Şimdi Ara

Osmanlı Hilafeti'ni Kimler Nasıl Yıkmıştı! (7. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
156
Cevap
0
Favori
3.943
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Bazılarının hayallerini süsleyen olası halife adayları. Sıra bunun. Utah'lının sıra için ömrü yeter mi bilinmez.

     Osmanlı Hilafeti'ni Kimler Nasıl Yıkmıştı!




     Osmanlı Hilafeti'ni Kimler Nasıl Yıkmıştı!




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sariemir06


    quote:

    Orijinalden alıntı: mustafa_ogr

    Eğer bu saydıklarımı cevaplayamazsanız, adi bir iftiracısınız çünkü yalan yanlış şeyler itham ediyorsunuz...



    Bu sözleri en son duyduğumda sonu kötü bitmişti, kendine güvenme fazla


    Ben kendime güvenmiyorum. Mevzu bahis olan kitapların tümünü defalarca mütalaa etmişim.... Burada ise bazıları bir iki sayfayı hiç anlamadan okumuş, benim karşıma çıkmış biliyormuş gibi ahkam konuşuyor. Ben bilmediğim bir konuda iddiada bulunmam.
    Bu sözleri en son @narada isimli şahsa söylemiştim. O da Bediüzzaman hakkında iftiralarda bulunmuştu.... Şimdi naradanın adını benden başka bilen var mı acaba burada..

    ---------------------------------------

    Bu arada konunun asıl merkezine dönersek, halifelik kaldırılmamıştır... TBMM'de mündemiç hale getirilmiş ve şahsa münhasır olmaktan çıkarılmış, TBMM'nin manevi şahsına alınmıştır....



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mustafa_ogr -- 2 Mart 2010; 22:42:28 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mustafa_ogr

    quote:

    Orijinalden alıntı: sariemir06


    quote:

    Orijinalden alıntı: mustafa_ogr

    Eğer bu saydıklarımı cevaplayamazsanız, adi bir iftiracısınız çünkü yalan yanlış şeyler itham ediyorsunuz...



    Bu sözleri en son duyduğumda sonu kötü bitmişti, kendine güvenme fazla


    Ben kendime güvenmiyorum. Mevzu bahis olan kitapların tümünü defalarca mütalaa etmişim.... Burada ise bazıları bir iki sayfayı hiç anlamadan okumuş, benim karşıma çıkmış biliyormuş gibi ahkam konuşuyor. Ben bilmediğim bir konuda iddiada bulunmam.
    Bu sözleri en son @narada isimli şahsa söylemiştim. O da Bediüzzaman hakkında iftiralarda bulunmuştu.... Şimdi naradanın adını benden başka bilen var mı acaba burada..

    ---------------------------------------

    Bu arada konunun asıl merkezine dönersek, halifelik kaldırılmamıştır... TBMM'de mündemiç hale getirilmiş ve şahsa münhasır olmaktan çıkarılmış, TBMM'nin manevi şahsına alınmıştır....

    Demek halifelik hala devam ediyor.Bi yazınızda padişah olsaydı demokratik bir şekilde bu ülkeyi yönetirdi diyorsunuz.Şimdi padişahlık seçimle olmıyacaktır..Babadan oğula geçicektir..Ayrıca padişahlık rejiminde ülke din devleti olarak yönetilecektir.İngiltere deki Krallık rejimini vermişssiniz ama kral ve kraliçe siyasete karışmazlar.Halk seçimlerle kendilerini yönetecek parlementoyu seçer..Ayrıca kral ve kraliçe ingiliz hukukunun üstünde değildir.Yani halkı onlar yönetmez.Avrupa ülkelerindeki krallıklar semboliktir..Ayrıca şunu merak ettim..Şuanki yönetimin ne olmasını istersiniz.Mesela şeriat kurallarına göre yönetim için ne dersiniz.Yada birebir Kur-an ın belirlediği kurallara göre yönetilsek nasıl olur.Bu arada iyiki bilg. öğretmenisiniz.Tarih,edebiyat veya din öğretmeni olsanız vay halimize.Gerçi cumhuriyet rejimine ters bir şekilde söylemlerinizi öğrencilerinize dayatmaya kalksanız veliler anında tepenize biner orası ayrı..Bu konudaki düşüncelerinizi çok merak ediyorum..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: OPTİMİST

    Osmanlı'da hiç olmazsa bir Sultan vardı, Bugün Türkiye Bürokratik Vesayet Cumhuriyetin'de binlerce sultan var, maşallah her biri birer padişah kimse dokunamıyor, biliyorsunuz siz onları. 2007'den bu yana yavaş yavaş dokunulmaya başlandı, sizin anlayacağınız Saltanat şimdi kaldırılıyor ufak ufak..


    evet peygamberlerde vardı.hatta su an başbakan olan(haşa).(



    not:şimdi ben mi provakatör oluyorum.yoksa yukarıdaki yazıyı yazan arkadaş mı ?




  • Yorumlara baktımda bazılarının samimiyeti sıfır resmen...Adamlar her açıdan geri kalmış Türkiye'nin düzeninin aynı ve hastalıklı şekliyle devam etmesi için ellerinden gelen dezenformasyon,saptırma,çarpıtma,hakaret etme,çamur atma,zırvalama,saçmalama,yalan söyleme,inkar etme,kavga çıkarma ..vs her türlü rezilliği meşru sayıyorlar..

    Zannediyorlarki umum bunlara inanıpta onların safına geçecek..Ne kadar taraftar toplarsak o ölçüde "hakimiyetimiz" devam eder sanıyorlar..

    Hala anlayamadınız mı?

    Bu ülkede artık "sovyet sosyalist" tarzı ,"mao tarzı" elitçi,seçkinci,tek partici,tekelci,politbürocu oligarşik sözde "Cumhuriyet" döneminin sancılı da olsa sonuna gelinmiştir..Yeni dönemde daha özgürlükçü,sanal "devlet" kavramından çok somut "birey" kavramı üzerine kurulu ilkeli,esnek Türk milli menfaatlerini ve mirasını koruyan,kapsamlı ve adil bir hukuk sistemine sahip,herkesin hakkını sonuna kadar arayabildiği herhangi bir ideoloji yada inancı esas almayan,olması gerektiği üzere Atatürk'ün de düşlediği ve kurduğu gibi Avrupa tarzı,Fransa modeli yeni "Cumhuriyet" dönemine girilmiş ve her alanda normalizasyon çalışması başlamıştır..

    Bu süreci iyi okumalı..Çünkü bu süreci en başta Cumhurbaşkanlığı,Hükümet,Genelkurmay Başkanlığı üçlüsü başlatmıştır ve yeni cumhuriyet dönemi Dış desteğe de sahip bir devlet projesidir..Sürecin önünde çok az bir kısım cahil siyasetçi,hukukçu ve darbeci varsa da bunlar zamanla elimine olacaktır..3-5 sene içinde bu kişilerin hukuku ve halkı "hiç"e sayan azılıları belki hapiste,diğerleri de siyasetin tozlu sayfalarının arasında yerlerini alacaklardır..

    Hesabınızı iyi yapın..sizde bu normalleşme sürecinde Genelkurmay Başkanın da dediği gibi "doğru yerde" durun..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kommodor

    Yorumlara baktımda bazılarının samimiyeti sıfır resmen...Adamlar her açıdan geri kalmış Türkiye'nin düzeninin aynı ve hastalıklı şekliyle devam etmesi için ellerinden gelen dezenformasyon,saptırma,çarpıtma,hakaret etme,çamur atma,zırvalama,saçmalama,yalan söyleme,inkar etme,kavga çıkarma ..vs her türlü rezilliği meşru sayıyorlar..

    Zannediyorlarki umum bunlara inanıpta onların safına geçecek..Ne kadar taraftar toplarsak o ölçüde "hakimiyetimiz" devam eder sanıyorlar..

    Hala anlayamadınız mı?

    Bu ülkede artık "sovyet sosyalist" tarzı ,"mao tarzı" elitçi,seçkinci,tek partici,tekelci,politbürocu oligarşik sözde "Cumhuriyet" döneminin sancılı da olsa sonuna gelinmiştir..Yeni dönemde daha özgürlükçü,sanal "devlet" kavramından çok somut "birey" kavramı üzerine kurulu ilkeli,esnek Türk milli menfaatlerini ve mirasını koruyan,kapsamlı ve adil bir hukuk sistemine sahip,herkesin hakkını sonuna kadar arayabildiği herhangi bir ideoloji yada inancı esas almayan,olması gerektiği üzere Atatürk'ün de düşlediği ve kurduğu gibi Avrupa tarzı,Fransa modeli yeni "Cumhuriyet" dönemine girilmiş ve her alanda normalizasyon çalışması başlamıştır..

    Bu süreci iyi okumalı..Çünkü bu süreci en başta Cumhurbaşkanlığı,Hükümet,Genelkurmay Başkanlığı üçlüsü başlatmıştır ve yeni cumhuriyet dönemi Dış desteğe de sahip bir devlet projesidir..Sürecin önünde çok az bir kısım cahil siyasetçi,hukukçu ve darbeci varsa da bunlar zamanla elimine olacaktır..3-5 sene içinde bu kişilerin hukuku ve halkı "hiç"e sayan azılıları belki hapiste,diğerleri de siyasetin tozlu sayfalarının arasında yerlerini alacaklardır..

    Hesabınızı iyi yapın..sizde bu normalleşme sürecinde Genelkurmay Başkanın da dediği gibi "doğru yerde" durun..



    Çok yaşayın e mi




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kommodor

    Yorumlara baktımda bazılarının samimiyeti sıfır resmen...Adamlar her açıdan geri kalmış Türkiye'nin düzeninin aynı ve hastalıklı şekliyle devam etmesi için ellerinden gelen dezenformasyon,saptırma,çarpıtma,hakaret etme,çamur atma,zırvalama,saçmalama,yalan söyleme,inkar etme,kavga çıkarma ..vs her türlü rezilliği meşru sayıyorlar..

    Zannediyorlarki umum bunlara inanıpta onların safına geçecek..Ne kadar taraftar toplarsak o ölçüde "hakimiyetimiz" devam eder sanıyorlar..

    Hala anlayamadınız mı?

    Bu ülkede artık "sovyet sosyalist" tarzı ,"mao tarzı" elitçi,seçkinci,tek partici,tekelci,politbürocu oligarşik sözde "Cumhuriyet" döneminin sancılı da olsa sonuna gelinmiştir..Yeni dönemde daha özgürlükçü,sanal "devlet" kavramından çok somut "birey" kavramı üzerine kurulu ilkeli,esnek Türk milli menfaatlerini ve mirasını koruyan,kapsamlı ve adil bir hukuk sistemine sahip,herkesin hakkını sonuna kadar arayabildiği herhangi bir ideoloji yada inancı esas almayan,olması gerektiği üzere Atatürk'ün de düşlediği ve kurduğu gibi Avrupa tarzı,Fransa modeli yeni "Cumhuriyet" dönemine girilmiş ve her alanda normalizasyon çalışması başlamıştır..

    Bu süreci iyi okumalı..Çünkü bu süreci en başta Cumhurbaşkanlığı,Hükümet,Genelkurmay Başkanlığı üçlüsü başlatmıştır ve yeni cumhuriyet dönemi Dış desteğe de sahip bir devlet projesidir..Sürecin önünde çok az bir kısım cahil siyasetçi,hukukçu ve darbeci varsa da bunlar zamanla elimine olacaktır..3-5 sene içinde bu kişilerin hukuku ve halkı "hiç"e sayan azılıları belki hapiste,diğerleri de siyasetin tozlu sayfalarının arasında yerlerini alacaklardır..

    Hesabınızı iyi yapın..sizde bu normalleşme sürecinde Genelkurmay Başkanın da dediği gibi "doğru yerde" durun..



     Osmanlı Hilafeti'ni Kimler Nasıl Yıkmıştı!




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kommodor

    Yorumlara baktımda bazılarının samimiyeti sıfır resmen...Adamlar her açıdan geri kalmış Türkiye'nin düzeninin aynı ve hastalıklı şekliyle devam etmesi için ellerinden gelen dezenformasyon,saptırma,çarpıtma,hakaret etme,çamur atma,zırvalama,saçmalama,yalan söyleme,inkar etme,kavga çıkarma ..vs her türlü rezilliği meşru sayıyorlar..

    Zannediyorlarki umum bunlara inanıpta onların safına geçecek..Ne kadar taraftar toplarsak o ölçüde "hakimiyetimiz" devam eder sanıyorlar..

    Hala anlayamadınız mı?

    Bu ülkede artık "sovyet sosyalist" tarzı ,"mao tarzı" elitçi,seçkinci,tek partici,tekelci,politbürocu oligarşik sözde "Cumhuriyet" döneminin sancılı da olsa sonuna gelinmiştir..Yeni dönemde daha özgürlükçü,sanal "devlet" kavramından çok somut "birey" kavramı üzerine kurulu ilkeli,esnek Türk milli menfaatlerini ve mirasını koruyan,kapsamlı ve adil bir hukuk sistemine sahip,herkesin hakkını sonuna kadar arayabildiği herhangi bir ideoloji yada inancı esas almayan,olması gerektiği üzere Atatürk'ün de düşlediği ve kurduğu gibi Avrupa tarzı,Fransa modeli yeni "Cumhuriyet" dönemine girilmiş ve her alanda normalizasyon çalışması başlamıştır..

    Bu süreci iyi okumalı..Çünkü bu süreci en başta Cumhurbaşkanlığı,Hükümet,Genelkurmay Başkanlığı üçlüsü başlatmıştır ve yeni cumhuriyet dönemi Dış desteğe de sahip bir devlet projesidir..Sürecin önünde çok az bir kısım cahil siyasetçi,hukukçu ve darbeci varsa da bunlar zamanla elimine olacaktır..3-5 sene içinde bu kişilerin hukuku ve halkı "hiç"e sayan azılıları belki hapiste,diğerleri de siyasetin tozlu sayfalarının arasında yerlerini alacaklardır..

    Hesabınızı iyi yapın..sizde bu normalleşme sürecinde Genelkurmay Başkanın da dediği gibi "doğru yerde" durun..


    Fransa modeline gireceksek ben varım.Çünkü Fransa modelinde kamusal alanlarda ve okullarda dini simgeler tamamiyle yasaklanmıştır.Yani yeni bir özgürlüğe gidiyoruz diyerek Fransa yı örnek verirken aynı desteğinizi türban,hac vb. dini temsil eden herşeyin kamusal alanlarda yasaklanmasında görüyorum..Bunu şu yüzden dolayı yazdım.İktidar bakın biz demokratikleşiyoruz diyor ve sizde yazınızda bunu destekliyorsunuz.Yani Türkiyede şuanda yapılan şeylerden bahsediyorum.Ama aynı iktidar demokratikleşiyoruz derken bunu yukarda bahsettiğim şeyede uygulayacak mı yoksa dini konularda döneklik mi yapıcak çok merak ediyorum..Gerçi cevabını bildiğim şeyi merak etmek çok saçma ama bir ihtimal diyorum..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ssff_allthing


    quote:

    Orijinalden alıntı: kommodor

    Yorumlara baktımda bazılarının samimiyeti sıfır resmen...Adamlar her açıdan geri kalmış Türkiye'nin düzeninin aynı ve hastalıklı şekliyle devam etmesi için ellerinden gelen dezenformasyon,saptırma,çarpıtma,hakaret etme,çamur atma,zırvalama,saçmalama,yalan söyleme,inkar etme,kavga çıkarma ..vs her türlü rezilliği meşru sayıyorlar..

    Zannediyorlarki umum bunlara inanıpta onların safına geçecek..Ne kadar taraftar toplarsak o ölçüde "hakimiyetimiz" devam eder sanıyorlar..

    Hala anlayamadınız mı?

    Bu ülkede artık "sovyet sosyalist" tarzı ,"mao tarzı" elitçi,seçkinci,tek partici,tekelci,politbürocu oligarşik sözde "Cumhuriyet" döneminin sancılı da olsa sonuna gelinmiştir..Yeni dönemde daha özgürlükçü,sanal "devlet" kavramından çok somut "birey" kavramı üzerine kurulu ilkeli,esnek Türk milli menfaatlerini ve mirasını koruyan,kapsamlı ve adil bir hukuk sistemine sahip,herkesin hakkını sonuna kadar arayabildiği herhangi bir ideoloji yada inancı esas almayan,olması gerektiği üzere Atatürk'ün de düşlediği ve kurduğu gibi Avrupa tarzı,Fransa modeli yeni "Cumhuriyet" dönemine girilmiş ve her alanda normalizasyon çalışması başlamıştır..

    Bu süreci iyi okumalı..Çünkü bu süreci en başta Cumhurbaşkanlığı,Hükümet,Genelkurmay Başkanlığı üçlüsü başlatmıştır ve yeni cumhuriyet dönemi Dış desteğe de sahip bir devlet projesidir..Sürecin önünde çok az bir kısım cahil siyasetçi,hukukçu ve darbeci varsa da bunlar zamanla elimine olacaktır..3-5 sene içinde bu kişilerin hukuku ve halkı "hiç"e sayan azılıları belki hapiste,diğerleri de siyasetin tozlu sayfalarının arasında yerlerini alacaklardır..

    Hesabınızı iyi yapın..sizde bu normalleşme sürecinde Genelkurmay Başkanın da dediği gibi "doğru yerde" durun..


    Fransa modeline gireceksek ben varım.Çünkü Fransa modelinde kamusal alanlarda ve okullarda dini simgeler tamamiyle yasaklanmıştır.Yani yeni bir özgürlüğe gidiyoruz diyerek Fransa yı örnek verirken aynı desteğinizi türban,hac vb. dini temsil eden herşeyin kamusal alanlarda yasaklanmasında görüyorum..Bunu şu yüzden dolayı yazdım.İktidar bakın biz demokratikleşiyoruz diyor ve sizde yazınızda bunu destekliyorsunuz.Yani Türkiyede şuanda yapılan şeylerden bahsediyorum.Ama aynı iktidar demokratikleşiyoruz derken bunu yukarda bahsettiğim şeyede uygulayacak mı yoksa dini konularda döneklik mi yapıcak çok merak ediyorum..Gerçi cevabını bildiğim şeyi merak etmek çok saçma ama bir ihtimal diyorum..

    Aga nedir yahu sizin bu İslam'a kin kusmanızın sebebi ? Gerçekten çok merak ediyorum, konu süper bir konu oldu ki daldan dala atladık ama hiç olmazsa bir nebzede olsa birbirimizin görüşlerinizi anlayabildik ama ben gerçekten anlamıyorum bu zihniyeti.... Şimdi Türkiye nasıl gelişir diye basit bir soru sorsam, basit bir cevap ile Eğitimle dersiniz. Peki okumak isteyen, kendini geliştirmek isteyen ve vatanına milletine faydalı birer bireyler olmak isteyen insanların önüne neden taş koyarsınız ? Bu korkunuz nedir ? Allah'a inanması onun emirlerini yerine getirmesi dünyadaki hak ve özgürlüklerine neden engel oluyor ? Elinizi vicdanınıza koyup düşünün bunları tamam İslam'ı sevmeyin aga, Allah'a da inanmayın ama özgürlükten, barıştan yana olun.

    http://www.facebook.com/video/video.php?v=1308463106563

    Bu ülke insanının gözünde avrupa insanının hayvanca ve ahlaksız yaşam tarzının adı medeniyet, Bizim adam gibi ve örnek yaşam tarzımızın adı da irtica oldu... Arif KOÇAK



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi TheFarez -- 3 Mart 2010; 6:55:25 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: JoomlaPerest


    Aga nedir yahu sizin bu İslam'a kin kusmanızın sebebi ? Gerçekten çok merak ediyorum, konu süper bir konu oldu ki daldan dala atladık ama hiç olmazsa bir nebzede olsa birbirimizin görüşlerinizi anlayabildik ama ben gerçekten anlamıyorum bu zihniyeti.... Şimdi Türkiye nasıl gelişir diye basit bir soru sorsam, basit bir cevap ile Eğitimle dersiniz. Peki okumak isteyen, kendini geliştirmek isteyen ve vatanına milletine faydalı birer bireyler olmak isteyen insanların önüne neden taş koyarsınız ? Bu korkunuz nedir ? Allah'a inanması onun emirlerini yerine getirmesi dünyadaki hak ve özgürlüklerine neden engel oluyor ? Elinizi vicdanınıza koyup düşünün bunları tamam İslam'ı sevmeyin aga, Allah'a da inanmayın ama özgürlükten, barıştan yana olun.

    http://www.facebook.com/video/video.php?v=1308463106563

    Bu ülke insanının gözünde avrupa insanının hayvanca ve ahlaksız yaşam tarzının adı medeniyet, Bizim adam gibi ve örnek yaşam tarzımızın adı da irtica oldu... Arif KOÇAK

    Her yerin belirli kuralları vardır..Kimse dine düşman değil..Ayrıca seninle medeniyet anlayışımız arasında uçurum var.Sex,kumar,alkol,uyuşturucu vb. şeyler medeniyetin yada gelişmenin göstergeleri değildir ve alakasıda yoktur..Ayrıca daha irtica ne demek onu bile bilmiyorsun..Namaz kılmayı,oruç tutmayı kimse irtica olarak görmüyor..Ama 5-6 yaşındaki çocuklar topluca Kur-an kursuna,istişarelere götürüp onlara hilafet varken Cumhuriyet gibi ahlaksız bir şey nasıl olabilir,Atatürk dini yıkmıştır vb. şeylerle o çocukların kafaları dolduruluyorsa bu irticadır.Devlete dini yönetim getirilmeye çalışılıyorsa bu irticadır.Senin soruna gelirsek.Öncelikle gözlemlediğimi söylim.Türbanı çıkartıp okuyanlar evlendikten sonra çalışmıyorlar.Daha doğrusu çoğu çalışmıyor.Yani onlar okusa bile evlendikten sonra eşlerinin buyruklarına giriyor.Şimdi demişsin ki,herkesin eğitim hakkı var ve beni islam düşmanı olarak göstermişssin.Öncelikle ben orada ne yazmışım.Dini sembol eden herşey..Sadece türban değil hac yada Afrikadan gelen bir adamın inandığı herhangibir şeyde yasaklanmalı demişim.Senin mantığına göre kamu alanlarında çalışanlar takım elbise giymesin.Mesela short ve bodyle bankaya gitsin.Mademki herşey özgürlük adına yapılıcak,o zaman sana şunu önericem.Bakalım özgürlüklerdeki hassasiyetini gösterebilecek misin.Mesela sen dedin ya istiyen türbanla gitsin,istiyen istediği şekilde giyinsin.Bende mesela sadece boxerla üniversiteye gidicem.Kabul ediyor musun.Sınıfa girdiğim zaman sıralar 2 şer kişilik ve sadece bir sırada bir kişilik yer var.O kişide türbanlı.Ben boxerla onun yanına oturucam ve o bana bişey diyemicek.Çünkü özgürlük var ve o türbanla gelebiliyorsa bende boxerla gelebiliyorum.Hatta boxerıda bırakalım.Sadece bi shortla yazın üniversiteye gidicem.Üstümde yarı çıplak olucak ve kafamada meksikalıların taktığı şapkayı geçirip,derse onunla giricem.Eğer sen benim böyle girmemi kabul ediyorsan ben türban,hac,burka,cüppe,kipa, vb. şeylerle insanların üniversiteye girmesini sonuna kadar destekliyorum..Ama şunu unutma.Müslüman ülkeler din ve devlet işlerini hiçbir zaman ayıramadığı için geri kaldılar..Şimdi dinci olan kesime şeriat kurallarına göre yönetilelim desem direk kabul ederler.İyide ben şeriat kurallarına göre yaşamak istemiyorum ne olucak.Peki ben diyormuyum,camiye günde 1 kere gidebilirsiniz yada haftada 1 gün namaz kılmıyacaksınız diye..İşte biz sizinle bu noktada anlaşamıyoruz.Türkiye de bazı şeylerde elini verirsen kolunu kaptırırsın.Ayrıca kimse kimseyi yemesin.Bir programda orada türbanlı olan bir kıza şunu sordular.Peki türbana izin çıktı ,üniversiteye gittiniz ve hukuk bitirdiniz.Ama savcı veya hakimlik yapamıcaksınız başınızı açmadığınız sürece..Kız aynen şu cevabı verdi.Sıra onada gelicek.Ondan sonra sıra daha nelere gelicek biliyoruz.Önünüzde İran ve Afganistan var.Afganistan talibanın ülkeye çökmesiyle bu hale geldi.Yoksa afganların talibandan önceki hallerini görseniz dudağınız uçuklar.İnsanların giyim tarzını görseniz Afganistan nasıl bu hale gelmiş dersiniz.Taliban ülkeye çöktüğünde önce televizyonu yasakladılar sonra sinema,tiyatro vb. yerler kapatıldı.Ardından radyolar yasaklandı.Onun ardından berberlerde kapatıldı..Belki duymuşsunuzdur.Taliban Afganistan da hakim olduğu bölgelerde berberleri kapatıyor.Abd kuvvetlerinin geri aldığı yerlerde berberler tekrar açıldı en basitinden.İran devrim sonrası halkının asla istemeyeceği birşeyle karşılaştı.Yani İran halkına devrimi yapmadan önce şuanki halini göstersek o devrim asla olmazdı.Tabi bunların hepsi yalan ve ben bunları uyduruyorum.Türkiyede insanlar birbirine karışmasa,yani karşımdakide benim gibi olucak demese inanın bu ülke daha çok özgür olur ve herkes istediği yere istediği kıyafetlerle girer.Ama dinci kesimde(dindar demiyorum)böyle bişey mümkün değil.Karşı taraftan güçlü oldukları anda çökerler.Bu kadar basit.Benim feytullahçı,süleymancı arkadaşlarımda vardır.Onlarla aramız iyidir ama onlarla siyaset yada dini konuları asla tartışmam.Yoksa birbirimize gireriz.Adam bu rejimi istemiyor ve din kurallarına göre olmalı herşey diyor.Bizim binanın altında tabak,tencere,yemek takımı vb. şeyler satan süleymancı birisi var.Bu adama göre kafası açık olan herkes kafir.Sakal uzatmayanlarda müslüman değil.Bu dediğime uyduruyorsun falan filanda diyebilirsiniz.Orası sizi bağlar.Gerçi ben ne kadar anlatsamda siz yine anlamak istediğizi anlıcaksınız.Daha öncede dediğim gibi Türkiye demokrasiye kavuşuyor,dahada demoktarik oluyoruz diyenleri din ve devlet işlerinde gürücez..Son olarak oradaki verdiğin kişinin yazısını bence silersen iyi edersin..Bizim adam gibi ve örnen yaşam tarzımız irtica oldu diyor o şahıs.Demek biz hayvan gibi yaşıyoruz ve kafirin önde gideniyiz.Göbeğine kadar sakal uzatıp,karısını 2 m arkadan yürütenler desenize bizden daha insan..Yada 60 yaşındaki adam 15 yaşındaki kızla evlenirken bizden daha iyi eş seçmiş demekki..Bide eğitimle Türkiye gelişir demişssiniz.O söyleminize çok uygun bir örnek verim.İsmail ağa cemaati okullardaki eğitimi yetersiz buldukları için bu cemaate üye olanların çoğu erkek çocuklarıda dahil çocuklarını okula göndermiyor.Arkadaşlar bizim eğitim sistemimizi beğenmediği için biz kendimiz eğitiriz diyorlar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ssff_allthing -- 3 Mart 2010; 7:51:12 >




  • @ssff_allthing

    Şuna emin olabilirsin ki insanlar daha doğrusu müslümanlar, müslümanlığı dört dörtlük yaşasa Kuran'ın emir ettiği gibi yaşamaya çalışsa, Kur'an ideolojisini hayatına entegre edebilse ne o tencereci dayı açık bayanlara kafir diyebilir, ne başkası dini yaşamayan insanlara küçümser gözle bakabilir, nede İslam'dan korkan insanların İslam'a saldırmasına, onu yaşayan insanlara gerici, yobaz demesine imkan tanınır. Şu olaya çok gıcık oluyorum ve tarikatları SEVMİYORUM... O nurcu bu süleymancı şu bilalci işte o adam şöyle yapıyor, onların tarikatı şunu emir ediyor falan filan onların cahilliği yüzüne, onların İslam'ı kendilerine göre uyarlamasına ve sana hak veriyorum salak saçma kurallarıyla diğer sade müslümanlar neden bir tutuluyor ? Aga hedef Kuran ise ve ben okuduğumda onu anlayabiliyorsam ne nurculara, nede başka bir oluşuma ihtiyaç duymam. Said-i Nursi iyi bir adam olabilir, ilim irfan sahibi olabilir ama şuanki talebeleri menfaat üzerine kurdukları çarkı mükemmel derecede çeviriyorlar. Özel dershanelerinde eğitim gören öğrencilere polislik sınavı öncesi sorular yağarken, aylardır eşek gibi çalışan hayatını o sınava adayan öğrencinin hakkı neden yok sayılıyor ? İşte bunların yüzünden İslam kötü tanınıyor, bunların kurduğu çark yüzünden kendi menfaatleri yüzünden müslümanlar hor görülüyor, cahil görülüyor, kötü tanıtılıyor aynı şekilde diğer sözde din adamları ve liderleri içinde geçerli... Ahirette bunun hesabını nasıl verecekler bilmiyorum... Allah sormayacak mı onlara benim için ne yaptınız sorusuna '' Hmm okullar açtık, öğrencileri soyduk, bize para yedirene sınavlarda kolaylık sağladık, seni kötü tanıttık, İslam'ın saygınlığı yitirdik '' diye cevap verebilecekler mi acaba ? İslam güzel ahlakı emir eder, saygıyı sevgiyi, EŞİTLİĞİ, ÖZGÜRLÜĞÜ emir eder. Senin ahlakın, insanlara saygın ve kalbin tastikliyorsa boxerla sınıfa girmeyi ÖZGÜRSÜN gir... Medeniyet ve irtica konusuna gelince... Youtube'a gir ve Cumhuriyet Mitingi yaz insanların ve konuşmacıların söyledikleri sözlere dikkat et ne diyorlar, neyden bahsediyorlar. Bu sistemi sevmeme nedenimizi daha iyi anlarsın. Bu zihniyete sahip insanlar tekrar başımıza gelse emin ol ezan Türkçeye dönecek ve senin bahsettiğin baskılar Müslümanlar üzerinde uygulanmaya çalışılacak... Türkiye'de yaşayan müslümanların neden İslam'a yakın insanlara oy verdiği burada gizli işte... Geçmişte yaşanan ve İslam'a yapılan salakça ve saçma modifikasyonlardan korktuğu için '' ALLAH '' diyen adama tutup oyunu veriyor... Yeter ki ezanım susmasın, vatanım bölünmesin bayrağım inmesin tek gaye amaç bu... Çünkü dünyaya tapan insan topluluğu değiller, dünyanın eğlencesine balına kaymağına parmak atan insanlar değiller. Tabi bunlar İslam'ı amaç için kullananlara geçerli, araç olarak kullananları Allah'a havale ediyorum... İnsanoğlu hatalar yapabilir kimse dört dörtlük değildir, olamazda... Kimse de peygamber nefisi de yok her türlü hataya dalalete düşebilir. Büyük bir bina var adı İslam, binanın kuralları Kur'an, anahtarı kelime-i şehadet isteyen herkes gelebilir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ssff_allthing
    Demek halifelik hala devam ediyor.Bi yazınızda padişah olsaydı demokratik bir şekilde bu ülkeyi yönetirdi diyorsunuz.Şimdi padişahlık seçimle olmıyacaktır..Babadan oğula geçicektir..Ayrıca padişahlık rejiminde ülke din devleti olarak yönetilecektir.İngiltere deki Krallık rejimini vermişssiniz ama kral ve kraliçe siyasete karışmazlar.Halk seçimlerle kendilerini yönetecek parlementoyu seçer..Ayrıca kral ve kraliçe ingiliz hukukunun üstünde değildir.Yani halkı onlar yönetmez.Avrupa ülkelerindeki krallıklar semboliktir..Ayrıca şunu merak ettim..Şuanki yönetimin ne olmasını istersiniz.Mesela şeriat kurallarına göre yönetim için ne dersiniz.Yada birebir Kur-an ın belirlediği kurallara göre yönetilsek nasıl olur.Bu arada iyiki bilg. öğretmenisiniz.Tarih,edebiyat veya din öğretmeni olsanız vay halimize.Gerçi cumhuriyet rejimine ters bir şekilde söylemlerinizi öğrencilerinize dayatmaya kalksanız veliler anında tepenize biner orası ayrı..Bu konudaki düşüncelerinizi çok merak ediyorum..


    "Ayrıca demokrasiyi cumhuriyetle karıştırmayalım. Demokrasiyi pekala adil bir padişah sağlayabilir." demişim...

    Yani her kelimeyi ayrıntılı bir şekilde izah mı etmemiz gerekiyor. Yoksa herşeyi kendi keyfinize göre mi anlayacaksınız?

    Padişahlık istemişim gibi bir hava vermişsiniz anlamadan. Demokrasinin yönetim biçimine bağlı olamayacağını anlatmak için yönetimde bir padişah bile olsa ve gerçek anlamda adil ve özgürlükçü birisi olsa demokrasi olabilir demeye çalıştım. Öte yandan adı cumhuriyet olup da antidemokratik bir hal sergilense elbette önceki verdiğim örnekteki durum daha demokratik olacaktır. Örnek olarak da Fatih Sultan Mehmed'in bir hristiyan usta ile kadı önünde diz çöküp dava edilmesi ve suçlu bulunmasını gösterdim.

    Demokrasi, özgürlük, eşitlik, insan haklarının muhafazası demektir...

    Öte yandan ben şeriatın en küçük bir meselesinin bile hak ve doğru olduğunu bilirim o ayrı. Çünkü sizin şeriat sandığınız şey tamamen siyasetten ibarettir. Asıl şeriat ise Allah'ın kanunları olan, ve %99 insanın şahsi hayatına bakan hükümlerdir.




  • quote:

    Demokrasiyi pekala adil bir padişah sağlayabilir


    Forum en sonunda bu savı da gördü!!
    Bence bu akıl tutulması değil, başka birşey!
    Adil bir padişah!
    Padişah ve demokrasi...
  • Bu şeriatçıların hepsini yağlı urganda gebertmemişlerki.Şimdi memleket bu halde.İnönünün suçu hep bunlar Atamızın mirasını ne hale getirdi...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kommodor



    Bu süreci iyi okumalı..Çünkü bu süreci en başta Cumhurbaşkanlığı,Hükümet,Genelkurmay Başkanlığı üçlüsü başlatmıştır ve yeni cumhuriyet dönemi Dış desteğe de sahip bir devlet projesidir..

    Hesabınızı iyi yapın..sizde bu normalleşme sürecinde Genelkurmay Başkanın da dediği gibi "doğru yerde" durun..



    Evet, dış destekli olduğu açık
    Dış destekler bizi hep sever
    Geçen gün de ABD de CIA ve bir cemaat ileri gelenleri ve Türkiye den bir kaç kişi " YENİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ" ortak savlı bir oturum düzenlediler

    Gene birşeylere karar veriyor büyük dış destekler...
  • quote:

    Forum en sonunda bu savı da gördü!!
    Bence bu akıl tutulması değil, başka birşey!
    Adil bir padişah!
    Padişah ve demokrasi...


     Osmanlı Hilafeti'ni Kimler Nasıl Yıkmıştı!


  • Bakın Hilafeti kimler kaldırmış...:

    """"""""""""""""""
    Taraf Gazetesi'nden Neşe Düzel'in ünlü tarihçi Profesör Dr. Mete Tunçay'la yaptığı söyleşinin üçüncü bölümünde Cumhuriyet'in kuruluşunda yaşanan birbirinden ilgi çekici olaylara yer verildi. Cumhuriyet dönemi İstiklal Mahkemeleri'nin dehşet saçtığını anlatan Prof. Tunçay, o dönemde "biri eski bakan,iki İtihatçı mahkum oldular. Halkın içine mahkum olarak çıkamayız deyip karara itiraz edince tekrar yargılanıp asıldılar" diye konuştu.

    Tunçay'dan bir başka ürpertici örnek: İstiklal Mahkemesi iki asker kaçağı kardeşi yargılıyor. Babaya 'Biri asılacak, biri askere gidecek. Hangisini asalım, seç' diyor...

    İşte Düzel'in Tunçay'la yaptığı röportajın üçüncü bölümünün tam metni:

    Takrir-i Sükun Kanunu, Cumhuriyet’te neyin bitişidir ve neyin başlangıcıdır?

    Cumhuriyet’in ilanı o kadar önemli bir şey değildir. 29 Ekim 1923 sembolik olarak tabii önemlidir ama… Cumhuriyetin ilanının bir hafta öncesiyle bir hafta sonrası arasında hiçbir fark yoktur. Ama Takrir-i Sükun’un üç gün öncesiyle üç gün sonrası arasında dehşet bir fark vardır.

    Takrir-i Sükun’un öncesiyle sonrası arasında ne fark var?

    Bu kanunun uygulanmasıyla her şey, bütün hayat değişiyor. Cumhuriyetin kimliği belirleniyor. Meclistekiler kuzu gibi oluyor, hükümet ne isterse yapıyor. Takrir-i Sükun öncesinde daha özgürlükçü olan cumhuriyet, Takrir-i Sükun Kanunu’ndan sonra diktatöryal bir cumhuriyet oluyor. Eleştiriler yapabilen bir basın varken, gazeteciler Diyarbakır’daki İstiklal Mahkemesi’ne gönderiliyor. Hatta o sırada genç bir politikacı olan Avni Doğan’a da savcılık görevi düşüyor. Avni Doğan, İçişleri Bakanı’na mektup yazıyor. Ben o mektubu Türk Tarih Kurumu’nun Atatürk Merkezi’nde buldum ve kitabımda kullandım.

    İstiklal Mahkemesi Savcısı mektupta ne diyor?

    İçişleri Bakanı’na özetle şunu diyor. ‘İsmet Paşa bu adamların asılmasını, cezalandırılmasını istiyordu. Ama Atatürk’ten başka bir haber geldi. . Bunların affedilip işlerine dönmeleri isteniyor. Maalesef aramızdan bazıları sanıklara bunu açıkladı. Size yalvarırım, yukarı tükürsem bıyık, aşağı tükürsem sakal. Biri cumhurbaşkanı, diğeri başbakan. ‘Ne söylerseniz onu yapacağım ben’ diyor. Ve, Atatürk’ün istediği oluyor. Gazeteciler özür dileme telgrafı çekiyorlar ve affediliyorlar. Bizde cumhuriyet lafı, demokrasiyle birlikte düşünülür ya.... İşte bu doğru değildir. Cumhuriyet sadece devlet başkanlığının, saltanatın babadan oğula geçmediği bir sistemdir. İyi ki Atatürk’ün çocuğu yoktu...

    Cumhuriyetin kuruluşundaki İstiklal Mahkemeleri tam olarak ne tür mahkemelerdi?

    Milli Mücadele sırasında asker kaçaklığını önlemek için milletvekillerinden kurulan mahkemelerdi önce bunlar. Yakaladıklarına bazen sopa atar bazen de ibret-i alem olsun diye bir, ikisini asarlardı. Takrir-i Sükun’dan sonra kurulan İstiklal mahkemeleri ise tam bir felaket oldu. Cumhuriyet devrimlerini ilan etme cesareti zaten bu mahkemeler kurulunca gösterildi. İşe, şapkayla başlandı. Rakamlar, saat, alfabe değiştirildi.

    Şapka nedeniyle çok kişi asıldı mı?

    Türkiye’nin her yerinden 20-30 kişi asıldı. 1926 yılına gelindiğinde… İzmir’de Atatürk’e suikast teşebbüsü ortaya çıkarıldı. kazım Karabekir ve Ali Fuat Cebesoy dahil olmak üzere muhalefet tutuklandı. Mahkeme Başkanı, Karabekir’i serbest bıraktıran Başbakan İsmet Paşa’nın bile tutuklanmasına karar verdi. Atatürk araya girdi de İnönü kurtuldu. İstiklal Mahkemeleri’nde korkunç şeyler yaşandı.

    Atatürk’ün haberi olmadan İsmet Paşa tutuklanabilir mi?

    Haberi olmadan olmaz tabii.

    İstiklal Mahkemeleri’nde neler yaşanıyor peki?

    Mesela biri bakanlık yapmış olan iki İttihatçı sanık on beş yıla mahkum oluyorlar. ‘Biz memleketin içine sanık ve mahkum olarak çıkamayız. Mahkumiyet kararına itiraz edelim’ diyorlar. İtiraz üzerine yargılama yenileniyor ve bunlar bu kez idama mahkum edilip asılıyorlar. Kısacası bu süreç, İttihat Terakki’nin hesabını görme sürecidir. O sırada yurt dışında olan Rauf Orbay da Atatürk’e suikast girişiminden on yıla mahkum oluyor. Ülkeye Atatürk’ün vefatından sonra dönüyor. İsmet Paşa bütün bu eski muhalifleri topluyor ve Rauf Bey Londra sefiri, Kazım Karabekir de tekrar milletvekili ve Meclis Başkanı oluyor.

    Halk, İstiklal Mahkemeleri hakkında neler düşünüyordu?

    Herhalde halk dehşet duyuyordu.

    İstiklal Mahkemeleri hakkında fikirlerini söyleyebiliyorlar mıydı?

    Hayır söyleyemiyorlardı. İstiklal Mahkemeleri’nin, İskilipli Atıf Hoca örneğinde olduğu gibi ‘zulüm’ denebilecek icraatları var. Hoca, ‘Frenk Taklitçiliği ve Şapka’ isimli bir kitap yazıyor ve bir sene sonra şapka devrimi yapılıyor. Adamı bir sene önceki kitabından ötürü asıyorlar. Mesela… Bir adamın iki çocuğu asker kaçaklığından yargılanıyor. İstiklal Mahkemesi, adama, ‘oğullarından birini idam edeceğiz, birini de askere göndereceğiz. Hangisini asalım, seç’ diyor.

    Hangi evladın idam edileceği kararını babaya mı verdiriyorlar?

    Evet. Adamın bayıldığı anlatılıyor.

    Atatürk’ün en çok çekindiği kişi kim?

    Karabekir’den de, Orbay’dan da çekineceğini sanmıyorum.

    O zaman niye muhalefeti bu kadar sert bir biçimde tasfiye ediyor?

    Onların arkasındaki halktan çekindi. Terakki Perver Fırka’nın tüzüğünde, ‘bizim partimiz efkar ve itikat-ı diniye saygılıdır’ diye bir laf vardı. Bu, irticaya destek olarak gösterildi ama Terakki Perver Fırka aslında liberal bir hareketti. Kazım Karabekir, bazen Cuma’ya gidiyor olsa da, M.Kemal kadar Batı’ya açık biriydi. Cebesoy, kendisiyle ilgili Nutuk’ta anlatılanları yalanlar.

    Atatürk, Nutuk’ta Cebesoy için ne diyor?

    ‘Ankara istasyonuna omuzunda flintayla çeteci kılığıyla geldi. Koca cephe komutanı Çerkez Ethem’in maiyetine girmiş gibiydi’ diyor. Cebesoy, Atatürk’ün ölümünden sonra yayınladığı anılarında, ‘Bu tamamen yalan. Beni Moskova’ya niye sürdüler biliyor musunuz? Kazım Karabekir Paşa’yla ben, Milli Mücadele için İstanbul’a karşı Doğu’da mücadele etme azmindeydik. M. Kemal ise İstanbul’la ilişkileri yumuşak olan İsmet Paşa’yı ve Fevzi Çakmak’ı kullanmayı tercih etti. Biz olduğumuz sürece M. Kemal İstanbul’la uzlaşamazdı’ diyor.

    Sizce bunlar gerçek mi?

    Ben bu iddiayı inanılır buldum. Kazım Karabekir kendi anılarında, Cebesoy kadar ileri gitmedi. O, Atatürk için sadece, ‘Onu, Sakarya’da mareşal yaptılar. Aslında o, Sakarya’da ‘çekilme’ emri vermişti. Fevzi Paşa, çekilmeyi erteletti ve sabaha Yunanlılar çekildi. Bizimki mareşal oldu’ diyor.

    Bazıları Nutuk’a, tartışılmaz, mutlak bir metin gibi bakıyor. Niye sizce?

    Nutuk, ne yazık ki 1919-1938 dönemine bir temel çerçeve getirdi. Bu çok sakıncalı şey. Nutuk’a inanacak olursak, Karabekir nankör ve hain biri. Halbuki Karabekir, ‘Milli mücadelenin ilk zaferi, Doğu’da benim sağladığım zaferdir’ diye yırtınıyor. Ama Nutuk’ta Milli Mücadele sanki Birinci ve İkinci İnönü’yle başlıyor.

    Ordu, Atatürkçü bir kurum ve herkesin de Atatürkçü olmasını istiyor. Atatürkçülük nedir?

    Atatürkçülük, toplumun Batı’daki gibi bir toplum olması için, modernleşmesi için gerekirse toplumun zorlanmasını savunan bir anlayıştır. Çünkü doğrunun ve iyinin ne olduğunu onlar bilirler. Mesela başı örtmek geriliktir. Onun için başı örtmeyeceksin ve başı örtülü karısı olanı orduda tutmayacaksın. Atatürkçülüğe göre, dini gizli yaşayabilirsin ama ibadetini görünür hale getirmeyeceksin. Cumaya gitmeyeceksin. Namazını evinde kılacaksın. Düşünün… İsmet Paşa öldükten sonra, onun mütedeyyin bir tarafının olduğu anlaşıldı. İsmet paşa dini, hiç kullanmadı. Bir yere gittiğinde, ‘Biraz Allah’tan, Peygamber’den bahset denildiğinde, ‘Allahaısmarladık diyeceğiz ya’ dedi.

    Atatürk, cumhuriyeti bir tek parti rejimi olarak kurdu. Tek parti rejimi ile Atatürkçülük arasında nasıl bir bağ var?

    Aynı şey. Bulgaristan’da, ‘Dimitrov, Bulgaristan’ın yetiştirdiği en büyük adamlardan biridir’ diye yazıyordu. Tarihçi arkadaşıma, ‘Bizde olsa hemen ‘en’ kelimesi kullanılır. Siz neden en büyük demediniz?’ diye sordum. ‘Olmaz’ dedi. ‘Dimitrov’a en büyük demekle, bu Jivkov eşeğin biridir mi demek istiyorsun?’ dedi. Bu cevabı, bana müthiş bir aydınlanma oldu.

    Nasıl bir aydınlanma?

    Çünkü sonradan gördüm ki, Atatürk’ün büyüklüğü, İsmet Paşa’ya muhalefet olarak ortaya atılıyor ilk defa. İsmet Paşa, cumhurbaşkanı olunca, doğal olarak paraya pula kendi resmini koyduruyor. Muhalifler, ‘Atatürk büyüktü sana ne oluyor?’ demeye başlıyorlar. ‘Atatürk büyüktü’ demek, ‘sen büyük değilsin’ demek oluyor. Bir süre sonra İsmet Paşa ve Halk Partisi uyanıyor ve ‘tabii Atatürk büyük ve bizim partimizi o kurdu’ diyorlar. Böylece bir açık artırma ve Kemalizm ululaması başlıyor.

    Atatürkçülük’de demokrasi, insan hakları yok. Bugün Atatürkçülük dediğimizde ‘demokrasisiz’ bir yapıdan mı söz ediyoruz?

    Evet.

    Atatürk’ün kurduğu ‘tek parti’ rejimini ordu bugün hala savunuyor mu?

    Resmen savunmuyor ama… Orduda, ana muhalefette ve yüksek bürokraside paylaşılan bir anlayış bu. Kökeni ne olursa olsun, ister din eğitimi almış, İmam Hatip’i bitirmiş olsun, ister din eğitimi almamış olsun, üniversiteye hak edenin girmesi gerekir. Ama İmam Hatipliler daha çalışkan çocuklar diye korkuyorlar ve onları bastırmak istiyorlar. Ülkedeki hakimiyetlerini sürdürmek için de, ‘biz kontrol etmezsek, dinciler her şeyi değiştirir’ diyorlar.

    Ordu, Atatürk’ün ölümünden sonra onun bazı konuşmalarını sansür etti mi?

    Meclis’te yapılan konuşmalar örtülemezdi ama en azından bazıları öne çıkarılmadı. Mesela Milli Mücadele’nin İslam milletinin mücadelesi olduğu gibi sözlerini öne çıkarmadılar. Aslında çok ilginç bir şey var ve bunun üzerine hiç gidilmedi. 1940 yılına kadar Halk Partisi’nin Güneydoğu’da teşkilatı yoktu.

    Bugün de milletvekili yok… CHP Doğu’da niye örgütlenmedi?

    Başlangıçta Urfa teşkilatı varmış ve kapatılmış. Düşünün, ülkede tek parti var ülkenin bir bölümünde örgütlenmiyor. Milletvekilleri oralara tayin ediliyor. Mesela Selanikli olan Naci Yücekök Muş milletvekili yapılmış. Adam Muş’u görmemiş. Bütün bunlar, Kürtleri kontrol etmek için yapılıyordu. Orada parti teşkilatı olsa, partinin kongresine ve Meclis’e Kürtler gelecek.

    Atatürk Kürtlere özerklik vermekten ne zaman vazgeçiyor?

    Atatürk, Kürtlere, mahalli muhtariyet vermekten söz ediyor. Kendisinin yeteri kadar güçlü olduğunu anlayınca, bundan vazgeçiyor. Mesela Atatürk’e, ‘Doğu’ya okul mu yapalım, yol mu’ diye soruyorlar. ‘Yol yapın, ordu girebilsin’ diyor. Nitekim yol yapılıyor Doğu’ya. Atatürk, Doğu’da bir hayli bulunmuş. Diyarbakır’da evi var. Kürtleri yakından tanıyor. Mustafa Kemal’in özelliği ne diye hep düşünmüşümdür.

    Özelliği nedir sizce?

    1919’da Samsun’a indiğinde böbrek sancıları tutuyor ve Havza’da kaplıcalara gidip bir ay kalıyor. O sırada ‘memleketin sahiplerine’ mektup yazıyor. Mustafa Kemal, kimin, memleketin sahibi olduğunu biliyor. Doğu’daki Kürt beyleri, şeyhler de var mektup yazdıkları arasında. ‘Efendi hazretleri sizinle şurada teşerrüf etmiştik. Ben o hatırayı hep zihnimde taşıyorum’ türünden mektuplar yazıyor.

    Yani…

    Bu memleketi hareket ettirecek manivelalar kimlerin elinde Mustafa Kemal biliyor. Onun bu memlekete hakim olması şaşırtıcı değil. Hangi ipi çekeceğini biliyor o. M. Kemal, bir taraftan da dehşet küstah biri. Fikrinizi sorup, özgür cevap verdiğinizde hakaret ediyor. Ancak ona boyun eğenlere yaşam hakkı tanıyor.

    İsmet paşa boyun eğdi mi?

    Herhalde. Eğmediği zaman başbakanlıktan atıldı.

    İsmet Paşa’nın orduyla ilişkileri neydi?

    O da ilginç. Bir, iki yıl önce çıkan güncesini okurken biraz da irkildim. Büyük Taarruz’u yazıyor ve kendisinin neler yaptığını anlatıyor. Cephe komutanı adam. Biz, bunu o kadar Atatürk’e mal etmeye alışmışsız ki… Aslında Atatürk, Nutuk’ta 19 Mayıs öncesini hiç anlatmıyor. Atatürk’ün Sadrazam İzzet Paşa’nın kabinesinde bakan olmak istediği dönem bu.

    Atatürk’ün iki yönü var. Bir siyasetçi, bir de asker yönü değil mi?

    Evet ama, siyasette de asker gibi davranıyor, önce karşısındakini bölmeye çalışıyor. Karşısındaki cepheyi bölüp, bir kısmını esir alıyor, öbür kısmını da ortadan kaldırıyor. Mesela sol muhalefete karşı bunu yapıyor. Yeşil Ordu diye bir cemiyet kuruluyor. Atatürk Yeşil Ordu’yu bilmediğini söylüyor ama doğru değil. Bunu başından beri biliyor. Yeşil Ordu’cuların bazılarına, ‘bırakın bu Yeşil Ordu’yu, siz düpedüz komünist olun’ diyor. Türkiye’de Büyük Millet Meclisi döneminde 17 Ekim 1920’de ilk kurulan parti Türkiye Komünist Fırkası’dır. Yeşil Ordu’yu önce bölüyor, sonra yok ediyor.

    Bu ülkede asla kaldırılmayan, memurların dokunulmazlığını sağlayan bir ‘geçici’ yasa vardır. Bu cumhuriyetin koyduğu bir yasa mıydı yoksa Osmanlı’dan kalma bir yasa mıydı?

    Osmanlı’dan kalma bir yasadır bu.

    Neden memurlar, hukukun dokunamayacağı bir konumda tutuldu?

    Geleneksel yönetimin gereği olmalı bu. Bugün modernlikten bahsederken, çağdaş demokrasinin temel ihtiyacı olarak, ‘şeffaflığı ve hesap verebilirliği’ öne çıkarıyoruz. Ordu için bu çok zordu.

    Devlet görevlilerin işlediği bilinen ama bu suçlardan yargılanmadığı olaylar oldu mu?

    Atatürk’ün son zamanlarında yaverliğini yapan biri vardı. İstanbul’da metresini öldürdü. Deli raporuyla serbest bırakıldı. Birkaç ay sonra da milletvekili seçildi. Bundan daha iyi örnek olur mu?

    Bugünkü devlet ve hukuk anlayışımızla cumhuriyetin kuruluşundaki anlayışlarımız arasında farklar var mı?

    Cumhuriyet’in kuruluşunu, hep bitmiş tükenmiş, işgal altına girmiş bir ülkenin ayağa kalkması diye düşünmek lazım ama… Atatürk’ün zamanında da liberalizm olabilirdi. Tam tersi, Osmanlı Meşrutiyeti’nin ve Birinci Türkiye Millet Meclisi’nin havasından ve o kavramlardan geriye gidildi. Kürt isyanı falan bahane edildi. Şunu bilmek lazım. Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası’ndakiler mürteci değillerdi. O fırka sürdürülebilirdi. Ama çok kötü bir sistem olan terk parti sistemi tercih edildi. Zaman zaman bu sıkıntıyı Atatürk de hissetti.

    Neyi Hissetti?

    1930’da Fethi Okyar’a ‘benim gençliğim Abdülhamit istibdadına karşı mücadeleyle geçti. Şu hale bak. Bugün gözümü kapatacak olsam, arkamda bırakacağım şey bir diktatörlük manzarası’ dedi.

    ‘Başka türlü olamazdı’ deniliyor. Olamaz mıydı?

    Biraz daha cesur davranabilseydi... Halktan korkmasaydı, olabilirdi. Ama halkın geri olduğunu düşünüyor.

    Halktan korkuyor mu?

    Karışık bir duygu içinde. Herhalde hem hakir görüyor, kızıyor, hem de endişe ediyor. Mayıs 1919’da Kaplıca’dayken tuttuğu defterde, ‘Ben bu kadar okumuş yazmış, yüksek fikirlere erişmiş bir adamım. Şimdi kendimi halkın derekesine mi indireceğim? Yok… Yapmam gereken şey, halkı benim seviyeme getirmek’ diyor. Halkı kendi seviyesine getirmek, o kadar kolay yapılacak bir şey değil. Bunu yaptığında, diktatörlük falan oluyor işte o zaman. Ama şunu da söylemek gerekir. M.Kemal’in hakikaten büyük bir prestiji var toplum üzerinde. Sürekli dayak yemiş bir toplum, ilk defa zafer kazanmış bir komutanı çok seviyor. Toplum ona tapıyor.

    Son soru… Darbecilik neden bizim ordunun yerleşik bir parçası haline geldi?

    Sonuç veriyor da ondan. Uzun yıllar Harbiye Nazırı olan Mahmut Şevket Paşa’nın Babıali Baskını’yla 1913 yılında İttihatçılar tarafından sadrazam yapılması çok önemlidir. Babıali baskını, darbecilerin 1960 darbesinden önceki, ilk elbiseli provasıdır. Sonra 1960 oldu ve arkası geldi. Ama bundan sonra darbelerin yapılamayacağı görülüyor. Çünkü darbelerin eskisi gibi sonuç veremeyeceği anlaşılıyor.
    """""""""""""""""""""""

    Bakalım kaç kişi sonuna kadar dayanıp okuyabilecek ve hazmedebilecek...




  • mustafa_ogr;

    önemli ve faydalı bir paylaşım olmuş.
    İlgiyle okudum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ssff_allthing

    quote:

    Orijinalden alıntı: JoomlaPerest


    Aga nedir yahu sizin bu İslam'a kin kusmanızın sebebi ? Gerçekten çok merak ediyorum, konu süper bir konu oldu ki daldan dala atladık ama hiç olmazsa bir nebzede olsa birbirimizin görüşlerinizi anlayabildik ama ben gerçekten anlamıyorum bu zihniyeti.... Şimdi Türkiye nasıl gelişir diye basit bir soru sorsam, basit bir cevap ile Eğitimle dersiniz. Peki okumak isteyen, kendini geliştirmek isteyen ve vatanına milletine faydalı birer bireyler olmak isteyen insanların önüne neden taş koyarsınız ? Bu korkunuz nedir ? Allah'a inanması onun emirlerini yerine getirmesi dünyadaki hak ve özgürlüklerine neden engel oluyor ? Elinizi vicdanınıza koyup düşünün bunları tamam İslam'ı sevmeyin aga, Allah'a da inanmayın ama özgürlükten, barıştan yana olun.

    http://www.facebook.com/video/video.php?v=1308463106563

    Bu ülke insanının gözünde avrupa insanının hayvanca ve ahlaksız yaşam tarzının adı medeniyet, Bizim adam gibi ve örnek yaşam tarzımızın adı da irtica oldu... Arif KOÇAK

    Her yerin belirli kuralları vardır..Kimse dine düşman değil..Ayrıca seninle medeniyet anlayışımız arasında uçurum var.Sex,kumar,alkol,uyuşturucu vb. şeyler medeniyetin yada gelişmenin göstergeleri değildir ve alakasıda yoktur..Ayrıca daha irtica ne demek onu bile bilmiyorsun..Namaz kılmayı,oruç tutmayı kimse irtica olarak görmüyor..Ama 5-6 yaşındaki çocuklar topluca Kur-an kursuna,istişarelere götürüp onlara hilafet varken Cumhuriyet gibi ahlaksız bir şey nasıl olabilir,Atatürk dini yıkmıştır vb. şeylerle o çocukların kafaları dolduruluyorsa bu irticadır.Devlete dini yönetim getirilmeye çalışılıyorsa bu irticadır.Senin soruna gelirsek.Öncelikle gözlemlediğimi söylim.Türbanı çıkartıp okuyanlar evlendikten sonra çalışmıyorlar.Daha doğrusu çoğu çalışmıyor.Yani onlar okusa bile evlendikten sonra eşlerinin buyruklarına giriyor.Şimdi demişsin ki,herkesin eğitim hakkı var ve beni islam düşmanı olarak göstermişssin.Öncelikle ben orada ne yazmışım.Dini sembol eden herşey..Sadece türban değil hac yada Afrikadan gelen bir adamın inandığı herhangibir şeyde yasaklanmalı demişim.Senin mantığına göre kamu alanlarında çalışanlar takım elbise giymesin.Mesela short ve bodyle bankaya gitsin.Mademki herşey özgürlük adına yapılıcak,o zaman sana şunu önericem.Bakalım özgürlüklerdeki hassasiyetini gösterebilecek misin.Mesela sen dedin ya istiyen türbanla gitsin,istiyen istediği şekilde giyinsin.Bende mesela sadece boxerla üniversiteye gidicem.Kabul ediyor musun.Sınıfa girdiğim zaman sıralar 2 şer kişilik ve sadece bir sırada bir kişilik yer var.O kişide türbanlı.Ben boxerla onun yanına oturucam ve o bana bişey diyemicek.Çünkü özgürlük var ve o türbanla gelebiliyorsa bende boxerla gelebiliyorum.Hatta boxerıda bırakalım.Sadece bi shortla yazın üniversiteye gidicem.Üstümde yarı çıplak olucak ve kafamada meksikalıların taktığı şapkayı geçirip,derse onunla giricem.Eğer sen benim böyle girmemi kabul ediyorsan ben türban,hac,burka,cüppe,kipa, vb. şeylerle insanların üniversiteye girmesini sonuna kadar destekliyorum..Ama şunu unutma.Müslüman ülkeler din ve devlet işlerini hiçbir zaman ayıramadığı için geri kaldılar..Şimdi dinci olan kesime şeriat kurallarına göre yönetilelim desem direk kabul ederler.İyide ben şeriat kurallarına göre yaşamak istemiyorum ne olucak.Peki ben diyormuyum,camiye günde 1 kere gidebilirsiniz yada haftada 1 gün namaz kılmıyacaksınız diye..İşte biz sizinle bu noktada anlaşamıyoruz.Türkiye de bazı şeylerde elini verirsen kolunu kaptırırsın.Ayrıca kimse kimseyi yemesin.Bir programda orada türbanlı olan bir kıza şunu sordular.Peki türbana izin çıktı ,üniversiteye gittiniz ve hukuk bitirdiniz.Ama savcı veya hakimlik yapamıcaksınız başınızı açmadığınız sürece..Kız aynen şu cevabı verdi.Sıra onada gelicek.Ondan sonra sıra daha nelere gelicek biliyoruz.Önünüzde İran ve Afganistan var.Afganistan talibanın ülkeye çökmesiyle bu hale geldi.Yoksa afganların talibandan önceki hallerini görseniz dudağınız uçuklar.İnsanların giyim tarzını görseniz Afganistan nasıl bu hale gelmiş dersiniz.Taliban ülkeye çöktüğünde önce televizyonu yasakladılar sonra sinema,tiyatro vb. yerler kapatıldı.Ardından radyolar yasaklandı.Onun ardından berberlerde kapatıldı..Belki duymuşsunuzdur.Taliban Afganistan da hakim olduğu bölgelerde berberleri kapatıyor.Abd kuvvetlerinin geri aldığı yerlerde berberler tekrar açıldı en basitinden.İran devrim sonrası halkının asla istemeyeceği birşeyle karşılaştı.Yani İran halkına devrimi yapmadan önce şuanki halini göstersek o devrim asla olmazdı.Tabi bunların hepsi yalan ve ben bunları uyduruyorum.Türkiyede insanlar birbirine karışmasa,yani karşımdakide benim gibi olucak demese inanın bu ülke daha çok özgür olur ve herkes istediği yere istediği kıyafetlerle girer.Ama dinci kesimde(dindar demiyorum)böyle bişey mümkün değil.Karşı taraftan güçlü oldukları anda çökerler.Bu kadar basit.Benim feytullahçı,süleymancı arkadaşlarımda vardır.Onlarla aramız iyidir ama onlarla siyaset yada dini konuları asla tartışmam.Yoksa birbirimize gireriz.Adam bu rejimi istemiyor ve din kurallarına göre olmalı herşey diyor.Bizim binanın altında tabak,tencere,yemek takımı vb. şeyler satan süleymancı birisi var.Bu adama göre kafası açık olan herkes kafir.Sakal uzatmayanlarda müslüman değil.Bu dediğime uyduruyorsun falan filanda diyebilirsiniz.Orası sizi bağlar.Gerçi ben ne kadar anlatsamda siz yine anlamak istediğizi anlıcaksınız.Daha öncede dediğim gibi Türkiye demokrasiye kavuşuyor,dahada demoktarik oluyoruz diyenleri din ve devlet işlerinde gürücez..Son olarak oradaki verdiğin kişinin yazısını bence silersen iyi edersin..Bizim adam gibi ve örnen yaşam tarzımız irtica oldu diyor o şahıs.Demek biz hayvan gibi yaşıyoruz ve kafirin önde gideniyiz.Göbeğine kadar sakal uzatıp,karısını 2 m arkadan yürütenler desenize bizden daha insan..Yada 60 yaşındaki adam 15 yaşındaki kızla evlenirken bizden daha iyi eş seçmiş demekki..Bide eğitimle Türkiye gelişir demişssiniz.O söyleminize çok uygun bir örnek verim.İsmail ağa cemaati okullardaki eğitimi yetersiz buldukları için bu cemaate üye olanların çoğu erkek çocuklarıda dahil çocuklarını okula göndermiyor.Arkadaşlar bizim eğitim sistemimizi beğenmediği için biz kendimiz eğitiriz diyorlar.


    Mesela sokakta, çarşıda, pazarda giyim serbesttir. Orada kanun yoktur. Ama sizin verdiğiniz uç örneklere de rastlamıyoruz. Çünkü sokakta giyim tarzını belirleyen kanunlar değil, örf, adet, kültürdür. Mesela şimdi sokakta olan bin kişiden sizin verdiğiniz uç örneklerden kaç tane çıkar. Varsayalım, beş kişi çıktı. Sizin mantığınızla bu beş kişi sebebiyle sokakta hangi elbiseler giyilebilir, giyilemez diye kanun mu çıkması gerekir.
    Yirmi küsur yaşına gelmiş bir insanın üniversitede nasıl giyineceğine bırakın kendisi karar versin.

    “Bu adama göre kafası açık olan herkes kafir.Sakal uzatmayanlarda müslüman değil.” Diyorsunuz. Bunu söyleyen şahsın yanıldığını, İslamiyet’te böyle bir şeyin olmadığını siz de biliyorsunuz ben de biliyorum. Böyle diyen bir İslam alimi de yok zaten. Münferit bir hadiseyi genelleştirmek haksızlık olur.

    “Türkiyede insanlar birbirine karışmasa,yani karşımdakide benim gibi olucak demese inanın bu ülke daha çok özgür olur ve herkes istediği yere istediği kıyafetlerle girer.”
    Bu sözünüze katılıyorum. İşin özü bu.




  • quote:


    Alttaki bunu yalanlıyor, İngilizler ve Royal Dutch Shell o bölgeyi iyi bilir, bilmeyen sizsiniz! Taa 1860 'lardan bu yana bölge neft (petrol) bölgesidir!
    İngilizler ve sizin iddia ettiğiniz kadarıyla ingiliz Ajanı Mustafa Kemal bunları iyi biliyor olmalıdır!
    Sizin bunu kasıtlı yaptığınızı zannetmiyorum, siz yalnızca böylesiniz!


    Hayır, sadece oralarda petrol olduğundan şüpheleniliyordu, savaş başlarken Arap yarımadasında petrol olduğu neredeyse kesindi, oysa Musul ve Kerkük'te kesin değildi, zaten İngilizler aralarındaki gizli anlaşma ile Irak'ın kuzeyini Fransızlara vermişlerdi, 1925ten sonra orada yüksek graviteli, mega yatak diyebileceğimiz petroller çıkınca oralar ne bize yar oldu, ne de Fransızlara.. İngilizler üşüştüler oraya..

    Ayrıca Mustafa Kemal ingiliz ajanı falan değildir, her İngiliz ajanlarıyla görüşen İngiliz ajanı olmaz, ama Mustafa Kemal Paşa İngilizlerin ne istediğini çok iyi bilen bir liderdi.. Tabii bu onu katiyetle bir ajan yapmaz..

    Gelelim günümüze..

    ''Değişmeyen tek şey değişimdir''

    Hiç bir şey ilelebet sonsuza dek yaşayamaz.. Muhakkak değişir ve dönüşür..

    İngiliz prangalarından kurtulmak Türkiye'nin lehine olacaktır..

    quote:


    Demek halifelik hala devam ediyor.Bi yazınızda padişah olsaydı demokratik bir şekilde bu ülkeyi yönetirdi diyorsunuz.Şimdi padişahlık seçimle olmıyacaktır.. Babadan oğula geçicektir..Ayrıca padişahlık rejiminde ülke din devleti olarak yönetilecektir.İngiltere deki Krallık rejimini vermişssiniz ama kral ve kraliçe siyasete karışmazlar.Halk seçimlerle kendilerini yönetecek parlementoyu seçer..Ayrıca kral ve kraliçe ingiliz hukukunun üstünde değildir. Yani halkı onlar yönetmez. Avrupa ülkelerindeki krallıklar semboliktir.. Ayrıca şunu merak ettim.. Şuanki yönetimin ne olmasını istersiniz. Mesela şeriat kurallarına göre yönetim için ne dersiniz. Ya da birebir Kur-an ın belirlediği kurallara göre yönetilsek nasıl olur.Bu arada iyiki bilg. öğretmenisiniz.Tarih,edebiyat veya din öğretmeni olsanız vay halimize.Gerçi cumhuriyet rejimine ters bir şekilde söylemlerinizi öğrencilerinize dayatmaya kalksanız veliler anında tepenize biner orası ayrı..Bu konudaki düşüncelerinizi çok merak ediyorum..


    Majesteleri Türkiye ziyaretine geldikten sonra Türkiye neredeyse 20 yıldır görmediği siyasi çalkantılar içine girmedi mi?
    Turistik amaçlı gelmişti değil mi? Ya da sembolik bir ziyaret? İngiltere'de Lordlar Kamarası vardır, hala da etkinliği vardır, İngilizlerde aristokrasinin etkinliğinin bittiği sanılır, ama perde gerisinden İngiltere'yi yönetenler onlarca, yüzlerce aristokrat ailedir, kraliçe de bunların başıdır..

    Ben açıkçası şeriat kurallarına göre yönetime karşıyım, Osmanlı da tam teokratik olmasa bile, yarı teokratik denilebilirdi, Osmanlıyı yönetenler işine gelince dini alır, gelmeyince dini es geçerdi, yani her yerde şeri esasları almazlardı..

    Laiklik esaslarını tercih ederim, ama bugün Türkiye laik sayılmaz.. İngiltere'de Anglikan kilisesinin başını Kraliçe atar, bizde de diyanet işlerinin başını hükümet.. Oysa laik dediğimiz ABD'de başkan seçilince İncil'e el basabilir, engellenemez.. Bizim laiklik anlayışımız sakat, tam bilmiyoruz..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hazardousmen -- 3 Mart 2010; 12:16:45 >




  • 
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.