Şimdi Ara

Yıllar önce meslek lisesinde başıma gelen bir olay

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
3
Cevap
0
Favori
718
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • gerçekten traji komik bir hikayedir efendim.

    sene 1996, lise 1' e gidiyorum. endüstri meslek lisesinde okuyorum, endüstri meslek lisesi ortamını bilen bilir, metre kareye düşen kumaş pantolonlu, mavi önlüklü ve yarısı tüğden oluşan ergen sakallı sap ortalaması türkiye ve dünya standartlarının çok üzerindedir.

    öyle bir seviyedir ki burası, sizin beğenmediğiniz bağcılar anadolu lisesi bizim meslek lisesinin yanında `california ınstitute of technology` gibi durur. mesela yere kalem düşürsek eğilip alamazdık, tüm gün ceza sahası içerisinde yandan kesilen sert ortaya penaltı olmasın diye eli götünde müdahale eden defans oyuncusu gibi gezerdik. işte bu yüzdendir ki vahşi bir ortam ve bu ortamda evrim geçirmiş ve vahşi doğaya uyum sağlamış öğretmenlerimiz mevcuttu.


    eskiden fifa oynayanlar bilir şimdi var mı bilmiyorum, oyunun zorluk ayarları vardı `amateur` - `professional` - `world class` diye.

    ha işte bizim öğretmenler içerisinde de böyle zorluk dereceleri vardı. bunlar içerisinde de `sadullah` isminde çekindiğimiz, `yiğit bulut` 'dan geriye kalan tüm jöleleri kullanan bol saçlı ve world class zorluk seviyesinde bir hocamız mecuttu.

    efendim kendisinin dayak atma ratings'leri ise şu şekildeydi:

    tokat : 99
    tekme: 92
    uçan tekme : 89
    cetvelle geçirme: 88
    küfür: 92
    rezil etme: 96
    dayak sonrası sınıftan siktir etme özelliği ise 92 idi.

    yani öğretmenlerin dayak açısından `cristiano ronaldo`su , zorluk seviyesi olarak world class'ı idi. aynı yolda ğkarşılaştığımızda sadece yolumuzu değil kimliğimizi değiştirirdik


    neyse efendim okuldan kendimi eve attığım bir günün akşamında bir akrabanın düğünündeyiz. okula göre çok daha elit bir ortamda , yani okula göre elit olan ortam, dayılı, amcalı, halalı, halaylı, zılgıtlı düğün akşamı işte:)

    neyse çaylarımız içiyor, erkekler bir arada oturuyor sohbet akıyordu. ortamınhttps://store.donanimhaber.com/16/4b/f7/164bf7b2238f55a7c5707966ea1ff3ae.jpg reno 12 sahibi, israil, ameriga falan alakasız sallayan, her şeyi bilen, düğün gecelerinde orta sahada sohbet kuran, kumaş patolonlu, çizgili cepli tişörtlü ve göbekli amcası nedendir bilinmez o karmaşada benim okulu sordu.
    nerede okuyon vs falan derken '' la orda bizim sadullah var la'' bak ona benim selamı mı söyle, kör seyidin selamı var de seni kollar, gözetir haaa dedi.

    içimden hassiktir, dışımdan aleyküm selam deyip ortamdan uzaklaştım. sonra
    dışarıya kız kesmeye çıktım,şalvarlı 65 yaşında teyzelerin arasında kimseyi göremeyince tam eve yönelecekken yine aynı dayı omzuma dokunup ''sadullah'a selam söylemeyi unutma yiğenim'' dedi.

    neyse aradan 2 ay falan geçti, yıl sonu yaklaşıyordu, o sene ilk defa uygulanan bir sistem var `ortalama ile geçme sistemi`. ders ortalaması 2.5 'in altında olanlar otomatikman sınıfta kalıyor.

    sınavlar falan bitti, vergi memuruna döküman hazırlayan muhasebeci gibi bir oraya bir bu buraya elde hesap makinası dolaşıyorum. matematik'den şu kadar, türkçe'den şu kadar vs.. neyse tüm dersler açıklandı, baktım tüm planlarım tutuyor, `ortalamam atölye dersi hariç 2.24` civarı ama `atölye dersi 3 gelirse` direkt ortalamam `2,60` falan yapıyordu ki bu bana fazlasıyla yetiyordu. atölye uygulamalı ders olduğu için birazda ona güveniyorum.

    neyse efendim geldi bizim atölye dersi notu, sonuç : `2` ve dolayısı ile sınıf tekrarı demekdi bu. 2 hafta sonra ortalama yükseltme sınavı vardı. anneme babama falan sonucu söylemedim ama ne yapıp ne edip ortalama yükseltme sınavından 3 almalıyım.

    bu arada nabız yoklamak için arada okuldan arkadaşlarla falan görüşüyorfum, tabi görüşüyorum dediğim muhabbet her nekadar `ne ber lan yar....m` dan ibaret olsada bu sohbetlerde bizim sadullah hocanın bölüm başkanı ve atölye dersi sorumlusu olduğunu öğrendim.

    amerikan filmlerinde birden kafasında şimşek çakıp, ip uçlarını birleştiren dedektif edasıyla, aklıma düğünde israilden dem vuran reno 12'li amca geldi.

    ''sadullah'a selam söylemeyi unutma yiğenim''

    artık bu son şansımdı yoksa sınıfta kalacaktım, kafaya koydum o riski alıp dayının selamını söyleyip, bir şekide durumumu anlatıp, atölye dersinden 3 almak için her şeyi yapacak, hatta belkide hocayı kafalıyacaktım.

    büyük gün geldi, sırf tertipli ve düzenli görünmek için ütülü kumaş pantolon, gömlek, babamın kravatı ve içinde kariyerime şaşmaz oto sanayine devam edeceğimi gösteren ders notlarım ile tertipli ve ciks bir şekilde yola koyuldum, odasına yaklaştığımda odadan bir müzik sesi geliyordu kapı aralıklıydı yani açıktı. kapıyı iki defa tıkladım , döner koltuğunda `o ses türkiye'de sırtını dömüş hadise` gibi sırtı dönüldü. karşında oturan başka bir öğretmene konuşmadan bakıyordu. sanki ben şarkı söyleceğim o da kırmızı tuşa basıp bana gülerek yüzünü döbecek ,benim atöyle notuna 3 verecek ve bende sınıfı geçecektim.

    sert bir şekide arkasını dönüp ayağa kalktı.

    hocam bizi....derken sağ avcunu elmacık kemiğime sapladı.kıravatımdan tutup iki tane okkalı şamar daha atıp ''siktirrrrr'' çık dışarı kapıyı vur tekrar gel dedi.

    ne oluyor anlamadan yüzümde sadullah hocanın elinin şablonu , dağılmış kıravat ve gömlekle kendimi tekrar kapıda buldum. eski topraklarını kazanmak için 1. balkan savaşına katılıp elindeki edirne'den de olan osmanlı ordusu gibi hissettim kendimi. selam söylemeye gelmiştim halbuki, ama dedim ya sınıfta kalmak var işin ucunda tekrar kapıyı vurdum, hiç bir şey olmamış gibi sesi geldi:

    -gelllll

    sesizce ve nefretle bana bakıyordu, ''evet söyle'' dedi.

    - sanki kapıya ikinci gitiğimde '' çekil amk bok ettin, ben hallederim'' diyen diğer ikinci kişiliğim olayı dervralmış ve hiç bir şey olmamış gibi gibi'' hocam dedim bizim bir akraba var `seyit amca`. size selam söylememi söylemişti onun için geldim dedim. size selamı var !

    -hangi seyit?

    - valla `kör seyit` dedi ama tam soyadını bilmiyorum. dedimhttps://eksiup.com/dc3d3b27b128 bu resimdeki dayak yemiş adam edasıyla.

    içinde bulunduğumuz durumdan o dahttps://eksiup.com/7d9d0f3cf654 bu resimdeki gibi utanmıştı kendisine bir tanıdığından selam getiren öğrenciye dayak atmış, herşeyi berbat etmişti. yere bakarak "tamam sağol"dedi.

    hiç bir şey söylemeden bok gibi çıktım odadan, bırak muhabbet kurmayı falan dayak yiyip çıkmıştım yanından. tek umudum vardı artık, o da bu durumdan kendisinin de utanıp bana atölyeden 3 vermesiydi. böylece kör seyit'e de mahçup olmazdı.

    aradan 2 hafta geçti atöyle sınavına girdim atölye dersim 2 idi. sınavdan sonra kurul sınav puanı olarak `0` verdi. evet yazıyla `sıfır`. ortalamadan daha düşük puan alınca ortalamam düşmüyordu ama 2.24 ile sınıfta kalmıştım yapacak bir şey yoktu.

    o gün anladım ki torpil vs falan bize pek gelmiyor, hatta ters tepiyor. dedim ki bundan sonra kimseye kendini ezdirme ve en iyisini yapmaya çalış. zaman geçti sağlık yüksek okulu bitirdim o okulda öss'den en iyi puan alan 10 kişiden birisi ben oldum. ayrıca onların tüm çabalarına rağmen o sene sınıfta kalmadım çünkü milli eğitim bakanlığı çok sınıfta kalan olduğu için not geçme ortalamasını 1 ay sonra 2.00 a düşürdü. yaşım şu an 37, o sene 1 aylığına sınıfta kaldığımı hala babam bilmez.

    ama ben hiç unutmam....



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi fakir-bir-kul -- 10 Aralık 2018; 13:5:31 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >



  • ÖSS den en iyi alan öğrenci derken Total net 15 miydi ? O tarz okulda 1. Olmak standartin altında kalıyor .



    Hikayeyi de beğenmedim zorla bir sonuca baglamissin gereksiz tasvir yapmışsın . Kısaca burada sınıfta kaldın.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi elLbufFer -- 10 Aralık 2018; 13:13:21 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.