Şimdi Ara

Welcome to the NHK! (2006)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
147
Cevap
7
Favori
8.000
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  •  Welcome to the NHK! (2006)






    Yönetmen: Yusuke Yamamoto

    Bölüm Sayısı: 24

    Yayın Tarihi: 09-07-2006 ile 17-12-2006 arası

    "Rüya ve komplo..."

    Satou Tatsuhiro, Tokyo’da tek başına yaşayan bir gençtir. Üniversitedeki ilk yılının sonunda, bir gün okula giderken etraftaki herkesin ona güldüğünü düşünmüş, bu baskıya dayanamayarak kendisini küçük apartman dairesine kapatmıştır. Bu olaydan sonra okulu bırakmış ve bir daha dışarı çıkmamıştır. Öyle ki geçimini bile sadece ailesinin gönderdiği parayla sağlamaktadır. Yani Japonya’da bilinen ismiyle bir “hikikomori”, kendi gibi tanıdıklarının tabiriyle de bir "NEET" olmuştur. Bu şekilde yaklaşık 3 sene geçirir. Bu süre zarfında devamsızlık nedeniyle üniversiteden uzaklaştırılır ve ailesi bile onun ne yaptığını merak eder hale gelir. Artık içinde bulunduğu bu durumdan nefret eden Satou, bunun sorumlusunu da kendince keşfetmiştir: NHK!

    Japonya’nın en büyük televizyon kanallarından biri olan biri olan NHK’nin açılımının “Nihon Hikikomori Kyoukai” olduğunu ve NHK'nın yayınladığı anime'lerle insanların hayatını kararttığını düşünmektedir. Satou, kendisi ve kendisi gibi olanları sonsuza kadar küçücük odalarında yaşayan bir hikikomori olmaya zorlayan bu şeytani kuruluşun planlarını bozmak için hayatını değiştirmeye ve öncelikle bir iş bulmayı düşünmeye başlar.

    Tüm gün son sesi açıp bir bishoujo şarkısı dinleyen komşusunun kapısını çalmak için evinden dışarı çıkmak için yaptığı ilk denemesinde karşısına genç bir kız çıkar. Yanlış bir anlaşılmanın ardından Misaki ismindeki bu genç kız, Satou’nun bir hikikomori olduğunun farkına varır ve daha sonra ona bu durumdan kurtulmak için yardım etmeyi teklif eder. Sorunundan utanan Satou ise, başta Misaki’yi kandırmaya düşünür. Uzun zamandır tek kişilik bir dünyada yaşayan Satou’nun hayatı, başta bir anime parçasını gün boyu son seste dinleyen yeni komşusunun ve tatlı Misaki’nin varlığıyla, sonra da yıllardır görmediği sempai'si Hitomi'nin geri dönüşüyle değişmeye başlayacaktır: Satou, büyük şeytan NHK'ya karşı saldırıya geçmeye karar verirken aniden Misaki'nin "projesine" dahil olur, bir yandan da yan komşusu ve eski okul arkadaşı ile bir eroge yapmaya ve sonra da hayatında daha birçok büyük değişikliğe karar verir.

     Welcome to the NHK! (2006)


    "Devrim yapacağım!"

    Seriyi bir haftasonu tesadüfen HDD temizliği yaparken bulup karşılaştım. Konusuna dair hiçbirşey bilmeden izlemeye başladım ve ertesi gün bitirdim. Benim askerlik dönüş yılıma (2006) denk geldiğinden farkedememiştim ve ve bu zamana dek içeriğinden haberim olmamıştı. Açıkçası izlerken lanet ettim kendime... "Neden bu harika Anime'den bu kadar zaman haberim olmadan yaşamışım" diye? Zira karşımda şu yaşıma dek izlediğim tüm o Anime serilerini geçin, tüm o okuduğum/izlediğim kurgusal (?) anlatıların içinde en zirvede duran şey duruyordu. Öyle başarılı bir kurguydu ki, aslında gerçeğin kendisi olduğundan şüpheleniyordum. Karakterler öylesine canlı, öylesine olması gereken tepkiler veriyorlardı ki, hiç yaşanmamış ve yaşanmayacak tiplemeler olması imkansızdı. Ve espriler o kadar başarılıydı ki pratogonist'in yaşadığı o syntax error durumlarının aynını hayatımın bir kısmında mutlaka yaşadığım için ekran karşısında acı acı sırıtıyordum. İki yüzlü bir bıçak gibiydi bu seri. Aynı duruma ne olduğunu tam olarak anlayana dek kahkahalarla gülebiliyor, yada elinizi alnınıza götürüp acı acı gülümsüyorsunuz. Diyebilirim ki, sizi işte böyle hem kahkahalarla hem acı acı güldüren, hem bilinçlendirip size birşeyler katan, hem de sizi hayatın içinde bambaşka bir hayatı gösteren çok fazla yapım bulamazsınız.

    "Bu dünyada komplolar vardır"

    Satou'nun, klişe bir abazan genç tiplemesi değil bir "tutunamayan" olması, şizofreniyle zalim gerçek dünyanın duvarları arasında çarpıp duran bir hikayeye sahip olması, onu anlamamızı hatta sahiplenmemizi ve onunla daha iyi empati kurmamızı sağlıyor; "kaybeden" olmayı kof bir tanım olmaktan çıkarmayı ve sonuçlarını değil nedenlerini göstermeyi başarıyor bu seri.

    Az yada çok görünseler bile her karakterin ayrı bir hikayesi ve seriye kattıkları birşeyler olduğunu göreceksiniz. Ben özellikle Hitomi (Satou'nun sempai'si) ile ilgili hikayeden etkilendim ve seri bittikten sonra onla ilgili her sahneyi yeniden izledim: Eğer sizin de -az yada çok- Satou'ya benzer bir geçmişiniz olduysa ve en azından hayatınızın bir döneminde sosyal uyum problemleri yaşadıysanız, hayatınızın saniyelerle ölçülen bir kısmında gösterdiğiniz iradesizlik nedeniyle hala pişmansanız bu yan hikayenin bağlandığı her bölüm sizi ayrıca etkileyecektir. Ayrıca hikayenin tek bir temada geçmemesi de çok güzel bir artı. Değil, bölümler arası, bölüm içinde kullanılan temalar bile birbirini gerçek anlamda tekrarlamıyor. (Örnek vermek gerekirse 9. bölümde Kaoru'nun çocukluk flashback'i ve akabinde "bir insanın neden Kamen Rider izlediğini" özetleyen 5-6 saniyelik sahneyi hala çevirip çevirip izlerim)

     Welcome to the NHK! (2006)


     Welcome to the NHK! (2006)


     Welcome to the NHK! (2006)


    "Dramatik ölümler bizim gibilere yakışmaz!"

    Eğer tıpkı Belye Nochi, Hearts in Atlantis, Breakfast Club yada KKNJ gibi insanın toplum içindeki yerini ve olgunlaşma sürecini sorgulayan bir "analiz" kurguları arıyorsanız Welcome to NHK, geçmişi andıkça daha iyi empati yapacağınız karakterleri ile bunu oldukça güzel yapıyor.

    Seride sevginin ne olduğundan Tanrı'ya, gündelik hayatın manik depresif haline getirdiği insanlardan MMO oynarken ölenlere, eroge oyun sektörünün durumundan toplu satış yapan şirketlerin aldatmacalarına, new age intiharlardan psikotrop ilaçların yarattığı kişilik bozukluklarına, ailelelerin aşırı beklentilerinin çocuklarda yarattığı çöküntüden çocukların olabildiğince erken çalışmalarının onların iyiliğine (?) olduğuna dek sayısız hikaye ve ders var, dahası bu temaların izleyiciye bilinçlendirici, yol gösterici, uyanış sağlayıcı, ama bunların pragmatik şekilde değil dostça anlatarak yapılması; karakterlerin her birinin geçmişten yaralı yada hastalıklı kişilikler olması ve bunu süreç içinde anlamamız oldukça güzel.

    Pearl Kyoudai imzalı müzikler defalarca çevirip çevirip dinlenecek denli kaliteli. Kimagure Orange Road ve GTO Drama'dan beri ambiansı ve karakterlerin o sahnedeki hissiyatıyla bu denli örtüşen müzikler görmedim desem yeridir. (Günlerdir albümü çevirip çevirip dinliyorum: Tek kelimeyle mükemmel!) Farklı tarzlardan parçalardan oluşan OST'lar kaliteyi daha yukarı taşıdığı gibi tarz olarak kendini hiç tekrarlamıyor. Serinin belli yerlerine bir nevi sos olarak eklenmiş yarım düzine vokal parça duruma cuk oturmakta, opening-ending olaraksa her ne kadar 1. Ending'i pek sevmesem de opening ve 2. ending hayli hoş. Benzer şekilde, farklı kuşaklardan seiyuu'lar karakterlere adeta can veren samimiyette bir performansa ulaşmışlar.

    -Mutlusun, değil mi?
    -Mutlu olduğum için huzursuzum.


     Welcome to the NHK! (2006)


    "Ölecek olsam, bu seni üzer miydi?"

    Negatif yorum yapabileceğim iki konu var ki; bunlardan ilki 2 yada 3 bölümde animasyonların çok basitleşmesi. Ama bu, anladığım kadarıyla bölüm ve karaktere özel animasyon kullanılmasından dolayı pek gözüme batmadı ki tabir-i caizse serinin genelinde şiir gibi çizimlerin ardına düşmüş, kaptırıp gitmiş hissediyorsunuz kendinizi. İkinci konu ise çevrimiçi buluşma ve kış con'u öncesindeki boşluklarda en az serinin yarısı denli hikaye sıkıştırılabilecek boşluklar olması ki Manga'sının zaten Anime'sinden fazlası olduğunu okuyunca rahatladım ve bu da benim için bir eksik olmaktan çıktı. Bunun dışında serinin sırf Hitomi ile ilgili kısımların biraz daha uzun sürdüğünü görmek için serinin daha uzun yapılmış olmasını isterdim, o kadar)

    Anime'deki çoğu tasvirin başarısı seride hissettiğimiz ayrıntılı psikolojik betimlemenin boşa olmadığını ve yaratıcısının tüm samimiyetini serdiğini sanki bize önceden haber vermekte. Yönetmeninin de şu ana dek sadece 2-3 eseri olsa da bu serideki kurgunun başarısı, bana gelecekteki yapıtları için şimdiden heyecanlanmamı sağlar nitelikte.

    "Eğer ölürsen mutsuz olacak birileri varsa, yaşamalısın"

    Welcome to the NHK işte böyle bir seri. Aslında hepimizin yaşadığı birşeyleri samimiyetten ödün vermeden harika bir şekilde harmanlayıp aslında hepimize tanıdık gelecek karakterlerle donatarak "hayat tadında" bir iş çıkartılmış. Öyle bir seri ki -en azından benim adıma bile- yazacak resmen milyon tane şeyi var, bu yüzden -bu yazıda da olduğu gibi- hakkında birşeyler yazmaya çalışmak resmen zor, çok zor; yaşamanız, hissetmeniz gerek. Bu yüzden sevdiğiniz tür ne olursa olsun, yarın, hayır bugün, hayır hemen şimdi bir yerlerden bulun ve izleyin! Zira bu yapıt, -en azından benim için- hayatımda izlediğim en iyi şey; daha doğrusu, 28 yıllık ömrümde izlediğim tüm Anime'lerin, dizilerin, filmlerin, hatta tüm kitapların toplamından daha yüksek değerde bir yerde durmakta.

    İYİ SEYİRLER!

    edit:

    Romanı henüz okumadım ama romana daha yakın olduğu söylenen Manga'yı bitirdim, söyleyebileceğim şey eserin özellikle son 3/1'lik kısmının Anime'den farklı olduğu. Etrafımdan gözlediğim kadarıyla insanlar Manga yorumundan sapan serileri sevmiyorlar genel olarak. Ama ben arada -kanımca- orjinali aşan adaptasyonları (Ghost in the Shell gibi) arada derede de olsa mutlaka görebileceğimize inanıyorum ve Anime serisini Manga'dan "çok daha steril" olması dolayısıyla sevdim, gerçi Manga'nın da Anime yorumunun da konudan daha ziyade kurgu farkları var. TV serisinde gördüğümüz şey en ziyadesinde "rüya ve komplo" ikilemiydi. Yani Tatsuhiro'nun sığındığı rüyaları ve bir noktadan sonra üzerine üzerine gelmeye başlayan hayatın kendi sıradanlığında boğucu hadiselerdi. Manga yorumu ise Hitomi'nin (ki gerçekten de TV serisindeki rolü çok ön plana çıkartılmamıştı) rolünü daha azaltıp Misaki'nin TV serisinde anlatılmayan dramına daha çok odaklanılmış. Bu ve özel isimlerin daha rahatça kullanılması (Nadia, Gundam ve Evangelion ilk hatırladıklarım) dışında Tatsuhiro'nun bir noktada kontrolden çıkmaya dek vardırmasını görmemiz (Manga'nın iç kaldırıcılığı dışında hiçbir katkı yapmayan bir sahnede David Carradine'ı anıyoruz!) Anime ve Manga'yı aynı kulvarlarda değerlendirememe sebep olmakta. Ki Anime serisinde yönetmen kurgusu olarak gördüğümüz çoğu espri ("Defolun kaltaklar!" gibi efsane birçok sahne) Manga'da bulunmamakta.

    Bir "Welcome to the God" kısmında yakalanan kurgu başarısı -kanımca- Manga versiyonunda hissedilmiyor bile.

    Dediğim gibi romanı okumadım ama Manga'yı kişisel zannımca TV serisinden çok sonra okumanızı ve mümkünse TV serisiyle karşılaştırmadan düşünerek değerlendirmenizi önereceğim. Sonuca gelirsek, Manga yorumu Seinen türünde görmek istediklerimizi bazen gerçekten üst üste sunmayı başarabilse de genele baktığımızda birçok sahnede gerçek hayatın itici yanlarına fazlaca takılıp bir "rüya ve komplo" hikayesi olmaktan ayrılması ile serinin yarattığı atmosferin mevkisinden çok uzaklarda bir yerde misyonunu tamamlamakta.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Akuma_Blade -- 7 Ağustos 2012; 18:39:55 >







  • Efendim söylentiye göre NHK ni Youkoso'nun orijinal yazarı yıllarca hikikomoriyle başa çıkmaya çalışan bir adammış ve bu iyileşme sürecinde hikayeyi yazmaya devam ediyormuş, ama en sonunda romandan ve uyarlamalardan parayı kırınca bu sefer büsbütün hikikomoriye dönmüş. Böyle de ironik bir tarafı vardır bu eserin.
  • İzleyin.
  • listeye aldım
  • Bu anime benim hayatımın bi dönemini anlatıyo benim için de özel bi yeri var o yüzden.(sosyal fobi değil de insanların oluşturduğu düzeni anlamsız bulmam sonrasında okulu bırakma odaya kapanma kendini animeye oyunlara verme hayattan sorumluluklardan kaçma falan) Misaki gibi bi kız çıkıp gelmedi bana işte tek farkımız o Neyse toparladım sonradan.Şu şarkıyı da bi aralar sık sık dinlerdim





  • quote:

    Orijinalden alıntı: [Raist]

    Bu anime benim hayatımın bi dönemini anlatıyo benim için de özel bi yeri var o yüzden.(sosyal fobi değil de insanların oluşturduğu düzeni anlamsız bulmam sonrasında okulu bırakma odaya kapanma kendini animeye oyunlara verme hayattan sorumluluklardan kaçma falan) Misaki gibi bi kız çıkıp gelmedi bana işte tek farkımız o Neyse toparladım sonradan.Şu şarkıyı da bi aralar sık sık dinlerdim




    Yalnız birşey farkettim bu animeyi beğenmeyen insanların tümü hikikomori sınırına yaklaşmış toplumdan kendini soyutlamış kendini üstün varlık olarak gören hayatını boş yaşayan kesim.Zaten gerçeklikten kaçmak için anime izliyorlar bu seriyi nasıl sevebilirlerki?

    Sevenler ise senin benim gibi bir sürede olsa bu dönemi yaşayıp atlatmış olan insanlar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Madao -- 7 Ağustos 2012; 20:40:22 >




  • Aynen @Raist'e katılıyorum.
    Benim hayatımda dönüm noktasıdır bu anime desem abartmam sanırım. 3 - 3.5 yıldır anime izliyorum. Üniversitenin ilk yılı deli gibi izliyordum. Bir yandan animeler bir yandan online oyun. Üniversitede de aradığım ortamı bulamayınca, alışamayınca da odadan çıkmayan, hayal dünyasında yaşayan biri olmuştum. Online oyunlardaki elemanları gerçek arkadaş benimsemiş, animelerdeki dostluğa, arkadaşlığa gıpta etmiştim. Malum böyle oluncada okulda dersler falan epey kalmıştı :D Konserlere giderdim sadece onun haricinde evden çıkmayı bırak odamdan çıkmazdım :D

    Neyse bu animeyi izleyince harbiden gözlerim açıldı. Özellikle ana karakterin yan odasında kalan karakterin bir bölümde online oyunlarla ilgili söyledikleri hala aklımdadır. Eğer animeye, oyunlara, pc ortamına fazla kapılmışsanız, benim niye animelerdeki gibi arkadaşlarım, hayatım yok, uuuu japonyaya gideceğim, her şey yalan falan kafalarındasanız kesinlikle izleyin. Çok eğitici, gerçekleri insanın suratına vuran bir seridir.

    Tabiki asosyal hayatı bırakmada sadece bu animenin etkisi olmadı, zamanla edinilen arkadaşlar, yeni insanlar falan filan, okulu biraz daha ciddiye alayım derken kurtuldum. Bu da böyle bir mesaj olsun eminim şu an benim ilk zamanlarımda olduğum gibi yaşayan, düşünen, olayı abartmış arkadaşlar vardır. Belki kendilerine biraz çeki düzen verirler. Küçük yaştakilere bir abi olarak, benim yaş civarımdakilere de bir arkadaş, kardeş olarak öğüdüm olsun :D




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mr. Crowley

    Aynen @Raist'e katılıyorum.
    Benim hayatımda dönüm noktasıdır bu anime desem abartmam sanırım. 3 - 3.5 yıldır anime izliyorum. Üniversitenin ilk yılı deli gibi izliyordum. Bir yandan animeler bir yandan online oyun. Üniversitede de aradığım ortamı bulamayınca, alışamayınca da odadan çıkmayan, hayal dünyasında yaşayan biri olmuştum. Online oyunlardaki elemanları gerçek arkadaş benimsemiş, animelerdeki dostluğa, arkadaşlığa gıpta etmiştim. Malum böyle oluncada okulda dersler falan epey kalmıştı :D Konserlere giderdim sadece onun haricinde evden çıkmayı bırak odamdan çıkmazdım :D

    Neyse bu animeyi izleyince harbiden gözlerim açıldı. Özellikle ana karakterin yan odasında kalan karakterin bir bölümde online oyunlarla ilgili söyledikleri hala aklımdadır. Eğer animeye, oyunlara, pc ortamına fazla kapılmışsanız, benim niye animelerdeki gibi arkadaşlarım, hayatım yok, uuuu japonyaya gideceğim, her şey yalan falan kafalarındasanız kesinlikle izleyin. Çok eğitici, gerçekleri insanın suratına vuran bir seridir.

    Tabiki asosyal hayatı bırakmada sadece bu animenin etkisi olmadı, zamanla edinilen arkadaşlar, yeni insanlar falan filan, okulu biraz daha ciddiye alayım derken kurtuldum. Bu da böyle bir mesaj olsun eminim şu an benim ilk zamanlarımda olduğum gibi yaşayan, düşünen, olayı abartmış arkadaşlar vardır. Belki kendilerine biraz çeki düzen verirler. Küçük yaştakilere bir abi olarak, benim yaş civarımdakilere de bir arkadaş, kardeş olarak öğüdüm olsun :D

    Anime listende aşşağı inecem diye mouse tekerini kıracaktım neredeyse.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Madao

    ...


    İşte öyle olmayın diye yazdım o yazıyı
    Tamam kabul çoğu insandan çok zaman harcamışımdır belki animeye. Özellikle ilk yıllarda ama o listenin uzun olmasının bence esas sebebi belirli serilere ( hangileri olduklarını biliyorsunuz ) bağlanmayıp, çeşitli animelere yönelmek diye düşünüyorum. Zaten ovalar, special bölümler falan ekleyince doluyor.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mr. Crowley

    Aynen @Raist'e katılıyorum.
    Benim hayatımda dönüm noktasıdır bu anime desem abartmam sanırım. 3 - 3.5 yıldır anime izliyorum. Üniversitenin ilk yılı deli gibi izliyordum. Bir yandan animeler bir yandan online oyun. Üniversitede de aradığım ortamı bulamayınca, alışamayınca da odadan çıkmayan, hayal dünyasında yaşayan biri olmuştum. Online oyunlardaki elemanları gerçek arkadaş benimsemiş, animelerdeki dostluğa, arkadaşlığa gıpta etmiştim. Malum böyle oluncada okulda dersler falan epey kalmıştı :D Konserlere giderdim sadece onun haricinde evden çıkmayı bırak odamdan çıkmazdım :D

    Neyse bu animeyi izleyince harbiden gözlerim açıldı. Özellikle ana karakterin yan odasında kalan karakterin bir bölümde online oyunlarla ilgili söyledikleri hala aklımdadır. Eğer animeye, oyunlara, pc ortamına fazla kapılmışsanız, benim niye animelerdeki gibi arkadaşlarım, hayatım yok, uuuu japonyaya gideceğim, her şey yalan falan kafalarındasanız kesinlikle izleyin. Çok eğitici, gerçekleri insanın suratına vuran bir seridir.

    Tabiki asosyal hayatı bırakmada sadece bu animenin etkisi olmadı, zamanla edinilen arkadaşlar, yeni insanlar falan filan, okulu biraz daha ciddiye alayım derken kurtuldum. Bu da böyle bir mesaj olsun eminim şu an benim ilk zamanlarımda olduğum gibi yaşayan, düşünen, olayı abartmış arkadaşlar vardır. Belki kendilerine biraz çeki düzen verirler. Küçük yaştakilere bir abi olarak, benim yaş civarımdakilere de bir arkadaş, kardeş olarak öğüdüm olsun :D

    Şu anki durumumun bu yazıdan hiçbir farkı yok. Listeye alıyorum bakalım umarım bana da faydası olur.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mr. Crowley

    Aynen @Raist'e katılıyorum.
    Benim hayatımda dönüm noktasıdır bu anime desem abartmam sanırım. 3 - 3.5 yıldır anime izliyorum. Üniversitenin ilk yılı deli gibi izliyordum. Bir yandan animeler bir yandan online oyun. Üniversitede de aradığım ortamı bulamayınca, alışamayınca da odadan çıkmayan, hayal dünyasında yaşayan biri olmuştum. Online oyunlardaki elemanları gerçek arkadaş benimsemiş, animelerdeki dostluğa, arkadaşlığa gıpta etmiştim. Malum böyle oluncada okulda dersler falan epey kalmıştı :D Konserlere giderdim sadece onun haricinde evden çıkmayı bırak odamdan çıkmazdım :D

    Neyse bu animeyi izleyince harbiden gözlerim açıldı. Özellikle ana karakterin yan odasında kalan karakterin bir bölümde online oyunlarla ilgili söyledikleri hala aklımdadır. Eğer animeye, oyunlara, pc ortamına fazla kapılmışsanız, benim niye animelerdeki gibi arkadaşlarım, hayatım yok, uuuu japonyaya gideceğim, her şey yalan falan kafalarındasanız kesinlikle izleyin. Çok eğitici, gerçekleri insanın suratına vuran bir seridir.

    Tabiki asosyal hayatı bırakmada sadece bu animenin etkisi olmadı, zamanla edinilen arkadaşlar, yeni insanlar falan filan, okulu biraz daha ciddiye alayım derken kurtuldum. Bu da böyle bir mesaj olsun eminim şu an benim ilk zamanlarımda olduğum gibi yaşayan, düşünen, olayı abartmış arkadaşlar vardır. Belki kendilerine biraz çeki düzen verirler. Küçük yaştakilere bir abi olarak, benim yaş civarımdakilere de bir arkadaş, kardeş olarak öğüdüm olsun :D

    uzun süredir böyleyim
    fakat benim yapım böyle kişiliğim gereği insanlardan nefret ediyorum ve onlarla olmaktansa kendim yalnız bir yaşam sürdürmeyi tercih ediyorum.ha arkadaşım varmı var.asosyal miyim evet fakat sadece yazın.sebebide tembel huzuru seven keyfine düşkün birisi olmam.genelde tüm yazlarım aynı rutin tempoyla geçer.anime izlerim tatile giderim dönerim ingilizce çalışırım üniversite başlar vs vs
    ha bu yaşantıdan memnun muyum ? sayılır.herhalde çok sosyal birisi olmaya üşeniyorum ve insanların öyle kötü taraflarını gördüm ki belki de sosyal olmaktan korkuyorum herneyse amma yazdım ha benim için bir ilk




  • Kesinlikle izlenmesi gereken animelerden biri bence.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Fingolfin. -- 8 Ağustos 2012; 0:39:21 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Blue Exorcist

    Kesinlikle izlenmesin gereken animelerden biri bence.

    Bu hayat böyle devam etmez dışarı çık arkadaş edin sosyal ol ne bilim part time çalış.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Madao

    quote:

    Orijinalden alıntı: Blue Exorcist

    Kesinlikle izlenmesin gereken animelerden biri bence.

    Bu hayat böyle devam etmez dışarı çık arkadaş edin sosyal ol ne bilim part time çalış.

    Ramazan'a kadar çalışıyordum da, bıraktım.

    Edit:Bu arada galiba bi üstümdekini alıntılıcaktın, karıştırdın



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Fingolfin. -- 8 Ağustos 2012; 0:22:46 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Blue Exorcist

    quote:

    Orijinalden alıntı: Madao

    quote:

    Orijinalden alıntı: Blue Exorcist

    Kesinlikle izlenmesin gereken animelerden biri bence.

    Bu hayat böyle devam etmez dışarı çık arkadaş edin sosyal ol ne bilim part time çalış.

    Ramazan'a kadar çalışıyordum da, bıraktım.

    Edit:Bu arada galiba bi üstümdekini alıntılıcaktın, karıştırdın

    quote:

    Orijinalden alıntı: Blue Exorcist

    Kesinlikle izlenmesin gereken animelerden biri bence.






  • quote:

    Orijinalden alıntı: Madao

    quote:

    Orijinalden alıntı: Blue Exorcist

    quote:

    Orijinalden alıntı: Madao

    quote:

    Orijinalden alıntı: Blue Exorcist

    Kesinlikle izlenmesin gereken animelerden biri bence.

    Bu hayat böyle devam etmez dışarı çık arkadaş edin sosyal ol ne bilim part time çalış.

    Ramazan'a kadar çalışıyordum da, bıraktım.

    Edit:Bu arada galiba bi üstümdekini alıntılıcaktın, karıştırdın

    quote:

    Orijinalden alıntı: Blue Exorcist

    Kesinlikle izlenmesin gereken animelerden biri bence.




    Olur böyle küçük hatalar.




  • Bi ara izlerim.
  • Benimde bazı yerlerde kendimi bulduğum bir animedir. Özellikle online oyun konusunda. 3 senelik Knight Online geçmişim var. Ve önüne yemek getirilme konusu olsun, odaya kapanma olsun benzer şeyleri yaşadım. Gerçekten de bir süre sonra insanlara davranışınız değişiyor. Çok sert ve asi oluyorsunuz. Animeyi izlemeyenlere uyarım bu anime sizi mutlu yapmaz, bunalımlı bir moda sokar. Kara mizah çünkü, izlerken %70 depresif olursunuz, %30 gülersiniz. Animenin öğretici bir yönü var. Hikikomori nedir, otaku nedir bu animede öğrenmiştim. Satou'nun senpaisinin komplo sorguları,
    bizimkilerin yaşadığı çoklu market düzenbazlığı gibi
    bir çok olay sizi hayat konusunda bilgilendiriyor. Animede beni en çok etkileyen söz ise: "Eğer öldüğünde mutsuz olacak birileri varsa yaşamalısın." Ne kadar övsem de animeyi vasat buldum. Çünkü:
    Sonu karamsar bitti. Satou-Misaki aşkını bir sıra gösterip sonra söndürdüler, bir sonuca da bağlamadılar. Geleceklerine dair bir şey göstermediler.
    Spoilersiz nedeni ise yukarda bir arkadaşın dediği gibi animeyi mutlu olmak için izleyenler bu animeyi sevmezler diye. Ben de onlardan sayılırım. İzleyip bitirdikten sonra öyle depresif bir moda girdim ki çıkamadım işin içinden.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Espâda

    Benimde bazı yerlerde kendimi bulduğum bir animedir. Özellikle online oyun konusunda. 3 senelik Knight Online geçmişim var. Ve önüne yemek getirilme konusu olsun, odaya kapanma olsun benzer şeyleri yaşadım. Gerçekten de bir süre sonra insanlara davranışınız değişiyor. Çok sert ve asi oluyorsunuz. Animeyi izlemeyenlere uyarım bu anime sizi mutlu yapmaz, bunalımlı bir moda sokar. Kara mizah çünkü, izlerken %70 depresif olursunuz, %30 gülersiniz. Animenin öğretici bir yönü var. Hikikomori nedir, otaku nedir bu animede öğrenmiştim. Satou'nun senpaisinin komplo sorguları,
    bizimkilerin yaşadığı çoklu market düzenbazlığı gibi
    bir çok olay sizi hayat konusunda bilgilendiriyor. Animede beni en çok etkileyen söz ise: "Eğer öldüğünde mutsuz olacak birileri varsa yaşamalısın." Ne kadar övsem de animeyi vasat buldum. Çünkü:
    Sonu karamsar bitti. Satou-Misaki aşkını bir sıra gösterip sonra söndürdüler, bir sonuca da bağlamadılar. Geleceklerine dair bir şey göstermediler.
    Spoilersiz nedeni ise yukarda bir arkadaşın dediği gibi animeyi mutlu olmak için izleyenler bu animeyi sevmezler diye. Ben de onlardan sayılırım. İzleyip bitirdikten sonra öyle depresif bir moda girdim ki çıkamadım işin içinden.

    animeyi izlemeye korkmaya başladım.




  • Eğlenceli güzel anime. Hala arada puru puru pururin şarkısını açıp dinliyorum :)
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.