TIPÇILARA TAVSİYELER

Öncelikle hepinize hayırlı olsun. Ben bu yıl dönem 3’ü bitirdim. Ortalaması 80-90 olan bordo bereli bir inek değilim, 50 olan nispeten tembel birisi de değilim. 60-70 bandında takılan, ihtiyacım neyse o kadar çalışan, kendi fakültesi dışında da bilgisi kıt birisiyim. Birazcık günlük gibi yazıyorum   Yorumlarımı bunlara göre değerlendirin, ufkunuzu daraltmak istemem.

Başlayalım, fakülte tercihi yaparken şunlar kritik:

-okulun kalitesi(tr’de max ne olursa .p)

-eve yakınlığı(tıpçı infilak etmeye hazır bomba gibi olur. Aile candır. )

-teorikte yoklama olmaması(mükemmel)

-akreditasyon(dünya kocaman :)

-okulun binaları(birisi hanyada diğeri konyada git-gel yapana kadar 3saat geçiyor falan)

Çoğu fakültede komite/kurul sistemi vardır. Mesela 6 kurul olsa her biri için 1.5-2 ay gibi bir süre düşüyor. Yani önünüzde 1.5 ay var, bir ton slayt ve konu var ve bunları sınava kadar büyük oranda halletmeniz gerekiyor. Sınav biter bitmez diğer kurul başlıyor ve 1 hafta yatayım keyif yapayım derseniz konular birikmeye başlıyor. Konular biriktikçe de stress hormonlarınız tavan yapıyor.

Genel olarak tıptaki en büyük zorluklardan birisi bilmemiz gereken bilgi yükünün aşşşşırı fazla olması. Sene sonu final zamanı bütün fotokopileri üst üste koyduğunuz zaman bu durumun vehametini çok güzel idrak edersiniz.  Nasıl yetişir nasıl ezberlenir diye kara kara düşünürsünüz, mideniz bulanabilir, depresif düşünceler sizi her taraftan kuşatmaya başlar :)

Burada hocaların kasıntılık seviyesi de çok önemli tabi. Hayvan gibi detay soran hoca varsa mecbur seve seve çalışacaksın veya totalde 1-2 sorusu varsa çözüm olarak onu salıp başka derslere abanabilirsiniz.

Şimdi derslere yavaştan girelim,

Yukarıda noobody hocamın yazdığı şey çok doğru. Kafanızda “bütün slaytları okuyacağım sonra çıkmışları çözüp konulara döneceğim, bir yandan Guyton okuyacağım” falan gibi aşırı mükemmelliyetçi hedefler ve idealler olmasın. Kurula 1 hafta kala slaytların kapağını açmadığınızı fark edersiniz sonra tır çarpmış gibi olur :)

Kurul sınavlarına düzgün bir şekilde bilinçli ve metotlu çalışacaksınız. Verimli çalışmak aşşşşırı önemli. Misal vereyim; eleman gider çıkmışları yalar yutar az biraz slaytları da okumuştur. Sen saf gibi Guyton okumuşsundur çıkmış bakmamışsındır, sen 60 alırsın adam 75 alır. Guyton’u kötülemek için değil(ileride değiniyorum) ancak düşmanın silahı neyse onunla silahlanacaksın.

Hocalar sana belirli bir formatta slaytlar üzerinden soru soruyorlar. Sen de onlara göre taktik-strateji kasıp cevabı bulmaya çalışacaksın. Böyle diyince kumar gibi oluyor ama 100 sorudan 40 tanesini sallamak zorunda kalınca demek istediğimi anlarsınız.

Her yerde çıkmış bak çıkmış çalış diye duyuyorsunuzdur. Çıkmışların faydalarını anlatayım;

-hocaların soru sorma tarzlarını, çakallıklarını görürsünüz

-teorikte anlamadığınız konuyu çıkmışta öğrenirsiniz

-doğrudan çıkmış sorarlarsa garanti net kasmış olursunuz

-slaytlardaki gereksiz yerleri ayıklarsınız. Vaktinizi boşa harcamamış olursunuz. Verimlilik verimlilik verimlilik. (BU ÇOK ÖNEMLİ!!)

-kurul başlar başlamaz öylesine çıkmışlara göz atsanız bile size faydası olur.

Ben şu anda herhangi bir slayta göz atınca az çok nereye çalışmam gerektiğini biliyorum. Hoca nereden nasıl soru çıkartır tahmin edebiliyorum.  Bu kıvama zamanla geliyorsunuz. Ne kadar erken o kadar iyi.

Textbook hususuna da değineyim. Ben Guyton’un bir sürü bölümünü okudum. Robbins’in de bazı bölümlerini okudum. Textbooklar sınavdaki puana doğrudan etki etmezler. Genel tıp görüşünüzü etkilerler. Daha geniş, bilinçli ve sağlam bakarsınız olaya. Bu biraz kişisel bir konu. 3 sene boyunca eline hiç kitap almayan bir sürü insan var. Ben okumanızı tavsiye ederim. pdf/baskı hususu kendi tercihiniz.

Tablet ile ilgili çok net olarak alın derim. Maddiyattan dolayı ilk sene olmasa bile sonraki seneler halletmeye çalışın. Ben 3 sene kağıttan devam ettim en son 1 valiz dolusu fotokopi taşıyınca illallah ettim. Özellikle kyk’da bir sürü fotokopi eziyet oluyor. Tabletin avantajları bir milyon hangi birini sayayım .p

Birkaç ders hakkında spesifik olarak,

-Etik, Halk Sağlığı, Tarih dersleri falan beleş net kasma, ortalama kasma dersleridir. Bunlardan fulleyip net kasmaya bakın.

-Biyoistatistik Allah’ın belası bir derstir. Becerebilirseniz tebrik ederim ben hep baraj yedim.

-Anatomi biraz yatkınlık meselesi. Ben pek zorlanmadım. Esas olarak Netter’den görsel olarak çalışırdım(Netter candır). Diğer atlaslardan da yer yer pdf üzerinde baktığım olurdu. Kafa kemiklerine 3 tane atlastan çalışmıştım.

-Fizyo’da klasiktir, “mekanizmayı bilin” derler. İşlerin mantığını bilip kafaya oturtunca meseleler çözülmeye başlar. Böyle yazınca kolay algılamayın bazı konular kazıktır(böbrek endokrin falan bana zor gelir mesela).

-Diğer dersler bence okuldan okula değişiklik gösteriyor. Onlara yazacaklarım çok kişisel olur, kalsın.(Çıkmış bak geçersin knk)

Şimdi çok mühim bir mevzudan bahsedeceğim. Diğerleri magazin burası hardcore reality.

-Fakülte hayatınız boyunca çok iyi ineklediğiniz zamanlar da olabilir. Kelimenin tam anlamıyla dibe vurduğunuz, elinize kalem alamadığınız zamanlar olabilir. Bir şekilde karınca kararınca az bile olsa devam etmeye zorlayın, tamamen salmayın.

-Millet sağda solda gezerken siz slayt okuyacaksınız. Oda arkadaşınız LoL atarken biyokimya embriyoloji falan çalışacaksınız. Tıbbın kaderi böyle, yapacak bir şey yok. Bunu iyice sindirin yoksa ileride gereksiz yere kendinize ve çevrenize negatiflik pompalarsınız.

-“Millet geziyor tozuyor biz eşşşek gibi ders çalışıyoruz.” cümlesi ağzınızdan çok çıkacak. Muhabbet-geyik olsun diye söyleyebilirsiniz fakat sizi depresyon bataklığına itecek bir ifadeye de dönüşebilir. Tıp fakültesi adamın psikolojisini mahvedebilir. Dönem 1’de belki çok zorlanmayacaksınız ama özellikle 2 ve 3’te lütfen psikolojinize dikkat edin. (sonrasını henüz görmedim no comment)

Bu fakültede ruh sağlığınızı korumak en büyük challenge’lardan birisi(mübalağa yapmıyorum). Kafanızın bir köşesine kazıyın bunu.  

Merak ettiğiniz, kafanıza takılan şeyler varsa sorabilirsiniz.

Bekliyoruz hocam merakla