Şimdi Ara

.:Strateji Oyunu Tutkunları:. (978 ÜYE!!!!!!!) (41. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
4.540
Cevap
26
Favori
311.173
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 3940414243
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: eKart

    simcity nin eski tarihlerde geçen bi haline benzettim oyunu çok eski bi oyuna benziyor acaba kaç yılına ait?

    quote:

    Sierra 1998'de, Impressions Games işbirliğinde oluşturduğu bir strateji harikasını tüm dünyaya duyurdu: "Caesar III"
    _____________________________
    "Yedi kapılı Teb şehrini kuran kim?
    Kitaplar yalnız kralların adını yazar.
    Yoksa kayaları taşıyan krallar mı?"
    ...
    Bertold Brecht, "Okumuş Bir İşçi Soruyor"
    (Türkçesi: A. Kadir)
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Jansay

    süpersin SVGA




    çok teşekkürler...
    _____________________________
    "Yedi kapılı Teb şehrini kuran kim?
    Kitaplar yalnız kralların adını yazar.
    Yoksa kayaları taşıyan krallar mı?"
    ...
    Bertold Brecht, "Okumuş Bir İşçi Soruyor"
    (Türkçesi: A. Kadir)
  • IMPERIAL GLORY

    İncelemelere tam gaz devam ediyoruz. Sıradaki oyunumuz, 2005 çıkışlı fazla ses getirmeyen bir Turn-Based-Strategy(Sıra Tabanlı Strateji) oyunu olan imperial glory


    Commandos gibi bir efsane seri çıkaran Pyro Studios, gene fena iş yapmamış. Medieval'ın bir benzeri türünden olan bu oyun bize ülkeler zaptettiricek, diplomasi yaptırıcak, ve güzel anlar yaşatacak.

    Oyunumuz Napolyon savaşlarını konu alıyor. 1700'ler yani. Ve o tarihteki büyük devletlerle oynama imkanı sağlıyor. Bunlar: İngiltere, Fransa, Rusya, Prusya ve Avusturya. Diğer devletlerde var ama oynanılabilir değil. Osmanlı Devleti, Mısır, Portekiz, Tunus, Tripoli vs. Oyunda görülen en büyük mantıksızlık, Mısır diye ayrı bir devletin olması. Zira o zamanlar Mısır Osmanlı'ya bağlıydı.

    Oyunumuzda her devletin ayrı ayrı öne çıkmış özellikleri mevcut. Örneğin ingilterenin ekonomisi ve donanması iyi, rusyanın nüfusu vs. Oyunda ekonomi, donanma, nüfus ve askeri özellikler var. Prusyada bunlar dengeli. Buda onu en dandik devlet yapıyor. İngiltere ise en güçlü olanı. Nüfus hariç hepsi zirvede bu ne iş!??!

    Oyun harita üzerinde. Karşımızda bir harita var ve birliklerimizi piyon şeklinde hareket ettiriyoruz. Tabiiki her yeri göremiyoruz başta, ilerlemek lazım. Başladığımızda bize birkaç birlik asker veriliyor. Başlıca kaynağımız: altın. Her binada, asker üretiminde bunu kullanıyoruz. Odun ve nüfus kaynağımızda var. Odun üreten binalar ile odun üretimimizi, hastahanelerle nüfus artışını hızlandırabiliyoruz.

    Oyunda devletler eyaletlere(yada bölge diyim) bölünmüş durumda. Her bölgede yapabileceğimiz binalar farklı. Mesela denize kıyısı olan bir yerse, liman yada deniz feneri(haritada denizi aydınlatmaya yarıyor) yapıyoruz. Capital(Başkent) denen yerlerde kışla, atlı birliği ve topçu birliği yapabiliriz. Ve askeri üretimlerimizi oradan sağlayabiliriz. Onun dışında, her yere hastane, odun fabrikası vs. yapabiliriz.

    Oyunda binaları sadece kendi topraklarımıza yapmıyoruz. Sempati kazanmak, yada ticaret için diğer devletlerin başkentlerine bina yapabiliriz. Ayrıca oyunun ileriki turnlerinde(medievaldaki gibi turn turn) diğer devletlerin, diğer devletleri zaptettiği yerlere binalarda kuracağız. Biliyorum anlamadınız Mesela ben Avusturya'yım. Fransa gitti Milan'ı aldı. Halbuki ben almak istiyordum. Hemen Milan'da bir bina kuruyorum ve oradakiler isyan çıkartıyor. Bir takım asker çıkarıyor ve yaptıkları savaşta kazanırlarsa bağımsız oluyor orası tekrar. Sonra ben alıyorum orayı

    Asker olarakta, tipik Napolyon Savaşları askerleri arkadaşlar. Gerçekten oyun o dönemleri insana hissettiriyor. Ben Rusya ve Avusturya ile oynamıştım. Devlete göre askeri özellikler farklı olsada, tip olarak aynı. Bir uzun menzilden iyi atıp yakın dövüşte kötü olan, birde yakın dövüşü iyi olup uzun menzilden kötü atan piyade birim var. İleridede bu iki özelliğin birleşmişi olarak süper bir askeri birim göreceksiniz. Atlı askerlerimiz olarakta bazı birimler var. Ayrıca tüfekli atlı askerlerde var. Bunlarda hızlı olması açısından çok işe yarıyor. Ve Napolyon Savaşlarının vazgeçilmezi; toplar! Yine çeşitli toplar var. Howitzerler bina yıkmak için birebir. Diğer 6 ve 12 pound'luk toplar ise askerlere iyi geliyor. Ve bomba bir top! Horse Artilery. İsminden anladığınız üzre: atlar topu çekiyor ve ordunun hızı epey artıyor! Ben bunları çok kullanışlı buluyorum. Öbür toplar yavaş kaldığı için savaşta epey dez avantaj getiriyor.

    Gelelim savaşa! Düşman dayak istedi ve sizinde atmanız lazım. Yani savaş kapıda. Size (her TBS'deki gibi) soruyor, "sen mi kontrol edicen, yoksa otomatik yapıp sonucu bildirelim mi?" "tabii ki usta generaliniz kontrol etçek!" diyoruz ve komutayı ele alıyoruz. Ve er meydanına çıkıyoruz. Her bölgenin belli bir coğrafi haritası ve görevleri var. Mesela, "bu köyü kontrol altında şu kadar zaman tut" gibi görevler geliyor. Yaptığınız savaşlarda köyü kontrol altında tutmaktan çok, düşman askerlerini öldürerek harbi kazanıyoruz.

    Savaşta yapmamız gereken şey, iyi bir yer edinmek! Tüfekli askerleriniz bir bina yada kule, herhangi bir yapı, bulursa içine doluşuyorlar ve oradan, daha yüksek defans şansıyla savaşıyorlar. Ben bina varsa en az 1 birliğimi içine sokuyorum. Ve formasyonlar! Oyunda askerlerinizin pek çeşitli olmasada savaşın kaderini değiştirebilecek formationlar var. Sonraları bulabileceğiniz kare formasyon ile, birliğinizi kimse dağıtıp kaçıramıyor. Özellikle atlılar bu işte çok usta ama kare formasyon kilit noktanız! Sonra, 2 hat şeklinde dizilim var bundada 2 sıra halinde diziliyorlar. Kare kadar olmasada mal mal durmaktan iyidir dimi?

    Deniz savaşlarını da unutmamak lazım. Denizlerimize yaptığımız gemilerle denizlere hükmedebiliyoruz. Sloop, Frigate ve Ship of the Line tipi olmak üzre 3 güzel gemimiz var. En hızlı ve atağı düşük, dayanıklılığı düşük olan sloop. Ship of the Line ise bunun tam tersi. Oyunda deniz savaşlarını kontrol etmek için biraz amiral olmak lazım Zira biraz zor. Özellikle birçok geminin olduğu savaşlar. Her gemiye bir rota veriyoruz ve o öyle devamlı gidiyor. "Şu gemiyi takip et, bu gemiye borda et" gibi fonksiyonlar da mevcut. Ve ateş ederken sağ yada solu tercih edebiliyoruz. Gene tipik 3 tane topumuz var. Normal shot, chain shot, ve grape shot. Normal shot'ta bildiğiniz gülle atıyoruz ve geminin gövdesine hasar vermek için kullanıyoruz. Chain shot'ta ise birbirine zincirle bağlı 2 küçük gülle atıyoruz ve buda yelkenleri safdışı edip, geminin hızını azaltmaya yarıyor. Grape shot ise, 3 küçük topun birbirine yapışmasından oluşmuş, üzümü andıran tarzıyla, tayfa azaltıyor. Her geminin üstünde 3 tane bar var. Geminin gövde sağlığını, tayfa sayısını, ve yelken sağlığını belirten. Adamın tayfasını azaltıp bordo etmek, usta işi ve en iyi atak biçimi. Çünki gemide tayfa bırakmayınca o gemi sizin oluyor. Batırmaktan daha iyi. Ama dediğim gibi; usta işi. Haritada her gördüğünüz gemi piyonu, 1 gemiyi(kendisini) gösteriyor. Gemilere asker bindirip ulaşım kolaylığı yapabiliyoruz..

    Sempati. Daha doğrusu; itibar. Oyunda böyle yüksek tutmanız gereken bir seviye var. Dünya üzerindeki itibarınız önemli. Bunu, diğer devletlerin kapitallerine, diplomatik binalar(yeni bir terim ürettim) kurarak sempatimizi arttırabiliriz.

    Ve teknoloji. Bu 4 hecede çok şey var. Sizin bir teknoloji ağacınız var ve buradan, askeri, sivil, politik, ekonomik araştırmalar yapıyoruz. Ve sonunda "era(çağ)" atlıyoruz. Oyunda toplam 3 tane çağ var. Çağ atlarken size politikanızın ne olacağını soruyor. 2. çağa geçerken iki seçenek var. Otokrasi(tek merkez yönetim) veya demokrasi. Bunlardan herbirinin avantajı, etkileri, ve getirileri var. Otokrasideki geliştirebileceğimiz teknolojiler farklı, demokraside farklı. Mesela, otokraside altın üretimimizi arttıran bir geliştirme var. Demokraside bu yok, başka birşey var. Ayrıca demokrasiyi seçersek dünya ülkeleri arasında bir itibarımız olur. Otokraside direk düşüyor sempati puanları. Sonra 3. çağa atlarkende 2 seçenek var ama otokrasiyi yada demokrasiyi seçtiğinize göre değişiyor. Otokraside monarşi ve birşey daha var. Demokraside de cumhuriyet ve birşey daha var. Tabi aynen bunların etklileri ve farklılıkları var. Ama benden size bir tavsiye: demokrasi ve cumhuriyeti seçin, sempatileriniz gitmesin

    Arkadaşlar oyunda barbarlığa yönelik ne yaparsak bu hoş karşılanmıyor. Yani itibarınız direk düşüyor. Mesela bir yere, direk girdiniz. Hemen düşüyor. Önce oraya "sana savaş aççam, savun kendini!!" dememiz lazım. Ayrıca savaş esirlerinide kesip biçersek sempatimiz hayli düşüyor. Otokrasiyi seçmek, monarşi ile ülke yönetmek, bunlar hor görülüyor..

    Evet arkadaşlar, Imperial Glory isimli oyunu sizlere elimden geldiğince tanıtmaya çalıştım. Bu oyunu bence almalısınız. Fazla uzun oyalama ömrü olmasada, oynanılabilir güzel bir yapım. Herkese iyi geceler....











    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Jansay -- 11 Eylül 2009; 5:33:37 >
    _____________________________

    Eğer bir kurbağa hemencecik yakışıklı bir prense dönüşürse, bu peri masalıdır. Eğer bir kurbağa yavaşça yakışıklı bir prense dönüşürse, bu modern bilimdir. -Kent Hovind




  • Bütün incelemeler süper.Elinize sağlık
    _____________________________
  • quote:

    Orjinalden alıntı: S@rKs-PoWeR

    Bütün incelemeler süper.Elinize sağlık







    diabolik191 all tech yapmadanda yenebilirim seni

    spanish, teuton veya bizans milletiyle(Paladin ve bombard tower)


    _____________________________

    Eğer bir kurbağa hemencecik yakışıklı bir prense dönüşürse, bu peri masalıdır. Eğer bir kurbağa yavaşça yakışıklı bir prense dönüşürse, bu modern bilimdir. -Kent Hovind




  • Hangi yiğit,kendine güvenen,yakışıklı mı yakışıkLı biri çıkıp da MediaveL 2 TotaL War'ın ses dosyasının winrarLı boyutuna bakar ki ?

    Verdim gazı , hadi bakaLım
    _____________________________
  • Total olsa bakarımda...
    _____________________________
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Ultimir

    Total olsa bakarımda...


    SağLık oLsun , yinede sağoL
    _____________________________
  • SVGA süpersin.


    Az caesar III oynamadım.
    _____________________________
  • Züpper konuya züpper incelemeler...
    _____________________________
  • Add me
    _____________________________
  • Hangi oyun favorin????.Jansay kızıyo ama ben sorayım
    _____________________________
  • Dam4Ge hoşgeldin


    S@rKs-PoWeR ayıpsın üyeler arası soru-muhabbet serbest
    _____________________________

    Eğer bir kurbağa hemencecik yakışıklı bir prense dönüşürse, bu peri masalıdır. Eğer bir kurbağa yavaşça yakışıklı bir prense dönüşürse, bu modern bilimdir. -Kent Hovind
  • Arkadaşlar bir yararlı linkte benden!

    http://forum.donanimhaber.com/m_20890235/mpage_1/key_//tm.htm#20919813


    Age of Empires II Tam Çözüm, DOGPRO isimli forum üyemizden



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Jansay -- 5 Şubat 2008; 17:08:41 >
    _____________________________

    Eğer bir kurbağa hemencecik yakışıklı bir prense dönüşürse, bu peri masalıdır. Eğer bir kurbağa yavaşça yakışıklı bir prense dönüşürse, bu modern bilimdir. -Kent Hovind
  • World in Conflict (PC)
    World in Conflict bize yabancı bir yapım değil aslında. Şöyle geçen senelere bakarsak Massive Entertainment’ın, Ground Control serisini hatırlayabilirsiniz. İlk Ground Control gerçekten başarılı bir yapımdı. Pek fazla sesini çıkarmadan piyasaya sürüldü. Kaliteli grafikleri, konusu ve oynanışıyla zamanındaki birçok stratejiden daha iyiydi. Çoğu stratejinin aksine kaynak toplayıp, birim üretme mantığı yoktu. Bunun tam tersi olarak birim üretmeden, sadece belli sayıda adamla belirli görevleri yapıyorduk. Her adamımız gerçekten değerliydi. Bir birim kaybetmek bile bazı zamanlar kötü sonuçlara dahi neden oluyordu. Mikro uygulayıp, çeşitli taktikler yaparak düşmanları yok etmeye çalışıyorduk. Taktik bolluğu ve bunları uygulamak açısından kaliteliydi. Bu oynanış tarzı onu gerçekten farklı kılıyordu. Ek paketle beraber GC devam etti. Aradan zaman geçti ve Massive Entertainment ikinci Ground Control’ü duyurdu. GC2, birincisinden çok daha gelişmiş grafikleriyle ve yeni özellikleriyle dikkat çekiyordu. Özellikle grafik açısından birçok FPS’yi de geride bırakıyordu. Buna rağmen az sistem ihtiyacı ve çoğu PC’de rahatça oynanabilmesi en büyük artılarından biriydi. Senaryoyu devam ettiriyordu ve hikayenin geri kalanında neler olduğunu öğrenebiliyorduk. Ground Control serisi birinci ve ikinci oyunu olarak başarılı olmasına rağmen, herkese hitap eden bir seri değildi. Kendine ait bir oyuncu kitlesi tarafından daha çok oynandı. Bir süre Massive Entertainment’ta pek fazla ses çıkmamıştı ki, World in Conflict’i duyurana kadar.

    Dünya kaos içinde

    Massive Entertainment durdu durdu ve sonunda bombayı patlattı. World in Conflict geçmişi başarılı bir firmanın yeni projesi. Uzun zamandır videoları ve ekran görüntüleri ortalıklarda dolaşıyordu. Verilen bilgiler ve detaylar gerçekten insanın ağzını sulandırıyordu. Zaman geçti ve sonunda oyunun demosu yayınlandı. Demo tam olmasa bile World in Conflict’le ilgili olarak çoğu şeyi bizlere sundu. Oynanıştan, grafiklere ve performansına kadar fikir sahibi yapabiliyordu. Ama takıldığım nokta gerçekten çoğu oyuna taş çıkartacak olan grafiklerin, sistemleri oldukça zorlaması ve yüksek ihtiyacıydı. Özellikle demodaki testi yaptığımız zaman bazı acı gerçeklerle karşılaşabilirdik. Yüksek sistem ihtiyacı ve performans sorunu tam sürümde çözülür deyip geçmiştim. Sonunda zaman geçti ve World in Conflict tam sürümüyle piyasaya çıktı.

    Yapımda ilk dikkat eken nokta grafikler. Zaten demoyu oynadıysanız grafiklerin ne kadar harika olduğunu az çok biliyorsunuzdur. Massive, Ground Control’den beridir devam ettirdiği muhteşem görsellik olayını bu oyunda da aynen sürüyor. Directx 10 destekli grafikler gerçek anlamda piyasadaki birçok FPS oyunundan çok daha iyi diyebilirim. Özellikle Zoom yaptığınız anda detaylar gözünüze çarpacaktır. Normalde strateji oyunlarında birimlerin üzerindeki detaylara pek önem verilmez. Uzaktan sesi hoş gelen davul gibi, birimler ve çevre uzak bir açıdan gerçekten etkileyicidir. Ama yakına gelindiği zaman bulanan kaplamalar, detaysız modellemeler kendini belli eder. Fakat World in Conflict’te bu olay yok. Yakına geldiğinizde birimlerin üstündeki detayları, çevredeki kapmaları, Shader’ın ne kadar iyi kullanılabildiğini görebilirsiniz. Aynı şekilde oyun içindeki efektler de gerçekten çok etkileyici. Patlamalar, çıkan dumanlar, şehir ışıkları, güneşin yansıması, ışık oyunları, gölgelendirmeler kaliteli yapılmış. Hepsi bir olduğunda muhteşem bir savaş atmosferini ortaya çıkartıyor. Tabii ki bunda Directx 10’un da etkisi var. Özellikle çatışmaları yakından izlemek çok zevkli. Çünkü grafiklerle beraber harika animasyonlar World in Conflict’te yer alan unsurlardan biri. Birimlerin vurulduğunda veya araçların patladığında verdikleri tepkiler, askerlerin ateş ederken ki halleri vs… gerçekten çok ince detayları görebilirsiniz. Ayrıca etkilenen çevre atmosferi ve savaşı tamamlayan son etken. Sessiz ve ıssız gözüken zarar verilmeyeceği düşünülen bir yerleşim birimi, bir anda cehenneme dönebiliyor. Ama bu görselliğin ve etkileyiciliğin bir faturası var. Demoda da yer alan yüksek sistem ihtiyacı ve performans sorunu tam sürümde aynen devam ediyor. Belki tam sürümde biraz daha optimize edilerek, oyunun daha hafif kalması sağlanabilir diyordum ama olmamış. Yapımı gerçekten oynamak için yüksek bir isteme ihtiyacınız var. MassTech Engine gerçekten kaliteli bir motor olmasına rağmen ağır bir fatura ödettirebiliyor. Grafikleri kısarak oynayabilirsiniz, grafikler düşük seviye de bile güzeller. Ama o zamanda ayrıntılar konusunda kısık kalıyorlar.

    Yapım oynanış açısından Ground Control serisini oynayanlar hiç de yabancı gelmeyecektir. Çünkü Massive’in önceki stratejilerindeki gibi “Kaynak topla, birim üret yok” kuralı aynen devam ediyor. GC2’de yaptığınız görevlere karşılık belli bir puan kazanıyorduk ve yeni birimler çağırabiliyorduk. İşte aynı sistem World in Conflict’te devam ediyor. Görevleri yaptıkça, savaştıkça belli puan kazanıyoruz. Kazandığımıza göre istediğimiz birimin sadece hangi noktaya ineceğini belirliyoruz. Bundan sonra yeni birim emrimize giriyor. World in Conflict’te Makro yapılamayacağı için yine Mikro olayı ön planda. Mikro yaparak birimlerimizi en az zararla kurtarıp, karşıya en fazla zararı vermeliyiz. Uyguladığımız taktik ve yaptığımız Mikro savaşın kaderini belirliyor. Eğer yanlış bir taktik yaparsak tüm oyunu çok kısa sürede kaybetmemize neden olabiliyor. World in Conflict içinde gerçekten tek bir birim dahi önemli. Taktik ve Mikro yaparak başarılı olmaya çalışırken, yapay zeka da armut toplamıyor. Gerçekten de yapay zeka oyunda zorlayıcı. Bazı zamanlar bizleri tongaya düşürecek taktikler yaparak şaşırtabiliyorlar. Bu yüzden uyguladığımız taktiğe dikkat etmeliyiz.

    Üç iki bir ve sessizlik

    Oyundaki sesler kaliteli, kontroller ise oyuncu dostu diyebilirim. Grafiklere eş olarak aynı şekilde harika sesler var. Atmosferin görsel kısmı yanında işitsel olarak tamamlıyorlar. Seslendirmeler ve efektler son derece iyi. Her aracın sesi neredeyse ayrı ayrı. Eğer dikkatli dinlerseniz, seslerdeki ince detayları duyabilirsiniz. Massive’i gerçekten bu anlamda kutluyorum. Kaliteli grafiklerle öne çıkarken sesleri ikinci plana atmamışlar ve uğraşıp yapmışlar.

    Oyundaki ara birim son derece kullanışlı. Aradığınız veya ulaşmak istediğiniz menüyü direk karşınızda görebiliyorsunuz. Karman çorman yapılmamış. Görsel açıdan oyuncu ara birime baktığı zaman kafası karışmıyor. Bazı oyunlarda öyle ilginç arabirimler olur ki, kullanıcı baktığı zaman neyi ne yapacak kafası karışır. Ama bunu World in Conflict’te göremiyorsunuz. Zaten bir süre sonra kısa yol tuşlarına alışıp, ara birimi biraz daha es geçeceksiniz.

    Oyunda taraflar arası denge son derece iyi ayarlanmış. Zaten geçmişinde başarılı stratejilere imza atan firma, World in Conflict’te kıvamı tutturmuş. Birimler arasındaki üstünlük ve denge genel olarak başarılı. Ama arada bir iki hata olabiliyor. Fakat bu ufak hatalar pek fazla göze çarpacak veya ortamı baltalayacak cinsten değil. Hangi tarafı alırsanız alın, kesinlikle denge formülünün iyice harmanlanmış ve yapım içinde oturaklı olduğunu görebilirsiniz.

    Yıkım her yerde

    World in Conflict’in konusu GC serileri kadar daha detaylı değil. Ortalıkta 3. Dünya Savaşı var. Almanların Avrupa’ya saldırması, Sovyetlerin çökmesi ve süper güç olarak Amerika’nın bu olaya müdahale etmesi ortalığın karışması senaryosu işleniyor. Yapımda görevleri yaptıkça senaryo hakkında daha çok bilgi ediniyorsunuz. Ama gene öğrendiklerimiz gene bilindik klasik şeylerden oluşma.

    Artık çoğu stratejide standart olan serbest kamera açısı sayesinde, her noktayı görüp ona göre kritik müdahaleler yapma ve taktik geliştirme imkanımız var. Zaten böyle bir oyunda kameranın açısının serbest olması gerekir. Sonuç olarak World in Conflict buram buram kalite kokan bir oyun. Kesinlikle oynanmalı ve el atılmalı. Ama en büyük kusuru gerçek anlamda bir sistem canavarı olması. Görsel yönden resmen tavan yapan bir oyun. Ama bunun faturası ağır oluyor. Rahat oynamak için iyi bir sisteme sahip olmak gerekiyor. Oyunun minimum sistem ihtiyaçlarının biraz daha üstünde bir sistemle oyunu oynamanızı tavsiye ederim. Eğer sisteminize güveniyorsanız deneyin.








    alıntıdır



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Newresim -- 5 Şubat 2008; 17:33:55 >
    _____________________________




  • Newresim inceleme için teşekkür ederiz
    _____________________________

    Eğer bir kurbağa hemencecik yakışıklı bir prense dönüşürse, bu peri masalıdır. Eğer bir kurbağa yavaşça yakışıklı bir prense dönüşürse, bu modern bilimdir. -Kent Hovind
  • bu oyun stratejimi aksiyonmu???
    _____________________________
    Intel I3-10100F|MSI B460M-A PRO|Gigabyte GTX 1660 Super OC|Sapphire Pure 625W|Crucial Ballistix 16GB 3200 MHz DDR4|SanDisk Ultra 3D 1TB NVMe M.2 SSD|LG 24" LCD|



    When The World Is Mine, Your Death Shall Be Quick And Painless!
  • ya beyler ben ismimi değiştircem ama bi yardım edin sarks power attın linki okudum ama yardım olucak bişi bulamadım
    ben ismimi Ottomaniac olarak değiştricem
    ne yapmam gerektiğini anlatırmısınız (resimli olabilir)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Jan!ssaRy -- 5 Şubat 2008; 18:01:36 >
    _____________________________
    Intel I3-10100F|MSI B460M-A PRO|Gigabyte GTX 1660 Super OC|Sapphire Pure 625W|Crucial Ballistix 16GB 3200 MHz DDR4|SanDisk Ultra 3D 1TB NVMe M.2 SSD|LG 24" LCD|



    When The World Is Mine, Your Death Shall Be Quick And Painless!




  • şu imperial glory yazısını yazarken canım ig çekti kurdum

    medieval II'de kasıyor zaten(laptop) O yüzden medieval değilde onun türevini oynarız bizde


    Avusturya'yı alıp, her yeri fethetçem
    _____________________________

    Eğer bir kurbağa hemencecik yakışıklı bir prense dönüşürse, bu peri masalıdır. Eğer bir kurbağa yavaşça yakışıklı bir prense dönüşürse, bu modern bilimdir. -Kent Hovind
  • bence sen yeni bi labtop yada masaüstü al yada bize gel oynarıs takılırız
    _____________________________
    Intel I3-10100F|MSI B460M-A PRO|Gigabyte GTX 1660 Super OC|Sapphire Pure 625W|Crucial Ballistix 16GB 3200 MHz DDR4|SanDisk Ultra 3D 1TB NVMe M.2 SSD|LG 24" LCD|



    When The World Is Mine, Your Death Shall Be Quick And Painless!
  • 
Sayfa: önceki 3940414243
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.