Şimdi Ara

gerçek aşk var mı?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
7
Cevap
2
Favori
809
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • sizce gerçek aşk var mı? yani herkes veya bazı insanlar için özel yaratılmış veya özelleştirilmiş bir eş var mı?
    biliyorum herşey dinamik ama sizce yine de var olabilir mi?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >



  • Yapay Zekanın Yanıtı

    Gerçek Aşk: Mit mi Gerçek mi?

    Aşk, yüzyıllardır edebiyat, sanat ve felsefenin konusu olmuştur. Ancak varlığına dair tartışmalar günümüze kadar sürmüştür. Peki gerçek aşk var mıdır?

    Bilimsel Açıdan Aşk

    Bilim insanları, aşkın beynimizde meydana gelen karmaşık bir dizi kimyasal reaksiyon olduğunu ortaya koymuştur. Aşık olduğumuzda, dopamin, serotonin ve oksitosin gibi hormonlar salınır. Bu hormonlar, mutluluk, bağlanma ve arzu duygularından sorumludur.

    Psikolojik Açıdan Aşk

    Psikologlar, sevginin üç temel bileşeni olduğunu belirtirler: tutku, samimiyet ve bağlılık. Tutku, romantizm ve fiziksel çekimi içerirken, samimiyet yakınlık, güven ve paylaşımı ifade eder. Bağlılık ise uzun vadeli bir ilişki arzusunu temsil eder.

    Gerçek Aşkın Özellikleri

    Gerçek aşkın tanımının kişiden kişiye değişebileceğini unutmamak önemlidir. Bununla birlikte, gerçek aşk genellikle aşağıdaki özellikleriyle tanımlanır:

    • Karşılıksızdır ve koşulsuzdur.
    • Uzun ömürlüdür ve zorluklara dayanabilir.
    • Güven, saygı ve iyi iletişime dayanır.
    • Kişisel büyümeyi ve olumlu değişimi teşvik eder.

    Sonuç

    Bilimsel ve psikolojik kanıtlar, aşkın gerçek bir fenomen olduğunu göstermektedir. Gerçek aşkın varlığına inanıp inanmamak kişisel bir seçimdir. Ancak, gerçek aşkın, hayatını zenginleştiren ve kişisel gelişimini destekleyen, nadir ve değerli bir armağan olabileceği unutulmamalıdır.

    Yapay Zekanın Yanıtını Genişlet
  • Bunun sencesi bencesi yok reis, bu konularda yeteri kadar donanımlı olan herkes bilir ki "büyülü" yada o minvalden olan hiçbir şey yok ortada. Kadın/Erkek ilişkileri korkunç bir mekaniğe dayanıyor. Bunu da kolay kolay kimse kabul edemez, hatta bu yüzden bu gerçekler "kırmızı hap" olarak geçer.

    Eğer diğer hayvanlardan en ufak farkımızın olduğunu düşünürsen, hayatının en büyük hatalarından birini yapmış olursun. Ortada çok korkunç, soğuk, keskin, amoral gerçekler var, ve toplumun %99.9undan fazlası bu gerçeklerin bilincinde değil. Dikkatli ol dostum, çok dikkatli ol.

    Edit: Bonus




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-0E184FE49 -- 14 Nisan 2017; 18:15:16 >




  • sadece filmlerde görebilirsin
  • Aşkın kimyasını artık az çok biliyoruz. Norepinefrin, fenilatilamin, serotonin ve dopamin gibi nöromodülatör ve nörotransmiterlerin normalden fazla sekresyonundan ve bunların karşılıklı etkileşimleriyle ortaya çıkan emosyonel tepkilerden başka bir şey değil aşk ve belli ki evrim sürecinde insan bebeğinin uzun bakım döneminde erkeği kadının ve çocuğun yanında tutmak üzere ortaya çıkmış bir mekanizma. Amaç her zamanki gibi aynı: kopyalanan genlerin sağ kalımını garantilemek.
    MRI sayesinde günümüzde aşıkların beyin aktivitelerinin izi sürülebiliyor ve bu iz sürme işi sayesinde deneklerin beyin faaliyetlerinin ne zaman normale döndüğü görülebiliyor. Buradan aşkın ömrünü de ortaya çıkardılar. İlk araştırmalar daha az hassasiyet gösterdiği için tespit edilen süreler 6 ay ile 4 yıl arasında değişiyordu. Şimdilerde daha hassas analizlerle bu süreyi kabaca 2,5-3 yıl gibi hesaplıyorlar. Yani bebeğin sütten kesilip yemek yemeye ve konuşmaya başladığı dönemin sonuna eşitliyorlar aşkın ömrünü!..

    Hem ruh eşi, özel insan gibi kavramlar saçma değil mi? Düşünsenize yalnızca size özel bir eşiniz olsa;
    1.Aynı yerde yaşamak zorunda,
    2.Aynı zaman diliminde yaşıyor olmak zorunda

    Aksi halde onunla nasıl karşılaşabilirsiniz ki!

    İyi ama kim ayarlıyor bunu, tanrı mı? Bu tanrının başka işi mi yok allasen, böyle abes işlerle uğraşıyor? İnsanları çift çift yaratıyor ve işe bakın ki onları aynı yerde ve aynı zaman diliminde yaratıyor? Ee buraya kadar iyi de, Arjantin’e yeni girdiğin iş nedeniyle 1 haftalığına seyahat etmek zorunda kaldın ve orada hayatının aşkıyla karşılaştın. Oldu mu şimdi! Sen o işe girmesen hayatının aşkıyla nasıl karşılaşacaktın ki? Yani tanrı mı gönderdi seni Arjantin’e? Neden? Hem hayatının aşkının Arjantin’de ne işi var Allah aşkına?..

    Bir başka saçmalık da birden çok aşık olma durumunun yukarıdaki romantik senaryoyla çelişmesi. Adam var, şarkıdaki gibi her bahar aşık oluyor. Adam var, aşk nedir bilmiyor, hiç aşık olmamış... Hayatının aşklarıyla 5 kere evlenen adamı/kadını ne yapacağız? Mehmet Ali Erbil sendromundan muzdarip bir sürü insan var ortalıkta...

    Bize özel birinin olması ve birgün onunla karşılaşıp 40 gün 40gece düğün yapma, onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine gibi bir durum en hafifinden duygusal bir insanın saçma inanışı olarak ele alınmalıdır. Bunun reel gerçeklikle, reelpolitikle bir ilgisi yok, olamaz da... Uçakla küçük olabilir ama yürüyerek gitmeye kalkarsan büyük bir dünyada yaşıyoruz. Hayatımızın aşkı diye bir şey olsa, onu nerede bulacağız, nereye bakacağız? Avustralya? Çin Hindi? Amariga? Yan komşu? Şirketin pazarlama departmanı? Hem hayatımızın aşkı nasıl oluyor da bizimle aynı zaman diliminde dünyaya geliyor? Bir de şu var: nasıl anlayacağız lan onun hayatımızın aşkı olduğunu?..

    Besbelli ki böyle değil, doğada böyle olmuyor bu işler... Sonuçta bulunduğun yer ve çevre ile kısıtlısın. Yine belli ki, aşık olacağın insan o çevreden olacak. Platonik takılacaksan bilemem tabii. O zaman Scarlet Johanson felan da menzile girer. Hatta ölmüş gitmiş Rita Hayworth’a bile aşık olabilirsin. Ama onlar elbette hayatının aşkı olamazlar değil mi?

    Gerçekler maalesef tatsız, tuzsuz. John Wick kardeşim de söylemiş, her şey şu evrim denilen b.kun başının altından çıkıyor. İhtimal feromonlar ve bazı görsel ipuçları aracılığı ile bağışıklık sistemi bizden hayli farklı olan (farklı antikor seti vb.) birine aşık olma eğilimi gösteriyoruz. Amaç gen çeşitliliğini ve doğacak bebeklerin sağlıklı olmasını garantilemek. Kusursuz bir mekanizma değil, yanıldığı da oluyor. Her evrimsel mekanizma gibi “genellikle” iyi çalışıyor ve ara sıra da tökezliyor.

    Gerçek aşk diye bir şey yok. Aşk uçucu bir duygu, kalıcı değil, tüketildikçe azalıyor ve en sonunda da bitiyor. İnsan dediğin özellikle türün erkeği seri monogam. Aşık ol, çocuk yap, çocuğu bir kaç yıl kolla, ara ver, aşık ol, çocuk yap, çocuğu kolla, ara ver, aşık ol.... Rutin bu. Herkes bu rutine uyacak değil. Öyle bir zorunluluk yok. Aşk üreme güdüsünün tepe noktası sanki ve her zaman tepe noktada olmayabiliyoruz çünkü bu evrimsel açıdan ekonomik ve dolayısıyla sürdürülebilir bir durum değil ama üreme güdüsü hep orada ve bu yüzden insanlar birbirlerini boynuzlayıp duruyor, kadınlı, erkekli!..

    Bunun da romantik bir yanı yok. Nihayetinde hayvanız John Wick’in dediği gibi..




  • gerçek aşk nedemek ki

    aşk var işte
    ama şanslıysan

    öyle hormon mornon diyenleride kaale alma
    sonsuz kaotik evdende böyle bişeyin ortaya çıkması
    kolay iş diildir

    onlar istedikleri aşk serüvenini yaşayamadıkları için
    hormon mormon die
    onu küçümseyerek kendilerini avuturlar
    hesapta

    ama istediğini bulan kişiler
    cennette gibidir

    evrim yüzündenmiş mekanizmaymış falan
    bunlar aklın saçma sapan gereksiz şeyleridir

    önemli olanda yaşadığın tecrübedir senin için.....

    özel yaratılmış eş filan tabiki yok.
    çünkü yaratılma die bişey yok.
    şanslıysan bulursun işte ama
    100 kişiden biriysen.....




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Torlak Kemal

    Aşkın kimyasını artık az çok biliyoruz. Norepinefrin, fenilatilamin, serotonin ve dopamin gibi nöromodülatör ve nörotransmiterlerin normalden fazla sekresyonundan ve bunların karşılıklı etkileşimleriyle ortaya çıkan emosyonel tepkilerden başka bir şey değil aşk ve belli ki evrim sürecinde insan bebeğinin uzun bakım döneminde erkeği kadının ve çocuğun yanında tutmak üzere ortaya çıkmış bir mekanizma. Amaç her zamanki gibi aynı: kopyalanan genlerin sağ kalımını garantilemek.
    MRI sayesinde günümüzde aşıkların beyin aktivitelerinin izi sürülebiliyor ve bu iz sürme işi sayesinde deneklerin beyin faaliyetlerinin ne zaman normale döndüğü görülebiliyor. Buradan aşkın ömrünü de ortaya çıkardılar. İlk araştırmalar daha az hassasiyet gösterdiği için tespit edilen süreler 6 ay ile 4 yıl arasında değişiyordu. Şimdilerde daha hassas analizlerle bu süreyi kabaca 2,5-3 yıl gibi hesaplıyorlar. Yani bebeğin sütten kesilip yemek yemeye ve konuşmaya başladığı dönemin sonuna eşitliyorlar aşkın ömrünü!..

    Hem ruh eşi, özel insan gibi kavramlar saçma değil mi? Düşünsenize yalnızca size özel bir eşiniz olsa;
    1.Aynı yerde yaşamak zorunda,
    2.Aynı zaman diliminde yaşıyor olmak zorunda

    Aksi halde onunla nasıl karşılaşabilirsiniz ki!

    İyi ama kim ayarlıyor bunu, tanrı mı? Bu tanrının başka işi mi yok allasen, böyle abes işlerle uğraşıyor? İnsanları çift çift yaratıyor ve işe bakın ki onları aynı yerde ve aynı zaman diliminde yaratıyor? Ee buraya kadar iyi de, Arjantin’e yeni girdiğin iş nedeniyle 1 haftalığına seyahat etmek zorunda kaldın ve orada hayatının aşkıyla karşılaştın. Oldu mu şimdi! Sen o işe girmesen hayatının aşkıyla nasıl karşılaşacaktın ki? Yani tanrı mı gönderdi seni Arjantin’e? Neden? Hem hayatının aşkının Arjantin’de ne işi var Allah aşkına?..

    Bir başka saçmalık da birden çok aşık olma durumunun yukarıdaki romantik senaryoyla çelişmesi. Adam var, şarkıdaki gibi her bahar aşık oluyor. Adam var, aşk nedir bilmiyor, hiç aşık olmamış... Hayatının aşklarıyla 5 kere evlenen adamı/kadını ne yapacağız? Mehmet Ali Erbil sendromundan muzdarip bir sürü insan var ortalıkta...

    Bize özel birinin olması ve birgün onunla karşılaşıp 40 gün 40gece düğün yapma, onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine gibi bir durum en hafifinden duygusal bir insanın saçma inanışı olarak ele alınmalıdır. Bunun reel gerçeklikle, reelpolitikle bir ilgisi yok, olamaz da... Uçakla küçük olabilir ama yürüyerek gitmeye kalkarsan büyük bir dünyada yaşıyoruz. Hayatımızın aşkı diye bir şey olsa, onu nerede bulacağız, nereye bakacağız? Avustralya? Çin Hindi? Amariga? Yan komşu? Şirketin pazarlama departmanı? Hem hayatımızın aşkı nasıl oluyor da bizimle aynı zaman diliminde dünyaya geliyor? Bir de şu var: nasıl anlayacağız lan onun hayatımızın aşkı olduğunu?..

    Besbelli ki böyle değil, doğada böyle olmuyor bu işler... Sonuçta bulunduğun yer ve çevre ile kısıtlısın. Yine belli ki, aşık olacağın insan o çevreden olacak. Platonik takılacaksan bilemem tabii. O zaman Scarlet Johanson felan da menzile girer. Hatta ölmüş gitmiş Rita Hayworth’a bile aşık olabilirsin. Ama onlar elbette hayatının aşkı olamazlar değil mi?

    Gerçekler maalesef tatsız, tuzsuz. John Wick kardeşim de söylemiş, her şey şu evrim denilen b.kun başının altından çıkıyor. İhtimal feromonlar ve bazı görsel ipuçları aracılığı ile bağışıklık sistemi bizden hayli farklı olan (farklı antikor seti vb.) birine aşık olma eğilimi gösteriyoruz. Amaç gen çeşitliliğini ve doğacak bebeklerin sağlıklı olmasını garantilemek. Kusursuz bir mekanizma değil, yanıldığı da oluyor. Her evrimsel mekanizma gibi “genellikle” iyi çalışıyor ve ara sıra da tökezliyor.

    Gerçek aşk diye bir şey yok. Aşk uçucu bir duygu, kalıcı değil, tüketildikçe azalıyor ve en sonunda da bitiyor. İnsan dediğin özellikle türün erkeği seri monogam. Aşık ol, çocuk yap, çocuğu bir kaç yıl kolla, ara ver, aşık ol, çocuk yap, çocuğu kolla, ara ver, aşık ol.... Rutin bu. Herkes bu rutine uyacak değil. Öyle bir zorunluluk yok. Aşk üreme güdüsünün tepe noktası sanki ve her zaman tepe noktada olmayabiliyoruz çünkü bu evrimsel açıdan ekonomik ve dolayısıyla sürdürülebilir bir durum değil ama üreme güdüsü hep orada ve bu yüzden insanlar birbirlerini boynuzlayıp duruyor, kadınlı, erkekli!..

    Bunun da romantik bir yanı yok. Nihayetinde hayvanız John Wick’in dediği gibi..


    Reis bi yazın da kalitesiz olsun be, çıtayı çok yukarılara çıkartıyorsun yapma böyle




  • yok öyle bişey
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Var mı böyle bir dizi
    10 ay önce açıldı
    Aşk diye bir şey yok
    6 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.