Şimdi Ara

Sevdiğiniz Şarkılar Size Ne İfade Ediyor...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
5
Cevap
0
Favori
317
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Sevdiğiniz Şarkılar Size Ne İfade Ediyor...

    Evet arkadaşlar sorum açık ve net.Ben genelde yabancı ağırlıklı şarkılar dinlerim ve bu şarkılar arasında bana en çok yaşam sevinci,sil baştan başlayabileceğimi, tekrar sevebileceğimi ve Aşık olmanın güzel birşey olduğu hissini verebilecek şarkı olan Kaci-I Will Learn To love again diyebiliyorum.
    Karamsarlığa kapıldığımda ilaç gibi geliyor boyle şarkılar.

    Yabancı-Türkçe Fark etmez Size Katmış olduğu duygu önemlidir.

    Sagopa Kajmer Ayri bir kefe onu hiç karıştırmıyorum.



  • Sago'dan 24 , nakarati ;

    Dudaklarım kilitli,
    hoşçakal bugün,
    sen de yolcusun,
    dünlerimde sorgusun ve 24lük yorgunsun,
    git de dinlen gidenlerle yarınım kapıda bekliyor
    ve son veda zamanı.



    yasadigim olaylarla birebir oldugu icin super sarki
  • Sadece Death - Voice of the Soulun neler ifade ettiğini buraya yazsam sığmaz.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: nieaufgabe


    quote:

    Orjinalden alıntı: Powermove

    Sadece Death - Voice of the Soulun neler ifade ettiğini buraya yazsam sığmaz.

    Yaz.

    Şuan saatin 06:40 olmasından dolayı yazmaya başlasamda sonunu getiremem. Yaşadığım bazı özel durumları düşündürüyor, onları da burada yazmak istemem. Ama illa birşeyler istiyorsan başka bir forumdan alınma yorumlar. Zaten yorumlardaki çoğu şeyle duygu/düşüncelerim örtüşüyor.



    * harika bir death klasigi. enstrumantal

    * şarkı başlar ve siz ''şimdi kopacak'' dersiniz... biraz sonra ''ama şimdi gircek chuck'ın (r.i.p.)vokali'' dersiniz... ama çok beklersiniz... mükemmel enstrumental...

    * the sound of perseverance albumunun altinci sarkisidir. ugruna gitar ile sohbetler gibi trendy bir isme sahip bir kitap yazacak kadar guzel parca.

    * introda telleri ceke ceke atılan arpejinde,ustuste solo atan elektrolarda,basılan her notada hem icimi burkar hem de guclukle bastırılan bi ciglik atma hissiyle doldurur.

    * gercektende ruhun sesi..hayatimda dinledigim en güzel enstrümental sarki..cok duygulu bi aninda insani hüngür hüngür aglatabilecek derecede etkili..dinlemeden anlasilamiyacak birsey..mükemmelligin sinirinda, daha öteside var midir bilmiyorum (bunlari yazarken bi yandanda sarkiyi dinledigim nasilda belli..)

    * (bkz: gitarin agladigi parcalar)

    * dostumun bana yolladigi mektubu okurken fonda calmami emrettigi sarki. aman allahim, tam bir mektup okuma suresinde. bu kadar mi guzel olurmus bir sarki. rip chuck.

    * şarkının 1:10 dakikasında giren karşılıklı gitar şeyleri iki ozanın atışması gibidir sanki, böyle içinizden geçen bir 3:42 dakikalık şarkıdır..evet içinizden geçip gider.

    * ruhun aynası,
    dolmuş bir sinir tabancasının tetiği,
    tek efkar kaynağı,
    intihar sebebi..

    tekrar tekrar dinlendiğinde hiç bir acının dindiremeyeceği kadar bunaltan parça...

    viskiyi kolayla karıştırıp bile içemeyen birisine şişeyi dikleten ve hala acısını dindiremeyen tek parça...

    eğlence dışındaki tek alkol sebebi...

    ölüm öncesi ses...

    ruh haline göre ayar veren başka bir parça daha yok bu dünyada...

    * aglatan, aglatan, aglatan sarkı. hem gitar aglar hem sizi aglatır, ruhunuz daralır camı pencereyi acıp bagırmak istersiniz.

    * insanin ruhuna isleyen sarki. bir digeri icin the forgotten part 2

    * ruhunuzda taşıdığınız tüm duyguları, iyisiyle olsun kötüsüyle, bir anda aktif hale getirebilen şarkı. hepsinden daha önemlisi sanki kendi sonunu hissedercesine yazmış bu şarkıyı chuck...

    * başlıklar listesinde adı görüldüğü anda tüyleri diken diken edebilecek bir etkiye sahip, tüm müzik tarihinin en "samimi" ve en "içten" parçalarından biri. saf bir duygu dışavurumu.

    * symbolic kaydedilirken yazilmis, ama o albume konmamis harika enstrumantal.

    * insanı muthiş bir duygu seline sokan chuck babanın yarattığı en dehşet hadise.. tapılası şarkı..

    * daginik kafa, bunalmis ruh hali gibi durumlarda dinlendiginde insani 1000 kat derinlere iten, muzikalitenin dorugundaki death parcasi

    * $ahane $ahane..

    * death'in ruhu penceleyen parcasi.. notalardaki oynamalar, degisim, ruha dokunuslar..
    icinizdeki yanardagin patlayisini tetiklemesi..
    gozyasi ve acinin sentezi, kekremsi bir tat..
    hayat yokusu ve yokusun ardindaki inisin silueti..
    dinlendiginde, insanin tum bir yasami hissetmesi, "kendi" celiskileri arasinda kendi olmaya cabalayan kisinin yitirilisi.. titreyis, dogal tepkime. sayet evren sonsuz ve biz olumlu varliklar isek, bu notalar ve etkiler nereye peki sorusunun gokyuzune karismasi.. evet, gokyuzune karismak..
    son notalar ardindaki sessizlik. ve bir daha..

    * dinlerken, aslında içten içe ağlatan ve insanın kımıldamasına mani olan şaheser.

    * huzur yok, aşk yok, tatsızlık var bu şarkıda. tatsız bir ruhun yansıması. ama bilge bir ruh. aşkı yaşamış bir ruhun şarkısı belki ama aşk acısı değil anlattığı kesinlikle. o aptal aşk şarkılarından değil. birine bişeyi anlatma ihtiyacı duymuyan bir ruhun bestesi. kendi varlığını, kendi ruhunu anlayacak olanları da, anlamayacak olanları da anlayan ve anlatan bir ruhun şarkısı.

    usanmış bir ruhun bestesi. usanmış ama hareketsiz olmayan... memnun olmayı memnun olmayarak öğrenmiş bir ruhun. problemleri kabullenen bir ruh. bir meleğin şarkısı değil bu. bir meleğin anlayabilceği bir şarkı da değil. ya da henüz ilk kez aşık olmuş birinin. ya da tek hissettiği önündeki tutarsız uzuv olan birinin anlaması mümkün olmayan bir şarkı.

    bir insanın ruhunun yansıması. her ruh üzerinde yansıması farklı olan bir şarkı. asil bir ruhun şarkısı. bizim ruhlarımızda bir yerlere dokunuyor bu şarkı.

    cesarete, asalete, acıya, gerçekliğe, dolayısıyla gerçeğin kabullenilmesine, bilgeliğe, erdeme, hataya, var olana...

    acizlik değil ama belki hazımsızlığımızı anlatıyor. ya da öğrenmenin bedelini.bu şarkı bilgeliğe ulaşmanın ürünü.

    * 24 perde ve 6 telle yapilabilecek sanat eserlerinin en yuce, en yogunlarindan bir tanesi. ruhun dile gelip susmadigi, susturulamadigi nota kombinasyonu.

    * üzerinde yapabilecegim tanimlamalarin eksik kalacagi, her dinledigimde biraz daha derine isledigini fark ettigim ruhun, ruhlarin cigligi; duygularin ve hayallerin kirilganligini, hüznünü, heyecanini, yakinmalarini yansitan bir ayna.

    * bu şarkı tek bir hissi uyandırır... farkında olmak.

    * ilk defa dinleyen kisilerde çok ama çok buyuk bir ihtimalle yutkunma ve nefes darligi yasatan, hayal gucunun, bilek gucunun, zihin gucunun otesinde sarki. her turlu sevincin, keyfin ve akabinde yasanilan huznun ve insanin içini soguk tereyagina dalmis sicak biçak gibi kesen o nefis acinin konusturdugu ruhun sesi.

    * playlıst katılıdır.o kadar ugras playlıst yap sonra bu parca cıkınca 10 kere ust uste dınle olmaz kı kardesım boylede parca yapılmazkı.

    * sozlerinde soyle bir sey gecer:

    "......................................"

    yaralarini yalatir insana.

    * her notasında bambaşka bir acının kodlandıgı, muzikal anlamda çoktan kürkçü dükkanı mertebesine gelmiş duygu resitali, gözyaşı tetikleyicisi, ruh zımparası. bütün sözler anlamını yitirdiğinde, bütün karanlık acılarla başbaşa kalınıp winamp'ten medet umulmaya başlanıldıgında sabah-öğle-akşam birer doz alınması farz olan post-aşk antibiyotigi, zehir gibi eriten acıyı gözyaşı formatında dışarı atan panzehir şarkı

    * yaşayan herhangi bir varlığın bir daha asla böyle bir beste yapamayacagini,böyle bir şekilde o besteyi icra edemeyegini düsündürten,bunalımlara sürükleyen ve o bunalımlarda(aslında çoğu bunalımda) fonda çalan şarkı...

    dinlemeden ölünmemeli,hatta benim cenazemde çalmalı bu şarkı...

    * dehanın asla engellenemeyeceğinin, hayat karşısına ne sorunlar çıkartırsa çıkartsın varolmanın, sesini duyurmanın bir yolunu bulabileceğinin en güzel kanıtı. bastırılmaya karşı gelen, etrafında olup bitene karşı sessiz kalmayı reddeden, ve büyük ihtimalle üzücü bir şekilde bu farkındalığının bedelini acı çekerek ödeyen pırıl pırıl bir ruhun sesidir, 3 dakika 32 saniye boyunca süren çığlığıdır.

    * her notasıyla, riffiyle yürek söken death şaheseri. yapılmış en iyi enstrümantal şarkılardan biri, belki birincisi.

    * insanı melankoli ve hüznün doruklarında gezdiren bir agir metal

    * özel bir şarkıdır, başkalarının dinlemesini istemezsiniz.
    şiir gibidir, notalar özenle işlenmiştir.
    dost gibidir, eksik yanlarınızı size söyler.
    düşman gibidir, en olmadık zamanda keyfinizi kaçırır.
    rüya gibidir, zevklidir ama çabuk geçer.
    kabus gibidir, nefessiz bırakır ama uyanamazsınız.

    voice of the soul bütün tanımların ötesinde, "bak şu şarkıyı kesin dinle süper bişey"lerin sınırları dışında bambaşka bir muzikal figürdür.

    * bütün aktörler,figuranlar sahneyi terkettiginde aslan gibi tek başına duran, varoluşunu sadece kendisine borçlu, abide gibi kompozisyon. arpejlerine, tellerdeki nazik titremelerine kurban oldugumun şarkısı.

    * gitarların karşılıklı atıştığı, insanı dayak yemişe çevirecek kadar kederli bir şarkı.

    * ruh aynası.
    kaybolduğunuzda kendinizi bulabileceğiniz insanın dünya dışındaki kordinatlarını veren parça.

    * "ve parça başlıyor. genç hayatında ilk kez, bir parça eşliğinde göz yaşı döküyor. hem de ilk kez duyduğu sırada. sanki bir film izler gibi dinliyor parçayı. şarkı boyunca, tam üç dakika kırk saniye tüyleri ürpermiş olarak dinliyor şarkıyı. bir an bile hareket etmeden. inanamayarak. sanki biri onun hissettiklerini biliyormuş ve uzaklarda bir yerden onun müziğini yapıyormuşçasına. adeta müziği sahipleniyor genç ve işte beni tarif eden müzik diye düşünüyor tüm içtenliğiyle.

    “voice of the soul” gencin kafasında tek bir söz uyandırıyor... “farkında olmak”. kendisiyle aynı duyguları paylaşan birileri olduğuna belki de ilk kez o zaman inanıyor genç ve bunun sevinciyle göz yaşı döküyor.

    bu yazıları yazarken bile tüylerini ürperten öyle düşünceler geçiyor ki aklından, kendisi bile tasvir edemiyor. “voice of the soul”un 3.23’üncü dakikasında daha fazla dayanamıyor ve yüzünü yastığa gömerek sessizce gözyaşı döküyor. müziğin böyle bir gücü olabileceğini ve o yaşlarda az da olsa küçümsediği insan zekasının neler yapabileceğini görüyor. çok sevdiği bu müziğin artık onun için sadece “müzik” olmadığını gösteren ve manevi bir boyutta kendini belli eden albüm oluyor “the sound of perseverance”. adeta bir vahiy ya da yukarılardan gelen bir şey gibi görüyor albümü.. daha ilk dinleyişte."

    * şarkının ortasında akustik akorlu kısım sonrasında gelen karşılıklı delayli tapping solonun aşırı benzeri without judgement'ın ilk solosundan sonra çalınmıştır.

    * şarkıda 12 gitar kullanılmıştır.

    * değil death metal, herhangi bir metal müzik türünü sevene yada sevmeyene, yani herkes için farklı şeyler ifade eden, dinleyenin ruh hali o an nasılsa o an farklı şeyler anlatan baş yapıt, sanat eserinden öte bir beste.

    * zamanında bu şarkıyı loop'ta unutmam üzerine, annemin bile dayanamayıp: 'kızım çalmayın şunu artık, zaten moralim bozuk ağlayasım geliyo!' diye isyan etmesine sebep olmuş şarkıdır. gerçekten fazla depresif. fazla söze ne hacet.

    * bir sarki degil, gercektir.

    * chuck'ın ne kadar geniş bir ruha sahip olduğunu şarkı sözleri olmadan da anlatabileceğini kanıtlayan şaheser. eskiden birisi bana "abi bir gün death'in bir şarkısını opeth ve anathema'nın yanına koyup dinlerken ağlıycaksın." deseydi, o insanda çok farklı hisler uyandırırdım.

    * en dibe doğru bir yolculuk bileti almaktır bu şarkıyı playlist'e koymak. sonrası malum: yolculuk başlar, biter, sonra tekrar başlar; döngü hiç durmaz...

    aslında çıktığınız ve çıkacağınız bütün yolculukların bir özetidir. titrersiniz, ama kendinize gelemezsiniz. ne de olsa "ruhun sesi" devinir durur.

    * dünya müzik tarihinde ulaşılmış son nokta..ötesi için müziği metafiziksel bir felsefede ele almak gerekir...

    * zamanın birinde duraksamak..derin derin düşünmek...

    an ve an bu noktaya nasıl gelindiğinin hesabını yapmak..buna neden olan soyutluğu,içindeki derin boşluğu doldurabilen bir diğer boşluğun şeklini aramak...kendi boşluğunu keşfe giden dolaylı yollar...

    bastırılan çığlık,yarayı kapatan daha büyük çaplı bir yara,limite yaklaşan cesaret..ciddiye alınmadığına bozulan..en ihmal edilebilecek ‘yokluk’un ihmal edilme sebebinin olmamasından değil,aksine göze alınamayacak kadar büyük olduğundan zorla ihmal ettirilmeye çalıştırıldığı gerçeğinin yüzünüze vurması...ifadenizdeki yansıyan acizlik...

    boşluğun dahi kendini var edebildiği şekil..ona şekli veren onu dolduran başka bir boşluk... ya da dışındaki ondan bağımsız soyutluk... katlanan sonsuzluk...beyazın içindeki siyahları ararken,kendisinin siyahlar içindeki beyaz olduğunu farketmek...

    kendi dışındaki herşeyi aranan ilan etmek..aradığı kendi olmak...

    sessizlik...yüzleşme zamanı..silinen gözyaşları...

    ruhun sesi..boşluğun sesi..hiçliğin kanayan yarası,bilinmeyen olası gerçeğin feryadı...kulakları sağır eden...

    karmaşa,düzensizlik,yalnızlığın ironik kaosu,evrimleşemeyen en ilkel ruhsal denge..ruhsal dengesizlik...

    ve zamanın birinde duraksamak..derin derin düşünmek...

    bir bestenin hayatınız olup çıkması...

    * >play

    0:00
    0:01
    0:02
    .......
    .......
    3:42

    * aşk acısından ziyade ruh acısının şarkısı, bakmasını bilene 222 saniyede pek çok şeyi özetleyen kısa bir film şerididir.

    * dinlerken insanların boyut değiştirmesine neden olan bir parça olduğunu düşündüğüm sanat eseri. dinlettiğim her kişiden şarkının süresi hakkında tahminde bulunmalarını istediğim zaman insanların verdikleri cevap ortalama 10 dakika oldu.

    * nasıl ki bir heykeltraş önüne konan mermeri nasıl istiyorsa ona göre şekil verir, adam akıllı şekle sokar, voice of the soul da dinleyeni bir kıvama getirip ona şekil verir.

    depresif bir şarkı demek yanlış olur, voice of the soul depresifliğin barındırdıgı kabullenmişliğe bir isyandır. içindeki her bir nota bir isyanın, farkındalıgın, kim oldugunun bilincinde olmanın, eksiklerini bilmenin yansıması, dümdüz, pürüzsüz bir aynada zihinden içeri girmesidir.

    bu şarkıyı dinleyip de nefesi kesilmeyecek adam tanımıyorum.

    * bir omrun 3 dakika 42 saniyeye sığmasıdır bu sarkı..

    * bildigin senaryo. kimine göre bir film kimine göre bir hayat senaryosu. figuranlar değişik, mesaj aynı.

    senaryo akustik tınılarla karşılar, 1. ve 2. tellerin okşanırcasına çalındıgı hafif introdan sonra elektro girer, konuşmaya başlar. slidelar üstüste vurmaya başlar, bittigi yerde bu sefer 2. elektro tersten girer öldürür adamı. sonra parmaklar daha yüksek perdelere kayar, insanın içi iyice kanamaya başlar, kanama ani bir şekilde durur sonra.

    ispanyol gitarlar girer devreye, ortalıgın tozunu alır, ve ardından şarkının en vurucu kısmı başlar. iki gitar birbiri ardına tapping ve hammerla birbirine saygı gösterek konuşur, sonra konuşma kaosa dönüşür. sonra kaos hafifçe biter ama gitarın teki susmaz, notalara acıta acıta dokunmaya devam eder.

    sonra ortalık sakinleşir, akustik devreye girer, buz gibi hava eser. elektro yine konuşmaya başlar, sorgular, şekil verir, şeklin sonunda ispanyol gitar yine son bi kez kendisin gösterir ve sahneyi çift elektroya bırakır. elektroların işleri bitince de akustikle başlayan bu senaryo tekrar sakin akustik notalarıyla sona erer.

    * şarkıyı bir kere bile dinlemiş olan bir insanın arkasında ıptıs ritmli önünde aptal bi vokalin "aşkından ölüyorum geberiyorum" tarzı saçma sapan şarkı sözlerini dile getirdiği pop şarkılarını dinlerken hüzünlenip ağlayanlara tekme tokat dalmayı isteyeceği baş yapıt.

    3 dakika 42 saniye boyunca sadece birbiri içine geçmiş ve arda arda dizilmiş 7 nota ve 5 ara notanın önünde bir kelime söz olmaksızın insanı nasıl ağlatabileceğini gösterir bu şarkı. (bkz: topu topu 7 nota var kac ayri beste yapilabilir ki)

    ertesi gün iki tane final olan bir günde playlistte bir anda denk gelir ve o an finalin de okulun da hayatın da ta mına koyim dedirtir. şarkıda sürekli değişen yapı sanki hayatın farklı duygularını, farklı anlarını anlatır insana ondan dolayı mutlaka içinde bulunduğunuz ruh halini depreştirecek bir bölümü vardır şarkının.

    * olguları ve kavramları rafa kaldıran, bir değil, birçok eserdir. her insanın kendi ruhuyla boşlukta başbaşa kaldığı süreç olduğundan, ne kadar kişi dinlerse o kadardır.

    * içinde acıyı, öfkeyi, sevinci, melankoliyi, isyanı, umutları, itici gücü bulunduran nadir parçalardan...bana göre en sinirli anımda sakinleştiren, en üzgün, en depresif zamanlarda sorun her ne haltsa onu umursatmayan, notalarını alınıp vücudun her yerine dövme yapılası eser.

    yaptığı kişiden kişiye çok büyük farklılıklar gösterir. çünkü hitap etmediği insan evladı hemen hemen yok gibidir...cici şarkılarla kendini kandıranlar hariç...

    * bir muzik aletinin cıkarabilecegi en anlamlı notalar butunu..




  • quote:

    Orjinalden alıntı: nieaufgabe

    @Powermove ee ? sonuç ?

    Are you taşşing me?
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.