Apple “Hello Again” adı altında yaptığı etkinlikle yeni Macbook Pro’larını tanıttı. Yaklaşık olarak 4 sene sonra yenilenen modellerde ilginç değişiklikler var diyebiliriz. Tanıtımın hemen ardından Türkiye satış fiyatları da apple.com üzerinden açıklandı. Eskiden en yüksek model fiyatı 9700TL olan 15” Macbook Pro fiyatlarında artık tavan ücreti yeni model ile 11099TL oldu. Peki yeni Macbook’larda ne değişti ?

 

 

 

Beklendiği gibi Apple yeni kasa dizaynında 12”’lik Macbook modellerini örnek aldı. Artık ayrıca yeni bir renk olarak da gümüşün yanında uzay grisi var. 13” ve 15” modellerinde yapılan kasa değişikliği ile 13” modeli 1.4KG ağırlığında ve bir önceki modelden yüzde 17 daha ince bir yapıda. 15” modeli ise yine bir önceki modelden yüzde 14 daha ince ve 1.8KG ağrılığında. 18mm’den 14.9mm’ye düşürülen ağırlığına rağmen Macbook Pro halen 10mm inceliğe sahip olan HP’nin Spectre ve Acer’ın Swift 7 laptoplarından daha kalın. 

 

Yeni nesil Macbook’larda en çok dikkat çeken özelliklerden biriside Force Touch Trackpad’in tam olarak 2 katı büyütülmesi. Macbook’ların en başarılı özelliklerinden biri olan ve kullanım kolaylığı ile öne çıkan trackpad artık Magic Trackpad 2  aksesuarı ile neredeyse aynı boyutta ama kasaya entegre bir şekilde kullanılabilecek. Klavye tarafında ise yine 12” Macbook’da ilk olarak rastladığımız kelebek mekanizmasının, 2.nesil geliştirilmiş bir versiyonu kullanılmış. İlk nesil kelebek klavyesi düz yapısıyla çok şikayet almıştı ancak Apple bu yeni nesil klavyenin gezinme ve tepki sürelerinin çok daha başarılı olduğunu söylüyor.

 

 

 

Apple yeni nesil Macbook Pro’ya Apple Pay ödemelerini yapabilmenize olanak sağlayan Touch ID yerleştirmiş. Touch Bar içerisinde en sağda yer alan bu parmak izi okuyucusu iPhone 6S’lerde kullanılan donanım ile aynı. Apple’ın T1 çipinin desteklediği Touch ID ile artık Macbook üzerinde Apple Pay ödemelerini yapabilecek ya da sisteme girişlerde parmak izinizi kullanabileceksiniz. Bunun haricinde bir yine parmak izinin okutulması ile beraber kullanıcı hesapları arasında hızlı bir şekilde geçişte yapabileceksiniz.

 

 

 

Lansmanın belki de en heyecanlandıran tarafı Macbook’lar üzerinde fonksiyon tuşlarının kaldırması ile yerine gelen ve Touch Bar adı verilen özellik oldu. OLED bir ekran üzerinde Macbook’un çeşitli fonksiyonlarını kontrol edebildiğiniz bu mekanizma ile uygulamaların çeşitli özelliklerini direk olarak klavyeden kontrol edebileceksiniz. Galaxy Note 4 Edge telefonunda Edge ekranını hatırlarsınız. Bir uygulama içerisinde iken eğer o uygulama destekliyorsa, uygulamanın çeşitli özelliklerini direk Edge ekranı üzerinden kontrol edebiliyorduk. Macbook üzerinde de uygulamaların destek vermesi ile, çeşitli özellikler Touch Bar üzerinde kullanabilecek. Örneğin Safari içerisinde tam ekran kullanırken açık olan sekmeleri Touch Bar üzerinde görüntüleyebilecek ve bunlar arasında hızlı geçişler yapabileceğiz. Bir nevi uygulamaların menüleri içerisinde yer alan çeşitli özelliklerine direk olarak klavye üzerinden kolay erişim sağlanabilecek diyebiliriz. Apple Touch Bar’ın özelleştirilmesi için gerekli olan yazılımı da geliştiricilerin hizmetine sundu. Eski fonksiyon tuşlarını ben çok kullanıyordum diyenler de merak etmesin zira FN tuşuna basılı tutmanız ile beraber yine bu fonksiyonları Touch Bar üzerinde kullanabilmek mümkün olacak. Microsoft uygulamaları, fotoğraflar , mesajlaşma ve Final Cut Pro gibi bir çok uygulama Touch Bar desteği ile geliyor olacak. Touch Bar ayrıca özelleştirilebilir bir yapıya da sahip. Bu şekilde finder kullanımı gibi bir çok alanda, Apple’ın desteklediği oranda bu OLED barı kendi zevkimize göre kullanabileceğiz. Touch Bar’da tıpkı Macbook ekranı gibi geniş renk skalası P3 destekliyor.

 

Touch Bar’ın sol tarafında yer alan ESC tuşu her zamanki yerinde Sierra tarafından yönetilecek. Duruma göre iptal veya onay tuşları da, ESC yani çıkış tuşunun yerinde belirebilecek. Orta kısımda ise uygulamaların kısa yol fonksiyonlarını kontrol edebileceğiniz alan yer alacak. Son bölümde ise parlaklık,ses ve Siri gibi yine sistem fonksiyonlarını kontrol edebileceğiniz bölüm olacak. Bu bölümü ayrıca arzu ederseniz kapatabilir ve uygulama alanını buraya doğru genişleterek daha geniş bir alanda kullanabilirsiniz. 

iPhone 7 Plus incelememde yeni Wide Color Gamut geniş renk skalasını sizlere tanıtmış ve yeni nesil Macbook Pro’lar da geleceğini söylemiştim. Apple 5k iMac, iPad Pro 9.7’ ve iPhone 7 modellerinden sonra artık yeni nesil Macbook’larda da P3 geniş renk skalasını kullanıyor.  Macbook Pro’nun yeni nesil kullandığı ekran panelleri de artık %67 daha parlak, %67 daha yüksek kontrastlı ve %25 daha fazla renge destek veriyor. Ekranı ise 12inch bir Macbook kadar ince.  Ekranın parlak değeri ise 500nit.

 

İşlemci tarafında da yenilikler var. 15” modelinde Intel Core i7 6.nesil işlemci, bir önceki nesilden 2.3x daha hızlı Radeon Pro ekran kartı ve 2TB’a kadar %50 daha hızlı SSD ile geliyor. Polaris mimarisi kullanılan Radeon Pro 14nm FinFet işlemi ile üretilmiş. 15” giriş modelinde Radeon 450 bir üst modelde ise Radeon 455 ekran kartı yer alıyor. Her ikisi de 2GB ön bellek ile gelen bu modelleri arzu ederseniz özelleştirerek 4GB belleğe sahip Radeon Pro 460’a yükseltebilirsiniz. SSD ise önceki modellerin aksine değiştirilebiliyor. Buda gelecekte yükseltme yapmak isteyen kullanıcılar için güzel bir haber.

 

 

 

Yeni termal mimarisi ile daha sessiz bir Macbook olacağı Apple tarafından söylenen yeni modellerin, hoparlör yapısı da daha geliştirilmiş. İki kat daha fazla dinamik aralığı kullanan hoparlörler, %58’e kadar daha yüksek ses ve iki buçuk kata kadar daha yüksek bas oranlarını önceki nesille göre verebiliyor. 13” modelinde ise harici ekran kartı yok ve modeline göre Core i5 ve i7 işlemcileri ile Intel Iris Graphics kullanılmış.  Tüm modellerde maksimum değer olarak 16GB’lık bellek seçeneği yer alıyor. Apple pil ömrünü korumak adına 16GB’den daha fazla bellek seçeneği olmasına izin vermemiş.

Yeni Macbook’ların belki de en çok eleştirilen tarafı bağlantı noktaları. 4 adet Thunderbolt 3 USB-C girişine sahip olan Macbook’lara artık display port, HDMI hatta USB bağlantılı bir cihaz eklemek için maalesef dönüştürücü satın almanız gerekiyor. Bu dönüştürücülerinde ek olarak 150 TL ve üzerinde maliyeti olduğunu hatırlatmak isterim. iPhone’unuzu şarj etmek istediğinizde bile maalesef dönüştürücü kullanmak zorundasınız. Bu dört portun üzerinden herhangi biriyle de ayrıca cihazı şarj edebileceksiniz tabi yine aynı şekilde Magsafe şarja da bu noktada elveda demek zorunda kalıyoruz. Bu arada cihazı 2 noktadan da iki ayrı adaptörle, aynı anda şarj edebilirsiniz ancak Macbook böyle bir durumda sadece tek bir şark noktasından güç çeker. Belki merak edeniniz olur diye bu bilgiyi de eklemek istedim. Bu yeni bağlantı noktaları belki 3 sene sonra standart hale gelebilir ancak günümüzde yaygınlaşmaması ve bir çok dönüştürücü ihtiyacı ile dağınıklık yaratacak olması sebebiyle pratik bir kullanım oluşturmayacaktır.  Bu arada 4 adet Thunderbolt portlu modeller minimum 7199TL’den başlıyor Bunun altındaki modellerde 2 adet bağlantı noktası var. Bu bağlantı noktalarından birisini şarj için kullanacağınızı düşünürsek geriye düşük modeller için sadece bir adet USB-C portu kalıyor. 4 adet bağlantı bulunan modellerde 2’si solda diğer ikisi ise cihazın sağ tarafında yer alıyor.

Apple lansmanda Macbook’ların 2 adet 5K harici monitörü aynı anda destekleyebileceğini LG monitörler üzerinde gösterdi. Tanıtımda LG monitörlerin kullanılması, üretimi durdurulan Cinema Display’den sonra Apple’dan yeni bir monitörün belirli bir süre daha gelmeyeceğini gösteriyor . Bu arada lansmanda gösterilen LG monitörler Tunderbolt 3 bağlantısını destekleyecek ve 4K modeli 699.95 dolar, 5K modeli ise 1299.95 dolardan Apple Store’da satışa çıkacak.

Yeni nesil Macbook Pro yine 10 saat batarya ömrü sunuyor. Eski fonksiyon çubuğunu geri istiyorum diyenler için ise 13”’lik düşük seviye bir model sunulmuş ve fiyatı 5309TL. Uzay girişi rengi de bu model için sunulmamış. Apple’ın meşhur ışıklı logosu da maalesef artık yok. Arka aydınlatmalı logo kaldırılmış. Kullanıcıların en beğendiği özelliklerinden biri olan ışıklı Apple logosu için bazı kullanıcılar garantilerini hiçe sayarak iPhone’larının içini açtırtıp arka taraftaki logoya ledler yerleştirerek cep telefonlarında da logoyu ışıklı yapabiliyordu. Ancak Apple bu özellikten sıkılmış olsa gerek.

Macbook Pro’lar yeni neslin açıklanması ile beraber ayrıca ufak bir zamda gördüler. Türkiye’de 15” 512GB modeli 9700TL’den satılıyordu.

 

 

 

Bu model harici ekran kartı olan tek modeldi. Yeni fiyatların açıklanması ile beraber de 512GB’lık versiyonun fiyatı 11.099TL’ye yükseldi.  Ancak bu sefer Apple ekran kartını daha düşük bellekle diğer modele de koydu ve fiyatını da 9499 TL olarak açıkladı. Ancak 256GB SSD’ye sahip bu modelde depolamayı 512GB’a özelleştirilmiş sipariş olarak çıkardığımızda fiyat yine 10.299TL olarak gözüküyor ve eskiye oranla daha pahalı bir alım seçeneği olarak karşımıza çıkıyor.

Yeni Touch Bar özellikle tasarımcılar için kullanım kolaylığı açısından bir çok avantajı beraberinde getirecek. İlk aşamada Touch Bar destekli gelecek olan Final Cut Pro ile, full ekran modun da çalışmakta olduğunuz timeline üzerindeki projenizi Touch Bar üzerinden kontrol edebileceksiniz.  Adobe’un ürünü olan Photoshop’ta ise yine Touch Bar’ın kolaylıkları kullanılabilecek.

Apple Macbook Air tarafında ise herhangi bir değişikliğe gitmedi 13” modeli aynı şekilde satışa devam edecek. Bir çok kişinin taşınabilirliği ile tercih ettiği 11” modelinin üretimi ise sonlandırıldı. Bununla beraber retina ekrana sahip olmayan Macbook Pro 13” versiyonunda satışı yıllar sonra durduruldu. Tüm bu değişikliklerden sonra dizüstü tarafında satılan Apple’ın en düşük ücretli ürünü, 13’lik Retina ekrana sahip olmayan Macbook Air modeli oldu. Bu modelin fiyatı şu an için 4069TL.

En pahalı Macbook Pro modelinin özelliklerini yükseltmek istediğiniz zaman ise ödeyeceğiniz rakam tam olarak 17.099TL.
Yeni Macbook Pro 720p Facetime HD kamera, Bluetooth 4.2 bağlantı, 802.11ac, 802.11a/b/g/n  gibi WiFi protokollerini de ayrıca destekliyor.

 

iOS 10.1 ile tüm kullanıcılara açılan portre modunu profesyonel bir kamera ile karşılaştırıp sonuçlarını ustamız Alphan Yılmazmaden ile beraber yorumladık. Bakalım iPhone 7 Plus'ın Bokeh fotoğraflar çekebilen yeni modu ne kadar başarılı ? Videomuzda ayrıca kaliteli bir Bokeh çekimini nasıl yapabileceğimizi de gösterdik. 

 

Apple iPhone 7 Plus’da dizayn açısından değişen fazla bir şey yok. Yuvarlanmış köşeler ve 7000 serisi alüminyum ile oluşturulan kasası daha önceden sızdırıldığı için bizleri çok da şaşırtmadı. Bir önceki model ile karşılaştırdığımızda ön tarafta herhangi bir değişikliğin olmadığını görüyoruz. Arka taraftaki çift kamera, yukarı ve aşağı alınarak değiştirilen anten çizgileri ve 3.5mm Jack girişinin olmaması bu seneki yenilikler.

 

Apple geçen senenin Rose Gold modelinden sonra bu senede Jet Black ve Black olarak iki yeni renk seçeneğini karşımıza çıkarıyor. Jet Black Apple’ın çizilme  uyarılarına rağmen ilk günden tükenmiş durumda. Mat siyahta yine kılıfla kullanılması gerejen bir renk. Bu iki yeni modelde anten çizgilerinin rengi de siyah olduğu için yekpare bir görünüm sunuyor. Diğer renkler olan Gümüş, Altın ve Rose Gold’da anten çizgileri siyah modellere göre daha belirgin.

 

iPhone 7 Plus’ın selefine göre boyutları tamamen aynı, ağırlık olarak ise 188gram  yani 6S Plus’dan 4 gram daha hafif. Geçmiş yıllarda sürekli incelen ve hafifleyen iPhone, bu sene kasa ölçülerinin ve tipinin de aynı kalması ile ağırlığından bir şey kaybetmedi. 172g’lık iPhone 6 Plus’a göre daha ağır olmasının sebebi de 6S ile beraber getirilen ve iOS 10 ile çok daha işlevsellik kazanan 3D Touch teknolojisi.

 

 

 

Apple ilk defa S serisi bir iPhone’dan sonra tasarımı değiştirmedi. Bir çok kişi bundan yola çıkarak önümüzdeki sene iPhone serisinin 10. Yılının kutlanacağını ve S serisinin ilk defa pas geçilerek iPhone 8 gibi özel bir serinin üretileceğini belirtiyor. Kısaca Apple’ın bu seneyi idare ettiğini düşünüyorlar.

 

 Eskiden çok kızdığımız ama zamanla alıştığımız dışa doğru sarkan kamera boşluğu 7 Plus modelindeki çift kamera ile daha da büyüdü.. Bu boşluk telefonun düz bir zeminde dengede durmasına da engel oluyor. Kamera ve ana ekran tuşunda safir cam kullanılmış olsa bile telefonu yine de kılıfla kullanmanızı tavsiye ederim.

 

 

Ön Tarafta yer alan ana ekran tuşu artık basmalı bir yapının aksine dokunmatik olarak karşımıza çıkıyor. Taptic Engine olarak adlandırılan titreşim motoru siz home tuşuna bastığınız zaman tepki vererek basma hissini taklit ediyor. Oldukça başarılı diyebiliriz zira tuşun dokunmatik olduğunu ancak telefon kapanıp Taptic Engine devreden çıkınca anlıyoruz. Ayarlardan bu titreşimin şiddetini de belirleyebiliyorsunuz. Taptic Engine bildirim çubuğu dahil olmak üzere telefonda bir çok farklı işleme tepki veriyor.  Bu motorun yazılımcılara da açılması ile artık uygulamalar veya oyunlarda bu motordan yararlanabilecek. Tıpkı PS4 Dual Shock kolunda olduğu gibi oyun oynarken de farklı titreşimlerle geri dönüşüm sağlanabilecek.  Gelecek iOS sürümlerinde home tuşu için kaydırma hareketleri gibi çeşitli işlevlerde Apple tarafından atanabilir.

 

Home tuşu dokunmatik yapısının yanında aynı zamanda her zaman olduğu gibi Touch ID teknolojisini de barındırıyor. Parmak izinizin tanınıp ekranın açılması, diğer modellerde olduğu yine oldukça hızlı.

 

 

 

iPhone 7 ve 7 Plus üzerinde artık 3.5mm Jack girişi yok. Apple’dan önce, Motorola’nın  5.19mm inceliğindeki Moto Z ve LeEco’nun Le 2 ve Le Max 2 telefonlarında da 3.5mm Jack girişi kaldırılmıştı. Apple bu teknolojiyi eski olarak nitelendirip kablosuz kulaklık kullanımına geçiş yapmak istiyor. Eski kulaklıklarımız için kutu beraberinde bir adaptör geliyor. Ancak bu adaptörün şarj sırasında kullanılması da lightning portunu kullandığı için mümkün olmayacak.

Audiophille yani seste mükemmelliğin peşinde koşan ve kablosuz çözümlerden yana olanlar içinde maalesef kötü bir haberimiz var. Bluetooth olarak iPhone’larda müzik çıkışı 256Kbps VBR AAC formatı ile sınırlandırmış. Bu iTunes üzerinden satın alınan müziklerle aynı kalite demek. Ancak daha yüksek kalitede ki kayıpsız sesler için yeterli değil. Audiophille’ler açısından şu an en iyi seçenek ise Lightning üzerinden çıkış almaları. iPhone ile beraber gelen Earpods kulaklıkta  lightning ucuna sahip ve geçen seneki kabloya göre 8cm daha uzun. Yeni kulaklıklarda ayrıca lightning ucu ile beraber plastik bir yapı kullanılmış ve bu da eski silikon modele göre daha dayanıklı olmasını sağlamış. Ses kalitesi için ise geçen seneki ile aynı düzeyde ancak başarılı olduğunu söyleyebilirim.

3.5mm Jack girişinin kaldırılması ile arka tarafta oluşan boşluğa Taptic Engine konulmuş. Bu bölgede ayrıca Barometre havalandırması da yer alıyor. Alt tarafta yer alan hoparlör ızgarasının ise herhangi bir amacı yok sadece sağ taraftaki stereo hoparlör ile simetriyi sağlaması için konulmuş. Bu ızgaralar üzerinde soldaki en son ve sağdaki en başta yer alan delikler mikrofonu barındırıyor.

 

 

iPhone artık IP67 sertifikasına sahip. 1 metreye kadar 30 dakika suya dayanıklı ve tamamen toz geçirmez. 3.5mm Jack girişinin kaldırılması ve telefonun iç yapısında aralık bırakılmaması ile bu dayanıklılık sağlanmış. Apple yine de su sızmalarını garanti kapsamı dışında tutuyor. Telefonun sağlam yapısını sağlayan yapıştırıcılar su geçirmezlik açısından çok önemli. Herhangi bir tamir sebebiyle içinin açılması durumunda bu yapı bozulabilir. Donanımhaber olarak daha önce   ’de telefonun tuzlu suya karşı direncini 50 dakika boyunca test etmiştik. iPhone fazla basınca maruz kalmadığı ve sudan hemen sonra  tatlı su ile yıkandığı için herhangi bir sorun çıkmamış ve cihazı kullanmaya devam edebilmiştik. Apple ayrıca suya maruz kalınmasından sonraki beş saat telefonun mutlaka şarj edilmemesi konusunda uyarıda bulunuyor. Lightning girişinin üzerinden kısa devre yaşanmaması için bu süre gerekli. Telefonlarınızın uzun kullanım sonrasında yıpranma payı ile suya direnci zamanla düşebilir bunu da belirtmek isteriz.

iPhone 7 Plus 2014 yılında ilk çıkan iPhone 6 Plus ile aynı çözünürlükte, yani 1080 x 1920 Full HD olarak karşımıza çıkıyor. Geçen seneki 6S Plus modelinde de aynı çözünürlük kullanılmıştı. Bu sene ise bazı önemli yenilikler var.  HD Retina olarak nitelenen yeni ekran %25 daha parlak. iPhone 6S Plus’ın 550nitlik değeri iPhone 7 Plus’da 625nit’e yükseltilmiş. Ancak tıpkı Samsung marka telefonlarda olduğu gibi bu maksimum değeri sadece otomatik parlaklık modunda alabiliyorsunuz. Normal modda ise 570nit civarı bir değer alıyorsunuz ki günümüz ekranların  da parlak açısından oldukça yeterli bir değer olarak gözüküyor. Yurt dışında yapılan testlerde ise iPhone 7’nin otomatik parlaklık değeri, daha da fazla olarak 702nit değerinde ölçülmüş. Otomatik ayar harici maksimum kullanım ise 602nit olarak yine yurt dışı c  incelemesinde yer almış.
iPhone 7 Plus’ın PPI değeri ise 401. iPhone 7’nin 326PPI değerine göre daha yüksek olsa da rakibi Note 7’nin 518PPI değerinin altında kalıyor. Steve Jobs insan gözünün maksimum ortalama 300 PPI değerinin üzerini algılayamayacağını belirtmiş ve bundan sonra çıkan tüm modellerde ki PPI değerleri rakiplerinin gerisinde kalmıştı. Ancak Jobs’un iddiasının ortalama değerler için geçerli olduğuna ve bu değerlerin haricinde mükemmel görüşe sahip kişilerin daha yüksek PPI değerlerini de görebileceğine dair yoğun tartışmalarda sürmüyor değil.

 

 

Rakiplerinin QHD çözünürlüklerine karşısın Full HD ekranda kalmayı tercih eden iPhone aynı zamanda Wide Color Gamut teknolojisi ile karşımıza çıkıyor. iPhone 7 ve iPhone 7 Plus DCI-P3 geniş renk skalası ile klasik SRGB renk düzenine göre daha fazla renk üretiyor. Film endüstrisinde standart olarak kullanılan DCI-P3 ile renklerin canlılığı ve doğruluğu artıyor. Parlak, enerjik yeşiller ve canlı kırmızılar Apple’ın bu yeni çalışmasında ortaya çıkıyor.  Apple buradaki hamlesi ile bir nevi Amoled ekranlardaki derin ve zengin, parlak renklerin dikkat çekmesi ile oluşan renk yoğunluğunu LCD ekranına getirmek istiyor.

Wide Color Gamut ‘un iPhone ekranlarında düzgün bir şekilde çalışabilmesi için aynı zamanda ileri düzeyde bir renk yönetimi gerekiyor. Bu renk yönetiminin geriye dönük olarak da SRGB düzeni ile çalışan uygulamaları da kapsaması gerek. Buradan anlayacağımız ise AppStore üzerindeki uygulamaların güncellenmesi gerektiği. Instagram iPhone lansmanında Wide Color destekli ekranı kullanacak özel güncellemenin yolda olduğunu belirtmişti. Diğer güncellenmelerinde zamanla yapılacağını düşünüyorum. Yine lansmanda tanıtılan ve Wide Color destekleyen Oz Kingdom’u iPhone 7 Plus üzerinde oynadığımız zaman bu teknolojinin  ne kadar başarılı olabildiğini de ayrıca görebiliyoruz.

Wide Color ile ilgili sıkıntı yaratabilecek bir başka konuda “Ya telefonda ne kadar güzel gözüküyordu bilgisayarda neden böyle bu fotoğraf?” cümlesini çok duyacak olmamız. iPhone 7 Plus’ın çift kamerası da bu teknolojiyi destekliyor. Ve bu cihazla çekilen fotoğrafların başka cihazlarda görüntülenmesi de ayrıca sorun yaratacak zira günümüzde maalesef her ekran bu teknolojiyi desteklemiyor. Apple tarafında 5K iMac ve iPad Pro 9.7inch modelleri  destekliyor. Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama iPad Pro 12.9’da Wide Color desteği yok. Ekim ayında tanıtılacağı konuşulan yeni nesil Macbook Pro’larda da bu teknolojinin olacağını düşünüyorum.

iPhone ‘da çektiğiniz bir fotoğrafı Wide Color Teknolojisine sahip olmayan bir laptop ‘da görüntülediğiniz zaman renkler solgun ve kayıp vermiş bir şekilde görüntülenecektir. Bu farkı anlatmak için ekrandaki örneklere bakabiliriz. Wide Color Desteği olmayan bir ekrana sahip kişiler burada sadece SRG B renkleri görebilecek ve Display P3 alanındaki ek renkleri algılayamayacaksınız. Android marka telefonlarda bu renklerin hepsini görebilmenizin sebebi ise Android’in renk yönetim sistemi olmaması ve renkleri doğal olmayan tonlarda çevirmesidir. Note 7 gibi bir telefonun wide Color desteği vermesine rağmen Android’in ve doğal olarak uygulamaların verememesi ise bir başka videomuzun konusu olarak sizlerle olacak.
Performans

iPhone 7 Plus gerçekten çok hızlı bir telefon. Hızını ise yeni nesil 64 Bit A10 Fusion işlemcisine borçlu. Big Little ARM mimarisine benzer şekilde Apple’ın kendi özel ARM uyarlaması olan Fusion işlemcide ilk defa 2 çekirdekli bir işlemciden 4 çekirdekli,  bir yapıya geçilmiş. Oldukça ince bir yapıda olan bu işlemci, TSMC’nin 16nm FinFET Plus işlemiyle üretiliyor. Yüksek hızdaki çift çekirdekler 2.34Ghz hızında görev yapıyor.

İşlemci üzerindeki 2 adet çekirdek yüksek performanslı işlemcilerden sorumlu ve bir önceki A9 işlemcisinden %40 hızlı, A8’in ise tam iki katı hızında. Diğer 2 çekirdek ise yüksek verimlilik esas alınarak performans çekirdeklerinin 1/5’i oranında çalışıyor ve email okumak gibi performans gerektirmeyen işlemlerin gerçekleşmesini sağlıyor. Apple tarafından dizayn edilen bir performans kontrolcüsü her iki çekirdek arasında ki geçişleri kontrol ederek pil ömrünü en üst düzeyde tutmaya çalışıyor. Oyunlar gibi yüksek işlemci gücü gerektiren durumlarda yüksek performans çekirdekleri devreye girerken, mesajlaşma veya email atma gibi yüksek güç istemeyen durumlarda ise performans çekirdekleri çalışıyor.

iPhone 7 Plus’ın yüksek verimlilik çekirdekleri ise ilginç bir şekilde sisteme kapalı olup herhangi bir benchmark üzerinde görünmüyor. İşin dahada ilginç yanı Geekbench gibi benchmarklar bu çekirdekleri hiç algılamayıp cihazı çift çekirdekli olarak gösteriyor.

Tüm benchmark testlerinde en yakın rakiplerine büyük farklar atan A10 Fusion işlecmcisi yüksek saat hızlarında çalışıyor. A10 işlemcisi yeni nesil Macbook ve Macbook Air’in Intel işlemcileri ile iPad Pro’da yer alan A9X işlemcisinden bile en azından tek çekirdek performansı ile daha hızlı çalışıyor.

4 çekirdek CPU’nun yanında aynı zamanda 6 kümeli yapısıyla grafik işlem birimide iPhone 7 Plus’ın içerisinde yer alıyor. Bu GPU önceki nesil A9 işlemcisine göre yüzde 60 daha performanslı, iki nesil önceki A8’den ise 3 kat daha hızlı çalışıyor. Enerji verimliliği açısından yine GPU’nun bir önceki nesilden %30 daha verimli çalıştığını da söyleyebilirim.

A10 Fusion içerisinde M10 adı verilen hareket algılamaya yönelik yardımcı bir işlemci daha var. M10, ivmeölçer, jiroskop ve pusuladan  verilerek çeker Apple’ın sağlık uygulamasına büyük bir güç tüketimi olmadan gönderiyor.

 

 

iPhone 7 ve 7 Plus’da 16GB’lık düşük depolama kapasitesi kaldırılarak yerine 32GB NAND depolama seçeneği konmuş.  Diğer satılan 2 seçenek ise 128 ve 256GB. NAND flash bellekleri data depolaması için herhangi bir güce ihtiyaç duymuyor
Yeni donanımın avantajlarını kullanan mevcut oyunlardan sadece Lumino City 2.44GB, Transistor 2.18GB, OZ Broken Kingdom 764MB ve CSR Racing 2, 1.45GB yer kaplıyor. 4 oyunun 7GB’a yakın yer kapladığını birde 4K Videoların sadece dakikasının 350MB olduğunu da hesaba katarsak,  32Gb’lık seçeneğinde zamanla 16GB etkisi yaratacağını tahmin edebiliriz. Bol fotoğraf çekip oyun oynayan kişilerin 128Gb seçeneğini tercih etmeleri mantıklı olacaktır.

iPhone 7 ve 7 Plus iki farklı modem seçeneği ile geliyor. Amerika’da Verizon ve Sprint, Japonya ve Çin için üretilen cihazlar Qualcomm’un Cat 12 X12 modemine sahip. Bu modemin Maksimum hızı 650Mbit. Yine Amerika’da AT&T , T-Mobile ve ülkemizde dahil olmak üzere Avrupa’da satılan modeller ise Intel’in daha ucuz olan, Cat 10 XMM7360 modemine sahip. Bu modemin download hızı ise 450Mbit. Ayrıca Intel modemler Sprint ve Verizon ile uyumlu değil yani CDMA networkunu desteklemiyor. Verizon ve Sprint tarafında satılanlar ise hem CDMA hem de GSM destekli. Bu modeller ülkemizde de çalışıyor ancak Apple tarafından en azından haberin yapıldığı tarihe kadar garanti desteği almıyordu. Qualcomm modemleri Intel’den daha hızlı ancak eşitliğin bozulmaması adına 650Mbit’lik hız 450Mbit’e sabitlenmiş. Yani her iki modelin sabit hızları aynı. Zaten 450Mbit’i kim görmüş o da ayrı bir soru. Wifi tarafında yine tüm mevcut protokoller destekleniyor.

iPhone 7 serilerinin her iki modelinde de Bluetooth 4.2 ve Apple Pay ödemelerini yapmaya yarayan NFC çipi var. Japonya için üretilen modelde ise Sony Felica NFC çipi tercih edilmiş zira bu ülkede 160 milyondan fazla işlem Felica ile yapılıyor.
iPhone bu sene sürpriz yaparak ilk defa stereo hoparlörlerle geliyor. Stereo hoparlörler Android ortamında uzun zamandır üreticilerin tercih ettiği bir özellik. Cihazın sağ alt kısmı ile üst taraftaki ahize içerisine yerleşik olan stereo hoparlörler farklı yönlere doğru ses yönlendirmesi yapabiliyorlar. HTC 10 modeli kadar güçlü bir ses yapısına sahip olmasa da özellikle Siri veya hoparlör açık bir şekilde yapılan görüşmelerde stereo sesin farkını hissedebiliyorsunuz.

iPhone 7 Plus içerisinde, geçen seneki 6S Plus’dan ve bu seneki iPhone 7 modelinden farklı olarak 3GB Ram yer alıyor. LPDDR4 ramler ile iPhone 7 Plus’ın kullanım süresi diğer tüm iPhone’lardan daha uzun soluklu olacaktır.

Gelelim iPhone 7 Plus’ı farklı kılan en önemli özelliğine yani kamerasına. A10 işlemcisinin içerisinde CPU ve GPU çekirdekleri ile beraber yeni bir resim işleme ünitesi de var. Bu ünite yeni kamera mimarisinin en önemli parçalarından biri. Ön ve Arka kamera ile yapılan tüm işlemler bu özel silikon işlemci tarafından ele alınıyor ve dolayısıyla ek bir yükün ana işlemciye binmesinin önüne geçiliyor. Hızlı odaklama, ton şekillendirmesi ve beyaz dengesi gibi tüm işlemleri gerçekleştiriyor. Dördüncü nesil ton haritalaması ve gürültü azaltma gibi bir çok işlemi içeren çip, 100 milyar işlemi saniyeler içerisinde her fotoğraf için ayrı ayrı  yapabiliyor.

Donanım olarak iPhone 7 Plus iki adet kamera ile geliyor. Bu kameralardan  biri f1/8 28mm geniş açılı lens diğeri ise f/2.8 56mm telefoto lensi. iPhone 7 Plus ile ilk defa 2x hızına kadar optik zoom yapabiliyorsunuz. Bugün her kamerada olan yazılımsal yakınlaştırmaya karşın, telefoto kamerası donanım yakınlaştırması yaparak görüntün bozulmasına engel oluyor. Ancak tabi ki telefoto kameranın diyafram açığı f2/8 buda düşük ışıkta görüntü kalitesinin 2X yakınlaştırmalarda biraz bozulmasına sebep olabiliyor. Plus kamerası videolarda 6X, fotoğraflarda ise 10X yakınlaştırma yapabiliyor. 2X’den sonraki yakınlaştırmalar tamamen yazılımsal ve görüntüde diğer telefonlarda olduğu gibi bozulmalar meydana geliyor.

 

 

iPhone 7 Plus’daki kamera iyileştirmelerinden biride f/1.8 ile geliştirilen diyafram aralığı. 6S’deki F/2.2’den sonra iyleştirme yapılsa da yine de rakibi Note 7’nin F/1.7 değerinin altında kalıyor. iPhone 7 Plus’ın  merceğine diyafram aralığından daha fazla ışık gelmesi ile gece çekimlerinde ki parlaklık ve netlik arttırılmış ancak bizim çektiğimiz örneklerde biraz kumlanma ve detaylarda ufak kayıplar yaşadık bunu da belirtelim. OIS özelliği ile de yine videolarınızdaki titreme minumuma indirilmeye çalışılmış.

 

 

 

Yolda yürürken çektiğimiz bu görüntülerde yoğun sarsıntıya rağmen 7 Plus’ın kamerası görüntüyü büyük oranda sabitleyebiliyor. Ancak telefoto kamerası devreye girdiği zaman OIS özelliği olmadığı için sarsıntılar hissedilir derecede artıyor.

 

 

 

Telefoto kamerası ile aynı zamanda derinlik algılaması yapılarak Bokeh denilen arka tarafın bulanık çıkarak odaklanan objenin ön plana çıkartılması sağlanıyor. iPhone telefoto kamerasındaki donanımı kullanarak ön tarafta İnsan veya objelere odaklanıyor ve arka tarafta kalan alan bulanıklaştırılıyor. Beta sürümünde arka plan bulanık yapılırken obje veya kişilerin kenarlarında hatalar oluşabildi. ama tabi ki adı üstünde bu henüz bir beta. Bu özellik iOS güncellemesi ile beraber Portre modu altında bizlere ileride sunulacak. Telefoto kamerasının ışık gücünün biraz düşük kalması ile bu eğlenceli modun en keyifli dakikaları ışığın yoğun olduğu yerlerde çıkacaktır diye düşünüyorum. Arka planı bulanıklaştırma efekti şu anda bir çok akıllı telefonda da yazılımsal olarak var ve ayrıca PicsArt gibi çeşitli fotoğraf işleme uygulamaları ile de çekim sonrası buna benzer efektler uygulayabiliyorsunuz. Ancak tabi ki donanım kullanımı ile çok daha başarılı sonuçlar elde etmek mümkün. Bu arada derinlik algılayıcısına sahip olan ve çift kamerası bulunan telefonu daha önce HTC M8 modeli ile denemiş ancak başarılı olamamıştı.
iPhone 7 ve 7 Plus ayrıca yeni bir Dörtlü LED Flaş ile geliyor. Bu yeni flaş %50 daha parlak ve güçlü dolayısıyla etki alanı dah     a geniş. Flash içerisinde ışıklardaki titremeyi önleyen bir sensörde var. Gece çektiğimiz örneklerde iPhone 6S Plus’a oranla çok daha parlak ve daha doğal renklerde fotoğraflar çekebildik. Fotoğraflarda iPhone 6S Plus ile 7 Plus arasındaki farkları çok net bir şekilde görebilirsiniz.  

6S serisi ile beraber tanıtılan Live Photo iPhone 7 serisinde de devam ediyor. Live Photos yazılım geliştiricilere açılması, hareketli GIF oluşturabilen uygulamaların çoğalmasını sağlayacak. iPhone 7 Plus fotoğraflardaki yüz tanıma teknolojisinin yanında ayrıca tam vücut tanıması da gerçekleştirebiliyor. c

iPhone 7’nin video çekimi ise, geliştirilmiş lens ile birlikte görüntü kalitesi olarak artmış durumda. Diyaframın genişlemesi ile beraberde gece çekimlerinde selefi 6S Plus’a göre çok daha başarılı diyebiliriz. Işık patlamalarının azalması ve kaliteli lensi ie çok daha başarılı video kaydı yapabiliyor. iPhone 7 4K 30fps, 1080p 30 veya 60fps ile 720p 30fps modlarında çekim yapabiliyor. Bunlar haricinde ise 120fps yavaş çekim ve 240fps hızlı çekim modlarıda 720p olarak mevcut. iPhone 7 Plus ile çektiğimiz bir 4K videonun 1 dakikası 350mb, 1080p 60fps bir videonun bir dakikası 180mb ve son olarak 1080p 30fps bir videonun yine bir dakikası 117mb yer kaplıyor. iPhone 7 ve Plus modellerinde 4K için herhangi bir süre limiti yok ve kesintisiz çekim yapabiliyor.

 

 

iPhone 7 Plus’da Selfie fotoğraf çekimi ve Facetime görüşmeleri için ön tarafta 7megapixel boyutunda bir kamera var. Yeni sensör teknolojisi ile bu kameranın yeterli ışık aldığı yerlerde oldukça keskin görüntüler verdiğini belirtmeliyim. OIS özelliği de yine ön kamerada mevcut. Ayrıntılı testler olmadan ilk izlenimlerim rakibi Note 7’nin ön kamerasına göre daha keskin ve net görüntüler verdiği şeklinde.

iPhone 7 Plus kamerası tıpkı ekran teknolojisinde olduğu gibi Wide Color Gamut’u destekliyor. Bu şekilde doğal tonlarda canlı resimler yakalayabiliyorsunuz. Ancak bir kez daha uyarmak isterim ki bu resimleri Wide Color desteği olmayan bir cihazda görüntülerseniz renklerde patlama gibi yanıltıcı sonuçlarla karşılaşabilirsiniz. Wide Color parlak renkleri tüm ihtişamıyla ortaya çıkarıyor. Açıkçası özellikle fotoğraf uygulamalarının güncellemeyle bu özelliğe kavuşmalarını merakla bekliyorum. Artırılmış gerçeklik alanında, çift kamerayı kullanan çeşitli uygulamalar görmemiz mümkün.

Cihazın ön kamerası ile yapılan Selfie çekimlerinde Retina Flash adıyla ekranın yüksek bir parlaklığa çıkarak flaş etkisi yaratmasıyla oluşan bir teknoloji geçen seneki modelde tanıtılmıştı. 7 Plus modelinde de Retina Flaş LED elementleri artırılarak, kameradan alınan görüntü ile renk ölçümü yapıyor ve gerektiği yerlerde fotoğraflara sıcaklık katarak çekimler gerçekleştiriyor. Yaptığımız testlerde yeni flaşın daha doğal ve insan yüzüne uygun sıcak renkler verdiğini gördük.

iPhone  7 Plus 2900mAh’lik bir batarya ile geliyor. Bir önceki model 6S plus’ın bataryası ise 2750mAh idi. Artış var gibi görünse de 2014 yılının modeli olan 6 Plus’dan 15mAh daha düşük. 6S’e göre artışın sebebi ise 3.5mm Jack girişinin kaldırılması ve orada doğan boşluğun batarya içinde kullanılması. 

 

 

iPhone 7 Plus’da maalesef hızlı şarj özelliği yok. Apple anlam verilemeyen bir şekilde beklenmesine rağmen son 2 modelinde bu özelliğe yer vermedi. Kutu içerisinden gelen standart şarj ile toplam dolum süresi 197dk. Günümüz standartlarında oldukça uzun bir süre. 80 – 90 dk. civarlarında dolan, hızlı şarj destekli Samsung modellerinin ise çok gerisinde. Macbook üzerinden USB 3.0 ile de iPhone 7 Plus 226dk. da doluyor. Ancak bu noktada ilginç bir şekilde iPad’in 12w 2.1A’lik şarj cihazı ile şar edildiğinde,  süre kısalarak 137dk.’ya düşüyor. iPad Adaptörünün fiyatı da 79TL. Ya acaba güvenlimi diye sormanıza da gerek yok çünkü Apple’ın sitesinde ürün açıklamasında açıkça iPhone telefonlarını da şarj edebileceği yazılmış. iPad şarjı ile yüzde 85 civarı dolma süreside 89dk ve bu hızlı şarjın yokluğunda iyi bir süre.

 

 

Batarya süresi olarak 7 Plus başarılı bir telefon. Özellikle A10 Fusion işlemcisinin enerji verimliliği çok iyi kalibre edilmiş. Pil ömrünü ölçmek adına yaptığımız testlerde iki farklı kullanım senaryosu denedik. İlk kullanımımızda ekran parlaklığını full yaparak kullandık. %100’den pil bitene kadar yaptığımız tüm işlemleri sol taraftaki tabloda tek tek görebilirsiniz. Sağ tarafta ise genelleme yaparak cihazı ne kadar kullandığımızı gösterdik. Bu senaryo ile iPhone 7 Plus’ı 11 saat boyunca kullanabildik. İkinci senaryoda ise ekran parlaklığını orta seviyede tutarak %100’den  %50’ye kadar kullandık. %50’den sonra ise 0 seviyesine kadar pil tasarruf modunu açtık. Bu kullanım şekliyle telefon bir günden fazla açık kaldı. Bu testlerin sonucunda iPhone 7 Plus’ın bir gün boyunca yeterli olacağını rahatlıkla söyleyebilirim. Ancak yine de iPhone 7 Plus uzun şarj süresi ve hızlı şarj özelliğinin olmaması ile bizden eksi puan alıyor.

Apple 3.5mm kulaklık girişini kaldırması ile beraber iPhone’lar da kullanılmak üzere yeni bir kablosuz kulaklık geliştirdi. AirPods adıyla satışta olacak olan bu kulaklık sahip olduğu sensörlerle kulaklığın üzerine çift dokunmanız ile beraber Siri’yi çalıştırabiliyor.. Ses ivmeölçerleri sizi konuşurken algılayarak kulaklığa giden harici sesleri kısabiliyor. Bluetooth bağlantısı üzerinden çalışan AirPods iPhone’larla oldukça kolay bir şekilde hemen eşleşebilmesini de içindeki W1 çipine borçlu. Bu çip kulaklık genelinde kaydırma hareketleri gibi bir çok işlemi yöneterek başarılı bir şekilde çalışmasını sağlıyor.

 

 

 

 

 

iPhone 7'nin 6'dan en büyük farkı artık suya ve toza karşı dayanıklı olması. Peki suya karşı dayanıklı derken ne kadar dayanıklı? Miami'de kızgın kumlardan serin sulara dalıyor ve iPhone 7'i denizde test ediyoruz.

 

Videonun 2. yarısında ise sizler için tasarım farkları ve kameranın gündelik performansı üzerinde değerlendirmelerimiz yer alıyor. 

 

   

 

Herkese Merhabalar

 

Google haritalar servisinin kullanımı oldukça basit. Bunun için Android cihazınızda yerleşik gelen Haritalar uygulamasını kullanabilirsiniz. Uygulamayı açtıktan sonra ise gitmek istediğiniz lokasyonu arama çubuğuna yazmanız yeterli. POİ yani Point of Interest, Türkçe anlamı ile ihtiyaç noktaları açısından Google Haritalar servisi dünyanın en gelişmiş Poi desteğine sahip uygulamalarından bir tanesi.  Herhangi bir Poi aramak için arama çubuğunu kullanabilirsiniz. Örneğin yakınlardaki benzin istasyonları için “Benzin İstasyonları Kadıköy” yazmanız yeterli. Türkiye üzerinde bir restoran, örneğin size yakın bir Çin lokantası aramak istediğinizde ise arama çubuğuna giriş yapabilirsiniz.  

 

 

 

Haritalar üzerinden ev ve iş yeri adresinizi girmenizi tavsiye ederim çünkü bu özellikler Google Now servisi ile beraber kullanıldığı zaman oldukça fayda sağlayabiliyor. Google Now şu an için tüm fonksiyonları ile beraber kullanılmasa da ülkemizde açık durumda. Yalnız aktive etmek için cihazın dilini bir kereliğine İngilizce yapmak daha sonra home tuşuna veya sanal tuşlara basılı tutmak lazım. Now seçeneği aktif olduktan sonra ise cihaz dilini yeniden Türkçe yapabilirsiniz.  Now kartları size sürekli olarak ev ve işyerinize olan mesafelerinizi gösterebiliyor ve bu kart üzerinden hemen navigasyon başlatabiliyorsunuz.

 

 

Lokasyon servislerinde izin vermeniz halinde Google sizin dolaştığınız tüm yerlerin bir kaydını tutuyor. Bu kayıtlara uygulama veya web üzerinden daha sonra ulaşabiliyorsunuz. Arzu ederseniz de ayarlar içerisinden bu kayıtları silmeniz mümkün.

 

Google Haritalar üzerinden istediğiniz yeri kolay bir şekilde paylaşabiliyorsunuz. Aynı şekilde burayı kaydederek daha sonra yerlerim kısmından kolay bir şekilde ulaşabiliyorsunuz.

 

Google Haritalar, internet üzerinden çalışan bir uygulama ancak haritaları çevrimdışı olarak cihazınıza indirerek kullanma şansınız var. Bunun için çevrim dışı alanlar üzerinden istediğiniz bölgenin haritasını cihaza indirebilirsiniz. İndirmek istediğiniz alan çerçeve içerisinde olan yer ile sınırlı olacak. Başka bir yeri indirmek istediğinizde yeniden indirme yapmanız gerekli. Çevrim dışı modda trafik hizmeti gibi internet bağlantısı ihtiyacı duyan servisleri de kullanamayacağınızı ayrıca belirtmek isterim.

 

 

Haritalar uygulamasında iki parmağınızı ekrana bastırıp yukarı doğu çekerek bazı binaların 3 boyutlu görüntülerini de ayrıca görebilirsiniz.

 

Uygulama belirlediğiniz mesafeler arasındaki uzaklık birimlerini de size sunabilme yeteneğine sahip. Bunun için uygulama içerisinde bir yeri işaretledikten sonra en alta gelerek hedef işaretini haritada istediğiniz yere sürükleyebilir ve başlangıç noktasına olan uzaklığını KM bazında ölçebilirsiniz.  

 

Whatsapp üzerinden herhangi biri size bulunduğu lokasyonu gönderdiği zaman bunu direk olarak Google Haritalar üzerinden açabilir ve bu bölgeye trafikli navigasyon başlatabilirsiniz.

 

Google Haritalar Trek adında yeni bir proje ile Off-Road yani yol dışında kalan alanlarda da Maps hizmeti vermeye başladı. Web üzerinden görüntüleyebileceğiniz bu belirli bölgelerde bina içlerinde ya da belirli alanlarda gezinti yapabilirsiniz. Google, mekan çekimleri için Türkiye içerisinden de kiralama hizmeti yapabilmenize olanak sağlıyor. Hali hazırda bir çok mekan bu özelliği kullanmaya başlamış durumda.

 

 

 

Web üzerinden canlı trafik bilgisini takip edebileceğiniz gibi aynı zamanda tipik trafik işaretini seçerek ilerleyen saatlerde tahmini trafiğin nasıl olacağını da görebilirsiniz.

 

Web üzerinden görüntülediğiniz herhangi bir mekanı da kolay bir şekilde cep telefonunuza gönderebilirsiniz.