Şimdi Ara

Çipura ve Levrekler maliyetine Migros ve Carrefoursa da (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
132
Cevap
5
Favori
20.083
Tıklama
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
21 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Balığı kendi gözlerinle görüp, alınmalı bence. Neden derseniz dün carrefour sanal marketten çipura siparişi verdik; gelen balık kokuşmuş,sararmış bayat bir balıktı. Uğraşmak istemediğimden(şikayet vs) hemen gidip çöpe attım. Aklınızda bulunsun balığı gidip kendi gözlerinizle gördükten sonra alın, online olarak gelen balıklar bayat olabiliyor. Ben yandım siz de yanmayın
  • Haha deniz balığında ağır metal varmış da bilmem ne. Tüm yıl kendi balığımı kendim tuttum. Çipura karagöz mercan vs. Çiftlik çipurası ile orjinal al yanak deniz çipurasını pişir yan yana koy bi bakalım. Ağzı olmayan adam bile yemek çiftlik çipurasını. 34 40 metre derinlikte taşta yaşayan maximum 1 yaşında çipurada nasıl ağır metal oluyor ? Gözünüzü seveyim pok püsürük konuşmayın. Herşeyin doğalı güzel ve ona göre pahalı. Olta çipurası kilosu 80 lira iken çiftlik boşuna 48 lira olmuyor.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • road35 R kullanıcısına yanıt
    Arkadaşın avukatı değiliz lakin “besin içeriği açısından fark yok” dedi. Ki bu doğru yapılan araştırmalar bunu söylüyor. Bunu da balığın beslendiği içeriği bildiği için söylüyor. Ayrıca dip balıklarının ağır metal içeriğinin yüksek olduğu biliniyor. Ama olta balığının hepsinin böyle olacağını göstermez. Ama tat olarak ben de olta balığını tek geçerim. Ama bu biraz imkan meselesi. Maddi durumu uygun olmayanlarda gönül rahatlığı ile kültür balığını tercih edebilir.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: SudaEriyenAspirin

    sizce kılçık bakımından levrek mi iyi çipura mı
    çipura sanki bir tık önde gibi kılçıkları iri ve büyük. levrekte küçük ince kılçıklar da çıkıyor.
    tat olarak sormuyorum sadece kılçık
    Çipura
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Aytürk

    Çiftlik balığı bal gibi de yenir arkadaşlar. Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü'nde görev yapan bir veteriner hekimi olarak söylüyorum bunu. Hatta deniz balığı diye alıp hapır hupur götürdüğünüz balığın etindeki ağır metal miktarı, muhtemelen "çiftlik" balığındakinden kat kat fazla olacaktır.

    Ülkemizde birçok sistem ciddi şekilde denetlenmemekte, fakat ihracatı yapılan ürünler nispeten güvenli. Levrek üretimi bakımından dünya birincisi olduğumuz dönemler oldu. Bu konuda gerçekten iyiyiz. Evet deniz çipurası ya da levreği 70-80 TL ve besin içeriği bakımından fark yok; hatta bileşenlerin kontrolünün yapılması itibariyle bu konuda çiftlik balığı önde. Ayrıca maalesef, gelir ortalaması düşük bir ülkeyiz. Bu yüzden nispeten ucuza doyurucu ve besleyici ürünler tüketebilmenin en iyi yolu, kültür üretimi. Bu durum dünyada da böyle.

    İmkanınız doğrultusunda 4-5 kg alın, temizleyin ya da temizletin, hemen yiyeceğiniz kısmı ayırdıktan sonra buzlukta şoklayın. Canınız istedikçe de pişirin.
    Şu konuya girmesem seni unutmuştum yani!




  • quote:

    Orijinalden alıntı: victor zsasz

    Balığı kendi gözlerinle görüp, alınmalı bence. Neden derseniz dün carrefour sanal marketten çipura siparişi verdik; gelen balık kokuşmuş,sararmış bayat bir balıktı. Uğraşmak istemediğimden(şikayet vs) hemen gidip çöpe attım. Aklınızda bulunsun balığı gidip kendi gözlerinizle gördükten sonra alın, online olarak gelen balıklar bayat olabiliyor. Ben yandım siz de yanmayın
    Sanal marketler temizlenmis mi getiriyorlar

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Evet benim balıklar öyle geldi.
  • Bu tür kültür balıklarında ağır bir antibiyotik kokusu oluyor kesinlikle yenmez balığın tadını alamıyorsun ki

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Öğrenciyken kısa süre metroda parttime olarak kasiyerlik yaptım, Ankara için söylüyorum en taze ve çeşitli balık bulabileceğiniz tek yer olabilir. Sürüm çok fazladır. Etraftaki çoğu restoran sabahları gelir yüksek miktarda balık alır yanında çuval buzuyla giderdi :D. Birde genelde sıkıntı teşkil edebilecek ürünler anında imhaya gider. Manavda kasapta öyle bozulmuşu geçtim bozulmaya yüz tutmuş ürün anında imhaya giderdi. Şu an nasıldır bilemem ama çalışırken gönül rahatlığıyla alırdım.
  • Az önce pazardan tanesi 10 liradan aldım Levrek. Balıktan da pek anlamam inşallah iyidir fırında yapicaz şimdi.

    Çipura ve Levrekler maliyetine Migros ve Carrefoursa da

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bende 8 kiloya yakın aldım çipura ve levrek haber veren arkadaşa teşekkür ediyorum

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Panthér

    Şu konuya girmesem seni unutmuştum yani!

    Alıntıları Göster
    Abi Antalya'ya yerleştik ama buluşamadık. Haberleşelim, buluşalım lanet Corona bitince.
  • Teşekkürler bende 2.5 kg çipura aldım. Makarna, hamur işi baydı bu ara.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • road35 R kullanıcısına yanıt
    1) "Haha deniz balığında ağır metal varmış da bilmem ne" Kaynak: Malum. Benim iddamın kaynağı

    "Kastamonu kıyılarından yakalanan ve ekonomik öneme haiz olan Palamut, İstavrit, Mezgit
    ve Barbun balıklarının kas, karaciğer ve solungaç dokularında ağır metal düzeylerinin tespit
    edildiği çalışmada bütün türlerde kas dokularındaki birikim solungaç ve karaciğere göre
    daha düşük izlenmiştir. Bu bağlamda demir, bakır, nikel, çinko verileri Türk gıda kodeksi,
    Avrupa birliği direktifleri ve dünya sağlık örgütü standartları çerçevesinde kabul edilebilir
    limitler içerisinde belirlenirken kadmiyum ve kurşun bu limitlerin üzerinde tespit edilmiştir."

    Kaynak:https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/267500

    "This study also emphasised that some metal levels were higher than the acceptable values
    for human consumption set by various health organisations. For example, Cd and Pb data
    given in the present study are considerably high compared to daily tolerable cadmium and
    lead intake from food according to WHO/FAO committee’s proposal"
    https://www.researchgate.net/profile/Mustafa_Canli2/publication/12758478_Heavy_Metal_Concentrations_in_Fish_Tissues_from_the_Northeast_Mediterranean_Sea/links/561ba00408ae044edbb37139/Heavy-Metal-Concentrations-in-Fish-Tissues-from-the-Northeast-Mediterranean-Sea.pdf

    2) 30-40 mt derinlikte, taşta yaşayan; azami bir yaşındaki çipurada nasıl ağır metal oluyor?"

    Genelde bahsettiğiniz avcı balıkların yaşam derinliği 30-200 mt. arasıdır. Ayrıca bu tür balıkların avları arasında bulunan deniz kabukluları da ağır metal içermekte. Özellikle sanayi veya tarımın yoğun olduğu yerlerden denizlere akan sularda, bu tür sorunlar olabiliyor.

    Ek olarak biz, yaş tayinini otolitlerle yapıyoruz. Sizin bilimsel bir ölçümünüz var mı yaşa dair? Mesela, bir lagünde yapılan, rastgele örnekleme ile avlanan çipuraların yaş ve uzunluk tablosuna bakalım:

    Kaynak:http://journals.tubitak.gov.tr/zoology/issues/zoo-10-34-1/zoo-34-1-10-0808-13.pdf

    Çipura ve Levrekler maliyetine Migros ve Carrefoursa da


    Sarı ile işaretlenen kısım, çipurada yasal uzunluk olan 20 cm. Yalnız tesadüfe bakın ki, bir yaşın altında ve yasal boyutun üstünde balık yok. Yani siz "azami 1 yaşında balık" derken, yasal sınırların altında avlandığınızı ifade ediyorsunuz istemeden, bu da suç.

    3) "Gözünüzü seveyim b.k püsürük konuşmayın"

    Terbiyeli olun lütfen. Okuyun, anlarsınız.


    Burda, "deniz balığı çiftlik balığına göre lezzetsizdir" savını savunan yok. Deniz balığı daha leziz olabilir. Fakat kendi açısından farklı dezavantajlara sahip. Çiftlik balığı, doğal yollarla beslnemese de, nispeten kontrollü ve doğal bir ekosistemin parçası olarak yetişiyor. Zaten mevcut tabloda, bu kadar nüfusu doğal avcılıkla beslemeye çalışmanın sonu, denizlerin kuraklaşmasıdır ki bu da oluyor, artık denizde balık kalmadı.

    Tartışmalarınızı daha bilimsel noktaya getirip bu konuda medeni bir şekilde tartışabilecekseniz buyrun, zevkle okurum. Yok, alıntı yaptığım iletiniz gibi yeni iletinizi de sadece kişisel ve subjektif değerlerle ölçümlenmiş tepitlerle bezeyecekseniz, kendinizi yormayın.

    Sevgiler.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mustafa510626

    Aynı yorumları tavuk üretiminde de yapıyorlar. Devlet zaten hepsine denetim getiriyor. Insanların hasta olmasını ister mi? Insanları doyurmak için 30 40 liralık et, kanser etse, devlete binlerce liralık hastane masrafı çıkıyor. Önemli olan güvenilir markalardan almak,fason ürettiren markalardan almamak. Küçük kuruluşlarda(x Oğlu, y efendi) en çok hile çıkıyor zaten. Bakanlığın yayınladığı raporlarda görülüyor. Sağlık sistemi devlette olduğu sürece, gidip insanlara sağlıksız şeyler yedirmezler. Örneğin köy pekmezlerine insanlar kurşunlu, cıvalı toprak kattığından Niğde'de kanser çok görülüyordu. Niğde üniversitesinin raporu var. Asıl sosis salam kötü işlenmiş et kötü bunları yemeyin.
    Maalesef, devlet denetimi çok yetersiz. Sizin de belirttiğiniz gibi, bu ürünleri entegre ve büyük, veya ihracat yapan firmalardan tercih etmeniz daha iyi olur. Kuş gribi salgını varken, tavuk nerdeyse bedava idi. Entegre tesisten olduğunu bildiğim tavuğu tüketmekten vazgeçmedim. Çünkü o tip işletmeler, işi kuş gribinin insafına bırakmadan kendi tedbirlerini alıyorlar.




  • Aytürk kullanıcısına yanıt
    Şu illet bitsin, mutlaka görüşelim.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Valla ben hep Carrefourdan alırdım. Şimdi fiyatıda uygun görünce 10ar tane çipura levrek aldım geldim. Attım dolaba. Haftada 2-3 yiyoruz zaten.
  • Aytürk kullanıcısına yanıt
    Hangi konularda yetersiz hocam sizce? Bence süt ve süt ürünlerinde, tavuk'da iyi ama et ve balık kurumu bayağı kötü haberlerle anıldı. Gerçi bizim ülkede kimseye güvenmiyor insan.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mustafa510626

    Hangi konularda yetersiz hocam sizce? Bence süt ve süt ürünlerinde, tavuk'da iyi ama et ve balık kurumu bayağı kötü haberlerle anıldı. Gerçi bizim ülkede kimseye güvenmiyor insan.
    Hangisini sayayım? Standardizasyon, Avrupa Birliği'nin yasakladığı ürünlerin (katkı vb) serbest olması, ürünlerin üzerine yazılan yanıltıcı beyanların olması, hammaddelerin kalitesiz olanlardan elde edilmesi, restoranların yeterince denetlenmemesi, taklit/tağşiş yapan firmaların isim değiştirip yola devam etmesi.. Bu durum maalesef gıda kaynaklı tüm ürünlerde geçerli.

    Ülkenin alım gücü de maalesef düşük, dolayısıyla firmalar bu kesime de hitap etmek için kalitesiz hammadde kullanıyor. Eğer alım gücünüz yeterli ise bilinen, kendini ispatlamış, hijyenik şartlarda üretim yaptığını tahmin ettiğiniz markalardan alışveriş yapın. Sütaş Kaşar'ın kilosu 30 liraya yakınken, yarı fiyatına tost peyniri almayın mesela; ya da bilinmedik markaların ürününü tercih etmeyin.




  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.