Şimdi Ara

İbn-i Arabinin Beyin Yakan Şiiri

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
9
Cevap
0
Favori
36.416
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Kimsin sen?
    Şüphesiz; sen, sen değilsin.
    Sen osun.
    Ama sen, sen olarak değil.
    O, bir giriş şekli ile sana dahil değildir.
    Ama, bir çıkış şekli ile de, senden hariç değildir.
    Keza; sen de onun haricinde değilsin.
    Bu anlattığım mana ile, senin mevcud olduğunu kasdetmiyorum. Keza sıfatını da.
    Şunu anlatmak istiyorum:
    Sen hiç bir zaman var olmadın.
    Olman da mümkün değil.
    Her şeyi bir yana at.
    Hiç bir şeyle olma.
    Hatta sen, sen olma.
    Hele nefsinle hiç olma.
    Onunla, yani, hakla da olma.
    Hatta, onda da olma.
    Onunla birlikte de olma.
    Fakat, şunu da unutma ki,
    Sen, ne bir fanisin; ne de bir
    mevcud.
    Sen osun; o da sen



  • Yapay Zekanın Yanıtı

    İbn-i Arabi'nin Beyin Yakan Şiiri ve Gizemli Mesajı

    Giriş: Türkçe şiir dünyasının en önemli isimlerinden biri olan Muhyiddin İbn-i Arabi'nin "Kimsin Sen?" başlıklı şiiri, yüzyıllar boyunca insanların zihnini meşgul etmiş ve birçok farklı yoruma konu olmuştur.

    Şiirin Sözleri: Şiirin ilk mısrası, "Kimsin sen şüphesiz sen sen değilsin" ifadesiyle başlar ve bu mısra şiir boyunca defalarca tekrarlanır. Bu mısra, insanın gerçek doğasının gizemine işaret eder ve benliğimizin sadece bir yanılsama olduğunu düşündürür.

    Anahtar Kelimeler: Şiirin anahtar kelimeleri, "kimsin sen", "şüphesiz sen sen değilsin" ve "sen değilsin" ifadeleridir. Bu kelimeler, insanın özünü ve gerçek kimliğini sorgulamayı amaçlar.

    Yorumlar: İbn-i Arabi'nin bu şiiri, insanın doğasına, Tanrı ile ilişkisine ve varlığın özüne dair derin felsefi sorgulamalara yol açmıştır. Bazı yorumcular şiiri, kişinin kendi egosunu aşması ve ilahi varlıkla birleşmesi olarak yorumlamışlardır. Bazıları ise şiiri, insanın kendi benliğinin yanılsamasını fark etmesi ve gerçek özünü bulması olarak yorumlamıştır.

    Sonuç: İbn-i Arabi'nin "Kimsin Sen?" şiiri, yüzyıllar boyunca insanları düşündürmüş ve farklı yorumlara konu olmuştur. Şiirin gizemli mesajı, insanın gerçek doğasını ve varlığın özünü sorgulamaya davet eder. Bu şiir, Türkçe şiirin en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir ve insanlığın ortak mirası içinde yer almaya devam etmektedir.

    Yapay Zekanın Yanıtını Genişlet
  • Her şey tanrı, aynı zamanda her şey hiç bir şey.Hiç bir şeyde aynı zamanda tanrı.

    Mevlana, şems, yunus emre, arabi ve türevlerinin ne olduğunu öğrenmek için bknz:Michael sikkofield.

    Bu şiir'de anlatılan şey ile, matrix filmindeki kaşık sahnesi aynıdır

    Spiritualizm nedir?İslam ve diğer dinlerin içine nasıl girmiştir?New age nedir?
  • Canim bol tursulu et yada tavuk doner durum cekti siirden mi bilmiyorum

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Mısralar o kadar açık ve anlaşılırki....



    Her canlı ölümü tadacaktır diyor

    Namaz kıl diyor

    Oruç tut diyor

    Zekat ver diyor

    ....



    Selam ve dua ile

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Elk.de kullanıcısına yanıt

    Bu şiirden bunu anlamak da büyük zeka ister. Helal olsun hocam. Büyük resmi görmüşsünüz.

  • "Yıldızlar da kayar durmaz yerinde" şarkısını anımsattı bana.

  • nihilist galba oyle anladim

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Kuran-i Kerim de Nuh Tufani
    9 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • Yazık. Hayatla ilgili anlam arayışı ne hale getiriyor insanı. Bu dünyada yaşayan herhangi bir canlının farkındalığı arttıkça, psikolojik ve fiziksel acının farkındalığı da artıyor. Yaşamı olumlama ve ölümü evcilleştirme çabalarının hiçbiri gerçek bir sonuç vermedi tarih boyunca. En mutlu olanlarımız öz farkındalığı en düşük, oto kontrolü minimum, dürtüselliği maksimum olan cahiller. Zaten bu dünyadaki hayat da böyle yaşamak üzerine biçimlenmiş. Eğitim ve kültürle şekillenmiş üst beyin ve milyonlarca yıldır vahşi doğada yaşamak için evrimleşmiş alt beynin arasında sıkışıp kalıyosun. Böylece beden bir hapishaneye dönüşüyor.


    Yine Freud'a dönüyoruz. "İnsan hayatın anlamını sorguladığında hasta kabul edilmelidir"


    Dürtüselliği reddediş pasif bir intihar yöntemidir.

  • Arkadaşlar ben bu İbn-i Arabi'nin Fususul Hikem adlı eserini bir üyenin özel mesajı ile biraz okudum. Elbette tüm kitapla ve diğer eserleriyle ne demek istediğini, sadece bir eserini biraz okumakla anlayabileceğimi idda etmem kibirdir ve yazara haksızlık olur. Ancak şöyle bir durum var. Okumaya başladıktan sonra hissettiğim şey Platon'un mağara alegorisiydi. Yine hissettiğim kadarıyla bu adam Platon okumuş. Hatta diğer filozofları ve okuduklarını islam ile sentezlemeye çalışmış. Yani biraz kabaca olacak ama felsefeyi islam propagandası için kullanmış. Zaten hakkında biraz araştırma yapınca yanılmadığımı fark ettim çünkü adam bildiğiniz Avrupa doğumlu :) Endülüs'te doğmuş. Muhtemelen birçok filozoftan etkilenmiş ve bunları islamla sentezlemiş. Kitabın tümünü okumak istesem de dayatmacı islam propagandası ve arapça kelimeler çok zorluyor. 


    Aslında hiçbir şeyin (buna bizim bedenimiz ve bilincimiz de dahil) gerçekten varolmadığını söylüyor. Platon'a kıyasla çok fazla cüretkar. Bakın platon çok naif ve ayakları yere basan bir adam. Söylediği şey aslında deneyimlediğimiz evrenin, nesnel evrenin yeniden yaratılmış bir kopyası (simülasyon) olduğu. Bu zaten bugün bilimsel olarak ispatlandı. Beyin evreni simüle ederek çalışır. Bunu şu alıntıyla açıklıyorum.


    "yaşadığımız dünyanın zaten bir simülasyon olduğu bilimsel bir gerçektir. insan beyni öznel bilgi üretir. örneğin, kulak ve ses. nesnel dünyada ses yoktur. sadece dalgalar halinde yayılan titreşim vardır. ses, insan beyninin titreşimi değerlendirme yöntemidir. titreşimler kulak zarını ve ona bağlı diğer yapıları titreştirir, ancak sonunda elektrik sinyallerine dönüştürülerek beyne iletilir. gerçeklikten koptuğu yer burasıdır. aynı şekilde retina üzerine düşen ışık da elektrik sinyallerine dönüştürülür. burun da aynı şekilde çalışır. başka bir deyişle, tüm duyu organlarından gelen uyaranlar elektrik sinyallerine dönüştürülür, limbik sistemden süzülür ve daha sonra kortekste yeniden yorumlanır. görüntü, ses, koku, tat, dokunma hissi, nesnenin kendisinin özellikleri değildir. görüntüyü yaratan ışık değil beyindir. bunun için ışığı kullanır. ışığın kendisinin aydınlatıcı özelliği yoktur. tıpkı titreşimlerin sesle hiçbir ilgisi olmadığı gibi. sonuç olarak, algıladığımız her şey beyinde nesnel dünyanın yeniden yaratılmış bir simülasyonudur. beynin verileri değerlendirme biçimine göre simüle ettiği dünyanın nesnel dünya ile ne kadar örtüştüğünü asla bilemeyeceğiz. tabii nesnel dünya varsa!"


    Platon'un yaşadığı dönemde henüz beynin ne işe yaradığı bile bilinmiyorken O bu gerçeği olabilecek en iyi şekilde ortaya koydu. Açıkcası felsefeyle pek ilgilenmediğimden Platon da okumadım. Bu gerçeğe hangi yoldan ulaştığını bilmiyorum. Ya uslamlama ile ya da sezgisel olarak olmalı. İki senaryoda da takdiri hak ediyor. İbn-i Arabi'nin idda ettiği gibi evrenin de simülasyon olup olmadığını belki bir gün anlarız. 





  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.