Şimdi Ara

Arab'ın Türk düşmanlığı

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
65
Cevap
0
Favori
3.278
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Arab'in Tarihî Türk Düsmanligi

    (Prof. Dr. Ilhan Arsel)

    14 Ocak 2002




    Osmanli Imparatorlugu döneminde Mekke'nin korunmasi için bir kale yaptirilmis idi, ki "Ecyad Kalesi" diye bilinirdi. Vaktiyle Osmanli gücü'nün bir parçasi sayilan ve Imparatorlugun yikilisindan bu yana kültürel bir eser niteligini tasiyan bu kale, Suudi Arabistan hükümeti'nin karariyle geçenlerde temelinden yiktirildi. Kusku edilemez ki olay, Arab'in tarihî Türk düsmanliginin son, fakat bitmeyen olusumlarindan biri olarak karsimizdadir. Bilindigi gibi, bu düsmanligin 1400 yillik bir hikayesi vardir ki Türk'ü hakir gören ve "insanlik/uygarlik düsmani bir canavar sürüsü" olarak gösteren yalanlarla süslenmistir. Bu vesileyle su gerçegi bir kez daha animsamamiz gerekiyor: Türk'e karsi en haksiz, en insafsiz, en vicdansiz suçlamalar, iftiralar ve yalanlar daima ve daima Arap'tan gelmistir. Sayisiz denecek kadar çok bu kötülemeler arasinda, tiksinti verici nitelikteki "Ye'cüc-Me'cüc" efsanesinden tutunuz da:




    "Küçük gözlü, kirmizi yüzlü, yassi burunlu ve .. yayvan suratli... Türklere karsi zaferler kazanamadikça hüküm günü gelmis olmayacaktir",




    ya da:




    "... Kildan (keçe) ayakkabi giyen bir toplumla (Türklerle) vurusup öldüreseceksiniz. Genis yüzlü, yüzleri kalkan gibi üst üste binmis derili (bu) toplumla vurusmanin, öldürüsmeniz kiyamet alametlerindendir...",




    ya da:




    "... Türk'e yanasmayin, çünkü sizi se verse sizi (soyar), sevmezse sizi gebertir",




    ya da:




    "(Türkler) aç olduklari zaman hirsizlik eder, tok olduklarinda da har vurup savururlar (sehvetle ugrasirlar)"




    seklinde olanlari ve daha nice benzerleri var. Bu sözler, geçmis dönemler boyunca oldugu gibi bugün dahi Arap'in agzindan eksik olmaz. 1916 yilinda Türk'e karsi Arap ayaklanmasinda elebasilik eden Kiral Abdullah, Türk irkinin Arap'lara ve Islamiyete "felaket" getirdigi tezi'ni islerdi. "Arap Milliyetçiligi ve Türkler" adli kitabimda tüm kaynaklariyle sergilemis oldugum bu yalanlar, sadece Arab'in degil, fakat ne yazik ki yüzyillar boyunca Türk kusaklarim yetistiren seriatçilanmizin dahi begenisini kazanmistir. Arap'la birlik olup Türk'ü asagilayan hükümleri savunanlar pek çoktur. Içlerinde, Arap "yorumunu" benimseyip "Ye'cüc-Me'cüc" ile Türk'ü ayniyet halinde tutanlar olmustur. Örnegin 14.cü yüzyil Osmanli sairlerinin en büyügü ve en ünlüsü sayilan Ahmedî, dillere destan "Iskendername" adli kitabinda bu tema'yi islemistir. Düsünüz ki bu kitap, Germiyan hükümdari Süleyman Sah'a takdim için hazirlanmis olup, onun ölümünden sonra Yildirim'in oglu Süleyman Çelebi' ye sunulmus, ve daha sonraki Türk hükümdarlarinca bas taci edilmistir. Fakat Arab'taki Türk düsmanligi duygularim paylasip, bu duygulari kendi toplumuna karsi ifade sanatinda basari saglayanlarin basinda Hafiz Hamdi Çelebi gelir ki, Kanunî Sultan Süleyman döneminde Divan-i Hümayun katipligi yapmistir. Padisah'a sundugu bir siirinde söyle der:




    "Padisahim!... Türk'ü öldür, baban olsa da,

    O iyilik madeni Yüce Peygamber,

    -Türk'ü öldürünuz, kani helaldir- demistir".




    Daha sonraki Osmanli döneminin ünlü bilginlerinden sayilan Asim Efendi, "Okyanus" adli yapitinda Türk'ün ecdadini, Arap yazarlarin belirledikleri gibi, yani "vahsi yaratik" niteligindeki "Ye'cüc-Me'cüc" dogrultusunda tanimlar. "Ahterî-i Kebir" adli kitabin yazari Ahteri Mustafa Efendi de, benzerî bir tema'ya sarilmistir. Seriatçilanmizin bugün dahi "Yüce Padisah" diye taptiklari Abdülhamid II, o ürkütücü cehaleti ve seriat'a körü körüne saplanmisligi yüzünden, Arap'larla ilgili ne varsa her seyi "kutsal" bilir, ve Türkle ilgili ne varsa her seyi küçümserdi, Vahdettin adindaki Arap ruhlu son Osmanli padisahi: "Türk'ler, dini, soyu-sopu, yurdu belirsiz karmakarisik bir kitledir" demekten geri kalmazdi. Cumhuriyet dönemine eristigimiz tarihlerde bile Arab hayranligi duygularim açiga vurmaktan geri kalmayanlar çoktur. Bunlarin basinda sair Mehmet Akif gelir, ki Arab'taki sinirsiz Türk düsmanliginı herkesten iyi bilmesine ragmen söyle demistir:




    "Türk Arapsiz yasamaz, kim ki yasar der delidir,

    Arap'in ise Türk, hem sag gözü ve hem sag elidir"




    Söylemeye gerek yok ki, Arap'in Türk düsmanliginin yüzyillar içerisinde gelisip büyümesi, seriatçi ruh'la yetistirilen insanlarimizi "Türklük" benliginden yoksun kilmistir. Her ne kadar bu bilinçsizlik Atatürk sayesinde giderilir olmus ise de, ne yazik ki onun ölümü ile birlikte seriatçi zihniyet yeniden hortlamis ve Arap çevrelerini kazanmak amaciyle olmadik davranislarda bulunmustur. Verilecek nice ilginç örneklerden biri olarak, Necmeddin Erbakan'ın, Basbakan Yardimci oldugu dönemde, para yardimi saglamak için Suudi Arabistan kiralina yazdigi su satirlari okuyalim:




    "Vereceginiz kredi ile Türkiye'nin dogu ve güney-dogu bölgelerinde yapilacak eserlerin (Suudi Arabistan tarafindan yapildiginin) buralar halki ve hacilarinca bilinmesi önemlidir. Beni Türkiye'de güçlendirin. Bu kredi gerçeklesirse Türkiye'de islam alemi ne bir yeni açilma ve bir yeni çigir baslayacaktir. Yardiminiz, açilacak bu yeni çigiri güçlendirecektir".




    Bu satirlar, hani sanki Türkiye'yi ele geçirmek isteyen bir devletin temsilcisi tarafindan yazilmiscasina bizleri dehsete sokmakta! Seriat zihniyetiyle yogurulmus bir insanin, kendi toplumuna karsi ne denli yabanci kalabilecegini, ve seriat ugruna kendi yurdunu ne korkunç uçurumlara sürükleyebilecegini göstermekte! Sirf seçmenden oy koparabilmek için, Türk düsmanliginin en azili temsilcisi olan, ve üstelik l.ci dünya savasinda Türkiye'yi arkadan vurmaga çalismis, ve on-binlerce Türk subayini ve askerini en alçak ve hain usullerle öldürtmüs bulunan Suudi Arabistan gibi bir ülkenin yardimina ve araciligina el açmaktaydi bu siyaset adamimiz. Ve onun benzerleri, o tarihten bu yana her yil, Suud kirali tarafindan yapilan hac davetine katilmak hususunda birbirleriyle yarismislardir; halen de yansirlar. Her ne kadar bu son olay'dan sonra, protesto kabilinden bir seyler yapmak (örnegin hac'ci iptal etmek) isteyenler çikmis ise de, sesleri seriatçi molla'larimiz tarafindan bastirilmisa benzer. Bastiranlarin basinda Diyanet gelmekte. Gerçekten de Diyanet Isleri Basakani Mehmet Nuri Yilmaz efendi, hac'cin iptalinin dogru olmayacagim ve çünkü "Basbakanligin ve Diyanet'in ve seyahat sirketlerinin hac için Mekke ve Medine'de ev ve oteller kiraladigini, Türk Hava Yollarina uçak paralarinin yatirildigini" söylerken bir de sunu hatirlatmistir ki eger hac iptal edilecek olursa "iki ülke arasinda hukuki sorunlar" çikacak ve bu arada haci adaylari "magdur olacaklardir" !




    Öyle anlasiliyor ki dinsel ve maddesel duygular, benlik duygusunu etkisiz kilabilecek güçtedir hala bu ülkede! (*)







  • fazla İlhan Arsel okuma derim sana O kalın kitabı lise 2de tutuşturmuştu babam elime. insana mantıklı geliyordu o zamanlar.ok ilhan arsel yanlış bişeylerden bahsetmiyor ama arap düşmanlığını körüklüyor ve milliyetçiliği azdırıyor
    Dine inanmak kötüdür ama milliyetçilik dinden daha tehlikelidir!...
  • adam birazcık araştırma yapsa

    dini kaynaklarda

    "Padisahim!... Türk'ü öldür, baban olsa da,

    O iyilik madeni Yüce Peygamber,

    -Türk'ü öldürünuz, kani helaldir- demistir".

    böyle bir ifadenin geçemeyeceğini görür ama araştırmadan bihaber...



    hadi araplar diyelim ki Türkler i sevmiyorlar ama bu yazar Mehmet Akif e Sultan II Abdülhamit e dil uzatıyor...



    Peygamberimiz bir hadisinde

    Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Şiddetli savaşlar vuküa geldiği zaman Allah mevaliden (Arap olmayan müslümanlar) öyle bir ordu gönderecek ki atlarının cinsi yönünden Arapların en kıymetlisi ve silah yönünden onların en iyisi olup Allah, İslâm dinini onlarla te'yid (takviye) edecektir."


    diyerek Türkler i işaret etmiştir.


    hal böyle olunca birkaç kendini bilmez Arap ın yaptığını bütün Arap milletine yıkmak haksızlıktır.

    Etrafımıza herkesi düşman gözü ile bakarsak dost bulamayız, tarihte bizi Ankara ya kadar kuşatan Yunanlılar a dahi zeytin dalı uzatırken yeni yeni fitne tohumları ekmek doğru olmaz

    BİZİM DOST KAZANMAMIZ LAZIM

    YETERİNCE DÜŞMANIMIZ VAR ZATEN!!!




  • Baştan itibaren bazılarına tek tek cevap vereyim.. bu salaklıların hepsine vakit ayırmam gerisine tükürüp geçiyorum.

    quote:

    Orjinalden alıntı: bora arpınar

    Arab'in Tarihî Türk Düsmanligi
    Yalan.. Araplar bize bir dönem ihanet etmiştir, ama o dönem milliyetçilik akımlarıyla zaten bütün balkanlar, kardeşimiz zannettiğimiz ermeniler, asya vs. hepsi ihanet etmişlerdi. O siyasi bir seçimdi. geçiyorum..

    quote:


    (Prof. Dr. Ilhan Arsel)

    Aptallığından veya maksustan yaptığından şüpheleniyorum. Adamı tanımam..



    quote:


    Osmanli Imparatorlugu döneminde Mekke'nin korunmasi için bir kale yaptirilmis idi, ki "Ecyad Kalesi" diye bilinirdi. Vaktiyle Osmanli gücü'nün bir parçasi sayilan ve Imparatorlugun yikilisindan bu yana kültürel bir eser niteligini tasiyan bu kale, Suudi Arabistan hükümeti'nin karariyle geçenlerde temelinden yiktirildi. Kusku edilemez ki olay, Arab'in tarihî Türk düsmanliginin son, fakat bitmeyen olusumlarindan biri olarak karsimizdadir.

    Salak adam( yazara diyom sen üstüne alınma) neyse salak adam! Arabistanda Vahhabiliğin bir uzantısı diktatörce iktidardadır uzun zamandır. Bu adamlar bütün mezarları, evleri, yapıları, kaleleri, türbeleri, hatta kutsal diye hürmet gösterilen bütün eşyayı vs. yıkmaktadırlar, Yakmaktadırlar. Elinde tesbih taşıyandan, ayağında yanlış bi ayakkabı olana kadar, yanlış bi elbise giyenden, mezarını yanlış yaptırana kadar bir çok insanı hapse atmış, süründürmüşlerdir. Bu onların anlayışıdır. Osmanlı veya türke ait değil. Sahabeye ait mezarları bile dümdüz etmiş yoketmişlerdir. Azcık araştırsan görürdün. Ki sanırım sen bunları biliyorsun da şu saf insanların aklını çelmek için maksustan yazıyorsun.

    quote:


    Bilindigi gibi, bu düsmanligin 1400 yillik bir hikayesi vardir ki Türk'ü hakir gören ve "insanlik/uygarlik düsmani bir canavar sürüsü" olarak gösteren yalanlarla süslenmistir. Bu vesileyle su gerçegi bir kez daha animsamamiz gerekiyor: Türk'e karsi en haksiz, en insafsiz, en vicdansiz suçlamalar, iftiralar ve yalanlar daima ve daima Arap'tan gelmistir. Sayisiz denecek kadar çok bu kötülemeler arasinda, tiksinti verici nitelikteki "Ye'cüc-Me'cüc" efsanesinden tutunuz da:
    "Küçük gözlü, kirmizi yüzlü, yassi burunlu ve .. yayvan suratli... Türklere karsi zaferler kazanamadikça hüküm günü gelmis olmayacaktir",
    ya da:

    "... Kildan (keçe) ayakkabi giyen bir toplumla (Türklerle) vurusup öldüreseceksiniz. Genis yüzlü, yüzleri kalkan gibi üst üste binmis derili (bu) toplumla vurusmanin, öldürüsmeniz kiyamet alametlerindendir...",

    ya da:

    "... Türk'e yanasmayin, çünkü sizi se verse sizi (soyar), sevmezse sizi gebertir",

    ya da:

    "(Türkler) aç olduklari zaman hirsizlik eder, tok olduklarinda da har vurup savururlar (sehvetle ugrasirlar)"

    Aptal adam! bu öğretileri destekleyecek tekbir kanıtın bile olmadığı gibi, peygamberden (Sas) Türklere övgü olan hadisler dahi vardır. Azcık araştırsan onu da görürdün. Yukarıdaki çarpıtılmış tırnak içindeki ifade ne hadistir, ne ayettir, ne de halk arasında dolaşan bir öğretidir. Yarısı efendimizin vefatından sonra gelecek bozguncu kavme ait söylediği hadisten alınma yarısı uydurma ve kalanı da ayet gibi bitirilmiş, alçakça bir uyduruk yazıdır.
    Efendimiz yüzünü gözünü boyunu posunu tarif ettiği kavim için müslümanları uyarıyor ve neler olacağını mucizevi bir tarzda anlatıyor hadisinde. bu kavim Türkler değil MOĞOLLAR'dır, aptal adam. Özellikle Arapları, bir kısım türkleri de, asyayı kırıp geçiren, azgın, gözünü kan bürümüş bu kavimi kimse durduramamıştır. Herşey hadisteki gibi gelişmiş ve arapların çok kanı dökülmüştür moğollar tarafından. Araplar ne yapacağını şaşırmıştır moğol karşısında.


    Gerisine yazmıyorum değmez..




  • quote:

    Orjinalden alıntı: bora arpınar





    "Padisahim!... Türk'ü öldür, baban olsa da,

    O iyilik madeni Yüce Peygamber,

    -Türk'ü öldürünuz, kani helaldir- demistir".







    peygamber (ASM) böyle dediğine değil yalnız müslümanlar
    hıristiyan dünyası, ve islamiyete düşman yahudiler bile inanmaz.
    kendine müslüman diyen birinin bunu nakletmesi gerçekten acınacak bir durum.
    hem iyilik madeni yüce peygamber
    hem de türkleri katlediniz diyecek
    ne desek
    ey ahmakul humakadan tahammuk etmiş sarhoş ahmak!
  • quote:

    Orjinalden alıntı: newrelease

    Baştan itibaren bazılarına tek tek cevap vereyim.. bu salaklıların hepsine vakit ayırmam gerisine tükürüp geçiyorum.

    quote:

    Orjinalden alıntı: bora arpınar

    Arab'in Tarihî Türk Düsmanligi
    Yalan.. Araplar bize bir dönem ihanet etmiştir, ama o dönem milliyetçilik akımlarıyla zaten bütün balkanlar, kardeşimiz zannettiğimiz ermeniler, asya vs. hepsi ihanet etmişlerdi. O siyasi bir seçimdi. geçiyorum..

    quote:


    (Prof. Dr. Ilhan Arsel)

    Aptallığından veya maksustan yaptığından şüpheleniyorum. Adamı tanımam..



    quote:


    Osmanli Imparatorlugu döneminde Mekke'nin korunmasi için bir kale yaptirilmis idi, ki "Ecyad Kalesi" diye bilinirdi. Vaktiyle Osmanli gücü'nün bir parçasi sayilan ve Imparatorlugun yikilisindan bu yana kültürel bir eser niteligini tasiyan bu kale, Suudi Arabistan hükümeti'nin karariyle geçenlerde temelinden yiktirildi. Kusku edilemez ki olay, Arab'in tarihî Türk düsmanliginin son, fakat bitmeyen olusumlarindan biri olarak karsimizdadir.

    Salak adam( yazara diyom sen üstüne alınma) neyse salak adam! Arabistanda Vahhabiliğin bir uzantısı diktatörce iktidardadır uzun zamandır. Bu adamlar bütün mezarları, evleri, yapıları, kaleleri, türbeleri, hatta kutsal diye hürmet gösterilen bütün eşyayı vs. yıkmaktadırlar, Yakmaktadırlar. Elinde tesbih taşıyandan, ayağında yanlış bi ayakkabı olana kadar, yanlış bi elbise giyenden, mezarını yanlış yaptırana kadar bir çok insanı hapse atmış, süründürmüşlerdir. Bu onların anlayışıdır. Osmanlı veya türke ait değil. Sahabeye ait mezarları bile dümdüz etmiş yoketmişlerdir. Azcık araştırsan görürdün. Ki sanırım sen bunları biliyorsun da şu saf insanların aklını çelmek için maksustan yazıyorsun.

    quote:


    Bilindigi gibi, bu düsmanligin 1400 yillik bir hikayesi vardir ki Türk'ü hakir gören ve "insanlik/uygarlik düsmani bir canavar sürüsü" olarak gösteren yalanlarla süslenmistir. Bu vesileyle su gerçegi bir kez daha animsamamiz gerekiyor: Türk'e karsi en haksiz, en insafsiz, en vicdansiz suçlamalar, iftiralar ve yalanlar daima ve daima Arap'tan gelmistir. Sayisiz denecek kadar çok bu kötülemeler arasinda, tiksinti verici nitelikteki "Ye'cüc-Me'cüc" efsanesinden tutunuz da:
    "Küçük gözlü, kirmizi yüzlü, yassi burunlu ve .. yayvan suratli... Türklere karsi zaferler kazanamadikça hüküm günü gelmis olmayacaktir",
    ya da:

    "... Kildan (keçe) ayakkabi giyen bir toplumla (Türklerle) vurusup öldüreseceksiniz. Genis yüzlü, yüzleri kalkan gibi üst üste binmis derili (bu) toplumla vurusmanin, öldürüsmeniz kiyamet alametlerindendir...",

    ya da:

    "... Türk'e yanasmayin, çünkü sizi se verse sizi (soyar), sevmezse sizi gebertir",

    ya da:

    "(Türkler) aç olduklari zaman hirsizlik eder, tok olduklarinda da har vurup savururlar (sehvetle ugrasirlar)"

    Aptal adam! bu öğretileri destekleyecek tekbir kanıtın bile olmadığı gibi, peygamberden (Sas) Türklere övgü olan hadisler dahi vardır. Azcık araştırsan onu da görürdün. Yukarıdaki çarpıtılmış tırnak içindeki ifade ne hadistir, ne ayettir, ne de halk arasında dolaşan bir öğretidir. Yarısı efendimizin vefatından sonra gelecek bozguncu kavme ait söylediği hadisten alınma yarısı uydurma ve kalanı da ayet gibi bitirilmiş, alçakça bir uyduruk yazıdır.
    Efendimiz yüzünü gözünü boyunu posunu tarif ettiği kavim için müslümanları uyarıyor ve neler olacağını mucizevi bir tarzda anlatıyor hadisinde. bu kavim Türkler değil MOĞOLLAR'dır, aptal adam. Özellikle Arapları, bir kısım türkleri de, asyayı kırıp geçiren, azgın, gözünü kan bürümüş bu kavimi kimse durduramamıştır. Herşey hadisteki gibi gelişmiş ve arapların çok kanı dökülmüştür moğollar tarafından. Araplar ne yapacağını şaşırmıştır moğol karşısında.


    Gerisine yazmıyorum değmez..


    Yazını şimdi gördüm her başlangıçta kendi adını anarak başlamışsın geri kalmış ülkenin taze soğan cücüğü kale olayını yanlı vermekle suçlamışsın şimdi o beynini her zerresine kadar açta oku bana arab ın propagandasını yapma diliyorsan gidip o topraklarda yaşayabilirsin.

    'Bedevi'nin kültür düşmanlığı

    (MİLLİYET 08.01.2002) Taha AKYOL


    SUUDİ rejimi Osmanlı eserlerini yok etmeye devam ediyor.
    Mekke'deki Osmanlı kalesini yıktıran Kral Fahd, şimdi de Kabe'deki Osmanlı revnakları ile Peygamber Camii'ndeki Osmanlı süsleme sütunlarının yıkılması için ferman çıkarmış!
    Kültür Bakanı İstemihan Talay'la görüştüm; şunları söyledi:
    - Taliban zihniyetinin kaynağının Suudi Arabistan olduğu bir kere daha anlaşıldı. Taliban'ın Buda heykellerini topla tahrip etmesi gibi, bunlar da Türk kültürünün ve hatta ortak tarihimizin mirası olan tarihi eserleri buldozerle yok ediyorlar!
    Talay, Suudilerin Balkanlar'da yaptıklarını anlatıyor:
    - Balkanlar'da, restorasyon ve tamir diye göstererek Osmanlı eserlerini silmeye çalışıyorlar, niteliğini değiştirip kültürel kimliğini yok ediyorlar...
    Gerçekten bu bir kültür düşmanlığıdır, vandalizmdir: Batı tarihinde 'Barbarlar'ın medeni eserleri yok etmesi gibi, Doğu tarihinde ve günümüzde de 'bedeviler' medeni eserleri yok ediyorlar.
    * * *
    TÜRK Tarih Kurumu Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu ile konuştum. Balkanlar'daki Suudi vandalizmini incelemek için gönderdikleri heyet yeni dönmüş. Prof. Halaçoğlu diyor ki:
    - Arnavutluk'ta, Kosova'da ve bütün Balkanlar'da Müslümanlar ağır ekonomik sıkıntı içinde... Suudiler geliyor bedava 'restore edelim' diyorlar. Osmanlı Türk eserlerini temeline kadar yok edip yerine 'modern' mimari tarzında cami, mescit, şadırvan falan yapıyorlar...
    Ve bedevi anlayışıyla 'modern' diye en büyük ilkellik yapılıyor, tarihi miras yok ediliyor.
    Halaçoğlu'nun verdiği bilgiye göre, Dışişleri'nin de girişimiyle, Kosova Diyanet İdaresi ile bir mutabakata varılmış:
    - Kosova'da Osmanlı eserlerinin restorasyonunu Türkiye yapacak; bu 100 - 150 bin dolar tutuyor. Türkiye'nin izni olmadan başka restorasyon çalışmalarına izin vermeyecekler!
    Halaçoğlu, yakında benzer bir anlaşmanın Arnavutluk'la da yapılacağını söyledi...
    * * *
    OSMANLI eserlerini korumak ortak tarihi korumaktır. Bosnalılar, Arnavutlar, Kosovalılar bu kültür bilincine sahip... Macarların Osmanlı eserlerini özenle koruduğunu ve Mohaç Ovası'nda bir Kanuni Süleyman anıtının yapılmasına izin verdiğini hatırlayın... Medenilik budur.
    Öbür tarafta 'bedevi' Suudiler ve Taliban!
    Osmanlı o topraklara boş fetih ve ganimet hırsıyla gitmedi. Avrupa'nın eline geçen Hind Okyanusu ve Afrika ticaretini kontrol altına alıp Akdeniz ticaretini kurtarmak için gitti. Akdeniz ticareti çökünce, sadece bizler değil, Rönesans'ın beşiği İtalya ve tüm Balkanlar çöktü.
    Suudi tavrı, bir bedevi - vahabi kompleksidir.
    Kültür Bakanı İstemihan Talay, her zamanki kültürel duyarlığını göstererek şunları söyledi:
    - UNESCO nezdinde Suudileri protesto edeceğiz. Önümüzdeki hafta UNESCO Genel Sekreteri ülkemize geliyor. Görüşeceğim en önemli konu, Suudilerin bu kültür tahribatıdır. Hem görüşeceğim, hem yazılı şikayet ve protestomuzu vereceğim...
    Suudi rejiminin bedevi ve 'Talibani' yüzünü öyle sergilemek gerekir ki, petrol dolarları bile örtememeli o yüzü...

    t.akyol@milliyet.com.tr
    .....................................................................

    MİLLİYET 09.01.2002

    Suudiler sadece kendi ülkelerinde değil Balkanlar’da da Osmanlı eserlerini yerle bir ediyor

    Ne varsa yıktılar



    Suudilerin Osmanlı eserlerine verdiği zarar Ecyad kalesiyle sınırlı değil. Balkanlar’da Kral Fahd’ın emriyle ‘onarmak’ adı altında 6 cami yıktılar


    ÖMER ERBİL / İstanbul

    Osmanlı eserlerine Taliban’ın Buda heykellerine yaptığından farklı muamele etmeyen Suudi Arabistan, Balkanlar’da da Osmanlı eseri avı başlattı. Asırlık Ecyad kalesini UNESCO’nun ‘yıkılamaz’ kararına rağmen yerle bir eden Suudi Arabistan’ın, Balkanlar’da da Osmanlı’nın izini silmeye çalıştığını, ‘yeniden yapıyoruz’ diye altı camiyi temeline kadar yıktıkları bildirildi.
    En son 120 yıl önce elden geçirilen Ecyad Kalesi, son yıllarda bakımsızlığa terk edilmişti.


    UNESCO uyarmıştı

    Geçen yılın başında Suudi yönetiminin kalenin yıkacağını yerine otel yapılacağını açıklaması üzerine Kültür Bakanlığı, UNESCO’ya başvurdu. UNESCO 1972 tarihli kültür ve doğa mirasının korunması sözleşmesi uygun davranmaları gerektiğini Suudi yetkililere bildirdi. Geçtiğimiz Haziran ayında ülkemize gelen Suudi Bakan Yardımcısı Nizar Madani’ye yıkımdan vazgeçme kararından dolayı teşekkür edilmişti.



    Envantere izin yok

    Ancak Suudi Arabistan Kralı Fahd, sözünde durmadı ve kaleyi yıktırdı. Ayrıca Kabe’deki Osmanlı revakları ile Medine’deki Peygamber Camii’nin süslemelerinin de yıkılması için ferman çıkardı. Bu duruma ilk tepkiyi gösteren Türk Tarih Kurumu açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Suudlular Balkanlarda da bunu yapıyorlar. Kosova, Bosna, Arnavutluk’ta eserleri temeline kadar yıkıp sonra ‘yeni haline getirdik’ diye yok ediyorlar. Bunu Suudi Yardım Ajansı ve benzeri kuruluşlar yapıyor. Türk eserlerinin envanter çalışmaları için Suudi Arabistan’a hâlâ giremedik."


    Aşağılık duygusundan

    Prof. Dr. Zekeriya Beyaz ise konuyla ilgili olarak şöyle konuştu:öTürklere karşı tarihi bir hınçları var. Suudlular sahabenin mezarlarını kaldırdılar. Bunlar Vahabilik göstergesi."
    UNESCO, Suudi yönetiminin dünya kültürel mirasın korunma sözleşmesine taraf olmasına rağmen, Ecyad Kalesinin miras listesine dahil edilmesi için başvurmadığını bildirdi. Aynı yetkili bu konuda inisiyatifin mirasın bulunduğu ülkeye ait olduğunu bu yüzden tavır alamadıklarını söyledi

    ................................................................................

    Osmanlı kalesi yeni mi yıkıldı?
    Ali Değirmenci Yeni Mesaj 10.01.2002

    Mekke’deki Osmanlı Kalesi yıkıldı. Arap yetkililerin Osmanlı’ya vurduğu ne ilk ne de son darbedir bu.

    Esasen yıkılan taş ve duvarlardan ibaret bir bina değil. Osmanlı’nın manası ve imajı bir kez daha darbelendi bu olayla.

    Bir redd–i miras mantığı bir nankörlük ifadesi olarak.

    Bu bir hasta mantıktır ki bugün Ortadoğuda yaşanan elem ve ızdırapların hakiki sebebidir.

    Asıl başkaldırı, Osmanlı’nın müşfik ve cömert ellerini mukaddes topraklardan el çektirmekle başladı. Sonra temeli nankörlük olan bu husumet geliştikçe gelişti.

    1516 Mercibadık, 1517 de Ridaniye zaferiyle ve Mısır’ı alarak “Hadimmul Haremeyn” sıfatını takınarak mukaddes mekanların hizmetçisi olduğunu ilan etmişti.

    Gerçekten de Osmanlı bu mekanların hizmetçisi olduğunu ispat etmişti.

    1916’ya kadar tam dörtyüz yıl Ortadoğu özellikle mukaddes mekanlar barış ve huzur içinde yaşadılar.

    Yavuz’dan itibaren bütün Osmanlı Hükümdarları Hicaz Bölgesine özel önem verdiler. Her yıl törenlerle iaşe ve barınma ihtiyaçları gönderildi. Hicaz demiryolu yapıldı. “Evlad–ı Resûl” olanlar özel olarak göz nuru gibi korundu. Dört asır Osmanlı mukaddes mekanların özellikle Mekke ve Medine’nin özel bekçiliğini yaptı.

    İşte Mekke’de bugünlerde yıkılan kale, Mekke’yi ve Kâbe’yi korumayı simgeliyordu. Ne hizmet, ne coşkuydu o.

    Ama ne yazık ki Arap yöneticiler bu büyük vefaya nankörlük ettiler.

    Dış güçlerin özellikle İngiliz Misyoner ajanların oyunlarının farkına varamadılar. Lawrens ve Hammper gibi büyük ajanlar, gafil Arap yöneticilerini Osmanlı’ya karşı kışkırttılar. Şerif Hüseyin senaryosuna alet oldular ve maalesef Osmanlı’yı arkadan vurdular.

    Esasen burada masum Müslüman Arap halkının bir kusuru yoktu ama yöneticiler oyuna geldiler. İngiliz vaadlerine aldandılar. 1800’lü yıllarda İngiliz Sömürgeler Bakanlığı Ortadoğu’yu bölme parçalama senaryosunu icra etti ve Osmanlı’ya Ortadoğu’dan el çektirildi. Şerif Hüseyin yaptığı nankörlük ve ihanetin acı sonuçlarına katlandı.

    O gün bugün Ortadoğu’nun yüzü gülmüyor ama maalesef bu belalardan ibret alınmamış.

    Son dönemlerde Osmanlı düşmanlığına eklenen Vahhabilik anlayışı bütün mukaddes hatıralara savaş açtı. Adım adım Osmanlı izleri de silinmeye devam edildi. Osmanlı’nın yaptırdığı sanat eserleri metruk halde kaldı, camiler bile. Nihayet Mekke’nin Osmanlı–Türk sembolü kale de yıkıldı. Bu tahribat daha da devam edebilir.

    Müslüman Arap halkının bize değil nefreti, saygısı, sevgisi hatta hayranlığı var. Geçmişte yapılanlardan içleri burkuluyor ve yanıyor ama mandacı zihniyete sahip Arap yöneticilerinde bir değişme yok.

    Burada günah ve vebalin büyük bir kısmı da bize ait.
    Suud’un yok etmeğe çalıştığı nedir? -1
    Abdullah AĞAR Yeni Mesaj 10.01.2002

    Hacca gidenlerin iyi bildikleri bir yer vardır. Türk hacıları ise burasını çok daha iyi bilir.

    Çünkü bildikleri şey, sadece kendi tarihleriyle ilgili değil, aynı zamanda inancın inanılmış, algılanmış ve yaşanma biçimiyle de doğrudan ilgilidir.

    Beytullah’ın Kral Abdüllaziz kapısından (ki bu aynı zamanda bir numaralı kapıdır) çıkışta tam karşısındaki tepede, güzelliği Beytullah ile bütünleşmiş bir kaledir... hacıların bildikleri yer...

    Adı Al Jiyad’dır.

    Hacılarsa adının Al Jiyad olduğunu pek bilmezler... Ama hemen herkes o kaleyi Osmanlının yaptığını bilir... Ve dillerdeki adı da “Türk Kalesidir”.

    Şimdi siz içinizden o eskidendi diye geçiriyor olabilirsiniz.

    Çünkü muhtemelen siz de, o kalenin nasıl da birkaç gün içinde yıkılıp, yerinde artık nasılda yellerin estiğini bilenlerdensiniz.

    Orası eskiden Al Jiyad’dı(!) demektesiniz.

    .........

    Evet doğrudur.

    Yıkılan bir kaledir.

    Yıkanlar ise Suud... ve Suud’un inancı algılayış biçimidir.

    Çünkü çok iyi bilinmelidir ki, Suud Rejiminin benimsemiş olduğu itikad (!), mukaddes ve muazzez bu inancın kökleriyle bugünün bağını nasıl koparmaya and içmişse... ve o and, mübarek sahabenin nasıl mezarlarını yok etmişse... elbette o ashabın peşinden gidenlerin izleri de yok edilmeye çalışılacaktır.

    Aslında yıkılan bir kale değildir.

    Yıkılmaya çalışılan bir ruhtur, bir inanış biçimidir.

    Ve aslında Suud, bu kaleyi yıkmakla kaleyi değil, o kaledeki ruhu yıkmaya çalışmaktadır.

    Kaleyi yıkmakla yapılmaya çalışılan; 1200 yataklı bir otele yer açmak mıdır?

    Yoksa tarihe karşı, tarihi eserlere karşı yapılan bir saygısızlık... bir vurdum duymazlık, bir edepsizlik midir?

    Yoksa yoksa, Türk Milletine duyulan sığ bir husumetten mi kaynaklanmaktadır?

    Yoksa yoksa yoksa(!), Türklerin bayraktarlığını yaptığı “geleneğin” ortadan kaldırılmasına yönelik derinden yürütülen oyunun bir parçası mıdır?

    Belki de İslamı, “ideolojik din” olarak algılayanların, İslamı Allah’a ulaşma dini olduğuna inananlara açtıkları savaşın bir parçasıdır.

    İşte o zaman ortaya çıkan şey, çok daha nettir.

    Evet... Aslında yıkılmak istenen bir kale değil, Suud dini ideolojik Vahhabiliğin, bizlere karşı verdiği savaşın adıdır, bu...

    Ve onlar bu savaşı asla kazanamayacaklarını bilmemektedirler.

    Aynı kendilerine şu Vahhabiliği yerleştiren kibirli İngilizler gibi...

    Onların bir türlü kavrayamadıkları gerçek; bu işin sahibinin Allah olduğudur.

    İşte o yüzden biz, başta tanımlama yaparken “kaleydi” diyerek geçmişten bahsetmek yerine, “kaledir” diyerek geniş zamanı kullanmayı tercih etmişizdir.

    Siz buna ezelden ebede deseniz de olur.

    Hatta çok daha iyi olur.

    Zaman ve mekan var oldukça yıkılmayacak bir şey vardır. Onun adı da doğruluktur.

    Doğruya inanmak, doğruyu yaşamaktır.

    Suud bir gerçeği bir türlü görememiştir.

    Ve o kale yıkılsa bile, o kaledeki ruh, kıyamete kadar Allah’ı gerçekten isteyenleri sağ salim mahşere taşıyacaktır.


    “Araplar bizi arkadan vurdu” diyerek işi genelleştirdik, karşı husumete geçtik. Bu hal aradaki köprüleri iyice attı. Bilmeden dış kaynaklı projelere yardımcı olduk.

    Dahası asıl Osmanlı’nın mirasını reddeden biz değil miyiz?

    Bu halimizle Arapları suçlamak da pek anlamlı değil.

    O halde nihai sonuç şudur:

    Önce ecdat yadigarı eserlere, Osmanlı’nın mana ve mesajına sahip çıkmak bizim görevimiz. Ancak, ondan sonra bunu Arap yöneticilerden bekleyelim.

    Şimdi zillet, sadece Ortadoğu’yu değil bizi dahi kuşatmak üzere.
    Köksüz ağaç olamaz.
    Önce biz aslımıza ecdadımıza sahip çıkarak günümüz dünyasında asaletli yerimizi almalıyız.

    Araplar da bizden ibret alır; belki kölelik mantığını terkederler.



    Yeterlimi daha çok yazar var umarım okursun da beynindeki örümcek ağı biraz temizlenir.




  • sayın arkadaşim zamanında Türklerle alakalı hadis i şerifler ve asrı saadetteki Türk izleri ile alakalı bir araştırma yapmıştımm

    ve orada gördümki ,yukarıdaki hadis i şerif tabir edilen yazılarından iki tanesi doğrudur ,ama çarpıtılmıştır ,orada aslında Türkler övülmektedir

    diğerleri zaten tamamen uydurmadır

    bir hadis i şerifte benden olmadığı halde bendenmiş gibi söz aktaranlar ,cehennemde yerini hazırlamış olur evkemakalallah mealinde hadis i şerif vardır

    başkada birşey söylemeye gerek yok zaten

    evet doğrudur bizi sevmezler çünkü Allah islam bayrağını bize vermiştir , bizde onları sevmeyiz ,ama vehhabilere bakarak tüm arapları bu şekilde değerlendirmekte yanlış



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 17_Ocak -- 5 Nisan 2005, 23:34:50 >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • ilhan arsel den uzak dur derim

    ama Arapların bizi sırtımızdan vurmalarını da asla unutmayacağız.
    ingilizlerle beraber içimizi oydular.
    bugünkü musul kerkük sorununda arapların o zamanki ihanetinin payı çok büyük.
  • Kardeş ilk yazı onundu son yazının altında yazarların ismi var.
  • Yauw türkçeyi anlamak bu kadar güç mü?
    Vahhabiler kendi halkına, kendi tarihlerine bile saygı göstermiyorlar diyorum sen hala onun bunun bıdı bıdısını yapıştırıp duruyorsun. Ya kendi halkına eziyet ediyor adamlar, bunu anlamak çok mu güç? Alıp bunu türk düşmanlığı diye lanse etmek heralde küçük israilin büyük ortadoğu projesinde türkiyeyi yanlarına alma sevdasından başka bişey değil..
    Vahhabilerin bir uzantısı olan bu adamlar kendi halkına, kendi tarihine bile saygı göstermiyor,
    Vahhabilerin bir uzantısı olan bu adamlar kendi halkına, kendi tarihine bile saygı göstermiyor,
    Vahhabilerin bir uzantısı olan bu adamlar kendi halkına, kendi tarihine bile saygı göstermiyor,
    Vahhabilerin bir uzantısı olan bu adamlar kendi halkına, kendi tarihine bile saygı göstermiyor,
    göster mi yor.

    Sanırım anlaşılıyordur..

    Bundan daha çok hadislerle ayetlerle dalga geçmeyi amaçlayan uyduruk hadis, ayet karışımı cümlelere kızarım ben, böyle birinin iyi niyeti yoktur.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: pilyeri

    ilhan arsel den uzak dur derim

    ama Arapların bizi sırtımızdan vurmalarını da asla unutmayacağız.
    ingilizlerle beraber içimizi oydular.
    bugünkü musul kerkük sorununda arapların o zamanki ihanetinin payı çok büyük.

    Kardeş ben Arabı falan savunmam ama böylesi konularda savunduruyorsunuz...Kardeş bizim tarihimizle oyun oynuyolar...ne diyolar Arablar bizim sırtımızdan vurmuş...Ne alaka asıl sırtımızı vuran ıraktaki kürtler
  • köpeklerimizi arap diye çağıran biz değilmiyiz? onlar köpeklerini türk diye çağırsa neler demezdik. ne bu ya herkez kötü biz iyiyiz. mantıklı olursak daha iyi türk olmuş oluruz.
  • Bence tam tersi arapların bize karşı düşmanılığı yok asıl bizim cehaletten kaynaklanan bi düşmanlığımız var
  • quote:

    Orjinalden alıntı: merhum

    köpeklerimizi arap diye çağıran biz değilmiyiz? onlar köpeklerini türk diye çağırsa neler demezdik. ne bu ya herkez kötü biz iyiyiz. mantıklı olursak daha iyi türk olmuş oluruz.

    Süper bir yorum olmuş gerçekten. Arkadaşım köpeğe renginden dolayı mı arap deniyor yoksa araplar sevilmediğinden mi?
  • İlhan Arsel, soğuk savaş döneminin propagandacısı hala muteber görülüyorsa yazık! İslam ve Kuran daki (güya) çelişkileri kendince bulup su yüzüne çıkarttığını zanneden bu şahıs bildiği yolun çeşitli yan dallarında da maymun misali daldan dala geçmeyi meziyet zanneder.

    SSCB de iktidar sahiplerinin yuvası olan "Militan Allah' sızlar Birliği" Başkanı Yarovslavsky' nin sözleri :

    " Müslümanlar arasında din aleyhindeki propagandalar, yalnız müslümanlar arasında çıkmış yoldaşlar tarafından yürütülmelidir, çünkü onlar bizden ziyade, kendi aralarından çıkanlara itibar ederler*"

    *K.Makarov, Militan Allah' sızlar Birliği Maruzesi, Taşkent, 1931 s.8


    boraarpınar,

    Bu açtığın 3. İlhan Arsel konusu, diğer ikisi silindi... Adam sitesinde yeterince propagandasını yapıyor, ısrarla sende buraya taşıma konuyu.

    Türk-Arap ilişkilerini tartışılcaksa bunu asla İlhan Arsel gibi birisinin yazdıkları üzerinden yapmam...




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Hellmarch


    quote:

    Orjinalden alıntı: merhum

    köpeklerimizi arap diye çağıran biz değilmiyiz? onlar köpeklerini türk diye çağırsa neler demezdik. ne bu ya herkez kötü biz iyiyiz. mantıklı olursak daha iyi türk olmuş oluruz.

    Süper bir yorum olmuş gerçekten. Arkadaşım köpeğe renginden dolayı mı arap deniyor yoksa araplar sevilmediğinden mi?


    dostum ;

    Araplar beyaz ırk...

    hatta bir Arap Bacımız vardı , aklında oradan kaldı galiba simsiyah yüzü vardı....




  • köpeklerimizi arap diye çağırmamız konusundaki alınganlığı bana bir arap söylemişti.
  • simdiye kadar pek karismayim dedim,ama artik yeter,aklinizi basiniza toplayin

    arkadaslar siz ne yapiyorsunuz,sizi anlamakta zorlaniyorum,hatta bence siz Türkleri digerlerine karsi kiskirtmaya calisan ajanlarsiniz


    böyle topicler cok igrenc geliyor artik

    önce Kürtler,simdi Araplar,yarin baska bi sey...

    iyi öyle devam edelim,herkesi düsman yap,sonra Vatanim parcalaniyor diye gel agla

    asil ben simdi agliyorum

    bu sahneler,senaryolar beni öldürüyor




  • quote:

    Orjinalden alıntı: merhum

    köpeklerimizi arap diye çağıran biz değilmiyiz? onlar köpeklerini türk diye çağırsa neler demezdik. ne bu ya herkez kötü biz iyiyiz. mantıklı olursak daha iyi türk olmuş oluruz.



    +
  • Forumu tamamen okumadım(daha önce yazıldıysa kusura bakmayın) ama şu hadisi bilmeyenler için yazma gereği duydum;

    ''Arapları üç şeyden ötürü Seviniz,
    1)Ben Arabım
    2)Kur'an Arapçadır
    3)Mahşer yerinde konuşulacak dil de Arapçadır.''
  • 
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.