Şimdi Ara

Örneklerle Afrika Kıtası'nda Sinema

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
15
Cevap
3
Favori
2.995
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Yeelen | Işık | 1987 | Souleymane Cissé | Mali
     Örneklerle Afrika Kıtası'nda Sinema



    Afrika'nın Batısında bulunan Mali'de geçen filmde, Niankoro adında sihirli güçlere sahip bir genci, babası yine kendi sihirli güçleriyle aramaktadır. Babasının niyeti oğlunu devirmektir. Gencin annesi ise bir totemi vermesi için onu amcasına gönderir. Bu yolculukta genç, bir kabilenin üyeleri tarafından alıkonulur. Kabilenin reisi yani kral hırsızlık yaptığı gerekçesiyle onun ölümünü ister. Ne var ki gencin sihirli güçleri onun hayatta kalmasını sağlayacaktır. Ve güçleriyle kabilenin sorunlarını çözüp, onların gönüllerini kazanır. Yola kralın kadınlarından birisiyle devam eden genç babasıyla karşılaşmadan önce kutsal nehirde yıkanır ve daha sonra amcasına ulaşır. Film o yörede yaşayan insanların dini inançlarını ve toplumsal yapısını göstermektedir. Afrika'nın klasiği olarak bilinmektedir. Hipnoz havasında geçer. Ama herkese tavsiye etmiyorum. Gerçekten çok merak ederseniz izleyin. Yoksa zaman kaybı olarak görebilirsiniz.

    Filmin Cannes Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü ve Ekümenik Jüri Özel Ödülü var.


    Yaaba | 1989 | Idrissa Ouedraogo | Burkina Faso
     Örneklerle Afrika Kıtası'nda Sinema



    Burkina Faso yapımı filmde, Afrika'nın küçük bir köyündeki on yaşındaki Bila'nın köyde bir cadı olarak görülen Sana (Yaaba) adlı kadınla arkadaşlık kurması anlatılıyor. Aynı zamanda Bila'nın kuzeni Nopoko ile olan arkadaşlığını da izliyoruz. Köyde yaşayan insanlar yıkılmayan kuralları olan cahil insanlar, film biraz da Afrika'daki bu tarz köylerdeki cehalete dikkat çekiyor. Cehaletin sebebi ise genelde erkekler olarak gözleniyor. Kadınlar erkeklere göre daha ılımlı. Aynı zamanda o coğrafyanın kültürünü, yaşam koşullarını görmüş oluyoruz. Yalın anlatımla, anlamlı şeyleri izleyiciye gösteren filmi beğendiğimi söylemeliyim.

    Filmin Cannes Film Festivali'nde FIPRESCI Ödülü ve Ekümenik Jüri Özel Ödülü var.


    Tilai | Töre | 1990 | Idrissa Ouedraogo | Burkina Faso
     Örneklerle Afrika Kıtası'nda Sinema



    Idrissa Ouedraogo'nın Türkçe çevirisi olan bir başka filmi Töre. Bu filmde de yine Afrika'daki bir başka soruna tanık oluyoruz ki o da Töre sorunu. Bizim coğrafyamızda olduğu gibi onlarda da olan bir sorun ya da yaşamlarının bir parçası. Filmde Nogma ile Saga birbirlerini seven iki gençtir. Saga iki yıllığına köyünü terk etmiştir. Onun bu yokluğunda Nogma'nın babası onu Saga'nın babası ile evlendirmiştir. Bu yüzden Saga köyden uzak bir yerde yaşamaya başlar. Fakat iki gencin aşkı onların gizli gizli buluşmalarını sağlar. Köyde bu durum öğrenilince Saga'nın cezalandırılmasına karar verilir. Bu cezayı da uygulayacak kişi onun kardeşidir. Yine yalın anlatıma sahip, Afrikalıların kültürüne göz atabileceğimiz güzel bir filmdi.


    Yazdığım bu üç film, izlediğim diğer filmlere göre Afrika kültürünü daha iyi yansıtan filmlerdir.


    La noire de... | Siyahi Kız | 1966 | Ousmane Sembene | Senegal
     Örneklerle Afrika Kıtası'nda Sinema



    Senegalli yönetmen, Ousmane Sembene'nin çok mütevazı ve anlamlı filmi Siyahi Kız.

    Dakar’da Fransız bir ailenin çocuklarına bakmakla yükümlü genç kıza patronu Fransa’ya onlarla beraber gitmelerini teklif ediyor. Fransa onun için bir hayal, oradaki her şeyi, oranın insanlarını merak ediyor ve orada yine Dakar’da olduğu gibi, yalnızca, Fransız çiftin çocuklarına bakacağını düşünüyor. Fakat her şey umduğu gibi gelişmiyor. Fransız kadın ona emirler vermeye ve biraz da olsun onu hor görmeye başlıyor. Siyahi kız, evden dışarı çıkartılmıyor ve onun tabiriyle orada esir tutuluyor. Eve gelen misafirler kızı aşağılıyor.

    Tüm bu hikayenin ardında yönetmenin asıl anlatmak istediği şey apaçık; bir zamanlar Fransız sömürgesi olan Senegalli siyahilerin durumu. Ailenin onu esir tutması, genç kızın sürekli neden özgür olmadığını ve onlara hizmet etmek zorunda olduğunu sorgulaması. Paraya pula tamah etmemesi. Ve filmin sonunda,
    Özgürlüğü ancak ölümle elde edebilecek olması. Annesinin, onun ölümü ardından, kızının kazandığı parayı kabul etmemesi de Fransızlara güzel bir tavır olmuş.
    Aynı zamanda filmde mecaz anlatım olarak kullanılan Maske'ye dikkat etmek gerekir. Maske, Afrikalıların kültüründen bir parçadır. Filmdeki kız onu hediye olarak Fransız aileye verir. Ancak daha sonra ailenin ona ihanet ettiklerini düşünerek onu geri alır. Bu, Fransızların Senegalli halkın kültürünü erittiğine dair gönderme olabileceği gibi, onlara yurtlarında farklı Fransa'da farklı davranan Fransızların ikiyüzlülüğünü anlatmak için de kullanılmış olabilir. Tabii bu benim kişisel yorumumdur. Film kesinlikle izlenmelidir.



    Moolaadé | 2004 | Ousmane Sembene | Senegal
     Örneklerle Afrika Kıtası'nda Sinema



    Afrika’da dini bir gelenek kadın sünneti. Hâlâ devam ediyor mudur bilmiyorum. Bu film de kadın sünnetine, Afrika’daki cahilliğe ve kadınların sözüne değer verilmemesine tepki olarak çekilmiş. Köyde sünnetçi kadınlardan kaçan dört kız Collé’ün evine sığınıyor. Çünkü o da yıllar önce kızının sünnet edilmesini engellemiş. Kendisi sünnet edildiğinden iki kızı doğum esnasında ölmüş, bu yüzden kadın sünnetine karşı çıkıyor. Colle bu dört kızı cahil sünnetçi kadınlar ve köy halkından yine onların inandığı bir çeşit büyü olan Moolaade ile koruyor. Kapıya renkli bir ip çekilerek yapılan bu büyünün ancak bu büyüyü yapan kişinin iradesiyle bozulacağına, başkası tarafından büyü bozulursa bunun o kişinin ölümünü getireceğine inanıyorlar. Köy halkının bu kadar cahil olmasının sebebi, dünyadan bihaber olmalarından. Hatta köyün yaşlıları radyoları yasaklıyor, bunun insanları yoldan çıkaracağına inanıyor. Colle’ün her şeye rağmen bu geleneğin artık son bulması için çabalaması tam bir direniş sembolü. Erkekler tarafından sözleri değerli bulunmayan, hor görülen kadınlar içinde bir çığlık diyebiliriz. Fenimizle alakalı olduğu söyleniyor ama Feminizmle kadın haklarını savunmanın ne gibi bir bağı olabilir? Bu o tarz uyduruk bir düşüncenin yansıması değil neyse ki. Yalnızca Afrika'daki cehaleti ve kadınların da sözü olması gerektiğini söyleyen bir film, (bunun yanında çürümüş geleneğin modern dünyaya uyum sağlayamayacağını, dünyanın değiştiğini söylüyor film). Bu filmi kesinlikle izlemelisiniz.

    Filmin Cannes Film Festivali'nde Ekümenik Jüri Özel Ödülü var.


    Heremakono | Mutluluğu Beklerken | 2002 | Abderrahmane Sissako | Moritanya
     Örneklerle Afrika Kıtası'nda Sinema



    Moritanya Atlas Okyanusu’na kıyısı olan fakat ülke topraklarının büyük bölümü çöl olan bir Kuzey Batı Afrika ülkesi. Bu film de Moritanya’daki yerleşim yerlerinden biri olan Nouadhibou’da geçiyor. Filmde uzağa gitmek isteyen ama topraklarını terk edemeyen, mutluluğun arafında kalmış insanların öyküsü yer alıyor. Kasabada birbirleriyle olan ilişkilerini izlediğimiz filmdeki insanların öykülerinin her biri farklı şeylerden bahsediyor. Ben en çok yaşlı adamla, küçük çocuğun konuşmalarının olduğu sahneleri beğendim. Ölüm üzerine konuşmalar yapıyorlardı. Filmde bir usta diğeri çırak elektrikçi. Onlar aracılığıyla kullanılan ampul mecaz anlatımına hayran kaldım. Aynı zamanda filmdeki ana karakter olarak nitelendirebileceğimiz, uzaklardan memleketine annesinin yanına gelmiş, oranın kültürüne epey yabancı kalmış gencin evinden pek çıkmaması ve sürekli o küçük ve alçak pencereden yürüyen insanların ayaklarını izlemesi de güzel bir anlatımdı. Herkesin evinde elektrik olduğu hâlde onların evinde ampul yanmıyordu. Bir de yurt dışına çıkmaya çalışanlar var. Ama bir türlü çıkamıyorlar. Deniz onları yutuyor. Oradan ayrılmak isteseler de orada olmaya mecburlar gibi bir anlatım söz konusu. Ama filmde genel anlamda işlenen bir konu yok, o yörenin kültürünü iyi yansıtan bir film. Aralarda çıkan ve şarkı söylemeyi öğrenen kızla annesinin söylediği oraya ait şarkılar da hoş bir hava katmıştı filme. Anlatımını çok beğendiğim bir film oldu.

    Filmin Cannes Film Festivali'nde FIPRESCI Ödülü ve Fransa Kültür ödülü var.


    Yesterday | 2004 | Darrell Roodt | Güney Afrika Cumhuriyeti
     Örneklerle Afrika Kıtası'nda Sinema



    Afrika’da geçen bir dram. Aynı zamanda o coğrafyanın ortak dramı olan AIDS konusu işlenmiş. Yoksulluk içinde yaşayan, arabası olmadığından kliniğe iki saatlik yolu yürüyerek giden insanların ortak öyküsü. Kazara HIV virüsüne yakalanırlarsa ne yapacaklardır? Ölmeyi mi bekleyeceklerdir? HIV oldukları için bulundukları yerde dışlanacaklar mıdır? Bunları anlatıyor film, fazla duygu sömürüsüne girmeden yalın bir biçimde ve HIV pozitif konusunda bir duyarlık yaratmaya çalışıyor. Yesterday’in acılarına, çoktan sönmüş umuduna ortak oluyoruz filmi izlerken. Başroldeki kadın iyi oynamış.
    Kocasının ölmesine yakın ona yaptığı barakayı o öldükten sonra yıktığı sahne çok etkileyiciydi.
    Küçük kızın bitmek bilmeyen soruları epey anlamlıydı. Aynı zamanda oranın halkı ve kültürü hakkında bilgi vere bir film. İzlemenizi tavsiye ediyorum.

    Film, Venedik Film Festivalinde EIUC Ödülü sahibi


    Tsotsi | 2005 | Gavin Hood | Güney Afrika Cumhuriyeti
     Örneklerle Afrika Kıtası'nda Sinema



    Afrika'nın en ünlü filmi sanırım Tsotsi.

    Annesiz babasız büyüyen çocuklardan biridir Tsotsi. Annesi ölümcül hastalığa yakalanmıştır, babası alkoliktir ve Tsotsi (takma adı) babasının tavırlarına dayanamamaktadır. Bu yüzden çok küçük yaşta evden kaçar. Güney Afrika’daki sorunlardan birine tanık oluruz. Küçük yaşta sokaklarda yaşamaya mecbur pek çok çocuk vardır ve onlar toplumda yaşamak için güçlü olmalıdırlar. Tsotsi anne özlemi çekmektedir, bir gün bir kadını yaralar ve onun arabasını çalar. Arabada sonradan fark ettiği bebeği ne yapacağını bilemez önce, sonra ise bebeği yanına alır. Hayata bakış açısı çok farklı olan Tsotsi bir nevi annesine de duyduğu özlem sonucu kendini bebeğin annesi yerine koyar. Tabii bu benim çıkarsamam. Ve emzirmesi için gözüne kestirdiği bir başka bebekli bir kadın vardır. Çocuğu emzirirken kadını izler. Fakat çok farklı bir gözle. Onu annesiymiş gibi izlemektedir. Sert bir yüreğe sahipmiş gibi gözüken Tsotsi'nin içinde büyüyen annesine duyduğu özlemi açığa çıkartan bu olayı konu ediniyor film. İzlemenizi tavsiye ediyorum.

    Film, En İyi Yabancı Film Dalında Oscar Ödülü sahibi.


    Ali Zaoua, prince de la rue | Sokakların Prensi Ali | 2000 | Nabil Ayouch | Fas
     Örneklerle Afrika Kıtası'nda Sinema



    Fas yapımı filmde, Faslı sokak çocuklarının hayatları ele alınmış. Dib adında erişkin birinin reisliğini yaptığı tamamı sokak çocuklarından oluşan bir çeteden yollarını ayıran Ali ve arkadaşları Kwita, Omar ve Boubker’i izliyoruz. Ne var ki Sokakların Prensi Ali öldürülüyor. Hem de düşlerini gerçekleştirme arifesinde. Ali’nin hayali denizci olmak, içinde bulunduğu hayatı istemiyor. Hatta hayalleri biraz daha uçuk, iki güneşli bir adada yaşamak istiyor. Ali öldürüldükten sonra arkadaşları onu Prens lakabına yakışır bir şekilde toprağa defnetmek istiyorlar. İşte film onların bu uğraşı, zaman zaman Kwita’nın düşleri, sokak çocukların çarpıcı gerçekleri üzerinde dönüyor. Üstelik bu gerçekler abartılmadan, olduğu gibi veriliyor. Çocuk oyunculara şaşıyorum, nasıl oluyor da bu kadar gerçek olabiliyorlar. Filmde çok anlamlı diyaloglar var. İnsana ders veren bir yapıt. Sokak çocuklarına tek yönden bakmamızı alıkoyuyor ve onlar hakkında bizi duyarlı olmaya davet ediyor bu film. İzlemenizi tavsiye ederim.


    Abouna | Babamız | 2002 | Mahamat-Saleh Haroun | Çad
     Örneklerle Afrika Kıtası'nda Sinema



    Tahir ve Amine birbirlerine bağları çok kuvvetli olan iki kardeştir. Bir gün babaları hiçbir şey demeden çeker gider. Onun gidişine anlam veremeyen çocuklar babalarının döneceğini ummakta, zaman zaman da onu kendileri aramaktadırlar. Anneleri ise babasını sorumsuzlukla suçlamaktadır. Çocuklara odaklandığımız filmin arka planında kalan bir aile dramı olduğunu sezeriz. Kocası yüzünden bunalıma giren kadın çocuklarını yatılı Kur’an kursuna verir. Çocukların yaşamak istedikleri yer orası değildir ve sık sık oradan kaçma düşüncelerini birbirlerine dile getirirler. Babalarına karşı sarsılmaz bir itikat ve sevgileri olan çocukların fazla ayrıntıya girilmeden verilen acıklı bir öyküsüdür bu film. Aile ve daha ziyade baba kavramına vurgu yapar. Babasız kalan bir aile yıkılmaya mahkûmdur tabii erkek çocuklarından biri onun yerini almadıkça. Filmde sürekli yarım kalan hikayeye de dikkat çekmek isterim. Filmi epey beğendim.


    Un homme qui crie | Haykıran Adam | 2010 | Mahamat-Saleh Haroun | Çad
     Örneklerle Afrika Kıtası'nda Sinema



    Çad yapımı film Haykıran Adam, Çad’daki İç Savaş etrafında dönüyor. Filmde Adem isimli 60‘lı yıllarda Olimpiyatta yüzme şampiyonu olmuş adam bir otelde havuz görevlisi olarak çalışmaktadır. Fakat oğlu Abdel ihtiyacı olduğu için onun işini alır ve Adem kapı görevlisi olarak çalışmaya devam eder. Havuzda çalışmak, suyun içinde olmak Adem’in vazgeçemeyeceği bir tutkudur. Oğlu da olsa onun işini aldığı için Adem ona darılır, ve yaşlığın da verdiği etkiyle psikolojik çöküntüye uğrar. Bu tutku onda öyle bir hâl alır ki oğlunu Çad’daki 'asi'lerle savaşması üzere orduya teslim eder.

    Tüm bunların ötesinde Haykıran Adam savaşın insanlar üzerindeki yıkıcı etkisini bireyler üzerine başarılı bir şekilde yansıtan bir film. Bu tarz filmlerde olduğu gibi bu filmde de savaşı doğrudan göstermez yönetmen. İnsanların ruh hali karamsardır. Yolunda gitmeyen şeyler vardır. Savaşı yalnızca televizyondan görerek ya da radyodan dinleyerek bilgileniriz. Ara sıra da havadan savaş helikopteri geçmektedir, onun sesini duyarız. Ve üniformalı askerleri görürüz. Ama ne silah patırtılarını duyarız ne de savaşın dehşet yanına tanık oluruz ki bunları izleyiciye gösteren filmler savaşa özendiren filmlerdir. Bir de Çad’daki iç savaş adamın kendi iç savaşıyla özdeşleştirilmiştir. Bu gerçekten çok mükemmel bir anlatım olmuş.

    Bir de bu film tam bir festival filmi. İnsanların alelade bir yer sofrasında yemek yemelerini, günlük konular hakkındaki konuşmalarını, bireyin iç dünyasını, hayal kırıklıklarını, pişmanlıklarını çok yalın bir biçimde olduğu gibi anlatan/gösteren filmleri aşırı seviyorum. Çünkü böyle filmler doğrudan insanı anlatıyor, insanı tercüman oluyor. Festival filmlerinden ve abartılı olmayan filmlerden hoşlananlara itina ile tavsiye edilir.

    Film, Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye'ye aday gösterilmiş, ancak alamamış fakat yine aynı festivalde Jüri Özel Ödülü'nü kazanmış.


    İşte Afrika Kıtası'nda çekilmiş filmler genel itibarıyla böyle. Filmlere genelde ortak yapımı olan ülkeler Fransa ya da İngiltere. Ne de olsa zamanında bu ülkeler tarafından sömürülmüş topraklar. İşlenen konular da o bölgelerdeki sorunlar olarak gösterilebilir. Toplumsal sorunlar özellikle. Filmlerin anlatımları oldukça yalın. Fakat mesela Heremakono filminde alışılmışın dışında bir anlatım mevcut. Ousmane Sembene Afrika'da tanınmış bir yönetmen olarak gösteriliyor. Dilimize ise yalnızca iki filmi çevrilmiş. İki filmi de gerçekten usta bir yönetmen olduğunu gösteriyor. Mahamat-Saleh Haroun'un filmlerini ben özellikle çok beğendim. Sevdiğim bir anlatım tarzı var. Afrika'da yaşayan insanlar bizim yaşantılarımızdan daha farklı hayatlar yaşamıyorlar. Hatta alışkanlıklarımız, geleneklerimiz (bir kısmı) aynı bile sayılabilir. Siyahi insanların ne kadar cana yakın olduklarını da görüyoruz. Afrika'daki filmlere özel bir ilgi de Cannes Film Festivali tarafından gösteriliyor. Pek çok filmi ödülsüz bırakmamışlar. Bence aldıkları ödülleri hak eden yapımlar. Yalnız filmler hakkında çok büyük beklentilere girmeyin. Afrika'daki her şey için imkânlar ne ise çektikleri filmlerdeki imkânlar da o şekilde sınırlı. Fakat samimi filmler. Bir de dikkatimi çeken Afrika'nın en gelişmiş ülkelerinden biri olan Güney Afrika Cumhuriyeti'nin İngiliz kültürü içinde, kültürlerinin fazlasıyla erimiş olması. Yine de şehir merkezinden uzak yerleşim yerlerinde kültürlerini koruyorlar fakat hem orada hem genelde yaşam koşuları pek kolay görünmüyor.

    Bir de Imdb'de şöyle bir liste yaptım, Afrika filmleri ilgili olarak;
    http://www.imdb.com/list/V7FHMtmLgl0/







  • Eline sağlık, yine güzel bir konu

    Aralarından Tsotsi'yi izledim. Bir de Ali Zaoua, prince de la rue'yi anımsar gibiyim ama tam olarak izlemedim galiba.


  • güzel filmdir
  • @DaRKN' sağ olasın. Senin tarzını bildiğimden bu filmleri seveceğini düşünüyorum. Zaten İran sineması gibi mütevazı yapımlar. Bir de bu filmlerin konularını vs. Türkçe olarak nette bulmak çok zor hatta imkansız, sanırım Türkiye'de de pek izleyen olmamış bu filmleri, o yönden de konunun ilgilenenler için yararlı olacağını düşünüyorum. Tsotsi ve Ali Zaoua, prince de la rue dünyaca diğerlerine göre daha tanınmış filmler, Ali'yi izlemiş olabilirsin o yüzden. İkisi de güzel filmdi. İstersen diğer filmlere de göz at derim

    @Thomas Anderson paylaşım için teşekkürler, önerdiğin filme de bakacağım

    Afrika sinemasına anladığım kadarıyla pek talep yok. Korkmayın arkadaşlar, çekinmeden izleyebilirsiniz, öyle entel dantel filmler değillerdir. Oradaki kültürü de öğrenmiş olursunuz. Elimde kalan iki-üç film daha var onları da izledikten sonra ekleyeceğim.

    Yalnız bir kısmı Afrika'da geçen yahut Afrika'da yaşanmış önemli olayları konu edinen ama yapımcı ya da yönetmenleri Afrika'dan olmayan filmleri de yazmak isterim.

    Hævnen | Daha İyi Bir Dünyada | 2010 | Susanne Bier | Danimarka



    Filmde Afrika'da görev yapan bir doktor var. Ve doktorun orada görevini yerine getirmesi aracılığıyla Afrika'daki bir yerleşim yerinde yaşanan o bölgeye ait sorunlar çok çarpıcı bir şekilde gösteriliyor. Film Danimarka ve Afrika arasında gidip geliyor. Gerçekten çok anlamlıdır ve herkesin izlemesini tavsiye ederim.

    La battaglia di Algeri | Cezayir Bağımsızlık Savaşı | 1966 | Gillo Pontecorvo | İtalya-Cezayir



    Ünlü İtalyan yönetmen Gillo Pontecorvo'nun yönettiği film Cezayir açısından çok önemlidir. Zira Fransa'nın sömürgesi altındaki Cezayir'in bağımsızlıklarını nasıl kazandığı anlatılır filmde ki film o savaştan iki yıl sonra çekilmiştir. Klasik olarak kabul edilen bu filmi izlemenizi öneririm.

    Goodbye Bafana | Elveda Bafana | 2007 | Bille August | Almanya-Fransa-Güney Afrika



    Harika bir film değil orta düzeyde oyunculuklar var ama çoğu kişinin çok beğendiği bir filmdir. Güney Afrika açısından çok önemli bir insan olan Nelson Mandela'nın halkı için olan mücadelesi anlatılır. Mandela hapishanededir ve onun tutulduğu hapishanedeki bir gardiyanla arasında özel bir bağ oluşur. İngiltere ya da Fransa gibi ülkelerin yaptıklarından nefret ettiren, siyahi insanların kendi topraklarında nasıl yabancılaştırıldığını ve haklarını kazanmamaları için İngiltere'nin nasıl mücadele hareketlerine engel olduklarını gösteren bir filmdir. Tavsiye edilir.

    Hotel Rwanda | Terry George | 2004 | İngiltere



    Aslında Afrika hakkında bihaber olan Avrupalıların onların tarihlerini konu edinen film yapmalarından hiç hazzetmiyorum. Zamanında onlar sömürdü Afrika toprağını ve insanını şimdi ise ya yaptıklarını örtbas etmek için ya da kendilerini onların iç sorunlarında onlara yardımcı olmuş gibi göstermek için film çektiklerini düşünüyorum. Ki bu tarz filmler Afrika kültürünü yansıtmak yerine o konular üzerinden para kazanmak için çekilmiş filmlerdir. Film Ruanda'daki Hutu ve Tutsiler arasındaki çatışmayı konu ediniyor diyelim.

    The Gods Must Be Crazy | Tanrılar Çıldırmış Olmalı | 1980 | Jamie Uys | Botsvana-Güney Afrika



    Çok küçükken televizyonda izlemiştim, film hakkında çok bir şey anımsamıyorum ama epey beğendiğimi biliyorum. Afrikalı adamın kola şişesiyle imtihanı güzeldi Birkaç komik sahne daha vardı, yeniden izleyeceğim filmlerden.




  • La nuit de la vérité - Gerçeğin Gecesi (2004) - Fanta Régina Nacro - Burkina Faso
     Örneklerle Afrika Kıtası'nda Sinema

    http://www.imdb.com/title/tt0424318/

    Burkina Faso'da, on yıllık bir iç savaşın ardından Nayaklar ile Bonandeler barış yapma kararı almışlardır. Ne var ki, savaş esnasında yaşananların tekrardan hatırlanması, zaten gerilimli olan barış ortamını daha da bozacaktır.

    Rêves de poussière - Tozdan Hayaller (2006) - Laurent Salgues - Burkina Faso
     Örneklerle Afrika Kıtası'nda Sinema

    http://www.imdb.com/title/tt0899095/

    Köyünden, Essakane'deki altın madenine çalışmayan gelen ve zor çalışma şartlarına alışmaya çalışan bir çiftçinin orada geçirdiği günlerini ve umutlarını izliyoruz.

    Daratt - Kurak Mevsim (2006) - Mahamat-Saleh Haroun - Çad
     Örneklerle Afrika Kıtası'nda Sinema

    http://www.imdb.com/title/tt0825241/

    Çad'daki iç savaştan sonra, babası savaşta öldürülen Atim'in, babasının katilinden intikam alma çabalarını anlatıyor film.

    Life, Above All - Önce Hayat (2010) - Oliver Schmitz - Güney Afrika
     Örneklerle Afrika Kıtası'nda Sinema

    http://www.imdb.com/title/tt1646111/

    Küçük kardeşi ölen Chanda, alkolik üvey babası, hastalanan annesi ve üvey kardeşleriyle zor bir hayat yaşamaktadır. AIDS'e karşı olan ön yargıları ve baskıları da gözler önüne seren film bu konuda duyarlık yaratmaya çalışıyor.




  • Konuyu hatırladığım halde bulmakta zorlandım, silindi sandım. Neyse, güzel konu, bir filmde ben paylaşayım.

     Örneklerle Afrika Kıtası'nda Sinema


    http://www.imdb.com/title/tt0070820/


    İzlediğim ilk Afrika yapımı film, Senegal yapımı bir dram. Fransaya göç etme hayalleri kuran genç bir çiftin başından geçenler anlatılıyor. Beklentim büyüktü belki de o yüzden filmi beğenemedim. Gerçi Afrika gibi bir kıtadan çıkan filmden ne bekliyordum bilmiyorum. Tavsiye edebileceğim bir film değil ancak görülmesinde bir sakınca da yok.




  • Çok güzel konu paylaşımlar için teşekkürler
  • Çok güzel konu. Emeğinize sağlık.


    Afrika yapımı değil ama filmin büyük çoğunluğu Afrika'da geçiyor. Elmas ticaretini anlatıyor.


    Bu filmde aynı şekilde çok başarılı. Filmin bir kısmı Afrika'da geçiyor. Silah ticaretinin vardığı boyutları ve yarattığı kaosu anlatıyor.


    Mısır yapımı çok güzel bir film. Türkiye'deki dini yapılaşmayı az çok bilenler anlatılanlara hiç yabancılık çekmeyecektir.




  • Vallahi film inceleme-eleştiri sitesi açıcaksın bu adamı da başa koyacaksın, yine muhteşem bir konu olmuş, gerekli notlar çıkarıldı, filmler dl listesine atıldı teşekkürler.

    @diminishedtriad



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi addar -- 28 Mart 2014; 0:35:10 >
  • addar A kullanıcısına yanıt
    Teşekkür ederim arkadaşlar, katkıda bulunanlara da teşekkürler.

    @addar, estağfurullah, çok iddialı değilim bu konuda, sadece kendimi geliştirmeye çalışıyorum, sağ olasın, eksik olma :)





    Hazır konu gün yüzüne çıkmışken eklemeden olmaz,

    Sometimes in April - Kara Nisan (2005) - Raoul Peck
     Örneklerle Afrika Kıtası'nda Sinema

    http://www.imdb.com/title/tt0400063/


    İnsanlık tarihi katliamların yarattığı ayıplarla dolu. Bu film de Ruanda'da Hutuların, Tutsilere yaptığı katliamı gözler önüne seriyor. Geri kalmış bir ülke olan Ruanda'da sorunlar kendiliğinden çıkmıyor tabii. Günümüzde de sömürgecilik sürüyor. Modern ve takım elbiseli Batı insanları gelişmemiş ülkelere dadanmakla meşguller. Ruanda halkını birbirine düşüren de Belçika'nın sömürge politikası. Gerçekten de beraberce yaşayan iki halkı, ırkları yüzünden birbirine düşürüyorlar. Hotel Rwanda filmini izleyen çoktur. Kara Nisan da o filmi aratmıyor. Hatta izlerken daha çok etkilendiğimi söyleyebilirim bu filmden. Bir bakın derim, Ruanda'da neler yaşanmış, nasıl acılar meydana gelmiş. BM'in ikiyüzlü barış politikası orada nasıl işlemiş. Her şey güzelce gösteriliyor.




  • Öncelikle eline sağlık,konu müthiş.Teşekkürler...
    Bu konuyu gördüğüm iyi oldu.Hayatımda hiç Afrika yapımı film izlemedim,ilk defa izleyeceğim ama kararsız kaldım.Bana içlerinden bir tanesini önerebilir misin acaba?
  • Buradaki filmlerin hepsini beğenmeyebilirsiniz. Afrika'daki filmler maddi imkansızlıklarla çekiliyor. O yüzden Fransa ya da İngiltere ortak yapımcı oluyor genelde. Filmler düşük bütçeli, oyuncular da amatör olunca belki beklediğinizi bulamazsınız ama genel olarak samimi filmlerdir. Ben hepsini izlemekten keyif aldım. Bu sayede Afrika'daki yerleşik kültürü tanıyorsunuz, kırsal kesimdeki hayatın nasıl ilerlediği ve toplumsal ilişkilerin nasıl olduğu hakkında bilgi sahibi oluyorsunuz.

    Ben öncelikle şu filmleri izlemenizi öneririm; Moolaadé, Yesterday, Tsotsi, Ali Zaoua, prince de la rue, La noire de..., Heremakono. Bu yazdıklarımdan en çok Moolaade filmi ile Afrika kültürünü öğrenebilirsiniz. Kalan filmleri de bu filmleri tamamladıktan sonra izlemenizi öneririm. Konunun başında yazdığım üç film özellikle Afrika kültürünü anlatmaları bakımından önemli filmlerdir.

    Tabii bir de yine kısmen ya da tamamen Afrika'da geçen ancak yapımcıları Afrikan olmayan filmler var, onlar da yine konunun içinde yazılı, Hævnen, La battaglia di Algeri, Sometimes in April gibi filmler de çok iyi yapımlardır. Bunları da izleyin derim. Bir de çocukluktan kalma The Gods Must Be Crazy filmi var. O da matrak bir filmdir.
    İyi seyirler şimdiden.




  • Sıkılacağımı vs. düşünmüyorum,o konuda rahatım.Moolaadé ve Tsotsi'yi izlemeye karar verdim.Konu mükemmel gerçekten tekrar elinize sağlık.Şimdi asıl zorlu kısım başlıyor,link bulmak.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.