Şimdi Ara

Şehir elektiriği neden 220 v? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
129
Cevap
0
Favori
37.973
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • dakika ve saniye kavramlarını ortaya atan kişinin zevki dolayısı ile böle zannedersem..
  • quote:

    Orjinalden alıntı: hsk tekno

    valla konuyla pek alaksı yok ama bende dakikanın neden 60 sn ve saatin neden 60 dk olduğunu çok merak ediyorum.gerçi hiç araştırmadım.


    2,3,4,5,6,10,12,15 vs vs gibi cok rahat parcalara bolunebildiginden diye duymustum. 50 olsa 55 olsa hic boyle rahat olamazdık mesela...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi NiQuitinCQ -- 10 Şubat 2007; 16:57:19 >
  • 380 V 3 faz diye biliyorum. peki 220 V şehir şebekesi de 3 faz mı?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: fibonachi

    380 V 3 faz diye biliyorum. peki 220 V şehir şebekesi de 3 faz mı?

    380v 3 tane 220v fazından oluşur aralarında 120 derece fark olduklarından toplamları 380 eder..
  • Dağıtım trafoları Yıldız veya Zikzak dediğimiz bağlantı yapısındadır... Üç faz arası gerilim 380 Volt . Faz ve orta nokta(nötr) arası gerilim 220V tur... Vektörel büyüklüklerin toplamı gibi... Uhat=380V Ufaz=220V

  • Ellerine sağlık güzel bir araştıma olmuş.Bende bilmedikleimi Öğrendim.
    quote:

    Orjinalden alıntı: SBMMT

    Aşağıdaki alıntı sanırım sorunu cevaplıyor:

    Üç fazlı alternatif akıma (AA) dayalı elektrik üretim ve dağıtımı, 19. Yüzyıl’da Nikola Tesla adındaki bir dahi tarafından geliştirildi. Tesla AA sisteminin, güç dağıtımı açısından kayıpları yüksek olan doğru akım sistemine göre üstün olduğunu belirlemişti. Yaptığı özenli araştırma ve dikkatli hesaplamalardan sonra, AA güç üretimi için en uygun frekansın saniyede 60 salınım, yani 60 Hz olduğu sonucuna vardı. Bu frekansla birlikte 240V’luk gerilim düzeyini öneriyordu. Fakat bu durum, 110V’luk doğru akım (DA) sistemlerini devreye sokmuş bulunan ve düşük voltajın daha güvenli olduğunu savunan Thomas Edison’la ters düşmelerine neden oldu. Sonuç olarak, elektrik kullanımı yaygınlaştıka, daha uzak mesafelere güç iletebilmek amacıyla DA’dan AA’ya geçildi. Bu yapılırken, Tesla’nın 60Hz önerisi benimsenmişti. Fakat Edison’un yerleştirmiş olduğu 110V’’luk gerilim düzeyi korundu.

    Avrupa’da ise, Alman AEG firması Avrupa’daki ilk güç üretim tesisini inşa ettiğinde, işe 110V’luk gerilimle başlandı. Halbuki bu, pek de isabetli bir seçim değildi. Çünkü, düşük gerilim bazı sıkıntılara yol açıyordu. Aynı güçle çalışan iki aygıttan; 110V’luk olanı, 220 V’luk olanına oranla, iki misli akım çekmek zorundadır. Örneğin 1.5kW’lık bir elektrik süpürgesi 220V’ta 13.5A, 110 V’ta ise 6.8A kadar akım gerektirir. Sonuç olarak, düşük gerilim tercihi halinde; kablo kesitlerinin daha kalın olması gerekir ve bir prizden çekilebilecek güç miktarı daha düşüktür. Ayrıca, bu güç düzeyinin aşılması olasılığı; çoğu aygıtın, başlatma sırasında normal çalışma haline göre daha fazla güç çekmesi nedeniyle yüksektir ve güvenlik amacıyla, prizlere giden dağıtım hatlarına devre kesicilerin konması gerekir. Dolayısıyla, bu sıkıntıları aşabilmek ve aynı bakır tel kesitinden daha az kayıpla daha fazla güç çekebilmek için gerilimi arttırmak gerekiyordu. Nitekim, zamanla 220V standardına yönelindi.


    AEG mühendisleri frekans seçiminde de ‘hata’ yapmış ve 60, onlu sayı sistemine ve metre standardındaki birimler dizilimine uymadığı için, frekansı 50 Hz olarak seçmeyi tercih etmişlerdi. Halbuki 50Hz, üretimde %20 daha az etkin, iletimde %10-15 daha verimsizdir ve trafo üretiminde, %30’a varan oranda daha büyük sarımların ve manyetik çekirdek malzemesinin kullanımını gerektirir. Öte yandan, elektrik motorları düşük frekanslarda daha verimsiz çalışır ve elektrik kayıplarıyla, bu kayıpların yol açtığı ek ısıya dayanıklı olmaları için, daha sağlam yapılmaları gerekir. Ancak, AEG o sıralarda bu alanda bir tekel oluşturduğundan, benimsediği frekans standardı tüm kıtaya yayıldı. İngiltere’de ise, ta ki II. Dünya Savaşı’ndan sonra 50Hz standardı benimsenene kadar, her iki frekans da kullanıldı. Bugün ülke olarak sadece; Peru, Ekvator, Guyana, Filipinler ve Güney Kore, Tesla’nın 60Hz frekans önerisini, 220-240V gerilimle birlikte kullanıyor. Avrupa düşük frekans tercihinin doğurduğu ek maliyetleri üstlenirken, ABD ve Japonya düşük gerilimin sıkıntılarını yaşıyor. Bu nedenle olsa gerek, devre kesiciler ABD’de, Avrupa’dan çok daha önceleri yaygınlaşmış bulunuyor. Ancak, ABD’deki yeni inşa edilen binalar artık, nötür uçla arasında 115V gerilim bulunan iki faz ucuna ayrılmış halde, 230V’luk gerilim alıyor. Böylelikle fırın gibi fazla güç kullanan ana aygıtlar, 230V’a bağlanıyor. Avrupa’dan sağlanan elektrikli aygıtlar, frekans farkını kabul ettikleri takdirde bu prizlere bağlanabiliyor.

    Ortaya çıkan yeni teknolojilerle ilgili olarak hep, bazı tercihlerin yapılması ve kararların alınması gerekir. Yapılan tercihlerin hepsi, her zaman isabetli olmayabildiği gibi; hatalı tercihlerin uzun vadeli faturası ağır, geriye dönüşü ise daha da maliyetli olabilir. Ancak, tercihlerin tam isabetliliğini sağlamak endişesiyle kararsızlığa kapılmak; o teknolojinin hayata geçirilmesini ertelemek ve bu arada, kullanımının sağlayacağı yararlardan yoksun kalmak anlamına gelir. Ki bu felç hali çoğu kez, toplumsal gelişme açısından maliyeti en yüksek olan alternatiftir. Elektrik gücü üretim ve dağıtımındaki frekans ve gerilim tercihlerinin öyküsü, yeni teknolojiler karşısında ne denli cesur ve ne denli dikkatli olunması gerektiğinin tipik bir öyküsüdür. Gerçi ABD ve Avrupa, gerilim ve frekans konusunda en isabetli tercihlerde bulunamadıkları için ek bazı faturalar ödemiş ve hala da ödemektedirler. Fakat bu teknolojiden ve tetiklenen pek çok diğerinden türettikleri yararlar sayesinde, ödenen faturadan çok daha büyük ödüller kazanarak, bugünkü gelişmişlik düzeylerine erişmişlerdir.





  • +1
    quote:

    Orjinalden alıntı: melih.yanardağlar

    Ellerine sağlık güzel bir araştıma olmuş.Bende bilmedikleimi Öğrendim.
    quote:

    Orjinalden alıntı: SBMMT

    Aşağıdaki alıntı sanırım sorunu cevaplıyor:

    Üç fazlı alternatif akıma (AA) dayalı elektrik üretim ve dağıtımı, 19. Yüzyıl’da Nikola Tesla adındaki bir dahi tarafından geliştirildi. Tesla AA sisteminin, güç dağıtımı açısından kayıpları yüksek olan doğru akım sistemine göre üstün olduğunu belirlemişti. Yaptığı özenli araştırma ve dikkatli hesaplamalardan sonra, AA güç üretimi için en uygun frekansın saniyede 60 salınım, yani 60 Hz olduğu sonucuna vardı. Bu frekansla birlikte 240V’luk gerilim düzeyini öneriyordu. Fakat bu durum, 110V’luk doğru akım (DA) sistemlerini devreye sokmuş bulunan ve düşük voltajın daha güvenli olduğunu savunan Thomas Edison’la ters düşmelerine neden oldu. Sonuç olarak, elektrik kullanımı yaygınlaştıka, daha uzak mesafelere güç iletebilmek amacıyla DA’dan AA’ya geçildi. Bu yapılırken, Tesla’nın 60Hz önerisi benimsenmişti. Fakat Edison’un yerleştirmiş olduğu 110V’’luk gerilim düzeyi korundu.

    Avrupa’da ise, Alman AEG firması Avrupa’daki ilk güç üretim tesisini inşa ettiğinde, işe 110V’luk gerilimle başlandı. Halbuki bu, pek de isabetli bir seçim değildi. Çünkü, düşük gerilim bazı sıkıntılara yol açıyordu. Aynı güçle çalışan iki aygıttan; 110V’luk olanı, 220 V’luk olanına oranla, iki misli akım çekmek zorundadır. Örneğin 1.5kW’lık bir elektrik süpürgesi 220V’ta 13.5A, 110 V’ta ise 6.8A kadar akım gerektirir. Sonuç olarak, düşük gerilim tercihi halinde; kablo kesitlerinin daha kalın olması gerekir ve bir prizden çekilebilecek güç miktarı daha düşüktür. Ayrıca, bu güç düzeyinin aşılması olasılığı; çoğu aygıtın, başlatma sırasında normal çalışma haline göre daha fazla güç çekmesi nedeniyle yüksektir ve güvenlik amacıyla, prizlere giden dağıtım hatlarına devre kesicilerin konması gerekir. Dolayısıyla, bu sıkıntıları aşabilmek ve aynı bakır tel kesitinden daha az kayıpla daha fazla güç çekebilmek için gerilimi arttırmak gerekiyordu. Nitekim, zamanla 220V standardına yönelindi.


    AEG mühendisleri frekans seçiminde de ‘hata’ yapmış ve 60, onlu sayı sistemine ve metre standardındaki birimler dizilimine uymadığı için, frekansı 50 Hz olarak seçmeyi tercih etmişlerdi. Halbuki 50Hz, üretimde %20 daha az etkin, iletimde %10-15 daha verimsizdir ve trafo üretiminde, %30’a varan oranda daha büyük sarımların ve manyetik çekirdek malzemesinin kullanımını gerektirir. Öte yandan, elektrik motorları düşük frekanslarda daha verimsiz çalışır ve elektrik kayıplarıyla, bu kayıpların yol açtığı ek ısıya dayanıklı olmaları için, daha sağlam yapılmaları gerekir. Ancak, AEG o sıralarda bu alanda bir tekel oluşturduğundan, benimsediği frekans standardı tüm kıtaya yayıldı. İngiltere’de ise, ta ki II. Dünya Savaşı’ndan sonra 50Hz standardı benimsenene kadar, her iki frekans da kullanıldı. Bugün ülke olarak sadece; Peru, Ekvator, Guyana, Filipinler ve Güney Kore, Tesla’nın 60Hz frekans önerisini, 220-240V gerilimle birlikte kullanıyor. Avrupa düşük frekans tercihinin doğurduğu ek maliyetleri üstlenirken, ABD ve Japonya düşük gerilimin sıkıntılarını yaşıyor. Bu nedenle olsa gerek, devre kesiciler ABD’de, Avrupa’dan çok daha önceleri yaygınlaşmış bulunuyor. Ancak, ABD’deki yeni inşa edilen binalar artık, nötür uçla arasında 115V gerilim bulunan iki faz ucuna ayrılmış halde, 230V’luk gerilim alıyor. Böylelikle fırın gibi fazla güç kullanan ana aygıtlar, 230V’a bağlanıyor. Avrupa’dan sağlanan elektrikli aygıtlar, frekans farkını kabul ettikleri takdirde bu prizlere bağlanabiliyor.

    Ortaya çıkan yeni teknolojilerle ilgili olarak hep, bazı tercihlerin yapılması ve kararların alınması gerekir. Yapılan tercihlerin hepsi, her zaman isabetli olmayabildiği gibi; hatalı tercihlerin uzun vadeli faturası ağır, geriye dönüşü ise daha da maliyetli olabilir. Ancak, tercihlerin tam isabetliliğini sağlamak endişesiyle kararsızlığa kapılmak; o teknolojinin hayata geçirilmesini ertelemek ve bu arada, kullanımının sağlayacağı yararlardan yoksun kalmak anlamına gelir. Ki bu felç hali çoğu kez, toplumsal gelişme açısından maliyeti en yüksek olan alternatiftir. Elektrik gücü üretim ve dağıtımındaki frekans ve gerilim tercihlerinin öyküsü, yeni teknolojiler karşısında ne denli cesur ve ne denli dikkatli olunması gerektiğinin tipik bir öyküsüdür. Gerçi ABD ve Avrupa, gerilim ve frekans konusunda en isabetli tercihlerde bulunamadıkları için ek bazı faturalar ödemiş ve hala da ödemektedirler. Fakat bu teknolojiden ve tetiklenen pek çok diğerinden türettikleri yararlar sayesinde, ödenen faturadan çok daha büyük ödüller kazanarak, bugünkü gelişmişlik düzeylerine erişmişlerdir.







  • öncelikle bilgiler için teşekkürler
    google amcada nicola tesla diye arattırırsanız:
    ac akımı onun bulduğunu;
    edison un dc akımı taşıması için yardım ettiğini ve ondan parasını alamadığını öğreneceksiniz
  • ehe ilginç bi bilgi teşekkürler teknoboy
  • TÜBİTAK'ın bilim kitapları serisininde Nicola Tesla'nın hayatını anlatan bir kitap var ve tavsiye ederim. Nicola Tesla'nın çok ilginç bir hayatı var ve ne yazıkki bize idealist insanların ne kadar kolay sömürelebilindiğinide anlatıyor.
  • O kadar Google kullanmayı tahmin edersin ki biliyoruzdur. Benim takdir ettiğim konuyu anlayamamışsın. Arkadaşımız mesai harcayıp onca çıkan sonuç arasından neden 220 sorusuna gerçekten konuyu sonlandırabilecek nitelikte bir alıntı ile cevap yazmış.Bu da gösterirki arkadaşımın bir çaba sarf etmiş çıkan sonuçlara bakmış, okumuş ve bizlere sunmuş. Nikola Tesla hakında dediğin bilgilere hatta daha fazlasına sahibim fakat bu arkadaşın alıntısında benim bilmedikleim rafine olmuş bir şekilde önüme geldi. Sencede bu çabayı doğru yorumlayıp birazda olsa takdiri hak etmiyormu.
    quote:

    Orjinalden alıntı: teknoboy

    öncelikle bilgiler için teşekkürler
    google amcada nicola tesla diye arattırırsanız:
    ac akımı onun bulduğunu;
    edison un dc akımı taşıması için yardım ettiğini ve ondan parasını alamadığını öğreneceksiniz




  • Yazdığım alıntıya teşekkür eden arkadaşlara minnettarım.
    En azından sarfettiğiniz emeğin karşılıksız kalmadığını görmek harika.
    Burada bilgiyi paylaşıyoruz, sırları değil.
    Bu yüzden bütün yazılanları mutlaka birileri biliyordur ama herkes değil.
    Saygılar
  • ben zaten "Öncelikle bilgiler için teşekkürler" diyerek başladım
    o mesajdaki amacım diğer herkesin ufak bir araştırmmayla nicola teslanın hayatını okumasını ve fikir sahibi olmasını sağlamaktı
  • Selam,
    Çok bilgim yok ama farklı aletler var ve farklı akım ihtiyaçlarına göre.Arkadaşlar baya açıklama yapmışlar.şekiller falan.ne güzel böyle duyarlı olmak.bir arkadaşımızın kafasına takılana cevap vermek.Benim bu konuda başka bir sorum olacak arkadaşlar;
    330V bir makine alacağım.Kullnacağım yerde Sanayi elektriği var.Diyelim sanayi elektriği olmayan bir yerdeyim.330V 'luk makineyi araya bi parça koyarak falan kullanabilirmiyim?Ona göre makine alacağım çünkü.
    (Şimdi sorma ama neden 330V 'da 315 V değil diye:))
  • Araya bir trafo koyarsan istediğin voltajı elde edersin
    Çok genel bir cevap oldu ama belki biraz daha detay verirsen iyi olur..
    Bakalım diğer arkadaşlar ne diyecek?
  • O zaman ben kendi adıma "pardon" diyorum.
    Tesla'nın hayatını da merak ettim doğrusu.
    ilk fırsatta bakacağım

    quote:

    Orjinalden alıntı: teknoboy

    ben zaten "Öncelikle bilgiler için teşekkürler" diyerek başladım
    o mesajdaki amacım diğer herkesin ufak bir araştırmmayla nicola teslanın hayatını okumasını ve fikir sahibi olmasını sağlamaktı
  • 330 Volt olduğuna eninmisin pek alışikın olduğum bir gerilim değilde 380Volt olmasın. Biraz daha net olarak açarsan( iş yine sır kalabilir ) voltajla ilgi kısmı birşeyler yazarız.

    quote:

    Orjinalden alıntı: aldas

    Selam,
    Çok bilgim yok ama farklı aletler var ve farklı akım ihtiyaçlarına göre.Arkadaşlar baya açıklama yapmışlar.şekiller falan.ne güzel böyle duyarlı olmak.bir arkadaşımızın kafasına takılana cevap vermek.Benim bu konuda başka bir sorum olacak arkadaşlar;
    330V bir makine alacağım.Kullnacağım yerde Sanayi elektriği var.Diyelim sanayi elektriği olmayan bir yerdeyim.330V 'luk makineyi araya bi parça koyarak falan kullanabilirmiyim?Ona göre makine alacağım çünkü.
    (Şimdi sorma ama neden 330V 'da 315 V değil diye:))




  • ELEKTRIK İŞİYLE İLK UGRASAN İNSANLARIN KEYFI 220 OLSUN DEMİŞ ÖYLE OLMUS.SONUCTA KABLOYU BULAN ELEKTRİĞİ BULANDA CARTI CURTU BULANDA ONLAR ADAMLARINI CANI NEYI ISTIYORSA O OLUYOR.
  • uzun araştırmalar ve incelemeler sonundamı karar verilmiş..
    220 v bir şey simge ediyor mu?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: aldas

    Selam,
    Çok bilgim yok ama farklı aletler var ve farklı akım ihtiyaçlarına göre.Arkadaşlar baya açıklama yapmışlar.şekiller falan.ne güzel böyle duyarlı olmak.bir arkadaşımızın kafasına takılana cevap vermek.Benim bu konuda başka bir sorum olacak arkadaşlar;
    330V bir makine alacağım.Kullnacağım yerde Sanayi elektriği var.Diyelim sanayi elektriği olmayan bir yerdeyim.330V 'luk makineyi araya bi parça koyarak falan kullanabilirmiyim?Ona göre makine alacağım çünkü.
    (Şimdi sorma ama neden 330V 'da 315 V değil diye:))

    Bildiğim kadarıyla 380v ac 3 faz motorları, 220v ac 1 faz'la çalıştırmak mümkün. RST fazlarından birini faz, birini nötr diğerinide faza bağlı seri kondansatör bağlanıyor. verimi yaklaşık %30 düşmesine karşın çalışabiliyor.
    *bu konuda, bu önbilgiler işine yarayacaksa, ayrıntısını araştırıp iletebilirim,
    saygılar




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.