Şimdi Ara

Türklerin İstanbul'dan Kovulması

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
46
Cevap
1
Favori
2.992
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Üst düzeydeki bu olaylar kuşkusuz halkın günlük yaşamından, tahta
    bakışına kadar birçok konu ve kurumu etkilemiştir. Ama bunun yanında halkın
    özellikle Anadolu halkının tahta ve padişahlığa bakışı ve tepkili tavrı asırlarca
    sürmüştür. Şimdi bu noktayı biraz açalım ve halk ile devlet arasında
    asırlarca süren bu kavga ya da didişmeyi nedenleriyle birlikte inceleyelim.

    İstanbul'un fethinde Anadolu Türkleri yani Türkmenler3 çok önemli rol
    oynamış ve fethe çok sevinmişlerdir. Çünkü bu insanlar İstanbul'un fethi ile
    birlikte talihlerinin değişeceğini, yeni ufuklara yürüyeceklerini sanmışlardır.
    Ama ne var ki evdeki hesap çarşıya uymaz. İstanbul'un alınışından sonra
    kendilerine gerçekten iş sahası açılacağını ve saygınlık göreceklerini sanan
    Türkmenler Anadolu'dan iş, güç sahibi olmak hevesiyle akın akın, büyük bir
    heyecan içinde İstanbul'a gelirler. Gelirler ama, ne yazık ki hevesleri kursaklarında
    kalır. Çünkü Fatih Sultan Mehmet, önceleri İstanbul'a yerleşmeleri
    için davet ettiği bu insanları, bırakın devletin üst düzey görevlerini, orta düzey
    görevlerde bile kullanmayı düşünmez ve gelen istekleri, toplu önerileri
    geri çevirmeye başlar. Çünkü bu insanların büyük çoğunluğu mesleksizdir.
    Yine bu insanların çoğunluğu okuma yazma bilmez, usul erkan anlamaz,
    kentsel yaşamdan habersizdir. Ne yemek yapmayı ne de yemek yemeyi bilirlerdi.
    Belirtelim ki Türkler, mutfağı ve batı türü yemek yapmayı Anadolu'ya
    geldiklerinde Bizans'tan aldıkları Rum gelinler sayesinde öğrenebilmişlerdir.
    Ayrıca Hunlar ve Göktürkler yemek pişirmezlerdi (Avcıoğlu, 1979: 338).
    Fatih, Orta Asya'dan beri var olduğunu bildiği köklerine, yani Kayı'ya
    bundan böyle ilgi duymaz, onlarla her türlü bağıntıyı yavaş yavaş kesmeye
    başlar. Önemle belirtmek gerekir ki, İstanbul fatihi, Anadolu insanına yani
    Türklere sırt çevirmiştir, artık Batıya dönüktür (Avcıoğlu, 1982: 2268; Lamartine,
    2005: 353). Yönünü Balkanlara doğru, İtalya'ya doğru çevirmiştir. Fatih
    Sultan Mehmet İstanbul'u aldıktan sonra başta Kapadokya, Pontus bölgesi
    olmak üzere Sırbistan, Mora ve Karaman'dan İstanbul'a ahali göçürür. İstanbul'a
    göçürülen bu insanlardan yalnızca Karamanlılar Türktür, onun da bir
    kısmı. Çoğunluk Karamanlı’dır ancak bunlar aslen Rum ve Ermenidir. Karaman'dan
    gelen Türklerin önemli bir bölümü umduklarını bulamadıklarından
    bir süre sonra, onlar da geri döner. Ayrıca İstanbul, Selanik'le birlikte bir süre
    sonra yoğun bir Yahudi göçü almaya başlar (Hammer, 1991: 134; Ortaylı,
    2006: 13). Devletin en basit ve kolay görevleri bile devşirmelere ve gayrimüslimlere
    emanet edilir. Sistemin işçi gereksinmesi de Türkler dışından karşılanmaktadır.
    Hatta Fatih'in vezir-i azamı olan Rum Mehmet Paşa, İstanbul'a gelen Türklerden ağır vergiler alarak İstanbul'un Türkleşmesini önler (Sevinç,
    2005: 297). Bu politika, yine Rum asıllı iki vezir-i azam İshak Paşa ve
    Mahmut Paşa zamanında da devam eder. Fatih bu durumu adeta seyreder.
    Bütün bu gelişmelerden Fatih'in haberdar olmadığını söylemek pek olası değildir.
    Bu ve benzeri olaylar Anadolu'dan gelen Türkleri çok üzer ve küstürür.
    Anlaşıldığı kadarıyla Fatih İstanbul'u Türkleştirmek için bu kenti sanki
    önce Türklerden temizlemeye, kurtarmaya yönelmiştir. Bir yazarın çok yerinde
    belirttiği gibi, fetihle birlikte Bizanslılar mağlup olmuş fakat mağdur olmamışlardır
    (Ongunsu, 1952: 9). Yazılanlardan anlaşıldığı kadarıyla Anadolu
    Türkü'nün kötü talihi bu dönemlerde başlamıştır. Anadolu insanının devletiyle
    didişmesinin, halkla ilişkiler açısından son derece kötü diyebileceğimiz
    gelişmelerin başlangıç tarihi bu dönemlerdir.4 1600 yılında Anadolu'dan İstanbul'a
    gelen bir grup Türkmen ile ilgili olarak o tarihte yazılan bir kitapta
    yapılan değerlendirme, her şeyi açıkça gözler önüne sermektedir: “İpşir Paşa
    ile İstanbul'a gelen bir alay çarıklı Türk fazla yüz buldular” (Halife, 1976: 48).
    Yıllar ilerledikçe kişi adları bile değişmeye başlar. Türkmen ve Orta Asya
    kökenli olup Kayı Boyu’nun sürekli kullandığı örneğin Aktimur, Esibey,
    Sarubatı, Kutalmış, Balabancık, Karaçebeş, Ertuğrul, Yörgüç, Samsa, Akçakoca,
    Konuralp, Turgutalp, Alpaslan gibi Türkçe adların yerini, Abdülhamit,
    Abdülmecit, Abdülaziz, Abdullah daha sonraları da Vahdettin gibi isimler almaya
    başlar. Osmanlılar çocuklarına, şehzadelerine; Türkmen atalarını Orta
    Türkistan'da İslamlaştırmak amacıyla öldüren Arap komutanların adlarını
    vermekten çekinmemişlerdir.5 Türk tarihinin hiç bilinmeyen bir yanı olan
    Türklerin Müslümanlaşması M.S 700'lerden başlayarak birçok savaştan sonra çok uzun bir zaman zarfında gerçekleşmiştir. Bu olaylarda yüz binlerce
    Türk öldürülmüştür. Türklerin devletle ilişkilerinde dolayısıyla halkla ilişkiler
    uygulamasında önemli bir nirengi noktası olan Müslümanlık, birçok Türk
    geleneğini etkileyip değiştirdiği gibi, halk ile yönetimi kalın çizgilerle birbirinden
    ayırmıştır.6 Devlete saygı ve itaat, tanrı korkusu üzerine oturtulmuş,
    ona endekslenmiştir. İslam, cami kurumu ile önemli bir halkla ilişkiler alanı
    yaratmıştır. Yine cami ile birlikte siyasal iktidarın eline önemli bir ideolojik
    araç geçmiştir. Kimi devletlerin bunu çok iyi kullandığını bilmekteyiz. Cami
    ibadet yanında önemli bir duyuru merkezi, dertleşme ve bilgi değiş tokuş
    mekanıdır. Birçok örnek bize kanıtlamaktadır ki cami avlusu etkili bir halkla
    ilişkiler ortamıdır. Çünkü cemaatin beş vakit uğradığı bir yer olması nedeniyle
    önemli bir haberleşme kavşağı oluşturmaktadır. Bir nevi forumdur. Amaçlandığı
    takdirde saray ile ahali arasında iletişimin değiş tokuş edildiği yer rolü
    oynayabilmektedir. Kent yaşamına ilişkin kararlar buradan halka duyurulabildiği
    gibi halkın istek ve önerileri de yine buradan öğrenilmektedir. Ahalinin
    tepkisi buradan isabetli biçimde ölçülebilmektedir.
    Fatih döneminden itibaren Türk toplumunun gazilik, cihad, Müslümanlık
    ve beylik ruhunun yerine, her çeşit din ve milliyeti bir araya getiren imparatorluk
    ruhu geçince Anadolu'dan türeyen çiftbozanları (işsiz insan) iş alanlarına
    doğru götüren kanallar tıkanmaya başlar. Osmanlı'nın var olan iş yerlerine
    Rum, Bulgar, Arnavut, Kafkasyalı, Romen hatta Macar gibi değişik
    uluslardan insanlar çalışmak amacıyla akın eder (Akdağ, 1975: 97). Anadolu
    insanı işsiz ve güçsüz kalır. İstemedikleri ve beklemedikleri bu gelişmelerden
    sonra büyük bir hayal kırıklığı yaşayan Türkmenler gerisingeri Anadolu'ya
    dönerler. Gerçi bir kısmı, yeni fethedilen yerlere yerleştirilseler de, söz gelimi
    başta Karaman ve Konya olmak üzere birçok bölgeden İstanbul'a fakat özellikle
    Balkanlara ve Ege adalarına ahali kaydırılmış olmasına karşın Anadolu'da
    çoğunluğu saran küskünlük, bir süre sonra kızgınlığa dönüşür. Anadolu
    insanının İstanbul'a sokulmayıp geri gönderilmesi, Hıristiyanların Fatih tarafından korunup, adeta şımartılmaları birçok Osmanlı düşünür ve din
    adamını rahatsız etmiştir. Bu soruna İslamiyet açısından bakan bu insanlar
    birer birer, kimisi tepki koyarak kimisi sessiz sedasız İstanbul'dan ayrılırlar.
    Bir başka deyişle dini konular da dahil olmak üzere çeşitli konularda yapılan
    değişiklikleri, sergilenen tavrı onaylamayan Türkmen asıllı ulema ve eğiticiler
    İstanbul'u terk ederler. Özellikle devşirmelerin öne çıkarılması, yönetici
    kadrolara devşirilen Balkanlıların atanması tepki çeker. Sözgelimi Fatih'e
    Molla Gürani'den sonra en çok emeği geçen, yetişmesinde rol oynayan Molla
    Hüsrev başta olmak üzere Akşemsettin, Molla Hayrettin, Molla Ayas, Molla
    Zeyrek, daha birçok dönem bilgini, aydını olup bitene üzülerek İstanbul'u
    terkeder7 (İnalcık, 2005: 160). İnalcık'a göre, İstanbul'un alınmasından sonra
    Fatih, fethin dinsel simgesi Akşemsettin'in daha fazla öne çıkmasına izin vermemiş,
    Akşemsettin de bunun üzerine İstanbul'u terk edip Göynük'te inzivaya
    çekilmiş ve orada ölmüştür. Molla Gürani bile bir ara Mısır'a gider ama geri
    döndürülür (Hammer, 1991: 199). Fatih döneminin sonlarına doğru İstanbul'da
    yerleşik halkın üçte ikisi gayrimüslim halktan oluşmaktadır. İstanbul
    popülasyon itibariyle tam bir kosmopolit görünüme sahiptir (Yetkin, 2003:
    183). Ancak hemen belirtelim ki burada en önemli noktalardan biri Fatih Sultan
    Mehmet'in universalis projelerinin alt yapısını oluşturacak entellektüel
    dokunun bir türlü oluşturulamamasıdır. Bir çalışmada, Fatih'i en çok üzen
    olaylardan birinin “Kendi ülkesinde, öteki ülkelerle karşılaştırılabilecek bilgin
    ve bilim adamının olmamasıdır” denilmektedir (İnalcık, 2003: 175).

    3
    Orta Asya'da Müslümanlığı kabul etmiş göçebe Türk ve Oğuzlara Türkmen denilir. Bilindiği gibi
    bunlar Orta Asya'dan Anadolu'ya göç etmişlerdir. Türk ulusunun kurucusu ve kaynağı bu
    Türkmenlerdir.

    4
    Ankara Savaşı'nda Yıldırım Beyazıt'ın yenilmesinin en önemli nedeni ordusunda bulunan
    Türkmenlerin Timur tarafına geçmiş olmalarıdır. Nitekim savaşta Germiyan, Saruhan, Aydın, Menteş
    beylerini Timur'un yanında gören Türkmenler ve Karatatarlar savaşmazlar ve Timur'un tarafına
    geçerler. Yıldırım'ın ordusunun özünü yeniçeriler ve Sırp askerleri oluşturmaktadır. Bu dönemde
    Türkmenler Osmanlı'nın Anadolu'ya yayılmasını istememektedir (Avcıoğlu, 1999: 168).
    5
    Bu senaryoyu Türkler birkaç kez tekrarlamışlardır. Orta Asya'da eğleştikleri dönemde Çin etkisinde
    olan Türklerin kimi isimleri Çince'den alınmadır. Görenekleri, giyim ve kuşamları Çin özentilidir. Talas
    Savaşı’ndan sonra bu durum yerini İslamiyetin de etkisiyle Arap egemenliğine bırakır. Türkler uzunca
    bir süre yaşam biçimi açısından Arap bağımlısı ve Araba özenen bir tutum sergilemişlerdir. Şimdilerde
    de Türkler için Amerikan yaşam biçimi önemlidir ve taklit edilen ülke Amerika'dır. Kanımca Türkler
    hiçbir dönemde kendine ait bir uygarlık oluşturamamış ve kendine özgü bir yaşam biçimi içinde
    olamamışlardır.

    6
    Türklerin Müslüman olmalarıyla ilgili olarak açıklamalar ve görüşler için bakınız: Avcıoğlu, Doğan
    (1982). Türklerin Tarihi V. İstanbul: Tekin Yayınevi.; Aydın, Erdoğan (2006). Nasıl Müslüman Olduk?.
    İstanbul: Cumhuriyet Kitaplığı.; Barthold, V. V. (1990). Türkistan. Çev., Hakkı Dursun Yıldız. Ankara:
    TTK.; İnan, Abdülkadir (1976). Eski Türk Dini Tarihi. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.; Taberi, Ebu
    Cafer (1867). Chronique de Taberi Abu Ali Mohammad Balami. Çev., Zotenberg. Paris: Denoël.; Cahun,
    Léon (1896). Introduction à L'Histoire de l'Asie : Turcs et Mongols des Origines à 1405. Paris: Armand Colin.

    7
    Akşemsettin daha fetihten önce Hıristiyanlara görev verilmesine kendine göre bahaneler uydurarak
    şiddetle karşı çıkmıştır. Kuşatma sırasında sürekli Fatih'in yanında olan Akşemsettin, fethin tarihi ile
    ilgili olarak gaipten verdiği haber gerçekleşmeyince, çoğu Hıristiyanlıktan dönme olan askerin
    imandan nasiplerini almamış olmasını bahane olarak ileri sürmüş ve askerin başına sert, acımasız bir
    Müslüman komutan atanmasını önermişti (İnalcık, 2003: 105).


    http://www.ilef.ankara.edu.tr/dergi/gorsel/dosya/1207749778kazanci.pdf







  • Fatih Sultan Mehmet'in yabancı hayranlığı olduğunu biliyordum ama bu denli olduğunu tahmin etmemiştim. Belki de makalede denildiği gibi entelektüel bir kent yaratma ülküsü adına böyle bir şey yaptı. Sizce neden böyle bir şey yapmış olabilir? Sırf yemek yemesini bilmiyorlar diye yaptığını sanmıyorum.
  • Osmanlı da devlet yönetiminde, devşirmelerin neden üst düzey görevlerde oldugu, daha doğrusu, "devşirme" insanlara neden bu kadar çok ihtiyaç duyuldugunu hiç bir zaman anlayamadım.
  • yazının bütünde çelişki üzerine çelişki var ayrıcada buram buram türk ve osmanlı düşmanlığı kokuyor.yazının kaynağı hangi prof. kalmınden çıkmıs ne gibi araştırmalar yapılmış merak etmiyor değilim. En ilginci türkmenlerin anadoluda osmanlı devletının yayılmasını engelllemek istiyordu diye yazılmış.Hayır beylikler osmanlıya biat ettikten sonra neden istemesin rum boyundurugundamı yaşamak istiyormus yani..

    Bence son zamanlarda yapılan Osmanlı düşmanlığı poltikası bir takım çevrelerin yaralarından kaynaklıyor.Osmanlı iyi kaşımıi sanırım 700 yıldır acısaı çıkmıyor:)))



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi LE10 -- 6 Ekim 2010; 23:01:27 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: LE10

    yazının bütünde çelişki üzerine çelişki var ayrıcada buram buram türk ve osmanlı düşmanlığı kokuyor.yazının kaynağı hangi prof. kalmınden çıkmıs ne gibi araştırmalar yapılmış merak etmiyor değilim. En ilginci türkmenlerin anadoluda osmanlı devletının yayılmasını engelllemek istiyordu diye yazılmış.Hayır beylikler osmanlıya biat ettikten sonra neden istemesin rum boyundurugundamı yaşamak istiyormus yani..

    Bence son zamanlarda yapılan Osmanlı düşmanlığı poltikası bir takım çevrelerin yaralarından kaynaklıyor.Osmanlı iyi kaşımıi sanırım 700 yıldır acısaı çıkmıyor:)))




    ben de yazının sahibine bakıyordum kim diye. bir de böyle bir siteden böyle bir pdf dosyasının çıkması ilgimi çekti. sanki istanbulun fethi değil de kaybedilişine yönelik bir matem yazısı okudum gibi geldi bana da. zaten mutfakla ilgili kısımı okuyunca dedim ne oluyor. türk mutfağını beğenmeyenin damak tadı için pek fazla söze gerek olmamalı. kebap bile yeter. kebap dedin mi zaten adana urfa bile yeter..




  • 1. Orta Asya dan sadece göçebeler değil, her sanattan anlayan insanlar, din adamları da gelmişlerdir. Türkistan ın medeniyeti gelişmiş bir medeniyettir. Özellikle Moğolların önünden sadece göçebeler kaçıp Anadoluya gelmemişlerdir.

    2. Madem Fatih İstanbul a Rumları doldurdu, o halde İstanbul nasıl Türkçe konuşmaya başladı ve Türkleşti. Bu mantıkla buna cevap veremezsiniz Biraz Türk gelmeli değil mi? Yoksa az miktarda Türk ün gelmesi onların dillerinini kaybetmelerine yolaçar mıydı? Bir yerin sonradan Türkleşmesi, oraya gelen Türk nufusun eski halktan daha fazla olmasını mı gerektiriyordu? Karar sizin.

    3. Ankara savaşında Türkmenler Timur tarafına geçti sözü yanlıştır. Sadece Yıldırım ın yeni fethettiği Beyliklerin askerleri eski beylerinin yanına geçmişlerdir. Bir nesil değişse Osmanlılara alışacaklardı.

    4. Türkmenlerin Çin etkisinde kalmalarından bahsetmek ne kadar doğru? Çin Türklerden etkilenmedi mi? Çin özellikle askeri açıdan tamamen Türk ordusunu taklit etmiştir. Devamlı yenildiklerinden Çin imparatoru Hun ülkesine casus göndermiş, casus un tavsiyesiyle Türk ordusunu taklit etmekten başka yol bulamamışlardır. Pantolon ve ceket giymişler, toka takmışlar, ve hatta Türklerin bindikleri atlardan getirmişlerdir. İsterseniz belge de veririm. Hunlardan önceki Çin devletlerine bakarsanız, Gök Tanrı inanışı, Türk takvimi kullanmaları gibi Türk etkilerini görürsünüz. Çin Piramitlerini bugün Çin Dünyaya Çin Piramitleri diye açıklayamıyor. Çünkü Bu piramitlerde Türk izleri var.
    Ama Türkmenlerin Çin i taklid etmelerine pek belge yoktur. İpekli kumaşlarını severler. Doğru. Ama Çin Tüm Dünyaya ipek satmıştır. Niye keçeden elbise giymiyorlar diyebilirsiniz. Ama hayancılıkla uğraşmayanların istediği kumaşı kullanmaları normaldir.

    5. Arap dilinden kelimeler ve dini kurallar alınmıştır. Çünkü Müslüman olmuşlar. Arap yaşamını benimsemişler yazılmış. Bedevi mi oldular yani Çöl arayıp çadır kurup develerle gezip, hurmayla mı beslendiler Ya da Araplar fetihlerle beraber diğer milletlerin yaşamlarına uymuş olasın sakın.
    6. Avrupalılar bir dönem Türkleri ve müslümanları taklit etmesin.
    7.İstanbul un fetih tarihini Akşemseddin değil, hocası Hacı Bayram ı veli diye biliyorum. Yılını tutturmuş mu bilmiyorum.Ama Fatih in bebekken İstanbul un fethini , o an çocuk olan Akşemseddinle göereceğini söylediğini hatırlıyorum. Nerede yazıyordu bakmak lazım




  • Fatih in Rum hayranı olduğunu düşünenler aşağıdaki linke bir baksın. Biaz açıklamaya çalışmıştım.

    http://forum.donanimhaber.com/m_40458999/mpage_1/f_/key_fatih%2Csultan%2Cmehmet//tm.htm#40493920
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Fethin tarihi verilmesi diye birşey yok.Uydurma bu.Hacı Bayram-ı Veli,talebesi Akşemseddin ve daha kundakta ki Fatih Sultan Mehmed'in istanbulun fethedeceğini söylemiştir.Ama tarih vermemiştir.

    quote:

    7
    Akşemsettin daha fetihten önce Hıristiyanlara görev verilmesine kendine göre bahaneler uydurarak
    şiddetle karşı çıkmıştır. Kuşatma sırasında sürekli Fatih'in yanında olan Akşemsettin, fethin tarihi ile
    ilgili olarak gaipten verdiği haber gerçekleşmeyince, çoğu Hıristiyanlıktan dönme olan askerin
    imandan nasiplerini almamış olmasını bahane olarak ileri sürmüş ve askerin başına sert, acımasız bir
    Müslüman komutan atanmasını önermişti (İnalcık, 2003: 105).
  • Fatih Sultan Mehmetin rum papaza yazdığı gazel topkapıda sergilenir.
  • Ultra subjektif bir yorumdur: Belli bir grubu, ırkı, örgütü öne çıkartmak için yazmadım...

    Çingene'ye beylik vermişler önce babasını asmış denir ya bizim ülkenin alayı böyle-kastım Çingene değil-. Türkler, Kürtler ve dahi müslümanlar bu derece aptal oldukça daha çooook devşirmeler, sömürge valileri üzerimizden geçer. Marjinal grupların en entellektüel en aydın en bilmemnelerine bakın:

    Bu halk aptal bizi anlamıyor demekten başka bir şey yapmaz.

    Osmanlı'yı sevmemek değil ama Dünyanın neresinde olursa olsun bir yabancı kendi ülkesi dışında daima 2.sınıf vatandaştır, oysa bizim ülkemiz ki bu hastalığı nereden buldu bilmiyorum ''kendi çocuklarına'' köpek muamelesi yapmaktan asla vazgeçmedi, yabancı olsam ilk işim Türkiye'ye gelmek olurdu. Tüm kaynaklarını yüzyıllardır yabancılara açıp toprakları üzerinde yaşayanlara bu derece zulm eden başka bir devlet yoktur. Cahiliz ticaretten anlamıyoruz, sanattan payımıza düşen bir şey yok, kültür-bilim desen sürünüyoruz e kardeşim 1000 yılda bunu öğrenmeyen mi aptal öğretmek istemeyen mi?

    quote:


    Adamın biri cehenneme düşer. Baş zebani onu gezdirir. Neler yaşayacağını gösterir. Büyük kuyuların içinde insanlar yanmaktadır. Her bir kuyunun başında bir zebani ve çıkmak, kaçmak isteyeni geriye atıyorlar. Fakat bir tane kuyunun başında hiç zebani yokmuş. Adam merak edip sormuş. Bu kuyunun başında niye kimse yok diye. Baş zebani orada Türkler var demiş.
    " Onların başında zebaniye gerek yok, kim yukarıya çıkmak isterse,diğerleri onun ayağından tutup aşağıya çekiyorlar"




  • Yazının sahibini merak edenlere

    Metin KAZANCI

    http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/23/667/8502.pdf Tamamı bu linkte
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ar_tryk

    1. Orta Asya dan sadece göçebeler değil, her sanattan anlayan insanlar, din adamları da gelmişlerdir. Türkistan ın medeniyeti gelişmiş bir medeniyettir. Özellikle Moğolların önünden sadece göçebeler kaçıp Anadoluya gelmemişlerdir.

    2. Madem Fatih İstanbul a Rumları doldurdu, o halde İstanbul nasıl Türkçe konuşmaya başladı ve Türkleşti. Bu mantıkla buna cevap veremezsiniz Biraz Türk gelmeli değil mi? Yoksa az miktarda Türk ün gelmesi onların dillerinini kaybetmelerine yolaçar mıydı? Bir yerin sonradan Türkleşmesi, oraya gelen Türk nufusun eski halktan daha fazla olmasını mı gerektiriyordu? Karar sizin.

    3. Ankara savaşında Türkmenler Timur tarafına geçti sözü yanlıştır. Sadece Yıldırım ın yeni fethettiği Beyliklerin askerleri eski beylerinin yanına geçmişlerdir. Bir nesil değişse Osmanlılara alışacaklardı.

    4. Türkmenlerin Çin etkisinde kalmalarından bahsetmek ne kadar doğru? Çin Türklerden etkilenmedi mi? Çin özellikle askeri açıdan tamamen Türk ordusunu taklit etmiştir. Devamlı yenildiklerinden Çin imparatoru Hun ülkesine casus göndermiş, casus un tavsiyesiyle Türk ordusunu taklit etmekten başka yol bulamamışlardır. Pantolon ve ceket giymişler, toka takmışlar, ve hatta Türklerin bindikleri atlardan getirmişlerdir. İsterseniz belge de veririm. Hunlardan önceki Çin devletlerine bakarsanız, Gök Tanrı inanışı, Türk takvimi kullanmaları gibi Türk etkilerini görürsünüz. Çin Piramitlerini bugün Çin Dünyaya Çin Piramitleri diye açıklayamıyor. Çünkü Bu piramitlerde Türk izleri var.
    Ama Türkmenlerin Çin i taklid etmelerine pek belge yoktur. İpekli kumaşlarını severler. Doğru. Ama Çin Tüm Dünyaya ipek satmıştır. Niye keçeden elbise giymiyorlar diyebilirsiniz. Ama hayancılıkla uğraşmayanların istediği kumaşı kullanmaları normaldir.

    5. Arap dilinden kelimeler ve dini kurallar alınmıştır. Çünkü Müslüman olmuşlar. Arap yaşamını benimsemişler yazılmış. Bedevi mi oldular yani Çöl arayıp çadır kurup develerle gezip, hurmayla mı beslendiler Ya da Araplar fetihlerle beraber diğer milletlerin yaşamlarına uymuş olasın sakın.
    6. Avrupalılar bir dönem Türkleri ve müslümanları taklit etmesin.
    7.İstanbul un fetih tarihini Akşemseddin değil, hocası Hacı Bayram ı veli diye biliyorum. Yılını tutturmuş mu bilmiyorum.Ama Fatih in bebekken İstanbul un fethini , o an çocuk olan Akşemseddinle göereceğini söylediğini hatırlıyorum. Nerede yazıyordu bakmak lazım

    Çok güzel bir yazı yolmuş benim bişey yazmama gerek kalmadı




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kaos25

    Yazının sahibini merak edenlere

    Metin KAZANCI

    http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/23/667/8502.pdf Tamamı bu linkte



    quote:

    Büyük bölümü çöl ve dağdan oluşan Orta Asya'da yaşayan Türk halkının
    bu coğrafyadan etkilenmesi sonucu ortaya çıkan özellikleri bir çalışmada
    şöyle sıralanmaktadır:
    Bu göllerdeki çetin hayat Türkleri gövdece küçük fakat çok sağlam ve dayanıklı;
    güçlüğe, açlığa, susuzluğa, sıcağa, soğuğa yüksünmeden dayanır bir hale getirmiştir.
    Çöl kadar geniş yürekli, kıskançlıktan uzak, sakin, hoşgörülü ve coğrafi
    görüşü yaşadığı bölge kadar engin fakat aynı zamanda kum çölleri ve dağlar kadar
    sert ve zamanı geldiğinde acımasız yapmıştır (Togan,1942: 20).


    yazanı tanımam ama iyi konulara değinmiş. gerçekleri komik bulmak ?




  • Fatih sanki Rum komutanı olarak İstanbul u Türklerden alıyor ve kovuyor

     Türklerin İstanbul'dan Kovulması
  • Anlaşılıyor ki Osmanlılar Türklüğe düşman gösteriliyor. Türkler her gittikleri yerin kültüründen etkilenmişler ve aynı zamanda etkilemişlerdir.

    Bu tür yazıların amacı ne olabilir anlamaya çalışıyorum. Ama anlayamıyorum. Neden yazılıyor bunlar? Amacı ne?

     Türklerin İstanbul'dan Kovulması
  • yazarların amacı yok.

    Osmanlıc yani ilahiyatçı kökenliler bazı şeyleri saklamaktalar.

    Türkler islamiyete güle oynaya geçmemiştir. Araplarda türklere karşı çiçekler göndermemiştir. sanırım milliyetçi duygular ağır basan türkologlar buna biraz isyankar gibiler ; tarihi gerçeklerin çarpıtılmasına ....

    Fatih İstanbulu aldığında hangi türkmen beyin başını vurdurmuş ve neden araştırın .

    Osmanlı ile işbirliği yaptıkları gerekçesiyle kral konstantinin, istanbuldan kovduğu yahudilere tekrar Fatih tarafından kucak açılmasına rağmen fetihten sonra.
    bunu insaniyet namına yapmış olabilirler ama sadece türkler neden hor görülmüş anlamak güç.
  • @Bluedevil86
    Oğuzlar İslama kendi istekleri ile geçmişlerdir. Bu da Selçuk Bey in kendi isteği ile Samanoğullarından din adamı istemesiyle başlamıştır. Diğer Oğuz boyları da onlara katıldığında müslüman oldular. Daha önce müslüman olan da vardır. Ama Oğuzların İslama girişleri kendi istekleri ile. Araplarla savaşanlar ise Türgişler. Onlarda iç kavga nedeni ile Araplara başeğdiler. Savaşta da karşılıklı ölümler oldu.

    Türkmenler in zorla İslama girmesi tamamen yanlış.
  • Verilen kaynakların yazarlarına bakmak kalitesiz,yandaş,osmanlı,müslüman,türk düşmanı ve zavallıca bir yazı oldugunu anlamaya yeter

    özellikle türkleri müslümanlaştırmak için öldürülen "yüzbinlerce" türk ifadesi tekbaşına tüm yazının amacı ve saçmalıgını özetliyor
    Kısa bir araştırmayla kaç bin türkün ne için öldürüldügünü ögrenebilirsiniz

    Hala istanbulun bir "Türk şehri" oldugunu sindirememek zavallılıgın en dibi...
  • türklerin islama geçiş sürecini merak eden google'a haccah yada kuteybe bin müslim yazsınlar orada neyin ne
    olduğunu öğrenirsiniz bu surecı anlamak için sadece savaşlara bakmayacaksınız kuteybe bin müslimin savaşlar haricinde uygulamaya koyduğu kanunlarada bakacaksınız örnek verirsek her türk ailenin islamın şartlarını yerıne getırıp getırmedıgıne dair bir arap aile görevlendirmesi gibi bana kalırsa bu sürec çok sancılı olmuştur
  • quote:

    Orijinalden alıntı: TIGERSHARK

    türklerin islama geçiş sürecini merak eden google'a haccah yada kuteybe bin müslim yazsınlar orada neyin ne
    olduğunu öğrenirsiniz bu surecı anlamak için sadece savaşlara bakmayacaksınız kuteybe bin müslimin savaşlar haricinde uygulamaya koyduğu kanunlarada bakacaksınız örnek verirsek her türk ailenin islamın şartlarını yerıne getırıp getırmedıgıne dair bir arap aile görevlendirmesi gibi bana kalırsa bu sürec çok sancılı olmuştur



    İyi de Türklerin İslama girmesi bahsettiğiniz dönemde kişisel olarak gerçekleşmiştir. Türklerin toplu olarak İslama girmesi 751 Talas savaşından sonra gerçekleşmiştir. Karluk, Yağma, Çiğil Türkleri kendi istekleri ile toplu olarak İslama girmişlerdir. Zorla yapılamayan gönüllü olarak gerçekleşmiştir. Bundan sonra da İslamı diğer Türkler arasında yaymaya çalışmışlardır. Hatta diğer Türklerle de bu uğurda savaşmışlardır. Bu Türkler İlk Türk-İslam devleti olan Karahanlılarında kurucularıdırlar.




  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.