Şimdi Ara

Styraporla Mantolamanin Zararlari (7. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
4 Misafir - 4 Masaüstü
5 sn
482
Cevap
14
Favori
59.222
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mimaryüksel

    Sayin Koca usta,

    Öncelikle holdinglere sizin gibi yorgun bir demokratin destek vermesine inanin cok üzüldüm.

    Onlar zaten güclü ve paralari var. Benim küf icinde oturan insanlarimin dertlerine derman, sorunlarinin cözümüne katkida bulnmami nerden , eskilere bagladiniz anlamadim.
    Siyaset bu demek. O zamanlar birilerinin sizi yönlendirmesinden dem vururken bugün holdinglerin kar amacli insanlari yönlendirmesine razi oluyorsunuz. Hep birileri tarafindan yönlendirlmek kötü bir his. Bence insan özgür olmali. Paranin gücün tarafinda olmak, güclüyü desteklemek kolay. Destekleyin de sakincasi yok.

    Biraz daha bu konuda aciklama getirmekte yarar görüyorum. Degerli görüslerinize arz olunur:

    1-Benim Türkiye de yasiyan her insani ne menseeli olursa olsun yaniltip strafor satan insanlari ayirt etmeden yanlis yaptiklarini anlatmaya calisiyorum.
    Ben yorgun degilim. Bu yazilarimi yazarkende ne biryerlerden sirtim sivazlaniyor, nede cebime bir lira giriyor. Aksine zarari bile dokunuyor.

    2-Türkiye deki vatandasimiz icin hic birini ayirt etmeden yetersiz de olsa bilgilerimi burda aktariyorum. Istiyen okur deger verir. istiyende sizin gibi siyasete cekebilir.
    Burda yazdiklarimdan binasini straforla kaplayip , küf ve nemde yasiyan holding hisadarida, calisanida faydalanabilir.

    3- Sunu belirteyimki; ben hic bir firmanin, globelesmis dünya da artik ne menseli,nede hangi ana sermayali olduguyla ilgilenmiyorum. Cirolarinin ne muhtesem olduguyla hic ilgilenmiyorum. Zenginin mali fakirin cenesini yorarmis derim kendi kendime.

    4-Burda siyaset yapip Kapitalizmin ve Globalizmin su anki durumuyla, sizin 70 li yilardaki birikimlerinizden pismanliginz ilen , benim uzaktan yakindan alakam yok,. Kesinlikle siyasete girmekde istemem. Burasi siyaset üstü bir tartisma formudur diyorum.

    5- Benim holdinglerin mal satmasina, pazarlama yapmasina, onlarin istdigi gibi milyarlarca cirolarla istedikleri gibi türkiyede ve dünyada cirt atmalarina ne diyebilirimki. benim ne hadime.

    6- Burda tekrarliyorum hic bir firmanin marka reklamini yada kötülemsini yapmiyorum. Burda genel olarak strafor yalitimin sagliksiz, iyi bir yöntem olmadigini.
    Cözümünde cok basit oldugunu, Sadece binanin duvarlarinin kalin taslarla yapilmasi gerektigini belirtmek istiyorum. Her holding satsin bu kalin taslardan bende destekliyeyim.
    Yoksa isteyen istedigini üretsin satsin, Hata strafor yapacaklara biraz düsünün, yapanlara sorun, zararlarini görün izninizle diyelim.

    7- Vatandaslarimizin Aman Alman mali, kesin güzel saglikli, gibi bence cok önyargili düsünceyi elestirmem, benim en dogal hakim.
    Care alman firmasinin üretigi malzemede gibi düsünceleri elestirmek , bizim anadolu mimarimizin daha saglikli cözüm üretiklerini gene belirteyim.

    8- Burda anadolu mimarliginin tarihden gelen engin bilgisini ön plana cikartmak, yerli yabanci firmalarin, babasinin hayrina malarini ve kendilerinin övmesine aldanmamalirini tavsiye ettim. gene ederim.
    Anadolu mimarligindan ayrilanlarin, holdinglerin ( (yerli dahil) parlak , süslü laflarla satiklari malzemelerin zamanla gercek yüzünü gösterdigini. Vatandaslarimizin küf ve nem icnde yasadiklarini belirtelim. Lütfen bu konuda sikayet eden degerli katkilarinda bulunan yazilari lütfen okuyunuz.

    9-Son olarak izninizle size bir sorus soruyorum? Sizce kim söylemeli evdeki küfün nedeni , calinmis duvar kalinligi, sonrada strafor oldugunu. Holdingde calisanmi?

    Yoksa benim gibi burada daha bir sürü katkisi olan benim gibi düsünen degerli insanlarmi vede sizin saldirdiginiz helal ekmek yemis bir mimarmi??

    Sizden bir ricam olacak izininizle. Sizden özelikle istirham ediyorum Birakin görevimi yapayim. Lütfen

    Gölge etmeyin baska ihsan istemem.


    selamlarimla

    www.mimaryuksel.com




    "Holdinglerin insanları kar amaçlı yönlendirmesi..." türü deyimler, ekonomi-politik hakkında birşey öğrenememiş, sadece üniversite yıllarında ideolojilere "taraftar" olmuş kişilere has söylemler.
    Holding denen şey, komplike yapıda bir "şirketler topluluğu"dur.
    Şirket te her ekonominin vazgeçilmez birimlerinden biridir.
    Biçim sosyalist te olsa kapitalist te olsa, bu tür şirket yapılanmaları o ekonominin temel taşlarıdır.
    Nitekim dünyadaki tek sosyalist ekonomi denemesi olan, fakat kısa zamanda iğrenç bir "devlet kapitalizmi"ne dönüşen eski SSCB'de de bunlardan bol miktarda vardı.
    Batı kapitalist ülkelerdeki benzerlerinden farkı, bunlarda yönetim ve personel politikasının "insan kalitesi"ne, "mesleki yeterliliğe" değil, "ideolojik yalakalığa" endeksli olmasıydı; sonunda da bunun "sürdürülemezliği" nedeniyle sistem çöktü.

    Örneğin, gençlik yıllarımda yakından ilişkide olduğum Bulgar "Hranexport" firmasının yapısından bahsedeyim:
    Firma tüm olarak tahıl grubu üretimini-dışsatımını-dışalımını kapsayan bir yapıydı; altında üretim birimleri olarak Bulgaristan'ın kollektif (devlet) çiftliklerinin %70'ine yakınına sahipti.
    Ticaret ayağı olarak ta üst kuruluş Hranexport, nakliye şirketi Bılgarya (ki asıl işlevi silah nakliyesi/kaçakçılığıydı) şirketleri.

    Üretim ayağındaki çiftliklerde yönetim "yürekler acısı" bir tarzdaydı; 1976 yılında dekardan "kağıt üzerinde" 750 kg, "gerçekte" 200 kg buğday alınıyordu:) Bunun asıl nedeni, herşeyin ideolojik yalakalığa endeksli olması, iş bilen teknisyenlerin kenara atılması, herşeyde particilerin yetkili olmasıydı.
    Hatta söylemesi ayıp olacak ama, karısını Filibe (Plovdiv) BKP bölge sekreterinin "emrine" veren bir kişi, ziraatın z sinden anlamadığı halde bölgedeki devlet çiftliklerinin yetkilisiydi, yani işin bu kadar "gübresi" çıkarılmış bir yapılanmaydı.
    Alt yapılanma da benzer biçimde, mesleki kaliteye hiç önem vermeyen, herşeyi "ideolojik", aslında "kişisel ilişkiler" temelinde alan bir biçimdi.
    Bunun benzerlerini o dönemde Çekoslovakya'da, DDR'de de aynen gördüm, bunlarda zirai değil sınai işletmelerde.

    Haa şimdi konuya girelim.
    Kapitalist ekonomide holdingler, şirketler, bunların finans kapital ve devletle içiçeliği/entegrasyonu, sömürücülüğü, azgelişmiş ülkelerdeki siyasi operasyonları çok kötü şeyler.
    Ama yukarda çok az kısmından bahsettiğim "alternatif" olarak görünen "sosyalist" (aslında devlet kapitalizmi) yapılanmasıyla karşılaştırıldığında çok daha mantıklı/ahlaki/rasyonel ve "sürdürülebilir" bir biçim olduğu aşikar.
    Nitekim o "sosyalist" olduğu söylenip insanlara itelenen yapılanma, dünyanın en geniş kaynaklarına sahip olduğu halde 1985-90 arası artık dayanamayıp çöktü. Çünkü hiçbir şekilde yürütülemez, insanlara "yedirilemez" hale gelmişti.

    ********
    Evet, geçmişte çokuluslu firmalar özellikle azgelişmiş ülkelerde çok haksızlıklar yaptılar; ama son 20-30 yıldır yapılanma çok büyük ölçüde değişti, "globalleşme"nin bunda etkisi büyük; asıl büyük etki ise "sürdürülebilirlik".
    Artık o firmalar çok daha insancıl, çevreci, adil olmak zorundalar. Aksi durumda yaşayamıyacaklarını gördüler.
    Eskiden, 70'lere kadarki yıllarda 7 petrol şirketi tüm dünyanın petrolünü çıkarıyor, ve o ülkelerin halklarına komik ödemeler yapıyorlardı.
    Bugün tüm dünyada petrol şirketleri çoğunlukla "fason" çalışıyorlar, ortalamada varil başına 1 dolar paraya (bilgi için OPEC sitesinde geziniverin, tüm rakamları görürsünüz; ayrıca Daniel YERGİN, Petrol, İş Bankası yayınları, 1995).

    Vaktiyle okulda "sosyalist" arkadaşlara, "Marx'ın Kapital'ini okumadan solcuyum demeyin" diyorduk.
    Bugün bunu da geçin, en basit ekonomi kurallarını/tanımlarını bilmeyen kişiler solcu/sosyalist takılıyorlar, ve sallıyorlar alabildiğine...

    En gıcık olduğum şey de "emek en yüce değerdir, sermaye hiç gereksiz ve sömürgen birşeydir" diyenlerdir.
    Hiç olmazsa Marx'ın "sermaye emeğin yoğunlaşmış biçimidir, ve onsuz "massproduktion" mümkün değildir" sözünü bir araştırın.
    Yerini de söyleyeyim, I. cilt sayfa 511'den itibaren bu konuyu işler. (Das Kapital, Marx, Ullstein Buch 1979, Berlin)




  • Sektörle çok alakalı olmadığım ama az buçuk inşaat bilgimle bir kaç şey sormak istiyorum..

    - Depremlerde içi saman dolu dediğiniz, herhangi bir ısı yalıtımına gerek duymadan gayet güzel yapılan "içi saman dolu briket veya kerpiç" evlerin depremlerdeki dayanımı nasıldır?

    - Bir binanın taşıyacağı belli bir ağırlık vardır diye biliyorum. 40 cm tuğla ile örülecek duvarları olan bir binanın bu yükü taşıma dayanımı ne şekilde hesaplanacaktır? Bunların maliyeti akıl almaz bir etkisi yok mudur?

    - İstanbul'da modern binaların bir çoğunda yüksek teknoloji ısı yalıtım sistemleri kullanılıyor. Bunların tamamında küf mü oluyor?

    quote:

    8- Burda anadolu mimarliginin tarihden gelen engin bilgisini ön plana cikartmak, yerli yabanci firmalarin, babasinin hayrina malarini ve kendilerinin övmesine aldanmamalirini tavsiye ettim. gene ederim.
    Anadolu mimarligindan ayrilanlarin, holdinglerin ( (yerli dahil) parlak , süslü laflarla satiklari malzemelerin zamanla gercek yüzünü gösterdigini. Vatandaslarimizin küf ve nem icnde yasadiklarini belirtelim. Lütfen bu konuda sikayet eden degerli katkilarinda bulunan yazilari lütfen okuyunuz.


    Sürekli olarak mağdur edebiyatı yapıyorsunuz. Önce koca bir firmayı aç gözlülükle itham ettiniz, hala ve hala "holding çalışanı" diye bahsettiğiniz konu hakkında doğru bilgiler verenleri küçümsüyorsunuz.

    Kim, nerde övmüş mallarını yahu? Tam tersine kimse bu şirketleri savunmadığı gibi, teknoloji açıklayan bir firmayı durduk yere ve kıt bilginizle yerden yere vuran sizsiniz.

    Alman malzemesi istemiyorsanız yerli üreticiler de mevcut.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi iasonion -- 21 Kasım 2011; 14:03:05 >




  • mimaryuksel bey,

    Kendi actiginiz konu hakkindaki teknik bilgileriniz bizler icin inanin, nostaljik mimari yaklasiminiz ve siyasi, felsefi goruslerinizden cok daha fazla onem arz ediyor.

    Benim, kendi iddialarinizi daha teknik bir temele oturtmaniza yardimci olacak bazi sorularimi dikkate almaktan kaciniyorsunuz. Once vaktiniz yoktur dedim ama konunun teknigi disindaki yorumlariniza ayirdiginiz vakti gorunce bende kendimde son sordugum soruyu tekrarlama cesaretini buluyorum.

    Sorum asagidadir.

    quote:



    Orijinalden alıntı: cengizumur.

    mimaryuksel bey,

    Karsilikli ayni seyleri tekrarlamayalim onun icin cok kisa cevaplarin yeterli olacagini dusundugum iki sorumu cevaplarsaniz sevinirim.

    1-Bahsettiginiz nefes alan duvarlara ornek olabilecek kalin tas bir duvarin birim su buhari gecirme katsayisi nedir ?

    2-Sizin sececeginiz bir dis/ic ortam sicaklik ve nem orani kombinasyonunda, boyle duvarlara sahip bir odada iki yetiskin insan olsun, bunlarin sadece solunum yoluyla ortama verdikleri nem miktari nedir ve bu nemi dis ortama vermek icin bahsettiginiz bu soluyan taslardan mamul, kac metrekare duvara ihtiyac vardir ?

    Boyle bir kanaat gelistirdiginize gore bu basit hesaplamalari daha once yapmis olmaniz gerekir, yapmadiysaniz bu hesaplar icin gerekli formul ve katsayilari internetten bulabilirsiniz.

    Tesekkur ederim.





  • Bende biraz konu disina kayayim,

    iasonion ve kocausta*,

    Bilgi ve tecrube dolu yazilarinizi okumaktan zevk duydum. Yazilarinizdaki anlasilirlik, akicilik ve imlaya dikkatiniz bunu dahada kolaylastiriyor.

    9.koy,

    Isiniz cok zor, teknik olarak cok problemli binalarda birde kotu komsularla ugrasiyorsunuz. Bu kadar bilgi kirliliginin arasinda dogru cozume ulasmakta cok zor degilmi ? Size sabir diliyorum.

    Bu arada, mimaryuksel bey, herkese soruyorsunuz ben siz sormadan cevap vereyim; Benim yazilarimida istediginiz yerde yayinlayabilirsiniz, teknik olarak konuyla ilgili, guncel literature dayali bilgiler tasidiklarini dusunuyorum.
  • Yerine göre ürün seçimi, mühendislik yapılması şartıyla bir çok alternatif içinden istenilen ürün seçilebilir.
    Hiç bir ürünü bu kötü, zararlı diye seçeneklerden çıkartamayız. Onun da mutlaka bir kullanım yeri vardır.

    Hiç bir ürünün zararlı olduğunu düşünmüyorum. Sadece kullanım yeri yanlış seçilmiştir.

    Ürünlerin, uygulamalarının sağlığı konusunda avrupadan, almanya dan daha ileride olduğumuzu düşünmüyorum.

    onların opsiyonunda bulunan tüm ürünlerin bizde de bulunması gereklidir.

    Malesef ülkemizde yapı sektörü endüstriyel yapılar haricinde gelişmemiştir. Basit bir yük asansörü bile binalara yeni yeni konmaya başlamıştır..

    Enerji fiyatlarının artışıyla yalıtım konusu yeni yeni gündeme gelmiştir.

    Malesef yabancı literatür ve standartlar iyi takip edilmemekte ve deneme yanılma usulüyle yeni yeni birşeylerin farkına varılmaktadır.

    Yalıtılmış ev tarifinin, kapalı kutu bir evi kastetmediği, bizzat hava alan, nem geçiren, yaşayan fakat ısısını koruyan bir ev olduğu yeni yeni anlaşılmaktadır.

    Burada hiç bir ürün sorunlu, suçlu değildir. hemen hepsi uygulama hatası, seçim hatasıdır.

    Mimar, mühendis ne derse desin, taşeron bildiğin okur, müteahhit işine geleni yaparsa, işi yapan usta projeye kendi yorumunu katarsa sonuçlar tabiki problemli olur..

    Burada firmalar, ürünler, teknik kişiler, son kullanıcıların tartışmasının bir sonu yoktur..

    Evet, eskiden bazı şeyler daha iyiydi.. teknik daha ileriydi.. işine geldiği gibi diye birşey yoktu..
    Eski evlerimizde kocaman davlumbaz vardı, bacaya bağlıydı..
    Şimdi sırf orada bir aksesuar olsun diye, bacasız aspiratörler takılıyor..

    Bu ve benzerleri çok fazla.En basit örnekle aslında olayın tamamen kullanım hatası olduğu anlaşılıyor..

    Straforun bir suçu yok. modern binalarda, ciddi anlamda mühendislik yapılan binalarda bunun bir zararından bahsedilemez.




  • Bu arada, bir mimarın kerpiçle (saman karıştırılmış çamur) konut inşa edilmesi önerisini çok garip bulduğumu da belirteyim.

    Kerpiç, sadece tek katlı binalarda, ve arada çok yoğun şekilde ahşap bağlantılarla kullanılması mümkün olan bir malzeme.
    Yapı yükseldikçe kendi ağırlığını taşıyamaz, sadece yanal yüklere karşı dayanımı zayıf olmakla kalmaz, ezilme dayanımı da çok düşük olan bir malzemedir.

    Bu tür yapılarda taşıyıcı eleman kerpiç, yanal güçlere dayanım ahşap elemanlar olduğu için ömür çok kısa olur.
    Bina 15-20 yıl içinde ömrünü tamamlar.

    Kerpiç binaların deprem karşısındaki durumunu 1964 Gönen depremi sırasında bizzat yaşadım.
    Köydeki kerpiç binaların neredeyse tamamı çökmüştü, birkaç yıllık olanlar dahil.

    Sadece; betonarme karkas yapı kurulduğunda, yani taşıyıcı olarak kullanımın sözkonusu olmadığı biçimde duvar dolgusu olarak kullanılabilir, tabii tek katlı olmak koşuluyla.
    Bu şekilde, 50-60 cm duvar kalınlığı ile bina yapıldığında kışın ılık, yazın serin bir mekan elde edilebiliyor.
    Ayrıca toprak evin sağladığı elektriksel yüklerin nötralize edilmiş ortamı çok iyi oluyor.
    Ancak, 3-5 yılda bir kerpiçin çökmesi sonucu oluşan üstlerdeki aralanmalar devamlı onarılacak.
    Evde çok iyi fare koruması yapılacak.
    Duvarların dışı her yıl samanlı çamurla sıvanacak.
    Yani devamlı bakım çalışması isteyen, günümüzde uygulanması neredeyse mümkün olmayan, zevk için "köy evi" veya "dağ evi" nostaljisini tatmin için olabilecek bir şey.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: 9köy

    quote:

    Orijinalden alıntı: iasonion

    quote:

    Orijinalden alıntı: mimaryüksel

    Sayin Tekirdagli.

    BASF firmasini bende cok iyi taniyorum. Bu firmanin alman malzemesi icin türkiye ye gelnek istemesi normal.
    Bu firmanin gözünü para bütümüs , güclü büyük bir holding.
    Tabiki sabah gazetesine verecegi reklamlarla , kendi reklmini yapmasi normaldir.

    Bizim bu gibi firmalara kesinlikle ihtiyacimiz yok

    saygilarimla

    mimar yüksel Özbey

    Yüksel bey,

    Belli ki BASF firmasını tanıdığınız falan yok. Bu bilgisizlikle, uzmanı olduğunuz konulardaki görüşleriniz de benim için çok değerli kalmıyor, bu kendi tasarrufumdur, sizi ilgilendirmeyebilir tabii..

    Ama izin verirseniz BASF hakkında size birkaç bilgi vereyim. BASF dünyanın en büyük kimya firmasıdır. Alman menşeilidir, ancak dünyanın her yerinde vardır.

    Türkiye'de de BASF 1888 senesinden beri faaliyet göstermektedir. BASF'in türkiye'ye gelmek istemesi normal değildir, çünkü zaten Türkiye'dedir. Türkiye'de (ki, Business Center Turkey, Middle East and North Africa diye geçer ve bu bölgenin merkezidir) 6 fabrikası (Dilovası, Gebze, Çayırova, Pendik, Burdur, Trabzon) endüstriyel boya, oto boyası, ilaç, deterjan, kozmetik, plastik, genel kimyasallar, tekstil, yapı kimyasalları, poliüretan gibi sektörlerde faaliyet gösteren 4 ana şirketi mevcuttur. Kullandığınız hemen her üründe BASF malzemeleri kullanılmaktadır.

    İnşaat sektöründe uzun zamandır YKS olarak bilinen şirket, şu an aslen BASF'in Yapı Kimyasalları şirketidir. Çok yüksek teknoloji ürünler üretir, sizin ihtiyacınız olmayan bu firma şu an Marmaray'ın inşaatında ana tedarikçilerden birisidir (su altındaki bir tünelin inşaasından bahsediyoruz) Aynı şekilde ancak BASF'in kimyasallarıyla 820 küsür metre uzunluğundaki Burj Halife gökdeleni inşaa edilebilmiştir.

    Siz burda kendi bildiğinize devam edin tabii isterseniz, ama BASF'in Dilovası'ndaki Emülsiyon ve Yardımcı kimyasallar fabrikasının idari binası, şu an Türkiye'deki 2 LEED GOLD sertifikasına sahip Green Building'ten birisidir, (diğeri sanırım Siemens) bu sertifika enerji verimliliğini betimler ve sertifika tamamen BASF kimyasalları kullanılarak alınmıştır.

    Neopor bildiğim kadarıyla Türkiye'de satışta. Daha fazla bilgi isterseniz:

    http://www.basf.com.tr/ecp3/solutions_tr/Construction

    http://www.basf-yks.com.tr/TR/urunler/yapi_sistemleri/isiyalitim/Pages/default.aspx

    kardeş merhabalar. yukarılarda veya önceki sayfada tekirdağlı dostumuzun. verm,ş olduğu bir link var görmüşsünüzdür sabah gazetesinde yayınlanmış öyle 4cm felan değil nepor isimli eps ürünün kalınlığı. ve camlara saydam bir metalden tempermi desem yeni bir sistemden bahsedilmiş gazetede. ama aynı bilgiler kendi linkinde yok veya ben bulamdım. bu konu hakkında siz basf ı sanırım iyi tanıyorsunuz bizleri bilgilendirebilirmisiniz. çünkü %95 enerji tasarrufundan bahsedilmiş gazeteye yönlendiren linkte. bu çok önemli bir durum. selamlar.

    9köy,

    Bana hitaben yazmış olduğunuz post'u yeni gördüm. Geç cevap için kusura bakmayın.

    Dediğim gibi, BASF bünyesinde olsam da, inşaat tarafında değilim, o yüzden teknik bir bilgi verip sizi yanıltmak istemem. Burada en önemli husus, uygulamanın doğru ve ehil kişiler tarafından yapılması. Bu yüzden piyasada YKS'nin akredite uygulamacıları var diye biliyorum. Sadece YKS'nin değil, Mavi Kale, İzocam vb. firmalar da var. Bunların da uygulayıcılarını bulup, alelade bir müteahhit değil, bizzat uygulayıcılar tarafından yaptırılması daha doğru olur diye düşünüyorum.




  • Bu formun akiciliginin kesilmemesi, degerli katkilanriniz devami gelmesi dilegiyle herkese merhaba diyorum.

    Aylardir burda söylemek istedigim konu, Birden bire patlak veren Straforla mantolamanin zararlarini anlatmakti.

    Kendimi iyi ifade edebilmek icin izninizle gene konulari numaraldirayim.

    1-Bu konuyu arastirirken insaat asamasinda duvarlarin garip bir form , enei boyu yüksekligide garip olan 13,5 yada 18,5 cm lik duvar kalinliginin eksikligini gidermek icin bu sagliksiz malzeme kulanilmis sonucuna ulastim.


    2- Buna benzer straforla yalitilmis ev yerine ben Kil toprak ilen saman karisimi toprak duvarli evlerde yasamayi tercih ederim. Yada
    KIL cadirlarda yasiyan insanlarin, naylon cadirlardaki insanlardan daha saglikli oldugunu , KIL cadiri tercih etmelerini tavsiye ederim. Simdi Naylon, misamba cadirlari övünde görelim. Eminin bir yolunu bulursunuz. Naylon cadirlar nefes almaz, yanginda birde alev alir dersem karsi gelirsiniz. Fiyatinin, uzcuzlugunun , hava gecirme katsayisinin ne oldugunu arastialim dersiniz.

    3- Öküzün altinda buzagi aramanin anlami yok. Tabiki tasiyci sistemleri, bilimsel verilere ve hesaplar dayali olmak satiyla. Bu konuda mühendislerimize güveniyorum. Kerpicten bir iki katli binalar yapalim. Sartmi deprem böygelerinde 10 kat insaat. Türkiyede yermi yok.
    Yeniden sehirlesmenin zamani gelmedimi??

    4- Su an Almanyada hazir cimonto torbalari icinde toprak sivalari satiliyor. Toprak sivali resturantlar aciliyor. Bununda garipseyin: Olmaz toprak cok banal, biz dümdüz seten boya, yada yagliboya duvarlari olan Almanya hayal ediyorduk deyin. Hayalerinizi degistirmenin zamani geldi.
    Jön türklerden beri gelen bu bati hayranligi ve taklitciliginin bitme zamani geldide gecti diyorum.

    5- Cöken kerpic binalar icin sözüm , kötü örnekler örnek degildir. Ararsaniz Anadoluda yüz yilari devirmis halen saglam kerpic evlerimizi görürsünüz.
    Ama görmek istiyen göz varsa.

    6-Cok önemli bir konuda maliyet. Duvar kalin hesap su, maliyet su cok pahali kim kalkacak bu masrafin altinda .
    Benim sözüm net su: Kalin duvar sart. Paran yoksa bina yapmiyacaksin. Yapincada kalin duvarli bina yapacaksin.

    Depreme dayanakli yapacaksin. Aman maliyet su yapmiyayim yok. Paran yoksa kardesim depreme dayaniksiz bina yapmiyacaksin.

    Mal sahibi olacaksan binanda yikilmiyacak, sagliklida olacak. Yoksa paran, parasi olan cikar, türkiye nin gücüne ve orda yasiyan insana ben güveniyorum.
    Bakin göreceksiniz en iyisini yapacaklar, yapiyorlarda.

    7-Aktuz bey, tabiki üretilen her malzemenin bir kulanim yeri vardir. Bizim begenmedigimiz malzemeler, saman gibi kil toprak gibi, malzemeler modern tekniklerle, yeni bilgilerle bunlardan cok saglikli binalar insaa edileinebilinir diyorum.

    8-Straforlu yalitimlin olumsuz yanlarini elestirmem " Magdur edebiyati " nitelendirmesi ezbere , kliselesmis bir laf gibi kaliyor.
    Insanlarimizin sorunlarini ne zaman göreceksiniz. Bakin, okuyun su insanlarin feryatlarini bir sürü para harcadik ´sonuc kaziklandik , her teraf nem, cok yerde küf var.
    Bunlarin neresi "Magdur Edebiyati". Bu insanlar gözlerini malzeme satmak istiyen, tek amaci para kazanmak istiyen sirketlerin ve insanlarin magdurlari.

    Sizlerin sapkanizi önünüze alip bir daha düsünmeye davet ediyorum. Bu evlerde ilerde cocuklariniz, torunlariniz oturacak. Ben sizi degilde onlari düsünüyorum.

    Saglikli yarinlar diliyorum

    selamlarimla

    www.mimaryuksel.com




  • Yüksel bey,

    Önce tamamen kişisel gözlemlerinize, herhangi bir bilimsel veriye dayalı olmadan, sadece ve sadece bir tez öne sürerek bunu diyorsunuz:

    quote:

    1-Bu konuyu arastirirken insaat asamasinda duvarlarin garip bir form , enei boyu yüksekligide garip olan 13,5 yada 18,5 cm lik duvar kalinliginin eksikligini gidermek icin bu sagliksiz malzeme kulanilmis sonucuna ulastim.


    Sonra da bunu ekliyorsunuz:

    quote:

    3- Öküzün altinda buzagi aramanin anlami yok. Tabiki tasiyci sistemleri, bilimsel verilere ve hesaplar dayali olmak satiyla. Bu konuda mühendislerimize güveniyorum.


    Bakın bu ülkenin dünyanın dört bir yanında inşaat yapan şirketleri var. Yurtdışında master, doktora derecelerine sahip olan mühendisleri var. Petrol türevi malzemelerden mamul ısı yalıtım malzemelerini de geliştiren ciddi eğitimli insanlar var. Yani, tüm bu insanların aklına gelenekselleşmiş inşaat sistemleri gelmedi; yüzyıllardır ilerleyen inşaat sektöründe bu geleneksel sistemlerin fayda maliyet analizleri yapılmadı, birisi 13,5 cm tuğla diye birşey uydurdu, bunu fırsat bilenler de ısı yalıtımı yapmaya başladılar öyle mi?

    quote:

    2- Buna benzer straforla yalitilmis ev yerine ben Kil toprak ilen saman karisimi toprak duvarli evlerde yasamayi tercih ederim. Yada
    KIL cadirlarda yasiyan insanlarin, naylon cadirlardaki insanlardan daha saglikli oldugunu , KIL cadiri tercih etmelerini tavsiye ederim. Simdi Naylon, misamba cadirlari övünde görelim. Eminin bir yolunu bulursunuz. Naylon cadirlar nefes almaz, yanginda birde alev alir dersem karsi gelirsiniz. Fiyatinin, uzcuzlugunun , hava gecirme katsayisinin ne oldugunu arastialim dersiniz.


    Sizinle aynı çağda yaşıyor olmamız şaşılacak şey. Ya da herhangi bir araştırma, sorgulama, teknolojiyi takip etme durumunuz yok. Öncelikle çadırın konumuzla ne alakası olduğunu anlamasam da, aynen tahmin ettiklerinizi söylerim.. Günümüzde inşaat sektörü kadar plastik sektörü de oldukça gelişmiş durumdadır, merak etmeyin. Nylon çadır diye Polietilen muşambayı anlarsanız, bu kadar yanılgıya düşmeniz normal. Bugünün modern çadırları, nefes alabilen, dış etkenlere dayanıklı, üzerlerine yanmazlık apresi uygulanmış, yüksek teknoloji sağlam sentetik kumaşlardan dokunmaktadır. Bu işin teknik kısmı. Bunun dışında modern çadırları hiç kıl çadırla karşılaştırmayı düşünmedim, açıkçası Orta Asya bozkırlarındaki göçebe obalar haricinde kıl çadırlarda kalan kim var onu da bilmiyorum. Muhtemelen KIL çadır her türlü daha sağlıklı, daha iyi olabilir. Ancak isterseniz betonarme bir binayla, 4 m2'lik kıl çadırları karşılaştırmayalım.

    quote:

    3- Öküzün altinda buzagi aramanin anlami yok. Tabiki tasiyci sistemleri, bilimsel verilere ve hesaplar dayali olmak satiyla. Bu konuda mühendislerimize güveniyorum. Kerpicten bir iki katli binalar yapalim. Sartmi deprem böygelerinde 10 kat insaat. Türkiyede yermi yok.
    Yeniden sehirlesmenin zamani gelmedimi??


    Sizi bu analitik yaklaşımınızdan ötürü tebrik ediyorum. Kerpiçten iki katlı binalar yapalım, ve buna şehirleşme diyelim öyle mi? Açın bir bakın İstanbul haritasına, ve 17-18 milyonluk şehrin kapsadığı kısıtlı alana bir bakın. Marmara bölgesi bu ülkenin sanayi ve finans merkezi, nüfus yoğunluğu da dolayısıyla en kabalaık bölgesi ve deprem zonu. Ee, iki katlı evlerle mi değiştirelim şimdi yaşamsal konut alanlarını? Sizin İstanbul'daki arsa fiyatlarından haberiniz var mı acaba? :) Ayrıca çok bilinen bir lafı tekrarlayayım. Deprem öldürmez, bina öldürür. Afyon ve Elazığ depremlerinde kayıpların bir çoğu kerpiç evlerin yıkılmasından meydana gelmiştir. İnternette insan kayıplarının deprem ve kerpiç evlerle bağlantısını anlatan bir çok makale bulabilirsiniz.


    quote:

    4- Su an Almanyada hazir cimonto torbalari icinde toprak sivalari satiliyor. Toprak sivali resturantlar aciliyor. Bununda garipseyin: Olmaz toprak cok banal, biz dümdüz seten boya, yada yagliboya duvarlari olan Almanya hayal ediyorduk deyin. Hayalerinizi degistirmenin zamani geldi.
    Jön türklerden beri gelen bu bati hayranligi ve taklitciliginin bitme zamani geldide gecti diyorum.


    Üslup şeklinizdeki bozulmayı, bilgisizliğinizden kaynaklanan sinirinize veriyorum. Senede 6-7 kez Almanya'ya giden birisi olarak dediklerinizin hiç birini rastlamadım. Hayallerim değil bunlar, maalesef gördüklerimi değiştiremiyorum. Sizin bu söylediklerinize bilimsel veriler ve diğer kaynaklar göstermenizi de rica ediyorum. Ancak bu kaynak lütfen "Hamburg'taki toprak sıvalı restoran büyük ilgi görüyor" gibi bir gazete haberi olmasın.
    Batı hayranlığı ve taklitçiliği, doğru kelimelerle tanımlanıp doğru sistemlerle uygulanırsa bir ülkeyi çok daha iyi yerlere getirebilir. Batı hayranlığı derken sanırım buradaki konumuz bilim, teknoloji ve sanayii.. Evet bunları kendi ülkemize adapte edebilirsek ne mutlu bizlere. Bunun olumlu örnekleri Cumhuriyet'in ilk yıllarında bol bol görülmüştür. Çok daha bariz örnekleri Japonya ve sonrasında Güney Kore için görülebilir.

    quote:

    5- Cöken kerpic binalar icin sözüm , kötü örnekler örnek degildir. Ararsaniz Anadoluda yüz yilari devirmis halen saglam kerpic evlerimizi görürsünüz.
    Ama görmek istiyen göz varsa.


    Elbette görürüz. Peki kaç katlıdır bu kerpiç evler? Hani, o çok övdüğünüz geleneksel türk mimarisinde bile ben kerpiçten yapılma büyük yapı (cami, minare, kule, burc, kervansaray, saray) hatırlamıyorum. Varsa bilgilendirmenizi rica ederim.

    quote:

    6-Cok önemli bir konuda maliyet. Duvar kalin hesap su, maliyet su cok pahali kim kalkacak bu masrafin altinda .
    Benim sözüm net su: Kalin duvar sart. Paran yoksa bina yapmiyacaksin. Yapincada kalin duvarli bina yapacaksin.


    Bir bakan vakti zamanında çok güzel söylemiş. Şu mektepler olmasa, maarifi ne güzel idare ederdim; diye. Sizinki de o hesap. Para yoksa, bina da yok. Hep beraber kıl çadırlarda kalalım. Dubai'deki Burj Halife'yi gördüğümde 825 mt yüksekliğinden çok etkilenmiştim. O an yaşadığım insanoğlunun neleri başarabildiğini görme heyecanımı Türk bir mimar olarak siz aldınız götürdünüz şu yaklaşımınızla.. Umarım tüm mimarlar bu kadar dar görüşlü değildir.

    quote:

    7-Aktuz bey, tabiki üretilen her malzemenin bir kulanim yeri vardir. Bizim begenmedigimiz malzemeler, saman gibi kil toprak gibi, malzemeler modern tekniklerle, yeni bilgilerle bunlardan cok saglikli binalar insaa edileinebilinir diyorum.


    Yıldız Teknik Üniversite'sinde 70'li yıllardan beri geleneksel inşaat metodlarının günümüz metodlarına uygulanabilirliği konusunda çalışmalar yapıldığını bir Yıldız mezunu olarak ben arkadaşlarımdan biliyorum. Kerpiç benzeri tuğlaları veya onları taklit edebilecek mukavemetleri daha yüksek tuğla yapılması konusunda bir çok çalışma var. 40 yıldır konvansiyonel metodların yerini alabilecek öyle katmedeğer bir gelişme yok. Yani, merak etmeyin o da araştırılıyor ve görünen de o ki henüz bir aşama kaydedilemiyor.

    quote:

    8-Straforlu yalitimlin olumsuz yanlarini elestirmem " Magdur edebiyati " nitelendirmesi ezbere , kliselesmis bir laf gibi kaliyor.
    Insanlarimizin sorunlarini ne zaman göreceksiniz. Bakin, okuyun su insanlarin feryatlarini bir sürü para harcadik ´sonuc kaziklandik , her teraf nem, cok yerde küf var.
    Bunlarin neresi "Magdur Edebiyati". Bu insanlar gözlerini malzeme satmak istiyen, tek amaci para kazanmak istiyen sirketlerin ve insanlarin magdurlari.


    Siz straforu eleştirmiyorsunuz ki.. Siz teknolojik tüm gelişmeleri eleştiriyorsunuz. Siz yüksek teknoloji ürünü malzemeleri "parlak süslü laflarla satılan, hiç bir halta yaramadıkları halde burada övülen" sağlıksız, zararlı ürünler olarak gösteriyorsunuz.

    Tüm bunları, tamamen kişisel görüşlerinize dayandırarak yapıyorsunuz, ne en ufak bir bilginiz, ne de tek bir bilimsel referansınız var konuyla ilgili. Tüm bunların üstüne bir de bilgisizliğinizi gözler önüne seren yorumlarda bulunuyorsunuz. Hepsini geçiyorum, size yöneltilen bir takım sorulara da "yüksek bina yapılmasın o zaman, parası olmayan da bina yapmasın" gibi tamamen irrasyonel bir karşı tezle cevap veriyorsunuz..?!!

    Ben artık sizinle akademik düzeyiniz seviyesinde bir tartışma yapılamadığını görüyor ve üzülüyorum.




  • @iasonion

    "Anlatabilecekleriniz, sadece karşınızdakinin anlıyabileceği kadardır"

    Kendinizi "helâk" etmeyin hocam
  • bana sabır dileyen cengiz beye ve cevap veren basftaki arkadaşa, öncelikle teşekkürlerimi sunuyorum.

    yanlız konu çığrından çıkmış yine:)) cengiz bey bana diyor bu kadar bilgi kirliliğinden birşey anlıyabiliryormusnuz.
    cengiz bey, bilgi kirliliğinin yaşanmadığı yer yokki. kaç gündür mesai saatleri dışında acil servis. gündüzleride hastanede dolaşıyorum. elden ne gelirse aklımın alabildiği kadarını almaya çalışıyorum. bu bizim kaderimiz millet olarak. ayrıca ben alışkınım çetrefilli bir hayata herşeye kızdığım için herhalde herşeyide yaşıyorum Allah tarafından. aslında çok uysal birisiyimdir kimseyi kırmak istemediğim için en sonunda kurt adam oluyorum ama ne gelir elden. en güzeli kendimle dalga geçiyorum artık.

    bakmayın aynı gemide olduğumuzu anlıyorum aslında. bana kötü komşulardan bahsediyorsunuz yazılarınızda ustalara kzıyorsunuz. ne yapalım cengiz bey ülkemizin gerçeği bunlar. siz dikkat etsenizde tarafikteki dikkatsizlerin kurbanıda olabiliyorsunuz. ne kadar sakınsanız yeri geldiğinde gelir size çatar bir çok aksilik. sağlık olsun diyelim yoksa hayatta evlerimizdeki eşyalar için gelen her teknik servisi, her sağlık çalışanını trafikteki her şöförü öldürmeyi düşünsek daha kötü olur halimiz sağlık konusunda sağlık bakanı ve tüm doktorları öldürmeyi düşünsek mesela hani diyorlar ya bzi sağlık sistemini düzelttik. doktorlar onara gıcık onlarda doktorlara. arada bizler kalıyoruz ya şuan. e hepsini nasıl temzileriz değilmi? gene biz kalırız ortada.. ne yapcaz cevabı bende değil

    cengiz bey ve diğer arkadaşlar bu konu artık sıkıcı olmaya başladı herkez birbiriyle kavga ediyor.

    yüksel bey siyasetle suçlanıyor ben yüksel beyin siyasetle alakalı bir kişi olduğunu sanmıyorum. teknolojiyi inkar eden bir kişi olduğunuda sanmıyorum. kendisi eskiyle yeniyi birleştirme peşinde olduğunu açıklıyor ama eksik evet bazı durumlardada kızdımı kestirip atıyor. ama bu durum kendisinin teknolojik irticacı olduğunu göstermez. türkçesi biraz düzgün değil bazı şeyleri ifade edemediğini kendiside zaman zaman dile getiriyorlar. ben yüksel beyin burada avukatı değilim. kendisinide eleştiriyorum oda sizler gibi ağır konuşuyor. bu arkadaşımız ve sizler aranızda da çekişirken bizim gibi bilgiye muhtaç kişilere oluyor olan. biliyorum her durumda bende bu yazımdan dolayı eleştirilicem sonuçta.

    benim yüksel beyin önerilerine katıldığım konuları defalarca yazdım evet ben iddia ediyorum strafor zararlı bir madde en azından şuanki bina stoğumuza göre.. olmasa ben ortamda bukadar bunalmam çoğu zaman kendim camı açarım. çok üşüdüğümdede evdekiler gelir bunalttın evi be deyip kendileri cam çerçeve açarlar. ne diyim strafor faydalımı demeliyim. ben burda yüksel beye hak veririm.

    sizelere hak vermeyiceğim değil tabiki. sizlerde çok güzel öneriler getiriyorsunuz ama benim eve ve genel yapılara şuan bence yaramaz. şimdi ben kendi yaşadığım 2 daire için nasıl tekirdağlı hocanın ve sizlerin önerdiği sistemi kurayım? binanın zaten belki kökünde kibrit suyu var. kesinlikle sizlere katılıyorum bu tip yerlere uygulanamasada. yeni yapılara bu sistemle ısı yalıtımı yapıldımı kesinlikle havalandırma şarttır. sonuna kadar haklısınız. ben bu konuya yüksel hocanın karşı olduğunuda sanmıyorum.

    yüksel hocam karşımısınız?

    yüksel hoca şunu demek istiyor bana göre. biz bu sistemlerle uğraşıp daha çok maliyet içine girene kadar kadar daha az maliyetle teknoljiyi birleştirelim binalarımız çok yüksek olmasın. hiç izolasyon yapmayalım demiyorki iki sıra briket örüp arasına saman dolduralım diyor bu durum yapının sağlamlığına etki etmezki.. nerden tamamen samandan daire yapalım dediği çıkyor ortaya anlamıyorum. bende diyorum işte yüksek binalarımız olduda ne oldu. avrupa yakası maslak bölgesi ve yaşadığım bölge içinde. artık ataşehir vb gibi yerlerle anadolu yakasıda karadenizin rüzgarını alamıyor. yağmurlarımız azalmadımı? şehirleşme demek bana göre buysa ben gene yüksel hocanın yanındayım.

    klima bölümünde birol hoca var hep onunla şamata yaparız. o derki en iyisi dağda yaşamak. bende öyle derim şimdi yüksel beyde öyle diyor gibi. ama zor tabi işin gerçekçilik boyutuda var. bu konuya yüksel beyin kızıp inmediği noktalar var.. burdada hatalı. ne kadar bana göre haklı olduğu konular varsa bu durumları çok iyi irdeleyip şehircilik açısındanda açıklamalar yapması daha yerinde olur. ben bu açıklamalarıda kızmadan yapacağına eminim yüksel hoca bu forum için bir değerdir. yüksel hocam lütfen foruma küsmeyiniz:))

    daha yazacak çok şey var biribirinizle çekişirken sayın arkadaşlar... mesela ben diyorum hollandada 25cm perde betonla komple iskelet ve kalan bölümü taşyünü üstüne seramik tarzı taş kaplama. kimsebir açıklama yapmıyor. yüksel beyde avrupada strafor tarzı kaplamaların en az 16cm ugulandığını söylüyor. ben bunuda örnek gösteriyorm ama hala ülkemizde 6cm geçen uygulama hemen hemen hiç yok. bu konudada bir şeyler yazmak mümkün değilmi ..

    israilde çalıştığım yıllarda kesinlikle strafor ve taşyünü yalıtım malzemesi görmedim. ondan yaklaşık 2 yıl öncesinde suudi arabistanda bu malzemeyi ilk kez görmüştüm. israilde başlangıcından bitimine 5-6 katlı binaları çalıştığım şirket yaptı ve teslim etti.. sizlere yeminle söylüyorum kesinlikle görmedim herhangi bir izolasyon malzemesi alan çok büyüktü kalın tuğlada kullanıldı ytong dediğimiz gaz betonda. üstleride bildiğimiz sarı yontma kalın taşlarla kaplandı. bu konudada kimse görüş belirtmek istememiş. ben düşünsem şimdi araplara itelenmiş bu malzeme.. israil kendisini korumayı bilmiş. yanlışmı olur dediklerim?

    umarım banada siysetçi demezsiniz genel olarak. evet kocaustam gençlikte biraz komonistlik vardı hemde çok erken evre ama dediğiniz gibi yaşa bağlı olarak bende artıkın hiç bişenin peşinden koşmuyorum
    hatta ne işim var diyorum burda yazmaya bile fakat bu forum güzel




  • Avukat ve Doktor yada saglikcilarin katkilarini bekliyorum.

    Burda bina yalitimi , straforla mantolama, küf, nem sorunu olanlarin bir fikir sahibi olmak istiyenler icin bu satirlari yaziyorum.
    Ayrica burdan Avukat ve saglikcilardan bir iki konuda destek rica edecem.

    Öncelikle benden simdiye kadar yazdiklarim ve savunduklarim icin benden bilimsel kanit istiyenlere bir nasretin hoca fikrasi ilen cevap vermek istiyorum.

    Nasretin hocaya , hocam dünyanin ortasi neresi diye sormuslar. Oda Dünya nin ortasi esegimin arka ayaklarinin bastigi yerdir demis. Itiraz edenlere , ispat icin bana inanmiyorsaniz ölcünde bakin demis.

    Ben simdi bazi ispatlanmis gercekleri dile getireyim.

    1- Binanizda bu soguk kis günlerininde Küf, Mantar Sivada, Boyada Kabarmaniz varsa. Nedeni evde isinan havanin o soguk yerde nem birakmasiyla olusur.

    2- Eger bu küf yeri evin icinde üst katin banyosunun altindaysa. Üst katakinin silikonunda , yada herhangi bir yerinde su kacagi vardir.

    3- Nem olan her yerde küf ve mantarlar olusur. Bunlar dogal ortamda , havada zaten varlar.

    4- Banyodo özelikle Silokonlar üzerinde siyahliklar varsa , Hic cikmazlar. Nedeni Silikonun kalitesizligi.
    Silikonun kendisi küflenmez, bozulmaz ama silikonu yumusatmak icin tüpün icine en ucuz malzeme amonyak gibi katki maddesi koyarlar. Bu silikon yaparkende keskin bir koku yapar.
    Iste bu malzeme Mantarlarin, küflerin sevdigi malzemedir. Bu silikon degismedigi sürece o siyah lekeler gittikce cogalir.

    5-Burda bana Avukat okuyucum varsa onunda katkisini rica edecegim.
    Insanlar ev alirken 5 yillik garanti verirler, bozulursa tamir edilir. Yeni ev alanlara 5 yillik garanti kesin vardir diye tahmin ediyorum. Mütahit firmayi baglayici, olusan küfü nerde olursa olsun gidermesi gerekir.

    6- Eger evde kiraci iseniz, tavsiyem hemen kirayi azaltin. Sagliksiz yerlere kiralari tam ödemeyin. Siz kirayi tam olarak ödüyorsunuzt, ev sahibide tam olarak size ev kiralamak zorunda diye biliyorum.

    7- Burda ayrica Doktor veya saglikcilarada seslenmek istiyorum. Bir link acsinlar. Küf , mantarlar, sporlar insani nasil zehirlerler. Astimli insanlarin kötülesmesine hata ölüme kadar varan sonuclara neden olurlarmi. Katkilarini bekliyorum.


    Burda hic kimseyle laf kalabaligina girerek insanlarin sorunlarini baska yerlere götürmeye niyetli degilim. Bu nedenle bana saldirida bulunan, düsüncelermi begenmiyenlere verecek ne cevabim nede zamanim var. Burasi hür bir form istiyen nazeket kurallari sinirlari icinde kaldigi sürece fikirlerini rahatca dile getrmelidirler. Lütfen kirmadan fikirlerinizi aktariniz.


    selamlarimla


    www.mimaryuksel.com




  • efendiler daha neyi tartışıyorsunuz ki.yüksel bey haklı strafor ile yapılan mantolamanın berbatlığı ortada herkes ağlıyor .mantolamadan sonra berbat oldu ev,yaşanmaz hale geldi diye.gerçekten de öyle straforla mantolama yapılan evlerde boğuk bir hava oluyor.işin komik tarafı yolda belde mantolama yapılan binaları görüyoruz %90 ı strafor.onların durumunu da 5 seneye kalmaz göreceğiz.

    birde yüksel bey kimi evlerde şöyle bir durum var;evin ısınma problemi falan yok ama yine küf var evlerde.o neden oluyor acaba?kumundan mı?evin pozisyonundan mı.aslında bu nem küf işleri için ciddi bilimsel araştırmalar lazım.sanırım pek çok şey bu olayda etken.
  • Sayin memotembelgezer,

    Su kadarcik yazinizla o kadar sey anlatinizki, anlatamam.
    Sanki tasi gedigine koymus gibisiniz:

    "efendiler daha neyi tartışıyorsunuz ki.yüksel bey haklı strafor ile yapılan mantolamanın berbatlığı ortada herkes ağlıyor .mantolamadan sonra berbat oldu ev,yaşanmaz hale geldi diye.gerçekten de öyle straforla mantolama yapılan evlerde boğuk bir hava oluyor.işin komik tarafı yolda belde mantolama yapılan binaları görüyoruz %90 ı strafor.onların durumunu da 5 seneye kalmaz göreceğiz. "


    Size söyliyecegim önemli bir konuda Ses:

    1- Bizler sesi dalga gibi titresimlerle duyariz. Sesin kuvetine yada enejisine desibel(db) denir.
    Bizler 60 db sesi normal konusma seklinde duyariz. Diskoda ise 90-100 db lik ses var.

    2- Sehirlerde ses krliligi asiri derecededir. Otoban kenarlarinda ki evlerdeki gürültü 80 db hata 90 db disko müzigi kirliligine kadar cikabilmektedir.

    3- Ses bir dalga enerjisi oldugu icin, ince duvarli binalarin duvarlarini camlarini davul zari gibi hareket etirebilir. Bu nedenle ses bombalari camlari kirar.

    4- Sesin evin icine girmesini engelemek icin en güzel yöntem KALIN DUVAR en az 40 cm lik.

    6- Kalin duvar disarida olusan gürültü enerjisini emer iceri cok az yansitir.

    7- Iceri yansiyan ses 20-30 db düzeyindeise bizler fisilti seklinde duymayiz bile.

    8- Sagligimiz hem küf ilen nem ilen hemde ses gibi gürültü ilen bozulur.

    9- Kalin duvar en az 40 yada 50 cm büyük sehirdeki evlere sart. Muhakak olmazsa olmazidir.
    Yok gerek yok diyenler, günü kurtaran , insana en kötüsüde kendine deger vermiyen insanlarin bahanesidir.

    10- 3 cmlik straforla yalitilan 18,5 cm lik tugla duvarlar cok incedirler. Özelikle strafor sese hic engel olmaz.

    11- Sizin sorunuzda eger binada isi yalitimin disinda bir küf olusuyorsa; kesin o bölgeye yakin ya sizde yada komsuda altkata yada üst katda bir su kacagi sorunu vardir.

    12- Havalanimiyan dolap arkalari, koltuk arkalari soguk duvaradan tarafaysa oralarda küf tutar.
    Bu gibi esyalari duvardan uzaklasitirin. arkasina sicak hava girebilsisn. Özelikle yatak odalarinin dolaplari insanlar icin ciddi tehlikeler tasir.

    13- Straforla kaplanan evlerde olusan kötü gazlar, nem hep icerde hapis oldugu icin disardan giren insani rahatsiz eder

    14- Strforla kaplanan evlerde yasiyanlara tafsiyem , yapacak en iyi cözüm bir havalandirma sistemi takmaniz. yada sadece en ufak cami yukardan acacak sekilde gece gündüz acik birakmaniz.

    15- Evinizde güzelik acisinda veye süs icin yaptirdiginiz yagliboyalari kazitip, nefes alan boyalarla boyatiniz. Yagli boyali odalar muhakak hamam gibi sipir sipir damlarlar.

    Yukarida yazdiklarim ufak tavsiyelerimdir. Bu sayfalari okuyan Avukat , yada saglikci arkadaslarin olmamasini yadirgiyorum.
    Küf e karsi yasal haklar nelerdir
    saglikcilarda bir iki aciklamayla : küfün , mantarlarin, sporlarin zararlari hakinda bir seyler yazabilirler

    nice saglikli güzel günlere dilegimle

    www.mimaryuksel.com




  • Konutlardaki bu problemin asıl nedeni, çok geç te olsa yalıtım denen şeyi öğrenmiş olan inşaat sektörünün henüz havalandırma denen şeyden bihaber olmasıdır.

    Zamanla havalandırma da öğrenilecektir.

    GOOGLE 'da sadece " isolating the house " (ev izolasyonu) kelimelerini arattığınız zaman, bulduğunuz sonuçlardan ilki şu link..

    http://www.m****t.se/house/isolation/IsolationIsNotTooGood.html

    Ve burada kendi evine yalıtım yapan bu AMATÖR kişilerin şu cümleleri oldukça önemli ve anlamlı.

    Orijinal dili :
    We added the first three fans in the wet areas of the house:

    Small toilet, blowing air out
    Bathroom, blowing air out
    Wash room, blowing air out
    Through this, we made sure to press moist air out of the house, and saw to that there was a need for new air coming into the house. The house was built based on the same principle (but driven through the heat of the chimney which is no longer in use), so there was already a number of fresh air inlets where the new air enters into the house.

    Türkçesi :
    Evin ıslak bölümlerinden olan şu üç bölüme aspiratör ( fan ) taktık.

    Küçük tuvalet,
    Banyo,
    Çamaşır yıkama odası,

    Bu fanlar sayesinde nemli havayı evin dışına gönderdiğimizden emin olduk, ve gördükki eve taze hava girmesi de gerekiyor. Evin ilk yapılışında da bu mantık kullanılmış, fakat bacalar artık kullanılmıyordu. şimdi eve taze hava girmesi için bir kaç hava girişi mevcut.

    ---------------------------------------------------------------------------------

    Yalıtım ve havalandırma işinin nasıl yapılması gerektiği iklimin getirdiği ihtiyaçlar, kişisel istek ve ihtiyaçlar ve ekonomik imkanlara göre belirlenir.
    Hedeflerin yapılabilir olması, uygulanabilir olması duyulduğunda kulağa hoş gelmesinden daha faydalıdır dolayısıyla dah önemlidir.

    burada bahsedilen , eleştrilien malzemelerin çeşitleri arasında 3-5 kat nem geçirgenlik direnci farkı vardır,

    Bir sorundan bahsediliyorsa, bunun sebepleri iyi bilinmelidir.

    Evde nem nereden gelir, bu bilinmelidir.
    Yalıtım malzemesi birim sürede ne kadar nem geçişine müsade etmektedir, bu bilinmelidir.
    Hesaplanmalıdır.

    Ben çok eminim, burada küf diye, duvarlardan su akıyor diye veryansın edenlerin çoğunun evinde duvarlarda yağlı boya vardır, camlar pimapendir, tavan tutkal+yağlı boyadır, evde en küçük hava giren yeri silikonla kapatıyordur, banyo, wc camları belki bazen açıktır, başka havalandırma vs.. yoktur. mutfağında aspiratör ayda yılda bir açılıyordur, odalarda baca yoktur ( doğalgaz var bacaya ne gerek var tabi :) ), varsa kapakla kapalıdır, menfez yoktur...

    Burada hiç bir malzemenin suçu yok.

    Sorunların kaynağı, hesapsız iş yapılmasıdır. bilgisizliktir. ( hem teknik insanlar hem tüketiciler )




  • şuan her yerde gördügümüz birçok Mantolama ustasının daha önce ne yaptıgını bir sordunuzmu?Genelde önceden Boyacı,Alçıcı,İnşaat işçisi veya işsizdir.Bu ustalar Mantolamanın aslında ne kadar kolay uygulandıgını gördü ve Para olarakta çok karlı bir İş oldugunu biliyorlar.Yalnız önemli bir konu varki oda Bu Ustalar bu işin asıl Hakkını nasıl verilir bilmiyorlar.Ustaya göre Malzeme ucuz olacak ve çok kar getirecek.Malumunuz şuan bende Binamıza Mantolama yaptırıyor.Yaklaşık 1 senedir araştırıyorum Sabah Akşam.Malzemede şuan en çok önem verdigim durum Nefes alabilir olmasıdır.Binanın cephesinde sıva hasarı veya ıslaklık varsa ilk önce onu Tamiratını yapar ve kurumasını beklerim.Neyse Mantolama yapılırken günde 30-40 kişi bana nasıl bir Malzeme kullandıgımı niye kullandıgımı sordu.Düşünki Ustalar bile Taşyünü nün ne oldugunu bilmiyor.Malzeme nefes alabilir olmalı diyorum,karşımdaki bu Adam ne diyor dercesine bakıyor.Birçok "Usta" Binamızda çalışmayı Teklif etti.Güzel malzeme kullanıyorsunuz diyorlar.Aslında ögrenmek istedikleri bu Malzemenin nasıl uygulandıgı ve Performansı.Ustalarımızın cehaletini görünce Yüksel beye hak vermemek elde degil.Mesela karşı komşum Almanyalıdır ve durumuda gayet iyidir.Daha önce benden Bilgi aldı Mantolama konusunda.Bende mümkün mertebe Nefes alma konusuna Dikkat etmesini önerdim.Geçen hafta karşı komşumda Mantolama yaptırmaya başladı.Ben iyi Malzeme kullanacagını beklerken birde baktımki piyasadaki en Dandik malzemeyi kullanıyor.Üstelik 2cm stropor kullanıyor,yapıştırıcı,sıva ve dekoratif sıvası Levkim marka.Geçen hafta yagmur yagarken bunlar Stroporu dübelliyordu.Düşünün duvarlar ıslak onlar Mantolama yapıyor.Şimdi böyle biR Binada Rutubet ve küf olmazmı.İçerden sıcak,arada nem ve dışardan soguk.Alın size Mis gibi Rutubet ve küf.Burda eleştiri yaparken Lütfen bunları Eleştirelim.Vatandaş iyi iş yaptım sanıyor,Usta çok kaliteli iş yaptım sanıyor ama o kadar kolay degil.Bu İşin bir Denetimi olmalı.Belediye bu işi Takip etmeli.Hangi şartlarda çalışılabilir söylemeli.Şimdi bu Vatandaş günü geldiginde Enerji belgesi almak isterse çok büyük bir sürprizle karşılacagını bilemiyecek.Ucuz işçiligin asla size rahat vermeyecegini unutmamalıyız.
    Biraz karıştı ama kusura bakmayın.




  • gayet güzel gidiyoruz devam, sağlıklı ve yenilikçi yalıtıma devam sayın arkadaşlar.

    loko dostum malesef dinlemiyorlar insanı istanbul için 3cm bile yetersizken demek komşunuzun fazla parası vardı yazık gerçekten. belediyede denetim felan yapmaz onlara sorsanız nedemek istediğinizi anlamdık derler.
    ben bina su depoları ile ilgili danışmıştım iskiye ve belediyeye tam komediydi. yakında o resimleri basıcam buraya. yüksel beye daha önceden sözüm var. su deposu deyip geçmemek lazım ben zamanında yüksel bey sormuştum binanız şeker gibi eriyor demişlerdi beton depo için. sdece su kaçağı değil depremdeki sallantı içinde büyük risk bu su depoları. birçok binada malesef hala beton depo kullanıyor. kesinlikle yasaklanması gereken bir işlem.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: aktuz

    Konutlardaki bu problemin asıl nedeni, çok geç te olsa yalıtım denen şeyi öğrenmiş olan inşaat sektörünün henüz havalandırma denen şeyden bihaber olmasıdır.

    Zamanla havalandırma da öğrenilecektir.


    Ben çok eminim, burada küf diye, duvarlardan su akıyor diye veryansın edenlerin çoğunun evinde duvarlarda yağlı boya vardır, camlar pimapendir, tavan tutkal+yağlı boyadır, evde en küçük hava giren yeri silikonla kapatıyordur, banyo, wc camları belki bazen açıktır, başka havalandırma vs.. yoktur. mutfağında aspiratör ayda yılda bir açılıyordur, odalarda baca yoktur ( doğalgaz var bacaya ne gerek var tabi :) ), varsa kapakla kapalıdır, menfez yoktur...

    Burada hiç bir malzemenin suçu yok.

    Sorunların kaynağı, hesapsız iş yapılmasıdır. bilgisizliktir. ( hem teknik insanlar hem tüketiciler )



















  • Sanirim bu tartismalar ve bilgi alisverisi bizleri toplum olarakda bir yere götürür.

    Yalitim aslinda ülke enerji politikasida oldugu icin yetkililercede kontol alinmasi gerektiren bir konu.
    Her binaya asilmasi mecburi olan Enierjisertifikalarida bu nedenledir. Yanliz bunun bir ayagi eksik.
    Dünyanin en zengin ülkesi olan isvicrede, belediye pencerelerini degistirirken 3 kat camin( Cift degil 3 adet cam bir pencerede) masrafini karsilarken. Yaklasik metrekareye 40 Sfr.
    Dis cephe malzemesinide isi gecirgenlik katsayisi lamda=0,20 birimi yaptigiyla kanitliyanlar gene metre kareye göre 40 Sfr. tesvik veriyor.

    Isvicrede su an hava günesli 10 derece sicaklik. Türkiye vanda ise sogukluk sifirin altinda kar var. Alplerde kar yokken bizde kar var. Demekki ülkemiz cokta sicak bir yer degil.
    Küf, mantar, sporla ilgili: Izninizle bir kac uyarida bulunmak istiyorum:

    Ev sahiplerine

    1- Kiraya verdiginiz evin nemli, küflü olmasi basinizi agritabilir. Kiracilar kirasini azaltabilir. Yada küflü evde oturmam deyip kontrati fesih edebilir.

    2- Küf kokan evi kimse kiralamaz. Zor kiraci bulursunuz, Buldugunuz kiracida zorda oldugu icin küfe ragmen daireyi tutar. O kisininde size devamli kira vereceginden süpheliyim. Parasi olan küflü evde oturmaz.

    3- Straforla yalitim yaptiginiz binada sürekli tamirat isleri cikar.

    4- Binaniz 5 yilik degil 50 yil sorun olmadan size kira getirebilmeli.


    KIracilara.

    1- Kontratinizda bu ev küflü buna göre fiyat belirledik diye bir yaziniz yoksa kirayi belirli bir miktar ev sahibine az verebilirsiniz.

    2- Hasta iseniz , özelikle astim sorunuzda varsa, saglik harcamalarinizi ev sahibine yükleme sansiniz dogabilir.

    3- Kira sözlesmenizi fesh etme hakiniz dogar.

    Yukarida yazdiklarim mantikendir. Hukuken avukata danisin lütfen

    Bütün bu sorunlarin ortadan kalkmasini istiyorsak, evde oturan kiracininda, ev sahibinde , kalin duvar sartini aramalari gerekiyor.
    Nasil betonun icinde cimento ve demir koyuyorsak. Evi yaparkende duvarlari en az 40 cm delikli Tugladan yapmamiz gerekiyor.

    18,5 cm Tugla duvar gercek insaatan calinan malzeme kalinligindan arta kalandir, Nasil betona cimonta katarken, demir koyarken masraf neyse katlaniyorsak.
    Duvardada kalinliga katlanacagiz. Yanlisi herkesin yapmasi o isin dogru oldugu anlamina gelmez.

    Duvar kalin olursa: Yer kaybedirz. Masraf cogalir, herkes yapiyor, Mimar mühendis belediye bir sey demiyor, Örmesi zor. gibi bir sürü bahaneler sadece insanin kendi vicdanini rahatlatmasi icin nedenlerdir.

    Bir birimize güvensizligimizden Türkiyede Yapi denetimine verilen bosuna paralar kalin duvarlara zamaninda verilseydi. Almanya da isvicrede olmuyan yapi denetim masraflari Türkiyede binaya harcanirdi, Simdi bu yapi denetim masraflari ortalikda eriyip gidiyor.

    Duvar kalinligina laf söylenecegine Yapi denetimine verilen paraya karsi cikin. Toplum olarak bizlerin denetime avrupadaki gibi ihtiyaci olmadan saglam evler yapmak dilegiyle.
    Sayin Aydemir bey: Inanin strafor konusunda hakli olmak istemezdim. Keske bina sahibi, müteahit, ustalarimiz, mimar mühendislerimiz, dogru bir seyler yapsalardi . Inanin tüm ictenligimle söylüyorum ben haksiz olmak isterdim. Yanildigimi , düsüncelerimin yanlis oldugunu söyler , özürde dilerdim.
    Ama malasef bunlarla ugrasmak bizlere görev gibi kaliyor. Ben bu görevi istemiyerekde olsa Türkiyede yasiyan insanlar icin bir görev biliyorum. Her sey para ilen olmaz.
    Zaten hayir duasida paradan daha degerlidir.

    selamlarimla


    www.mimaryuksel,com






  • Bİn kere uygulama hatası olduğu söylendiği.. Milyon dolarlık projelerde bile doğru ısı yalıtım sisteminin doğru şekilde uygulandığı, tek bir küfe rastlanmadığı, zaten bunun bu şekilde uygulanması gerektiği, aksi halde hiç bir tarafından hava almayacak, fazla izole bir kutu içinde nemi hapsedeceğiniz söylenmesine/bilinmesine/anlatılmasına rağmen...

    hala suçlu strafor.. çözüm kalın duvar..

    Ne olur bir mimar olarak, mühendislik kitaplarına göz atın Yüksel bey..

    Yoruldum artık, yazamıyorum.. Aktuz bey, yazdığınız yazıya imzamı atıyorum.
  • 
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.