Seboreik Dermatit (420. sayfa)

Aşağı yukarı 14-16 senedir çekiyorum bu illeti. Ben artık alıştım. Bazı dönemler artıyor bazı dönemler azalıyor. Stres mi yemek mi dna bozukluğu mu bilmem ama bazı gıdaları tükettiğim zaman artıyor. Mesela komagene'den çiğköfte yediğim zaman artıyor. Sade ruffles yediğim zaman çok değil ama soğanlı ruffles ya da mevsim yeşillikli lays yediğim zaman artıyor.

Ben böyle yaşamaya alıştım artık. Şu an derdim egzama değil, kıllanma ve ciltte renk bozukluğu. Bunu da egzama için kullandığım kortizonlu ilaç ve kremlere bağlıyorum.

İnşallah bulunur hocam. Hayattan bıktırdı bu hastalık bizi. Tamam dünyada daha kötü hastalıklar var ama bu durum da bizim hasta olduğumuzu değiştirmiyor. Sırf hayati olmadığı için insanların bu hastalığı küçümsemesinden bıktım. Kırmızı olmayan, yanmayan bir yüzle gezmek bizim de hakkımız değil mi? Kabuk kabuk kızaran, kepekli saçtan ayrı bir dert zaten... Bu arada yazılarınızı okuyorum ve oldukça beğeniyorum. Lütfen bizi bilgilendirmeye devam edin.

Dediklerimi yap rahatlarsın Türk kahvesi yasak turşu şalgam yasak bu iş bağırsak ve karaciğerde bitiyor artı sakinleştirici kullan bunları yapınca kesinlikle sorun yaşamadım.

Bu dediğin şeylerin hiçbiri bende yok. Sigara kullanmam. Hayatım boyunca hiç alkol içmedim ama hastalık bende çok fazla. Bazı yiyeceklerle daha arttığı doğru ama ben yiyeceklerle çok fazla ilişkili olduğunu düşünmüyorum. Cips, kola vb. sağlıksız ürünler çok artırıyor sadece

Evet, alakası yok. Sigara,alkol ve diğer kötü alışkanlıklar ile hiç bir alakası yok. Bizim insanlarımızın daha doğrusu çoğu insanın anlayamadigi durumlardan bir tanesi mikrobiyal bakteri florasını salak ve gerizekalı zannetmeleri. Arkadaşlar siz hiç merak etmeyin, ne yaparsanız yapın vücudunuzdaki bakteri ve mayalar belli bir düzen içinde çalışır, işini hallederler hatta bazı zararları bakteriler, yararları bakterileri taklit ederek immün sistemin vücuda karşı bir tehdit olmadigini bile inandirabilir. Hepimizin içinde bir dünya var ve bu dünyanın bir düzeni var. Bu düzen bozulduğu zaman ilk başta cilt sorunlariyla başlar ve bu durum tamamen şans eseri de olabilir, yaptığınız ve akilinizin alamayacağı saçma sapan şeylerden bile olabilir. Sigara, alkol bunlar kötü tabikide orası ayrı bir durum ama şunu unutmayın, siz kendizi küçük bir bakteriden ibaret sayın, sizin patronunuz içinizde yaşayan milyarlarca bakteri ve maya florasidir. Bu milyarlarca bakteri ve maya patronlari, sizi istediği gibi kullanabilir hatta neler yiyeceginize bile bağırsakta yaşayan görece sayıları daha fazla olan bakteriler seçer. (Bazı bakteri yağdan, bazı bakteriler karbonhidrattan, bazı bakteriler proteini sever ve beslenir. Bağırsakta hangi "yemeği" daha çok seven bakteri florası varsa beyne "acıktım" mesajı gönderir. Hatta bazı bakteri ve mayaların obeziteyle yakından ilişkileri vardır.) Yani kısaca; Kötü alışkanlıkları, diyetinizi, sevediginiz herseyi siz secmiyorsunuz. Tamamen şansa da olabilir, hiç aklınızın almayacağı bir durumdan da bakteri floraniz bozulabilir bunu siz karar veremez ve bilemezsiniz.

Yazdığınız her şeye sonuna kadar katılıyorum. Hatta bizim doktorlarımız bu işi strese bağlıyorlar. Tabii ki etkisi vardır ama hastalığın büyük çoğunluğunu strese bağlamak bana çok absürt geliyor. Ben çok gamsız bir insanım ama tüm yüzümü sardı bu hastalık. Peki mantar ilaçları kullanınca neden geçiyor hastalık? Mantar ilacı stres seviyemizi de mi azaltıyor? Veya kortizon kullanınca niye kayboluyor? İşin kolayına kaçmaktan başka bir şey değil bu iş. Bir hastalığın tedavisini bulamadın mı? Bağla strese gitsin. Bağla sigaraya, suçu alkole at. Çevremde o kadar kötü beslenen, kötü yaşayan insanlar var ki yemin ederim yüzleri bembeyaz parlıyor resmen. En küçük kötü alışkanlığı olmayan bende ise ufak bir strese bağlı olarak bu hastalık gelişiyormuş işte ne yaparsın? Komik gerçekten artık sadece gülüyorum :) Şu zoryve ilaç ülkemize gelse de kurtulsak artık şu illetten.

Stres diyip geçmek cok olay çünkü. Ha, tabikide stresin de etkisi bazı insanlarda olabilir, kişiden kişiye değişebilir ona bişey diyemeyiz ama dünyada yaşayan milyarca insandan x kişisi asla stres yapmıyor diyemeyiz. Yeni doğmuş bir bebek bile stres yapıyor, etrafını keşfetmeye çalışıyor, herşey farklı geliyor. Stres yapmayan hiç kimse yok. Dünyanın en zengini dahil stres yapıyor ve bunu da kendimiz karar veremiyoruz. Dermotologlar ne işe yarıyor mesela ben onu hiç anlamıyorum. Nerdeyse hiç bir bilimsel araştırmada dermatologlara rastlamadım. Hatta iddia ediyorum ki bir çoğu doğru teşhis bile koyamıyor. Seboreik dermatit olana sedef, sedef olana seboreik dermatit diyen bile var. Hatta sebo-sedef beraber olana bile "egzema" diyip gecistiriyolar, kendileri de bilmiyor ki. Ve dediğin gibi, mantar ilaçları belli bir dönem işe yarıyor, sonra yaramıyor. Yukarda da yazdıgim gibi bakteri ve mayalar salak değil, bağışıklık kazanıyorlar hatta bazı durumlarda hastalık daha da kötü belli yerlere yayılıyor. Hani belgeselerde sirtlanlar avlayacağı hayvana bakarak guluyolar ya, aynısını sana yaşatıyor bu bakteri ve maya cinsleri. bide şöyle bir olay var, seboreik dermatite ozellikle saçlı derideki seboreik dermatite sebep olan malassezia mayası, saçtaki sebumdan beslenir ve bu malassezia mayası vücutta doğal olarak bulunan bir maya cinsidir ve sayıları belli bir orandadır, bir sekilde sayıları artinca ve saçlı derideki sebumun tadı da güzel gelince daha da çok çoğalırlar, buna yine kendileri karar veriyor, biz değil dolayisiyla yaşadığımız tüm herşeyi kontrol eden mekanizmaya köleyiz. Zoryve topikal köpük konusunda da şunu diyebilirim, hala inceliyorum ve insanların 8 haftalık kullanım sonrası deneyimlerini bekliyorum, 8 haftanın sonunda çoğu kişide ciddi bir iyileşme olursa buraya yazacağım ki araştırmalar yüzde 80 oranında iyileştirme sagladigini göstermişti (8 haftalık kullanım sonunda) antifugnal bir ilaç degil, dolayısıyla vücuttaki bakterilerin bağışıklık yapmaları pek olası değil gibi, tabikide bilemeyiz belki de 2 yıl sonra tekrar aynı ataklar baslayabilir, zaman herşeyi gösterecek.

Kesinlikle hatta şu an iddia ediyorum bu forumdaki çoğu insanın ülkemizdeki çoğu cildiye doktorundan daha fazla bilgisi var bu hastalık hakkında. İnsanın yüzüne bakıp sende bu hastalıktan var deyip geçersen tabii ki hastalığın ne olduğunu bulamazsın :). Zoryve ilacına bakterilerin bağışıklık kazanmaması çok önemli burada. Ataklar tekrar başlasa bile insanların dönem dönem ilacı kullanıp rahatlama sağlaması bile benim için çok büyük bir buluş. Zaten bu hastalıkta önemli olan vücudun rahatlama süresini uzatabilmek. Mesela benim için kaşıntısız, yüzümde kızarıklık, pullanma olmadan geçirebileceğim bir ay bile çok büyük bir süre. Her ay bir kere ilacı kullanıp bütün ay rahat rahat dolaşmak bile bir lütuf. İlaç belki bu süreyi daha da uzatacak bilemiyoruz. Birde hocam siz bu konularda daha bilgilisiniz acaba ilacı şu an Türkiye'ye getirme şansımız var mı? Ben bayağı araştırdım ama hiçbir sonuç elde edemedim.

Sadece ABD'deki eczanelerde satiyolar ve Türkiye'ye getirme gibi bir durum şuanda yok. Yakın zamanda Avrupa'ya gelir, ordan da orta doğu taraflarında dağıtımlara başlarlar, biraz daha sabır etmek gerekiyor. Bu Bir kaç ay sürebileceği gibi, bir kaç yılda sürebilir çünkü Avrupa Birliği her türlü duruma cok katı, Getirilen ürünü inceleyip, deneyip ona göre dağıtım yaparlar. Takip ediyorum, güncelleyecegim kaç ay geçerse geçsin.

Şu an bu ilaçtan dolayı gerçekten biraz sabırsız davranıyorum. 10 seneden fazladır bu illetle yaşayan biri olarak bu halimi mazur görün lütfen. Sizin sayenizde ilaçtan haberim oldu. En azından bana bir umut oldu böyle bir ilacın çıkmış olması. Bu yüzden de size ayrıyeten teşekkür ederim bizi haberdar ettiğiniz için. İlaç ülkemize gelene kadar bu illet ile elimizden geldiğince savaşmaya devam... Umarım sonu güzel biter bu hikâyenin. Yazılarınızı, bilgilendirmelerinizi bekliyorum.

Antifugnal bir ilaç değil, topikal bir ürün. Köpüklü. Saçlı deriye ve vücutta seboreik dermatit olan her bölgede kullanılacak. Şoyle ki, yapılan çalışmalarda 8 haftalık kullanımın ardından yüzde 80 oranında ciddi bir düzelme görülmüş. Bu yapılan çalışma faz 2 çalışmasıdır. FDA onay vermiş olsa da şuanda sadece ABD'de eczanelerde satılıyor. O da muhtemelen faz 3 çalışmasıdır, daha sonrasında Avrupa'ya gelir. FDA'nin onay verdiği tek topical (Steroid bir ilaç olmayan) ürün, karaciğerde sıkıntı olmayan herkes kullanılabilecek. (Hastaların yüzde 1'inde baş agrisi, mide bulantısı, nefes darlığı gibi yan etkiler görülmüş.) Takip ediyorum, önemli gelişmeleri paylaşacağım.

bunu ben de gördüm. Halkımız daha hastalığının ne olduğunu bile bilmiyor. :) Türlü türlü saçmalıklara bağlıyorlar. Doktorlardan yalanlama geldi zaten bu tweet için.

Yıllardır kurtulamadım ben de şu hastalıktan. Saç diplerimde sivilceler çıkar, zamanla kurur kopartmaya çalışırım. Saç diplerim zaten hep kıpkırmızı. Stres sıkıntı yapmayalım desek de hayat işte, olmadan olmuyor. Erken yaşta saçları döktük.. Vichy'nin şampuanını kullanıyorum. 3 gün iyiyiz 5 gün kötüyüz. Çözüm de yok gibi bir şey bu duruma. Allah'a emanet devam ediyoruz..

Alakasız karaciğerimde hiç birşey yok gidip baktırdım.

Bizler genetik mutasyona sahip insanlarız, Seboreik dermatit'i kalıcı tedavi etmezler çünkü ilaç şirketleri bunu istemez.

Egzama ve diğer tüm hastalıklar anne karnındaki embriyo'ya yapılacak CRISPR gen düzenleme tedavisi ile tedavi edilebilir ya da hastalığa dirençli hale getirilebilir.

Bu gen düzenleme olayı zaten bitkilerde kullanılıyor, yediğimiz her meyve sebze CRISPR teknolojisi ile genleri değiştirilip günümüzdeki hallerine getirilmiştir.

Uzmanlar 3 farklı koyunun genetik özellikleri ile CRISPR teknolojisini kullanarak yetiştirilmesi kolay ve her ortama dayanıklı uyum sağlayabilen, et verimi konusunda daha fazla et veren Texel koyun türünü üretmişlerdir.

Son dönemlerde CRISPR teknolojisi hastalıkları tedavi etmek amacıyla insanlar üzerinde kullanılmaya başlandı, bizler göremesek bile gelecekte birçok hastalığa çözüm olacağını düşünüyorum.