Şimdi Ara

Abdürrahim ALBAYRAK . . .

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
48
Cevap
0
Favori
4.016
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Kahramanımızın konusunun olmadığını görünce bir konu açayım dedim çeşitli röportajlar resimler işte video falan koycam gerisinide siz halledersiniz

     Abdürrahim ALBAYRAK . . .


    En sevdiğim insanlar oldukları gibi yaşayan insanlardır. Gözlerinin içine baktığınızda üzüntüsünü de sevincinide belli eder bu insanlar. Abdurrahim Albayrak‘da bunlardan biri. Herşeyden önce Rize‘li. Rize öyle bir şehirdir ki rengarenk. Biraz aşağıda Abdurrahim abimizin duygusallığı ile ilgili bir kaç video izleyeceğiz ama önce kendisini tanıyalım. Altur Turizm ve Albayrak Holding‘in sahibi, eski bir Galatasaray yöneticisi kendisi. Abdurrahim Albayrak, Kanal 24′ün 24 Ekonomi programında Selçuk Geçer’in konuğu olmuş. Albayrak abimiz, küçük yaşlarda Almaya’da işçilikten başlayan çalışma hayatında patronluğa nasıl yükseldiğini anlatmış;

    Ben küçük yaşlarda, babamla birlikte Almanya’ya gittim. Orada çok çalıştım, mesailere kaldım, para biriktirdim. Çalışmanın yanında, babama da hizmet ettim.1970’li yıllarda döndüğümde İstanbul’da bir minibüs aldım. Bir yıl her gün bankaya 1000 lira koydum. Babam Almanya’da dönünce banka cüzdanını gösterince inanamadı. Onun kazancının iki katını kazanmıştım. Para 330 lira olunca bir minibüs daha aldım. Küçük kardeşimle çalışmaya başladık.

    Bir gün bir iş adamı gelip “Fabrika servisi çeker misin?” dedi. “Yaparım” dedim. Böylelikle fabrika servisi işine başladım.Fabrika’nın patronu bana yemek yeme imkânı tanıdı. 24 saatte bir yemek yerdim o da fabrikada yediğim yemekti. Ben bu şekilde çalıştım.Nereden geldiğimi iyi biliyorum. Paranın nasıl kazanıldığını da biliyorum. Şimdi insanlar başkalarının hesabını yaparak kolay kazanmanın peşinde. Alın teri akıtacaksın.

    Kızımı istediler 4 sene vermedim. Damat adayı Beşiktaşlıydı. Kızım geldi “Baba benim günahım ne?” dedi. Bende “Söyle ona Galatasaraylı olsun vereyim” dedim. O Galatasaraylı olmuyor sen vermiyorsun dedi. Damat hala Beşiktaşlı şimdi torunum oldu onu Galatasaraylı yapmaya çalışıyorum. Galatasaraylı yapacağım inşallah.

    http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=QZuX5bM2thA

    Abdürrahim ALBAYRAK'LA ÇARŞAMBA GÜNLERİ


    Galatasaray camiasının en renkli kişiliklerinden biri Abdürrahim Albayrak. Sözünü sakınmayan kişiliği, maçlardaki taşkın heyecanı ve sevimli Karadeniz şivesi ilk akla gelen özellikleri. Çekirdekten yetişme iş adamı Abdürrahim Albayrak Türkiye'nin en büyük servis ağının, Altur'un kurucusu, yöneticisi. Şu anda tam 6 bin şoförü var.

    Son iki yıldır da Volkswagen marka binek ve ticari araç bayii yani Doğuş Holding'in Fenerbahçeli patronu Ferit Şahenk'in Yenibosna'daki Doğuş Oto Bayii. Abdürrahim Albayrak geçen yılın en çok ticari araç satan bayii olmuş. Volkswagen marka ticari otolarda dünya sıralamasında da üçüncülüğe oturmuş.

    Neden buluşuyorlar?
    Çarşamba günü Altur tesislerindeydim. Bu bilgileri o sohbet sırasında edindim. Abdürrahim Albayrak'ı ziyaret etmek için Çarşamba gününü seçişimin özel bir nedeni de vardı. Uzun zamandan beri Çarşamba günleri iş adamlarının, istanbul'un önde gelen bürokratlarının, Abdürrahim Albayrak'ın Altur tesislerinde biraraya geldiğini duyuyordum. Neden mi Çarşamba günü? Neden mi buluşuyorlar?

    Buluşuyorlar, çünkü Abdürrahim Albayrak'ın sohbeti tatlı. Çarşamba günleri buluşuyorlar çünkü Altur tesislerinde Çarşamba günleri Karadeniz mutfağı günü. Pazı dolması, kuru fasulye, taş fırın ekmeği, pazı çorbası, mısır ekmeği... Menü böyle...

    Bu yemeklere kimler mi katılıyor? Örneğin bir Çarşamba günü Şişecam Genel Müdürü Doğan Arıkan, Özhan Canaydın, Mesut Yılmaz, Çavit Kavak, Global Bilgi Genel Müdürü Levent Burak Demiralp bir arada olabiliyor. Albayrak'ın Çarşamba sofrasına konuk olan isimler arasında Ferit Şahenk, Abdullah Kiğılı, Aziz Üstel, Yalçın , Ayaydın, Eren Talu, Fatih Altaylı, Yiğit Şardan gibi isimler var.

    Başbakan Şenol Hoca'yı götürsün
    Benim katıldığım yemekte Şenol Güneş vardı. Güneş, sohbet sırasında hoş bir anısını paylaştı. Trabzonspor'da kalecilik yaptığı dönemlerde antrenmanlarını takip eden isimlerden biri Nihat Genç'miş. O zamanlar Nihat Genç kaleci olma sevdasında. Antrenmanları izlerken su satarmış. Nihat Genç yıllar sonra yazar olarak Şenol Hoca'nın karşısına geçip, "Hatırlar mısınız hocam, Trabzonspor'un kalesini koruduğun dönemlerde antrenmandayken benden su alır ve başımı okşardın..." demiş.

    Güneş'in dostları...
    O zamanlar Şenol Güneş'in yerinde olmayı hayal eden kişilerden biri de Şunay Akın. Bu iki yazar şimdilerde Şenol Güneş'in yakın dostları...

    Söz Şenol Güneş'ten açılmışken... Biliyorsunuz Başbakan Tayyip Erdoğan Avrupa Birliği etkinlikleri çerçevesinde 11 Mayıs'ta Avrupa Karması'nın formasını giyecek. Malum gençliğinde Kasımpaşa'da top koşturuyordu başbakanımız. Viyana'da Avrupa-Latin Amerika karması maçında santrfor olarak yer alacak Erdoğan Türkiye'den de 50 yaş üstü bir milli futbolcu götürecek.


    Bu ismin Türk Milli Takımı'nda oynamış olması şart. Farklı isimler konuşuluyor ama bana kalırsa en güçlü aday Şenol Güneş. Hem yıllarca kalemizi korudu hem de Türkiye'yi Dünya Üçüncülüğü'ne taşıdı o... Başbakan'la nasıl paslaşırlar bilemem ama Şenol Güneş bir dönem Türkiye'nin tanıtımına büyük katkıda bulunan bir hoca olarak o takıma yakışır...

    Altur’un sahibi Abdürrahim Albayrak 5500 araçlık filosuyla her gün 86 bin kişiyi işine götürüyor. İşte Albayrak'ın yeni hedefi:


    ALTUR’un sahibi Abdürrahim Albayrak, 35 yıl önce tek bir minibüsle başladığı iş hayatında bugün 5 bin 500 aracın sahibi. Her gün 86 bin kişi onun servisleriyle işe gidip geliyor. Fakat pek çok kişi kendisini iş adamı kimliğinden çok Galatasaray aşkından tanıyor. Bu öyle bir aşk ki, oğlunun doğumunu bırakıp maça gidecek ya da damat Beşiktaşlı diye kız vermeyecek cinsinden. Hatta 43 dikişle yattığı hastaneden maç izlemeye kaçıp, yoğun bakıma alınacak kadar...

     Abdürrahim ALBAYRAK . . .


    * Toplam olarak kaç servis aracınız var? Her gün kaç insan sizin sayenizde işine gidip geliyor?

    Biz Altur olarak hem personel taşıma işi yapıyoruz hem de filo kiralıyoruz. Personel taşımada 8 bin çalışanımız var (tüm medya kuruluşları, Turkcell, İş Bankası, diğer devlet kuruluşları... Hepsini biz taşıyoruz); filo kiralamada ise kuruluşlara uzun dönem filo kiralıyoruz, o da 5500 araç. Öz malımız 5500, diğerleri kiralık yani. Taşıdığımız insan sayısı ise 86 bin.

    * Bir gün “Yok kardeşim, taşımıyorum” deseniz 86 bin kişi mağdur olacak yani.

    Evet ama İstanbul trafiği de rahatlayacak(gülüyor).

    * Minibüs şoförlüğü yaparken “Bugün cebime bin lira koymadan eve dönmeyeceğim” diyor ve her gün bu parayı bankaya yatırıyormuşsunuz. Bu nasıl bir hırstır?

    Evet, hırslıyımdır; 1976-77 yıllarıydı o zamanlar.

    * Şimdinin parasıyla günde 100 TL mi kazanıyordunuz yani?

    O zamanın parası işte. Yaşlandık şimdi kız, yapma gözünü seveyim (gülüyor). 1976’larda Almanya’dan gelip, askere gittim. Sonrasında memleketim Rize’den tek başıma İstanbul’a geldim. Anne babadan ayrı, bir barakada mazot bidonları, lastiklerle yan yana muavinim ve kardeşimle kaldım. Sabah 06.00’da kalkıp, gece bire kadar çalışıyordum. Para biriktirmem, çok çalışmam lazımdı. O düşünceyle yola çıkarak ve kendime bir hedef koyarak çok çalıştım; o bin lirayı bankaya yatırmadan mesaimi bitirmezdim. Zeytin, helva, ekmek yiyerek günü geçiriyordum. En büyük mutluluğum banka cüzdanıyla beraber bankaya gitmekti. Hele hafta sonu çalıştığım zaman pazartesi bankaya parayı toptan götürtüyordum ya, daha da mutlu oluyordum.

    * Şimdi ne kadar var cebinizde, ne kadar parayla gezersiniz?

    2 bin lira var. Kredi kartı kullanmayı sevmiyorum.

     Abdürrahim ALBAYRAK . . .


    Bir zeytini 4 ısırıkta yerken şimdi bir seferde 4 zeytin yiyorum

    * Ama Allah aşkınıza Abdürrahim Bey, bu zenginlik neye yaradı; önceden de erkenden kalkıp çalışıyormuşsunuz, şimdi de...

    Önceden param yoktu; bir zeytini 4-5 defa dişleyerek yiyordum. Şimdi param var ve 4 zeytin yiyorum. Zaten yaşın geçince kolesterol gibi hastalıklar çıkıyor ve her şeyi yiyemiyorsun. Ne yapacağım anlamadım, önceden param yoktu yiyemedim, şimdi param var gene yiyemiyorum.

    * Benim anladığım siz taa en baştan yırtmayı kafanıza koymuşsunuz ?

    O yıllarda Edirnekapı- Habipler hattında çalışıyordum. O kadar parasızdım ki, sabun biter diye saçımı yıkamazdım. Bir seferinde 15 gün yıkanamamıştım, saçım taş gibi olmuştu. Toz toprak içindeydim. Dayımın oğlu yanıma gelip: “Yav bu saçının hali ne? Şu saçını git yıka” demişti. Ama ben şimdi başka yerlerdeyim, o dayımın oğlu başka yerlerde. Demek ki çalışmadan, hava atarak bu işler olmuyor. Havanın çok sıcak olduğu bir gün ise su alacaktım ama bir şişe 25 kuruştu. Kıyamadım o 25 kuruşa. Gittim çeşmeden içtim ve parayı cebime atım. Hiç kimsenin çalışmadan bir yerlere varması mümkün değil. Rahmetli Sakıp Sabancı’nın dediği gibi, çalışmak, çalışmak, çalışmak. Bak sen de çalış, o zaman yüzün daha da gülecek. Çalışan insanın yüzü hep güler, işi olmayan insanın yüzü gülmez.

    Minibüsümü ben tamir ederdim, şimdikiler hemen servise koşuyor

    * Şu da var ki, her çalışan insana sizin gibi “Yürü ya kulum” denmiyor. Sizin farkınız pratik Karadeniz zekanızda mı gizli?

    Ben daha ilkokula giderken çıkışta simit, kestane satardım. Bak ben Karadeniz çocuğuyum ama yüzme bilmem. Neden? Yüzmeye gitmeye zamanım olmadı çünkü. Hep çalıştım. 10 yaşımdayken annemle beraber inek sağardım, çay keserdim. Almanya’da işçi olan babamın yanına çalışmaya gittiğimde babam 8 saat çalışır paydos ederdi; ben 10-12 saat çalışırdım. Tüm inşaatın küreklerini, kazmalarını temizlerdim. Her gün 4 saat mesai yazarlardı bana. Ay başında çocuk olmama rağmen babamdan daha çok para alırdım ve bankaya yatırırdım. Sonra Almanya’da biriktirdiğim parayla İstanbul Habipler’de büyük bir arsa aldım. Mesela askerde herkes para yer değil mi ama ben para kazandım. Ayakkabı boyacılığı yaptım, oturdum diğer askerlerin ayakkabılarını boyadım. Yani benim bütün her şeyim çalışmak ve ticaret üzerine kurulmuştu.

    * O halde her çalışan sizin kadar zengin olabilir mi?

    Tabi ki Allah da yürü ya kulum diyecek, iş de size uyacak ama kazandığınız parayı çarçur ederseniz olmaz. Belki benden çok daha fazla fırsat yakalayan insanlar vardır ama paralarının kıymetini bilmediler. Ben hiç sigara içmedim; paradan sebep içmedim. Paralarımı hep biriktirdim ve mükafatını gördüm.

    * Şimdiki şoförleri nasıl buluyorsunuz?

    Şoförlük yaptığım dönem parayı kaptırmamak için tamirini de kendim yapıyordum. Şimdiki şoförlerin ise hepsi Kadir Gecesi doğmuş. Fren patlaması, lastik patlaması diye bir şey yok; araçlar da hep 2-3 yaşında. Ben 15 yaşında arabalara biniyor, çalışsın diye dua ediyordum. Şimdikiler en ufak şeyde hemen servise koşuyor.

     Abdürrahim ALBAYRAK . . .


    Babamın evinde kirayla oturdum

    * Kimseden bir yardım almadan hakikaten çok şey başardım. Babamdan bile bir kalem dahi almadım; evinde kirayla oturdum. Almanya’dan dönüşte almış olduğum arazinin üzerine babam ev yaptı ve oradaki dairede kirayla oturttu beni. Anlayacağın çok ezildim ailemin içerisinde ama gocunmadım.

    * Doğum günü, Sevgililer Günü nedir bilmem, hiç kutlamadım. Bayram günleri bile dolmuşçuluk yapan bir insandım. Sadece çalışmayı bilirim. Hâlâ her sabah 06.00’da evden çıkar, 07.30’da işe gelirim.



    Birahane görünce yolumu değiştiririm

    * Altı çocuğum var. Çok şükür hepsi GS’li. İki kızımı Adana’ya gelin verdim. Tek dileğim Adana’dan kız almak.

    * Büyük kızımı istemeye gelen damadım yanımda çalışıyordu, babası da çok samimi arkadaşımdı. Maalesef Beşiktaşlı çıktı, ben de 4 yıl vermedim kızı. Sonunda kızım geldi, “Baba ben evlenmeyecek miyim” deyince izin verdim ama çocukların GS’li olmasını şart koştum.

    * Bir yerde dolaşırken ileride birahane varsa onun önünden geçmem, yolun diğer tarafına geçerim. Belki alkol almış birisi bana sataşır, belli mi olur. Korkarım alkolden.

    Çocuklarım gece dışarı çıkamaz

    * Çocuklarımın işten sonra eve gelmeleri gerek. Evli kızlarım da dahil çocuklarım hâlâ istedikleri yere gidemezler. Eğer bir yere gideceklerse, kardeşler beraber toplanıp gitsinler, ona bir şey demiyorum. Tek başına hiçbiri bir yere gidemez; bizim kitabımızda yok öyle bir şey. Mesela Reina’ya gidemezler. Öyle aşırıya kaçan yerlere izin yok.

    * Tüm çocuklarıma belli bir maaş veriririm; ister bir günde yerler, ister 30 günde. Eğer onlara istedikleri kadar para verirsem paranın kıymetini bilmeleri mümkün mü?

    * İnsan bu kadar çalışınca kendini şımartmasına da zaman kalmaz.

    Evet, hiçbir zaman şımarmadım. Hiçbir zaman personelimden geç şirkete gelmedim ve hiçbir zaman personelimden erken şirketten çıkmadım. 35 yıllık iş hayatımda hiçbir zaman evden telefon edip, “Bugün hastayım, işe gelmeyeceğim” demedim. 40 derece ateşle bile işimin başına geldim, ilaçlarla akşam ettim. Kar var, yağmur var, hastayım demedim. Ben dersem benim yanımdaki insanlar bunu çok daha kolay söyler çünkü... Çalışanlarımın cenaze ve düğünlerine muhakkak giderim.

    * Kaybetmeyi hiç sevmediğiniz doğru mu?
    Evet, çok doğru. İnanmazsın, yolda yürürken bile en büyük adımı ben atarım.



    Adnan Polat’a çok kırgınım maçlara kıskanırlar diye gitmiyorum

    * Siz gördüğüm en fanatik insansınız. Sonunda ligler başladı ve artık bol bol maç izleyeceksiniz. Bu durum keyfinizi yerine getirdi mi?

    Yok keyfim hiç yerinde değil Banucum. Nazar mı değdi ne oldu bize bilmiyorum. GS tarihinde 17’ncilik yok ve biz 17’nci sıradayız. Allah’ın izniyle başlayacağız puanları toplamaya, ondan sonra dost düşman belli olacak.

    * Bu GS’ye duyduğunuz aşk mı yoksa hastalık mı?
    Hem aşk hem hastalık. Bak keseyim parmağımı ne akacak?

    * Maça ilk kaç yaşında gittiniz?

    İlk maçımı stadın yukarısından kaçak seyretmiştim. Yıl 1972...

    * Ne zamandır GS’lisiniz, bu sevginin kaynağına inmek istiyorum da biraz?

    Ben annemden doğduğum günden beri GS’liyim. İlkokulda çikletlerin içinden Metin Oktay gibi GS’li futbolcuların resimleri çıkardı. Rize’de komşumuzun radyosu vardı, onunla iyi geçiniyordum ki maçları dinleyebileyim. Öyle başladı, bak 50‘li yaşlara kadar geldik işte.

    * Bu kadar tutkuyla bir şeyi sevmek neleri feda ettiriyor?

    Eşim doğum yaparken hemşireye para bıraktım ve maça gittim. Döndüm ki oğlum olmuş. Eşim doğumun hemen ardından beni göremeyince hemşireye, o gün maç olup olmadığını sormuş ve “O kesin beni bırakıp maça gitmiştir” demiş.

    * Yani inanılmazsınız Abdürrahim Bey, ne diyeyim.

    Dur dur daha bitmedi. Çapa Hastanesi’nde ciğer ameliyatı olduğumda da 43 dikişim vardı. Serum şişemle maça kaçmış adamım ben. Pijama, palto, ayağımda terlik ve bir yanda serum şişesi. Maçta kanamam olmuştu ve döndüğümde yoğun bakıma alınmıştım.

    * Hadi tamam şirketinizin logosunun sarı-kırmızı olmasını anlayabilirim. Ama yani bir dönem sırf renkleri yüzünden Pirelli ve Shell’in bayiliğini almışsınız. Üstelik şirketinizdeki tüm çatal bıçaklar da mı sarı kırmızıymış, doğru mu?

    Doğru. Battaniyemiz, çatal kaşıklarımız her şeyimiz sarı kırmızıdır. Gördüğüm her sarı kırmızı şeyi almaya çalışırım.

    * Bunun sınırı ne peki, mesela iç çamaşırınız da mı sarı kırmızı?

    İç çamaşırı sorulur mu kız? Yorum yok.

    * Bir dönem takımın yönetimindeydiniz. Tekrar yönetime girmeyi düşünüyor musunuz?

    Allah’ın izniyle, evelallah.

    GS’ye başkan olmayı kim istemez ki, tabii ki ben de istiyorum

    * Yakın gelecekte başkanlık düşünüyor musunuz peki?

    Kız dur bir yönetime girelim önce (gülüyor). GS’ye kim başkan olmak istemez ama şu an önümde iyi ağabeylerim var. Onlarla çalışıp GS’liliğin örf ve adetlerini daha çok öğreneceğiz, sıra bize gelince de tabii ki “Ben de varım” diyeceğim.

    * Adnan Polat seçimler sırasında sizi son dakika listesinden çıkarmıştı. Bir kırgınlık var mı kendisine?

    Kırgınlığım çok. Haksız bir şekilde beni liste dışında bırakmıştı.

    * Türk futbolunun en büyük yıldızı Arda Turan mı ne diyorsunuz?

    Türkiye’nin en büyük yıldızı Arda bir kere. Kıymetini bilmiyoruz ama çok hırpalıyoruz.

    * Futbolcularla birebir görüşüyorsunuz değil mi? Borç isteyen oldu mu mesela hiç sizden?

    Tabii, Hakan Şükür’ünden Arda’sına hepsiyle görüşürüm; yemeğe de gelirler. Borç isteyen zaman zaman olmuştur ama önceleri; son zamanlarda olmadı.

    *n Maçları hep statta mı izliyorsunuz?

    Genelde statta izlerim. Ama deplesmanlara bu aralar fazla gidemiyorum, gidemememin de bazı sebepleri var.

    * Nedir o sebepler, iş yoğunluğu mu yoksa başka şey mi?

    O da var ama şimdi oraya gitsem kıskanırlar. Futbolcular da sağolsun çok sempatik davranıyorlar bana, yakınlık gösteriyorlar. Ortamı bozar mıyım diye, rahatsızlık duyarlar mı diye çok özen gösteriyorum.

    Mesut Yılmaz bu ülkede en büyük ihanete uğrayan başbakandır

    * Ofis duvarınızda bile Mesut Bey’in fotoğrafı asılı. Mesut Yılmaz’a olan sevginiz nereden ileri geliyor?

    Mesut Bey, bu merkez binamızın açılışını yapmıştı ve benimle ilgili şöyle bir şey söylemişti: “İkimiz de aynı yöreden geliyoruz, Rizeliyiz; ikimiz de aynı pencereden bakıyoruz, ikimiz de Anap’lıyız; ikimiz de aynı renklere gönül vermişiz, ikimiz de Galatasaraylıyız.” Mesut Bey’in daha ilk yemin törenindeki konuşmasında Rizeli olduğunu öğrenmiştim. 1983’te rahmetli Özal kabinesinin Dışişleri Bakanı’ydı. O zamandan aşık oldum. Ama son zamanlarda çok samimi olduk.

    * Nasıl tanıştınız peki?

    Galatasaray maçlarında tanıştık. Kendisini inanılmaz derecede severim. O da beni çok sever; her gün en az bir sefer konuşmazsak o da ben de rahatsız oluruz.

    * Mesut Bey’in son yıllarda daha hızlı konuşmasında sizin de etkiniz var mı?

    Yav kız ne yapıyorsun, benim ne etkim olacak (gülüşmeler). Mesut Yılmaz günde beş kitap okur. Hem de üçer satır üçer satır. Hızlı okuma kursuna gitmiş.

    * Hızlı konuşamıyor ama hızlı okuyor yani.

    Zamanı gelince konuşur; sadece biraz kızdırmak lazım hızlı konuşması için.

    * Kaç yıllık bir dostluk bu aranızdaki?
    20 yıllık. Hafta sonu da Bodrum’da evindeydim. Ne o bensiz ne ben onsuz olamıyoruz (gülüyor).

    * Siyasete tekrar dönmeli mi sizce?

    Dönmesini tavsiye etmem. Yoruldu, yıprandı. Bu ülkede hiç Mesut Yılmaz gibi hıyanete uğrayan başka bir başbakan gördünüz mü? Kendi adamları ihanet etti ona, bakanlar etti. Düşünsenize siz o insanın elinden tutuyorsunuz bakan yapıyorsunuz; o insansa sizin düşmeniz için elinden geleni sarf ediyor. Belki bu konuşmalarımdan dolayı Mesut Bey bana kızacak ama beyefendinin affına sığınıyorum.

    * Bir maç sırasında Berna Yılmaz’ın belini sakat etmiştiniz, o zaman kızmadıysa bir daha kızmaz.

    Sen geçen haftaki maçı bilmiyorsun. 2-0 mağlubken kendimi kaybetmişim. Beyefendiye bir tane koydum, “Bana ne vuruyorsun kardeşim, git futbolculara ya da antrenörlere vursana” dedi.

    Kendi havayolu şirketimi kuracağım ve otel açacağım

    * Ben tam bir Laz’ım çünkü...?

    Bize Laz derler ama Lazca bilmeyiz biz. 20 yıldır her Çarşamba günü şirketimde Laz yemekleri daveti veririm, en çok buradan belli Lazlığım. Bu yemeklere 40- 50 kişi gelir; bakanlar, savcılar, meclis başkanları... En üst kademeden en alt kademeye kadar herkes. Kartvizitler alınıp verilir, sohbet edilir.

    * Tayyip Bey de geldi mi mesela?

    Geldi hem de iki defa. Zaten bizim Tayyip Bey’le köylerimiz Rize’de aynı dere üzerinde.

    * Bir erkeğin hayatında mutlaka şu üç şey olmalı...?

    GS, GS, GS.

    * Yeni projeler var mı?

    İstanbul’da iyi, marka bir otel açacağım. Bir de kendi havayolumu şirketimi kurup hava taşımacılığına gireceğim. (Banu Duran-Vatan)

    PASSAT SAHİBİ AMA ZEYTİNİ BEŞ KERE ISIRIYOR


    Abdurrahim Albayrak, Galatasaray'da yöneticilik yaptığı bir yıla yakın süre içinde televizyon ekranlarında heyecanlı hareketleri ile büyük küçük herkesin dikkatini çekiyordu. Bazıları takımın her hücumunda havalara zıplayan Albayrak'ı 'reklamını yapıyor' diye eleştirse de o 'Kolaysa onlar da zıplasın heyecandan da görelim.' deyip geçiştirdi. Sonraki dönemde kendi işine yönelen Albayrak'ın tekrar yönetime gelme konusunda 'niyetli' olduğunu söylemekle yetinelim. "Bu konuda herkesin bir görev alması gerekiyor. Yani her Galatasaraylı burada bir hizmete koşmalı. Ben de onlardan bir tanesiyim." diyen Albayrak, ligin ilk maçındaki GS'yi 'iyi, ama en az iki transfere ihtiyacı var' diye değerlendiriyor.

    Albayrak, Galatasaraylılığının yanı sıra Türkiye'nin en büyük 'servis taşımacılığı' filolarından biri olan Altur'un sahibi olmasıyla da ünlü. Birkaç ay önce Volkswagen'in Türkiye temsilcisi işadamı Ferit Şahenk'in teklifiyle bu markanın bayiliğini alarak otomotiv sektörüne giren Albayrak, Rize'de dolmuşçuluk yaparak iş hayatına başladığını da söylemeden geçemiyor. "Babam Almanya'da çalışırken ona hep 'Bir dolmuş alalım ben çalıştırayım.' diyordum. Sonra ben de Almanya'ya gittim. Biriktirdiğim ilk parayla minibüs alıp memlekette dolmuşçuluğa başladım. Bir yıl sonra da taşı toprağı altın deyip İstanbul'a geldim, hakikaten doğruymuş! Sultançiftliği-Habipler hattında çalışırken iki işadamıyla tanışmamız hayatımın yönünü değiştirdi. Minibüsçüler arasında gezerek adam tanımaya çalışırlarken ben minibüsü çok temiz tutuyorum diye fabrikalarının personel servisini taşıtmak üzere beni seçmişler. Teklif ettiler. Korka korka kardeşimle fabrikaya gittik, kabul ettik. 1978 yılıydı. O bu işin başlangıcı oldu. Bugün dev bir filoyu işletiyoruz." diyen Albayrak, her gün 78 bin kişiyi taşıdıklarını belirtiyor. Pek çoğu büyük çaplı banka ve holdingden oluşan Altur müşterilerinin sayısı 220 şirketi geçiyor, 5 binden fazla şoför çalışıyor.

    Otomobil kullanmaya karşı küçüklüğünden beri merakı olduğunu söyleyen Albayrak, babasının kendisi için Almanya'dan getirdiği ilk otomobilin VW olmasının da bu markaya karşı ayrı bir sempati duymasına neden olduğunu dile getiriyor. Her marka otomobili sevmesine rağmen gönlü büyük araçlarda olan Albayrak, zaman zaman personel taşıyan otobüslerin direksiyonuna geçtiğini, bundan çok büyük keyif aldığını belirtiyor. Range Rover, Mercedes S ve VW Passat kullanan Albayrak park sorunu yaşamadığı sürece şoför olmaksızın yola çıkıyormuş: "Araç kullanmak çok severek yaptığım bir şey. Bu yüzden şoförlü kullandığım zaman çok değildir. Arazi aracı ya da lüks sedan otomobil fark etmiyor. Tabii daha çok şehir içinde yaşıyoruz, arazi aracından çok sedanlar kullanılıyor. Kaldı ki özellikle karda filan arada bir otobüse çıkıp çalışan insanları evine, işine taşımak da güzel. Hem kendi şirketimde çalışanlara motivasyon oluyor hem de müşterilerle iç içe olmak onları bize daha yakınlaştırıyor. Bazıları tabii acayip şaşırıyor, şaka zannediyor. Trafik ise beni korkutmuyor."

    Koyu Fenerbahçeli Ferit Şahenk'le marka bayiliğine uzanan ilişkilerini anlatan Albayrak, "Önce ben sempatimden dolayı VW bayiliği istedim, onlar 'biz kendimiz bayi açacağız' diyerek benim binada kiracı oldular. Ancak 7-8 ay sonra birbirimizi iyi tanıdık, bu kez Ferit Bey teklif getirdi, bayiliği almam için. Ben zaten istiyordum. O iyi bir Fenerli, ben ise koyu bir GS'li. Ancak buradan uyuşmazlık değil, ortaya güzel bir dostluk çıktı. Birkaç yıl içinde marka içinde en çok satan bayilerden biri olmak istiyorum. Bu alanda yeni olmama rağmen sevdim." diye konuşuyor.

    İş hayatında olduğu kadar özel hayatında da asla savurgan olmadığını belirten Albayrak, "Ben bir zeytini beş seferde yerdim. Şimdi bile öyleyim. İsraf etmekten çok korkarım. Aman su boşa akmasın, aman israf olmasın diyorum. Personele derim ki yemeği doyana kadar yiyeceksin, ama atmayacaksın. Az koy, bir daha doldur. Yemeği çöpe asla attırmam. Atana da 'Seni işten atarım.' diyorum. Yemeğimi de personelle birlikte yiyorum, insan çalışan ayrımı yapmayı sevmiyorum. Bir de hiçbir çalışanın emeğinin karşılığını ertesi güne bırakmam." diyor.

    Otomotiv ve ulaşım sektörlerinin dışında turizm alanında harekete geçen Albayrak, İstanbul'daki Çınar Otel'e talip oldu. İstenen fiyatı yüksek bulan Albayrak, mevcut bir oteli alarak ya da yeni bir otel yaparak mutlaka bu alanda yatırıma gideceğini belirtiyor.







  • cok uzun konu

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Vay be hakikaten cok ugrasmis bi yerlere gelmek icin. "Karadenizli olmama ragmen yuzme bilmem neden? İnsanlar okuldan sonra yuzmeye giderken ben annemle cay kesmeye giderdim" burasindan bile ders alinir.Parayi ve mevkiiyi hakeden nadir insanlardan.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • okudum ama bu eski bir olay gsnin 17ci oluşundan bahsediliyor.
  • AA'ın oğlu çevirmede ehliyetsiz yakalanıp polisle tartışmıştı gece, Hilton'dan güvenlik müdürü gelip halletmişti falan öyle bir olay hatırlıyorum.

    Bide AA hoçam, ticari VW sorun çıkardığında servise götürmezsen bilirsin nolacağını.
  • * Hadi tamam şirketinizin logosunun sarı-kırmızı olmasını anlayabilirim. Ama yani bir dönem sırf renkleri yüzünden Pirelli ve Shell’in bayiliğini almışsınız. Üstelik şirketinizdeki tüm çatal bıçaklar da mı sarı kırmızıymış, doğru mu?

    Doğru. Battaniyemiz, çatal kaşıklarımız her şeyimiz sarı kırmızıdır. Gördüğüm her sarı kırmızı şeyi almaya çalışırım.

    * Bunun sınırı ne peki, mesela iç çamaşırınız da mı sarı kırmızı?

    İç çamaşırı sorulur mu kız? Yorum yok.





  • Kelimesi kelimesine okudum herseyi hak ederek kazanmis helal olsun bir kez daha takdir ettim.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Dursun Aydın Özbek İstifa!
    5 ay önce açıldı
    FATİH TERİM İSTİFA
    11 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • Okudum valla hepsini, okumanızı tavsiye ederim hayat dersi niteliğinde.
  • çok sempatik adam. Anlattıklarına bakılırsa sahip oldugu mevkii de halal.
    Helal olsun ne diyelim
  • adam
  • Yarın okuyacağım.
  • Saygı duydum helal olsun
  • gerçekten içten , temiz , tutkulu bir taraftar örneğidir kendisi , ülkemizde nadir bulunan tiplerden maalesef
  • Baba parasıyla değil çalışarak alın teriyle yapmış demek bu kadar serveti helal olsun
  • gol sevinçleri ayrı bi meşhur ama , özellikle bu maçtan çok Abdürrahim abinin bu kadar üzülmesine daha fazla içerledim.

    Ula ne istedik her şey gitti bi maçı alın dedik






  • Şu adamla 5 dakika bile olsa muhabbet etmeden ölmek istemiyorum.
  • Çok iyi , herşeyi çalışarak yapmışta , tam bir işkolikmiş abi.Bu kadar işkolik olduğunu bilmiyordum..Ama helal olsun
  • helal olsun adam çalışmış etmiş de fazla cimrilik yapmış be 15 gün saçını yıkamamak nedir abi sabun bitmesin diye
  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.