Şimdi Ara

Türkçe Ezanin öyküsü

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
10
Cevap
0
Favori
712
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Yaslari ellinin altinda olanlar, yani gençler pek bilmezler. Türkiye minarelerinde "Tanri uludur" diye Türkçe ezan okunurdu. 18 yil devam eden Türkçe ezanin öyküsü söyledir.

    Atatürk, Kuran ve Ezan' in anlasilarak ibadet edilmesi için Türkçelestirmeye karar verince Bursa'ya gelmis ve din adamlarini toplayarak "Ezan nedir?" diye sormus. Din adamlari "ibadete ve namaza çagridir" cevabini vermisler. Atatürk'ün bu cevap üzerine "Kur'an'da ve Peygamberimizin hadislerinde ezan Arapça okunacak diye bir emir var mi?" diye sorunca, din adamlari "Yok" demisler. Bunun üzerine "Öyleyse Türk halkini ibadete kendisinin anlayacagi dille çagirmak daha dogru olmaz mi?" sorusunu yönelten Atatürk'e "Dogru olur" cevabi gelmis.

    Ezanin;
    Tanri uludur;Tanri uludur
    süphesiz bilirim bildiririm
    Tanridan baska yoktur tapacak
    süphesiz bilirim bildiririm
    Tarinin elçisidir Muhammed
    Haydin namaza, haydin felaha
    Namaz uykudan hayirlidir
    Haydi namaza, haydi namaza
    seklinde Türkçe okunmasina 15 Temmuz 1932 tarihinde karar verildi. Çok dikkat çekicidir; Atatürk'ün Bursa'dan ayrilmasindan ve Meclis'ten yasa çikmadan Bursa'da "Türkçe ezan " okunmaya baslanmis olmasina ragmen, ilk ve son baskaldiri 1 Subat 1933 günü Bursa'da oldu.
    Kozanli Ibrahim namindaki Naksibendi tarikati seyhi cuma namazindan sonra müritleriyle beraber "seriat istiyoruz. Arapça ezan istiyoruz" bagrıslariyla nümayis yaptiktan sonra ayni grup, camiden çikarak Allahüekber tekbir sesleriyle Yeniyol'daki Evkaf Müdürlügü önüne geldi.
    Oradan tekbir getirerek Vilayet önüne gelip eylemlerine devam ederken, gelen güvenlik güçleri hepsini toparlayarak gözaltina aldilar.
    Vali, Emmiyet müdürü, Jandarma komutani ve Savci olayin büyütülmemesini istemislerse de, zamanin Belediye Baskani Ali Muhiddin Dinçsoy, Atatürk'e çektigi yildirim telgrafinda "Bursa'da irticai ayaklanma oldu" diye bildirmis.

    Telgraf Atatürk'ün eline geçer geçmez, trene binerek solugu Karaköy istasyonunda aliyor, oradan da otomobille sabaha karsi Bursa'ya geliyor ve basta vali olmak üzere bütün yetkilileri olayi hemen kendisine bildirmedikleri için sigaya çekiyor. Gece köskte olay tartisilirken Atatürk "Gençler siz neden mürtecilere karsi çikmadiniz?" diye sorunca ayaga kalkan bir genç "Biz Bursa gençligi olarak..." diye söze baslayinca Atatürk sözünü keserek "Bursa gençligi yok. Türk gençligi var" dedikten sonra devam ediyor:

    "Türk genci devrimlerin sahip ve bekçisidir. Bunlarin lüzumuna, dogruluguna herkesten çok inanmistir. Rejimi ve devrimleri benimsemistir. Bunlari zayif düsürecek en küçük ve en büyük bir kipirti ve hareket duydu mu, bu memleketin polisi vardir, jandarmasi vardir, adliyesi vardir demeyecektir. Hemen müdahale edecektir. Elle, tasla ,sopa ve silahla, nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktir. Polis gelecektir, asil suçlulari birakip, suçlu diye onu yakalayacaktir. Genç polis henüz devrim ve Cumhuriyetin polisi degildir diye düsünecek ve asla yalvarmayacaktir. Mahkeme onu mahkum edecektir. Gene düsünecek, demek adliyeyi de islah etmek, rejime göre düzenlemek gerek, diyecek. Onu hapse atacaklar. Kanun yolunda itirazlarini yapmakla beraber, basbakana, meclise telgraflar yagdirip hakli ve suçsuz oldugu için, tahliyesini, kayrilmasini istemeyecek. Diyecek ki: Ben inanç ve kanaatimin icabini yaptim. Müdahale ve hareketimde hakliyim. Eger buraya haksiz gelmis isem bu haksizligi meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek benim vazifemdir. Iste benim anladigim Türk genci ve gençligi budur."

    Bu olayin zanlilari topluca Çorum'a götürülerek mahkeme tarafindan çesitli cezalara mahkum edildiler. Türkçe ezan 195O yili Temmuz ayina kadar sürdü. Çok dikkat çekicidir ki; Türkçe ezan dahil olmak üzere Atatürk'le beraber tüm devrimlerde milletvekili, bakan ve basbakan olarak imzasi bulunan Celal Bayar'in Genel Baskani oldugu Demokrat Parti'nin iktidara geldikten sonra ilk çikardigi yasa, "Türkçe Ezanin Arapça'ya" dönüstürülmesidir. Zaten o zaman kopan ip, bizi bugünlere getirdi.







  • 1980 ihtilali ve 1983 genel seçimleri de bugünlere gelinmesinin ivmelenme noktalarını teşkil etti..Güzel paylaşım teşekkür ederim kendi adıma..
  • teşekkürler
  • Türkçe ibadet:

    ARALIK 1931- Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle dokuz ünlü hafız, Dolmabahçe Sarayı'nda ezanın ve hutbenin Türkçeleştirilmesi çalışmalarına başladı.

    10 Ocak 1932- Türkçe ezan için konservatuvar üyesi İhsan Bey'in yaptığı bestenin kısa zamanda öğretilemeyeceği anlaşıldığından, geçici olarak ezanın asli şekliyle okunmasına izin verildi.

    22 Ocak 1932- Kuran'ın Türkçe tercümesi ilk kez İstanbul'da Yerebatan Camii'nde Hafız Yaşar (Okur) tarafından okundu.

    29 Ocak 1932- Sultanahmet Camii'nde sekiz hafız tarafından Türkçe Kuran okundu.

    30 Ocak 1932- İlk Türkçe ezan Hafız Rifat Bey tarafından Fatih Camii'nde okundu.

    3 Şubat 1932- Kadir Gecesi'nde Ayasofya Camii'nde halkın büyük ilgisiyle Türkçe Kuran, tekbir ve kamet okundu.

    5 Şubat 1932- İstanbul Süleymaniye Camii'nde ilk Türkçe hutbe okundu.

    18 Temmuz 1932- Diyanet İşleri Riyaseti, ezanın Türkçe okunmasına karar verdi.

    26 Eylül 1932- Yurdun her yerindeki Evkaf Müdürlüklerine Türkçe ezan metni gönderildi.

    1 Şubat 1933- Bursa'da gösteri yapan gericilere Mustafa Kemal şu yanıtı verdi: "Konunun aslı esasında 'din' değil 'dil'dir. Kesin olarak bilinmelidir ki Türk milletinin milli dili ve milli benliği, bütün hayatında hákim ve esas kalacaktır."

    4 Şubat 1933- Müftülüklere ezanı Türkçe okumalarını, buna uymayanların 'kati ve şedid bir şekilde' cezalandırılacaklarını bildiren bir tamim gönderildi.




  • tenten20 kaynak görmem mümkünmü acaba?
    Konuyla alakalı olarakda şunu söyleyebilirim:
    Ne Kura'nda nede sünnette illada arapça ibadet diye bir zorunluluk söz konusu değil.Bunu kabul edelim.Yada ben bilmiyorum.Ama okumadım.
    Geçenlerde memleketteydim.Bir yakınımın vafatı üzerine Kuran okunuyordu.Bittikten sonra imama özellikle okuduğunu Türkceye çevirmesini istedim.Çünkü daha ''Bismillahirrahmenirrahim'' deyipte ALLAH'ın ne demek istediğini bilmeyenler mevcut.
    Ancak şöyle bir gerçek var.Kuran yada Ezan ehli sesler tarafından okunursa bir başka olay katar amaca.Çünkü şiir gibidir ve güzel nakledildiği takdirde insanı düşüncelere sevk eder.Mesala Abdulsametin okuduğu Kuranı dinlerken bir diyardan başka diyara giderim.Muhteşem bir duygudur.Ama işte okuyanın sesi kötü olursa olmuyor.Bu konuda devletin en büyük eksikliği.Mademki arapca okunuyor bunlar imamdır,vaizdir vs alımları yapılırken muhakkak ses sınavı olmalı ve bu şekilde bu kimseler alınmalıdır.
    Yoruma açık bir konu.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: EXCELANCEE28
    Konuyla alakalı olarakda şunu söyleyebilirim:
    Ne Kura'nda nede sünnette illada arapça ibadet diye bir zorunluluk söz konusu değil.Bunu kabul edelim.Yada ben bilmiyorum.Ama okumadım.


    Konunun burada tartışılması bence iyi dirşey değil. İbadetin hangi dilde olabileceğine o dinin sahibi karar verir. Bahsedilen dinde, İslam'da ibadetin Arapa dışında tek bir dile müsaadesi var. O da mecbur kalınması ve Arapçası ezberlenene kadar Farsça "Fatiha" suresine mahsustur. Bunun sebebi de namazda Fatiha okunmasının farz olmasıdır. Neden farsça derseniz, Farsça Cennet dillerinden birisi olmasından dolayı.

    Bu arada dediğim gibi bu konuyu mümkünse "Nokta" adlı konudan devam ettiriniz...

    Saygılar
  • quote:

    Orjinalden alıntı: mustafa_ogr


    quote:

    Orjinalden alıntı: EXCELANCEE28
    Konuyla alakalı olarakda şunu söyleyebilirim:
    Ne Kura'nda nede sünnette illada arapça ibadet diye bir zorunluluk söz konusu değil.Bunu kabul edelim.Yada ben bilmiyorum.Ama okumadım.


    Konunun burada tartışılması bence iyi dirşey değil. İbadetin hangi dilde olabileceğine o dinin sahibi karar verir. Bahsedilen dinde, İslam'da ibadetin Arapa dışında tek bir dile müsaadesi var. O da mecbur kalınması ve Arapçası ezberlenene kadar Farsça "Fatiha" suresine mahsustur. Bunun sebebi de namazda Fatiha okunmasının farz olmasıdır. Neden farsça derseniz, Farsça Cennet dillerinden birisi olmasından dolayı.

    Bu arada dediğim gibi bu konuyu mümkünse "Nokta" adlı konudan devam ettiriniz...

    Saygılar

    Bu bile kesinlik ifade etmez.ALLAH belli bir kavme göndermemiştir İslamiyeti.Hz Muhammed(s.a.s) sadece arap yarım adasında İslam çalışmaları yapmadığı aşikardır.Arapca bilmeyenlere Kuranı nasıl anlattı.Arapca öğreterekmi.Bence hayır.
    Araştırıyorum bakalım neler bulucam.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: mustafa_ogr


    quote:

    Orjinalden alıntı: EXCELANCEE28
    Konuyla alakalı olarakda şunu söyleyebilirim:
    Ne Kura'nda nede sünnette illada arapça ibadet diye bir zorunluluk söz konusu değil.Bunu kabul edelim.Yada ben bilmiyorum.Ama okumadım.


    Konunun burada tartışılması bence iyi dirşey değil. İbadetin hangi dilde olabileceğine o dinin sahibi karar verir. Bahsedilen dinde, İslam'da ibadetin Arapa dışında tek bir dile müsaadesi var. O da mecbur kalınması ve Arapçası ezberlenene kadar Farsça "Fatiha" suresine mahsustur. Bunun sebebi de namazda Fatiha okunmasının farz olmasıdır. Neden farsça derseniz, Farsça Cennet dillerinden birisi olmasından dolayı.

    Bu arada dediğim gibi bu konuyu mümkünse "Nokta" adlı konudan devam ettiriniz...

    Saygılar


    Konunun noktadan devam etmesi sadece muhataplarının okumasına , genel katılımcıların bi haber kalmasına sebep oluyor. Noktadaki diyaloglardaki girdap kişilerin sıkılmasına neden olduğu gibi aslında onca tartışmadan alınabilecek verimli sonuçlarında önüne geçiyor . Aksine konunun buradan devamı daha faydalı olacaktır.




  • Bu konuda belli bir sure yada sünnet yok.Ana fikir dediğim gibi.Yani
    Arapca okursan şiirsel tarzda okursun ve gerçektende muhteşem bir kulak zevkidir.Lakin muhakkak Türkcesi bilinmelidir.
    Sonuçta Kuran evrene inmiş bir çağrıdır,mesajdır,öğüttür.Bunları Türkce bilmessek nasıl bir anlam çıkarabilirzki.Tabi buna ezanda dahil,farkı yok.
    Yanlız tek birşeye katılmıyorum oda:
    Tanrı değil,ALLAH kullanılmalıdır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi EXCELANCEE28 -- 25 Ağustos 2008; 18:43:28 >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.