rıdvan dilmen dün akşam pozisyon yorumluyor.bangouro nun volkanı geçişini ve golün pasını yorumluyor.genelde bütün yorumcular bilerek mi bilmeyerek mi hep defansın hatasından bahsederler genelde.volkan neden bangouroya yakın değilmişte neden bu kadar rahat orta yaptırmış.biz genelde kafamızı hep eleştirmek üzerine odakladığımız için belki ortada olan beceriyi es geçip olumsuzmuş gibi görünen ama futbolda normal olan şeyi konuşuyoruz.yani bangouro harika bir hareketle topu volkandan uzaklaştırdığını ve harika bir orta yaptığını konuşmuyoruz.futbol hatalar oyunu.hatalar oyunu.hata olmazsa gol olmaz.yani barca da manu da rakibin hatalarınden ve kendi becerilerinden doğan goller atıyorlar.ben hiç duymadım messi nin yada ibrahimoviç in attığı gollerde ''ya bu defanslar çok kötü ondan bu goller oluyor''diye.tam tersi gollerin güzelliği abartılı şekilde anlatılır.ama iş türkiyeye gelince gollerin güzelliği konuşulmaz defansın hatası konuşulur.herhalde bunun nedeni aşağılık kompleksi olsa gerek. 300 yıldan beri devam ediyor bu aşağılık kompleksi.
bu şunada benziyor biraz.rijkaard türkiyeye geldiğinde acaba sorusu sorulur.neden milana değilde galatasaraya geldi.gs küçümsenir.türkiye küçümsenir.çünkü bizde iyi birşey olmaz olamaz düşüncesi ve her iyi şeyin avrupada olacağı düşüncesi hakimdir zihinlerde.eğer bir oyuncu barcaya transfer olursa o kesin iyi oyuncudur mantığı gibi birşey.bir başka örnekte maçın sonucu yorumlanırken olur.sonuca etki edenin mağlup tarafın güçsüzlüğü üzerinde yoğunlaşılır.galip gelen ise zaten karşı taraf zayıf olduğu için galip gelmiştir ve konuşulmaz.küçümsenir.elbette sonuca etki eden zayıflık ve güçlülüktür.ama konuşurken yorumlarken güçlünün hakkı verilmez.
bu aşağılık kompleksi avrupa maçlarında da taban yapar.mesela sevilla -fb maçları.fb nin sevillayı elenişi o dönemde biraz küçümsenmişti.denmiştiki sevillanın defansının kötü olması fenerin işine yaradı.ama denmedi fb nin hucum gücü sevilla defansını yıktı.sevilla avrupa takımı olduğu için onun yenilmeside kendi kendine oluyor.yoksa sevilla yenilirmi yau! diye düşünürler.
türk kulüpleri sezona genelde hazır girmezler.acaba neden?nedeni basit.çünkü her sene takımın yarısı değişir.hatta bazı takımların yüzde 80 i değişir.bu her sene tekrarlanan birşey.bazı istisnalar var tabi.avrupanın büyük liglerinde ise durum farklı.oralarda 3 yada 4 oyuncu gider 3-4 oyuncu alınır.(25 kişilik kadrolarda)kadro senelerin verdiği uyumla (bu en az 4-5 sene) sezona girerken uyum sorunu yaşamaz.fizik olarak hazırlanır ve teknik adam değişmişse yeni taktikler verilir.türk kulüpleri ise her sene tepeden tırnağa değişir.sezon açılışında ve ikinci yarıya kadar ne yaptığını bilmeyen takımlar izleriz.isimler iyidir takımlarda ama organize uyum sıfırdır.yani manu sezona girerken 7-8 sezonun verdiği birlikte oynamışlıkla uyumla giriyor.yenilerde o takıma adapte ediliyor.bizdeki bu transfer fetişizmi nin getirdiği birşey yok ama kulüpler taraftara şirin görünmek için medyada yer almak için bol bol transfer yaparlar.günübirlik işlerdir.günü bile kurtarmaz.avrupa kulüplerinde taş taş üstüne koyarak kulüp büyütülür ve futbolda güçlenir.bizde ise önce var olanı yıkarlar.sonra yeniden sıfırdan başlanır.sonra yine yıkılır yine sıfırdan başlanır vsvs.
Maç konusunda da çok güzel gol attığını dile getirmiştim. Barça maçlarını sürekli izleyen birisi olarak rakip takım defansı inanılmaz hatalar yapıyorlar. Hele 6 gol attıkları Madrid maçını iyice izleyin nasıl hatalar var görürsünüz. Adamlar 3 gol yemişler halen ileri gidiyorlar, karşısındaki takımda Barça. Sonrasında da 6 oluyor.
Sürekli eleştiri üzerine, yıkmak üzerine, başarıları kabullenememe üzerine kurulu kafa yapısında olduğumuz için güzellikleri göremiyoruz.
Banguradnın yaptığı orta muazzamdı, hem kaleci için hemde savunma için zor toptu. Sert ve kavisli geldi top.
Rıdvan futbolun teknik yönünü söylüyor ama o anda banguranın öyle orta yapacağını Volkanın tahmin etmesi mümkün değildi. Normal şekilde pozisyon aldı ama bangura hızlı olduğu için orta yapma şansı buldu.
Onların da farkı yok bizden. Asıl seninki aşağılık kompleksi.
onların çoğu kiralıkların geri gelmesi olarak yazılmıştır! evet bazı takımlarda silbaştan yapmışlar olabilir.ama genel olarak silbaştan yapmazlar.yiğidin hakkını yiğide vermek aşağılık kompleksi değildir.
berezilya; güzel bir konuya değinmişsin. Konunun özeti şu: Yorumlar sadece ve genelde büyük takımlara göre yapılıyor. Yani gol yedirdiysen büyük takımın defans oyuncu eleştirilir, gol attıysan ya da asist yaptıysan atan ya da attıran övülür. Bu; kalecilerin gol yemesi gibi birşey. Atan adam öyle bir yere atmıştır ki topu ya da defans hata yapıp gole sebebiyet vermiştir ama kaleci eleştirilir. Penaltı kurtarınca da genellikle atan kaçırdı denilir.
Ben ortayı açan oyuncunun kabiliyetini görmezden geldiğini düşünmüyorum zaten çoğu zaman söylüyor , burda söylememiş olsada.
Gazi Bakkal ; Bunu sen istiyorsun sen istemiyorsan renkdaşın istiyor renkdaşın istemiyorsa da ; o programın yapımcısı istiyor, yönetmeni istiyor.Tabii ki yanlış ama , doğru :).Ülkenin dördde üçü bu takımları tutuyorsa bu takımlara odaklanılır doğal olarak.
hakem eskileri...
bu hakem eskileri gerçekten iyi niyet yoksunu insanlar olduğuna karar verdim.fb-sivas maçı.kazımın ofsyattan attığı gole ne yorumlar geldi.inanılır gibi değil.hakem NET ofsaytı nasıl göremedi.gerçekten rezalet bir yorum.yarım metre bile olmayan hakemin önündeki son sivaslı oyuncuya baktığın zaman nerdeyse aynı hizada olan bir pozisyona NET ofsayt demeleri saçmalıktan başka birşey değil.acaba net olmayan ofsayt nasıl oluyor onuda merak ediyorum.avrupada hermaçta bu tip İNCE ofsaytlar kaçmıştır.kaçmasıda doğaldır.bu ofsaytı ancak makine durdurarak görebilir.ama herhalde bu hakem eskileri yan hakemleri makina sanıyorlar.pozisyon 1 saniyenin altında gelişiyor.bu kadar hızlı gelişen bir pozisyonda yan hakemi eleştirmek kadar saçma birşey olamaz.hatta bu ve benzeri pozisyonları konuşmak bile artniyetten başka birşey değil.ve kuralda hakemler eğer tereddütte kaldıkları ofsaytlarda oyunu devam ettirir inisiyatifide var.sanki 2 metre ilerideymiş gibi yorumlar yapılıyor.
bu yorumlarda gösteriyorki bu hakem eskilerinin amacı üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir.yoksa konuşacak birşeyleri kalmayacak.
Bu çocuk fenomen olma yolunda ilerliyor yorumlar bomba.
Evet katılıyorum.Anadolu kulupleri kadroyu tamamen değiştiriyorlar.Avrupadaki kulupler ise kadroyu her zaman koruyup 1 veya 2 oyuncuyu bedelli gönderip en fazla 3-4 oyuncu alıyorlar.
Bizim bir Fransa ligini yakalamamış için çok uğraşmamış lazım..
Fransa Ligi bizim ligden 2 kat hızla gelişiyor..
2 hafta ve türk futbolunun özeti...
bu kısacık zamanda türk futbolunun nasıl rezil yönetildiğini göstermiştir.en uç örnek denizlispor.
denizli 2 maç oynamış.biri fener diğeri galatasaray.2 maçta denizliyi nasıl yerlere serdiler.bu böyle gitmezmişte denizli bu sene küme düşermişte.düşünün bir anadolu takımı ve 2 güçlü takımla oynuyor.ve yapılan yorumlar.bu takıma takviye şartmış.acaba 3 büyükler 2 maçta sıfır çekseler neler konuşulacak.inanılır gibi değil.galatasaray maçından sonra denizli başkanı konuşuyor:takım iyi çalışmamışmış.futbolun içinde olmayan sportif direktör olmayan sadece sıfatı başkan olan ali ipek !oynanan oyunu yorumluyor.normal hayatta ne iş yapıyor acaba?iş adamı sanırım.düşünün ki terzi olan birisi cerraha akıl veriyor öyle ameliyat yapılmaz diye.buda ona benziyor.rezalet.2 maçta neler konuşuluyor.herhalde sırada bekleyen teknik adamlar medyaya haber salmışlarki erhan hocanın kellesi vurula! bekliyorlar şimdi denizlinin yeni hocası olmak için kulisler yapıyorlardır.bu işler her sene böyle olur.ve 2 maçta transfere ihtiyaç olduğu söyleniyor.acaba ingilterede de diğer ülkelerde de 2 maçta sıfır çekildimi transfere ihtiyacmı olduğu anlaşılıyor.mesela b.münih 2 maçta 2 puan aldı.ama onlar transfer yapalım demiyorlar.artık bırakın 6 aylık planlamayı 2 haftalık bile planlar yapılıyor.yada 2 haftada planlar bozuluyor.
teknöcel beni çok şaşırttı. açtığı topik. yaptığı yorumlar hakkındaki fikrimi biraz değiştirmeme neden oldu. eee hayat sürprizlerle dolu.
harbiden bu teknocel mi hiç farketmemiştim
bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir bravo teknööö
türkiye kupası statüsü...
bu türkiye kupası statüsü bize birşeyi çok net gösteriyor.o da reyting denen şeyin futboldan daha önde olması.3 büyüklerin elenme korkusu ile gruplar denen dünyada eşi benzeri olmayan birşey icat ettik(bu icat ne zaman çıktı!fortis in sponsor olmasıyla!fortis yetkilileride herhalde şart koşmuşlardır eğer gruplar olursa sponsor olurum diye).dünyada tüm ülkelerde o ülkenin kupası demek bütün alt liglerin katılımı ve yükselmesi demektir.süper lig ekibinin 2.ci lig 3.cü lig ekipleriyle karşılaşması demektir.türkiye kupasının espirisi budur zaten.(bütün ülkelerde de geçerlidir) bizde ise 3 büyüklerin çeyrek final yarı final final oynaması demek oluyor.alt liglerden bir takımın finale kalması yada çeyrek final oynaması olağan olumlu karşılanması gereken bir durum.?zaten birazda bunun için yapılır.türkiye kupası ülke futbolunun bütünü demektir.fortis yetkilileri herhalde düşünmüşlerki daha fazla reyting almak için üç büyüklerin en azından çeyrek finallere gelmesi lazımdır.bunun içinde grup maçlarını çıkardılar.tamamen reyting amaçlı bir statü oldu.
artık 3 büyükler halkın takımı değil burjuvaların takımı oldu...
son 10 yıldır bilet fiyatlarındaki anormal artış taraftar profilinide değiştirdi.trt3 te 80 ler ve 90 ların maçlarını izlediğimizde trübünlere baktığımızda saf anadolu halkını görüyorduk.yani halkı görüyorduk.2000 lerden sonra trübün profili değişti.trübünler burjuvaların gösteri mekanı oldu.burjuvalar için maç izlemekten daha önemli olan o trübünde oturmaktır.kendini göstermektir.artık taraftarın makbul olanı gönülden takımını destekleyen değil forma satın alan taraftar olmuştur.türkiyedeki bilet fiyatlar dünyada belki araştırılırsa en pahalı bilet fiyatlarıdır.ülkenin ekonomik durumu diplerde dolaşırken nasıl oluyorda bu bilet fiyatları oluşuyor.sebebi basit.burjuvalar.türkiyede yüzde 10 luk bir burjuva kesimi vardır.bu burjuvalarda milleti sömürerek burjuva oluyorlar tabii.yani işçiyi asgari ücretle çalıştırmak vs. sömürülen ülkelerde genelde durum yüzde 10 luk kesim aşırı zengin.yüzde 90 ise aşırı fakirdir.işte kulüplerin hedef kitleside bu yüde 10 luk kesimdir.bundan dolayı sıradan bir maça 200 tl verebiliyor bu burjuvalar.
türkiyede ki oyun bence gerçek bir oyun değil.türkiyede bir oyun! oynanıyor.oynanan bu oyun devlet destekli bir oyun.devlet vergi cezalarını iptal ediyor.vergi affı yapıyor.arazi veriyor.bunun karşılığında kulüplerde milleti oyalıyor.yurt dışına para aktarıyor.yabancı transferleri ile.son olarak TRT (devlet) bu açlıktan ölen! kulüplere yardım kararı aldı.inanılır gibi değil.kulüpler 400 milyon dolar olmasını istiyor naklen yayın ihalesinin.özel yayıncıların bu parayı verememesi anlaşılınca araya devleti soktular bu kulüpler.yani milletin vergileri ile guizalar gelecek.
olması gereken nedir?insanlar kendi özgün iradeleriyle kazandıkları paradan kulüplere aktararak belli gelirler elde edilir.isterse maç başına 500 lira versin.bu gelirler düzeyinde harcamalar yapılır.ama öyle olmuyor.borçlanıyor kulüpler ve bu borçun hesabını soran yok.yani başkan borçlanıp gidiyor ceketini alıp gidiyor.ama hesap sorulmuyor.devlet memurluğu gibi.devletten yiyorlar genelde.hemde bu kadar gelire rağmen . mesela anadolu kulüplerinin ortalama geliri 8 milyon avro civarı. bu yüksek parayla bir takım rahat idare edilir.ama yinede borçlanıyorlar.
transfer piyasası dedikleri şey piyasa değil.mesela kulüpler borçlanmasa acaba mehmet topuza yada ismail köybaşına bu kadar yüksek maliyetler verilirmiydi.yani para yokki verilsin.dolayısıyla bu bonservis ücretleride reel! seviyeye inebilirdi.yani ne kadar paran varsa o kadar bonservis bedeli oluşurdu.yada futbolcuya ödenen paralar.ortalama 2 milyon avroya yaklaşıyor 3 büyüklerde.acaba borçlanmadan bu paralar ödense muhtemelen ortalama yüzde yüz düşecektir.çünkü para olmayacak yada olan para daha az olduğu için bu fiyatlar düşecektir.ama böyle olmuyor.yani reel olmuyor.bu bonservis ve futbolcuya ödenen paraların yükselmesi tamamen borçlanma ile oluyor.sonra devlet o borcu siliyor.devlet destekli bir yapılanma oluyor bu şekilde.
son gelişmeler göstediki devlet vergi desteği borc silme arazi vermeden sonra şimdide TRT vasıtasıyla kulüplere para akıtmaya başlıyor.
neden peki şu zamanda devlet giriyor spora.komplo teorisi olabilir.ama şu var:devlet milleti bölme yolunda hızla ilerliyor.medyada tam destek veriyor bölünmeye.milletin uyutulması bu zamanda daha önem kazanıyor.bu uyutmayıda futbol kulüpleri iyi bereriyor.(hatta bu seneki yıldız transferleride bu uyutmanın daha katmerli olmasının ürünüdür.-kulüp başkanları dışında başka yerlerden de!!! aracılar girmiş olabilir) mesela uefa kupasının kazanılmasının ardından yapılan zamlar gibidir bu uygulamalar.yeri ve zamanı iyi ayarlanmıştır. işte devlet desteğinin bu zamanda ! çıkmasının sebebide bence ülkenin içinde bulunduğu durum.ülkenin yok olmasına gidişte futbolun uyutucu gücüne ihtiyacı var devletin.ve bu zamanda devlet trt aracılığıyla yardım elini uzatıyor futbol klüplerine.aslında yardıma ihtiyaç yok ama daha büyük uyutma işlemi için biraz daha paraya ihtiyaç olabilir.(ronaldinho ve benzeri transferler için)
oynanan oyun! devlet ve futbol kulüplerinin ortaklaşa yürüttükleri bir oyundur.hayır diyenler olabilir.acaba neden bu kadar borca rağmen başkanlara yöneticilere kimse dokunmuyor!arkasında devlet var.neden vergi borçları siliniyor.neden arazi tahsisi yapılıyor.neden vergiler en az seviyede tutuluyor.neden bu kadar borca rağmen kimse kulüplere dokunamıyor.çünkü devlet destekliyor.
yakın zamanda daha büyük paralar akacak kulüplere.ülke bölünmeye giderken devletin kulüplere ihtiyacı var.uyutma görevini en güzel şekilde yapması için devlet epey bir para akıtacak kulüplere!
yeni mesaja git
Yeni mesajları sizin için sürekli kontrol ediyoruz, bir mesaj yazılırsa otomatik yükleyeceğiz.Bir Daha Gösterme