Şimdi Ara

Deizm mi Ateizm mi Monoteizm mi Agnostisizm mi? Sizin görüşünüz nedir. (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
145
Cevap
1
Favori
4.054
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: .fcan

    Her sonucun bir sebebi vardır. Her sonuç, dolaylı olarak evrenin var olma sebebine bağlıdır. Evrenin var olmasıda sonuçtur. Zaman ve mekanın varlığınında sebebi vardır. Bu sebebe Tanrı deriz. Ve onun sebebini aramayız. Ve o sonuç değildir. Çünkü nedensellik, zamana bağlı olgudur. Zamanın var olmasıyla nedensellik zinciri başlar.

    Tanrı deriz ve düz mantıkla işin içinden çıktığımızı sanar felsefe yaparız. Bilemiyoruz dersek daha dürüst daha objektif bir yaklaşım olurdu halbuki.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yalnızca hayallerde var edilebilenlenlere sorgulamadan inanmaktan daha doğru olduğu düşüncesindeyim.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bilim herşeyi açıklamak yolunda çaba sarfeder ama dinler basmakalıptır. Bilim, yanlışlanabilirliği doğrultusunda sürekli doğruya doğru yakınsama gösterir. Dinler ise yanlışlansa dahi inananlar tarafından doğruluğu savunulmak zorundadır. Bilime inanılmaz, ortaya konan hipotezler akıl ve mantık yoluyla geçici olarak kabul edilir. Doğru olmadığı düşünülüyorsa da farklı bir hipotez ile yanlışlanır.

    Bu arada bilim ileri zamanlarda bazı konularda yanılgıda olduğunu söyleyecektir, söylemelidir. Bu onun yöntemidir. Fakat bu asla "Biz yanılmışız, dinler doğruymuş" noktasına gitmeyecektir. Bu olay, başta bilimin yöntemine ve dinlerin anlatılarına ters düşer.
  • Bu başlığı sevdim umarım kapanmaz.
    Öncelikle her fikre saygılıyım sonuçta kimsenin net bir şey bildiği yok.
    Ben ise arayıştayım diyebilirim. Her geçen gün din kavramından uzaklaşıyorum. Ama bu gerçekten çok zor içimde inanılmaz bir inanma isteği var akıntıya karşı yüzüyorum diyebilirim. Dinleri araştırdıkça insanları kontrol etmek için yine insanlar tarafından geliştirildiğini düşünmeye başlıyorsunuz bu kaçınılmaz son eğer düşünüyorsanız. Şu na neredeyse eminim dinler varsa bile Allah bizi ona yada dinine inanmıyoruz diye cezalandırmaz. Eskiden düşünmekten korkardım şu an korkmuyorum. Yaratıcının varlığına inanıyorum ama nasıl olduğunu bilmiyorum neden iletişime geçmediğinide anlamıyorum. Tam bu noktada dinlerin gerçek olmasını istiyorum ama tam bir hayal kırıklığılar.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: emc2xy

    Yalnızca hayallerde var edilebilenlenlere sorgulamadan inanmaktan daha doğru olduğu düşüncesindeyim.

    Tabiki , daha doğrudur. Fakat her zaman daha doğrusu olduğunu unutmamak gerekir
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kartal Göz


    quote:

    Orijinalden alıntı: .fcan

    Her sonucun bir sebebi vardır. Her sonuç, dolaylı olarak evrenin var olma sebebine bağlıdır. Evrenin var olmasıda sonuçtur. Zaman ve mekanın varlığınında sebebi vardır. Bu sebebe Tanrı deriz. Ve onun sebebini aramayız. Ve o sonuç değildir. Çünkü nedensellik, zamana bağlı olgudur. Zamanın var olmasıyla nedensellik zinciri başlar.

    Tanrı deriz ve düz mantıkla işin içinden çıktığımızı sanar felsefe yaparız. Bilemiyoruz dersek daha dürüst daha objektif bir yaklaşım olurdu halbuki.

    Herşeye bilmiyorum derseniz tabiki objektif olursunuz felsefedeki amacımız objektif olmak değil, doğruyu bulmaktır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: .fcan

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kartal Göz


    quote:

    Orijinalden alıntı: .fcan

    Her sonucun bir sebebi vardır. Her sonuç, dolaylı olarak evrenin var olma sebebine bağlıdır. Evrenin var olmasıda sonuçtur. Zaman ve mekanın varlığınında sebebi vardır. Bu sebebe Tanrı deriz. Ve onun sebebini aramayız. Ve o sonuç değildir. Çünkü nedensellik, zamana bağlı olgudur. Zamanın var olmasıyla nedensellik zinciri başlar.

    Tanrı deriz ve düz mantıkla işin içinden çıktığımızı sanar felsefe yaparız. Bilemiyoruz dersek daha dürüst daha objektif bir yaklaşım olurdu halbuki.

    Herşeye bilmiyorum derseniz tabiki objektif olursunuz felsefedeki amacımız objektif olmak değil, doğruyu bulmaktır.

    O zaman felsefe yaptığınızı kabul edersiniz. Demek ki kesin bir doğrunuz yok. Doğruyu bulmaktan ziyade doğruyu bulmaya çalışmak demek daha doğru olur. Her şeye değil bilmediğin şeye bilmiyorum dersin, bildiğin şeye de biliyorum dersin. Bu kadar basit. Ben gülünecek bir şey yazmadım.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kartal Göz

    quote:

    Orijinalden alıntı: .fcan

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kartal Göz


    quote:

    Orijinalden alıntı: .fcan

    Her sonucun bir sebebi vardır. Her sonuç, dolaylı olarak evrenin var olma sebebine bağlıdır. Evrenin var olmasıda sonuçtur. Zaman ve mekanın varlığınında sebebi vardır. Bu sebebe Tanrı deriz. Ve onun sebebini aramayız. Ve o sonuç değildir. Çünkü nedensellik, zamana bağlı olgudur. Zamanın var olmasıyla nedensellik zinciri başlar.

    Tanrı deriz ve düz mantıkla işin içinden çıktığımızı sanar felsefe yaparız. Bilemiyoruz dersek daha dürüst daha objektif bir yaklaşım olurdu halbuki.

    Herşeye bilmiyorum derseniz tabiki objektif olursunuz felsefedeki amacımız objektif olmak değil, doğruyu bulmaktır.

    O zaman felsefe yaptığınızı kabul edersiniz. Demek ki kesin bir doğrunuz yok. Doğruyu bulmaktan ziyade doğruyu bulmaya çalışmak demek daha doğru olur. Her şeye değil bilmediğin şeye bilmiyorum dersin, bildiğin şeye de biliyorum dersin. Bu kadar basit. Ben gülünecek bir şey yazmadım.

    Birşeyin varlığını bilmemek veya bilememek onun var olmadığını kanıtlamaz.
    Kesin doğrunun olmadığı yerde, inanmak başlar. (Kesin doğru diye bir şey var mıdır, buda kanıtlanamaz, kesin doğrunun var olduğuna inanırsın ,kabul edersin)
    Gerçekten var olduğumuzu bile KESİN olarak kanıtlayamayız, herşey bir ilizyon veya rüya olabilir, gerçeklik algımız oyun olabilir. Fakat var olduğumuza inanırız, çünkü daha az korku verir.
    İnanmak ile (kesin olarak)Bilmek arasındaki fark nedir, o zaman? inanmak ve bilmek, arasına çizgiyi koyan biziz
    Kimine göre Tanrı korku verici, kısıtlayıcı cezalandırıcı bir şeydir, inanmamayı seçer.
    Kimine göre ümit verici, (ölüm denen bilinmeze karşı açıklamadır) ve onun için inanır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: .fcan

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kartal Göz

    quote:

    Orijinalden alıntı: .fcan

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kartal Göz


    quote:

    Orijinalden alıntı: .fcan

    Her sonucun bir sebebi vardır. Her sonuç, dolaylı olarak evrenin var olma sebebine bağlıdır. Evrenin var olmasıda sonuçtur. Zaman ve mekanın varlığınında sebebi vardır. Bu sebebe Tanrı deriz. Ve onun sebebini aramayız. Ve o sonuç değildir. Çünkü nedensellik, zamana bağlı olgudur. Zamanın var olmasıyla nedensellik zinciri başlar.

    Tanrı deriz ve düz mantıkla işin içinden çıktığımızı sanar felsefe yaparız. Bilemiyoruz dersek daha dürüst daha objektif bir yaklaşım olurdu halbuki.

    Herşeye bilmiyorum derseniz tabiki objektif olursunuz felsefedeki amacımız objektif olmak değil, doğruyu bulmaktır.

    O zaman felsefe yaptığınızı kabul edersiniz. Demek ki kesin bir doğrunuz yok. Doğruyu bulmaktan ziyade doğruyu bulmaya çalışmak demek daha doğru olur. Her şeye değil bilmediğin şeye bilmiyorum dersin, bildiğin şeye de biliyorum dersin. Bu kadar basit. Ben gülünecek bir şey yazmadım.

    Birşeyin varlığını bilmemek veya bilememek onun var olmadığını kanıtlamaz.
    Kesin doğrunun olmadığı yerde, inanmak başlar. (Kesin doğru diye bir şey var mıdır, buda kanıtlanamaz, kesin doğrunun var olduğuna inanırsın ,kabul edersin)
    Gerçekten var olduğumuzu bile KESİN olarak kanıtlayamayız, herşey bir ilizyon veya rüya olabilir, gerçeklik algımız oyun olabilir. Fakat var olduğumuza inanırız, çünkü daha az korku verir.
    İnanmak ile (kesin olarak)Bilmek arasındaki fark nedir, o zaman? inanmak ve bilmek, arasına çizgiyi koyan biziz
    Kimine göre Tanrı korku verici, kısıtlayıcı cezalandırıcı bir şeydir, inanmamayı seçer.
    Kimine göre ümit verici, (ölüm denen bilinmeze karşı açıklamadır) ve onun için inanır.

    Bir şeyin varlığını bilmemek veya bilememek onun var olduğunu da kanıtlamaz. Eksi artı birbirini götürdü. Bu cümleyle hiçbir şey anlatmadın. Boşa yazılan bir cümle. İnanmakla kesin olarak bilmenin arasındaki fark nedir biliyor musun şu dünyada 100. kattan asfalt yola atlarsan ve önünde seni kurtaracak hiçbir şey yoksa öleceğini bilirsin, öleceğine inanmazsın bilirsin. Ölmem dersen anca o inanç olur. Öldükten sonra ne olur sorusu ise muamma. Burada inanç devreye giriyor dediğin gibi. Bu kısımda objektif davranmışsın ama ne hikmetse hiçbir din ve savunucusu şu anda olduğu gibi objektif davranmaz. Sanki gitmiş görmüş geri gelmiş gibi anlatır adam. Din tercihtir bu kadar basit. Tanrının korku vericiliği de inanılan dinde anlatılan tanrıya göre değişir. "Cehennemde yanacan!", "Hava çok sıcak deeeğiiil miiii? Ama Cehennem daha sıcaaaak!" diye anlatırsan pardon ama kimse tanrıya "Ne kadar merhametli, ne kadar acıyan, ne kadar sevecen" demez, korku besler inanan. Cehennemin gerekliliği goygoyunu da hiç başlatma istersen, onu biliyorum. Ben tanrı vardır ya da yoktur demiyorum, bilemeyiz diyorum.




  • Kartal Göz kullanıcısına yanıt
    nie bilemiyormuşun ?

    arabcada bilmek kelimesi anlamak idrak etmek düşünmek anlamındadır yani bilgiye ulaşmak ... dinlemek işitmek ve görmekle ilintili bir kavramdır ayrıca

    ayet kelimesi işaret demektir

    göklere bakmıyormusun görmüyormusun ? kendine hayata ? gördüklerinin hepsi bir işaret !!!

    IQ nun 150 olması gerekmezki işaretlerin neyi gösterdiğini bilmen için ?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kartal Göz

    quote:

    Orijinalden alıntı: .fcan

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kartal Göz

    quote:

    Orijinalden alıntı: .fcan

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kartal Göz


    quote:

    Orijinalden alıntı: .fcan

    Her sonucun bir sebebi vardır. Her sonuç, dolaylı olarak evrenin var olma sebebine bağlıdır. Evrenin var olmasıda sonuçtur. Zaman ve mekanın varlığınında sebebi vardır. Bu sebebe Tanrı deriz. Ve onun sebebini aramayız. Ve o sonuç değildir. Çünkü nedensellik, zamana bağlı olgudur. Zamanın var olmasıyla nedensellik zinciri başlar.

    Tanrı deriz ve düz mantıkla işin içinden çıktığımızı sanar felsefe yaparız. Bilemiyoruz dersek daha dürüst daha objektif bir yaklaşım olurdu halbuki.

    Herşeye bilmiyorum derseniz tabiki objektif olursunuz felsefedeki amacımız objektif olmak değil, doğruyu bulmaktır.

    O zaman felsefe yaptığınızı kabul edersiniz. Demek ki kesin bir doğrunuz yok. Doğruyu bulmaktan ziyade doğruyu bulmaya çalışmak demek daha doğru olur. Her şeye değil bilmediğin şeye bilmiyorum dersin, bildiğin şeye de biliyorum dersin. Bu kadar basit. Ben gülünecek bir şey yazmadım.

    Birşeyin varlığını bilmemek veya bilememek onun var olmadığını kanıtlamaz.
    Kesin doğrunun olmadığı yerde, inanmak başlar. (Kesin doğru diye bir şey var mıdır, buda kanıtlanamaz, kesin doğrunun var olduğuna inanırsın ,kabul edersin)
    Gerçekten var olduğumuzu bile KESİN olarak kanıtlayamayız, herşey bir ilizyon veya rüya olabilir, gerçeklik algımız oyun olabilir. Fakat var olduğumuza inanırız, çünkü daha az korku verir.
    İnanmak ile (kesin olarak)Bilmek arasındaki fark nedir, o zaman? inanmak ve bilmek, arasına çizgiyi koyan biziz
    Kimine göre Tanrı korku verici, kısıtlayıcı cezalandırıcı bir şeydir, inanmamayı seçer.
    Kimine göre ümit verici, (ölüm denen bilinmeze karşı açıklamadır) ve onun için inanır.

    Bir şeyin varlığını bilmemek veya bilememek onun var olduğunu da kanıtlamaz. Eksi artı birbirini götürdü. Bu cümleyle hiçbir şey anlatmadın. Boşa yazılan bir cümle. İnanmakla kesin olarak bilmenin arasındaki fark nedir biliyor musun şu dünyada 100. kattan asfalt yola atlarsan ve önünde seni kurtaracak hiçbir şey yoksa öleceğini bilirsin, öleceğine inanmazsın bilirsin. Ölmem dersen anca o inanç olur. Öldükten sonra ne olur sorusu ise muamma. Burada inanç devreye giriyor dediğin gibi. Bu kısımda objektif davranmışsın ama ne hikmetse hiçbir din ve savunucusu şu anda olduğu gibi objektif davranmaz. Sanki gitmiş görmüş geri gelmiş gibi anlatır adam. Din tercihtir bu kadar basit. Tanrının korku vericiliği de inanılan dinde anlatılan tanrıya göre değişir. "Cehennemde yanacan!", "Hava çok sıcak deeeğiiil miiii? Ama Cehennem daha sıcaaaak!" diye anlatırsan pardon ama kimse tanrıya "Ne kadar merhametli, ne kadar acıyan, ne kadar sevecen" demez, korku besler inanan. Cehennemin gerekliliği goygoyunu da hiç başlatma istersen, onu biliyorum. Ben tanrı vardır ya da yoktur demiyorum, bilemeyiz diyorum.

    "Bir şeyin varlığını bilmemek veya bilememek onun var olduğunu da kanıtlamaz." da doğrudur.
    Fakat hem benim hem kendi argümanını kabul ettikten sonra, "100 kattan düşerken öleceğini bilirsin veya kurtulacağına inanırsın" diyerek kendin ile çeliştin.
    100 kattan düşen öleceğine inanır. Nasıl kurtulacağına inanıyorsa. (Tabiki öleceği inancı ağır basar)
    100 kere yazı-tura atarsan, en az bir tura geleceğine inanırsın, %99 ihtimalde olsa bunu bilemezsin. çünkü hala hepsinin yazı gelme ihtimalı vardır.

    Dikkat ederseniz, "Tanrı" kavramı üzerinde konuşuyoruz. "Cennet - Cehennem" kısmına girip konuyu saptırmaya pek niyetim yok.
    Tanrı hakkında "Varlığını bilemeyiz" demenizin sebebi, "Var veya yok olduğuna bulabilecek bir yöntem geliştirmemenizdir." , biz bir yöntem kullandığımızda felsefe kesin doğru bulamaz demektesiniz.
    "Bu pluton var mı yok mu bilemeyiz." deyip bir teleskopla incelemekten kaçınmak ve üstüne " teleskop kullanmak plutonun varlığını kanıtlamaz" demek gibidir. Size göre pluton bir görsel ilizyon olabilir?
    "Bilmek" denen olguya bu açıdan bakarsan, kendinin var olduğunu bile kanıtlayamazsın. Var olduğuna inanırsın.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Perceptron -- 5 Ekim 2015; 7:49:49 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: .fcan

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kartal Göz

    quote:

    Orijinalden alıntı: .fcan

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kartal Göz

    quote:

    Orijinalden alıntı: .fcan

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kartal Göz


    quote:

    Orijinalden alıntı: .fcan

    Her sonucun bir sebebi vardır. Her sonuç, dolaylı olarak evrenin var olma sebebine bağlıdır. Evrenin var olmasıda sonuçtur. Zaman ve mekanın varlığınında sebebi vardır. Bu sebebe Tanrı deriz. Ve onun sebebini aramayız. Ve o sonuç değildir. Çünkü nedensellik, zamana bağlı olgudur. Zamanın var olmasıyla nedensellik zinciri başlar.

    Tanrı deriz ve düz mantıkla işin içinden çıktığımızı sanar felsefe yaparız. Bilemiyoruz dersek daha dürüst daha objektif bir yaklaşım olurdu halbuki.

    Herşeye bilmiyorum derseniz tabiki objektif olursunuz felsefedeki amacımız objektif olmak değil, doğruyu bulmaktır.

    O zaman felsefe yaptığınızı kabul edersiniz. Demek ki kesin bir doğrunuz yok. Doğruyu bulmaktan ziyade doğruyu bulmaya çalışmak demek daha doğru olur. Her şeye değil bilmediğin şeye bilmiyorum dersin, bildiğin şeye de biliyorum dersin. Bu kadar basit. Ben gülünecek bir şey yazmadım.

    Birşeyin varlığını bilmemek veya bilememek onun var olmadığını kanıtlamaz.
    Kesin doğrunun olmadığı yerde, inanmak başlar. (Kesin doğru diye bir şey var mıdır, buda kanıtlanamaz, kesin doğrunun var olduğuna inanırsın ,kabul edersin)
    Gerçekten var olduğumuzu bile KESİN olarak kanıtlayamayız, herşey bir ilizyon veya rüya olabilir, gerçeklik algımız oyun olabilir. Fakat var olduğumuza inanırız, çünkü daha az korku verir.
    İnanmak ile (kesin olarak)Bilmek arasındaki fark nedir, o zaman? inanmak ve bilmek, arasına çizgiyi koyan biziz
    Kimine göre Tanrı korku verici, kısıtlayıcı cezalandırıcı bir şeydir, inanmamayı seçer.
    Kimine göre ümit verici, (ölüm denen bilinmeze karşı açıklamadır) ve onun için inanır.

    Bir şeyin varlığını bilmemek veya bilememek onun var olduğunu da kanıtlamaz. Eksi artı birbirini götürdü. Bu cümleyle hiçbir şey anlatmadın. Boşa yazılan bir cümle. İnanmakla kesin olarak bilmenin arasındaki fark nedir biliyor musun şu dünyada 100. kattan asfalt yola atlarsan ve önünde seni kurtaracak hiçbir şey yoksa öleceğini bilirsin, öleceğine inanmazsın bilirsin. Ölmem dersen anca o inanç olur. Öldükten sonra ne olur sorusu ise muamma. Burada inanç devreye giriyor dediğin gibi. Bu kısımda objektif davranmışsın ama ne hikmetse hiçbir din ve savunucusu şu anda olduğu gibi objektif davranmaz. Sanki gitmiş görmüş geri gelmiş gibi anlatır adam. Din tercihtir bu kadar basit. Tanrının korku vericiliği de inanılan dinde anlatılan tanrıya göre değişir. "Cehennemde yanacan!", "Hava çok sıcak deeeğiiil miiii? Ama Cehennem daha sıcaaaak!" diye anlatırsan pardon ama kimse tanrıya "Ne kadar merhametli, ne kadar acıyan, ne kadar sevecen" demez, korku besler inanan. Cehennemin gerekliliği goygoyunu da hiç başlatma istersen, onu biliyorum. Ben tanrı vardır ya da yoktur demiyorum, bilemeyiz diyorum.

    "Bir şeyin varlığını bilmemek veya bilememek onun var olduğunu da kanıtlamaz." da doğrudur.
    Fakat hem benim hem kendi argümanını kabul ettikten sonra, "100 kattan düşerken öleceğini bilirsin veya kurtulacağına inanırsın" diyerek kendin ile çeliştin.
    100 kattan düşen öleceğine inanır. Nasıl kurtulacağına inanıyorsa. (Tabiki öleceği inancı ağır basar)
    100 kere yazı-tura atarsan, en az bir tura geleceğine inanırsın, %99 ihtimalde olsa bunu bilemezsin. çünkü hala hepsinin yazı gelme ihtimalı vardır.

    Dikkat ederseniz, "Tanrı" kavramı üzerinde konuşuyoruz. "Cennet - Cehennem" kısmına girip konuyu saptırmaya pek niyetim yok.
    Tanrı hakkında "Varlığını bilemeyiz" demenizin sebebi, "Var veya yok olduğuna bulabilecek bir yöntem geliştirmemenizdir." , biz bir yöntem kullandığımızda felsefe kesin doğru bulamaz demektesiniz.
    "Bu pluton var mı yok mu bilemeyiz." deyip bir teleskopla incelemekten kaçınmak ve üstüne " teleskop kullanmak plutonun varlığını kanıtlamaz" demek gibidir. Size göre pluton bir görsel ilizyon olabilir?
    "Bilmek" denen olguya bu açıdan bakarsan, kendinin var olduğunu bile kanıtlayamazsın. Var olduğuna inanırsın.


    Öyle mi? Buyrun yüksek bir gökdelenden betona balıklama atlayın bakalım ölüyor musunuz ölmüyor musun? Orada seni kurtaracak şeyleri devre dışı bıraktık. Fark etmez. Başka örnekler de buluruz, bir gün bir şekilde kesin olarak öleceğiniz gibi. Çelişki yok. Fizik kuralları inisiyatif kullanmaz. Yazı-tura örneği seni doğrulayan bir örnek zaten böyle bir örneği ben vermedim neticede. İlizyon veya değil orada gözle gördüğün şeyi herkes görebiliyorsa işte o gördüğün şeye Plüton ismi verilmiş. Bilmek için önünde uzanan bir yol var. Tanrıya teleskopla ve mikroskopla bakamıyorsun bile. İlizyon mu diyemiyorsun. Ben şunu sorayım. İnançlı mısın yoksa agnostik misin? Agnostiksen tartışmayı sürdürmenin anlamı yok şu ana kadar boşa tartışmışız aynı fikirde sayılırız demektir. Ama inançlıysan sadece tartışmada objektif görünüyorsun demektir. Yukarda alıntı çektiğim ilk mesajında objektiflik göremedim o yüzden karşıt görüşümü belirttim.

    @cadence1

    Bloklusun, mümkünse yazma, yazarsan da bildirim yollama boşuna bakmıyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kartal Göz -- 5 Ekim 2015; 11:10:46 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kartal Göz

    quote:

    Orijinalden alıntı: .fcan

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kartal Göz

    quote:

    Orijinalden alıntı: .fcan

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kartal Göz

    quote:

    Orijinalden alıntı: .fcan

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kartal Göz


    quote:

    Orijinalden alıntı: .fcan

    Her sonucun bir sebebi vardır. Her sonuç, dolaylı olarak evrenin var olma sebebine bağlıdır. Evrenin var olmasıda sonuçtur. Zaman ve mekanın varlığınında sebebi vardır. Bu sebebe Tanrı deriz. Ve onun sebebini aramayız. Ve o sonuç değildir. Çünkü nedensellik, zamana bağlı olgudur. Zamanın var olmasıyla nedensellik zinciri başlar.

    Tanrı deriz ve düz mantıkla işin içinden çıktığımızı sanar felsefe yaparız. Bilemiyoruz dersek daha dürüst daha objektif bir yaklaşım olurdu halbuki.

    Herşeye bilmiyorum derseniz tabiki objektif olursunuz felsefedeki amacımız objektif olmak değil, doğruyu bulmaktır.

    O zaman felsefe yaptığınızı kabul edersiniz. Demek ki kesin bir doğrunuz yok. Doğruyu bulmaktan ziyade doğruyu bulmaya çalışmak demek daha doğru olur. Her şeye değil bilmediğin şeye bilmiyorum dersin, bildiğin şeye de biliyorum dersin. Bu kadar basit. Ben gülünecek bir şey yazmadım.

    Birşeyin varlığını bilmemek veya bilememek onun var olmadığını kanıtlamaz.
    Kesin doğrunun olmadığı yerde, inanmak başlar. (Kesin doğru diye bir şey var mıdır, buda kanıtlanamaz, kesin doğrunun var olduğuna inanırsın ,kabul edersin)
    Gerçekten var olduğumuzu bile KESİN olarak kanıtlayamayız, herşey bir ilizyon veya rüya olabilir, gerçeklik algımız oyun olabilir. Fakat var olduğumuza inanırız, çünkü daha az korku verir.
    İnanmak ile (kesin olarak)Bilmek arasındaki fark nedir, o zaman? inanmak ve bilmek, arasına çizgiyi koyan biziz
    Kimine göre Tanrı korku verici, kısıtlayıcı cezalandırıcı bir şeydir, inanmamayı seçer.
    Kimine göre ümit verici, (ölüm denen bilinmeze karşı açıklamadır) ve onun için inanır.

    Bir şeyin varlığını bilmemek veya bilememek onun var olduğunu da kanıtlamaz. Eksi artı birbirini götürdü. Bu cümleyle hiçbir şey anlatmadın. Boşa yazılan bir cümle. İnanmakla kesin olarak bilmenin arasındaki fark nedir biliyor musun şu dünyada 100. kattan asfalt yola atlarsan ve önünde seni kurtaracak hiçbir şey yoksa öleceğini bilirsin, öleceğine inanmazsın bilirsin. Ölmem dersen anca o inanç olur. Öldükten sonra ne olur sorusu ise muamma. Burada inanç devreye giriyor dediğin gibi. Bu kısımda objektif davranmışsın ama ne hikmetse hiçbir din ve savunucusu şu anda olduğu gibi objektif davranmaz. Sanki gitmiş görmüş geri gelmiş gibi anlatır adam. Din tercihtir bu kadar basit. Tanrının korku vericiliği de inanılan dinde anlatılan tanrıya göre değişir. "Cehennemde yanacan!", "Hava çok sıcak deeeğiiil miiii? Ama Cehennem daha sıcaaaak!" diye anlatırsan pardon ama kimse tanrıya "Ne kadar merhametli, ne kadar acıyan, ne kadar sevecen" demez, korku besler inanan. Cehennemin gerekliliği goygoyunu da hiç başlatma istersen, onu biliyorum. Ben tanrı vardır ya da yoktur demiyorum, bilemeyiz diyorum.

    "Bir şeyin varlığını bilmemek veya bilememek onun var olduğunu da kanıtlamaz." da doğrudur.
    Fakat hem benim hem kendi argümanını kabul ettikten sonra, "100 kattan düşerken öleceğini bilirsin veya kurtulacağına inanırsın" diyerek kendin ile çeliştin.
    100 kattan düşen öleceğine inanır. Nasıl kurtulacağına inanıyorsa. (Tabiki öleceği inancı ağır basar)
    100 kere yazı-tura atarsan, en az bir tura geleceğine inanırsın, %99 ihtimalde olsa bunu bilemezsin. çünkü hala hepsinin yazı gelme ihtimalı vardır.

    Dikkat ederseniz, "Tanrı" kavramı üzerinde konuşuyoruz. "Cennet - Cehennem" kısmına girip konuyu saptırmaya pek niyetim yok.
    Tanrı hakkında "Varlığını bilemeyiz" demenizin sebebi, "Var veya yok olduğuna bulabilecek bir yöntem geliştirmemenizdir." , biz bir yöntem kullandığımızda felsefe kesin doğru bulamaz demektesiniz.
    "Bu pluton var mı yok mu bilemeyiz." deyip bir teleskopla incelemekten kaçınmak ve üstüne " teleskop kullanmak plutonun varlığını kanıtlamaz" demek gibidir. Size göre pluton bir görsel ilizyon olabilir?
    "Bilmek" denen olguya bu açıdan bakarsan, kendinin var olduğunu bile kanıtlayamazsın. Var olduğuna inanırsın.


    Öyle mi? Buyrun yüksek bir gökdelenden betona balıklama atlayın bakalım ölüyor musunuz ölmüyor musun? Orada seni kurtaracak şeyleri devre dışı bıraktık. Fark etmez. Başka örnekler de buluruz, bir gün bir şekilde kesin olarak öleceğiniz gibi. Çelişki yok. Fizik kuralları inisiyatif kullanmaz. Yazı-tura örneği seni doğrulayan bir örnek zaten böyle bir örneği ben vermedim neticede. İlizyon veya değil orada gözle gördüğün şeyi herkes görebiliyorsa işte o gördüğün şeye Plüton ismi verilmiş. Bilmek için önünde uzanan bir yol var. Tanrıya teleskopla ve mikroskopla bakamıyorsun bile. İlizyon mu diyemiyorsun. Ben şunu sorayım. İnançlı mısın yoksa agnostik misin? Agnostiksen tartışmayı sürdürmenin anlamı yok şu ana kadar boşa tartışmışız aynı fikirde sayılırız demektir. Ama inançlıysan sadece tartışmada objektif görünüyorsun demektir. Yukarda alıntı çektiğim ilk mesajında objektiflik göremedim o yüzden karşıt görüşümü belirttim.

    @cadence1

    Bloklusun, mümkünse yazma, yazarsan da bildirim yollama boşuna bakmıyorum.

    Heısenberg ve kuvantum fiziği, klasik fızıgın yanıldığını kanıtlar. Siz hala klasik fızıkte kalmış olabilirsiniz. 100 kattan atladıgımda ölme ihtimalım yüksektir büyük ihtimalle ölürüm fakat hala ölmeme ihtimalim var olacaktır.
    Tanrının zaman ve mekandan uzak olduğunu ilk mesajdada belirttim. Dolayısıyla mikroskop vsvs ile bakılamaz.
    Agnostik bakış açım, hiç birşeyin kesinliği olmadığı yönünde. Sadece Tanrı ile kısıtlı degıl. Onun için ilk olarak var olduğuma inançlıyım. Bu inanç doğrultusunda tanrıya inançlıyım. İnandıklarım, doğruluğu ağır basan şeylerdir. Tanrı vardıra karşı Tanrı yoktur gibi. O binadan atladıgımda ölme ihtimalım Tanrının var olduğu kadardır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Perceptron -- 6 Ekim 2015; 15:31:45 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Hiç birisi değilim

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hukukcuu1

    Hiç birisi değilim

    nihilist mi peki ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: SlayerCarlion


    quote:

    Orijinalden alıntı: Hukukcuu1

    Hiç birisi değilim

    nihilist mi peki ?

    Evet

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hukukcuu1


    quote:

    Orijinalden alıntı: SlayerCarlion


    quote:

    Orijinalden alıntı: Hukukcuu1

    Hiç birisi değilim

    nihilist mi peki ?

    Evet

    Görüşün nedir yaşam hakkında ? Hiç nihilist birisi ile karşılaşmamıştım.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Tercihim ateizm. Çünkü tanrı inancı temelde korkuya dayalıdır ve korku dolu yaşam sürmek boşa yaşamaktır, hayatı kaçırmaktır.
  • ateizm, cunku tanriya ihtiyac yok.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Mephalay M kullanıcısına yanıt
    sende biliyorsun ki bir sistem var ve bu sistem bir yaradan olmadan oluşamaz vede hayat süremez. nefes alıyorsun yüzde 78 azotu sen mi oluşturuyorsun yüzde 21 oksijeni ? bu dengeyide koruyan sen degilsin tesadüflerde değil ...

    azotla oksijen ne güzel anlaşıyor demi biri kural koymuş ki bu böyle ve sende nefes alıyorsun . körmüsün de görmüyorsun
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.