Şimdi Ara

Din ve İnançlar Üzerine (12. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
362
Cevap
20
Favori
13.374
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1011121314
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: PaiMei

    quote:

    Orijinalden alıntı: X Files

    Lafları çarpıtıyormuşum ?

    Sen niyet mi okuyorsun yoksa biletçilik mi yapıyorsun ? İfade var mı yok mu ? Yok % 98 ihtimalle falan diyorsun ama % 98 ihtimalle sen de Müslüman olacaktuın bu topraklarda olduğun için.

    Öyle mi ? Değil. Yani Sen Müslüman bir ülkede yaşamana rağmen "ben kendi iradem ile İslamı reddediyorum" diyorsun buna kafan basıyor ama diyorsun ki İsveç'teki adamın aklı yok, kendi dinini kendi seçemez...

    Pes doğrusu.

    İki yüzlüsünüz deyince kızıyorsunuz...

    Aman yarabbi Ben hayatımda bu kadar "kusurlu" bir mantık görmedim, kusura bakmayın. Üzerine bir de "iki yüzlü" yapıştırmasını da ihmal etmemişiz

    İsveç'te doğan adam da, ben de tamamen "özgür irade" ile seçimler yapmıyoruz. Daha benim ne demek istediğimi anlamamışsın ki... İsveç örneğini, İsrail örneğini vermem zaten insanların tamamen "özgür" ve "adil" şartlarda olmadığını anlatmaktı. Ben Somali'de doğsaydım bu düşünceleri paylaşmayacaktım. İsveç'te doğsa idim yaşantım doğrultusunda koyu bir hristiyan olacaktım belki de...

    Evet bu topraklarda olduğum için yüzde 98 değil de, yüzde 80-90 ihtimalle kendisini samimi bir "müslüman" olarak ifade eden bir insan olacaktım. Ama olmadım, çünkü yüzde 10-20'lik dilimdeyim. Bu kadar basit.

    Neden yüzde 10'luk dilimdeyim? Zeki olduğum için değil, gerçekleri herkesten çok gördüğüm için değil. Belli bazı şartlardan dolayı. Siz benim yerime doğmuş olsaydınız aynı genetik miras ile ve benimle aynı yaşantıya sahip olsaydınız siz de "ben" olacaktınız.

    Gördün mü? İki yüzlülük ile uzaktan yakından alakası yokmuş. Ama senin derdin ne? Bağcıyı döverek bağı korumaya çalışmak. Sen yine bağını koru da, bağcıya kör kütük sallayıp komik oluyorsun o kötü...

    Adil olmamasına rağmen Müslüman olmamanın sebebi nedir ?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: eloko

    Tabi ki bir cevap , yorum vs vardır ,benim merak ettiğim bir konu da şu,
    şimdi genelde devamlı olarak islam öncesi toplum kötülenir, karanlık bir çağ olarak sunulur. her toplumun yaşantısında olumlu olumsuz yönler, adetler gelenekler vardır, dört dörtlük değildir ama anlatıldığı gibide karanlık bir dönem değil.
    bunu insaflı ilahiyatçılar söylüyor zaten.
    peki, bu "öncekini kötüleme " empozesi ile ibadetlerini yapan bir müslüman kötülenen dönemdeki insanların ibadetlerinin aynısını yaptığını öğrenince nasıl bir düşünceye kapılır, çünkü bunu bilmeyen bir çok kişi olduğunu biliyorum.
    bilen de var tabiki ve bundan rahatsız olmuyor ve bunun mantıki bir açıklamasını kendine göre yapabilir.


    Müslüman diğer dinleri kötülemez. Sadece kitapların tahrif edilmesinden dolayı işlevlerinin bozulduğu söylenir.

    Şöyle düşünmek gerekirse, bütün ( hak dinlerden bahsediyorum ) dinlerin sahibi aynıdır ve aşağı yukarı aynı şeyi isterler insandan.

    Bugün bir tv programı seyrediyordum. Baş örtüsü nedeni ile kamu görevinden el çektirilen bir başı örtülü kadın vardı. Zararının tazmin edilmesini istediğini belirtirken şu ifadeleri kullandı. "yasal faizi ile beraber". Başımdan aşağıya kaynar sular indi. Çünkü İslam da Faiz haramdır.

    1400 - 1500 sene önce de haramdı bugün de haram. Hristiyanlık geldiğinde kitapta haram olan şeylerin bir kısmı haram değil. Çünkü orijinal dilinde bile binlerce farklı İncil yazılmış. Bir kitap açıp bir Hristiyana bu günahtır diyebilirken bir başka İncil açıp günah değil demek mümkün değil.

    Ama İslama göre asla bir şey günah değil derken bir başka Kuran alıp bu günahtır deme şansınız yok. Çünkü Kuran tahrif edilmiş değil. Ama bir imamın bir sakallının günah dediğine diğeri günah diyebilir. Bu dinin değil dine mensup olan kişilerin tahrif olduğunu gösterir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: eloko

    Tabi ki bir cevap , yorum vs vardır ,benim merak ettiğim bir konu da şu,
    şimdi genelde devamlı olarak islam öncesi toplum kötülenir, karanlık bir çağ olarak sunulur. her toplumun yaşantısında olumlu olumsuz yönler, adetler gelenekler vardır, dört dörtlük değildir ama anlatıldığı gibide karanlık bir dönem değil.
    bunu insaflı ilahiyatçılar söylüyor zaten.
    peki, bu "öncekini kötüleme " empozesi ile ibadetlerini yapan bir müslüman kötülenen dönemdeki insanların ibadetlerinin aynısını yaptığını öğrenince nasıl bir düşünceye kapılır, çünkü bunu bilmeyen bir çok kişi olduğunu biliyorum.
    bilen de var tabiki ve bundan rahatsız olmuyor ve bunun mantıki bir açıklamasını kendine göre yapabilir.


    Putperestler de Allah a inanıyorlardı. Ama putlara da tapıyorlardı. Tek Allah inancı gelmeliydi. Tek Allah a inananlar Haniflerdi. Hz. İbrahim dinine inananlar. Onların hangi ibadetleri yaptığını bilmiyorum. Ama tek bir Allah a inanıyorlardı.

    Bırakın islam öncesindeki benzerlikleri ilahi olmayan dinlerde de benzerlikler olabilir. Temelinde ilahi dinse ve değişmişse izler olabilir.




  • Hatira kullanıcısına yanıt
    Yorumunuz İçin teşekkürler.

    İyi akşamlar dilerim...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: olağan_şüpheli

    quote:

    Orijinalden alıntı: eloko

    İslam öncesi ile islam sonrası dini ibadetler neden aynı?(namaz, oruç,hac,kurban..vs.)
    islam öncesinde de örneğin 5 vakit namaz var..

    ''çünkü islam hz.adem den beri var'' diyecekler .

    tabiki....

    hatta şunu ekleyeceğiz onunla beraber.

    1- Kaba Taş (

    2- Yontma Taş

    3- Cilalı Taş


    fred çakmaktaş devirleride olmadı... biraz zor gelecek inanması ama oyle.. :)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ahm3tt

    quote:

    Orijinalden alıntı: olağan_şüpheli

    quote:

    Orijinalden alıntı: eloko

    İslam öncesi ile islam sonrası dini ibadetler neden aynı?(namaz, oruç,hac,kurban..vs.)
    islam öncesinde de örneğin 5 vakit namaz var..

    ''çünkü islam hz.adem den beri var'' diyecekler .

    tabiki....

    hatta şunu ekleyeceğiz onunla beraber.

    1- Kaba Taş (

    2- Yontma Taş

    3- Cilalı Taş


    fred çakmaktaş devirleride olmadı... biraz zor gelecek inanması ama oyle.. :)

    fred çakmaktaş ın namaz kılarken çizilmiş mağara resimleri var ama illuminati saklıyormuş.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: olağan_şüpheli

    quote:

    Orijinalden alıntı: Ahm3tt

    quote:

    Orijinalden alıntı: olağan_şüpheli

    quote:

    Orijinalden alıntı: eloko

    İslam öncesi ile islam sonrası dini ibadetler neden aynı?(namaz, oruç,hac,kurban..vs.)
    islam öncesinde de örneğin 5 vakit namaz var..

    ''çünkü islam hz.adem den beri var'' diyecekler .

    tabiki....

    hatta şunu ekleyeceğiz onunla beraber.

    1- Kaba Taş (

    2- Yontma Taş

    3- Cilalı Taş


    fred çakmaktaş devirleride olmadı... biraz zor gelecek inanması ama oyle.. :)

    fred çakmaktaş ın namaz kılarken çizilmiş mağara resimleri var ama illuminati saklıyormuş.





  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hatira


    Evet.

    Gönderilen elçilerin zaten -her ne objeye tapmalarına rağmen- insanlara aktardıkları, kendi öngördükleri veya tarafından gönderildikleri yaratıcıyı benimsemeleri için onlara her defasında hiç yoktan yaratılma ve bunların tesadüf olamayacağı mesajıdır. Yani kullanılan propaganda metodu kuram/teoridir. Pratikte ise gerçekleştirdikleri "mucize"ler (ki bunlar tartışmaya açık) kendilerinin seçilenler olduğunu tasdik ettirmek içindir.

    Yani insanlar zaten bir yaratıcıya tapmalarına rağmen gönderilen elçiler kendilerine "asıl" yaratıcıyı tanıtma ve ona nasıl tapılması konusunda bilgi vermektir. Ancak temelde yatan ise insanların her defasında bir yaratıcıya tapma geregi duymasıdır. En "mantıklı" (bilimsel olmaksızın) olan dini benimsemektedirler. Ancak şunu da unutmamamız gerekir ki cagimizdaki kominikasyon ve popüler kültür nedeniyle artık insanlar ailelerinin benimsediği dini değil, bizzat kendileri araştırıp kendi benimsedikleri dinlerini seçmektirler. Veya tüm bunların tesadüf olsuğuna inanmaktadirlar. Dolayısıyla yukarıda verilen "Yunanistan'da doğan Zeus'a tapacaktı" ornegi vaktin çağında gecerli olsa da günümüz global dünyasında gecersizdir. Aslolan ise inanmak veya inanmamaktır. Bunu belirlemek için kullanılan metod ise sorgulamadır. Neticede kuramdır. Teoridir. Teolojidir. Bilimin getirisi ile kanıtlanamayacagına göre evet, din, kuramdan öteye gidemeyecektir...



    Bunu bilemeyiz. Belki de insanın üstünlüğü bilim ile gönderildikleri Dünyadan önceki yere çıkmayı becermeleridir. Sınav belki de bunun için diye bazen aklıma geliyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: X Files

    quote:

    Orijinalden alıntı: eloko

    Tabi ki bir cevap , yorum vs vardır ,benim merak ettiğim bir konu da şu,
    şimdi genelde devamlı olarak islam öncesi toplum kötülenir, karanlık bir çağ olarak sunulur. her toplumun yaşantısında olumlu olumsuz yönler, adetler gelenekler vardır, dört dörtlük değildir ama anlatıldığı gibide karanlık bir dönem değil.
    bunu insaflı ilahiyatçılar söylüyor zaten.
    peki, bu "öncekini kötüleme " empozesi ile ibadetlerini yapan bir müslüman kötülenen dönemdeki insanların ibadetlerinin aynısını yaptığını öğrenince nasıl bir düşünceye kapılır, çünkü bunu bilmeyen bir çok kişi olduğunu biliyorum.
    bilen de var tabiki ve bundan rahatsız olmuyor ve bunun mantıki bir açıklamasını kendine göre yapabilir.


    Müslüman diğer dinleri kötülemez. Sadece kitapların tahrif edilmesinden dolayı işlevlerinin bozulduğu söylenir.

    Şöyle düşünmek gerekirse, bütün ( hak dinlerden bahsediyorum ) dinlerin sahibi aynıdır ve aşağı yukarı aynı şeyi isterler insandan.

    Bugün bir tv programı seyrediyordum. Baş örtüsü nedeni ile kamu görevinden el çektirilen bir başı örtülü kadın vardı. Zararının tazmin edilmesini istediğini belirtirken şu ifadeleri kullandı. "yasal faizi ile beraber". Başımdan aşağıya kaynar sular indi. Çünkü İslam da Faiz haramdır.

    1400 - 1500 sene önce de haramdı bugün de haram. Hristiyanlık geldiğinde kitapta haram olan şeylerin bir kısmı haram değil. Çünkü orijinal dilinde bile binlerce farklı İncil yazılmış. Bir kitap açıp bir Hristiyana bu günahtır diyebilirken bir başka İncil açıp günah değil demek mümkün değil.

    Ama İslama göre asla bir şey günah değil derken bir başka Kuran alıp bu günahtır deme şansınız yok. Çünkü Kuran tahrif edilmiş değil. Ama bir imamın bir sakallının günah dediğine diğeri günah diyebilir. Bu dinin değil dine mensup olan kişilerin tahrif olduğunu gösterir.

    Yasal faiz derken alacağı paranın günümüzde karşılığını istiyordur. 10 sene önceki maaş bugün aynen verildiğinde tam değerinde olmuyor. Enflasyonun üzerinde fazla alırsa o zaman faiz almış olabilir. Bunu isteyeceği sanmmam.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ar_tryk

    quote:

    Orijinalden alıntı: Hatira


    Evet.

    Gönderilen elçilerin zaten -her ne objeye tapmalarına rağmen- insanlara aktardıkları, kendi öngördükleri veya tarafından gönderildikleri yaratıcıyı benimsemeleri için onlara her defasında hiç yoktan yaratılma ve bunların tesadüf olamayacağı mesajıdır. Yani kullanılan propaganda metodu kuram/teoridir. Pratikte ise gerçekleştirdikleri "mucize"ler (ki bunlar tartışmaya açık) kendilerinin seçilenler olduğunu tasdik ettirmek içindir.

    Yani insanlar zaten bir yaratıcıya tapmalarına rağmen gönderilen elçiler kendilerine "asıl" yaratıcıyı tanıtma ve ona nasıl tapılması konusunda bilgi vermektir. Ancak temelde yatan ise insanların her defasında bir yaratıcıya tapma geregi duymasıdır. En "mantıklı" (bilimsel olmaksızın) olan dini benimsemektedirler. Ancak şunu da unutmamamız gerekir ki cagimizdaki kominikasyon ve popüler kültür nedeniyle artık insanlar ailelerinin benimsediği dini değil, bizzat kendileri araştırıp kendi benimsedikleri dinlerini seçmektirler. Veya tüm bunların tesadüf olsuğuna inanmaktadirlar. Dolayısıyla yukarıda verilen "Yunanistan'da doğan Zeus'a tapacaktı" ornegi vaktin çağında gecerli olsa da günümüz global dünyasında gecersizdir. Aslolan ise inanmak veya inanmamaktır. Bunu belirlemek için kullanılan metod ise sorgulamadır. Neticede kuramdır. Teoridir. Teolojidir. Bilimin getirisi ile kanıtlanamayacagına göre evet, din, kuramdan öteye gidemeyecektir...



    Bunu bilemeyiz. Belki de insanın üstünlüğü bilim ile gönderildikleri Dünyadan önceki yere çıkmayı becermeleridir. Sınav belki de bunun için diye bazen aklıma geliyor.

    Yorumunu biraz daha açabilirsin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Hatira kullanıcısına yanıt
    Belki insan birgün başka alemlere bilgi ile gidebilecek. Alemler tahminimizin üstünde olabilir. Acaba diye aklıma geliyor. Kesin düşüncem değil. Alet kullanarak ilerleyerek belki diye akılma geliyor bazen.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ar_tryk

    Belki insan birgün başka alemlere bilgi ile gidebilecek. Alemler tahminimizin üstünde olabilir. Acaba diye aklıma geliyor. Kesin düşüncem değil. Alet kullanarak ilerleyerek belki diye akılma geliyor bazen.

    "Bilgi" [bilim] senin için ne anlam ifade ediyor bilemeyeceğim ama bu terim oldukça somut ve pratiğe dayanan, materyalist bir bilinç olduğunu belirtmek isterim.

    Bu doğrultuda bahsettiğin "alemler" metafiziğe giriyor dolayısıyla bilimsel bir dayanağı olamaz.

    Umarım yanlış anlamamışımdır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Hatira -- 9 Ekim 2013; 2:10:35 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Dayanağı yok zaten. Belki diyorum. İnsanlar mucize ararken hep bugünkü mantıklarına göre olamayacak şeyler isterler. Aslında yaşadığımız herşey mucize. İnsanın vucudu mesela. Çok şeyini bilmiyoruz ama basireti bağlanıyor insanların ve mucize gözlerinin önünde olduğu halde göremiyorlar.

    Madde ve metafizik belki bir yerlerde birleşiyordur. Belki kesin bir yorum değil.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ar_tryk

    quote:

    Orijinalden alıntı: X Files

    quote:

    Orijinalden alıntı: eloko

    Tabi ki bir cevap , yorum vs vardır ,benim merak ettiğim bir konu da şu,
    şimdi genelde devamlı olarak islam öncesi toplum kötülenir, karanlık bir çağ olarak sunulur. her toplumun yaşantısında olumlu olumsuz yönler, adetler gelenekler vardır, dört dörtlük değildir ama anlatıldığı gibide karanlık bir dönem değil.
    bunu insaflı ilahiyatçılar söylüyor zaten.
    peki, bu "öncekini kötüleme " empozesi ile ibadetlerini yapan bir müslüman kötülenen dönemdeki insanların ibadetlerinin aynısını yaptığını öğrenince nasıl bir düşünceye kapılır, çünkü bunu bilmeyen bir çok kişi olduğunu biliyorum.
    bilen de var tabiki ve bundan rahatsız olmuyor ve bunun mantıki bir açıklamasını kendine göre yapabilir.


    Müslüman diğer dinleri kötülemez. Sadece kitapların tahrif edilmesinden dolayı işlevlerinin bozulduğu söylenir.

    Şöyle düşünmek gerekirse, bütün ( hak dinlerden bahsediyorum ) dinlerin sahibi aynıdır ve aşağı yukarı aynı şeyi isterler insandan.

    Bugün bir tv programı seyrediyordum. Baş örtüsü nedeni ile kamu görevinden el çektirilen bir başı örtülü kadın vardı. Zararının tazmin edilmesini istediğini belirtirken şu ifadeleri kullandı. "yasal faizi ile beraber". Başımdan aşağıya kaynar sular indi. Çünkü İslam da Faiz haramdır.

    1400 - 1500 sene önce de haramdı bugün de haram. Hristiyanlık geldiğinde kitapta haram olan şeylerin bir kısmı haram değil. Çünkü orijinal dilinde bile binlerce farklı İncil yazılmış. Bir kitap açıp bir Hristiyana bu günahtır diyebilirken bir başka İncil açıp günah değil demek mümkün değil.

    Ama İslama göre asla bir şey günah değil derken bir başka Kuran alıp bu günahtır deme şansınız yok. Çünkü Kuran tahrif edilmiş değil. Ama bir imamın bir sakallının günah dediğine diğeri günah diyebilir. Bu dinin değil dine mensup olan kişilerin tahrif olduğunu gösterir.

    Yasal faiz derken alacağı paranın günümüzde karşılığını istiyordur. 10 sene önceki maaş bugün aynen verildiğinde tam değerinde olmuyor. Enflasyonun üzerinde fazla alırsa o zaman faiz almış olabilir. Bunu isteyeceği sanmmam.

    Ben Kuran'dan korkan birisiyim. Bakara suresinde Cumartesi Yasağı ile Yahudilerin yaptıklarına kılıf uydurmalarını okuduktan sonra hayatımdan birçok şeyi çıkartıp attım.

    Elbette hakkını istemesi gayet normaldir. Televizyonda "ben mağduriyetimin giderilmesini istiyorum" demek ile "Yasal Faizini istiyorum" demenin arasında çok fazla fark var. Üzüldüm ve başımı öne eğdim.

    Alacaklarımızı almak için H.z. Ali nin kıssasına uymamız lazım. Kayıplarımız olabilir ancak Ahiret hayatını gerçek hayat olarak gören birisinin kayıplarını ahirette tahsil edeceğini ve dünya kayıplarını da çok önemsememesi gerekir.

    İnancım için başörtüm için mağdur oldum diyen birisinin yayına çıktığında çok daha fazla sağlıklı düşünmesi gerekiyor. Belki kalbinde böyle bir niyet yoktu ama kötü örnek oldu.

    Umarım dediğin gibi olmuştur. Umarım hakkımı istiyorum diyeceği yerde böyle bir kelime kullanmıştır.

    Ayrıca Müslümanlara enflasyon vb gibi şeyleri hesaba katarak hesap yapması, bazı şeylere kapı açması aralamasına hoş bakmıyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi X Files -- 9 Ekim 2013; 0:25:05 >




  • X Files kullanıcısına yanıt
    Hoş olmamış doğru. Hoş bakmadığınız konuda alimler ne der bilmiyorum. İncelemek gerekir. Değeri düşen para değil altın olsaydı ne olacaktı. Devlet altın basamıyor ama para basıyor kağıt bol. Basılan her para diğer paraların bir kısmının çekilip alınması demek.

    Faiz yerine Hakkımı istiyorum sözü daha doğru olurdu.
  • Her firsatta din ile dini kullananlarin farkini vurgularim ve artik sıkıldım.

    109: Kafirun
    Deki: ey kâfirler! ﴾1﴿ Tapmam o tapdıklarınıza. ﴾2﴿ Siz de tapanlardan değilsiniz benim mabuduma. ﴾3﴿ Hem ben tapıcı değilim sizin taptıklarınıza. ﴾4﴿ Hem de siz tapıcılardan değilsiniz benim mabuduma. ﴾5﴿ Size dîniniz, bana dînim.

    Turkcesi kit olanlar icin basitlestirirsek; sen benim taptigima tapmazsin ben senin taptigina tapmam, senin dinin sana benim dinim banadir.
    Yani ben sana durduk yere karismiyorsam sende benim tapindigima karisma, tapinir gibi yapip bunun uzerinden gecinenlere karsi istersen beraber soveriz yeterki bunun ayrimini yap.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kraven -- 9 Ekim 2013; 0:56:10 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Muazzez İlmiye Çığ ın İbrahim Peygamber(Sumer Yazılarına ve Arkeolojik Buluntulara Göre)
    kitabından küçük bazı alıntıları aktarmak istiyorum,
    kitabın sonuç bölümünde ise şu yazılı;


    Bap 12 ve 50 arasındaki bölümler de varlıkları bile tam olarak kanıtlanamayan
    tektanrılı dinlerin atası sayılan İbrahim, oğlu İshak, onun
    oğlu Yakup, Yakup'un oğlu Yusufun acıları, sevinçleri, kıskançlıkları,
    aldatmaları, sevgileri, acımaları, bağışlamalarıyla dolu; her çağdaki
    insanların duygularını yansıtan serüvenleri birçok kültürün etkisiyle
    yoğrularak bir destan haline gelmiştir.
    Diğer taraftan din kitaplarının Tanrısal bir kitap olmaktan çok, çeşitli
    dinlerin ve kültürlerin etkisi ile yazılmış olduklarını söyleyebiliriz

    --------------------------------------------------------
    Kenaan Dini
    Daha önce de sözünü ettiğimiz gibi, İbrahim'in geldiği bu topraklara
    Ken'an (Kenaan) deniyordu. Tevrat'ta Kenan dini hakkında bir
    hayli bilgi olmasına rağmen, onların açığa çıkması, özellikle Ugarit
    metinlerinin
    bulunup çözülmesiyle olmuştur.
    Batı Samileri diye adlandırılan bu halkın, çok sayıda Tanrısı
    vardı. Onların baştanrısı El, bir boğa ile simgelenmiş. Bu, Sumer'in
    baştanrısı,……………………….
    El, aynı zamanda Akadca Ilu karşılığı. Kenan'da buna Il de deniyor.
    İbranicede de El veya Elohim. Aramicede El veya Elah. Güney
    Araplarda Il, klasik Araplarda Allah olmuş.
    İbrahim Kenan'a Geldiğinde
    Dini Nasıldı?

    Tevrat'ı izlediğimizde görüyoruz ki, İbrahim'in kendi Tanrısı var.
    Çocukları sürekli olarak, "Babamızın Tanrısı, İbrahim'in Tanrısı" diyorlar.
    Ne demek kendi Tanrısı?
    Mezopotamya'da, daha doğrusu Sumer'de her şahsın veya ailenin
    bir Tanrısı vardı.
    Bu Tanrı'nın görevi, o şahsın veya ailenin mutluluğunu
    koruma, yapacakları işlerde önder olma, onların isteklerini
    büyük Tanrılara iletme. Onlar, büyük Tanrılarla bireyler arasında bir
    elçi gibi. İbrahim'in Tanrısı da öyle. Ona gideceği yerleri, yapacağı
    işleri söylüyor. Her zaman onunla birlikte. O aynı zamanda ailesinin
    de Tanrısı.
    Kur'an'da da bu şahsi Tanrı düşüncesini buluyoruz. Kâf Suresi,
    ayet 17-18'de: "Hiçbir kimse yoktur ki, onun üzerinde bir koruyucu ve
    denetleyicisi bulunmasın."




  • quote:

    Orijinalden alıntı: X Files


    Ama İslama göre asla bir şey günah değil derken bir başka Kuran alıp bu günahtır deme şansınız yok. Çünkü Kuran tahrif edilmiş değil.

    Kur'an ın yazım tarihine bilimsel bir gözle bakmanızı isterim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: eloko



    Kur'an ın yazım tarihine bilimsel bir gözle bakmanızı isterim.

    hocam yıllar önce aynı şey tartışılmıştı bende araştırıp şöyle bir yazı hazırlamıştım, arşivimden aynen kopyalıyorum
    " [size=3]kuran'ın toplanması

    arkadaşlar konuyu birkaç ansiklopedik kaynaktan araştırdım
    sizlere özetleyim;

    peygamber efendimiz(s.a.v.) ve sahabileri kuranın korunmasını hayatlarının gayesi olarak görmüştür ve özen göstermiştir
    peygamber efendimiz(s.a.v.) in etrafında sürekli olarak sayıları 20 yi geçen vahih katipleri dönüşümlü olarak bulunurdu
    gelen hemen her vahiy birden çok katip tarafından genelde deri parçaları üzerine yazılırdı
    peygamber efendimiz(s.a.v.) her gelen ayetin yerini, hangi surenin neresinde olduğunuda not tuttururdu

    ayrıca hersene ramazan ayında cebrail alehisselam ile peygamber efendimiz(s.a.v.) o zamana kadar inmiş olan kuranı mukabele ederdi
    önce cebrail a.s okur peygamber efendimiz(s.a.v.) dinlerdi, sonrada peygamber efendimiz(s.a.v.) okur cebrail a.s. dinlerdi
    peygamber efendimiz(s.a.v.) son senesinde cebrail iki defa gelmiş ve mukabele yapmışlardır
    ikincisinden peygamber efendimiz(s.a.v.) kuranın tamamlandığını anlamıştır.

    ayrıca sahabilerin bir çoğu kuranın hafızı olmaya çalışıyor gelen her yeni ayeti hemen ezberliyordu
    bunu hayatlarının gayesi olarak gören insanların 23 senede parça parça ezberlemesi gayet kolay oluyordu
    hatta okuma yazma bilmeden dinleyerek ezberleyen birçok sahabide vardır

    bir sahabi kuranın bir parçasını ezberlediğinde peygamber efendimiz(s.a.v.) yanına gelip ezberi okurdu peygamber efendimiz(s.a.v.) de kontrol ederdi
    peygamber efendimiz(s.a.v.) her geleni dinlemiştir ve buna çok önem vermiştir

    ayrıca mescitte sürekli kuran okunurdu buda sahabilerin ezberlemesini ve ezberlerini kontrol etmelerini sağlardı
    peygamber efendimiz(s.a.v.) her sene ramazan ayında gelen bütün kuranı bizzat mescitte okur sahabilerle mukabele ederdi

    yine sahabi efendilerimiz birden çok hafızın bulunduğu ortamlarda sürekli mukabele yapar ezberlerini sürekli olarak kontrol ederlerdi
    bunca kontrol mekanizmasından sonra sahabilerin ezberlediği kuranın orjinal olduğunu kabul etmemiz lazım

    hz ebubekir döneminde kuran bir araya toplanmış kitap olarak yazılmıştır
    yazımı aşamasında hafız olan sahabilerden oluşan bir kurul teşkil edilmiştir
    bu kurul önce vahih katiplerinin ellerindeki nüshaları biraraya getirmiş ve sıraya koymuştur
    her katip getirdiği nüshaların orjinal olduğuna 3 şahit getirmiştir ve yemin alınmıştır
    ki bu zaten hafızlardan oluşan bir kurul olmasına rağmen yinede buna dikkat edilmiştir

    çok sayıdaki hafızın eşliğinde kitap haline getirilmiştir ve bütün sahabilere okunmuştur
    hafız olan veya bir kısmını ezberlemiş olan her sahabi dinlemiştir ve bunu tasdik etmiştir
    bütün sahabi topluluğu içinde inanılmaz sayıdaki hafızın şahitliğiyle kuran orjinal haliyle kitaplaştırılmıştır.
    bütün toplumda birtek dahi itiraz bulunmamış herkes aynen böyle olduğuna şehadet getirmiştir

    ve yine bilindiği gibi şuan dünyanın heryerindeki bütün kuranlar birbirinin tamamen aynısıdır ve tarihte hiç farklı bir nüshada çıkmamıştır

    şimdi bunca gösterilen özen ve kontrol mekanizlarından sonra kimse çıkıpta ya bize ulaşan kuran orjinal değilse diyemez
    çünkü bu akıl ve mantığa terstir
    "




  • Sevgili forumdasim,
    Burada ciddi bir hata yapiyorsunuz cunku su anda soru soran insanlari mantiksizlikla suclarken, kendisine peygamberlik indigini soyleyen, yillarca tek basina daga cikip melekle konusan birinin pesinden bir tane bile merakli adamin gitmemesini mantikli goruyorsunuz ve bundan da ote, kutsal kitabinizda "Sadece peygamberlerin kalbi melekler tarafindan yikanmistir" cumlesiyle dunyada sadece peygamberlerin yalan soylememe uhtimalinin olmadigi belirtilirken, peygamber tarafindan degil de, ondan yillar sonra yazilmis olan kitabin orjinalligini sorgulamayi mantiksiz bulmamalisiniz.

    Not: Dinde mantik aramak dogru degildir ve mantikli ya da mantiksiz olmasi uzerine tartidmamak gerektigini dusunuyorum.
  • 
Sayfa: önceki 1011121314
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.