11 Eylül İkiz Kulelere İlk Uçağın Çarpma Anı (7. sayfa)

11 Eylül tiyatro. Ama monmeşmemmuz gerçek.

Yersen.

Sizin atladığınız nokta şu binayı yıkan şey uçağın ilk çarpmada verdiği hasar değil dakikalarca binada yanan uçak yakıtı sonucu çelik kolonların erimesi üst katın yıkılmaya başlayıp altıda momentumla götürmesi inşaat mühendisi arkadaşlar bunu daha net açıklar.

çarpan uçakta ki yakıt kullanılan uçaklarda kullanılan standart yakıt, bunu yapmasına imkan yok, binayı yapan mühendisler bunu defalarca açıkladı

çelik yumuşasa ve üst kat çökse bile videolarda ki görüntüde bina tamamen olduğu yere çöküyor

başka videolarda alt katlarda olan patlamalardan dolayı çıkan toz duman gözüküyor

itfaiyeciler de buna şahit zaten

onun dışında böyle bir olayda abd gibi bir devlet bütün binanın çeliğini alelacele eritip gemi yapıyor doğru düzgün inceleme fırsatı bile verilmiyor

Dakikalarca yansın 757'nin yakıtının yanması ile ısı en fazla 800-900 dereceye çıkıyor. Binanın çeliğinin erime sıcaklığı 1500 derece.

İlginç olan çelik eridiyse bile çarpmanın olduğu katın eriyip ortadan bir kırılma yapması gerekirdi. Oysa bina zeminden çöküşe başlıyor.

Ben pek inanmıyorum o uçakların kocaman binaları yıkacağına mutlaka başka iş var. Çünkü binalar olduğu yere yıkılıyor sağa yada sola yatmıyor. Bir kaç video izledim zaten alt katlarda bomba gördüğünü söyleyen bir sürü insan varmış.

Bana 63 metre genişliğinde çelik-beton bir yapıyı delip karşı taraftan kokpiti çıkan bir uçağı tanımlar mısınız?

fizik bilginiz pek zayıf

Madem biliyorsunuz bize anlatın bizde öğrenelim.Yıllar önce bu olayı epey araştırmıştım Ve binanın pulverizasyon yöntemiyle yıkıldığına kanaat getirdim.Çelik konstrüksiyon gökdelenin uçak çarpmasıyla yıkılması imkansız.Binaların yıkılışına bakarsanız ikisindede üstteki katlar en dibe inene kadar zarar görmüyor nerdeyse bütün yapı erimiş çeliğe ve toza dönüşüyor.Ayrca Pentagon'a çarpıp eriyip Yok olduğunu iddia ettikleri uçakta cabası.

Yaklaşık 7 yıl önce Filistin doğumlu bir arkadaşım yarım yamalak Türkçesiyle bu konuda bişeyler söylemişti tabi birşey anlamamıştım olayları bir ara merak edip araştırınca bu sonuca vardım Ve bence doğru.Gidip Amerikanların söylediklerinemi inanacağız gördüklerimizemi.

Usama Bin Ladinide öldürüp denize attıklarını iddia etmişlerdi tabi bunada kimse inanmadı

Gerekirse tanimlarim. Ama once senden bekliyorum, oyle bir olay fizikte yok dedin. Hala aciklama yok  

Konu çok uzun fakat özet geçerek anlatabilirim.

Yapının çökme şekli binanın üretim tekniği ve yapısal dinamiği ile alakalı. İkiz kulelerin her iki kulesinin merkezinde çekirdek diye tabir edilen merkezi taşıyıcı kısım bulunur. Bu kısımda 47 adet farklı ebatlarda çelik kolon bulunmaktadır. Bu kolonlar ana merkezde bina dikey yüklerinin yüzde 65'ini taşımaktadır.

Kolonlar arasında katlar, asansör boşlukları havalandırma alanları servis boşlukları ve acil durum merdivenleri (A,B,C) bulunmaktadır. Bina dış yüzeyinde ise 236 adet toplam her cephede ise 59 adet çelik taşıyıcı kolonlar bulunmaktadır. İki kolon gurubu yani bina çekirdeği ile dış kolonlar arasında ise taşıyı kolon bulunmamaktadır. Bunun temel nedeni katlarda büyük açıklıklar ve çalışma alanları yaratarak binanın ofis alanlarının geniş şekilde planlanabilmesini sağlamaktır.

Bina 1960'ların sonunda dikey ve yatay yüklerde şiddetli rüzgarlara, deprem yüklerine ve bir boeing 707'nin çarpma şiddetine dayanabilecek şekilde tasarlanmıştır. Aynı zamanda bina yatay olarak bölünmüş ilk gökdelen olarak kayıtlara geçmiştir.

Binanın dış çerçeve ve iç sütunlar arasında katları oluşturan tabanları prefabriktir. Her bir kat dış cephe kolonları ve iç merkezdeki taşıyıcıya monte edilerek katlar oluşturulmuştur. Bu hem yapının inşa süresinde kolaylık sağlamış hemde statik ve dinamik yüklerde binanın esnek bir yapıda olmasını sağlamıştır.

WTC'nin çöküşü ile ilgili 2002 yılındaki soruşturmalarda Tasarımcı ve Mühendis Leslie Robertson, kulelerin o sırada hizmette olan en büyük uçaktan ( WTC'nin açılmasından dokuz yıl sonra 1982'de kurulan Boeing 767'yi değil) ne kadar etkileneceğini hesapladı (Boeing 707). Her ikisi de kanat genişlikleri dışında benzer uçaklardı, ancak bina tasarımı Boeing 707 baz alınarak tasarlanmıştır. (The Bridge, Leslie E. Robertson 2002)

Bir uçakta veya diğer hareketli nesnelerde bulunan enerji, hızı ile orantılıdır. Eğer hız iki katına çıkarsa, bu enerjinin dört katıdır; hızın üç katına çıkarılması enerjinin sekiz katına yol açar. WTC'nin dış cephesi ve çevre kolonları sağlamdı ve uçağın etkisini emdi, ancak belki de bir kazanın tüm yönleri (yani jet yakıtın basınçla binaya yayılması ve patlama, alçı duvar kaplamaları, molozlar ve yangın) tasarım ekibi tarafından dikkate alınmadı. Böyle bir olayın olasılığı tasarım sırasında baz alınmayarak önemsiz kabul edildi.

Yüksek binalar dereceli sütunlarla (yani katlar yükseldikçe yük azaldığından azalan kalınlıkta sütunlarla) inşa edilmiştir. WTC'nin alt katları 110 katın ağırlığını taşımak zorundaydı, bu yüzden merkez sütunları 100 mm kalınlığında kaynaklı çelik kolonlarla inşa edildi. Daha yüksekte, çarpma bölgelerinde, sütunlar sadece üstlerinde 20 veya 30 kat tutmak zorunda kaldı, bu yüzden çevre yani cephe sütunları yaklaşık 8mm kalınlığında çelik kolonlara sahipti. Orta yükseklikte, çevre yani cephe sütunlarının duvarları 60mm kalınlığında olurdu. Bu sağlam sütunlar, uçağın etkisine, daha yüksek olan üst katlardaki daha hafif sütunlardan çok daha fazla direnç gösterebilirdi.

WTC 1 Kolon ve Katların aldığı hasar

Saat 08:46'da kaçırılan American Airlines Uçuş 11, 96. katın neredeyse merkezine yani binanın tam çekirdeğine doğru, saatte 200 mil/saniye hızla, yataydan aşağıya doğru 25 derece sola doğru kuleye çarpmıştır. Bu 10 derecelik yatay açı, 93 ila 99 katlara zarar verirken, 35 çevre yani sütununun kesilmesine ek olarak, altı çekirdek sütunun tamamen kesilmesine birlikte (Şekil 27), diğerlerine ağır hasar verir. Ayrıca, bilgisayar analizi, 47 çekirdek kolondan 43'ünün yalıtımlarından arındırıldığını göstermiştir.

WTC 2 Kolon ve Katların aldığı hasar

Sabah Saat 14:03'te kaçırılan United Airlines Uçuş 175, WTC2'ye çarptı; darbe hasarı diğer kuleye göre daha da yıkıcıydı. Uçak, saatte 240mil/saniye hızda seyahat ediyordu, aşağı doğru 6 derece aşağı iniş açısı ile 35 derece sola yatma yaparak kulenin güney yüzüne binanın sağına çarparak 77. ile 85. katlar arasından binaya girdi ve 33 dış sütunu keserek, merkezde 10 çekirdek sütunun taşıyıcılığını ortadan kaldırdı ve pek çok taşıyıcı kolona ağır zarar verdi. Toplam 47 çekirdek sütunun 38'i yangın koruyucu yalıtımlarından sıyrılmıştır. Yalıtım ayrıca hasarlı zeminler boyunca kafes kirişlerden sıyrıldı. Uçaklar kulelere, tasarlandıklarından çok daha fazla kuvvetle çarptı. Ancak, kuleler böyle bir etkiyle başa çıkabildiler ve ayakta kaldılar ve bazı insanların tahliye olmasını

sağladılar.

YANGIN İLE İLGİLİ;

Uçak; Binanın çevre sütunlarının ihlal ettikten ve iç çekirdeğin ve taban alanının çoğuna nüfuz ettikten sonra, birkaç kata yaklaşık 10.000-15.000 galonluk jet yakıtı püskürtülerek, daha fazla ısı transferi üreten bir fırın olarak işlev gören enkazı dışarı iten çok sayıda yüksek yoğunluklu bir yangın ortaya çıktı. WTC'ye yapılan yıkıcı yapısal hasarın yanı sıra, darbeden gelen kuvvet yangın fıskiye sistemini keserek depolama tanklarından su tedarikini imkansız kıldı. Kat kafeslerinde bulunan yangına karşı kaplamalar (SRFM) çarpma sırasında sıyrılarak yerlerinden koptular. Ne kadar yanmaz malzemenin yerinden çıktığını tahmin etmek zordur, ancak fotoğraflar ve diğer sonuçların kanıtları çelik üzerinde çok az yanmaz olduğunu göstermektedir. İlgili alaşıma bağlı olarak, çelik yaklaşık 1.500 C'de erir. Kuledeki yangınlarda kolonlar taşıyıcı özelliğinin yaklaşık %50'sini (550'C) kaybederken, kulelerdeki yangınların yaklaşık 800 ila 900'C'ye ulaştığı bilinmektedir.

SÜTUNLARIN BURKULMASI;

Sonuç olarak, hasarlı taban alanı ve kafes kirişler ısındı ve yavaş yavaş güçlerini kaybetti. Çok az koruma ile veya hiç koruma olmadan, genişlemeye ve sarkmaya başladılar ve battıkça, dış duvarı 150 cm kadar çekti. Dış kolonlar kırılma noktasına ulaşana kadar eğilme devam etti. Bina, ilk çarpma bölgesinde devam eden muazzam yapısal hasar nedeniyle yol açarken görülebilir. Aynı zamanda hasar alan katlar yangının etkisi ile birbiri üstüne düşmüş ve alttaki sağlam katların bir kaç katın yükünü taşımasına da neden olmuştur. Dış kolonlar bu muazzam yük ve yangın karşısında dayanmadı ve iç ve dış kolonlar arasındaki katlar çöktüler. Başlangıçta bu yıkım ​​en zayıf tarafta gerçekleşti. WTC'2 için üst bölümün (760.000 kN) darbe kütlesi Titaniğin toplam ağırlığının bir buçuk katından daha ağırdı ve 8.52m./san. bir darbe hızıyla aşağı çöktü.

Normal şartlar altında, yüksek binalardaki yangınlar genellikle belirli bir alanda başlar ve yağmurlama sistemleri veya diğer yangın güvenliği önlemleri kullanılarak kontrol altına alınır. Bu istisnai durumda durum böyle değildi. 1968 New York Yapı Kanunu, çelik malzemenin yangın derecesini ve çeliğe yangın derecesi vermek için gerekli kalınlık spesifikasyonunu belirlemek için test yapılmasını gerektiriyordu. Bu, çıplak çeliği olanların artık bir yangın derecesine sahip olmadığı anlamına geliyordu. Zemin makaslarının tasarımcıları, Laclede Steel Co, Leslie Robertson ve Yomi Yasuaki, kompozit zemin sisteminin bu tür dayanıklılık testlerine duyulan ihtiyacı fark ettiler. NIST, “Liman Otoritesi bunu doğruladı, WTC zemin sisteminin yangına dayanıklılık testlerinin gerçekleştirildiğine dair bir kanıt yok”; yangına dayanıklılık binada test edilmeyen tek bileşendir. Şunu sormak gerekir: Bu büyüklükteki bir bina ve dünyadaki bu yapı, yangından korunmada nasıl bu kadar kısa bir test alabilir? Yanal rüzgar yüklemesi ve olası uçak etkisi için derinlemesine tasarlandılar, ancak yangın testi yaparken neden bu kadar derinliğe girmediler? Uçak yakıtı ve sonrasındaki tasarım dikkate alındı ​​mı? Yangına dayanıklılık binaların tüm alanlarında tutarlı mıydı?

NIST, yapının aldığı hasarın neden olduğu zayıflamayı anlayabilmek için benzer yanma testleri kullanarak zayıf bağ mukavemetli SFRM bölümlerinin (yangın korumalarının) yerinden çıkarak çıplak çelik maruziyetine neden olduğunu gösterdi. Bina bakım işlemleri veya asansör boşluğu momentumu nedeniyle yapının ömrü boyunca bu malzemeler kısmen yerinden çıkmıştır. Ömrü dolan katlarda ise kalınlık seviyeleri azalarak kaybolmuştur. Yangına karşı koruma kaplamalarının zaman içerisinde yenilenmesi gerektiği raporda hatırlatılmıştır.

Jet yakıtı, taşıyıcı kolonlarda gücü kaybetmek için çeliği eritmek zorunda değildir; sıcaklık arttıkça, yangınlardan aktarılan ısı çeliği yapısal başarısızlık noktasına kadar zayıflatmak için yeterliydi. WTC2'nin çökmesinden dakikalar önce, kulenin köşesinden akan erimiş aluminyum ve çelik görüldü. assachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) malzeme mühendisliği profesörü olan Dr. Thomas W. Eagar ve lisansüstü araştırma öğrencisi Christopher Musso, WTC yangınının maksimum sıcaklığını 1000°C olarak belirledi. çeliğin erime noktasına yakın olsa bile (yaklaşık 1500°C). “İkiz Kulelerden çıkan gözlenen siyah dumanın tipik bir oksijen açlığı olan bina yangınıyla tutarlı olduğunu belirttiler. Eagar ve Musso (2001) gerçek sıcaklığın büyük olasılıkla 950° C'nin altında kaldığı sonucuna varmışlardır ki bu WTC kulelerindeki neden olan yangınların çöküş için yeterli olduğunu kanıtlamaktadır.

Komplo teorisyenleri ayrıca WTC'nin çöküşünü başlatmak için Nano-termitin kullanıldığını iddia ediyor. Çok sayıda video, çökmeden hemen önce WTC2'den akan parlak kırmızı erimiş metali göstermektedir. İlgili alaşıma bağlı olarak alüminyumun erime noktası yaklaşık 660'C'dir. Sıcaklık tablosuna göre, alüminyum 650'C'den 900'C'ye kadar parlak kırmızı yanar. Uçaklar %80 alüminyumdan oluştuğu ve WTC çevre duvarları alüminyum kaplama ile yapıldığından, çökmeden önce WTC2'den dökülen şey tam olarak budur. Ek olarak, uçağın enkazları itme olasılığı en yüksek olan tarafa düşmüş, bu nedenle yangınlarda oluşan sıcaklıktaki bu artış alüminyumun eritilmesi için fazlasıyla yeterliydi.

11 Eylül'den sonra Kompo teorisyenleri en çok yangın konusu üzerinde durdular. Fakat yapılan soruşturma ve mühendislik çalışmalarında yangın yüzünden kulelerin yıkılmayacağı teorisi çürütülmüştür. NIST Resmi raporunda özellikle bu konunun üzerinde durulmaktadır. Komplo teorilerinin ana iddiası, yangının ve hasarın olayın getirdiği tam yapısal başarısızlığa izin vermek için yeterli olmadığıdır. Böyle büyük bir binanın hiçbir zaman yangın nedeniyle böylesine yıkıcı bir yaşam kaybıyla yıkılmadığını iddia ediyorlar. Ancak, bu tam bir yanlış anlamadır. Benzer şekilde, kim iki uçağın doğrudan etkisinin ve bunu izleyen petrol yakıtlı yangının senaryosunu güvenilir bir şekilde tahmin edebilirdi? Binayı tasarlayan ve inşaa eden mühendisler dahil olmak üzere, araştırma komisyonları, binadan kurtulan insanların verdikleri ifadeler, üst katlarda mahsur kalan kurbanların telefon kayıtlarında anlattıkları, yüzlerce farklı kameranın yangının yarattığı hasarları kayda aldığı video kayıtları ve bilgisayar analizleri ve hesaplamaları ile Kulelerin o gün çarpmanın etkisinden sonra çıkan yüksek yoğunluklu yangın nedeniyle yıkıldığı kanıtlanmıştır.

Temel KAYNAK:

www.nist.gov/el/final-reports-world-trade-center-disaster-investigation