Şimdi Ara

Sinir Krizi

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
10
Cevap
0
Favori
1.771
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Günlük olağan streslerin yanında sinir krizlerine neden olan fizyolojik koşullar nelerdir? Sinir krizi esnasında sinir hücreleri ölür mü? Sinir krizi öncesinde, esnasında ve sonrasında görülen belirtiler nelerdir?
    Sinir krizi esnasında aslında kriz geçiren sinirlerimiz değil, adrenal bezlerimizdir. Yüksek oranda stres, bir sinir krizinin temel nedenidir. Stres, sadece bizi sinirlendiren, canımızı sıkan veya aşırı derecede heyecanlandıran olaylardan kaynaklanmaz. Günlük yaşantımızda meydana gelen birtakım alışkanlık değişimleri (beslenme veya uyku düzeni değişiklikleri gibi), bir yerden başka bir yere taşınma ve hava değişimleri gibi birçok olay, stres sebebidir.
    Stres nedeniyle, “GAS-Genel Adaptasyon (Uyum) Sendromu” adı verilen bir dizi fizyolojik değişim tetiklenir. Bu sendrom 3 aşama içerir: 1) Alarm, 2) Karşı koyma, ve 3) Patlama.
    Bu evrelerin her biri, böbreklerimizin üzerinde yer alan adrenal bezler tarafından düzenlenir. Adrenal bezlerin iç kısmına “adrenal medulla” adı verilir ve buradan adrenalin ve noradrenalin hormonları salgılanır. Bu iki hormon, vücudumuzun stres verici koşullar ile savaşmasına yardımcı olur. Adrenal bezlerin dış kısmı ise “adrenal korteks” olarak isimlendirilir ve bu bölgeden de çeşitli hormonlar salgılanır. Kan şekeri ve vücutta mineral dengesinden sorumlu olan bu hormonlar da, ağır stres koşulları altında, enerji ve kan içeriği sağlamaları yoluyla vücuda yardımcı olur. Bunlar, GAS sendromunun karşı koyma aşamasını teşkil eder. Stres belirli bir oranın üzerine çıktığında ise, sinir krizi dediğimiz olay meydana gelir. Burada gerçekleşen şey, patlama fazına ulaşma ve artık hormonların, vücudun kendi iç dengesini sağlayamaz olmaları durumudur. Vücuttaki enerji ve mineral dengesinin alt üst olması sonucu beyin, kalp, kan damarları, bağışıklık sistemi ve vücudumuzun diğer birçok bölgesi etkilenir. Bu tip bir patlama durumu, vücudun belirli bir bölgesinin veya vücudun tamamının güçsüz düşmesi ile sonuçlanır. Fizyolojik stres sonucu ortaya çıktığı bilinen hastalıklar arasında kanser, şeker hastalığı, otoimmün rahatsızlıklar, astım, adet düzensizlikleri, artrit, kolit, ülser, kalp hastalıkları ve depresyon sayılabilir.
    Yaklaşan bir sinir krizinin belirtileri çoğunlukla yorgunluk, halsizlik, irritasyon, iştah azalması, kan basıncında kronik yükselmeler, şevk ve ilgi azalmasıdır.
    Strese karşı egzersiz, meditasyon, masaj, düzenli uyku ve tatil gibi rahatlatıcı şeylerin yanı sıra; iyi bir dinleyici ile konuşma ve dengeli beslenme gibi koşullar da yardımcı olabilir. Vitamin ve mineral kürleri de stres ile savaşmada yardımcı olacaktır. Stresli koşullar altında, vücut bol miktarda potasyum kaybeder. C vitamini ise, adrenal bezlere yardımcıdır. Bu tip vitamin ve minerallerin vücutta eksikliği, strese karşı dayanıksız olmayı beraberinde getirecektir.

    Deniz Candaş


    olduğu gibi buradan alıntıdır:

    http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php?kategori_id=2&soru_id=147







  • Yapay Zekanın Yanıtı

    Sinir Krizi Sonrası Neler Beklenmeli?

    Bir sinir krizinden sonra, genellikle hem fiziksel hem de duygusal semptomlar yaşayabilirsin. Bu semptomlar kişiden kişiye değişebilir ve şiddeti değişebilir.

    Fiziksel Semptomlar:

    • Yorgunluk ve bitkinlik
    • Kas gerginliği veya ağrıları
    • Baş ağrıları
    • Mide bulantısı veya kusma
    • Titremesi
    • Hızlı veya düzensiz kalp atışı
    • Nefes darlığı

    Duygusal Semptomlar:

    • Kaygı veya endişe
    • Panik ataklar
    • Sinirlilik veya huzursuzluk
    • Konsantrasyon güçlüğü
    • Uyku sorunları
    • İştahta değişiklikler
    • Sosyal durumlardan kaçınma
    • Hayattan zevk alamama

    Sinir Krizi Sonrası Ne Yapmalısınız:

    • Dinlenin ve kendinizi sakinleştirin.
    • Derin nefes egzersizleri yapın veya meditasyon gibi rahatlama tekniklerini deneyin.
    • Sevdiklerinle bağlantıda kalın ve onlardan destek isteyin.
    • Sağlıklı beslenin ve düzenli egzersiz yapın.
    • Yeterince uyku alın.
    • Stres kaynaklarını belirleyin ve bunlarla başa çıkmak için adımlar atın.

    Profesyonel Yardım Almak:

    Sinir krizi semptomların günlük hayatını önemli ölçüde etkiliyorsa, profesyonel yardım alman önemlidir. Bir terapist veya danışman, duygularınla başa çıkmana, stresle başa çıkma mekanizmaları geliştirmene ve yaşam kaliteni artırmana yardımcı olabilir.

    Unutma, bir sinir krizinden sonra iyileşmek zaman alabilir. Sabırlı ol ve kendine karşı şefkatli davran. Bu süreçte sana yardımcı olabilecek birçok kaynak bulunmaktadır.

    Yapay Zekanın Yanıtını Genişlet
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Yeni Türkü



    Strese karşı egzersiz, meditasyon, masaj, düzenli uyku ve tatil gibi rahatlatıcı şeylerin yanı sıra; iyi bir dinleyici ile konuşma ve dengeli beslenme gibi koşullar da yardımcı olabilir. Vitamin ve mineral kürleri de stres ile savaşmada yardımcı olacaktır. Stresli koşullar altında, vücut bol miktarda potasyum kaybeder. C vitamini ise, adrenal bezlere yardımcıdır. Bu tip vitamin ve minerallerin vücutta eksikliği, strese karşı dayanıksız olmayı beraberinde getirecektir.



    Özellikle de sağlam bir dostla iki çift laf etmenin çok büyük bir faydası olduğunu düşünüyorum. Bunaldığım, patlayacak gibi olduğum durumlarda ilk başvurduğum yöntem budur.
  • Dün ilk defa sinir krizi geçirdim

    2-3 günlük stresin patlaması 2 saatlik histerik davranışlara sebep oldu.

    Etkisi geçene kadar 4 saat geçti diyebilirim. Sonrada araştırma gereği hissettiğim ne yaşadığımı
  • Eğer patlama olmuyorsa o zaman depresyon mu oluyor?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: TuVNeRa

    Eğer patlama olmuyorsa o zaman depresyon mu oluyor?


    Evet ya da hayır diyemedim, sanırım bu sorunun kesin bir cevabı yok. Stresle başedebilir, ya da hayatını güzelleştirip, dostlarınla zaman geçirebilirsen (yada partnerinle) stress ne derece artarsa artsın insanı etkileyemeyebilir. Ama eğer desteğin yoksa, başetmek zor oluyor olmalı. Depresyon hakkında böyle birşey buldum, daha doğrusu çok şey var ama bu site nedense güvenilir geldi.

    Depresyon Nedir?

    Kişide kalıtımsal, çevresel ya da hormonal bozukluklar sonrasında gelişen çökkünlük halidir. Aşağıdaki dokuz belirtiden en az beşinin (ilk iki belirtiden en az biri bulunmak üzere), en az iki hafta süresince var olması durumuna "major depresyon" denir.

    Belirtiler
    1-Hemen her gün ve günün büyük bir kısmında gözlenen çökkün bir duygu-durum hali ( kendini mutsuz,ağlamaklı,kederli hissetme hali).
    2-Hemen her gün yaklaşık gün boyu süren tüm ya da çoğu etkinliğe karşı ilgi ve zevk almada azalma (daha önce keyif alınan işler,hobiler ve alışkanlıklardan artık hoşlanmama,mecburen yapma hali,(dünyayı verseler umurumda değil şeklinde bıkkınlık hisleri,bazı kişilerde cinsel isteksizlik ).

    3-Diyet uygulanılmamasına karşın önemli derecede kilo kaybı ya da alımı ( bir ay içinde vücut ağırlığının %5 'inden fazlasının artması ya da azalması) ya da hemen her gün iştahta artma yada azalmanın olması.

    4-Hemen her gün uykusuzluk ya da aşırır uyku hali.

    5-Hemen her gün olağan beyinsel ve vücutsal işlevsellik,hareketlilik halinde azalma ya da huzursuzluk (oturmayı veya yatmayı yeğleme ya da sıkıntıdan yerinde duramama)

    6-Hemen her gün halsizlik ,yorgunluk hisleri,daha önceki günler kadar enerjik hissetmeme.

    7-Hemen her gün kendini değersiz hissetme,küçük görme,kendini beğenmeme,suçlu ya da günahkar hissetme hali.

    8-Hemen her gün düşünme ya da konsantrasyon yeteneğinde azalma olması (konuşulanlara,okunan şeylere,izlenilen tv programlarına dikkatini verememe, söylenilenlerin bir kulaktan girip diğerinden çıkması gibi) ya da kararsızlık hali.

    9-Tekrarlayan ölüm düşünceleri,intihar planları veya eylemlerinin varlığı.

    Depresyonu Anlamak

    Çoğu araştırmada % 8-20 oranında major depresyon düzeyinde depresif şikayete rastlanmıştır. Kalıtımsal eğilimin olduğu major depresyon vakalarının 30 lu yaşlarda en yüksek düzeyde olduğu gözlenmiştir.

    Major depresyon ayrılmış ve boşanmış kişilerde en çok;bekar ya da evlilerde ise önceki gruba oranla daha az gözlenmiştir. Eşini yeni kaybetmiş kişilerde ise gene yüksek oranda major depresyona rastlanmıştır. Gene bir çalışmanın sonuçlarına göre bekar kadınlarda evlilere göre daha az oranda depresyona rastlanmış ; erkeklerde ise evlilik, depresyon riskini bekarlığa göre azaltmıştır. Bu kişilerin ailelerinde intihar ve alkolizme yüksek oranda rastlanmıştır.

    Yapılan bir çalışmada son beş yıl içinde en az altı ay süre ile işsiz kalan kişilerde 3 kat daha fazla major depresyona rastlanmıştır.

    Major depresyonun erkekler için hayat boyu görülme olasılığı % 2-12 ; kadınlar için % 5-26 arasında bulunmuştur. Araştırmalara göre her yıl major depresyon hastalarına yüz bin kişide 247-598 kadın; 82-201 erkek yeni vakanın eklendiği saptanmıştır.

    Depresyonun oluşumunda etkili olan kişisel özellikler:

    -Öfke ve nefretin, çevresindeki kişilerin kaybına yol açacağı düşüncesiyle onlara yönlendirilemeyip, kendisine yönlendirilmesi (bu yapıdaki bir kişilik hayatın ilk 1-2 yıllık döneminde düzenli ve yeterli bir anne-çocuk ilişkisi yaşamamıştır.Kişinin yaşadığı depresyon gerçek ya da farz edilen bir kayıp ile bağlantılıdır).
    - Kişinin kendisi,çevresi ve gelecekten beklentileri,idealleri ile kendi gerçek durumu o kadar farklı, gerçekdışı ve orantısızdır ki , bu yüksek standartlara ulaşamamak kişide güçsüzlük ve yalnızlık düşünceleri ile depresyona yol açabilir.

    -Kişinin süper egosu ( üst benlik) o kadar kuvvetli ve baskındır ki sürekli kişiyi kısıtlayıp, suçlar, zevk verici ,rahatlatıcı etkinliklerden ala koyup, adeta işkence eder.

    -Kişinin çevresindekiler ondan o kadar çok şey beklemektedir ki ,kişinin bu beklentileri karşılaması olanaksızdır. Bu da zayıflık ve çaresizlik düşüncelerinin gelişip, depresyona gidişe yol açabilir.

    -Kişinin küçüklüğünden itibaren sevip, saygı ve gurur duyacağı, ondan da destek ve sıcaklık göreceği, benzemek istediği, imrendiği, idealize ettiği düzeyde bir kişi (baba, anne, öğretmen ,akraba vs) yoktur. Bu da kişiliğin gelişimini olumsuz yönde etkiler ve kendine güven kaybı ve depresyona yol açabilir.

    -Çocuklukta anne-baba ayrılığı ya da kaybı, stresli koşullar karşısında yeterli desteği bulamayıp, yanlış ya da yetersiz başa çıkma mekanizmaları geliştirmesine, bu da ileri dönemde depresyona zemin hazırlayabilir.

    - Sahip olunan kişilik yapıları da depresyon gelişiminde etkilidir. Obsesif-kompulsif ,bağımlı, histrionik ve sınırda (borderline) kişilik bozukluğu gösterenlerde depresyona eğilim daha yüksektir.

    Kaynak :http://www.psikiyatrist.net/depresyon.htm




  • Kesin cozumu nedir depresyonun? Mutlak ilac tedavisi sart midir?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Adrenalin patlaması, bu çok tehlikeli. Verdiği ölümsüzlük hissi ile gözün dönüyor. Bütün duyuların durduğu an, yorulmazsın, acı çekmezsin, hissetmezsin.

    Nasıl oluyor?

    Vücudun fazla heyecana bağlı olarak aşırı derecede adrenalin salgılamasından kaynaklanır.Salgılanan adrenalin kişiye farkında olmaksızın ekstra bir güç gelmiş gibi bir his verir.Reflekslerde hızlanmaya,aşırı cesaretlenmeye neden olur.Burada extra güçten kasıtta budur.Ekstra güç kelimesi nadirende olsa kas lifleri aşırı gelişmiş olan insanlarda görülebir.
    Adrenalin patlamasında vücuttaki kol ve bacak gibi uzuvlarda hissizlik meydana gelir.Örneğin; Bir koşuda zorlanıp aşırı ısınan bacaklar yorulmaya bağlı olarak dururlar.Ancak yoğun derecede salınan Adrenalin buna izin vermez (bir süre daha).Adrenalinin etkisi geçtiğinde çok zorlanan bacaklarda vb. şiddetli ağrılar baş gösterir ki,bu ağrılar zorlamaya bağlı olarak 15 gün kadar sürebilir.
    Adrenalin(Epinefrin), böbreküstü bezlerinin iç kısımları tarafından öz bölgede salgılanan bir hormondur.


    Doğada bu hormonun görevi, organizmayı acil harekete hazırlamaktır. Etkisini, nabzın atışı, kanın iç organlar ve deriden kaslara sevk edilmesi, karaciğerdeki glikojenin glikoza değişmesi ve böylelikle, acil bir enerji kaynağı sağlanması şeklinde gösterir. Heyecan ve korku durumunda adrenalin salgılanması artar. Kan damarlarını genişletir. Acı hissini azaltır. Göz bebeklerinin büyümesiyle göze alınan ışık artar, daha net ve hızlı görüş sağlanır. Adrenalin hormonunun yarılanma ömrü 20-60 saniyedir.
    Adrenalinin salgılanması sırasında:
    1. İskelet kaslarına ait arteriollerde genişleme, düz kas ve sindirim sistemine ait arteriollerde daralma meydana getirir.
    2. Coroner arterler genişler,
    3. Kan basıncı yükselir,
    4. Kalp atış hızı artar,
    5. Göz bebekleri(pupilla) büyür,
    6. Kan şekeri(glisemi) yükselir.


    Not; Sinir krizi, depresyon vb. yazılmışken bunu da eklemek istedim.




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: El Fuego

    Kesin cozumu nedir depresyonun? Mutlak ilac tedavisi sart midir?

    Ben çözümü doğada buldum.
    Dağcılık,kayak,dalış,yüzme veya piknik.
    Çıplak ayakla çimenlerin üzerinde top oynamak bile başka güzel
  • quote:

    Orijinalden alıntı: KayhanKaan

    quote:

    Orijinalden alıntı: El Fuego

    Kesin cozumu nedir depresyonun? Mutlak ilac tedavisi sart midir?

    Ben çözümü doğada buldum.
    Dağcılık,kayak,dalış,yüzme veya piknik.
    Çıplak ayakla çimenlerin üzerinde top oynamak bile başka güzel

    Sartlar ve zaman elvermiyor saydiklarina.

    Herseyin sebebi insanoglu maalesef. Bir sekilde soyutlamak lazim; ama nasil?
  • 2yıl önceki halim.

    bağırarak konuşur elim titremeye falan başlardı ilaç falan derken düzeltik.

    insanlarla polemikten falan kaçınıyorum sırf bu yüzden.

    dayak yiyeceğimi bilsem de kafa göz girişiyorum.

    ki lisede çoğu kez dayak yedim
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.