Şimdi Ara

17 Ağustos 1999, Gölcük Depremi

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
26
Cevap
0
Favori
880
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Marmara Depremi ya da 17 Ağustos 1999 depremi, 17 Ağustos 1999 sabahı, yerel saatle 03:02'de gerçekleşen, Kocaeli/Gölcük merkezli deprem. Richter ölçeğine göre 7,5 Mw büyüklüğünde gerçekleşen deprem, büyük çapta can ve mal kaybına neden olmuştur.

    17 Ağustos depremi, tüm Marmara Bölgesi'nde, Ankara'dan İzmir'e kadar geniş bir alanda hissedildi. Resmi raporlara göre, 17.480 ölüm, 23.781 yaralı oldu. 505 kişi sakat kaldı. 285.211 ev, 42.902 iş yeri hasar gördü. Resmi olmayan bilgilere göre ise yaklaşık 50.000 ölüm, ağır-hafif 100.000'e yakın yaralı olmuştur. Ayrıca 133.683 çöken bina ile yaklaşık 600.000 kişiyi evsiz bırakmıştır. Yaklaşık 16 milyon insan, depremden değişik düzeylerde etkilenmiştir. Bu nedenle Türkiye'nin yakın tarihini derinden etkileyen en önemli olaylardan biridir. Türkiye'nin önemli bir sanayi bölgesi olan Marmara Bölgesi'nde meydana gelmiş ve çok geniş bir coğrafyayı etkilemiş olması, ülkede büyük sıkıntılara neden olmuştur.



    Büyük felaketin üzerinden 17 yıl geçti. Kayıplar unutulmadı ancak neden kaybettiğimiz çabuk unutuldu. Tüm halkın ve ülkeyi yönetenlerin, yöneteceklerin mutlaka ders çıkarması ve buna göre tedbir alması gereken bir olay. Deprem ülkesi olduğumuzu ne yazıkki günlük hayatımızda pek hatırlamıyoruz. Tekrar aynı tabloyu yaşamamak, aynı manzaralara şahit olmamak dileğiyle.







  • şu veysi kurtun değerini bilseler keşke
  • İnsanların çoğu uykuda ne olduğunu bile anlayamadan can verdiler . O zamanlar Ataşehir'deydik . O bölge baya sağlam olduğu için niye dayımlara karşıya geçtiğimizi anlayamamıştım taa ki ilerledikçe o evleri görene kadar .

    Telefonlar falan her şey çökmüştü . Hava aydınlanınca dayımla Avcılar'ı falan gezmiştik 5-10 katlı binalar hamburger gibiydi .

    Bütün bunlardan daha acısı ise bazı insanların yardıma geliyoruz diye gelip göçük altlarında kalanların bileziklerini çalmasıydı . Ben birebir görmedim de bir arkadaşın babası anlatmıştı .
  • İzmit'te oturuyoruz. Adapazarı Akyazı'da anne tarafım oturuyor.(dayımlar dedemler filan) O sene 9 yaşındaydım. 16 Ağustos günü babam tutturdu Akyazı'ya gidelim. Normalde annem istemedikten sonra istemezdi. Ama o gün ne olduysa tutturdu Akyazı'ya gidelim.

    Neyse çıktık gittik Akyazı'ya. O gece deprem felaketi oldu. Üç beş gün sonra babam mahalleye gideyim bakayım, kimsede bir şey var mı, evde hasar var mı vs. Bu arada yeni evimize taşınalı 3-5 ay olmuştu. 4 katlı çift daire bir apartmandı. Babamla dedemin ortak olarak yaptığı binaydı. Babam yola çıkmış, normalde 45 dakikaya gidilen 60 km. yol, otoban ve D100 kara yolu kapalı olduğu için yan yollardan mahallelerden vs. geçerek 4-5 saate gitmiş.

    Bizim apartmanın hemen yanında da bir apartman vardı, bizimki ondan 2 metre civarı yüksek idi, uzaktan da fark ediliyordu bizimkinin yüksek olduğu. Babam mahalleye yaklaşınca uzaktan bizim evi görmüş, normalde daha yüksek olan evimiz diğer apartmandan alçak görünüyormuş. O anda anlamış evin yıkıldığını... 4 katlı bina en alt katı üzerine oturmuş, üstteki 3 kat sağlam duruyor. Biz de 3. katta sol dairede oturuyorduk, diğer daireler boştu. Evin yanına gitmiş, felaketi görmüş, kendi dairemize çıkmış ve biraz ağlamış koca babam.. Kolay değil, yılların emeği var sonuçta...

    Velhasıl yılların yorgunluğu ve emeği ile yapılan koca bina bir anda bir beton yığınına dönüştü. Eşyalarımızdan hiçbiri kırılmamıştı. İnanır mısınız, 3. katta balkon duvarındaki mermerin üzerinde duran küllük yere veya içeriye düşmemiş, sapa sağlam duruyordu. Yani koca ev gitti ama evin içindeki eşyalarda herhangi bir hasar yoktu.

    16 Ağustos günü babam Akyazı'ya gidelim diye tutturmasa belki de evin yıkılması sırasında ailemizden biri ölebilirdi...

    Çok şükür o ev gitti ama babam başka bir yere müstakil olarak kendi evini yaptı, her şeyde vardır bir hayır. Hz. Allah memleketimizi, milletimizi her türlü felaketten korusun.




  • 250-300 kilometre mesafe var aramızda Gölcük ile, ona rağmen şiddetini hissetmiştik. Dolaplar, kitaplıklar üzerimize üzerimize devrilmişti. Ufak olmama rağmen unutamamıştım o geceki felaketi, hala da hatırladıkça kötü hissederim kendimi. Dile kolay, 18.000 kişiyi aldı götürdü.

    quote:

    Orijinalden alıntı: TheCaliph_

    İnsanların çoğu uykuda ne olduğunu bile anlayamadan can verdiler . O zamanlar Ataşehir'deydik . O bölge baya sağlam olduğu için niye dayımlara karşıya geçtiğimizi anlayamamıştım taa ki ilerledikçe o evleri görene kadar .

    Telefonlar falan her şey çökmüştü . Hava aydınlanınca dayımla Avcılar'ı falan gezmiştik 5-10 katlı binalar hamburger gibiydi .

    Bütün bunlardan daha acısı ise bazı insanların yardıma geliyoruz diye gelip göçük altlarında kalanların bileziklerini çalmasıydı . Ben birebir görmedim de bir arkadaşın babası anlatmıştı .


    Yağmalama olayı deprem kadar büyük bir rezalet maalesef.

     17 Ağustos 1999, Gölcük Depremi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sirkadyen -- 17 Ağustos 2016; 1:24:56 >




  • korku flim gibi izlemek istemiyorum allah yaşatmasın terör siyaset vs çözümü varda arkadaş bu deprem in zerre çözümü ne kadar ev sağlam yap şiddetli oldumu varya gitti tırstım lan
  • Depreme karşı yapılan hiçbir çalışma yok şuanda.O kadar eski hastane okul karakol vs varki istanbulda bir depremde yerle bir olacak veya ağır hasar alacak.Sen önce bunları düzelt ondan sonra 3. havalimanını kanal istanbulu yaparsın.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Yaklaşan İstanbul Depremi
    11 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sirkadyen

    Yağmalama olayı deprem kadar büyük bir rezalet maalesef.

    Van depreminde de aynı şekilde yardım tırları ışıklarda durdukça yağmalanmıştı. İnsan aç gözlü olunca.

    Düşünsenize yardım malzemesi çalacak kadar aşağı insanlarla kapı komşusu olmak.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi BlackGhost12 -- 17 Ağustos 2016; 2:53:07 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: BlackGhost12

    quote:

    Orijinalden alıntı: Sirkadyen

    Yağmalama olayı deprem kadar büyük bir rezalet maalesef.

    Van depreminde de aynı şekilde yarfım tırları ışıklarda durdukça yağmalanmıştı. İnsan aç gözlü olunca.

    Düşünsenize yardım malzemesi çalacak kadar aşağı insanlarla kapı komşusu olmak.

    Yardım malzemesi ayrı, insanların yıkılan evlerine girip hırsızlık yaptılar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • o depremde golcukte yasamama ragmen depreme golcukte yakalanmistik. nasil bi sanssa bizimkisi en azindan binalarda degildik de sorun olmadi.

    =====

    depreme gelince, 2001 krizinin ana sebebidir. yikilan uretim sahalari uretilmis urunlerini kaybetmis ve tekrar faliyete gecene kadar neredeyse 1 yillik uretimi kadar zarar etmistir, insanlarin kaybettigi paralar ve sanayicilerin odeyemedigi kredilerin getirdigi zincir kopmasi krizi getirmistir. eminim o deprem ayni yerde bugun olsa Turkiye diye bir devlet kalmaz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Jeopol -- 16 Ağustos 2016; 20:01:52 >
  • Henüz 4 yaşındaydım. Sadece karanlıkta apar topar aşağı indiğimizi, kalabalıkta beklediğimizi ve daha sonraları bir süre çadırda kaldığımızı hatırlıyorum.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hayatımın açık ara en kötü günü 17 ağustosŞansımıza yalovadaydık birde....Keşke şu konuyu görüp hatırlamasaydım bu günü
  • “GÖLCÜK’TEN BETER OLUR”

    Jeoloji Uzmanı Prof. Dr. Okan Tüysüz: “Kentsel dönüşüm yasası sevindirmişti. Ama kentsel dönüşümden çok binasal dönüşüm yaşıyoruz. Toplanma alanları artık bina veya otopark oldu, geriye gidiş var. Yüksek katlı binalara dair yönetmeliğimiz yok, acilen çıkmalı. Başka ülkelerin yönetmeliğiyle bina yapıyoruz. Bu binaların depremde hasar gördükten sonra onarılmaları imkânsız. Yıkyap çözüm değil. İmar planını yenilerseniz tüm çevreyi düzenler yeşil alanı artırırsınız. Bu da kentsel dönüşüm olur. İhtiyacımız olan bu. İstanbul olası depremde Gölcük’ten daha fazla hasar alır. Çünkü bu deprem Gölcük’ten daha yoğun nüfusu ve yerleşimi vuracak. Can kaybı ve maddi hasar daha fazla olacak. 17 Ağustos depreminden sonra oluşan hassasiyet unutuldu. Deprem unutmaya gelmez. Denetlemeye gelince de parasını vererek denetleme olmaz, kamunun görevi olmalıdır.”

    Deniz Jeolojisi Uzmanı Prof. Dr. Naci Görür: “Şu anda depremle ilgili ne yapılıyorsa büyük ölçüde kentsel dönüşüm şemsiyesi altında yapılıyor. Ama önemli olan depremde en çok etkilenecek yerlerde dönüşüm yapmak. Bunun yerine rantı yüksek yerlerde yapılıyor. Kentsel dönüşüm depreme hazırlanmada önemli ama tek faktör değil. Depremin en büyük tahribatı altyapıya olacak. Ama bu aşamada bir zafiyet görünüyor. Depremle birlikte çevre de geri dönülmez bir kirlilik yaşayacak. Yıkılması muhtemel binlerce binanın evsel atıkları, metalleri enkaz kaldırıldığı zaman denize, toprağa gömülüyor burada oluşacak metal kirlilikleri hava, su ve toprağa karışıyor. İmha edemezseniz çevre felaketi yaşatırsınız. Çernobil’in Karadeniz’de kansere neden olduğu gibi. Marmara sanayi bölgesi. Deprem sanayi tesislerini etkileyecektir. Buralarda patlayıcı kimyevi maddeler var. 99 depreminde de oldu, bu maddeler çevreye yayıldı. Yani iş kentsel dönüşümle bitmiyor.”

    “KENDİLİĞİNDEN YIKILIYOR”

    Jeofizik Mühendisi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu: “Yüksek yapılar yapılıyor, bu kentsel dönüşüm değil. Bu yapıların yönetmeliği yok ve deprem anında bizlere ne yaşatacağı da meçhul. Çözüm kentsel dönüşümdür yapısal dönüşüm değil. Afet anında toplanma alanı bırakılmadı. Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler, Zeytinburnu artık deprem görmeden kendi kendine yıkılan binalarla dolu. İnşaat tutkusu sonumuz olmasın. Yüksek binalar çöktüğünde kurtarma ekipleri bile bir şey yapamayacak.”

    http://www.haberturk.com/gundem/haber/1282709-17-agustosun-17-yilinda-uzmanlar-uyariyor



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sirkadyen -- 17 Ağustos 2016; 14:49:46 >




  • Birkaç gün önce inşaat mühendisi kuzenimle deprem konusunu konuşuyorduk.


    Depremden hemen sonra yapılan binaların, yapı denetime rağmen, %80'inin depreme istenen özellikleri karşılamadığını söyledi. Şimdi %100 olmuştur herhalde.

    Deprem İstanbul'da olursa Türkiye diye bir ülke kalmayabilir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sirkadyen S kullanıcısına yanıt
    Valla apartman işine son verilip abd deki gibi müstakil bahçeli tarzı evler yapılmalı.
  • Depremi gölcük\d.derede yaşamış biri olarak ALLAH birdaha göstermesin.aradan 17 yıl geçmesine rağmen kentsel dönüşüm hala başlamadı.17 agustos depremi zamanın hükümetinin acizliğini gün yüzüne çıkartmıştı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Umarım tekrar olduğunda tüm ailem ve yakınlarım evlerinde bulunmaz. Şu an bulunduğum yapıya hiç güvenmiyorum.
  • deprem doğal afettir fay hattında yaşıyoruz. bunu daha anaokulundan çocuklarımıza aşılamamız gerekir. en güzel örnek japonya.
    adamlar deprem olunca toplantıya kaldıkları yerden devam ediyorlar o denli güveniyorlar yapılarına.
    bizde tedbirler aldık ama bunu en iyi bir başka depremde göreceğiz işe yaradımı yaramadımı diye ama inşallah hiç deprem olmaz kaçınılmaz olan olacak isede inşallah tedbirler işe yarar.
    bunlar deprem öncesi tedbirler. birde deprem sonrası var. burada hükümete çok iş düşüyor. bingöl ve van daki depremlerde sıvanda geçtiler kimse inkar edemez. lakin istanbul onlara benzemez. googleye yazın 1999 depreminde gelen yardımlar ile işçi ve memur maaşları ödendi deprem zedeler açıkta bırakıldı. geçici konteynırlara kapatılan halk rezil edildi.
    geçmişinden ders çıkartmayan kaybetmeye mahkumdur. 1999 depremi çok iyi bir dersti umarım bir daha öyle günler yaşamayız.




  • Biraz korkutucu ama okumakta fayda var. Deprem sadece İstanbulluları etkilemeyecek.

    https://seyler.eksisozluk.com/beklenen-buyuk-istanbul-depremiyle-ilgili-her-sey

    deprem anı: çığlık çığlığa koşan insanlar, kağıt gibi yıkılan evler olacaktır her yerde. yeni yapılan bir kaç mahalle, istisnai 3 5 bina dışında heryer toz bulutu, her yer yıkık, her yer kaos, her yer ne yapacağını bilmeyen insanlarla dolacaktır.

    depremden hemen sonrası: enkaz altında kalanlara bağıranlar, ve ilk yağmacılar bu dönemde olacaktır. elektrikler kesilecektir. cep telefonları kitlenecektir. medya yayınları aksayacaktır. depolar, mağazalar, marketler soyulup soğana çevrilecektir.

    depremden birkaç saat içinde: ağır yaralılar ölmeye başlayacaklardır. ölüm sayısı bu bölümde yaklaşık 100-150bin olsa da hızla artacaktır. artçılarla yıkılmayan binalar da yavaş yavaş yıkılacaktır. suç oranı yağma için büyük oranda artacaktır. köprüler 8 büyüklüğü görmeden muhtemelen yıkılmayacaktır fakat yollar perişan olacağı için bütün ulaşım kitlenecektir. herkes istanbuldan kaçmaya çalışacaktır. hastaneler yıkılmamışlar ise kaos ortamında kavga ve ölümlere şahit olacaktır.

    depremden sonra ilk gece: enkaz altından insan çıkarmak dışarıdaki ölüleri sevketmek ya da kurtulanları doyurmaktan çok daha önemsiz duracaktır. 15 milyonluk hatta etrafındaki büyük şehirlerle 20 milyondan fazla nüfusu olan bir şehri elden doyurmak imkansız olduğundan hırsızlık veya cinayet olayları yaşanacaktır. şehri ağır bir kıtlık havası kaplayacaktır. eğer kış ise, ilk geceden itibaren donarak ölümler başlayacaktır, hem enkaz altındakiler hem dışarıdakiler için.

    24-48 saat arası:rüzgar hali hazırda esmiyorsa inmeyen toz inecektir. yaralı olarak hastaneye gitmeye çalışanlar bir muhattap bulamayacaklardır. iç kanama, travma gibi vakalar büyük oranda öleceklerdir. enkaz altındaki ölüler yavaş yavaş kokmaya başlayacaklardır. türkiye çapında istanbuldan kaçanları evinize alın, bolbol ekmek üretin türü kampanyalar başlayacaktır, gıda yardımı yapın. bilgi dezenfermasyonu olacaktır. ölü sayısı ve hal durumuyla ilgili deprem bölgelerine muhabirler giremeyeceği ya da girmeyeceği için kulaktan duyma veya tahminlerle bilgiler verilecektir. ekmek, yemek, çadır, soğuk, bebekler, çocuklar ve yaşlılar çok büyük problem teşkil etmeye başlayacaktır.

    48-72 saat arası:enkaz altından çıkarılanlar olsa bile, ki iş makineleri veya akut bu işe başka deprem kadar yoğunlaşamayacaktır, hastanede ilgisizlikten öleceklerdir. açlık çoğu insan için ciddi bir hal aldığı için her yemek yardımında kalabalık ve kaostan insanlar ölmeye başlayacaktır. şehrin elektriği muhtemelen geri getirilemediği için zaruri ihtiyaçlar karşılanamayacaktır. su ciddi bir problem haline gelecektir. sevkiyatlar aksayacağı için damacana veren şirketler servis veremeyecektir. istanbul dışına muazzam göç olacaktır. çalıntı otostop otobüs veya herhangi bir şekilde yürüyerek de olsa insanlar istanbuldan kaçmaya çalışacaklardır. ölü sayısı 400bin civarına tırmanacaktır.

    72-96 saat arası: martılar şehrin içine girip sokaktaki ya da enkazdaki ölüleri yemeye başlayacaklardır. şehir kokmaya başlayacaktır. kurtulanlar da açlık veya soğuktan ölmeye başlayacaklardır. su açlık bir çöl gibi saracaktır istanbulu.

    4-7 gün arası: devlet bütün dış-iç yardım stoğunu eritip marmara bölgesi dışında çok az varolan fabrikasına ne üretebildiyse afet bölgesine göndermeye devam edecektir. hükümetin resmi olarak düşüp askerin yönetime el koymasını bu aralar öngörüyorum. bütün tsk bütün şehri afet bölgesi istediği yeri de karakolu yapacaktır, şehir dışından vicdani görev olarak gelmiş doktor ve hemşireleri çalıştırmaya çalışacaktır. yemek kimseye yetmeyecektir. battaniye çadır gibi yardımlar ikinci planda kalcak, soğuk perişanlık ve ölüm yaratmaya devam edecektir.

    2. hafta: türk ekonomisi, türk lirası değerinin çoğunu yitirecektir. istanbul dışındaki hayat için inanılmaz bir enflasyon söz konusu olacaktır. ekmek günler çerisinde özellikle marmaraya yakınyerlerde 1den 5e hatta 10 liraya çıkabilecektir. bütün ülke stokları ve depolarına devlet el koyup istanbula gönderecektir. bu sırada şehirde, pislik, hastalık, açlık ve ölümler önüne geçilemez bir hal almaya başlayacaktır. ölü sayısı depremden hemen sonraya göre belki de 500 bin artış gösterecktir. kurtulanların bile kurtarılamaması, dışarıdakilerin salgın hastalıklarda ölmesi, özellikle patlayan bebek ve çocuk ölümleri bundan sonra da devam edecektir.

    2-4 hafta arası: ölü sayısı depremden hemen sonraya göre 1 milyona yakın artış gösterecktir. ekonomide kur, ekmek fiyatı, temel gıda malzeme fiyatları sabitlenecek, tsk tarafından yönetilen afet bölgesinde belki sözlü belki yazılı karne ile yemek dağıtımı devam edecektir. ilaç yokluğu, müsait olmayan şartlar gönüllülerin geri dönüşüne sebep olabilecektir. iş makineleri toplu mezarlar kazacaklar, belki de kimlik tespitlerine gerek olmadan insanlar gömüleceklerdir. ölüm ve göç sebebiyle istanbulun nüfusu maksimum 3-4 milyon kalacaktır.

    1-3 ay arası: koku dağılacaktır. istanbul hayalet şehir haline gelecektir. içinde 1 insanın dahi olmadığı hayalet yıkık mahalleler ortaya çıkacaktır. gıda tüm türkiyede sorun haline gelecektir. ithalat ile bu sorun çözülmeye çalışılacaktır. süpermarketler büyük oranda bomboş koridorlarda 3 5 ekmek peynir zeytin domates patates satan, konserve koyulan yerler olacaklardır. ülke üretimi çok büyük oranda düşecektir. imkb eğer olur da açılırsa %98lere varabilecek düşüş gözlemlenecektir. dolar/tl 20nin üzerine çıkacaktır. bu sırada şehrin elektriği ve suyu geri kazandırılmaya çalışılacaktır. şehir suyu pisliği hastalıkların önüne geçilememesi, pislik gibi sebeplerden ölümler son hızla devam edecektir.

    1 sene içinde: özellikle facebook gibi siteler aracılığıyla insanlar ulaşabildiklerine ulaşacaklardır, ulaşılamayanlar öldü kabul edileceklerdir. resmi rakamların çok çok üzerinde gerçek ölüm sayıları olacaktır. türk ekonomisi %80lere varan oranda küçülecektir. ekonomik krizin ötesinde, yaşam zorluğu çekilecektir. 1 yıllık aranın ardından bazı kurumlar çalışmaya veya eğitime devam ederken bazı kurumlar bunu başaramayacaktır. asker başta kalmaya devam edecek, seçim yönünde bir istek veya ihtiyaç olmadığı için seçim yapmayacaktır.

    hepsinden sonra: deprem sonucu(hastalık, açlık vs. dahil) 1-2 milyon arası insan yok olacaktır. bu trajediyi bu millet atlatamayacaktır. hayat devam edemeyecektir. türkiye tüm dünyada depremin yıktığı ve bitirdiği ülke olarak kalacaktır. toprak altıda yatan bir tanıdığı olmayan olmayacaktır. enkazlar yıllar boyu kıpırdatılamayacaklardır.

    istanbul ise yıllarca basit bir kasaba olarak işleyecektir, bütün ekonomik turistik, endüstriyel yükü uçacaktır. türkiyenin yeni istanbulu yeni yüzü uzun süre izmir olacaktır. tarım ülkesine dönüş ve fabrikalar ile ülkeyi doyurmak üzere üretim yapılmaya çalışılacaktır.


    son olarak, deprem anı için en doğru ve yaşamsal önerileri maddeler halinde doug cropp'tan okuyalım:

    1) 'binalar çökerken basitçe 'çömelen ve korunan' kişiler istisnasız her defasında ezilerek ölüyorlar. masa, araba gibi nesnelerin altına giren kişiler her zaman ezilirler.

    2) kediler, köpekler ve bebekler'in hepsi doğal bir şekilde dizlerini ana rahmindeki gibi karınlarına doğru çekerek kıvrılırlar. deprem anında sizde bu şekilde kıvrılmalısınız. bu doğal bir güvenlik ve hayatta kalma içgüdüsüdür. daha küçük bir boşlukta hayatta kalabilirsiniz. hafifçe ezilecek ama yanında boşluk yaratacak bir kanepe, geniş büyük bir eşyanın yanında durun.

    3) ahşap evler deprem anındaki en güvenli yapılardır. sebebi basittir; ahşap esnektir ve depremin zorlamasıyla hareket eder. eğer ahşap bina çökerse geniş yaşam boşlukları oluşur. ayrıca, ahşap binalar daha az yoğunlukta yıkılış ağırlığına sahiptir. tuğla binalar ayrı tuğla parçalarına ayrılacaklardır. tuğlalar bir çok yaralanmalara sebep olacaktır, ama (beton) bloklardan daha az ezilmiş vücutlar yaratırlar.

    4) eğer gece yataktayken deprem olursa, basitçe yuvarlanarak yataktan düşün. yatağın çevresinde güvenli bir boşluk oluşacaktır. oteller müşterilerine deprem anında yatakların yanında yere uzanmalarını salık veren bir uyarı notunu odalarda her kapının arkasına asarlarsa depremlerde çok büyük hayatta kalma oranlarını sağlayabilirler.

    5) televizyon izlerken deprem olursa ve kolayca kapıdan veya pencereden dışarı kaçmak mümkün değilse, kanepe veya büyük bir koltuğun/sandalyenin yanında cenin pozisyonunda kıvrılarak yere uzanın..

    6) bina çökerken kapı kirişlerinin altına geçen herkes ölür...nasıl mı? eğer kapı kirişlerinin altına geçerseniz ve kapı kirişi öne veya arkaya doğru düşürse inen tavanın altında ezilirsiniz. eğer kapı kirişi yana doğru yıkılırsa ikiye bölünürsünüz. her iki durumda da ölürsünüz!

    7) hiçbir zaman merdivenlere gitmeyin/yönelmeyin. merdivenler (ana binadan) farklı bir 'frekans aralığına' sahiptir; ana binadan bağımsız/ayrı olarak sarsılırlar. merdivenler ve binanın geri kalanı devamlı olarak birbirlerine çarparlar, ta ki merdivenlerin yıkılışı
    gerçekleşene kadar. merdivenlere ulaşan insanlar basamaklar yüzünden yaralanırlar. korkunç şekilde sakatlanırlar. bina yıkılmasa dahi, merdivenlerden uzak durun. merdivenler binanın hasar görmesi en muhtemel kısmıdır.. depremde yıkılmamış olsa dahi, merdivenler bağırarak kaçmaya çalışan insanların aşırı yüklenmesi ile çökebilir. merdivenler binanın geri kalan kısmı zarar görmemiş olsa dahi her zaman güvenlik açısından kontrolden geçirilmelidir.

    8) binanın dış duvarlarına yakın yerlerde durun, mümkünse dışına çıkın. binanın iç kısımlarındansa dış kısımlarına yakın yerlerde olmak çok daha iyidir. binanın dış çevresinden ne kadar içeride olursanız, çıkış yolunuzun kapanma ihtimali o kadar artacaktır.

    9) enkaz halindeki gazete ofislerini ve çok miktarda kağıdın olduğu ofisleri dolaşırken kağıdın sıkışmadığını /ezilmediğini keşfettim. kağıt yığınlarının/kümelerinin etrafında geniş boşluklar bulunur/oluşur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Beetle Juice -- 17 Ağustos 2016; 15:55:05 >




  • Peki neler yapıldı? Mesela toplanma alanları afet merkezleri falan ne oldu? Herşey unutulup gitti mi?
    Sorumluluk alabilecek siyasetçi veya yöneticilerimiz var mı?

    quote:

    Deprem alanını, Zaman'a kim verdi?'
    'Deprem alanını, Zaman'a kim verdi?'
    CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, 17 Ağustos depreminin 17’nci yıldönümü nedeniyle bir açıklama yaptı.

    Yarkadaş, “Hafızalarımızdan silemediğimiz, hatırlamak dahi istemediğimiz, 17 Ağustos 1999 yılında yaşadığımız büyük depremin üzerinden 17 yıl geçti. Ülke olarak büyük acılar çektik, kaybolup giden canlara yandık. Ama ne yazık ki; gelinen noktada yeterli önlemler alınmadı. Olası bir depremde daha kötü tablolarla karşılaşabiliriz” dedi.

    ‘DEPREM TOPLANMA ALANINI, ZAMAN GAZETESİ’NE KİM VERDİ?’

    Yarkadaş, şu ifadelerde bulundu:

    “Ülkemiz topraklarının %93‘ü, nüfusunun %98‘i, sanayi kuruluşlarının %98‘i deprem bölgeleri içinde olduğunu ezbere bilmekteyiz. Bu gerçeklere rağmen, yerleşim ve yapılaşma amaçlı yer seçimi çalışmalarında mühendis, mimar ve şehir plancılarının deprem riski konusundaki uyarıları dikkate alınmıyor. Hukuksal ve ekonomik önlemler için yeterli adımlar atılmıyor. Bakın, bundan yaklaşık altı ay önce TBMM Başkanlığı’na bir soru önergesi vererek Acil Eylem Planı çerçevesinde deprem toplanma alanlarını sordum. Aradan 6 ay geçmesine rağmen soru önergeme cevap verilmedi. İstanbul’da kaç adet deprem toplanma alanı olduğunu yetkili ağızlardan öğrenemedik. 2002-2016 yılları arasında imara açılan toplanma alanlarını sorduk en küçük bir cevap alamadık.

    FETÖ denilen örgütle hummalı bir mücadele başlatan AKP hükümetine aylar önce şu soruyu sormuştum, “İstanbul Bahçelievler’de Zaman Gazetesi’nin bulunduğu alan deprem toplanma alanı mıydı? Bu alanın imam planını değiştiren kararın altında kim ya da kimlerin imzası var? Bu kişilerden hesap soracak mısınız?” fakat bir cevap alamadım.”

    BU ALANLARI İMARA KİM AÇTI?

    İstanbul’da Acil Eylem Planı başlığında boş alan olarak tutulacağı bilgisi verilen ancak daha sonra yapılaşmaya açılan alanların bazılarına gelin hep beraber bakalım:

    “Ali Sami Yen (Şişli), Anthill (Şişli), Starcity Outlet Center (Bahçelievler), Zaman Gazetesi (Bahçelievler), Ağaoğlu MyCity (Bahçelievler), Meydan AVM (Bahçelievler), Sahilpark Veliefendi (Zeytinburnu), Onaltı Dokuz (Zeytinburnu), Ora AVM (Bayrampaşa), Forum İstanbul (Zeytinburnu), Kiptaş Ünalan Evleri (Üsküdar), Kiptaş Tuzla 2-3 Etap Konutları (Tuzla), DAP Royal Center (Maltepe), TOKİ Avrupa Konutları (GOP), Kemalpark evleri (Esenler), Çınar Olimpia Park Sitesi (Bağcılar), Ataköy Konakları (Bakırköy), Capacity AVM (Bakırköy), Selenium Plaza (Beşiktaş), Ortaköy Ermeni Vakfı Arazisi (Beşiktaş)”

    Bu listeden İstanbul’a yapılan suikastın fotoğrafını ve ortaya çıkan rantın büyüklüğünü görebilirsiniz. Bu şekilde mi depremle mücadele edeceğiz. Bu mudur ders çıkarmak? Bu alanları kim ya da kimler imara açtı?

    Buradan bir kez daha uyarıyorum, Deprem ülkemizde kaçınılmaz bir yaşam gerçeğidir. Unutulmamalıdır ki; geçmişte büyük depremler olduğu gibi yakın gelecekte de olmaya devam edecektir. Somut önlemler almadığımız takdirde facialar kaçınılmaz olacaktır.

    HAKKARİ VE ŞIRNAK’TAN ÖNCE DEPREM BÖLGELERİNE BAKIN

    Meclis Genel Kurulu'nda Şırnak ve Hakkari'nin il olmaktan çıkarılacağı kanun tasarısının görüşüleceğini de hatırlatan Yarkadaş, “Bir hükümetin önceliğinin bu olmaması gerekir. Şehir merkezlerinin değiştirilerek terörle mücadele de yol alınması mantık dışıdır. Hükümet şehir merkezlerinin taşınmasıyla uğraşacağına, deprem riski taşıyan bölgelerin taşınmasıyla uğraşsın. Hükümetten bu konuyu yeniden gözden geçirmesi ve Şırnak ile Hakkari'nin il olarak kalması için gerekli adımı atmasını bekliyoruz. Cizre ve Yüksekova il olabilir fakat Hakkari ve Şırnak'ın il olmaktan çıkarılması büyük yanlış olur. Cizre ve Yüksekova’nın il olması durumunda kentsel dönüşüm ve TOKİ projelerini de inceleyeceğiz. Umarım buradan da bir rant kapısı yaratılmaz.

    http://www.gercekgundem.com/istanbul/226237/deprem-alanini-zamana-kim-verdi




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.