Şimdi Ara

Türkler neden domuz eti yemiyor (6. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
905
Cevap
5
Favori
52.426
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
3 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Merhaba arkadaslar. Beni tanimayanlar icin kisaca Almanya'da domuz ve sigir agirlikli calisan bir büyük hayvan kliniginde calisan veteriner hekim oldugumu söyleyerek söze baslamak istiyorum. Bugün bir arkadasimdan bir posta aldim. Asagida yazisini paylasacagim bir profesörün yazisini göndermis ve yorumlarimi merak etmis. Kisaca yaziyi ve nacizane yorumlarimi aynen sizinle de paylasacagim.

    quote:

    Domuz eti niçin haramdır?

    --------------------------------------------------------------------------------

    Bir şeyin helal veya haram olması, Allah'ın emrine tabidir. Allah bir şeye "helal" derse helal, "haram" derse haram olur. Yani din bir imtihandır, insanlara yapılan bir tekliftir.

    Cenab-ı Hak, cennete layık bir duruma getirmek için, insanları imtihana tabi tutuyor. Bu sebeple, bazı emir ve yasaklar koymuştur. Esas olan da bu emir ve yasaklara uymaktır.

    Bu prensiplerin gerek insanın şahsi hayatına, gerekse cemiyet hayatına pek çok faydaları vardır. Dolayısıyla bunlar, o emir ve yasağa daha şuurlu olarak riayet etmemizi sağlıyor.

    Dinimizin yasakladığı hususlardan birisi de, domuz etidir. Bu yasaklamanın, pek çok hikmeti vardır. Biz, burada sadece birkaçına işaret etmeğe çalışacağız.

    - Domuz eti çok yağlıdır. Yenildiği takdirde, bu yağ kana geçer. Böylece kan, yağ tanecikleriyle dolmuş olur. Kandaki bu fazla miktardaki yağ atar damarların sertleşmesine, tansiyon yükselmesine ve kalb infaktüsüne sebep olur.

    - Ayrıca, domuz yağı içerisinde "sutoksin" denilen zehirli maddeler mevcuttur. Vücuda giren bu zehirli maddelerin dışarı atılması için, lenf bezlerinin fazla çalışmaları icap eder. Bu durum, bilhassa çocuklarda lenf düğümlerinin iltihaplanması ve şişmesi şeklinde kendini gösterir. Hasta çocuğun boğaz bölgesi anormal bir şekilde şişerek, adeta domuza benzer. Bu sebeple, bu hastalığa "domuz hastalığı" (skrofuloz) adı verilir. Hastalığın ilerlemesi halinde, bütün lenf bezleri cerahatlenerek şişer. Ateş yükselir, ağrı başlar ve tehlikeli bir durum ortaya çıkar.

    - Domuz etinde bol miktarda bulunan sümüksü bağ dokusu, kükürt yönünden çok zengindir. Bu sayede, vücuda fazla miktarda kükürt alınmış olur. Bu fazlalıksa; kıkırdak, kas ve sinirlere oturarak eklemlerde iltihaplanma, kireçlenme ve bel fıtığı gibi çeşitli hastalıklara yol açar. Domuz eti devamlı yenirse, vücuttaki sert kıkırdak maddesinin yerini, domuzdan geçen sümüksü bağ dokusu alır. Bunun sonucu olarak, kıkırdak yumuşar; vücut ağırlığına tahammül edemeyerek altında ezilir. Böylece, eklemlerde bozulmalar meydana gelir. Domuz eti yiyenlerin elleri pelteleşir, yağ tabakaları teşekkül eder. Mesela yiyen kimse sporcuysa; yorgun, tembel ve az hareketli olur.

    - Domuzda, büyüme hormonu da çok fazladır. Doğduğu zaman birkaç yüz gram olan domuz yavrusu, altı ayda yüz kiloya erişir. Bu kadar süratli gelişme, büyüme hormonunun fazlalığı sebebiyledir. Domuz etiyle fazla miktarda alınan büyüme hormonu, vücutta doku şişliklerine ve iltihaplanmalara yol açar. Burun, çene, el ve ayak kemiklerinin anormal bir şekilde büyümesine ve vücudun yağlanmasına sebep olur. Büyüme hormonunun en etkili yönü, kanserin gelişmesine zemin hazırlamasıdır. Nitekim domuz kesim işiyle uğraşanlar, erkek domuzların belli bir yaştan sonra mutlaka kansere yakalandıklarını ifade ederler.

    - Domuz etinin ihtiva ettiği histamin ve imtidazol denilen maddeler, deride kaşıntı hissi uyandırır. Ekzama, dermatit, nörodermatit gibi iltihabi deri hastalıklarına zemin hazırlar. Bu maddeler ayrıca; kan çıbanı, apandisit, safra yolları hastalıkları, toplar damar iltihapları gibi hastalıklara yakalanma ihtimalini artırır. Bu sebeple doktorlar, kalp hastalarına kesinlikle domuz eti yememelerini tavsiye ederler.

    Alman hekimi Prof. Reckeweg, "Domuz Eti ve İnsan Sağlığı" adlı eserinde bir hatırasını şöyle anlatır:

    "Tedavi maksadıyla, bir çiftçi ailesinin biraz sapa yörede bulunan çiftliğine gitmiştim. Babada, müzmin antroz (dejeneratif eklem hastalığı) ve kalça eklemi iltihabı vardı. Ayrıca, karaciğerinden de rahatsız idi. Annenin, bacaklarında varis ve eziyet verici kaşıntısı olan ekzama vardı. Ailenin kızları ise, kalp yetmezliği ve romatizmadan şikayetçi idi. En sağlıklıları görünmesine rağmen oğulları da, anjin sonrası kalp yetmezliğinden ve kan çıbanından müşteki idi. Evin öbür kızı ise, müzmin bronşitten muzdarip idi. Oğullarından bir diğeri de, domuz kıllanması ve müzmin plörite yakalanmış olup, devamlı tekrar eden fistül ifrazatından şikayet etmekte idi.

    Yukarıda sakinlerin hastalıklarından uzun uzadıya bahsettiğim çiftlik içinde, muayene sırasında garip bir olaya şahit oldum. Ailenin arasında, iri cüsseli bir domuz hiç istifini bozmadan, aşağı doğru sarkan kalın bir ağaç dalına abanarak sırtını kaşıyordu.

    Hastalara, "Oradaki domuzu görüyor musunuz? Onun kaşınmasına ve iltihaplara yol açan maddeleri, etiyle beraber siz de yiyorsunuz. İşte bu maddeler, sizdeki hastalıkların yegane sebebidir" dedim. Yukarıda kendilerinden bahsettiğim, Kara Ormanlar havalisinde oturan benzeri çiftlik sahiplerinden verdiğim nasihati dinleyenler, domuz eti yemekten vazgeçerek hastalıklarının çoğundan kurtuldular. Şimdi o çiftliklerin etrafındaki otlaklarda, İslam ülkelerinde olduğu gibi küçük koyun sürüler yayılıyor."

    - Domuz eti ile insana bulaşan tehlikeli hastalıklardan birisi de, trişin hastalığıdır. Domuzlar bu hastalığı, trişinli fare yemek veya trişinli domuz
    eti ile beslenmekle alırlar. Fakat trişin, domuzlarda ağır bir hastalık yapmaz. Halbuki insanlarda, çok tehlikeli ve öldürücü bir hastalık meydana getirir.

    Domuz etiyle alınan trişin kurtçuklar, mide-barsak yoluyla kana geçer. Böylece de, bütün vücuda yayılırlar. Trişin kurtçukları özellikle çene, dil, boyun, yutak ve göğüs bölgelerindeki kas dokularına yerleşirler. Çiğneme, konuşma ve yutma adalelerinde felçler meydana getirirler. Yine kan damarlarında tıkanıklığa, menenjit ve beyin iltihabına sebep olurlar. Bazı ağır vakalar, ölümle sonuçlanır. Bu hastalığın en kötü tarafıysa, kesin bir tedavi şeklinin olmamasıdır.

    Trişin hastalığı, bilhassa Avrupa ülkelerinde yaygındır. Sıkı veteriner kontrolleri yapılmasına rağmen, İsveç, İngiltere ve Plonya'da trişin salgınları görülmektedir.

    Yurdumuzdaysa, yerli Hıristiyanların dışında hiç bir müslümanda trişin hastalığı görülmemiştir. Çünkü, ülkemizde Hıristiyanlar dışında kimse domuz eti yememektedir. İnsan ve hayvanlar, yedikleri gıdaların az-çok tesirinde kalırlar. Mesela kedi, köpek, aslan gibi et yiyen hayvanların yırtıcı; koyun, keçi, deve gibi ot ile beslenen hayvanlarınsa daha uysal ve yumuşak huylu oldukları malumdur.

    Bu durum, insanlar için de geçerlidir. Nebati gıdalarla beslenenlerin, genellikle halim-selim; et ve et ürünleriyle beslenen insanların ise daha sert mizaçlı oldukları tespit edilmiştir.

    - Domuz, dişisini kıskanmayan bir hayvandır. Domuz eti ile beslenen insanlarda, kıskançlık hissinin zayıfladığı veya dumura uğradığı gözlenmiştir.

    Fransız filozoflarından Savorin de beslenmenin mizaç üzerindeki bu tesirine çok önem vererek, "Bana ne yediğini söyle, senin ne olduğunu haber vereyim" demiştir.

    Yüce Rabbimiz, istifademiz için pek çok gıda yaratmıştır. Bunun yanında, bazı zararlı şeylerin yenilip içilmesini yasaklamıştır. Çünkü O, sonsuz şefkat ve merhamet sahibidir. Kullarına, taşıyamayacakları yükleri yüklememiştir. Emir ve yasakları, insanların rahatlıkla altından kalkabilecekleri şeylerdir.

    Acaba insan içki içmeyince, domuz eti yemeyince ne kaybeder?

    Bir makinenin mühendisi, o makinenin hangi şartlarda ve nasıl çalışacağını da belirtmiştir. Mesela kataloğunda, bir makinenin 220 voltta çalışabileceği yazıyor. Bizse, daha iyi çalışabileceğini düşünerek, 500 volta takmış olalım. Bir anda, makinenin ne hale geleceği malumdur...

    İşte insan vücudu da, Cenab-ı Hakk'ın yarattığı mükemmel bir motor ve harika bir makinedir. Bu makinenin en iyi nasıl çalışacağını da, elbette yapan bilecektir. Madem ki Allah'ımız domuz etini haram kılmıştır, öyleyse yememiz mahzurludur...

    Selahattin Salimoğlu ( Prof. Dr.)


    P - Domuz eti çok yağlıdır. Yenildiği takdirde, bu yağ kana geçer. Böylece kan, yağ tanecikleriyle dolmuş olur. Kandaki bu fazla miktardaki yağ atar damarların sertleşmesine, tansiyon yükselmesine ve kalb infaktüsüne sebep olur.

    Okudugumda bunu gözümde cok akut bir sok durumu canlandi. Bir kere düsün, sefim 65-70 kilo ve sadece domuz eti yiyor. 47-48 yasinda ve "domuz gibi" saglikli. Smile Diger Almanlari düsün, sahsen ben "sadece domuz eti yedigi icin" obez olan ve damarlari tikanmis, akut infarktüs yüzünden kalp krizi geciren insanlarin oraninda bir yükseklik görmedim. Bizim yusyuvarlak top gibi gezen, hamurisinden sismis teyzelerin ne farki var? Smile

    Gelelim isin bilimsel kismina. Etin bilimsel karsiligi kas dokudur. Kas doku icinde ihtiva edilen yaga baktigimiz zaman domuz eti yagli degildir. Yag, vücudugn belli kisimlarina yayilmistir, ancak etteki orani sigir etinden yer yer azdir. Vücuttan normal bir kesit aldigin zaman yagi etten ayrilmis, resmen beyaz olarak görürsün. Laboratuvar incelemelerinde de dedigim gibi sigir ya da koyun etinden fazla yag oranina sahip degildir domuz eti. (Tavuk hepsinden daha az yag ihtiva eder.) Kisacasi yagini yemezsin, olur biter. Sanki kuzu sis yedigin zaman araya yag gelmiyor...

    Ikincisi kanin yagla dolmasi böyle birden olacak birsey degildir. Sen de okumussundur cogu kez, kirmizi et tüketiminin ihtiva ettigi yag ve yüksek enerji itibariyle seneler icinde kalp-damar hastaliklarina neden olma riskini artirdigini. Domuzu bu yüzden yememek gerekiyorsa vejeteryan olmak icap eder...

    P - Ayrıca, domuz yağı içerisinde "sutoksin" denilen zehirli maddeler mevcuttur. Vücuda giren bu zehirli maddelerin dışarı atılması için, lenf bezlerinin fazla çalışmaları icap eder. Bu durum, bilhassa çocuklarda lenf düğümlerinin iltihaplanması ve şişmesi şeklinde kendini gösterir. Hasta çocuğun boğaz bölgesi anormal bir şekilde şişerek, adeta domuza benzer. Bu sebeple, bu hastalığa "domuz hastalığı" (skrofuloz) adı verilir. Hastalığın ilerlemesi halinde, bütün lenf bezleri cerahatlenerek şişer. Ateş yükselir, ağrı başlar ve tehlikeli bir durum ortaya çıkar.

    Su sutoksin denilen sey de beni öldürecek gercekten. Reckeweg denilen bir adamin sadece teorisine bagli olarak ortaya attigi ve nedense sadece domuzda bu toksinin bulundugunu söylemesiyle kalmis bir olay. Homotoksikoloji teorisi icinde gecen örnekten baska bir yerde görmedigim (Almanya'dan satin aldigim toksikoloji kitabim dahil) bu toksinle ilgili yaziyi sen de okuyabilirsin. Bu yazida adamin söyledigi seyi sadece sana aktarayim, ciddiye alip almamasi sana kalsin:

    Bei regelmäßigem Verzehr von Schweinefleisch ersetze Gewebe des Schweins allmählich menschliches Körpergewebe. „Das von Reckeweg vorhergesagte Ergebnis: Schweinefleischesser werden im Laufe der Zeit den Tieren ähnlich, die sie verspeisen.“

    Düzenli domuz eti tüketiminde domuz dokulari insan vücudu dokularindan üstün tutulur. / Reckeweg'in önceden söyledigi sonuc ise: Domuz eti tüketicisi zamanla tükettigi hayvanla benzerlikler gösterir.

    Domuza benzeyen yahut dokularinda domuz eti yedigi icin domuz etine benzer degisikliklerin gözlendigi hastalar görmedim, simdi de arastirdim, bilgi bulamadim.

    Skrofuloz'a gelince; bu hastaligin adi domuz hastaligi falan da degildir. Günümüzde neredeyse görülmeyen alerjik bir hastaliktir. Domuzun d'siyle de alakasi yoktur. (Bu hokkabazlarda cidden, affedersin "bok at, izi kalsin" stratejisi en yaygin kullanilan...)

    http://de.wikipedia.org/wiki/Skrofulose

    Bu yazida da okudugunda göreceksin ki hastalik önceden Tüberkülozla iliskili tutulmus, ancak günümüzde alerjiyle baglantilandirilmis. Sutoksinle degil.

    - Domuz etinde bol miktarda bulunan sümüksü bağ dokusu, kükürt yönünden çok zengindir. Bu sayede, vücuda fazla miktarda kükürt alınmış olur. Bu fazlalıksa; kıkırdak, kas ve sinirlere oturarak eklemlerde iltihaplanma, kireçlenme ve bel fıtığı gibi çeşitli hastalıklara yol açar. Domuz eti devamlı yenirse, vücuttaki sert kıkırdak maddesinin yerini, domuzdan geçen sümüksü bağ dokusu alır. Bunun sonucu olarak, kıkırdak yumuşar; vücut ağırlığına tahammül edemeyerek altında ezilir. Böylece, eklemlerde bozulmalar meydana gelir. Domuz eti yiyenlerin elleri pelteleşir, yağ tabakaları teşekkül eder. Mesela yiyen kimse sporcuysa; yorgun, tembel ve az hareketli olur.

    Buna birsey yazamiyorum artik. Sadece "arkadas fantastik roman yazmaya ne dersin?" diyebiliyorum... Cüs...

    - Domuzda, büyüme hormonu da çok fazladır. Doğduğu zaman birkaç yüz gram olan domuz yavrusu, altı ayda yüz kiloya erişir. Bu kadar süratli gelişme, büyüme hormonunun fazlalığı sebebiyledir. Domuz etiyle fazla miktarda alınan büyüme hormonu, vücutta doku şişliklerine ve iltihaplanmalara yol açar. Burun, çene, el ve ayak kemiklerinin anormal bir şekilde büyümesine ve vücudun yağlanmasına sebep olur. Büyüme hormonunun en etkili yönü, kanserin gelişmesine zemin hazırlamasıdır. Nitekim domuz kesim işiyle uğraşanlar, erkek domuzların belli bir yaştan sonra mutlaka kansere yakalandıklarını ifade ederler.

    Domuzun büyüme hormonu diger hayvanlara göre fazladir. Ancak bu onun dogal gelisimi icin gerekli olan seviyedir. Nasil ki bir filin büyüme hormonu ona göreyse, bir inegin de ona göre olacaktir. Domuzun da ona göredir. Bu büyüme hormonu da salinmaya devam ettigi sürece etkindir. Sirf büyüme hormonu yüksek diye büyümüyor hayvanlar, genetik yapilari buna izin verdigi icin büyüyorlar. Bu adam hayatinda hic domuz ciftligi ziyaret etmedigi icin bilmez, cesitli faktörlerle ufak kalan domuzcuklar olur. Onlarin da büyüme hormonlari yeterince salgilanmasina ragmen. 9 ay 10 gün gebelik süresi olan insan en fazla ortalama 3-4 kiloluk bir yavru dogurabilirken yine 9 ay 10 gün gebelik süresi olan bir inek 40 kilo dogum yapar. Insan 13-14 yasinda ergenlige erisirken inek 1. yasinda artik ergendir ve 2. yasinda ilk buzagisini dogurur. Sigir da yemememiz lazim o halde...

    Domuz 114 günlük gebelik süresinin ardindan 1,2 kilo olarak dogar. Kesim yasi 6 aylikken, yani 180 günlükkendir ve bu sürede 120 kilo agirliga ulasirlar. Bu ayni zamanda ergenliklerini de tamamladiklari yastir. 180 günlük yasta domuzlar ya kesime giderler, ya da genc domuzlar olarak tohuma ayrilirlar. Inek 1 yilda 400-450 kilo olur, tohumlanir, domuz 6 ayda 120 kilo olur tohumlanir. Arada fark göremiyorum ben...

    Kisacasi büyüme hormonunun kendi türü adina sigirinkinden bir fazlaligi ya da eksikligi yoktur. Hicbir domuz tüketicisinde de yukaridaki belirtiler yoktur...

    - Domuz etinin ihtiva ettiği histamin ve imtidazol denilen maddeler, deride kaşıntı hissi uyandırır. Ekzama, dermatit, nörodermatit gibi iltihabi deri hastalıklarına zemin hazırlar. Bu maddeler ayrıca; kan çıbanı, apandisit, safra yolları hastalıkları, toplar damar iltihapları gibi hastalıklara yakalanma ihtimalini artırır. Bu sebeple doktorlar, kalp hastalarına kesinlikle domuz eti yememelerini tavsiye ederler.

    Kalp hastalari icin doktorlar "kirmizi etten ve yagli yiyeceklerden uzak durulmasini" tavsiye ederler. Domuz etinden degil sadece...

    Arkadasimiz Alman Hekimi Reckeweg'in profesör olmadigini da bilmiyormus bu arada. Verdigi örnegi de ben bulamadim acikcasi. Diyecek söz bulamiyorum. Ben de bu türlü hikayeleri gercekten yasamis birinin adini kullanarak gayet rahat söyleyebilirim... Smile

    P - Domuz eti ile insana bulaşan tehlikeli hastalıklardan birisi de, trişin hastalığıdır. Domuzlar bu hastalığı, trişinli fare yemek veya trişinli domuz
    eti ile beslenmekle alırlar. Fakat trişin, domuzlarda ağır bir hastalık yapmaz. Halbuki insanlarda, çok tehlikeli ve öldürücü bir hastalık meydana getirir.

    - Trisin gibi sigirlarin da bircok paraziti vardir, Cysticercus bovis gibi; ete yerlesir. Sigirlar da domuzlar da yetistiricilikleri süresince parazit tedavisi görürler. Gerek koruyucu gerek tedavi amacli. Bu tedaviler de genelde eriskin formlara yöneliktir. 75 derece ve daha sicakta pisirildikten sonra enfekte ette bile sorun kalmamaktadir.

    Kisacasi parazit riski her ette vardir ve yetistiriciligi hijyenik sartlarda yapilmayan her hayvan türü saglik icin tehdittir. Yukarida yazildigi gibi 100 komplo teorisini ben sadece sigir ve koyunlarin sahip olduklari parazitlerle ilgili yazabilirim...

    Müslümanlarda trisin görülmez, ama bol miktarda tenya görülür. Bu parazitler yüzünden zayif kalan, hatta ölen insanlara rastlanmakta. Vejeteryanlarda bu da görülmez. Et yemezler zira.

    P - Domuz, dişisini kıskanmayan bir hayvandır. Domuz eti ile beslenen insanlarda, kıskançlık hissinin zayıfladığı veya dumura uğradığı gözlenmiştir.

    HAHAHHAHAHAHAHAH



    Ekleme: Ayrica bu kisi yazisinda sporcularla ilgili söyle demis:

    quote:

    Mesela yiyen kimse sporcuysa; yorgun, tembel ve az hareketli olur.


    Ben de diyorum ki: E be profesörcük, hic mi düsünmedin dünyada en cok domuz tüketen memleket olan Almanya dünyaca basarili yüzlerce sporcuya sahip...

    Selamliyorum seni. Öpüyorum yanaklarindan...




  • ...Haydar Dümen'in bir Yazısıdır...

    Türkiye'de domuz olmak kadar bir şanssızlık hiçbir hayvanın başına gelmemiştir. Bir toplumsal domuz düşmanlığı, özellikle dinsel telkinlerin de ateşlemesiyle kitlesel bir nefrete ve de "eşine tek kıskanmayan hayvan domuzdur." Sanısınında öfkesiyle, domuzlara yapılmadık işkence kalmaz. İlk domuzla tanışmam İzmir Kültür Parkı'nda olmuştu. Hayvanat bahçesi bölümünde çitler arkasında uzanmış, uyuyan bir domuzu gelen geçen herkez yerden buldukları taşı çakılları fırlatıyorlardı. Sanki şeytan taşlama gibi bir olay.

    Domuzlar, köylülerin ürünlerine zarar verdiğinden sürek avıyla elden geldiğince öldürülür. Ancak bu küçücük yavruların üzeri kahveringi çizgili, gerçekten küçük hali çok sevimli ve güzel olan, o bir kaç günlük hayvanların avcıların çiğneyerek, ezerek öldürdüklerini gördüğümde de bu acımasız vahşeti yıllarca unutamamılımdır. Hala içimde izleri vardır.

    Etinin yenilmesi yasak olduğundan, bu protein deposu hayvanlar çağdaş toplumların baş gıda maddelerini oluştururlar ve sanıldığı gibi trişin türü paraziter hastalıklara yakalnmazla. Bu koyu gelecekte yeniden ele almak sözüyle size bir gazateden kestiğim bir yazıyı sunuyorum.

    Islıkla Wagner Çalan Domuz

    Bruno adındaki İrlandalı bir domuz, ıslık çalarak Wagner, Beethoven ve Beatles' den parçalar döktürüyor. Bruno' nun sahibi çiftçi Patrick Hannah, domuz ahırını sürekli müzik yayınıyla besliyor. Hannah, müzüğin hayvanlara yararlı olduğunu ve etlerinin de daha lezzetli olduğunu savunuyor. Ancak, Patrick Hannah' ın Bronu' yu kesime yollayıp jambon yapmaya hiç niyeti yok. Çiftçi Hannah' a göre, Bruno bir müzik dehası. Hannah, altı ay kadar önce Bruno'yu ıslık çalarken yakaladı. Bruno, kafasını havaya doğru dikerek, Beethoven' ib Dördüncü Senfonisi'nden Adaggio' yu çalıyordu. " Bu domuz bir harika" diyen Patrick Hannah, Bruno' yu ünlü uzmanlara da dinletti. Bruno, müzik uzmanlarının önünde Beatles' in "Yesterday" adlı duygusal parçasını çaldı. Hannah, "Bruno ve Beatles... gözlerim yaşardı" diye konuştu. Hannah, Tarım Bakanlığı ile sorunları olduğunu, bunlar çözülür çözülmez de Bruno' yu ABD'ye götüreceğeni söyledi.

    Değerli okurlarım, şimdi şapkamızı alıp önümüze koyup düşünelim. Bir canlı varlık, öteki canlı varlıkların hiçbirinden farkı yok. Ekoloji dengesinin bir parçası, şimdi Beethoven' in Dördüncü Senfonisini Adaggio'sunu bile duyan, bunu tekrar edebilen 65 milyon insan arasında kaç kişi vardır, dersiniz ya da Beatles'in "Yesterday" adlı parçasını bilenlerin duyanların sayısınıda bir düşünelim. Sonra diyelim ki biz bu uygar dünyanın evrensel sanatın neresindeyiz? Neler yapıyoruz, neler yapacağız nelerle uğraşıyoruz nelerle uğraşacağız?

    ...Haydar Dümen'in bir yazısıydı...

    Domuz eti falan bilmemde, bazılarının domuz kadar bile aklı yok ülkemizde maalesef.




  • Çok uzun zamandır Forumda bu kadar yaygın ve ortak küfür olayıyla karşılaşmamıştım, ülkenin geleceği adına umutlandım!

    Ek: Kesinlikle şaka vs. değildir ciddi bir görüş belirtilmektedir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi neommy -- 2 Nisan 2010; 2:50:22 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: neommy

    Çok uzun zamandır Forumda bu kadar yaygın ve ortak küfür olayıyla karşılaşmamıştım, ülkenin geleceği adına umutlandım!





    Her güzel şeyin başlangıcında bir sancı vardır Sayın neommy
  • quote:

    Orijinalden alıntı: neommy

    Çok uzun zamandır Forumda bu kadar yaygın ve ortak küfür olayıyla karşılaşmamıştım, ülkenin geleceği adına umutlandım!

    Ek: Kesinlikle şaka vs. değildir ciddi bir görüş belirtilmektedir.

    Küfürden kasit nedir?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Serdar
    quote:

    Orijinalden alıntı: neommy
    Çok uzun zamandır Forumda bu kadar yaygın ve ortak küfür olayıyla karşılaşmamıştım, ülkenin geleceği adına umutlandım!
    Ek: Kesinlikle şaka vs. değildir ciddi bir görüş belirtilmektedir.

    Küfürden kasit nedir?



    Yalnızca herkesin, malum bir adet vatandaşa, sarfettiği sözler, yapılan eleştirileri, ve gösterilen her türden tepkiyi kastediyorum.




  • Anladim. Gösterilen tepkinin icerigine bakilmaksizin küfür olarak adlandirilmaya baslandigini bilmiyordum...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Serdar
    Anladim. Gösterilen tepkinin icerigine bakilmaksizin küfür olarak adlandirilmaya baslandigini bilmiyordum...



    Şayet tepki gösterilen, tepkinin içeriğini ve bütünlüğünü kavrayabilecek izlenim veriyor olsaydı o kelimeyi kullanmazdım! Ama tepki bütününden o kısımları algılamaya özel hassasiyeti olduğu izlenimine sahip olduğumdan öyle yazdım! Önceki tecrübem konuştu!




  • Dogru söylüyorsun bir yerde. Arif olanin anlayacagi cümlelerin anlasilabilmesi icin bir bakisacisi gerekiyor ne de osla...
  • Şu sahte hesaplara prim verilmemeli, belli ki kışkırtma amaçlı buradalar, özellikle wetete, zetete gibi türevler; açtıkları konular ile birlikte silinmeliler.

    Peyderpey soğuyorum Kültür Bilimden.
  • Hiç yemedim ve yemeyide düşünmüyorum.
    Her gördüğümde midemin bulandığı bir hayvanın etini yememde imkansız zaten.
  • domuz eti yeme veya yememe olayı birşeyin ispatı veya bir görüşü yansıtmanın ölçüsü olmuş..

    normal dana kuzu etin ve tavuğun bu kadar çeşitli ve lezzetli türevleri varken domuz eti attan inip deveye binmeye benzetiyorum ben..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: soho

    domuz eti yeme veya yememe olayı birşeyin ispatı veya bir görüşü yansıtmanın ölçüsü olmuş..

    normal dana kuzu etin ve tavuğun bu kadar çeşitli ve lezzetli türevleri varken domuz eti attan inip deveye binmeye benzetiyorum ben..


    Belki Türkiye'den baska bir ülkede bulunmadiginiz icin bilmiyorsunuzdur, ancak domuz eti en cok türevlenebilen et türlerinin basinda gelir.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: IFatalTürkI

    Hiç yemedim ve yemeyide düşünmüyorum.
    Her gördüğümde midemin bulandığı bir hayvanın etini yememde imkansız zaten.

    bende sana katılıyorum ...
  • serdar ben domuz eti türevlenemez demedim, normal etin ve tavuk etinin türevleri lezzetlileri varken domuz etine ne gerek var demek istedim..sen şimdi diyeceksin ki domuz eti türevleri de lezzetli vs..yiyene afiyet bal şeker olsun ben almiyim..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi soho -- 2 Nisan 2010; 18:11:54 >
  • Aynen ben de size "sizin tercihiniz, yemeyebilirsiniz." diyebiliyorum. "Yiyeni attan inip esege binmek" olarak niteleyince aciklama gelir, normal olarak. Burasi onun basligi... Size de sadece tavuk, sigir ve türevleri afiyet seker olsun...
  • Domuz eti güzeldir, bilmeyenler için söyleyeyim tavuk etinden aşağı kalır yanı yoktur.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ncrdbl

    Domuz eti güzeldir, bilmeyenler için söyleyeyim tavuk etinden aşağı kalır yanı yoktur.

  • Açık konuşayım bir defa yemiştim fakat hiç hoşuma gitmemişti. Bunun cinsi felan var mı? Komik bir soru olabilir ama beni mazur görün.
    Serdar arkadaşımızın paylaştığı şu fotoğraf kabul etmek gerekirse iştah açıcı olmuş.

    Sığır yada dana etinden daha çekici olmalı ki denemek için bahenemiz olmalı. Birde genelde kötü mü kokar domuz eti? Tekrar yazayım belki cinsi ile alakalıydı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi castorpollux -- 4 Nisan 2010; 23:43:38 >
  • Beklemis ve bozulmaya yüz tutmus olabilir. Asiri kalitesiz bir tercihte bulunmus olabilirler, bilemiyorum. Domuz eti kötü kokmaz aksine. O kadar kötü koksa neden önereyim, ayrica neden insanlar bu kadar severek yesin?

    Türevlenebilirligi ve yag oraninin sigir eti düzeyinde olmasi itibariyle tavuk etinden cok daha lezzetli oldugu bir gercek. Ancak sigir etiyle kiyaslandiginda karsilastirmak zor. Cünkü biri elma, digeri armut. Hepsinin kendine göre hazirlanis-sunus sekilleri var. Salam, sosis, sucuk ve cesitleri oldukca cesitli. Ben hala hepsinden tadabilmis degilim. Zengin bir kahvalti icin domuz eti birebir diyebilirim...




  • 
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.