Şimdi Ara

Styraporla Mantolamanin Zararlari (8. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
482
Cevap
14
Favori
59.222
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: iasonion



    Bİn kere uygulama hatası olduğu söylendiği.. Milyon dolarlık projelerde bile doğru ısı yalıtım sisteminin doğru şekilde uygulandığı, tek bir küfe rastlanmadığı, zaten bunun bu şekilde uygulanması gerektiği, aksi halde hiç bir tarafından hava almayacak, fazla izole bir kutu içinde nemi hapsedeceğiniz söylenmesine/bilinmesine/anlatılmasına rağmen...

    hala suçlu strafor.. çözüm kalın duvar..

    Ne olur bir mimar olarak, mühendislik kitaplarına göz atın Yüksel bey..

    Yoruldum artık, yazamıyorum.. Aktuz bey, yazdığınız yazıya imzamı atıyorum.

    Alıntıları Göster
    yüksel bey, ben size haksızsınzı demiyorumki şuan pencerem açıkta yazıyorum bu yazıyı:))

    ok aşağıda iasanion arkadaş yazmış starforda suç yok demiş onada katılıyorum. strafor yapılan yerde küflenme olmuyor. ama hava bunalıyor bu açıdan yukarıda sizde belirtmişsiniz bu gibi binlarda havalandırma şart. yada dediğiniz gibi daha kalın tuğlalı binalarla çözüm üretilmeli. durumlar zor ve benim aklım bukadar yetiyor:)) ama straforun iyi birşey olmadığına inanıyorum.

    demiş olduğunuz meselelerin uygulanması ülkemizde çok zor hocam. hayır duasının önemini kavraya bilse zaten kar hırsı güden zihniyetler ah hocam ah. ama bir yerden başlandı gidilecek zamanla anlaşılacak birçok şey ve insanımız geçte olsa doğruyu bulacak. umarım çok gecikmeyiz.

    buarada diğer arkadaşlardan hala kalın duvar ile ilgili hollandadan verdiğim örnek konusunda ses çıkmadı.

    üstelik izolasyon malzemesinin kalınlığı konusundada tamam starforda yapalım kalın duvarda yapalım havalandırmada yapalım. ama 3-5cm olmasın bu durumlar. mesela sigar için daha güçlü sessiz aspiratörler geliştirsek hiç fena olmaz




  • quote:

    Orijinalden alıntı: 9köy

    yüksel bey, ben size haksızsınzı demiyorumki şuan pencerem açıkta yazıyorum bu yazıyı:))

    ok aşağıda iasanion arkadaş yazmış starforda suç yok demiş onada katılıyorum. strafor yapılan yerde küflenme olmuyor. ama hava bunalıyor bu açıdan yukarıda sizde belirtmişsiniz bu gibi binlarda havalandırma şart. yada dediğiniz gibi daha kalın tuğlalı binalarla çözüm üretilmeli. durumlar zor ve benim aklım bukadar yetiyor:)) ama straforun iyi birşey olmadığına inanıyorum.

    demiş olduğunuz meselelerin uygulanması ülkemizde çok zor hocam. hayır duasının önemini kavraya bilse zaten kar hırsı güden zihniyetler ah hocam ah. ama bir yerden başlandı gidilecek zamanla anlaşılacak birçok şey ve insanımız geçte olsa doğruyu bulacak. umarım çok gecikmeyiz.

    buarada diğer arkadaşlardan hala kalın duvar ile ilgili hollandadan verdiğim örnek konusunda ses çıkmadı.

    üstelik izolasyon malzemesinin kalınlığı konusundada tamam starforda yapalım kalın duvarda yapalım havalandırmada yapalım. ama 3-5cm olmasın bu durumlar. mesela sigar için daha güçlü sessiz aspiratörler geliştirsek hiç fena olmaz

    Alıntıları Göster
    Mantolamanın zararı

    Sizlere yeniden Straforla Mantolamanin Zaralarini hatirlatayim. Bu yazimi daha önceden de yazmistim. Okumuyanlarin dikatine yeniden sunuyorum.
    Havalandirmacilara diyecegim su:

    Sizin satiginiz ürünleri kücümsemiyorum. Gelecegin teknolojisinde kilimalandirma binalara sart. Yanliz sizin icin su an pazar payiniz Fabrikalar, Büyük alisveris merkezleri , Sinamala vs. Bu tür havalandirmalar oldukcada pahalidir. Ama kötü tarafini size bir örneklen acikliyayim.

    Su an Isvicre St Gallen sehri yakinlarinda iflas eden bir fabrikayi apartman binasi konuta ceviriyorum. Daha 5 yil önce 300.000 ,- Sfr ina yaptirilan kompe yeni sayilan havalandirmayi 30,000 Sfr ina kimse satin almak istemiyor. Hodri meydan diyorum. Istiyen varsa gelip alsin.

    Tas yerinde agirdir. Konutlar icin en iyi , en ekonomik cözüm kalin duvarlardir. Aksini söyliyenlere asagidaki yazimi burda tekrarliyarak cevap vermek istiyorum.


    1- kışın güneşten gelen ısıyı binanin icine girmesine engel olmasi.Yani karından çok zararının olmasıdır.Güneş havayı ısıtmaz.Taşı,toprağı ısıtır.Yazın kumsalda kumlara basamamızın nedeni budur.İnsan güneşten gelen enerjinin ışık olarak 0,4 ile 0,8 ym si görünüktür.Diğerleri ise kızılötesi yada mor ötesi ışıkları görünmezdir.bu enerjinin kışın hava kapalı, karlı olsa bile binanın dış yüzeylerini ısıtır.Ama mantolanan binalarda bu ısınma gerçekleşmez.Buna engel olur.

    2-Binanın styroporlanması insanın yaz-kış baştan aşağı naylon elbise giyinmesine benzer. Nem oranin yüksek olmasini saglar, Binada korkunc kokuya sebeb olur

    3-Disariya cikamiyan nem : Küf, Mantar, bunlarin yumurtalari Spor yuvasina dönüsür.

    4- Disari cikamiyan nem: Duvarin isinmasina engel olur. Sicakligi ememiyen duvar kalorifer sönünce geri isi vermez.

    5- Mantolanan binanin havalandirilmasi mecburidir. Buda para verilerek isitilan havayi, disari atmak demektir. Yada paranin disari atilmasi demektir.

    6- Binanin nefes alamamasi, icerde nemin birikmesine neden olur. Nemle saglik birbirine cok bagimli. Kilima calisan bir ortam mesala: ev araba gibi, hemen sogursa hava icindeki nemi birakir. Nemsiz hava insanin sicak vucudundan su ceker, Araba kilimasinin calismasindan sonra dudak, damak kurumasinin nedeni budur. Ayni etki bina icinde söz konusu.

    7- Kisin isinirken oda icindeki havayi isitmak yanlistir. Dogrusu odanin duvarlarini isitmaktir. Cünki hava sicakligi depo edemez. Hava sicaklikla beraber kacar gider. Dogru isitma ise tas, duvar isitmasidir. Kalorifer sönse bile taslar sicakligi geri verir. Ama styroporlanan duvar isinmasi zor olur

    8- Binayi mantolandimi yazin lazim degilse, insan gibi paltosunu cikaramazsiniz. Yazin bu mantolama bas belasi olur.
    Yazin isinan havayi mantolanmis duvarlar sicakligi nemden dolayi ememez. Bu binalarda nemde dolayi yazin bunaltici hava olusur. Bu tip evlerin camlari yazin mecbur gece gündüz acik kalir.
    Acik kalan camlardan iceri gürültü, toz toprak gibi istenmeyenlerde iceri girer.

    9- Yazin mantolanan evler serin olmazlar, Kilima calistirmak zorunda kalirlar, ayrica bir külfet demektir bu.

    10- Styroporun tutmasi icin bina delik desik edilerek, vidalanir.

    11- Petrola bagimli malzeme oldugundan , yerli malarinin satilmamasi, türkiyenin cari aciginin büyümesine neden olur.

    12- Styroporun üzerine siva tutmadigindan ayrica elek kulanilmasi, yeterince kalin degilse, bir iki sene sonra kusar gibi dis sivanin boya ilen beraber dökülmesi
    13- Dis yüzeyi yere yakin yeerlede darbelere dayaniksizdir. Bina cephesi ayaklan bile delik desik olabilir. Lütfen duvari zedelemyin tabalasi asmak gereki



    AĞRIMAYAN BAŞINIZI MANTOLAMAYIN
    Mantolamanin Zararlari


    Çarpık yapılaşmanın açığını yamalamak için uygulanan styroporla bina mantolama yöntemi insan sağlığını tehdit ediyor.Son derece sağlıksız olan bu uygulamanın mimar ve mühendisler tarafından da uygulanması düşüdürücüdür.

    Binanın styroporlanması insanın yaz-kış baştan aşağı naylon elbise giyinmesine benzer.Bir insan naylon elbise ile ne kadar sağlıklı olabilirse bir binada da o kadar sağlıklı ortam ollur.Bu duruma başka örnekler verirsek; Çölde susuz kalırsan bi çukur aç üzerine naylon kapat gece hava soğuyunca naylonda biriken suları bir kapa aktar iç.

    Diğer örnekse ailece büyük bir su bidonunun içine girin ve orada yaşamaya başlayın.Su bidonunun havasının nasıl kirli olduğunu dışardan içeri giren hemen fark eder.
    Bu örneklerden çıkan sonuç: Mantolu yapı önce havayı boğuyor ve bina içindeki nem oranı evlere hamam etkisi yaptığını anlıyoruz.Bu binalarda oturanlarda görülen sıkça şikayetler; nefes darlığı,baş-omuz ağrıları ve halsizliktir.

    Havanın nemi insan için çok önemli, hiç bir insan hamam gibi çok nemli bir ortamda yaşamak istemez.Sağlıklı nem oranı 1 metreküp havada (20 derecede) 10-11 gram su buharının olması demektir.Su buharının miktarı sıcaklıkla artması soğuyunca azalması demektir.
    Başka bir örnek: Bir kese kağıdını içine su dolduralım ve tüp üzerinde ateşe koyalım.Kese kağıdı içindeki su bitinceye kadar asla yanmaz.Su kağıdın yanmasını sağlayacak ısıya asla izin vermez.Bizlerde nemli duvarlarla boşuna duvarı ısıtmaya çalışırız ama duvarlar asla ısınmaz.
    Sağlıklı ısınma hava nemliyken beraber olur.Isınan petek yalnızca havayı ısıtması doğru bir yöntem değildir.Doğrusu duvarları, taşları ısıtarak sönen petek olsa bile sıcaklığın duvarlar tarafından tutulmasıdır.
    Bir kızılderelinin iki tane büyük taşı ısıtıp çadırda sıcaklık sağlaması, sürekli bir ısı (termo dinamik yasalarına göre ısıtma) en sağlıklı yöntem olmuştur.Yerden doğal taş ısıtmaları 30-35 dereceyi geçmeyecek şekilde ayarlanması en ideal olanıdır.Bu sıcaklıktan fazla olursa ayaktaki kanı ısıtarak sorunlara sebep olabilir.
    Mantolamanın başka zararı ise kışın güneşten gelen ısıyı engellemesidir.Yani karından çok zararının olmasıdır.Güneş havayı ısıtmaz.Taşı,toprağı ısıtır.Yazın kumsalda kumlara basamamızın nedeni budur.İnsan güneşten gelen enerjinin ışık olarak 0,4 ile 0,8 ym si görünüktür.Diğerleri ise kızılötesi yada mor ötesi ışıkları görünmezdir.Bu enerjinin kışın hava kapalı, karlı olsa bile binanın dış yüzeylerini ısıtır.Ama mantolanan binalarda bu ısınma gerçekleşmez.Buna engel olur.
    Peki bu işi yapanların şu gerekçesine ne yanıt verilmeli: Biz yapıyoruz ve bakın daha az yakıt parası veriyoruz.Neticede biz haklıyız.Görünüşteki haklılık nedenleri şudur: Aslında styropor malzemesi naylon malzemedir.Isı konusunda kalitesiz olan bu malzemenin tek özelliği içindeki hapsedilmiş hava odacıklarıdır.Hapsedilmiş hava ise kötü bir etkendir.Ayrıca diğer sorunları ıslanmaya engel olması ve küf sorunudur.
    Sonuç olarak kimse bana 3 yada 5 cmlik bu mantolamayı Anadolu’nun 50 cm lik taş duvarlarına kapladım diyemez.Çünkü eski Anadolu evleri bu malzemesiz kışın sıcak yazın serindir.Killi sıva taş duvar en sağlıklı yapı şeklidir.Bunu kuru kolon sıvada yapar.
    Sağlıklı yapı şeklini araştırmak isteyenlere verilecek en güzel cevap eski Anadolu evleridir.Sağlıklı ev demek duvarları kalın ve toprak sıvalı demektir.
    Şu andaki yapı teknolojisi bunu taklide çalışmaktadır.Binaların tasarımında ısıyı depo eden ortama gerektiğinde yavaş yavaş ısı veren malzeme halen taş ve topraktır.Bunların kuru kalmasıyla en sağlıklı yapı malzeme tekniğine ulaşırız.İçerdeki buharın ve havanın gözenekli malzemlerle doğal akışını sağlamalıyız.Dış cephenin kuru kalmasını yeni yalıtım malzemesiyle hydrofobileştirerek (su itici) bir taraftan da gözenekli kılarak çözüm sağlayabiliriz.
    Yağmur yağdığında dış kaplama malzemesinin kuru kalmasını sağlamalıyız.Bu nasıl olacak sorusuna cevaptır... Bununla birlikte ıslanan malzeme çok iyi bir ısı iletkeni olur.Islanan sıva tuğla içerideki sıcaklığı çok hızlı dışarı verir.Buna engel olunursa sıva kuru kalırsa aynı styropor gibi ısıyı geçirmez.Buna şöye örnek verebiliriz: İlkokul Fizik kitaplarında tuz ve suya pil bağlanır.Tuz kuru iken akımı iletmez aynı zamanda su tuzsuz iken de akım iletilmez.İkisi birlikte kullanılarak akım iletkenliği özelliği kazanır.Bu binanın dış duvarı içinde geçerlidir.Dış duvarının kuru kalması gerekmektedir.
    Styropor dışardan gelen yağmurdan binayı çok iyi korur.Sorun içerden oluşan su onunda dışarı çıkmasına engel olur.Mantolama yapan insanların bunu camları yaz kış açarak her iki saatte bir 5 dakika açıp kapayarak yapma zorunluluğunu var.Isınan havanın dışarı gitmesi enerji kaybını göze almayanlar baş ağrısı veilaç parası olarak geri öderler.Dış cephe malzemelerinin yağmura rağmen kuru kalmasının cevabı ise şöyle:Bunun cevabı gene eski Anadolu yapılarında özellikle köprü yapımında görebiliriz.Suyun içine yapılan taştan köprüler Edirne’de Meriç nehri üzerine Mimar Sinan’ın yaptığı köprü halen taş gibi ayakta ve kullanılmaktadır.Neden çünkü cevap doğada lotus çiçeğinde yada yapraklarda , suyun içinde olmasına karşı kuru kalan bir yapı, taşta ve bitkide varsa yapı kuru kalır ve sonuç olarak ıslanmaz.Dha açık bir cevap gene Fizik kitaplarından:Bir bardağı ağzına kadar su ile dolduralım.İçine 4 adet 1 TL atmamıza rağmen taşmayacaktır.Buna engel olan suyun geriliminin olmasıdır.Bu yapının gözenekleri eğer bir inci tanesindeki gibi yuvarlaksı yani Cosa açısı 90 derece den büyükse, su bu yapıya girmez.BU gözenekli yapı Lotus çiçeği ve ağacı yaprakları ile M.Sinan’ın kullandığı taşta vardır.
    Türkiye’deki insan mantalitesi ise “Bana ne sağlıktan! , en ucuz hangisi ise ondan olsun” şeklindedir.Halbuki mantolama için yapıştırma,dübelleme üzerine elekleme elek tutulur.Daha sıvası gibi de gereksiz ve bir o kadar pahalı uygulamadır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mimaryüksel

    Mantolamanın zararı

    Sizlere yeniden Straforla Mantolamanin Zaralarini hatirlatayim. Bu yazimi daha önceden de yazmistim. Okumuyanlarin dikatine yeniden sunuyorum.
    Havalandirmacilara diyecegim su:

    Sizin satiginiz ürünleri kücümsemiyorum. Gelecegin teknolojisinde kilimalandirma binalara sart. Yanliz sizin icin su an pazar payiniz Fabrikalar, Büyük alisveris merkezleri , Sinamala vs. Bu tür havalandirmalar oldukcada pahalidir. Ama kötü tarafini size bir örneklen acikliyayim.

    Su an Isvicre St Gallen sehri yakinlarinda iflas eden bir fabrikayi apartman binasi konuta ceviriyorum. Daha 5 yil önce 300.000 ,- Sfr ina yaptirilan kompe yeni sayilan havalandirmayi 30,000 Sfr ina kimse satin almak istemiyor. Hodri meydan diyorum. Istiyen varsa gelip alsin.

    Tas yerinde agirdir. Konutlar icin en iyi , en ekonomik cözüm kalin duvarlardir. Aksini söyliyenlere asagidaki yazimi burda tekrarliyarak cevap vermek istiyorum.


    1- kışın güneşten gelen ısıyı binanin icine girmesine engel olmasi.Yani karından çok zararının olmasıdır.Güneş havayı ısıtmaz.Taşı,toprağı ısıtır.Yazın kumsalda kumlara basamamızın nedeni budur.İnsan güneşten gelen enerjinin ışık olarak 0,4 ile 0,8 ym si görünüktür.Diğerleri ise kızılötesi yada mor ötesi ışıkları görünmezdir.bu enerjinin kışın hava kapalı, karlı olsa bile binanın dış yüzeylerini ısıtır.Ama mantolanan binalarda bu ısınma gerçekleşmez.Buna engel olur.

    2-Binanın styroporlanması insanın yaz-kış baştan aşağı naylon elbise giyinmesine benzer. Nem oranin yüksek olmasini saglar, Binada korkunc kokuya sebeb olur

    3-Disariya cikamiyan nem : Küf, Mantar, bunlarin yumurtalari Spor yuvasina dönüsür.

    4- Disari cikamiyan nem: Duvarin isinmasina engel olur. Sicakligi ememiyen duvar kalorifer sönünce geri isi vermez.

    5- Mantolanan binanin havalandirilmasi mecburidir. Buda para verilerek isitilan havayi, disari atmak demektir. Yada paranin disari atilmasi demektir.

    6- Binanin nefes alamamasi, icerde nemin birikmesine neden olur. Nemle saglik birbirine cok bagimli. Kilima calisan bir ortam mesala: ev araba gibi, hemen sogursa hava icindeki nemi birakir. Nemsiz hava insanin sicak vucudundan su ceker, Araba kilimasinin calismasindan sonra dudak, damak kurumasinin nedeni budur. Ayni etki bina icinde söz konusu.

    7- Kisin isinirken oda icindeki havayi isitmak yanlistir. Dogrusu odanin duvarlarini isitmaktir. Cünki hava sicakligi depo edemez. Hava sicaklikla beraber kacar gider. Dogru isitma ise tas, duvar isitmasidir. Kalorifer sönse bile taslar sicakligi geri verir. Ama styroporlanan duvar isinmasi zor olur

    8- Binayi mantolandimi yazin lazim degilse, insan gibi paltosunu cikaramazsiniz. Yazin bu mantolama bas belasi olur.
    Yazin isinan havayi mantolanmis duvarlar sicakligi nemden dolayi ememez. Bu binalarda nemde dolayi yazin bunaltici hava olusur. Bu tip evlerin camlari yazin mecbur gece gündüz acik kalir.
    Acik kalan camlardan iceri gürültü, toz toprak gibi istenmeyenlerde iceri girer.

    9- Yazin mantolanan evler serin olmazlar, Kilima calistirmak zorunda kalirlar, ayrica bir külfet demektir bu.

    10- Styroporun tutmasi icin bina delik desik edilerek, vidalanir.

    11- Petrola bagimli malzeme oldugundan , yerli malarinin satilmamasi, türkiyenin cari aciginin büyümesine neden olur.

    12- Styroporun üzerine siva tutmadigindan ayrica elek kulanilmasi, yeterince kalin degilse, bir iki sene sonra kusar gibi dis sivanin boya ilen beraber dökülmesi
    13- Dis yüzeyi yere yakin yeerlede darbelere dayaniksizdir. Bina cephesi ayaklan bile delik desik olabilir. Lütfen duvari zedelemyin tabalasi asmak gereki



    AĞRIMAYAN BAŞINIZI MANTOLAMAYIN
    Mantolamanin Zararlari


    Çarpık yapılaşmanın açığını yamalamak için uygulanan styroporla bina mantolama yöntemi insan sağlığını tehdit ediyor.Son derece sağlıksız olan bu uygulamanın mimar ve mühendisler tarafından da uygulanması düşüdürücüdür.

    Binanın styroporlanması insanın yaz-kış baştan aşağı naylon elbise giyinmesine benzer.Bir insan naylon elbise ile ne kadar sağlıklı olabilirse bir binada da o kadar sağlıklı ortam ollur.Bu duruma başka örnekler verirsek; Çölde susuz kalırsan bi çukur aç üzerine naylon kapat gece hava soğuyunca naylonda biriken suları bir kapa aktar iç.

    Diğer örnekse ailece büyük bir su bidonunun içine girin ve orada yaşamaya başlayın.Su bidonunun havasının nasıl kirli olduğunu dışardan içeri giren hemen fark eder.
    Bu örneklerden çıkan sonuç: Mantolu yapı önce havayı boğuyor ve bina içindeki nem oranı evlere hamam etkisi yaptığını anlıyoruz.Bu binalarda oturanlarda görülen sıkça şikayetler; nefes darlığı,baş-omuz ağrıları ve halsizliktir.

    Havanın nemi insan için çok önemli, hiç bir insan hamam gibi çok nemli bir ortamda yaşamak istemez.Sağlıklı nem oranı 1 metreküp havada (20 derecede) 10-11 gram su buharının olması demektir.Su buharının miktarı sıcaklıkla artması soğuyunca azalması demektir.
    Başka bir örnek: Bir kese kağıdını içine su dolduralım ve tüp üzerinde ateşe koyalım.Kese kağıdı içindeki su bitinceye kadar asla yanmaz.Su kağıdın yanmasını sağlayacak ısıya asla izin vermez.Bizlerde nemli duvarlarla boşuna duvarı ısıtmaya çalışırız ama duvarlar asla ısınmaz.
    Sağlıklı ısınma hava nemliyken beraber olur.Isınan petek yalnızca havayı ısıtması doğru bir yöntem değildir.Doğrusu duvarları, taşları ısıtarak sönen petek olsa bile sıcaklığın duvarlar tarafından tutulmasıdır.
    Bir kızılderelinin iki tane büyük taşı ısıtıp çadırda sıcaklık sağlaması, sürekli bir ısı (termo dinamik yasalarına göre ısıtma) en sağlıklı yöntem olmuştur.Yerden doğal taş ısıtmaları 30-35 dereceyi geçmeyecek şekilde ayarlanması en ideal olanıdır.Bu sıcaklıktan fazla olursa ayaktaki kanı ısıtarak sorunlara sebep olabilir.
    Mantolamanın başka zararı ise kışın güneşten gelen ısıyı engellemesidir.Yani karından çok zararının olmasıdır.Güneş havayı ısıtmaz.Taşı,toprağı ısıtır.Yazın kumsalda kumlara basamamızın nedeni budur.İnsan güneşten gelen enerjinin ışık olarak 0,4 ile 0,8 ym si görünüktür.Diğerleri ise kızılötesi yada mor ötesi ışıkları görünmezdir.Bu enerjinin kışın hava kapalı, karlı olsa bile binanın dış yüzeylerini ısıtır.Ama mantolanan binalarda bu ısınma gerçekleşmez.Buna engel olur.
    Peki bu işi yapanların şu gerekçesine ne yanıt verilmeli: Biz yapıyoruz ve bakın daha az yakıt parası veriyoruz.Neticede biz haklıyız.Görünüşteki haklılık nedenleri şudur: Aslında styropor malzemesi naylon malzemedir.Isı konusunda kalitesiz olan bu malzemenin tek özelliği içindeki hapsedilmiş hava odacıklarıdır.Hapsedilmiş hava ise kötü bir etkendir.Ayrıca diğer sorunları ıslanmaya engel olması ve küf sorunudur.
    Sonuç olarak kimse bana 3 yada 5 cmlik bu mantolamayı Anadolu’nun 50 cm lik taş duvarlarına kapladım diyemez.Çünkü eski Anadolu evleri bu malzemesiz kışın sıcak yazın serindir.Killi sıva taş duvar en sağlıklı yapı şeklidir.Bunu kuru kolon sıvada yapar.
    Sağlıklı yapı şeklini araştırmak isteyenlere verilecek en güzel cevap eski Anadolu evleridir.Sağlıklı ev demek duvarları kalın ve toprak sıvalı demektir.
    Şu andaki yapı teknolojisi bunu taklide çalışmaktadır.Binaların tasarımında ısıyı depo eden ortama gerektiğinde yavaş yavaş ısı veren malzeme halen taş ve topraktır.Bunların kuru kalmasıyla en sağlıklı yapı malzeme tekniğine ulaşırız.İçerdeki buharın ve havanın gözenekli malzemlerle doğal akışını sağlamalıyız.Dış cephenin kuru kalmasını yeni yalıtım malzemesiyle hydrofobileştirerek (su itici) bir taraftan da gözenekli kılarak çözüm sağlayabiliriz.
    Yağmur yağdığında dış kaplama malzemesinin kuru kalmasını sağlamalıyız.Bu nasıl olacak sorusuna cevaptır... Bununla birlikte ıslanan malzeme çok iyi bir ısı iletkeni olur.Islanan sıva tuğla içerideki sıcaklığı çok hızlı dışarı verir.Buna engel olunursa sıva kuru kalırsa aynı styropor gibi ısıyı geçirmez.Buna şöye örnek verebiliriz: İlkokul Fizik kitaplarında tuz ve suya pil bağlanır.Tuz kuru iken akımı iletmez aynı zamanda su tuzsuz iken de akım iletilmez.İkisi birlikte kullanılarak akım iletkenliği özelliği kazanır.Bu binanın dış duvarı içinde geçerlidir.Dış duvarının kuru kalması gerekmektedir.
    Styropor dışardan gelen yağmurdan binayı çok iyi korur.Sorun içerden oluşan su onunda dışarı çıkmasına engel olur.Mantolama yapan insanların bunu camları yaz kış açarak her iki saatte bir 5 dakika açıp kapayarak yapma zorunluluğunu var.Isınan havanın dışarı gitmesi enerji kaybını göze almayanlar baş ağrısı veilaç parası olarak geri öderler.Dış cephe malzemelerinin yağmura rağmen kuru kalmasının cevabı ise şöyle:Bunun cevabı gene eski Anadolu yapılarında özellikle köprü yapımında görebiliriz.Suyun içine yapılan taştan köprüler Edirne’de Meriç nehri üzerine Mimar Sinan’ın yaptığı köprü halen taş gibi ayakta ve kullanılmaktadır.Neden çünkü cevap doğada lotus çiçeğinde yada yapraklarda , suyun içinde olmasına karşı kuru kalan bir yapı, taşta ve bitkide varsa yapı kuru kalır ve sonuç olarak ıslanmaz.Dha açık bir cevap gene Fizik kitaplarından:Bir bardağı ağzına kadar su ile dolduralım.İçine 4 adet 1 TL atmamıza rağmen taşmayacaktır.Buna engel olan suyun geriliminin olmasıdır.Bu yapının gözenekleri eğer bir inci tanesindeki gibi yuvarlaksı yani Cosa açısı 90 derece den büyükse, su bu yapıya girmez.BU gözenekli yapı Lotus çiçeği ve ağacı yaprakları ile M.Sinan’ın kullandığı taşta vardır.
    Türkiye’deki insan mantalitesi ise “Bana ne sağlıktan! , en ucuz hangisi ise ondan olsun” şeklindedir.Halbuki mantolama için yapıştırma,dübelleme üzerine elekleme elek tutulur.Daha sıvası gibi de gereksiz ve bir o kadar pahalı uygulamadır.


    Alıntıları Göster
    selamlarimla

    www.mimaryuksel.com




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mimaryüksel

    selamlarimla

    www.mimaryuksel.com

    Alıntıları Göster
    Ben Sakarya'da yaşıyorum, zamanı geldiğinde evime ısı yalıtımı yaptıracağım inşallah (borçlar bitince). (Ben doğru yazılışını bilmediğim için "strafor" yazacağım kusuruma bakmayın). Straforla mantolama konusu benim de kafama yatmıyor; yapanlarda gayet memnun.

    Benim size danışmak istediğim konu şu: Evimiz eski (1992 yılında yapımı bitmiş), biz bu evi geçen yılaldık ve maaşlar belli seviyeye gelmeden de yalıtım yapabileceğimizi zannetmiyorum. Bu durumda da bize dışarıdan yalıtım yapmaktan başka çare yok. Burada CelluBor diye bir mazleme var, kafama yattı aslında.

    Battaniye gibi evi sarması, yaltım malzemesinin duvarla direkt temas etmesi yani duvar üzerine araya hiç bir yapıştırma malzemesi kullanmadan uygulanmasından dolayı bu mantıklı geldi bana. Kötü tarafı mutlaka bir kaplama malzemesi ile kaplanması zorunluluğu.

    Bu tip bir yalıtımla ilgili görüşleriniz nelerdir? Diğer tarafta, kaplamada plastik kaplama veya Hekimboard diye geçiyor (strafor esaslı kaplama) kaplamayı mı tavsiye edersiniz? Eğer bunları da tavsiye etmezseniz dublex, 96 m'2 bir ev için tavsiyeniz nedir?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: aalpan

    Ben Sakarya'da yaşıyorum, zamanı geldiğinde evime ısı yalıtımı yaptıracağım inşallah (borçlar bitince). (Ben doğru yazılışını bilmediğim için "strafor" yazacağım kusuruma bakmayın). Straforla mantolama konusu benim de kafama yatmıyor; yapanlarda gayet memnun.

    Benim size danışmak istediğim konu şu: Evimiz eski (1992 yılında yapımı bitmiş), biz bu evi geçen yılaldık ve maaşlar belli seviyeye gelmeden de yalıtım yapabileceğimizi zannetmiyorum. Bu durumda da bize dışarıdan yalıtım yapmaktan başka çare yok. Burada CelluBor diye bir mazleme var, kafama yattı aslında.

    Battaniye gibi evi sarması, yaltım malzemesinin duvarla direkt temas etmesi yani duvar üzerine araya hiç bir yapıştırma malzemesi kullanmadan uygulanmasından dolayı bu mantıklı geldi bana. Kötü tarafı mutlaka bir kaplama malzemesi ile kaplanması zorunluluğu.

    Bu tip bir yalıtımla ilgili görüşleriniz nelerdir? Diğer tarafta, kaplamada plastik kaplama veya Hekimboard diye geçiyor (strafor esaslı kaplama) kaplamayı mı tavsiye edersiniz? Eğer bunları da tavsiye etmezseniz dublex, 96 m'2 bir ev için tavsiyeniz nedir?

    Alıntıları Göster
    sevgili aalpan,

    Bizler düz yolu, görünen köyü neden bu kadar ulasilmaz, karma karisik hale getiriyoruz??

    Yalitim sorunu olan her bina demek: Duvar kalinligi az olan bina demek.


    Anlamaniz icin size baska bir örnek vereyim. Imkaniniz olupda saunaya giderseniz. Saunada ilk saniyelerden itibaren dudaklarinizdan bogaza kadar bir kurakligi hisedersiniz. Cogu saunada bulunan ocagin üzerindeki taslara su dökerseniz birden üzerinizde damlaciklar olusur. Sanirsinizki siz kendiniz terlediniz.

    Hayir buharlasan su soguk olan vucudunuza yapisir. (Su kondensi denir buna) Kendinizi bunalimda hisedersiniz, rahatsiz hisedersiniz. Aslinda türk hamamlarindaki buharda ayni etkiyi yapar. Yanliz türk hamaminda buhardan dolayi bogazda kuruluk olusmaz.

    Insan vucudu dogaya uyum saglamistir. En iyi dogal malzemeler insana yasam komforu verir. Ben sahsen mikowelede pismis yemek yiyecegime,
    Tandirda , közün icinde, odun firininda yapilan yemekleri tercih ederim.
    Su an Isvicre, almanya, firansada 5 yildizli resturantlarin yemekleri, bizim güvec ve tandir lezetini vermiyor diye rahatlikla diyebilirim.

    Demek istedigim doga biz insanlara en iyisini zaten vermis, Özelikle türkiyenin osmanlidan kalma mimarliginin mükemeligini ben disaridan simdi daha iyi görebiliyorum.

    Ben Osmanli sarayinin devami olan Dolmabahce sarayinin yildiz parki binalarinda mimarlik okudum. Orda yasiyan insan o mimarligin güzeligini görmüyebilir. Uzakdan bakanin daha genis bakis perspektivi olur.

    Simdi diyorsunki diskaplama ve yalitim olarak plastik türevlerini öneriyormusunuz sorusuna cevaben : Satin alin ,yapin, kulanin . Serbest piyasa.


    Sizin araciliginiz ilen baska insanlara az katli binalar icin tavsiem:


    1- Cüzümü önerim özelikle size yönelik özelikle iki katli binalar icin duvari kalinlastiriniz .
    2- Disaridan gene duvar üzerine duvar örün, Siva üzerine su itici boya kullaniniz.
    3-Ciftk kat biriket olabilir. Mesala biriket ucuz , biriketin icinede cebinize ne uygunsa onu doldurun. Bu ufacik strofor partüküllleride olabilir, Samanla karismis killi toprakda.

    4- Iceride isinin disari cikmasini engelemek istiyorsaniz. isiyi depolayan agir malzemelerde kulanabilirsiniz. Mermer gibi.

    5- Dis kaplama malzemesi olarakda büyük ebetli mermer , yada mozaik seklinde mermerlride kulanabilirsiniz.


    Ama sizlerin plastik türevi malzeme olarak , strafor, plastik kaplama vs kulanma özgürlügünüz var.

    Ekonomik sorunu olan garibanin, ne zaman isi iyi gitmiski. Cözüm hep en ucuzunda, en sagliksizinda, yani plastikde aranmis.
    Dogru düsürt yapilan islerede garip garip bakar duruma gelmisiz. Dogru yapilan isler kaniksanir olmus.

    Karari sizelere birakiyorum. Sadece dogal malzeme kulanarakada en mükemel yalitimi yapabilirsiniz diyorum.
    Tekrar ediyorum : Yalitim demek plastik türevi malzeme demek degildir.


    selamlarimla

    www.mimaryuksel.com




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mimaryüksel

    sevgili aalpan,

    Bizler düz yolu, görünen köyü neden bu kadar ulasilmaz, karma karisik hale getiriyoruz??

    Yalitim sorunu olan her bina demek: Duvar kalinligi az olan bina demek.


    Anlamaniz icin size baska bir örnek vereyim. Imkaniniz olupda saunaya giderseniz. Saunada ilk saniyelerden itibaren dudaklarinizdan bogaza kadar bir kurakligi hisedersiniz. Cogu saunada bulunan ocagin üzerindeki taslara su dökerseniz birden üzerinizde damlaciklar olusur. Sanirsinizki siz kendiniz terlediniz.

    Hayir buharlasan su soguk olan vucudunuza yapisir. (Su kondensi denir buna) Kendinizi bunalimda hisedersiniz, rahatsiz hisedersiniz. Aslinda türk hamamlarindaki buharda ayni etkiyi yapar. Yanliz türk hamaminda buhardan dolayi bogazda kuruluk olusmaz.

    Insan vucudu dogaya uyum saglamistir. En iyi dogal malzemeler insana yasam komforu verir. Ben sahsen mikowelede pismis yemek yiyecegime,
    Tandirda , közün icinde, odun firininda yapilan yemekleri tercih ederim.
    Su an Isvicre, almanya, firansada 5 yildizli resturantlarin yemekleri, bizim güvec ve tandir lezetini vermiyor diye rahatlikla diyebilirim.

    Demek istedigim doga biz insanlara en iyisini zaten vermis, Özelikle türkiyenin osmanlidan kalma mimarliginin mükemeligini ben disaridan simdi daha iyi görebiliyorum.

    Ben Osmanli sarayinin devami olan Dolmabahce sarayinin yildiz parki binalarinda mimarlik okudum. Orda yasiyan insan o mimarligin güzeligini görmüyebilir. Uzakdan bakanin daha genis bakis perspektivi olur.

    Simdi diyorsunki diskaplama ve yalitim olarak plastik türevlerini öneriyormusunuz sorusuna cevaben : Satin alin ,yapin, kulanin . Serbest piyasa.


    Sizin araciliginiz ilen baska insanlara az katli binalar icin tavsiem:


    1- Cüzümü önerim özelikle size yönelik özelikle iki katli binalar icin duvari kalinlastiriniz .
    2- Disaridan gene duvar üzerine duvar örün, Siva üzerine su itici boya kullaniniz.
    3-Ciftk kat biriket olabilir. Mesala biriket ucuz , biriketin icinede cebinize ne uygunsa onu doldurun. Bu ufacik strofor partüküllleride olabilir, Samanla karismis killi toprakda.

    4- Iceride isinin disari cikmasini engelemek istiyorsaniz. isiyi depolayan agir malzemelerde kulanabilirsiniz. Mermer gibi.

    5- Dis kaplama malzemesi olarakda büyük ebetli mermer , yada mozaik seklinde mermerlride kulanabilirsiniz.


    Ama sizlerin plastik türevi malzeme olarak , strafor, plastik kaplama vs kulanma özgürlügünüz var.

    Ekonomik sorunu olan garibanin, ne zaman isi iyi gitmiski. Cözüm hep en ucuzunda, en sagliksizinda, yani plastikde aranmis.
    Dogru düsürt yapilan islerede garip garip bakar duruma gelmisiz. Dogru yapilan isler kaniksanir olmus.

    Karari sizelere birakiyorum. Sadece dogal malzeme kulanarakada en mükemel yalitimi yapabilirsiniz diyorum.
    Tekrar ediyorum : Yalitim demek plastik türevi malzeme demek degildir.


    selamlarimla

    www.mimaryuksel.com

    Alıntıları Göster
    ilk değer ısıl iletkenlik katsayısı ikinci sayı su buharı geçirgenlik direnci katsayısı (evin nemini atması için,küçük olması makbuldür)

    XPS cephe yalıtım levhası: 0,03_______ 80-250
    Mermer......................... : 2,3 _______ 200-250
    Tuğla.............................: 0,4 _______ 5-10
    Kristal yapılı doğal taş.....: 3,5 _______ 10000

    Kaynak : Makine mühendisleri odası yalıtım kitabı



    Bina hava alsın, nemi dışarı atabilsin diyorsunuz, strafor asla diyor ama mermer ve kaya kaplama öneriyorsunuz...
    Duvarlar kalın olacak, mümkünse osmanlıdaki gibi kaya olacak diyorsunuz..



    doğal malzemeler tercih edilebilir, yerinde tercih edilmelidir.
    Fakat,

    1 cm kalınlığında doğal taşın evi saunaya çevirme kabiliyeti, evi havasız, nem, küf içerisinde bırakma kabiliyeti 1cm kalınlığındaki XPS'ten 40 kat fazla. mermerinkisi hemen hemen aynı..

    Buna rağmen yalıtıma faydası nasıl..

    Mermer, ve doğal taşlarla yalıtım düşünüyorsanız,

    3 cm kalınlığındaki XPS yerine TAM olarak 350 cm kalınlığında Taş veya mermer kullanmanız gerekmekte.

    Bu durumda da duvarlarınız 120 cm XPS e eşit miktarda nem geçirgenliğine sahip olacak...


    Sn Mimar Yüksel Bey, Yazdığınız bazı şeylere, özellikle sağlıklı yaşam alanları oluşturma fikrinize katılıyorum.

    Fakat işin teknik boyutunda yanlış düşünüyorsunuz.
    Masum sandığınız malzemeler sağlıklı yaşam alanları için uygun değillerdir,
    Taş bir ev ve sürekli odun atılan bir şömineyi veya devlet imkanlarıyla cok fazla enerji harcanarak ısıtılan taştan yapılma tarihi bir sarayı ben de ilk bakışta ilgi çekici bulabilirim.

    Fakat bu malzemelerle aylık 150-200-300 TL ile ısınacak bir ev yapamazsınız, yapsanız da sizin tabirinizle hiç sağlıklı olmaz, nem geçirgenlik dirençleri yukarıda..


    Defalarca yazdığım gibi, eğer ev yağlı boya ise, banyo, mutfak doğru düzgün havalandırılmıyorsa, evde heryerde çiçekler varsa, bina dışarıdan duvar arasına yağmur suyu alıyorsa,

    Bu daire ne şekilde yapılırsa yapılsın sağlıksız bir havası olur.

    Fakat ben elimden geldiğince ortam havasına nem vereyim, bu özel yerleri havalandırmayım, ama evim de yine sağlıklı olsun isteniyorsa

    Öncelikle nem difüzyon direnç değeri neredeyse hava ile eşit olan cam yünü ve taş yünü gibi malzemelere yönenilmelidir, bu malzemeler suyla temas ettiklerinde yani ıslakken yalıtım değerleri düşer, bu nedenle üzerlerine suyla temaslarını kesmek için bina yeni yapılıyorsa tuğlalar arasına konularak, veya sonradan uygulanacaklarsa siding uygulaması ile imkanlara göre bir çözüm en iyisi olur.


    Fakat XPS, EPS de nem geçirebilen hava alan malzemelerdir, görünüşleri aksi bir his uyandırsa da aslında yukarıda teknik verilerin gösterdiği gibi
    Hava alabilen, nem geçirebilen malzemelerdir. Fakat evde oluşan nem miktarı, yanlış kullanım nedeniyle çok artarsa bu malzemeler cevap veremez.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi aktuz -- 2 Aralık 2011; 18:24:00 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: aktuz

    ilk değer ısıl iletkenlik katsayısı ikinci sayı su buharı geçirgenlik direnci katsayısı (evin nemini atması için,küçük olması makbuldür)

    XPS cephe yalıtım levhası: 0,03_______ 80-250
    Mermer......................... : 2,3 _______ 200-250
    Tuğla.............................: 0,4 _______ 5-10
    Kristal yapılı doğal taş.....: 3,5 _______ 10000

    Kaynak : Makine mühendisleri odası yalıtım kitabı



    Bina hava alsın, nemi dışarı atabilsin diyorsunuz, strafor asla diyor ama mermer ve kaya kaplama öneriyorsunuz...
    Duvarlar kalın olacak, mümkünse osmanlıdaki gibi kaya olacak diyorsunuz..



    doğal malzemeler tercih edilebilir, yerinde tercih edilmelidir.
    Fakat,

    1 cm kalınlığında doğal taşın evi saunaya çevirme kabiliyeti, evi havasız, nem, küf içerisinde bırakma kabiliyeti 1cm kalınlığındaki XPS'ten 40 kat fazla. mermerinkisi hemen hemen aynı..

    Buna rağmen yalıtıma faydası nasıl..

    Mermer, ve doğal taşlarla yalıtım düşünüyorsanız,

    3 cm kalınlığındaki XPS yerine TAM olarak 350 cm kalınlığında Taş veya mermer kullanmanız gerekmekte.

    Bu durumda da duvarlarınız 120 cm XPS e eşit miktarda nem geçirgenliğine sahip olacak...


    Sn Mimar Yüksel Bey, Yazdığınız bazı şeylere, özellikle sağlıklı yaşam alanları oluşturma fikrinize katılıyorum.

    Fakat işin teknik boyutunda yanlış düşünüyorsunuz.
    Masum sandığınız malzemeler sağlıklı yaşam alanları için uygun değillerdir,
    Taş bir ev ve sürekli odun atılan bir şömineyi veya devlet imkanlarıyla cok fazla enerji harcanarak ısıtılan taştan yapılma tarihi bir sarayı ben de ilk bakışta ilgi çekici bulabilirim.

    Fakat bu malzemelerle aylık 150-200-300 TL ile ısınacak bir ev yapamazsınız, yapsanız da sizin tabirinizle hiç sağlıklı olmaz, nem geçirgenlik dirençleri yukarıda..


    Defalarca yazdığım gibi, eğer ev yağlı boya ise, banyo, mutfak doğru düzgün havalandırılmıyorsa, evde heryerde çiçekler varsa, bina dışarıdan duvar arasına yağmur suyu alıyorsa,

    Bu daire ne şekilde yapılırsa yapılsın sağlıksız bir havası olur.

    Fakat ben elimden geldiğince ortam havasına nem vereyim, bu özel yerleri havalandırmayım, ama evim de yine sağlıklı olsun isteniyorsa

    Öncelikle nem difüzyon direnç değeri neredeyse hava ile eşit olan cam yünü ve taş yünü gibi malzemelere yönenilmelidir, bu malzemeler suyla temas ettiklerinde yani ıslakken yalıtım değerleri düşer, bu nedenle üzerlerine suyla temaslarını kesmek için bina yeni yapılıyorsa tuğlalar arasına konularak, veya sonradan uygulanacaklarsa siding uygulaması ile imkanlara göre bir çözüm en iyisi olur.


    Fakat XPS, EPS de nem geçirebilen hava alan malzemelerdir, görünüşleri aksi bir his uyandırsa da aslında yukarıda teknik verilerin gösterdiği gibi
    Hava alabilen, nem geçirebilen malzemelerdir. Fakat evde oluşan nem miktarı, yanlış kullanım nedeniyle çok artarsa bu malzemeler cevap veremez.

    Alıntıları Göster
    Sevgili Aktuz.

    Bu yaziniz bana cok yardimci oldu diyebilirim.
    Vermis oldugunuz teknik bilgiler, isi yalitimina bakis aciniz, bana tekrardan isinmak nedir diye anlat mecburiyetini dogurdu.
    Sayenizde herkesin banliyacagi sekilde , özelikle bu formu takip eden sevgili yigenime anlatmaya calisarak aciklik getireyim.

    1- Isi bir enerjidir. Enerji hic bir zaman yok olmaz. Termodinamigin de temel yasasidir bu.

    2- Normalde bizi Günes istir. Günes olmayinca soguktan korunmak icin soba, kalorifer, gazsobasi. vs gibi isi veren, enerji kaynaklarini kulaniriz.

    3- Bir odadaki isinma olayina daha detayli bakalim. Anlasilmasi icin isi olayini izninizle ARIciklarin hikayesi seklinde örnekliyeyim.

    a)Sicak kalaorfer petegi camin önündeki havayi isitir. Bu Isinan havaya biz mini minacik ARI diyelim.
    b)Ne kadar kalorifer sicaksa o kadar aricklar olusur , dogar . bunlar hemen yukari dogru ucmaya baslarlar.
    c)Odanin icinde yeteri kadar ariciklar dolustumu, sistem otomatik olarak kaloriferi kapatir, ARI üretimi yavaslar, ve durur.

    d) Bu arilar huyu geregi diyelim, mecburen odayi terk edip disari cikmayi isterler. disardaki soguk havda kendilerinin huzurda olacaklarini sanirlar. Bildiginiz gibi bu ARIciklari olusturmak para isidir. ARIciklar kacip gitimi yeniden kalorifer yanmak, yeni ARI ciklar olusturmak zorundayiz.

    e) Bizim bütün derdimiz bu ariciklari mümkün oldugu kadar odada tutmaktir. Bunlar zaten hepsi ucup gidiyor, kaleriförlerde calisip durmuyormu?
    Öyleyse bizlerin bu ARIciklarin özeliklerini, bilmemiz lazimki , odada tutalim

    f) Odaciklari naylondan cadirlarda yada teneke barakalarda,metalde , suyun aksine öyle hizli gecerlerki, sanki kendileri otobanda gibi rahat ve hizli ucup giderler.

    g) Peki bu ariciklari nasil yapsakda odada taha uzun tutalim?? sorusu bizim asil konumuz. Bunun icin bu ARIciklari iyi tanimaliyiz

    Özelikleri
    1- Hep soguk havadan kacip yukariya ucmak isterler.
    2- Bu ariciklar yün gibi gözenekli malzemelerin icinden kecerken tasli tarlaya girmis ferari gibi olurlar.
    3- Birde ARIciklar delikli tuglalaradan gecerken bakalim ne oluyor.

    Önce Tuglanin yüzeyinindeki pismis topraga rastlayinca o tugla ARIciga hemen gecis yok. Burada kücük ARIciklar tekrar o tugla cidarini Petekmis gibi isitmaya basliyorlar. Yani hapse giriyorlar diyelim. Yanliz O kadarda hapisde yer olmadigi icin baska ARIciklar gene yola devam ediyor. Bosluga gelince burayi gene doldurmaya basliyor. 13,5 cm yada 18, 5 cm lik tugla duvarlar cok zayif bir hapisane, diyebiliriz. Yani firari ARIciklarin cirit attigi yer. Paralarin da havaya uctugu yer. Birde usta bu delikli tuglayi yanlis koyduysa, sadece disaridaki ve icerideki siva hapishane görevini görür. Yani bu noktalar hapisten kacis noktalari.
    Bu kacis yerleri genelde küf olusur o konuyu sanra alatirim.

    Eger duvarin disinda Mermer gibi bir malzeme varsa. icerdeki Ariciklar önce bu hapishaneyide doldurup, kapesitesini asinca disari cikmalarina izin verir.

    4- Bazen kisin bile Günes acar ve bu Mermerler isinmaya. kücücük ARIciklari Günes sayesinde kendi icerisinde doldurmaya baslar. Lazim oluncada ARIciklar tam tersine odanin icinede girmekde isterler. Buda Mermer, Dolu tas. tugla gibi Su az emen malzemelerin dis cephede olmasindaki faydayi dile getirir.

    5-Baska önemli nokta ARIciklarla su arasindaki (Buhar arasindaki iliskiye gelelim).

    Bu ARIciklar tuaf bir sekilde suyun icinde kendini hapisde hisseder. Suyun icine giren zavali ARIcik islanir ucamaz. Ne kadar aricik olursa olsun nemli duvarlarda buzdolabina girmis kus gibi olurlar.
    Zavali ariciklar burda tembel olan suyu tekrar buhar tenesi yapmak icin calisan köle durumuna düserler. Bütün kanat cirpinislari hep bosuna kalir , Su damlaciklariyla ugrasmak olur. Kendilerini ziyan edeip dururlar. Sürekli yeni gelen ARIciklarda eski gelenler gibi cok az hareketle su zerecikleriyle kavgada hep yenik düserler.

    Yani su ARIciklarin en büyük düsmanidir.

    ARIciklarin azicikda plsa özelikleri bunlar. Simdi Styrafora gelelim.

    Styrafor kendisi naylaon asilli bir madde. Bu maddenin özeligi fabrikalarda cok rahat ucuza üretilip, pazarlanabilir olmasi. Peki ARIciklar burda nasil davraniyorda bu kadar piyasada alici bulabiliyor.

    Nedeni su: Ariciklar naylonu , metali aslinda otoban olarak kulanir. Sadece naylonun icindeki hava ariciklara mola noktasi olur. ARIciklar bu odaciklara bizilerin evdindeki oda gibi doldurup sonra karsiye gecme zorunluklari vardir . Buda ariciklarin Styraforun kalinligina göre zaman aliyor. Avrupada su an 16 cm. ayricada belirli agirlikda ve yogunlukda olmak sartiylada.

    Peki ben neden karsiyim bu Styrafora : Nedenini gene yazalim.
    ARIciklarin gecisinin gecikmesini sagliyor dogru ama Havanin gecisinede engel oluyor. isin kokusu da evin kokusuda icikiyor ortaya.

    En önemliside hava almiyan tugla duvari cidarlari su buhari nedeniyle islaniyor. Islak tuglalar zavali ARIciklarin mahf oldugu paranin uctugu yer oluyor.

    Peki dogru isinma nedir: Tekrarliyorum en az 40 cm lik delikli tuglalar .
    Bu tuglalarin islanmamasi icinde Su itici boya, mermer, vs malzemeler sadece kaplama olarak. Mermerden ev degil . Mermerden evlere saray denir. Hava alsin diye duvarlar mermer aralarina derz birakilir. Bakiniz anadolu mimarligi. Ayrica filimlerden gördügüm tas binalar yazin serin kisin sicaktirlar, Acaba neden? O evler acaba hava gecirmiyorlarmi? Yapilan is ortada , is tertemiz, ne kokusu var, nede sorunu. Dim dik ayakdalar. Bakiniz Anadoluda özelikle Mardin civarindaki evlere. ( Ben gitmedim hic mardine)

    Umarim isinma konusuna biraz gercekci bakis acisi getirebilmisimdir. Hatalarim varsa, sucu lisan etiysem af ola

    selamlarimla

    www.mimaryuksel.com




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mimaryüksel

    Sevgili Aktuz.

    Bu yaziniz bana cok yardimci oldu diyebilirim.
    Vermis oldugunuz teknik bilgiler, isi yalitimina bakis aciniz, bana tekrardan isinmak nedir diye anlat mecburiyetini dogurdu.
    Sayenizde herkesin banliyacagi sekilde , özelikle bu formu takip eden sevgili yigenime anlatmaya calisarak aciklik getireyim.

    1- Isi bir enerjidir. Enerji hic bir zaman yok olmaz. Termodinamigin de temel yasasidir bu.

    2- Normalde bizi Günes istir. Günes olmayinca soguktan korunmak icin soba, kalorifer, gazsobasi. vs gibi isi veren, enerji kaynaklarini kulaniriz.

    3- Bir odadaki isinma olayina daha detayli bakalim. Anlasilmasi icin isi olayini izninizle ARIciklarin hikayesi seklinde örnekliyeyim.

    a)Sicak kalaorfer petegi camin önündeki havayi isitir. Bu Isinan havaya biz mini minacik ARI diyelim.
    b)Ne kadar kalorifer sicaksa o kadar aricklar olusur , dogar . bunlar hemen yukari dogru ucmaya baslarlar.
    c)Odanin icinde yeteri kadar ariciklar dolustumu, sistem otomatik olarak kaloriferi kapatir, ARI üretimi yavaslar, ve durur.

    d) Bu arilar huyu geregi diyelim, mecburen odayi terk edip disari cikmayi isterler. disardaki soguk havda kendilerinin huzurda olacaklarini sanirlar. Bildiginiz gibi bu ARIciklari olusturmak para isidir. ARIciklar kacip gitimi yeniden kalorifer yanmak, yeni ARI ciklar olusturmak zorundayiz.

    e) Bizim bütün derdimiz bu ariciklari mümkün oldugu kadar odada tutmaktir. Bunlar zaten hepsi ucup gidiyor, kaleriförlerde calisip durmuyormu?
    Öyleyse bizlerin bu ARIciklarin özeliklerini, bilmemiz lazimki , odada tutalim

    f) Odaciklari naylondan cadirlarda yada teneke barakalarda,metalde , suyun aksine öyle hizli gecerlerki, sanki kendileri otobanda gibi rahat ve hizli ucup giderler.

    g) Peki bu ariciklari nasil yapsakda odada taha uzun tutalim?? sorusu bizim asil konumuz. Bunun icin bu ARIciklari iyi tanimaliyiz

    Özelikleri
    1- Hep soguk havadan kacip yukariya ucmak isterler.
    2- Bu ariciklar yün gibi gözenekli malzemelerin icinden kecerken tasli tarlaya girmis ferari gibi olurlar.
    3- Birde ARIciklar delikli tuglalaradan gecerken bakalim ne oluyor.

    Önce Tuglanin yüzeyinindeki pismis topraga rastlayinca o tugla ARIciga hemen gecis yok. Burada kücük ARIciklar tekrar o tugla cidarini Petekmis gibi isitmaya basliyorlar. Yani hapse giriyorlar diyelim. Yanliz O kadarda hapisde yer olmadigi icin baska ARIciklar gene yola devam ediyor. Bosluga gelince burayi gene doldurmaya basliyor. 13,5 cm yada 18, 5 cm lik tugla duvarlar cok zayif bir hapisane, diyebiliriz. Yani firari ARIciklarin cirit attigi yer. Paralarin da havaya uctugu yer. Birde usta bu delikli tuglayi yanlis koyduysa, sadece disaridaki ve icerideki siva hapishane görevini görür. Yani bu noktalar hapisten kacis noktalari.
    Bu kacis yerleri genelde küf olusur o konuyu sanra alatirim.

    Eger duvarin disinda Mermer gibi bir malzeme varsa. icerdeki Ariciklar önce bu hapishaneyide doldurup, kapesitesini asinca disari cikmalarina izin verir.

    4- Bazen kisin bile Günes acar ve bu Mermerler isinmaya. kücücük ARIciklari Günes sayesinde kendi icerisinde doldurmaya baslar. Lazim oluncada ARIciklar tam tersine odanin icinede girmekde isterler. Buda Mermer, Dolu tas. tugla gibi Su az emen malzemelerin dis cephede olmasindaki faydayi dile getirir.

    5-Baska önemli nokta ARIciklarla su arasindaki (Buhar arasindaki iliskiye gelelim).

    Bu ARIciklar tuaf bir sekilde suyun icinde kendini hapisde hisseder. Suyun icine giren zavali ARIcik islanir ucamaz. Ne kadar aricik olursa olsun nemli duvarlarda buzdolabina girmis kus gibi olurlar.
    Zavali ariciklar burda tembel olan suyu tekrar buhar tenesi yapmak icin calisan köle durumuna düserler. Bütün kanat cirpinislari hep bosuna kalir , Su damlaciklariyla ugrasmak olur. Kendilerini ziyan edeip dururlar. Sürekli yeni gelen ARIciklarda eski gelenler gibi cok az hareketle su zerecikleriyle kavgada hep yenik düserler.

    Yani su ARIciklarin en büyük düsmanidir.

    ARIciklarin azicikda plsa özelikleri bunlar. Simdi Styrafora gelelim.

    Styrafor kendisi naylaon asilli bir madde. Bu maddenin özeligi fabrikalarda cok rahat ucuza üretilip, pazarlanabilir olmasi. Peki ARIciklar burda nasil davraniyorda bu kadar piyasada alici bulabiliyor.

    Nedeni su: Ariciklar naylonu , metali aslinda otoban olarak kulanir. Sadece naylonun icindeki hava ariciklara mola noktasi olur. ARIciklar bu odaciklara bizilerin evdindeki oda gibi doldurup sonra karsiye gecme zorunluklari vardir . Buda ariciklarin Styraforun kalinligina göre zaman aliyor. Avrupada su an 16 cm. ayricada belirli agirlikda ve yogunlukda olmak sartiylada.

    Peki ben neden karsiyim bu Styrafora : Nedenini gene yazalim.
    ARIciklarin gecisinin gecikmesini sagliyor dogru ama Havanin gecisinede engel oluyor. isin kokusu da evin kokusuda icikiyor ortaya.

    En önemliside hava almiyan tugla duvari cidarlari su buhari nedeniyle islaniyor. Islak tuglalar zavali ARIciklarin mahf oldugu paranin uctugu yer oluyor.

    Peki dogru isinma nedir: Tekrarliyorum en az 40 cm lik delikli tuglalar .
    Bu tuglalarin islanmamasi icinde Su itici boya, mermer, vs malzemeler sadece kaplama olarak. Mermerden ev degil . Mermerden evlere saray denir. Hava alsin diye duvarlar mermer aralarina derz birakilir. Bakiniz anadolu mimarligi. Ayrica filimlerden gördügüm tas binalar yazin serin kisin sicaktirlar, Acaba neden? O evler acaba hava gecirmiyorlarmi? Yapilan is ortada , is tertemiz, ne kokusu var, nede sorunu. Dim dik ayakdalar. Bakiniz Anadoluda özelikle Mardin civarindaki evlere. ( Ben gitmedim hic mardine)

    Umarim isinma konusuna biraz gercekci bakis acisi getirebilmisimdir. Hatalarim varsa, sucu lisan etiysem af ola

    selamlarimla

    www.mimaryuksel.com

    Alıntıları Göster
    yüksel hocam teşekkürler. peki hocam delikli tuğla olmasada taş olsa aynımıdır yoksa delikli tuğlamı daha iyidir.

    ayrıca hocam şuan milletimiz malesef var olan yapılarında sizin tarz uygulama yapamaz. ancak yeni bainalarda olur. ama onuda yapmıycaklar çünkü gene engeli baştan devlet koyuyor. bende diyorum hadi strafor işi doğruysa yiğit olan avrupadaki kalınlığı uygulasın nediyim aşağı sakal yukarı bıyık.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: 9köy

    yüksel hocam teşekkürler. peki hocam delikli tuğla olmasada taş olsa aynımıdır yoksa delikli tuğlamı daha iyidir.

    ayrıca hocam şuan milletimiz malesef var olan yapılarında sizin tarz uygulama yapamaz. ancak yeni bainalarda olur. ama onuda yapmıycaklar çünkü gene engeli baştan devlet koyuyor. bende diyorum hadi strafor işi doğruysa yiğit olan avrupadaki kalınlığı uygulasın nediyim aşağı sakal yukarı bıyık.

    Alıntıları Göster
    arkadaşlar taş yünü ile yalıtımın bir zararı varmı? strafor'a göre maliyeti % kaç yüksektir?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: power-pc

    arkadaşlar taş yünü ile yalıtımın bir zararı varmı? strafor'a göre maliyeti % kaç yüksektir?

    Alıntıları Göster
    Merhaba Aydemir bey,

    Yazimi okyup hemen degerlendirme yaptiginiz icin tesekürler.

    Tugla duvar en az 40 cm dememdeki amacda zaten: Isinin metal , tas gibi dolu kütlelerden hizla gectigini, ayrica bu yogun tas ve metal kütlelerinin sürekli olarak isiyi emdigini biliyoruz. Cabuk isinmak, hafiflik, daha cabuk örme, isiyi en dolu tasa göre daha az gecirmesi nedeniyle delikli tuglalar daha iyidir. Herbosluk ayri ayri isindinkdan sonra sira digerine gelir. Iki cidarli cam gibi. Ayrica avrupada bu deliklerin icine strafor konup satilan kalin tugla taslar var.

    Eger tas duvar yapilacaksada, anadoluda ,köylerde en ekonomigide budur. Oda en az 70 cm kalinlikda olmasinda fayda vardir.

    Tasyünü tabiki strafora göre daha iyidir. Ama pazar arastirmasini , bu malari satanlara sormali.

    selamlarimla

    www.mimaryuksel.com




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mimaryüksel

    Merhaba Aydemir bey,

    Yazimi okyup hemen degerlendirme yaptiginiz icin tesekürler.

    Tugla duvar en az 40 cm dememdeki amacda zaten: Isinin metal , tas gibi dolu kütlelerden hizla gectigini, ayrica bu yogun tas ve metal kütlelerinin sürekli olarak isiyi emdigini biliyoruz. Cabuk isinmak, hafiflik, daha cabuk örme, isiyi en dolu tasa göre daha az gecirmesi nedeniyle delikli tuglalar daha iyidir. Herbosluk ayri ayri isindinkdan sonra sira digerine gelir. Iki cidarli cam gibi. Ayrica avrupada bu deliklerin icine strafor konup satilan kalin tugla taslar var.

    Eger tas duvar yapilacaksada, anadoluda ,köylerde en ekonomigide budur. Oda en az 70 cm kalinlikda olmasinda fayda vardir.

    Tasyünü tabiki strafora göre daha iyidir. Ama pazar arastirmasini , bu malari satanlara sormali.

    selamlarimla

    www.mimaryuksel.com

    Alıntıları Göster
    Evimde internet olmadığından okula geldikçe ve fırsat buldukça yazıyorum, beni anlayışla karşıalayacağınızı ümit ediyorum.

    Ben bir mimar değilim, sınıf öğretmeniyim ve evimin yalıtılması şart. Bu evlerin yapıldığı zaman yerleşenler, tuğlaların 13.5'luk olduğunu söylüyorlar kiduvarların inceliğine bakılırsa durum öyle. Bunun yanında bölgenin nemli olmasının etkisi var diye düşünerek yalıtım olmadığı halde evlerimizde maalesef küflenme meydana geldiğini görüyor ve sebebi bölge iklimine bağlıyorum. Zaten mantolama yapmayı arzu etmemin en büyük nedenlerinden birisi de budur.

    Uşak'ta mantolama uygulamasını gördüm, işi yapan müteahhit ve ustayla da sohbet ettim biraz. Orada gördüğüm gibi malzeme kullanılacak olsa straforla mantolamaya yine "evet" demeyi düşünürüm. Orada kullanılan strafor, tuğlalar gibi gözenekli yapıya sahip. Strafor, boydan boya gözenekli, örneğin 60cm genişliği varsa straforun yan yana 10 tane delik var ve baktığınızda karşıyı görebiliyorsunuz. Bu çevrede kuulanılan straforsa düz yüzeyli, aşırı sert ve genelde mavi renkli.

    Geçen yıl öğrencilerle ısı-alış verişi konusu işlerken kış aylarında bizi üzerimize giydiğimiz montun değil, mont ile vücudumuz arasında kalan sıcak havanın sıcak tuttuğunu öğrendim (öğrenmeye devam). Dolayısıyle, mantolamada kullanılacak malzemenin de bu şekilde gözenekli yapıya sahip olması gerektiğine karar verdim.

    Geleim benim sorduğum yalıtıma. Piyasada kime sorsanız kimse (tabir yerindeyse) "yoğurdum ekşi" demiyor. CelluBor denilen malzemenin distribütörlüğünü yapıyormuş, 60 yıl garantisi varmış, geri dönüşüme giden ağaç ve kağıt ile borik asidin karıştırılmasından elde ediliyormuş, yanmaz vs...

    Bu ürüne de duvar üzerine direkt olarak uygulandığı için ilgi duyuyorum. Strafordaki gibi araya yapıştırıcı koyupta asıl yalıtılması gereken duvarın (bana göre) yalıtım malzemesi ile arasına yapıştırıcı kullanmak bana mantıklı gelmiyor. En önemli sebepse yukarıda belirttiğim gibi straforun yapısı. Bir ara ytong'un yalıtım tuğlaları daha doğrusu beriketleri vardı, görmüştüm 3-5cm kalınlığındaydı, o da olabilir dedim ancakmaliyet hesabı yapamadım.

    Sonuç olarak, duvara direkt temas eden ve tamamıyle geri dönüşümden elde edilen malzemelerle üretildiği söylenen bu ürünün kullanımıyla ilgili görüşleriniz nelerdir. Elbette şimdi yaptıracak durumu yok, zamanı geldiğinde yapacağım ve araştırarak kararımı o zamana kadar şekillendirmeliyim.

    Yazımın başında da yazmıştım, evimizde yalıtım olmadığı halde küf oluştuğunu görüyorum, özellikle kuzey cephesinde. İleride de yalıtım yaparken kuzey cephesini daha kalın yaptıryımdiyorum, böylece evin içersinde sıcaklık dengesi oluşturmuş olur sıcaklıkfarklarını ortadan kaldırmış olurum diye düşünüyorum.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: aalpan

    Evimde internet olmadığından okula geldikçe ve fırsat buldukça yazıyorum, beni anlayışla karşıalayacağınızı ümit ediyorum.

    Ben bir mimar değilim, sınıf öğretmeniyim ve evimin yalıtılması şart. Bu evlerin yapıldığı zaman yerleşenler, tuğlaların 13.5'luk olduğunu söylüyorlar kiduvarların inceliğine bakılırsa durum öyle. Bunun yanında bölgenin nemli olmasının etkisi var diye düşünerek yalıtım olmadığı halde evlerimizde maalesef küflenme meydana geldiğini görüyor ve sebebi bölge iklimine bağlıyorum. Zaten mantolama yapmayı arzu etmemin en büyük nedenlerinden birisi de budur.

    Uşak'ta mantolama uygulamasını gördüm, işi yapan müteahhit ve ustayla da sohbet ettim biraz. Orada gördüğüm gibi malzeme kullanılacak olsa straforla mantolamaya yine "evet" demeyi düşünürüm. Orada kullanılan strafor, tuğlalar gibi gözenekli yapıya sahip. Strafor, boydan boya gözenekli, örneğin 60cm genişliği varsa straforun yan yana 10 tane delik var ve baktığınızda karşıyı görebiliyorsunuz. Bu çevrede kuulanılan straforsa düz yüzeyli, aşırı sert ve genelde mavi renkli.

    Geçen yıl öğrencilerle ısı-alış verişi konusu işlerken kış aylarında bizi üzerimize giydiğimiz montun değil, mont ile vücudumuz arasında kalan sıcak havanın sıcak tuttuğunu öğrendim (öğrenmeye devam). Dolayısıyle, mantolamada kullanılacak malzemenin de bu şekilde gözenekli yapıya sahip olması gerektiğine karar verdim.

    Geleim benim sorduğum yalıtıma. Piyasada kime sorsanız kimse (tabir yerindeyse) "yoğurdum ekşi" demiyor. CelluBor denilen malzemenin distribütörlüğünü yapıyormuş, 60 yıl garantisi varmış, geri dönüşüme giden ağaç ve kağıt ile borik asidin karıştırılmasından elde ediliyormuş, yanmaz vs...

    Bu ürüne de duvar üzerine direkt olarak uygulandığı için ilgi duyuyorum. Strafordaki gibi araya yapıştırıcı koyupta asıl yalıtılması gereken duvarın (bana göre) yalıtım malzemesi ile arasına yapıştırıcı kullanmak bana mantıklı gelmiyor. En önemli sebepse yukarıda belirttiğim gibi straforun yapısı. Bir ara ytong'un yalıtım tuğlaları daha doğrusu beriketleri vardı, görmüştüm 3-5cm kalınlığındaydı, o da olabilir dedim ancakmaliyet hesabı yapamadım.

    Sonuç olarak, duvara direkt temas eden ve tamamıyle geri dönüşümden elde edilen malzemelerle üretildiği söylenen bu ürünün kullanımıyla ilgili görüşleriniz nelerdir. Elbette şimdi yaptıracak durumu yok, zamanı geldiğinde yapacağım ve araştırarak kararımı o zamana kadar şekillendirmeliyim.

    Yazımın başında da yazmıştım, evimizde yalıtım olmadığı halde küf oluştuğunu görüyorum, özellikle kuzey cephesinde. İleride de yalıtım yaparken kuzey cephesini daha kalın yaptıryımdiyorum, böylece evin içersinde sıcaklık dengesi oluşturmuş olur sıcaklıkfarklarını ortadan kaldırmış olurum diye düşünüyorum.

    Alıntıları Göster
    Bu konuda yazılanlar, teknikten uzaklaştı. Kişiselleşti.
    Yukarıda yeteri kadar teknik bilgi var.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: aktuz

    Bu konuda yazılanlar, teknikten uzaklaştı. Kişiselleşti.
    Yukarıda yeteri kadar teknik bilgi var.

    Alıntıları Göster
    Üzerime alınıyor ve takıldığım bir bölüm olmadığı için bilgi almaya geliyorum. Yukarıda verilen sayıların benim için bir anlamı yok, evet birbirlerine göre büyükten küçüğe doğru sıralama yapılıyor...Bunun yanında, sizin sahip olduğunuz bilgiye sahip olduğumu düşünerek yapılan açıklamaları anlamamı beklemiş olmak garip geldi açıkçası.

    Neyse, körler sağırlar birbirini ağırlar bu olsa gerek, muabbetinizi böldüğüm ve doğru yerden doğru bilgi almaya çalışayım derken sizin teknik açıklamalarınızı anlayamadığımdan dolayı özür diliyorum.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: aalpan

    Üzerime alınıyor ve takıldığım bir bölüm olmadığı için bilgi almaya geliyorum. Yukarıda verilen sayıların benim için bir anlamı yok, evet birbirlerine göre büyükten küçüğe doğru sıralama yapılıyor...Bunun yanında, sizin sahip olduğunuz bilgiye sahip olduğumu düşünerek yapılan açıklamaları anlamamı beklemiş olmak garip geldi açıkçası.

    Neyse, körler sağırlar birbirini ağırlar bu olsa gerek, muabbetinizi böldüğüm ve doğru yerden doğru bilgi almaya çalışayım derken sizin teknik açıklamalarınızı anlayamadığımdan dolayı özür diliyorum.

    hocam size denen birşey yok. siz alınmayınız. daha doğrusu kimseye denen birşey yok. arasıra olur bu durumlar. bu izolasyon konusu çok uzun süreçli bir mesel değil ülkemizde taş çatlasa 7,8 yıllık bir durum. burda tartışa tartışa öğreneceğiz. çünkü devletin standartları bile uyduruk. şimdi yüksel bey dostumuz alıştığımız düzene ters bir şey söylüyor. ben hak veriyorum kendi adıma. hatta dün soracğım birşey vardı onu saatlerce düşündüm ve unuttum sormayı. halda aklıma gelmedi. size ve kimseye söylene birşey yok emin olun mühendisler kendi aralarında çarpışıyor:)) eh arada bizlerde bişeler öğreniyoruz. herkeze selam.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: 9köy

    quote:

    Orijinalden alıntı: aalpan

    Üzerime alınıyor ve takıldığım bir bölüm olmadığı için bilgi almaya geliyorum. Yukarıda verilen sayıların benim için bir anlamı yok, evet birbirlerine göre büyükten küçüğe doğru sıralama yapılıyor...Bunun yanında, sizin sahip olduğunuz bilgiye sahip olduğumu düşünerek yapılan açıklamaları anlamamı beklemiş olmak garip geldi açıkçası.

    Neyse, körler sağırlar birbirini ağırlar bu olsa gerek, muabbetinizi böldüğüm ve doğru yerden doğru bilgi almaya çalışayım derken sizin teknik açıklamalarınızı anlayamadığımdan dolayı özür diliyorum.

    hocam size denen birşey yok. siz alınmayınız. daha doğrusu kimseye denen birşey yok. arasıra olur bu durumlar. bu izolasyon konusu çok uzun süreçli bir mesel değil ülkemizde taş çatlasa 7,8 yıllık bir durum. burda tartışa tartışa öğreneceğiz. çünkü devletin standartları bile uyduruk. şimdi yüksel bey dostumuz alıştığımız düzene ters bir şey söylüyor. ben hak veriyorum kendi adıma. hatta dün soracğım birşey vardı onu saatlerce düşündüm ve unuttum sormayı. halda aklıma gelmedi. size ve kimseye söylene birşey yok emin olun mühendisler kendi aralarında çarpışıyor:)) eh arada bizlerde bişeler öğreniyoruz. herkeze selam.

    Alıntıları Göster
    Sn aalpan, mesajımı size veya yazdıklarınıza istinaden yazmadım.

    Bunları da ortaya yazıyorum.

    Bazen seçimler yapmamız gerekir, bu konu başlığında tartışılan yaşam alanlarının havasının sağlıklı ( nem,sıcaklık,koku,rutubet durumlarının kontrolü..) olması için, seçilmesi gereken malzemeler, veya malzeme grupları (sistemler) tartışılıyor.

    Herhangi bir standartlar kitapçığı veya yalıtımla ilgili bir kitap açtığımızda kullanılabilecek malzemeler ( ahşap, yatay delikli tuğla, düşey delikli tuğla, dolu tuğla, briket, bims, gaz beton, çelik, sıva harcı, kireçli sıva harcı, ağaç talaşı, cam yünü, taş yünü, aluminyum, kömür tozu, kum, çakıl taş...)
    için belirli tanımlar sayısal değerler görürürüz.

    Bu değerler malzemenin yoğunluğu, ısı geçirgenliğini, nem geçirgenliği şeklindedir.
    Bazen bunlara ek olarak yangın dayanımını, su dayanımını, su emme kapasitesini, malzeme ömrünü, diğer malzemelerle etkileşimini vs.. de yerine göre dikkate alırız.

    Şimdi birisi diyorsaki "bu malzeme nemi geçirmiyor, rutubete neden oluyor, hava almıyor" ve bir malzemeyi suçluyorsa

    Ben de o kişiye evde ne kadar nem oluşuyor, şartlar ne diye sorarım..

    bunların standartları vardır.

    Bir insan saatte ortalama 100-200 gr nem çıkarır.
    Yemek pişirme esnasında saatte 600-1500 gr nem çıkar.
    4,5 kg çamaşır kururken ortalama saatte 200 gr nem çıkar.
    İnsan yıkanınca ortalama saatte 700-2600 gr nem çıkar.


    Bunları yaklaşık hesaplarsanız, duvarların geçireceği nem miktarını da o yukarıda anlamsız görünen rakamlarla hesaplarsanız eviniz straforla ne kadar sağlıklı olur, tuğlayla ne kadar sağlıklı olur, ısınırmı, ısınmazmı anlayabilirsiniz.

    Burada bu rakamlardan bihaber olan kişiler, yanlış kullanımlar, yanlış hesaplar yüzünden bir malzemeyi bilerek veya bilmeyerek suçluyorsa, ekonomik yalıtım için bundan başka seçeneği olmayan insanları düşündürüyor, endişelendiriyor ve soğuk evde oturmak durumunda bırakıyorsa ben tabiki rakamlar vermek ve malzemenin suçu olmadığını, işin hesap hatası olduğunu söylemek isterim..


    Arabayı 5. vitesten 2. vitese taktınız, şanzımanı dağıttınız diye şanzıman ne kadar suçlu olabilirse, bu yukarıda verilen kötü örneklerde de strafor malzemesi o kadar suçludur.. Olay tamamen kullanım hatasıdır. ve bunun kabul edinmek istenmemesi ve "şanzıman kötüdür, araba kötüdür, en iyisi bisiklet diye" tutturulması yanlıştır.


    Strafor (EPS,XPS) zararlı ve yanlış bir malzeme değildir. Problem bunları konuyu bilmedikleri için kötüleyen meslek insanları olduğu gibi, bilmeyip hesapsız kitapsız uygulamasını yapan meslek insanları da olmasıdır.

    Hepsinin kaynağı cahillik, bilmeden fikir yürütmek, bilmeden uygulamak, bilmeden kullanmaktır.



    sn aalpan, ışık geçirmeyen havasız boşluk en iyi ısıl yalıtkandır bu nedenle termosların 2 katmanı arasındaki hava alınabildiği kadar alınır ve yalıtım sağlanır.

    eğer o boşlukta hava olursa, hava bir duvardan ısıyı alır, yükselir, diğer duvara geçirir, soğur, aşağıya iner, tekrar diğer taraftan ısınır derken bir döngü oluşur ve ısı bir taraftan diğer tarafa taşınmış olur.

    Eğer havayı hareket edemeyeceği kadar küçük odacıklara hapsedersek, hareketi sınırlandığı için, hızlıca hareket edemez, ısıyı alıp hızlıca taşıyamaz.

    Tüm yalıtım sistemlerinin amacı hava hareketini azaltmak, hareketi yavaşlatmaktır.

    Tuğlaların delikli olmasının nedeni de budur, gaz betonun gözenekli olmasının nedeni de budur.
    Straforun milyonlarca küçük odacıktan oluşmasının nedeni de budur.
    yani, havasız ortam oluşturamıyorsak, havayı azaltacağız, onu yapamıyorsak havayı hapsedeceğiz ki ısı taşınmasın.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi aktuz -- 6 Aralık 2011; 11:52:40 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: aktuz

    Sn aalpan, mesajımı size veya yazdıklarınıza istinaden yazmadım.

    Bunları da ortaya yazıyorum.

    Bazen seçimler yapmamız gerekir, bu konu başlığında tartışılan yaşam alanlarının havasının sağlıklı ( nem,sıcaklık,koku,rutubet durumlarının kontrolü..) olması için, seçilmesi gereken malzemeler, veya malzeme grupları (sistemler) tartışılıyor.

    Herhangi bir standartlar kitapçığı veya yalıtımla ilgili bir kitap açtığımızda kullanılabilecek malzemeler ( ahşap, yatay delikli tuğla, düşey delikli tuğla, dolu tuğla, briket, bims, gaz beton, çelik, sıva harcı, kireçli sıva harcı, ağaç talaşı, cam yünü, taş yünü, aluminyum, kömür tozu, kum, çakıl taş...)
    için belirli tanımlar sayısal değerler görürürüz.

    Bu değerler malzemenin yoğunluğu, ısı geçirgenliğini, nem geçirgenliği şeklindedir.
    Bazen bunlara ek olarak yangın dayanımını, su dayanımını, su emme kapasitesini, malzeme ömrünü, diğer malzemelerle etkileşimini vs.. de yerine göre dikkate alırız.

    Şimdi birisi diyorsaki "bu malzeme nemi geçirmiyor, rutubete neden oluyor, hava almıyor" ve bir malzemeyi suçluyorsa

    Ben de o kişiye evde ne kadar nem oluşuyor, şartlar ne diye sorarım..

    bunların standartları vardır.

    Bir insan saatte ortalama 100-200 gr nem çıkarır.
    Yemek pişirme esnasında saatte 600-1500 gr nem çıkar.
    4,5 kg çamaşır kururken ortalama saatte 200 gr nem çıkar.
    İnsan yıkanınca ortalama saatte 700-2600 gr nem çıkar.


    Bunları yaklaşık hesaplarsanız, duvarların geçireceği nem miktarını da o yukarıda anlamsız görünen rakamlarla hesaplarsanız eviniz straforla ne kadar sağlıklı olur, tuğlayla ne kadar sağlıklı olur, ısınırmı, ısınmazmı anlayabilirsiniz.

    Burada bu rakamlardan bihaber olan kişiler, yanlış kullanımlar, yanlış hesaplar yüzünden bir malzemeyi bilerek veya bilmeyerek suçluyorsa, ekonomik yalıtım için bundan başka seçeneği olmayan insanları düşündürüyor, endişelendiriyor ve soğuk evde oturmak durumunda bırakıyorsa ben tabiki rakamlar vermek ve malzemenin suçu olmadığını, işin hesap hatası olduğunu söylemek isterim..


    Arabayı 5. vitesten 2. vitese taktınız, şanzımanı dağıttınız diye şanzıman ne kadar suçlu olabilirse, bu yukarıda verilen kötü örneklerde de strafor malzemesi o kadar suçludur.. Olay tamamen kullanım hatasıdır. ve bunun kabul edinmek istenmemesi ve "şanzıman kötüdür, araba kötüdür, en iyisi bisiklet diye" tutturulması yanlıştır.


    Strafor (EPS,XPS) zararlı ve yanlış bir malzeme değildir. Problem bunları konuyu bilmedikleri için kötüleyen meslek insanları olduğu gibi, bilmeyip hesapsız kitapsız uygulamasını yapan meslek insanları da olmasıdır.

    Hepsinin kaynağı cahillik, bilmeden fikir yürütmek, bilmeden uygulamak, bilmeden kullanmaktır.



    sn aalpan, ışık geçirmeyen havasız boşluk en iyi ısıl yalıtkandır bu nedenle termosların 2 katmanı arasındaki hava alınabildiği kadar alınır ve yalıtım sağlanır.

    eğer o boşlukta hava olursa, hava bir duvardan ısıyı alır, yükselir, diğer duvara geçirir, soğur, aşağıya iner, tekrar diğer taraftan ısınır derken bir döngü oluşur ve ısı bir taraftan diğer tarafa taşınmış olur.

    Eğer havayı hareket edemeyeceği kadar küçük odacıklara hapsedersek, hareketi sınırlandığı için, hızlıca hareket edemez, ısıyı alıp hızlıca taşıyamaz.

    Tüm yalıtım sistemlerinin amacı hava hareketini azaltmak, hareketi yavaşlatmaktır.

    Tuğlaların delikli olmasının nedeni de budur, gaz betonun gözenekli olmasının nedeni de budur.
    Straforun milyonlarca küçük odacıktan oluşmasının nedeni de budur.
    yani, havasız ortam oluşturamıyorsak, havayı azaltacağız, onu yapamıyorsak havayı hapsedeceğiz ki ısı taşınmasın.

    Alıntıları Göster
    Benim yazdığımın üzerine sayın "aktuz", sizin cevabınızdan dolayı alıngan davrandım, üzgünüm. Bu durumda benim de kendimi tam olarak ifade edemeyişim var. Evimde internet olmadığından dolayı kısıtlı zamanda bir şeyler karalayıp çıkıyorum ancak yaşadığım onca deneyimi bir çırpıda buraya aktarmam zor oluyor. Haliyle yarım yarım sormaya çalışıyorum. kısaca özetlemey çalışayım:

    Yukarıda da belirttiğim gibi ısı alışverişiyle ilgili öğrencilerle yaşadığım deneyimden sonra yalıtım malzemesinin duvarla dış ortam arasında hava boşluğu bırakması gerektiğini düşünmeye başladım. Bu sebeple straforun direkt duvar üzerine yapıştırılarak yalıtımın mantıklı gelmediğini anlatmaya çalışyorum ancak yanılıp yanılmadığımı sizin görüşlerinizle anlayacağım.

    Neden soruyorum? Tamamiyle maliyet, straforla mantolamanın maliyeti 35TL birim kare ve brüt alan üzerinden... Bizim evimiz gibi küçük bir evin dahi maliyeti 4 500TL... Burada da yararı kadar zararından da bahsedilince pahalı olmasına rağmen bana daha mantıklı görünen (ki elimden geldiğince nedenini açıklamaya çalıştım) bu cellubor denilen ürün ve kullanılacak kaplama ile ilgili kararımı netleştirme niyetindeydim.

    Konusunda uzman olan sizlerin görüşlerine bu noktada ihtiyacım var benim, sizlerden aldığım fikirlerle ne yapılacağını değil, ne yapılması gerektiğini öğreneceğim. Neyse yine uzattığımın farkındayım, üzgünüm.

    Sayın "aktuz" bu noktada sizin biraz önceki açıklamanız benim anlayabileceğim şekilde.

    Peki şunu sorabilir miyim? Straforu direkt duvar üzerine her hangi bir yapıştırma malzemesi kullanmadan, dübellerle tuttursak, (bu arda XPS mi, yoksa EPS strafor mu tavsiye olunur?) yalıtım ve hava alma arasına denge sağlanmış olur mu?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: aalpan

    Benim yazdığımın üzerine sayın "aktuz", sizin cevabınızdan dolayı alıngan davrandım, üzgünüm. Bu durumda benim de kendimi tam olarak ifade edemeyişim var. Evimde internet olmadığından dolayı kısıtlı zamanda bir şeyler karalayıp çıkıyorum ancak yaşadığım onca deneyimi bir çırpıda buraya aktarmam zor oluyor. Haliyle yarım yarım sormaya çalışıyorum. kısaca özetlemey çalışayım:

    Yukarıda da belirttiğim gibi ısı alışverişiyle ilgili öğrencilerle yaşadığım deneyimden sonra yalıtım malzemesinin duvarla dış ortam arasında hava boşluğu bırakması gerektiğini düşünmeye başladım. Bu sebeple straforun direkt duvar üzerine yapıştırılarak yalıtımın mantıklı gelmediğini anlatmaya çalışyorum ancak yanılıp yanılmadığımı sizin görüşlerinizle anlayacağım.

    Neden soruyorum? Tamamiyle maliyet, straforla mantolamanın maliyeti 35TL birim kare ve brüt alan üzerinden... Bizim evimiz gibi küçük bir evin dahi maliyeti 4 500TL... Burada da yararı kadar zararından da bahsedilince pahalı olmasına rağmen bana daha mantıklı görünen (ki elimden geldiğince nedenini açıklamaya çalıştım) bu cellubor denilen ürün ve kullanılacak kaplama ile ilgili kararımı netleştirme niyetindeydim.

    Konusunda uzman olan sizlerin görüşlerine bu noktada ihtiyacım var benim, sizlerden aldığım fikirlerle ne yapılacağını değil, ne yapılması gerektiğini öğreneceğim. Neyse yine uzattığımın farkındayım, üzgünüm.

    Sayın "aktuz" bu noktada sizin biraz önceki açıklamanız benim anlayabileceğim şekilde.

    Peki şunu sorabilir miyim? Straforu direkt duvar üzerine her hangi bir yapıştırma malzemesi kullanmadan, dübellerle tuttursak, (bu arda XPS mi, yoksa EPS strafor mu tavsiye olunur?) yalıtım ve hava alma arasına denge sağlanmış olur mu?

    Alıntıları Göster
    Sayin aaplan

    Öncelikle burasi özgür bir formdur. Insanlar meslekleri bilgi düzeyleri ne olursa olsun burda düsüncelerini acikliyabilirler.
    Yanlizca egitim görmüs insanlarin kabalasmasi, agzini bozmasi bana bir lafi hatirlatiyor.
    Okumakla adam olunmaz, Eseklik baki kalir.
    Bu nedenle karsilikli medenice tartismayi ögrenmeye, insanlarin düsüncelerini ne olursa olsun acikca söylemeye davet ediyorum.

    Birden bire cok deger verdiginiz aaktuz beyin düsüncelerine ben zere kadar katilmiyorum.

    Bana göre strafor satan holding temsilcisi oldugu icin her yazdiginada cevap verme ihtiyacinda kendimi görmüyorum.
    yanliz sizin fikrinizi bir takim verilerle degistimise benziyor. Onun degilde izninizile sizin icin bir iki veri kück harflerle yazaim.

    1- Vermis oldugu sayilar numaralar nedir, birimi nedir, bir kaynak var ama sayfasi yok, internet sitesi yok.
    2- rakamlar dogru olsa bile tas diyor mesala su gecirmez diyor. Sayilar ortda diyor, Ne sayisi hangi malzeme kiristal yapili tas diyor.

    Tam 5.000 cesit tas cinsi var. Mesala elmasda bir tas. Alirsin elmas tasin özeligini yazarsin bak dersin kiristal yapili . Pudra sekeride bir tas. Lavda bir tas, jutongda bir tas.

    3- benim savundugum 40 cm lik delikli tuglanin isi , nem, ses gecirme degerlerini 3 cm straforla karsilastirmamis.

    4- Insalara havadan bakmayla . Insanlarin isten anlamasini kulanarak pisikolojik baskiyla malzeme satan adam edasinda.
    insanin ne kadar nem cikardigini yaziyor. Bu insan in eni ne boyu ne, kac kilo , hangi sicaklikda ne kadar nem cikartir, ne kadar gaz cikaritr demek geliyor icimden. Bunlardan zaten kime ne.

    5- Strafor la kaplanan ev nefes almaz, bina bidon gibi olur. Mecburen havalandirmaniz gerekir. Zaten strafor satanlarda camlari acin havalandirin diyor. Inanmazsaniz sorun.

    6- Acele etmeden su ana kadar yazdiklarimi okuyun derim, iyice bilgilenin. Sonra gene cok istiyorsaniozu strofor , veya benzeri malzemeyi kulanin. Ben su an avrupadayim . Burasi türkiye kadar sicak 16 cm kulaniyoruz. Madem kulanacaksiniz 16 cm kalin olsun. bu kalinligin degerlerini faydalarini her kes anlatir.

    7- Straforu mecburen deleceksiniz, her strafor basina en az bes delik gerekli. Yani binanizi delik desik edeceksiniz. Hangi demiri , kabloyu deleceginizde mechul. Yapistirma tehlikeli. ilerde duvarin nem almasi durumunda, yapistiricin hokus pokus edilmis gibi kum gibi dökülür. Sonra cepheniz kabarmaya baslar ve dökülür. Zaten iyide nem durumunda yapismadigi icin strafor , satanlar bile delin der.

    Umarim tavsiyelerime katilirsiniz. Katilmazsanizda siz bilirsiniz.

    Saygilarimla


    www.mimaryuksel.com




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kocausta*

    quote:

    Orijinalden alıntı: mimaryüksel

    Sayin Koca usta,

    Öncelikle holdinglere sizin gibi yorgun bir demokratin destek vermesine inanin cok üzüldüm.

    Onlar zaten güclü ve paralari var. Benim küf icinde oturan insanlarimin dertlerine derman, sorunlarinin cözümüne katkida bulnmami nerden , eskilere bagladiniz anlamadim.
    Siyaset bu demek. O zamanlar birilerinin sizi yönlendirmesinden dem vururken bugün holdinglerin kar amacli insanlari yönlendirmesine razi oluyorsunuz. Hep birileri tarafindan yönlendirlmek kötü bir his. Bence insan özgür olmali. Paranin gücün tarafinda olmak, güclüyü desteklemek kolay. Destekleyin de sakincasi yok.

    Biraz daha bu konuda aciklama getirmekte yarar görüyorum. Degerli görüslerinize arz olunur:

    1-Benim Türkiye de yasiyan her insani ne menseeli olursa olsun yaniltip strafor satan insanlari ayirt etmeden yanlis yaptiklarini anlatmaya calisiyorum.
    Ben yorgun degilim. Bu yazilarimi yazarkende ne biryerlerden sirtim sivazlaniyor, nede cebime bir lira giriyor. Aksine zarari bile dokunuyor.

    2-Türkiye deki vatandasimiz icin hic birini ayirt etmeden yetersiz de olsa bilgilerimi burda aktariyorum. Istiyen okur deger verir. istiyende sizin gibi siyasete cekebilir.
    Burda yazdiklarimdan binasini straforla kaplayip , küf ve nemde yasiyan holding hisadarida, calisanida faydalanabilir.

    3- Sunu belirteyimki; ben hic bir firmanin, globelesmis dünya da artik ne menseli,nede hangi ana sermayali olduguyla ilgilenmiyorum. Cirolarinin ne muhtesem olduguyla hic ilgilenmiyorum. Zenginin mali fakirin cenesini yorarmis derim kendi kendime.

    4-Burda siyaset yapip Kapitalizmin ve Globalizmin su anki durumuyla, sizin 70 li yilardaki birikimlerinizden pismanliginz ilen , benim uzaktan yakindan alakam yok,. Kesinlikle siyasete girmekde istemem. Burasi siyaset üstü bir tartisma formudur diyorum.

    5- Benim holdinglerin mal satmasina, pazarlama yapmasina, onlarin istdigi gibi milyarlarca cirolarla istedikleri gibi türkiyede ve dünyada cirt atmalarina ne diyebilirimki. benim ne hadime.

    6- Burda tekrarliyorum hic bir firmanin marka reklamini yada kötülemsini yapmiyorum. Burda genel olarak strafor yalitimin sagliksiz, iyi bir yöntem olmadigini.
    Cözümünde cok basit oldugunu, Sadece binanin duvarlarinin kalin taslarla yapilmasi gerektigini belirtmek istiyorum. Her holding satsin bu kalin taslardan bende destekliyeyim.
    Yoksa isteyen istedigini üretsin satsin, Hata strafor yapacaklara biraz düsünün, yapanlara sorun, zararlarini görün izninizle diyelim.

    7- Vatandaslarimizin Aman Alman mali, kesin güzel saglikli, gibi bence cok önyargili düsünceyi elestirmem, benim en dogal hakim.
    Care alman firmasinin üretigi malzemede gibi düsünceleri elestirmek , bizim anadolu mimarimizin daha saglikli cözüm üretiklerini gene belirteyim.

    8- Burda anadolu mimarliginin tarihden gelen engin bilgisini ön plana cikartmak, yerli yabanci firmalarin, babasinin hayrina malarini ve kendilerinin övmesine aldanmamalirini tavsiye ettim. gene ederim.
    Anadolu mimarligindan ayrilanlarin, holdinglerin ( (yerli dahil) parlak , süslü laflarla satiklari malzemelerin zamanla gercek yüzünü gösterdigini. Vatandaslarimizin küf ve nem icnde yasadiklarini belirtelim. Lütfen bu konuda sikayet eden degerli katkilarinda bulunan yazilari lütfen okuyunuz.

    9-Son olarak izninizle size bir sorus soruyorum? Sizce kim söylemeli evdeki küfün nedeni , calinmis duvar kalinligi, sonrada strafor oldugunu. Holdingde calisanmi?

    Yoksa benim gibi burada daha bir sürü katkisi olan benim gibi düsünen degerli insanlarmi vede sizin saldirdiginiz helal ekmek yemis bir mimarmi??

    Sizden bir ricam olacak izininizle. Sizden özelikle istirham ediyorum Birakin görevimi yapayim. Lütfen

    Gölge etmeyin baska ihsan istemem.


    selamlarimla

    www.mimaryuksel.com




    "Holdinglerin insanları kar amaçlı yönlendirmesi..." türü deyimler, ekonomi-politik hakkında birşey öğrenememiş, sadece üniversite yıllarında ideolojilere "taraftar" olmuş kişilere has söylemler.
    Holding denen şey, komplike yapıda bir "şirketler topluluğu"dur.
    Şirket te her ekonominin vazgeçilmez birimlerinden biridir.
    Biçim sosyalist te olsa kapitalist te olsa, bu tür şirket yapılanmaları o ekonominin temel taşlarıdır.
    Nitekim dünyadaki tek sosyalist ekonomi denemesi olan, fakat kısa zamanda iğrenç bir "devlet kapitalizmi"ne dönüşen eski SSCB'de de bunlardan bol miktarda vardı.
    Batı kapitalist ülkelerdeki benzerlerinden farkı, bunlarda yönetim ve personel politikasının "insan kalitesi"ne, "mesleki yeterliliğe" değil, "ideolojik yalakalığa" endeksli olmasıydı; sonunda da bunun "sürdürülemezliği" nedeniyle sistem çöktü.

    Örneğin, gençlik yıllarımda yakından ilişkide olduğum Bulgar "Hranexport" firmasının yapısından bahsedeyim:
    Firma tüm olarak tahıl grubu üretimini-dışsatımını-dışalımını kapsayan bir yapıydı; altında üretim birimleri olarak Bulgaristan'ın kollektif (devlet) çiftliklerinin %70'ine yakınına sahipti.
    Ticaret ayağı olarak ta üst kuruluş Hranexport, nakliye şirketi Bılgarya (ki asıl işlevi silah nakliyesi/kaçakçılığıydı) şirketleri.

    Üretim ayağındaki çiftliklerde yönetim "yürekler acısı" bir tarzdaydı; 1976 yılında dekardan "kağıt üzerinde" 750 kg, "gerçekte" 200 kg buğday alınıyordu:) Bunun asıl nedeni, herşeyin ideolojik yalakalığa endeksli olması, iş bilen teknisyenlerin kenara atılması, herşeyde particilerin yetkili olmasıydı.
    Hatta söylemesi ayıp olacak ama, karısını Filibe (Plovdiv) BKP bölge sekreterinin "emrine" veren bir kişi, ziraatın z sinden anlamadığı halde bölgedeki devlet çiftliklerinin yetkilisiydi, yani işin bu kadar "gübresi" çıkarılmış bir yapılanmaydı.
    Alt yapılanma da benzer biçimde, mesleki kaliteye hiç önem vermeyen, herşeyi "ideolojik", aslında "kişisel ilişkiler" temelinde alan bir biçimdi.
    Bunun benzerlerini o dönemde Çekoslovakya'da, DDR'de de aynen gördüm, bunlarda zirai değil sınai işletmelerde.

    Haa şimdi konuya girelim.
    Kapitalist ekonomide holdingler, şirketler, bunların finans kapital ve devletle içiçeliği/entegrasyonu, sömürücülüğü, azgelişmiş ülkelerdeki siyasi operasyonları çok kötü şeyler.
    Ama yukarda çok az kısmından bahsettiğim "alternatif" olarak görünen "sosyalist" (aslında devlet kapitalizmi) yapılanmasıyla karşılaştırıldığında çok daha mantıklı/ahlaki/rasyonel ve "sürdürülebilir" bir biçim olduğu aşikar.
    Nitekim o "sosyalist" olduğu söylenip insanlara itelenen yapılanma, dünyanın en geniş kaynaklarına sahip olduğu halde 1985-90 arası artık dayanamayıp çöktü. Çünkü hiçbir şekilde yürütülemez, insanlara "yedirilemez" hale gelmişti.

    ********
    Evet, geçmişte çokuluslu firmalar özellikle azgelişmiş ülkelerde çok haksızlıklar yaptılar; ama son 20-30 yıldır yapılanma çok büyük ölçüde değişti, "globalleşme"nin bunda etkisi büyük; asıl büyük etki ise "sürdürülebilirlik".
    Artık o firmalar çok daha insancıl, çevreci, adil olmak zorundalar. Aksi durumda yaşayamıyacaklarını gördüler.
    Eskiden, 70'lere kadarki yıllarda 7 petrol şirketi tüm dünyanın petrolünü çıkarıyor, ve o ülkelerin halklarına komik ödemeler yapıyorlardı.
    Bugün tüm dünyada petrol şirketleri çoğunlukla "fason" çalışıyorlar, ortalamada varil başına 1 dolar paraya (bilgi için OPEC sitesinde geziniverin, tüm rakamları görürsünüz; ayrıca Daniel YERGİN, Petrol, İş Bankası yayınları, 1995).

    Vaktiyle okulda "sosyalist" arkadaşlara, "Marx'ın Kapital'ini okumadan solcuyum demeyin" diyorduk.
    Bugün bunu da geçin, en basit ekonomi kurallarını/tanımlarını bilmeyen kişiler solcu/sosyalist takılıyorlar, ve sallıyorlar alabildiğine...

    En gıcık olduğum şey de "emek en yüce değerdir, sermaye hiç gereksiz ve sömürgen birşeydir" diyenlerdir.
    Hiç olmazsa Marx'ın "sermaye emeğin yoğunlaşmış biçimidir, ve onsuz "massproduktion" mümkün değildir" sözünü bir araştırın.
    Yerini de söyleyeyim, I. cilt sayfa 511'den itibaren bu konuyu işler. (Das Kapital, Marx, Ullstein Buch 1979, Berlin)

    Alıntıları Göster
    aalpan,

    Duvarla yalitim malzemesi arasinda hava birakirsak bu havaninda yalitima katkisi olmazmi diyorsunuz. Yalitim malzemesinin fonksiyonuna biraz yogunlasirsaniz bu konu acikliga kavusur.

    Boyle buyuk bir bosluk, kendi icerisinde yuzeyler arasindaki sicaklik farkindan dolayi olusacak hava akimlari sebebiyle isiyi icten disa daha kolay iletir. Buna konveksiyonla isi iletimi denir. Hareketli hava isiyi daha kolay iletir. Bu hava akimini onlemek icin havanin kucuk odaciklara hapsedilir. Iste bu odaciklardan olusan malzemeye isi yalitim malzemesi denir. Ytong, delikli tugla veya styropor, EPS, XPS vesaire, bu bilginin sonunda uretilmis malzemelerdir, yani hava boslugu bu malzemelerin yapisindadir, ayrica bosluk gerekmez..

    Duvarda iki kat arasinda boyle bir hava boslugu birakmanin yapisal problemleride vardir. Bu bosluk cokmeye, nem trafigine haserata karsi korunmak zorundadir.

    Bundan sonraki sorulariniza cevap vermek yerine bu sorulari sormaniza sebep olan bilgilerin temelsiz oldugunu soyleyecegim.

    Bence Styropor veya EPS'nin sizin en dogru tercihiniz olurdu ama mimaryuksel beyin hicbir bilimsel destek veya link vermeden kerameti kendinden menkul arili, bocekli orneklerle anlatmaya calistigi sakincalara sadece bir mimarin agzindan ciktigi icin inanacaksaniz benim size cok fazla soyleyecek bir seyim yok. Duvarla yalitim malzemesi arasina yapistirici kullanmama isteginiz bundan kaynaklaniyor herhalde.

    O zaman bende universite(ler)de bir mimardan cok daha fazla isitma, havalandirma, termodinamik, buhar ve kalorifer kazanlari, akiskanlar mekanigi, isi yalitimi vesaire okudugumu, birden cok muhendislik diplomasina sahip oldugumu, bunlardan birinin makine muhendisligi oldugunu yazayim. Ama yinede her dedigim dogru olmayabilir hatta tamamen sacmalayabilirim. Bu kadar cehalet ancak tahsil ile mumkundur lafinin bazen dogru oldugunu unutmayalim. Onemli olan lafi kimin soyledigi degil, dogrulugudur.

    Binalarin isitilmasi, havalandirilmasi, nem konusu, bunlarin projelendirilmesi, tesisatlandirilmasi, kontrolu, makine muhendisliginde ogretilir. mimaryuksel beyin mezun oldugu Mimarlik fakultelerinde, bu konular, kiyisindan kosesinden biraz, genellikle secmeli derslerde ogretilir Sonrasinda bir mimarlik mezunu, diger her vatandas gibi kendini bu konuda gelistirebilir. mimaryuksel bey bu konularla ilgilenmedigini, bu konulari bize biraktigini daha once yazmisti, e pekiyi o zaman Turk milletine nasil olacakta isinma, havalandirma, yalitim anlatacak ben anlamis degilim.

    Ben bu konulari hem universitede cok daha derinlemesine okumus ve sonrada konuya ilgisini devam ettirmis, literaturu takip eden biri olarak diyorumki; mimaryuksel beyin soylediklerinin, konu hakkinda insanligin mevcut bilgi birikimiyle uzaktan yakindan alakasi yoktur, fikirleri, halk arasinda dolasan "nefes alan duvar" hurafesi uzerine kurulu temelsiz yorumlardir.

    aktuz beyde makine muhendisidir. yazdiklarindaki derinlik ve dogruluk payi cok daha fazladir. mimaryuksel beyin yazilari ve yorumlarindaki teknik boyut yoksunlugunu zaten bir kenara koyduk, buradaki ilk yazisinda EPS'nin olumsuzlukarini anlatan aktuz beyi bile en sonunda EPS saticisi olarak degerlendirmeside, teknik konulardan hic anlamayan birininde ablayabilecegi bir mimaryuksel bey tutarsizligidir.

    Insanlar, acikca soylenen seyleri kendileri degerlendirmek yerine kimin soyledigine deger veriyor maalesef. Bunlari bunun icin yaziyorum mimaryuksel bey kusura bakmasin yazarken gercekten onu kirmamanin yolunu bulmaya calisiyorum. Keske acik adini resmini koymasaydi o zaman yazdiklarim kisisel gibi oluyor, sadece fikirlerini ogrenip onlarla ilgili yazabilseydim.

    aalpan,

    Yazdiklarimin cogu sizinle ilgili degil sordugunuz seluloz esasli malzeme amerikadaki gibi ahsap yapilarda uygulama kolayligi sebebiyle kullanilmaktadir. Hic gordunuzmu bilmiyorum, pamuk topaklari gibi bir malzemedir. Bizim gibi betonarme yapilarda yatay duvarlara uygulanmasinda cokmeyi onlemek icin, kisa araliklarla cercevelenmesi, gerekir. Nem ve haserata karsi zaafida dusunulunce EPS'nin yaninda cok dezavantajlidir.

    Iyi bir markadan, iyi bir, EPS cozum paketini, yapiskani, sivasi, boyasiyla, yetkili bir uygulamaciya yaptirin, yazili garantiyi cebinize koyun. Kafanizi karistiran, mimaryuksel beyinki gibi yorumlarin teknik altyapisini arastirmadan ciddiye almayin, bakin kendiside 16 santim EPS (Styropor) kullaniyor.

    Kolay gelsin.





    _____________________________

    cengizumur nick'imdir, adim degildir, bana boyle veya istediginiz sekilde hitabedebilirsiniz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi cengizumur -- 6 Aralık 2011; 14:42:46 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: cengizumur

    aalpan,

    Duvarla yalitim malzemesi arasinda hava birakirsak bu havaninda yalitima katkisi olmazmi diyorsunuz. Yalitim malzemesinin fonksiyonuna biraz yogunlasirsaniz bu konu acikliga kavusur.

    Boyle buyuk bir bosluk, kendi icerisinde yuzeyler arasindaki sicaklik farkindan dolayi olusacak hava akimlari sebebiyle isiyi icten disa daha kolay iletir. Buna konveksiyonla isi iletimi denir. Hareketli hava isiyi daha kolay iletir. Bu hava akimini onlemek icin havanin kucuk odaciklara hapsedilir. Iste bu odaciklardan olusan malzemeye isi yalitim malzemesi denir. Ytong, delikli tugla veya styropor, EPS, XPS vesaire, bu bilginin sonunda uretilmis malzemelerdir, yani hava boslugu bu malzemelerin yapisindadir, ayrica bosluk gerekmez..

    Duvarda iki kat arasinda boyle bir hava boslugu birakmanin yapisal problemleride vardir. Bu bosluk cokmeye, nem trafigine haserata karsi korunmak zorundadir.

    Bundan sonraki sorulariniza cevap vermek yerine bu sorulari sormaniza sebep olan bilgilerin temelsiz oldugunu soyleyecegim.

    Bence Styropor veya EPS'nin sizin en dogru tercihiniz olurdu ama mimaryuksel beyin hicbir bilimsel destek veya link vermeden kerameti kendinden menkul arili, bocekli orneklerle anlatmaya calistigi sakincalara sadece bir mimarin agzindan ciktigi icin inanacaksaniz benim size cok fazla soyleyecek bir seyim yok. Duvarla yalitim malzemesi arasina yapistirici kullanmama isteginiz bundan kaynaklaniyor herhalde.

    O zaman bende universite(ler)de bir mimardan cok daha fazla isitma, havalandirma, termodinamik, buhar ve kalorifer kazanlari, akiskanlar mekanigi, isi yalitimi vesaire okudugumu, birden cok muhendislik diplomasina sahip oldugumu, bunlardan birinin makine muhendisligi oldugunu yazayim. Ama yinede her dedigim dogru olmayabilir hatta tamamen sacmalayabilirim. Bu kadar cehalet ancak tahsil ile mumkundur lafinin bazen dogru oldugunu unutmayalim. Onemli olan lafi kimin soyledigi degil, dogrulugudur.

    Binalarin isitilmasi, havalandirilmasi, nem konusu, bunlarin projelendirilmesi, tesisatlandirilmasi, kontrolu, makine muhendisliginde ogretilir. mimaryuksel beyin mezun oldugu Mimarlik fakultelerinde, bu konular, kiyisindan kosesinden biraz, genellikle secmeli derslerde ogretilir Sonrasinda bir mimarlik mezunu, diger her vatandas gibi kendini bu konuda gelistirebilir. mimaryuksel bey bu konularla ilgilenmedigini, bu konulari bize biraktigini daha once yazmisti, e pekiyi o zaman Turk milletine nasil olacakta isinma, havalandirma, yalitim anlatacak ben anlamis degilim.

    Ben bu konulari hem universitede cok daha derinlemesine okumus ve sonrada konuya ilgisini devam ettirmis, literaturu takip eden biri olarak diyorumki; mimaryuksel beyin soylediklerinin, konu hakkinda insanligin mevcut bilgi birikimiyle uzaktan yakindan alakasi yoktur, fikirleri, halk arasinda dolasan "nefes alan duvar" hurafesi uzerine kurulu temelsiz yorumlardir.

    aktuz beyde makine muhendisidir. yazdiklarindaki derinlik ve dogruluk payi cok daha fazladir. mimaryuksel beyin yazilari ve yorumlarindaki teknik boyut yoksunlugunu zaten bir kenara koyduk, buradaki ilk yazisinda EPS'nin olumsuzlukarini anlatan aktuz beyi bile en sonunda EPS saticisi olarak degerlendirmeside, teknik konulardan hic anlamayan birininde ablayabilecegi bir mimaryuksel bey tutarsizligidir.

    Insanlar, acikca soylenen seyleri kendileri degerlendirmek yerine kimin soyledigine deger veriyor maalesef. Bunlari bunun icin yaziyorum mimaryuksel bey kusura bakmasin yazarken gercekten onu kirmamanin yolunu bulmaya calisiyorum. Keske acik adini resmini koymasaydi o zaman yazdiklarim kisisel gibi oluyor, sadece fikirlerini ogrenip onlarla ilgili yazabilseydim.

    aalpan,

    Yazdiklarimin cogu sizinle ilgili degil sordugunuz seluloz esasli malzeme amerikadaki gibi ahsap yapilarda uygulama kolayligi sebebiyle kullanilmaktadir. Hic gordunuzmu bilmiyorum, pamuk topaklari gibi bir malzemedir. Bizim gibi betonarme yapilarda yatay duvarlara uygulanmasinda cokmeyi onlemek icin, kisa araliklarla cercevelenmesi, gerekir. Nem ve haserata karsi zaafida dusunulunce EPS'nin yaninda cok dezavantajlidir.

    Iyi bir markadan, iyi bir, EPS cozum paketini, yapiskani, sivasi, boyasiyla, yetkili bir uygulamaciya yaptirin, yazili garantiyi cebinize koyun. Kafanizi karistiran, mimaryuksel beyinki gibi yorumlarin teknik altyapisini arastirmadan ciddiye almayin, bakin kendiside 16 santim EPS (Styropor) kullaniyor.

    Kolay gelsin.





    _____________________________

    cengizumur nick'imdir, adim degildir, bana boyle veya istediginiz sekilde hitabedebilirsiniz.

    Alıntıları Göster
    Sayın "mimayüksel" kabalaştığımı düşünmüyorum, benim yazdıklarımın üzerine sayın "aktuz"un cevabından dolayı alıngan davrandım.

    Bunun yanında, "Birden bire cok deger verdiginiz aaktuz beyin düsüncelerine ben zere kadar katilmiyorum." kısmına da katılmıyorum, aslına bakarsanız sizin yazdığınız konunun içersinde merakımı yazmıştım, kendisi de düşüncelerini belirtti, durum bundan ibarettir. Buna rağmen düşüneleri konu hakkında bilgisi olmayan benimiçin değerlidir fakat sizin de düşüncelerinizi değerlidir. Şu "eşeklik baki kalır"kısmına değinmiyorum...

    Gelelim asıl konumuza,

    Sayın "cengizumur" açıklamalarınız için gerçekten çok teşekkür ederim. Ben, straforla duvar arasında kullanılan yapıştırıcının haşerat önelyici ve nem uzaklaştırma amacında olduğunu bilmiyordum.

    Diğer tarafta, size tekrar teşekkür etmek isterim, bahsiniettiğim malzemeyi anlatan arkadaş nem ve haşereye karşı hassas olduğundan bahsetmedi bana. Direkt olarak doğal geri dönüşüm malzemelerinden yapıldığını, 60 yıllık ömrü olduğunu anlatmıştı. Hâl böyle olunca sanırımstraforla mantolama daha mantıklı görünüyor.

    Son birsorum daha olacak, evin kuzeye bakan köşelerinde (şimdi bile) küf oluştuğu oluyor, mantolama yaparken bu kısımda kalan duvarları nisbeten daha kalın strafor kullanmak evin güney ve kuzeyi arasında ısı dengesi oluşmasını sağlarmı? Yoksa ben anlamsız bir mantık mı güdüyorum?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: aalpan

    Sayın "mimayüksel" kabalaştığımı düşünmüyorum, benim yazdıklarımın üzerine sayın "aktuz"un cevabından dolayı alıngan davrandım.

    Bunun yanında, "Birden bire cok deger verdiginiz aaktuz beyin düsüncelerine ben zere kadar katilmiyorum." kısmına da katılmıyorum, aslına bakarsanız sizin yazdığınız konunun içersinde merakımı yazmıştım, kendisi de düşüncelerini belirtti, durum bundan ibarettir. Buna rağmen düşüneleri konu hakkında bilgisi olmayan benimiçin değerlidir fakat sizin de düşüncelerinizi değerlidir. Şu "eşeklik baki kalır"kısmına değinmiyorum...

    Gelelim asıl konumuza,

    Sayın "cengizumur" açıklamalarınız için gerçekten çok teşekkür ederim. Ben, straforla duvar arasında kullanılan yapıştırıcının haşerat önelyici ve nem uzaklaştırma amacında olduğunu bilmiyordum.

    Diğer tarafta, size tekrar teşekkür etmek isterim, bahsiniettiğim malzemeyi anlatan arkadaş nem ve haşereye karşı hassas olduğundan bahsetmedi bana. Direkt olarak doğal geri dönüşüm malzemelerinden yapıldığını, 60 yıllık ömrü olduğunu anlatmıştı. Hâl böyle olunca sanırımstraforla mantolama daha mantıklı görünüyor.

    Son birsorum daha olacak, evin kuzeye bakan köşelerinde (şimdi bile) küf oluştuğu oluyor, mantolama yaparken bu kısımda kalan duvarları nisbeten daha kalın strafor kullanmak evin güney ve kuzeyi arasında ısı dengesi oluşmasını sağlarmı? Yoksa ben anlamsız bir mantık mı güdüyorum?

    Alıntıları Göster
    aalpan,

    mimaryuksel bey tersini dusunsede ben su anda piyasada bulunan EPS sistem alternatiflerini cok yakindan tanimiyorum. Dolayisiyla sistem komponentlerinin ne derecede haserat onleyici oldugunu bilemiyorum. Ama komponentler arasinda haserat trafigine musaade edecek bosluklar olmamasi ve ayrica komponentlerin malzemesinin belli bazi organizmalar tarafindan beslenme amaciyla tuketilemez ozellikte olmasi otomatikman haserata karsi direnc saglar.

    EPS sistemler bu ozelliklere ekstra bir onlem gerekmeden dogal olarak sahip. Bahsettiginiz seluloz bazli sistemde ise haseratin bu seluloz icerisinde trafik ve yuvalanma imkani cok daha fazla. Eminim seluloza haserata karsi bazi kimyasallar emdirmislerdir fakat bu tur kimyasallarin omru sinirli oluyor ve bazi organizmalara etkisi olmuyor. Saf seluloz bir cok canli icin firindan cikmis taze ekmek gibidir. Bunlar genel bilgilerime dayanarak yaptigim degerlendirmeler. Ben selulozu arastirirken bu sakincalarin nasil bertaraf edildigini anlamaya calisirdim, belki cok iyi cozumleri vardir, selulozun hakkini yemis olmayayim. Malzemenin dogal olmasi iddiasi son derece tartisilir, bu malzeme imal edilirken ne kadar mazot yakildi, hava ne kadar kirlendi ? ana madde tastir, agactir demek tek basina yeterli degil. "Malzememiz nefes aliyor, eviniz havasiz kalmayacak" lafida onumuzdeki yillarda cokca gorecegimiz bir pazarlama slogani fakat maalesef YALAN. Bunu soyleyen kapali bir ortama ne kadar hava girip cikmasi gerektiginden haberdar olmayan biridir ancak.

    Benim eskiden oturdugum bir bina grafitli katkili bir EPS sistemle kaplanmisti ben cok memnundum. Yaz ve kis isitma sogutma farki kendini hemen belli etti. Grafit katkisi yanmaya karsi direnc olusturuyor. Ben cakmakla yakamadim ancak eridi o kadar. Grafitin asil kazanci radyasyon yoluyla olan isi kayiplarinida azaltarak 4 santimlik malzemenin belki 5 santimlik malzeme kadar is gormesini saglamasi.

    Kuzeye daha fazla yalitim uygulamak mantikli. Yapabilirseniz yapin ama uygulamacilara daha once yapmadiklari bir seyi yaptirmak deveye hendek atlatmaktan daha zor. mesela ben balkonlarin dis yuzeylerindeki kirislere kaplama yaptiramadim halbuki balkonlarin taban, tavan, kiris ici, disi, her tarafininda isi koprusu etkisini onlemek icin daha incede olsa yalitilmasi lazim. Ben yaptirsan komsular yaptirmayacakti. Simdi bazi komsularda bu kirislerin ic yuzeyine bakan koselerde isi koprusu sebebiyle kuf olusuyor. Ben tabiiki bunun EPS uygulamasi sebebiyle degilde eksik EPS uygulamasi sebebiyle oldugunu biliyorum. Artik tek care o koselere icten yalitim yapmak. Aslinda bunlari konusmak gerekirken neleri konusuyoruz.

    Ben mantolama piyasasinda calismadigim icin piyasayi cok yakindan takip etmiyorum, arastirmaniza bu yonde cok yardim edemem teoriye dayali yorumlarim insallah isinize yarar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi cengizumur -- 6 Aralık 2011; 15:17:24 >




  • 
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.