyle simgeleştirilmesi apayrı bir hava vermiş filme. Zaten Majid Majidi'nin Baran, The Color Of Paradise gibi filmlerinde de aynı hava hakim.

    İki çocuk oyuncu da kendilerinden beklenmeyecek bir performans ortaya koyuyor. Erkek çocuğun çeşitli duygusal sekanslarda yüzüne yansıttığı ifadeler, kız çocuğunun kızgınlık ve ezikliği karikatürize etmesindeki ustalık, bu çocukların sanki sinema için doğduğunu düşündürtüyor izleyiciye. Babanın tüm yoksulluğa rağmen gösterdiği azim, helal ve haram dairesinde hassasiyete başvurması, çocuklarına karşı çeşitli duygusal tepkimeleri vermesi oldukça realist bir şekilde işlenmiş. Eğer çocukluğumuza dönmeyi arzuluyorsak, o masum olduğumuz zamanları özlüyorsak ve hala dünyanın çeşitli yerlerinde temiz insanların kalabileceğine dair inancımız azaldıysa, işte bu film tam bize göre. İnsanı içten içe sevindirten ama kursağında acı bir lokma bırakan şahane bir film Children Of Heaven.
  • iran sinemasından en iyi kamlumbağalarda uçarı filmi çok etkilemişti beni. teşekkürler bilgi için de niro
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Kevin_Mitnick
    iran sinemasından en iyi kamlumbağalarda uçarı filmi çok etkilemişti beni. teşekkürler bilgi için de niro

    Rica ederim kardeşim. Ben teşekkür ederim ilgin için.
  • tavsiyelerin için teşekkürler de niro

    özellikle Turtles Can Fly ve Children Of Heaven'ı çok merak ediyorum , en kısa zamanda izleyeceğim.
  • Children of Heaven'i indirmeye başladım. Bu arada filmler için gerçekten güzel inceleme yazıları yazmışsın. İnsan ister istemez merak ediyor bu işi profesyonel bir şekilde yapıyomusun diye
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • ellerine sağLık baska ne demeLiki.. Çok güzel bir konu
  •  İran Sinemasından Seçkin Örnekler


    İran'ın ünlü yönetmenlerinden Majid Majidi'den aşkın kudsiyetine dair muhteşem bir haykırış. Sovyet işgalinden sonra Afganistan'daki Taliban baskısından bunalıp İran'a sığınan mültecilerin yerel halk ile kaynaşma sürecini iki gencin üzerinden anlatıyor Baran. İlk başlarda gayet iç karartıcı şekilde ilerleyen film sonraki aşamalarda gücünü gösterip adeta gövde gösterisi yapıyor. Kimsesiz bir genç olan Latif'in inşaatta çalışarak geçirdiği sıkıcı hayat, Baran adlı kızı tanımasıyla birlikte oldukça renkli hale geliyor. Bu arada filmin Montreal Film Festivali'nde ödül aldığını da belirteyim.

    Şark edebinin aşka yalın bakışını ele alan Majid Majidi, oldukça saf ve masum bir anlatımla karşımıza çıkıyor. Latif'in Baran'a duyduğu aşk ve bu aşk uğruna kimseden hatta Baran'dan bile habersiz girdiği fedakarlıklar iç sızlatıcı. Filmi izledikten sonra aşka verdiği mana ve ehemmiyet değişiyor izleyicinin idrakinde. Zor koşullarda aşkı kirletmeden nasıl saf ve halis şekilde tutabiliyorsa Latif ve aşk denilen kudsi yangında nasıl yakıyorsa kendini, izleyen için de bir ders, bir manifesto oluyor bu ahval.

    Kısacası, izlediğim en güçlü filmlerdendi Baran. Ve aşkı yıllarca önce seyrettiğim Kaybolan Güvercin Gerdanlığı filmindeki kadar güçlü anlatabilen yegane film. İran Sineması'nın yüzakı filmlerinden biridir Baran. Dünya sinemasının aşkı ayaklar altına aldığı ve dejenere edip sıradanlaştırdığı bir dönemde hala aşkın hakikatini savunabildiği ve bunu izleyicilere hatırlattığı için Majid Majidi'ye herşeyden önce bir sinemasever olarak teşekkür etmek gerekiyor. Baran, yağmur demektir. Ve film yağmurda kaybolan ayak izi sahnesiyle sona eriyor. Belki yağmur siler ayak izini. Ama yürekte kor gibi tutulmuş olan yağmur(Baran)u kim silebilir? İzleyin, izletin. Aşksızlıktan taş kesilmiş şehirlerde belki hatırlatırız kaybettiklerimizi, kimbilir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi De-Niro -- 30 Haziran 2008; 15:35:57 >
  • amy lee gibi kadın
  • quote:

    Orjinalden alıntı: De-Niro

     İran Sinemasından Seçkin Örnekler


    Kısacası, izlediğim en güçlü filmlerdendi Baran. Ve aşkı yıllarca önce seyrettiğim Kaybolan Güvercin Gerdanlığı filmindeki kadar güçlü anlatabilen yegane film. İran Sineması'nın yüzakı filmlerinden biridir Baran. Dünya sinemasının aşkı ayaklar altına aldığı ve dejenere edip sıradanlaştırdığı bir dönemde hala aşkın hakikatini savunabildiği ve bunu izleyicilere hatırlattığı için Majid Majidi'ye herşeyden önce bir sinemasever olarak teşekkür etmek gerekiyor. Baran, yağmur demektir. Ve film yağmurda kaybolan ayak izi sahnesiyle sona eriyor. Belki yağmur siler ayak izini. Ama yürekte kor gibi tutulmuş olan yağmur(Baran)u kim silebilir? İzleyin, izletin. Aşksızlıktan taş kesilmiş şehirlerde belki hatırlatırız kaybettiklerimizi, kimbilir.



    Anlatımınız kadar güzel bir filmdir umarım .
  •  İran Sinemasından Seçkin Örnekler


    Rafi Pitts'den son derece yalın bir durum filmi Zemestan. Berlin Film Festivali'nde açılış filmi olarak gösterildi. İran'ın sosyolojik hayatını gözler önüne sermekte oldukça başarılı. İşsizlikten dolayı buhrana girmiş olan insanların psikolojisini oldukça güzel yakalamış Rafi Pitts. Tabiki bunda oyuncuların üstün performansının da rolü çok büyük. Bu çıkmaz sokakta araya aşk nağmeleri serpiştirince Rafi Pitts, durum filmlerinden hoşlanan sinemaseverler için hazine oluyor It's Winter. Zira işsizlik gibi ağır bir konuyu yasak aşk sosuyla bezemek her yönetmenin harcı değil.

    Tabiki filmin en büyük artısı müziklerinin büyük usta Hussein Alizadeh'in sihirli parmaklarından çıkması. Turtles Can Fly filmindeki muazzam müziklerini bu filme de taşıyor Alizadeh. Bu filmde enstrümantalle kalmayıp o güzel şark nağmelerine sesini de katıyor usta. Özellikle şarkı sözleri birbirinden hoş ve manidar. Filmin şiirsel duruşunun ardında yatan öğe görüntü kalitesinden ziyade Hussein Alizadeh'in bu görüntülere şiirsel nağmeleriyle kattığı anlam. İç karartan mekanları, düşündürücü diyalogları, enfes görüntüleri ve müthiş şiirselliğiyle sosyolojik bir yapıt duruyor önümüzde. Herkese olmasa da sinemanın dilinden anlayan kişilere şiddetle tavsiye ederim.
  •  İran Sinemasından Seçkin Örnekler


    Daha önce tanıtımını yaptığım Children Of Heaven ve Baran gibi muhteşem filmlerin dahiyane yönetmeni olan Majid Majidi'den büyüleyici bir film daha. Kör bir çocuğun hayata tutunmasını ve çevresinde gelişen olayların üzerinde bıraktığı etkiyi oldukça özgün bir üslupla anlatıyor Majidi. Böylesine bir hikayeyi hiçbir ajitasyona başvurmadan gerçekleştirmesi tam bir yönetmenlik dehası. Zira filmi izlemeden önce bile konusuna dair birkaç malumat okuyunca, duygu sömürüsü hadisesinden şüphe duyuyordum. Ama filmi izleyince tüm önyargılarım yerini hayranlığa bıraktı. Muhammed rolündeki Mohsen Ramezani gerçek hayatta da kör bir çocuk olduğu için bu duyguyu harikulade veriyor. Babasını canlandıran Mohsen Ramezani ile ninesini canlandıran Salameh Feyzi oyunculuk dersi veriyorlar adeta. Majid Majidi böylesine duygu yüklü bir hikayeyi klişelere değilde kendi şairane tefekkürüne başvurarak işlerken, doğanın eşsiz güzelliğini kullanıyor ve tam onikiden vuruyor. Filmdeki çevre dokusu insanın içini okşuyor adeta. Özellikle Muhammed'in ninesinin köyü hayatın güzelliklerini bir kez daha hatırlatıyor izleyiciye.

    Muhammed'in parmak uçlarıyla dokunup hissederek ve işiterek dünyayı tanıma metodu gayet özgün ve dokunaklı. Babasının Muhammed'in körlüğünden duyduğu eziklik ve korku, Muhammed'in yaşama bağlılığı ile zıtlaştırılıyor filmde. Filmin en dokunaklı yeri Muhammed'in marangoza öğretmeninin söylediklerini iktibas ettiği sahne. Özellikle Allah'a ve yaşama olan sadakatini, inancını bu diyalogda görebiliyoruz. Diğer bir akılda kalıcı unsur ise finalde yaşanıyor. Muhammed'in eli ninesinin yüzünün aldığı aynı rengi alıyor. Yani, cennetin rengini. Böylesine güçlü simgeselciliği ancak Tarkovsky'de görebiliyorduk. Bu film beni bu anlamda da epey şaşırttı. İranlı yönetmenler çok zor koşullar altında yapabileceklerinin en iyisini yapıyorlar her zaman. Majid Majidi'nin kendi içsel düşlerinden harmanlayıp bize armağan ettiği The Color Of Paradise filmi buna en iyi örnektir. Kısacası, tam bir başyapıt. İzlemenizi tavsiye ederim. Ve son olarak Muhammed'in marangoza karşı söylediği o muhteşem cümleleri iktibas edeyim.

    "‘Öğretmenimiz, Allah'ın, göremedikleri için körleri daha çok sevdiğini söylüyor. Ama ben de ona 'eğer öyle olsaydı O'nu göremeyelim diye bizi kör yapmazdı' dedim. O da bana 'Allah görünmezdir. O her yerdedir. Onu hissedebilirsin. Onu parmak uçlarıyla görebilirsin' dedi. Şimdi ellerim O'na dokunacağı güne kadar her yerde Allah'a uzanacağım ve ona her şeyi anlatacağım, kalbimdeki tüm sırları bile."
  • De-Niro bir konu acacak ve ben ona yorum yapmadan gecicem.
    öncelikle eline emegine saglık hocam.cok güzel filmler ele alarak buna birde kendi yorumunuzu katarak sinemanın sadece belli ülkelerde olmayacagını,iran sinemasının da tam bir basyapıt oldugunu bize anlatan bu konu için cok tesekkürler...
  • Hocam mesaj yazmadık diye takip etmiyoruz sanma. Bu filmlere de ilerde göz atıcam, hele bir elimdekiler bitsin. Konu için teşekkürler.
  • Duygularını dışarı yansıtma şekilleri bizim toplumumuza çok benziyor , durum böyle olunca insan daha samimi buluyor filmlerini .
  • Paylaşım için teşekkürler De-Niro.Yabancı sinema kültürlerüne hep merakım vardır.En kısa zamanda bu filmleri edinip izlemeliyim.
  • benim garip bir önyargım var galiba İran sinemasına, nedense güzel film yapamayacaklarını düşünmek gibi saçma bi önyargı işte. Gerçi ben 'Turtles can fly'ı izledim ve beğendim, etkilendim, hüzünlendim... Sanırım tavsiye edilen filmlerden birkaçını daha izlemem bu önyargımın sonu olacaktır mesela Baran, Children of Heaven ve The Color of Paradise filmlerinin afişleri ve tanıtımları beni izle diyor. Bir de bu filmlerin genelinin türü galiba dram, başka türlerde başarılı değiller mi ki yoksa tesadüf mü ve tavsiyeler için çok tşk
  • quote:

    Orjinalden alıntı: fr@gile

    benim garip bir önyargım var galiba İran sinemasına, nedense güzel film yapamayacaklarını düşünmek gibi saçma bi önyargı işte. Gerçi ben 'Turtles can fly'ı izledim ve beğendim, etkilendim, hüzünlendim... Sanırım tavsiye edilen filmlerden birkaçını daha izlemem bu önyargımın sonu olacaktır mesela Baran, Children of Heaven ve The Color of Paradise filmlerinin afişleri ve tanıtımları beni izle diyor. Bir de bu filmlerin genelinin türü galiba dram, başka türlerde başarılı değiller mi ki yoksa tesadüf mü ve tavsiyeler için çok tşk

    Ellerinde herkesi etkileyebilecek türden bir malzeme var. Yaşadıkları sosyal baskı. Bunu gayet güzel ve doğal şekilde yansıtıyolar. Vazgeçmiyorlarda yapmaktan. Hergün ellerine bir konu geçtiği için malzemeleride bol. Baktığınızda sürekli yasaklar getirilen bir ülkede başka tür film yapmak hem intihara teşebbüs hem de kendini küçük düşürmek olarak algılanabilir.
  • cennetin çocuklarını izlemiştim Güzel ama okadarda vurucu bulmadım
  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.