|
Yaşanabilir gezegen arayışında sıvı ayna devrimi



-
-
amaç yaşanabilir gezegen bulmak değil, en yaşanabilir gezegende doğmuşuz zaten.
amaç, yeni sömürgeler bulabilmek. Batı'nın genetik kodlarında bu var.
-
Harika bir fikir yapılması için sabırsızlanıyorum.
Oluşacak tüm dönme kaynaklı hataları tamir edeceklerdir.
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
Dört üstteki haberde yorum yapan arkadaşa binaen diyorum ki: "Bunların suçlusu hep memurlar."
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
Biyolojik canlıların hepsinde var üreme. Yayılmakta üremeyi kolaylaştırıyor
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Mesele yaşanabilir gezegen bulma kandırmaca örtusunun altında uzay hammadeleri nadir metal avı.(su dahil)
-
Gidilebilir ve hatta gidilebilseydi bile yerleşilebilir olarak değerlendirilmiyorlar. Bu da for the sake of science kapsamında.
En yaşanabilir gezegende doğmadık, bu yorum büyük bir önyargı (bias) içeriyor, yaşamın gelişimi ve serpilmesine Dünya'dan daha elverişli gezegenler mevcut olabilir ve çok büyük ihtimalle mevcutlar da. Ama Dünya koşullarında evrimleşmiş ve haliyle bu koşullara uyarlanmış bir tür olduğumuz için bizim açımızdan en elverişli gezegen - muhtemelen - Dünya olmalıdır.
Sömürme mevzusuna geri gelirsek o devasa derin uzay mesafelerinde yolculuk edilebilse dahi ulaştırma, kolonizasyon ve çıkarma maliyetleri ve tüm teknik sorunlar elde edilecek hammadde ve gelirine ağır basıyorsa, diğer bir deyişle iş ticarileştirilemiyorsa sömürgeleştirme anlamlı bir seçenek olmaktan çıkıyor. Güneş Sistemi'ndeki göktaşlarının ve diğer gezegenlerin şimdiye kadar sömürgeleştirilmemiş olmasından bunu anlamak mümkündür.
Sömürgecilik ayrıca Batı'nın değil, insanlığın genetik kodudur diye düzelteyim (illa kalıtsal/özsel bir ilişkilendirme yapacak, insanın doğası sömürgecilik diyeceksek). Hatta en sömürücü toplumlar Batılı olmayan toplumlar denilebilir çünkü onlar ilaveten kendi halklarını da sömürmektedirler. Ekonomist Daron Acemoğlu Ulusların Düşüşü (Why nations fail?) kitabında Sahra altı Afrika ve Latin Amerika uzmanı meslektaşı James Robinson'la beraber bunu çok güzel anlatır ve Doğulu ve Güneyli toplumların Batılı ve Kuzeyli toplumlara kıyasla göreli yoksulluğunu aşırı sömürücü ve dışlayıcı olup istikrarlı ekonomik kalkınmayı engelleyen yerel siyasi ve ekonomik kurumların varlığına bağlar. Bu kurumların gelişimini tarihsel olarak gösterirler. Bu konulardaki çalışmaları kendilerine Nobel Ödülü kazandırmıştır.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
Fikirlerinizin nesnel dayanağı yok.
bilinen güneş sisteminde ve diğer sistemlerde canlıların yaşadığı tek gezegen dünyamız. şu da var diyebileceğimiz henüz bir gezegen yok. bu durumda bu bir ön yargı değil, nesnel gerçek.
Batı, 19.ve 20. yy'ın en barbar en vahşi ve en sömürgeci devletlerini barındırıyor.
Belçika, Kongo'da 10 Milyon insanı öldürdü, modern çağın en büyük sömürgesidir bu. Ruanda'da milyonlar öldürüldü.
Fransa; Cezayir, Madagaskar, Vietnam, Ekvator Afrikası toplam 4 milyona yakın insan öldürüldü.
İngiltere'nin suçları daha kabarık.
İrlanda 1.000.000+
Güney Afrika
Hindistan (Bengal) 1944 - 3 milyon insan öldürüldü
Kenya 1952–1960
Avustralya 1788–1900’ler Aborjin soykırımı Nüfusun %90’ı
Tazmanya 1820–1870 Yerli halkın yok edilmesi Neredeyse tamamı
Sudan (Omdurman) 1898 Tek taraflı toplu kıyım 11.000
Irak 1920’ler Kimyasal silah tehdidi ve bastırma Belirsiz
----
Afrika Birliği şu anda tazminat istiyor bu ülkelerden. hem soykırım olarak tanınmasın istiyor. Bence bunlar gerçekleşecek.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi fıraktı -- 18 Temmuz 2025; 06:44:53 >
-
quote:
Orijinalden alıntı: fıraktı
Fikirlerinizin nesnel dayanağı yok.
bilinen güneş sisteminde ve diğer sistemlerde canlıların yaşadığı tek gezegen dünyamız. şu da var diyebileceğimiz henüz bir gezegen yok. bu durumda bu bir ön yargı değil, nesnel gerçek.
Batı, 19.ve 20. yy'ın en barbar en vahşi ve en sömürgeci devletlerini barındırıyor.
Belçika, Kongo'da 10 Milyon insanı öldürdü, modern çağın en büyük sömürgesidir bu. Ruanda'da milyonlar öldürüldü.
Fransa; Cezayir, Madagaskar, Vietnam, Ekvator Afrikası toplam 4 milyona yakın insan öldürüldü.
İngiltere'nin suçları daha kabarık.
İrlanda 1.000.000+
Güney Afrika
Hindistan (Bengal) 1944 - 3 milyon insan öldürüldü
Kenya 1952–1960
Avustralya 1788–1900’ler Aborjin soykırımı Nüfusun %90’ı
Tazmanya 1820–1870 Yerli halkın yok edilmesi Neredeyse tamamı
Sudan (Omdurman) 1898 Tek taraflı toplu kıyım 11.000
Irak 1920’ler Kimyasal silah tehdidi ve bastırma Belirsiz
----
Afrika Birliği şu anda tazminat istiyor bu ülkelerden. hem soykırım olarak tanınmasın istiyor. Bence bunlar gerçekleşecek.Cevabınız tamamen korkuluk safsatası (strawman fallacy) ve dolayısıyla havada kalıyor. Bu da mantık eğitiminizin ve okuduğunu anlama bazında okuma yazmanızın yeterli olmadığının göstergesidir. Diğer gezegenlerin yaşama daha elverişli olabileceğini söylemek ile diğer gezegenlerde yaşam olduğunu söylemek tamamen farklı önermeler. Bir gezegen dünyadan yaşama daha elverişli olabilir ama hayat barındırmayabilir. Nitekim Kepler veya James Webb Teleskobu gibi gözlem araçları sayesinde yaşama elverişli çok sayıda gezegen de bulundu. Bunların ve devamında karşımıza çıkabilecek hepsini otomatik şekilde Dünya'dan yaşama daha elverişsiz addetmek elbette koskoca bir önyargıdan (bias) başka bir şey değil. Yaşama en elverişli gezegen Dünya da olabilir ama bu çok daha düşük bir olasılık zira Dünya tek bir örnek iken dış uzaydakiler muadilleri çok sayıda, bu gezegenler - çok yüksek ihtimal dahilinde herhangi bir canlılığın o an orada bulunup bulunmamasından bağımsız Dünya'dan daha iyi ortamlar yaratabilecek - sayısız farklı koşulun ürünleri olarak mevcutlar. Zaten yapılan keşiflerden bağımsız muazzam bir gezegen ve yıldız varyasyonu barındıran milyarlarca galaksilik bir evrenden söz ediyoruz.
Sömürgecilik seviyesinin temel kriteri ölüm oranı ise - ki çok yanlış ve eksik bir kriter, sömürgecilik daha kapsamlı bir olgu / kavram; sadece öldürerek sömüremezsiniz - Sovyetler Birliği/Rusya, Çin, Kamboçya, Kuzey Kore, Hindistan gibi Doğulu veya Güneyli ülkelerin ve imparatorlukların gene milyonlardan aşağı kalmayan muazzam insani zayiat faturasından bahsetmelisiniz. Bahsetmemeniz korkuluk safsatasının üzerine bir de algıda seçiciliği (selective picking) ekler. Yalnızca ölümlerden değil, ölümleri de içerir şekilde sömürgecilikten söz ettiğimiz için pekala Doğulu ve Güneyli ülkelerde hakim örüntüler olan kast veya serflik sistemlerinden, toprak emeği ve toprağın yoğun istismarından, ağır vergilendirmelerden, çıkarlarına en çok hizmet eden ilkel koşulları dayatan egemen sınıfların inovasyon, toplumsal refah, ekonomik büyüme aleyhinde zenginleşmesinden, isyanların sömürü düzenini muhafaza edip besleyen katliam ve köleleştirmelerle sonuçlanmasından, yeraltı ve yerüstü kaynak talanından - bu yalnızca 16 ila 19.asrın Batılı emperyal güçlerinin yaptığı bir şey değil - bahsedilmeli.
Doğulu ve Güneyli ülkelerin elitleri memleketlerini yiyip bitiren bu sömürülerine bir de yükselen güç olarak Batılı emperyalistlerle işbirliğini ekleyerek buralardaki sömürüyü arşa çıkarmışlardır, bu mesela doğru bir çıkarım olur; buna bir şey demem. Yaptığım şey bir Batı savunusu veya Doğu yergisi değil. Çok daha farklı bir şeyden, sömürgeciliğin kapsamlı ve karmaşık - ve bilhassa da yerel - temellerinden bahsediyorum: Tarih sürecinde sömürüye izin verir ve sömürüyü düzenler şekilde inşa edilmiş o spesifik sosyal doku bütünü, algıları, kavramları, kurumları, şuursuzluğuyla, her şeyiyle. Daron Acemoğlu'nun kitaplarındaki daha sınırlı deyişiyle ise kurumlar. Buna göre Doğulu ve Güneyli ülkelerin yoksulluğu daha yüksek sömürü düzeylerinin ve bunu destekleyen sosyal oluşumlarının sonucu, Doğulu ve Güneyli ülkelerin - Batı ve Kuzey'e nazarla - iktisadi gerilikleri bununla açıklanıyor.
Korkuluk safsatası ve algıda seçicik ısrarıyla konuşma alakasız bir yere gider. Hep böyle olur. Bu konuşma kolonyal devir sonrası politik gelişmeler veya dünya dışında bir gezegende yaşam bulunması hakkında değil. Bunlar alakalı konular ancak öne sürülen argümanlarla alakasız. Dünya dışında yaşam var denilmiyor (ki olabilir, bilemeyiz, varsa da tespit etmek hiç kolay değil). Batılı emperyal güçler sömürü, katliam veya soykırım yapmadı da denilmiyor.
Günah keçileri arama/suçlama, kurban (victim), şeytanlaştırma (demonise) ve ihtimal dahilinde melekleştirme (angelise) psikolojilerinden kurtulmak gerek. Aksi takdirde objektiviteye yaklaşmak çok zor. Nesnel gerçek kolayca erişebilecek bir şey değil. Hele o anki bir statüko hiç değil. Özellikle de işin içine nesnel gerçekten ziyade belirsizlikler ve olasılıklar giriyorsa. Diğer gezegenlerin yaşama elverişliliği veya bununla ilişkili olarak üzerinde yaşam olup olmadığı zaten böyle bir konu. Bilmediğimiz birçok şey var.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
En Beğenilen Yanıtlar

amaç yaşanabilir gezegen bulmak değil, en yaşanabilir gezegende doğmuşuz zaten.
amaç, yeni sömürgeler bulabilmek. Batı'nın genetik kodlarında bu var. |
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X