Şimdi Ara

Terörist ile sanatsal mücadele

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
9
Cevap
0
Favori
385
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Şuanda ilçeler üzerindeki operasyonları başarılı görüyorum: Kayıp vermeden temizleme operasyonlarını.

    Aynı zamanda bazı gereksiz hareketlerinde varlığı mevcut gibi. Duvar yazıları, boşa sıkılan mermiler, çalınan mehter marşları ve Türkiyem türküleri. Aslında bu hükümetin durumunu da gösteriyor. Polis ve asker hükümetin yapamadığı/yapmadığı psikoljik mücadeleyi kendisi yürütmek istiyor.

    Ordu ve polisin bu tarz hareketlere girişmesi manasız geliyor: Her nekadar sanal ortamda terör destekçilerine karşı savunsakta.


    Sanatsal mücadeleden kastım işine odaklanmış bir mücadele. Osmanlı`nın yükselme devrindeki savaş psikolojisi hakkında; `musiki ahengi ile savaşıyorlardı` denilmekteydi. Niye asker ve polis bunu bir teröre karşı operasyonda uygulayamıyor?


    Sizce bu durumun haklı bir gerekçesi var mı?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >







  • Osmanli motivasyon teknigi aslinda sanat uzerinden degil de, Islam uzerinden idi.
    Mehter marslarinin sozlerinin anlamlarina bakilirsa anlasiliyor, Islam guzellemesi, Allah icin savasmak, ecdadimizin ne kadar yuce oldugu vs.
    Sanat uzerine Osmanli'nin boyle bir kaygisi yoktu, zaten guzel sanatlardan pek cogu gunah oldugu icin uygulanmiyordu, minyatur, turk sanat muzigi , cini ve hattatlik (nakkaş) en iyi oldugu alandi Osmanli'nin. Bugune kalmayi basaran yalnizca Turk sanat muzigi ve biraz da cini.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Tamam da operasyonun böyle yürütülmesinde ne sakınca var ki ? Havaya kurşun sıkmalar, marş çalınarak düşmana göz dağı veriliyor. Dikkat edersen sık sık Allahuekber diyorlar. Yani burası çok önemli. Aslında kiminle savaşıldığını açıklıyor bu kelime.

    Ben bunda bir sakınca görmüyorum.

    Yok olsun şerefsizler. Şimdi bana ırkçılık falan yapıyor diyecekler ama ben bir kürtüm



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-C302EA147 -- 23 Aralık 2015; 14:29:45 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bence de tamamen saçmalık. Oraya gönderilen bilhassa polislerin psikolojik olarak yetersiz oldukları çok açık. Bazen terörle mücadeleyi geçtim, insanlıktan da çıkıyorlar. Haklı bir mücadelede tarafımızı haksız düşürebilecek pek çok gereksiz harekette bulunuyorlar. Bu yanlış hareketlerin sonu nereye varır bilmiyorum.

    Ek bilgi olarak; günümüzde bilinen Mehter marşları çoğunlukla 1913 senesinden sonra, Enver Paşa'nın tekrar kurdurduğu Mehter Takımı için yazdırılmış-bestelettirilmiş marşlar. Eski Mehter'e ait hiç bir eser günümüze ulaşmış değil. Osmanlı "sevdalıları" 7/24 sövdükleri İttihat ve Terakki'nin marşlarıyla coşuyor, haberleri yok.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Bill Russell

    Bence de tamamen saçmalık. Oraya gönderilen bilhassa polislerin psikolojik olarak yetersiz oldukları çok açık. Bazen terörle mücadeleyi geçtim, insanlıktan da çıkıyorlar. Haklı bir mücadelede tarafımızı haksız düşürebilecek pek çok gereksiz harekette bulunuyorlar. Bu yanlış hareketlerin sonu nereye varır bilmiyorum.

    Ek bilgi olarak; günümüzde bilinen Mehter marşları çoğunlukla 1913 senesinden sonra, Enver Paşa'nın tekrar kurdurduğu Mehter Takımı için yazdırılmış-bestelettirilmiş marşlar. Eski Mehter'e ait hiç bir eser günümüze ulaşmış değil. Osmanlı "sevdalıları" 7/24 sövdükleri İttihat ve Terakki'nin marşlarıyla coşuyor, haberleri yok.

    Psikolojik olarak yetersizlik?

    Ne gibi bir yeterlilik bekliyorsunuz ki? 16 haftalık silah eğitimi alıp sahaya sürülen kişiler bunlar. 90%'ı sokakta gördügünüz kişilerin ya da yukarıda ki; bu durumu gülerek karşılayan dostumuzun silahlı hali.

    Polisleri ya da Komandoları, Özel Kuvvet unsuru gibi düşünmeyin, zannetmeyin. Sorumluluk kontrolü elinde tutması gereken amirlerde ve bu duruma göz yuman, bu durumu destekleyen yetkililerde diyebiliriz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Lotusx -- 23 Aralık 2015; 17:32:59 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Kararlilikla sonuna kadar gidilirse teror biter.. Fakat kis geldi ara verelim, su oldu geri cekilelim, baska ulkeler baski yapiyor duralim gibi haller olursa teror sorunu asla bitmez. Cunku bundan medet umuyorlar. Israrla, inatla uzerine gidip koku kazinmali..
  • devlet dediğimiz şey, bütün meşruiyetini, varoluşunun meşruiyet zeminini, belirli bir toprak parçası üzerinde yaşayan insanların güvenliğini, hak ve özgürlüklerini koruma iddiasından alır. devlet, bu varoluş zeminine uygun davrandığı sürece meşrudur, aksi takdirde kendi varoluş zeminini dinamitler. yanisi devlet, meşruiyetini insandan alır, dolayısıyla asla ve kat'a insandan daha değerli bir şey olamaz. devlet insana değer verdiği ve insanın insanca yaşamasına olanak sağladığı ölçüde bir anlam kazanır.

    ama militarizm, devletçilik gibi kavramlar, devletin bu temel varoluş zeminini unutturup, devlete yüklenen anlamı rasyonel bir zeminden çıkarıp, devleti ve devletin egemenliğini temsil eden her türlü maddi manevi kurumu fetişleştirir, kutsallaştırır, insandan uzaklaştırır, soyutlaştırır ve ortaya muazzam bir heyula çıkar. o heyulanın karşısında insan anlamsızlaşır, insan canı, insanın onuru ve insanı insan yapan her şey icabında o heyula için feda edilebilir. yani insanı koruması için kendisine meşruiyet tanınan bir varlık, kendisini korumak için insan feda eden bir öğütücüye dönüşür. sahip olduğu ideolojik aygıtlarla, eğitimiyle, medyasıyla, her şeyiyle, bütün toplumu bu doğrultuda çekip çevirir, insanları doğduğu andan itibaren cendereye alıp hamur gibi yoğurarak şekillendirir. çünkü zorla esir alıp eline silah tutuşturarak ölmeye öldürmeye göndereceği kölelere ihtiyacı vardır, bu köleliği büyük bir şeref addederek bile isteye ölmeye öldürmeye gitmesi gerekir, ölmeyi öldürmeyi meşru görmesi gerekir insanların.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi legen wait for it dary -- 24 Şubat 2016; 5:00:26 >




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: legen wait for it dary

    devlet dediğimiz şey, bütün meşruiyetini, varoluşunun meşruiyet zeminini, belirli bir toprak parçası üzerinde yaşayan insanların güvenliğini, hak ve özgürlüklerini koruma iddiasından alır. devlet, bu varoluş zeminine uygun davrandığı sürece meşrudur, aksi takdirde kendi varoluş zeminini dinamitler. yanisi devlet, meşruiyetini insandan alır, dolayısıyla asla ve kat'a insandan daha değerli bir şey olamaz. devlet insana değer verdiği ve insanın insanca yaşamasına olanak sağladığı ölçüde bir anlam kazanır.

    ama militarizm, devletçilik gibi kavramlar, devletin bu temel varoluş zeminini unutturup, devlete yüklenen anlamı rasyonel bir zeminden çıkarıp, devleti ve devletin egemenliğini temsil eden her türlü maddi manevi kurumu fetişleştirir, kutsallaştırır, insandan uzaklaştırır, soyutlaştırır ve ortaya muazzam bir heyula çıkar. o heyulanın karşısında insan anlamsızlaşır, insan canı, insanın onuru ve insanı insan yapan her şey icabında o heyula için feda edilebilir. yani insanı koruması için kendisine meşruiyet tanınan bir varlık, kendisini korumak için insan feda eden bir öğütücüye dönüşür. sahip olduğu ideolojik aygıtlarla, eğitimiyle, medyasıyla, her şeyiyle, bütün toplumu bu doğrultuda çekip çevirir, insanları doğduğu andan itibaren cendereye alıp hamur gibi yoğurarak şekillendirir. çünkü zorla esir alıp eline silah tutuşturarak ölmeye öldürmeye göndereceği kölelere ihtiyacı vardır, bu köleliği büyük bir şeref addederek bile isteye ölmeye öldürmeye gitmesi gerekir, ölmeyi öldürmeyi meşru görmesi gerekir insanların.




    "Şehitlik" , "Cihat" gibi kavramlar . Bu hep olmuştur ve olacaktır. Devlet mi halk için, halk mı devlet için ayrımının tartışması ise başka mevzu.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mephalay -- 24 Şubat 2016; 18:37:30 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • insanın anne babasını sevmesiyle, ulus devlet ideolojisi arasında kurulan alabildiğine zorlama, çarpık ve saçma sapan bir bağ, "ortak çıkarlara sahip, aynı gemide yol alan" bir millet tahayyülüyle yaratılan illüzyon, devletin ve temsil ettiği iktidar ilişkilerinin kendisini her daim yeniden üretip sürdürmesine hizmet eder. rahmi koç ile, arçelik fabrikasında asgari ücretle çalışan, gecekonduda yaşayan bir işçinin "aynı gemide" yol aldığı ve ortak çıkarlara sahip olduğunu vazeder, her türlü ideolojik aygıt bu illüzyonun sürdürülebilmesi için hizmete koşulur, eğitim, medya, din başta olmak üzere her türlü imkan ve tesis asgari ücretli işçinin kendisini rahmi koç ile aynı gemide yol alan, ortak çıkarlara sahip bir bütün parçası olarak hissetmesi, böylelikle halinden memnun olması ve kendisine sunulan hayata razı olması, türk olmakla gurur duyması ve hiçbir şeye sahip olmasa bile sadece türk olarak doğduğu için mutlu olma imkanını şans olarak değerlendirmesi için seferber olur.

    böylelikle, "aynı gemide" yol alan insanlardan bazıları özel yatıyla dünya turuna çıkarken, bazıları ise o yatın belki günlük yakıt parasına bile tekabül etmeyen bir parayı bir ayda kazanmak ve hayatını sürdürebilmek için, yerin yüzlerce metre altında, cehennemi bir sıcak içinde günde 8 saat kömür çıkarmaya çalışırken çıkan yangında kömür olur veya karbonmonoksit zehirlenmesiyle boğulur. fakat hayat olduğu gibi akmaya, milyonlarca insan, dünya turuna çıkanlarla aynı gemide olduğu sanrısıyla yaşamaya devam eder.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi legen wait for it dary -- 26 Şubat 2016; 1:06:26 >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.