Şimdi Ara

Nihilizmin önlenemez çekiciliği

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
30
Cevap
1
Favori
1.422
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Bir girdap gibi adım adım bünyemi ele geçirdiğini hissediyorum, birden olmuyor yavaş yavaş oluyor. Hâlâ yokluğa kalmak için çok aşama var, en başta gelecekten beklentilerim, güzel bir iş sahibi olma isteğim, rahat ve huzurlu ettirecek kadar para kazanma arzum dururken nasıl kendimi tam takır nihilist diye tanımlayabilirim ki? Değil ama bir taraftan da tüm bu istek, arzu ve beklentilerimin amaçsız ve anlamsız olduğunu anlamaya başladım. Öğlen çocuklar okula giderken ya da çıkarken oluşan o mahalle arası okul önü karmaşası mesela, veliler götürüp getiriyor çocuklarını, etraf ana baba günü, çocukların gözlerinde bir yaşam arzusu ve okuldan bıkmışlık, esnaf ve vatandaş gürültüleri, yoldan geçen satıcı yahut hurdacının oluşturduğu kalabalık, otomobillerin adım adım ilerlemeye çalışmaları... Tüm bu karmaşa içinde tek hakikatin anlamsızlık olduğunu gördüm, tüm bu çaba ve uğraşların temeli o kadar boş ki. Kediler köpekler veya başka bir canlı yerine insanlar oluşturuyor bu kalabalığı fakat insanların özünde diğer hayvanlardan farkını göremiyorum, bu hakaret anlamında değil biyolojik anlamda söylüyorum, bu hayvan cinsinin tüm amaç ve yaşantısını görünürde anlamlı, özünde ise içi boş.

    Tüm değer ve yargıların, ahlak sistemlerinin de anlamsızlığını kabul etmeye başladım, geçen sene bu kadar değildim. Vatan millet sakarya milliyetçiliğinin, kültür milliyetçiliğinin ve din ve dinlerin de anlamsız olduğunu söyleyebilirim. Tanrı'nın olup olmaması da önemli değil artık, istesem bile bu saatten sonra Tanrı'ya biat edemem, ona tapınamam, boyun eğemem, kendini gösterse bile içten bir sevgi besleyebilir miyim bilemem, onu kandırmak da lüzumsuz olacağı için içimden gelmeyen ibadeti yapamam hiçbir zaman.

    Ailem ise, özellikle annem olmak üzere beni anlamsızlıktan çekip kurtaran yegane öge. Ona bağlılığım şüphesiz ki özgürlüğümü elimden alıyor, fakat bunu önleyemiyorum ve önlemek de istemiyorum. Anlamsız olsa bile bu anlamsızlığı seviyorum. Çalışmak, çabalamak, okul ve meslek hayatı... Teoride anlamsız görünüyor her şey ancak bunu pratiğe dökemiyorum, henüz mümkün değil şartlar, o güç henüz bende yok. Zaten anlamsızlığı tek anlam edinmek anlamsızlığın yapısına ters değil midir? Peki kimim ben? Yıllardır bir geçiş döngüsünde olsam da son 1 yıldır hiç olmadığı kadar bir şeyler oldu fakat ne oldu bilmiyorum. Günün birinde tamamen nihilizme kapılır mıyım onu da bilmiyorum ama anlamsızlığı öğreti haline getiren bu şeyin şu dünyada en anlamı şey olduğunu görebiliyorum...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi J.Valjean -- 16 Mart 2017; 20:25:6 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >







  • Tam anlamıyla nihilist olmak imkansız.Ve hiçliğe kapılmak için bir sürü şart vardır
  • Her şeyin anlamsız olduğunu BİLMEK başka, HİSSETMEK başka. Bilmek mümkün, ama hissetmek, kavrayabilmek doğamız gereği pek mümkün değil
  • sana ilgini çekecek bir şey söyleyeyim: nasıl bir kedi, avlanarak ya da yavrusunu emzirerek boş bir iş yapmıyorsa, veli toplantısındaki aileler de yok yere orada değiller. yavrularıyla ilgileniyorlar işte.

    bize "anlam" kelimesi farklı öğretildi. okuduk, gözleyip düşündük ve "anlam" kelimesinin gerçeği ifade etmediğini gördük. buraya dek eyvallah, peşinden lüzumsuz bir sıçrama yapıyoruz: o "anlam"ı şu anki hayatta bulamıyor ve hayat anlamsız diyoruz. oysa ki anlamsız değil hayat, anlam hayatsız. anlamlı olmayan bir şey anlamsız da olamaz. yaşamın böyle olması insanı mutlu etmiyorsa mutsuz da etmemeli.

    mutlu olmak zorunda olmadığımız kadar mutsuz olmak zorunda da değiliz. bir amaç uğruna yaşamak zorunda olmadığımız kadar doğayı kucaklayıp her şeyi akışına bırakmak zorunda da değiliz. dünya için de geçerli aynısı. ister gülümse, ister bir hedef bulup git peşinden, aldanmış sayılmazsın.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-73A8A7D1E -- 17 Mart 2017; 3:4:36 >




  • Bilmediğin bir şeyin anlamlı veya anlamsız olduğunu da bilemezsin. Nihilizm bana bu yüzden saçma geliyor. Merak insanlığın en eski tarihinden beri var ve bu merak sayesinde medeniyetler bugünkü haline geldi. Nihilist düşünce insanı tembelleştirir en sonunda da ölüme doğru götürür.

    Bilmiyorum diyemeyenler herşey anlamsız, her şey yokluk demiş. Sonunda kendi varlığını reddetmeye kadar gidenler var.

    Asla nihilist olmayacağımı düşünüyorum. Evren gizemli bir yer ve dünyamız da öyle. Bilim sürekli gelişiyor ve insanlar sürekli evrimleşiyor. Sadece insanlar değil tüm madde evrimleşiyor. Bu gizemli gerçekleri görüp nihilist olmak da akıl hastalığı gibi geliyor bana.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mareşal Rommel

    Yıllardır konuların gözüme çarpıyor bu bölümde. Eski nickim önemli değil. Bazen konu dışı ve ülke gündeminde de gözüme takılıyordun. Oraları takip etmeyi bıraktım, bu bölümü de eskisi gibi takip edemiyorum zaten. Bi burası bide birkaç oyun bölümü kaldı takip ettiğim. Ama konuların beni hep üzmüştür, adım adım kendi sonunu getirdiğini izlemek beni üzmüştür. Bu hale geleceğini biliyordum ve üzüntüyle takip ediyordum inanır mısın, konularını okuyunca ''bu çocuğun geleceği çok kötü olacak'' diye kafamdan geçiyordu, zira tecrübeyle sabittir. Hiçbir zaman bunu açıkca yazmadım ama o gelecek gelmiş işte gördüğün gibi. Sana en başından beri bazı şeyleri göstermeye çalıştım ama sen hiçbir zaman anlamak istemedin. Forumdaki birçok ateistin dalga geçtiği, birçok düşüncesine(siyasi meseleler) katılmadığım halde azmine hayran olduğum kingman69 nickli arkadaşda senin bu halini farkedip konularına sürekli yazıyordu ama sen onuda dikkate almadın, genellikle de doğruları yazıyordu. Kendini belli başlı ayet ve hadislere şartlayıp, kendini İslamın dışına atmak için adeta özel bir çaba sarfettin. Seni neyin beklediğinden haberin bile yoktu seni uyandırmaya çalıştım ama sen birtürlü uyanmadın. Sözde gerçeği farketmenin ve sözde aydınlanmanın yaşattığı o sahte mutluluk seni ziyadesiyle cezbetti, öyle ki içinden hiçbir anlam çıkmayan ve kendi içinde çelişen aptalca felsefik sözleri imzan yaptın. İşte geldiğin nokta bu oldu kardeşim. Satırlara açıkca dökemesende kafanda nelerin olduğunu tahmin edebiliyorum.

    Sen birçok konuda bana benziyorsun bunu en başından farketmiştim zaten. Senin gibi benim gibi adamlar için belirsizlik zulümdür. Biz bazıları gibi hiçbir şey yokmuş gibi devam edemiyoruz, biz net olarak bazı şeyleri bilmek istiyoruz, arada kalınca da mutsuz oluyoruz. Biz bişeye inanacaksak da bunun delillerini görmek ve içimize sinmesini istiyoruz. Takıntılıyız çünkü. Kendimizi değiştiremiyoruz.

    Gençliğimin ortasında beni uzun süre bu saçma sapan meselerle uğraştıran şeyle seninkisi aynıdır. Saçma sapan derken, yanlış bilgi ve yargılarla varılan yanlış sonuçların bünyemizde ortaya çıkardığı yanlış haller diyelim. Yoksa kendimi bu süreç içerisinde oldukça geliştirdim ve nerelerde hata yaptığımı net olarak anladım.

    Sana açıkca yazayım mı? Sen intihara doğru son sürat yol alıyorsun, maalesef. Buradaki birçok ateist gibi hayata tutunacak birşeyde bulamıyorsun, şimdilik annen seni bağlıyor gibi gözüküyor ama gelecek süreçte oda seni bağlamayacak.

    Sana açıkca yazıyorum. Senin tedaviye ihtiyacın var çünkü an itibariyle intihar psikolojisini yaşıyorsun, ve biran önce bu kötü gidişata müdahele edilmeli. Psikolojik değil, fikirsel olarak rehabilitasyona ihtiyacın var. Eğer ki bunu kısa sürede gerçekleştirmezsen maalesef ben sonunu iyi görmüyorum. Güneş gibi apaçık olan bişeyi daha fazla inkar etmenin manası yok, biri sana bunu açıkca söylemeliydi.

    Maksadım seni kötülemek, seni intihara sevketmek falan değil. Ben sadece halini özetliyorum ve bu gidişata bir müdahelenin gerçekleşmesini düşünüyorum. Zira ben bir insanın hem ahiretini hem dünyasını yakmasını istemiyorum.

    Aradığın huzur islamdadır başka hiçbir yerde değil kardeşim. Nihilizm dediğin saçma sapan şey seni daha kötü hale getirecek.

    Bu sana bir uyarıdır. Kendi toparla. Kafana ne takılıyorsa bana özelden veya buradan sorabilirsin, sana destek olurum. Sen eskiden böyle değildin, adım adım bu hale geldin, böyle olacağını biliyordum ama sen uyarılarımı dikkate almadın kardeşim ALMADIN.

    Sen aslında ateizmi tam anlamıyla yansıtıyorsun. Mantıklı düşünen bir ateistin varacağı sonuç tam anlamıyla bu oluyor zaten. Yaratıcının inkar edildiği ve hiçbir şeyin bir anlamının olmadığı bir hayat böyle şekillenecektir normal şartlarda. Zira insan ''madem hiçbir amacım yok, yaşamanın ne anlamı vardır'' sonucuna varıyor.

    Oysa anlamda var, Yaratıcı da var. Bizi Yaratan Allah, bizi öyle bir proglamlamış ki, onun bize çizdiği dairenin dışına çıktığımızda zaten kendi kendimizi bitiriyoruz. Fıtrat, doğa ne dersen de. Fıtratımıza, doğamıza uygun değil ateizm.

    Binlerce peygamber boşuna gönderilmedi. Rabbi insanoğlunu hiçbir zaman başıboşluğun girdabına terketmedi. Onu herzaman emir ve yasaklarıyla kuşattı. Başıboş olmadığını, bir amaç üzerine yaratıldığını ona öğretti. Dolayısıyla şikayet edebileceğin bir durumda yok ortada. Allahın dini ortadadır, mesajı ortadadır, alemlerin Rabbinin ortaya sunduğu hayat tarzı, ortaya sunduğu sistem, insan ürünü tüm sistemlerin üzeride bir sistemdir, tam anlamıyla kusursuz, insan için biçilmiş bir kaftandır. Bu bile seni düşündürmüyor mu? İslamın pratik hayatta var olduğu günlere baktığında, Yaratıcı ürünü ve insan ürünü sistemler arasındaki farkı göremiyor musun gerçekten? Yoksa yanlış mı öğretiliyor sizlere? Avrupa kafirlerinin kendi meselelerinde birçok konuda Müslümanları hakem yaptığını bilmiyor musun? Kafirlerin, kendi dindaşları yerine yönetimi bazı zamanlarda Müslümanlara bıraktığını hiç öğretmediler mi? İnsan, kendi kendini yönetebilecek düzeyde midir? İnsan, kendi adaletini sağlayabilecek olgunlukta mıdır? İnsan aklı, tüm insanlığı kuşatacak bir sistem ortaya koyabilir mi? Var mıdır bunun örneği? İslamın yüzyıllarca bunu gerçekleştirdiğini göremiyor musun kardeşim gerçekten? Yoksa İslamın pratik hayattaki uygulamasını sadece cariye, seks ve kafa kol kesme olarak mı görüyorsun?

    Bazı şeylerin artık geri dönüşü yoktur, doğa kanununa göre sehpadan yere düşüp paramparça olan su bardağını nasıl ki bir daha asla eski haline getiremezsiniz, işte bu bazı şeyler de öyledir. Bardağı yapıştırıcılarla, türlü şeylerle onarmaya çalışsanız bile asla eskisi gibi olamayacak ve su doldurduğunuzda o suyu sızdıracaktır. İşte o su, bize verilenler ve gerçek diye bildiklerimiz, o sızıntı ise şüphenin ta kendisi... Fakat bardağın bazen hiçbir suçu olmayabilir, bardağı düşürenin de sorumluluğu vardır, o bardak için hiçbir şey yapmamış, Hiçbir şey vermemiştir. Bu halde bardak artık eski bardak değilse bile içi rahattır, her daim en ters sonuçta bile söyleyecek iki çift lafı vardır.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Nihilizmin önlenemez çekiciliği
  • Uçurumun ucundasın. Aşağıya bakınca gördüğün o sonu gelmeyen boşluk seni içine çekiyor. Çünkü orada sorular ve düşünemeni gerektirecek şeyler yok. Arkana baktığında ise uçuruma çıkabilmek için kullandığın patika yolu görüyorsun. Uzun, meşakkatli bir yol ve yolun sonunda görebildiğin tek şey bir noktadan ibaret. Ve bu noktanın yeni bir uçuruma çıktığını bilmene rağmen uçurumun kenarında bekliyorsun.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ÇevikAtmaca61 -- 19 Mart 2017; 1:1:36 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • dürüstçe düşünmeye başlayan her aklın
    varacağı nihilizmdir.

    bu yüzden dinler dürüstlük deil
    yalanlar üzerine kurulur.
  • Nilihizm benide sarıyor arada bir.. Ama yinede Anlamsızlığın, amaçsızligin içinde anlam ve amaç yaratanın kendimiz olduğunu düşünüyorum. Hayatın nasıl boş olduğu kadar, evrenin ve maddenin doğasını düşünmenin verdiği merak zevki boşluğu doldurmaya yarıyor.





    Ne din kaldı ne iman yinede Ne Ahlakın yada Etik yaşamın hayatımızdan çıkması gerektiğini düşünmedim.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • etiksiz yaşanamazki zaten köküne kadar doğal bişey o
    en vahşi hayvanların bile belli bi etiği var mecburi olarak.....
  • Bu anlamsızlığa katılıyorum ama düşündüğümde bir nihilist de değilim ve olmamada. Nietzsche'nin Böyle buyurdu zerdüşt. kitabını da okudum ve katıldığım, çok mantıklı dediğim yerler var ama bir o kadarda saçma bulduğum yerler de var. Canlıların "özünde" anlamsız olduğunu düşündüren bu bahsettiğin "öz" nedir, senin bunu tanımlaman nasıldır merak ettim doğrusu.

    Anlamsızlıklardan hayatını sonlandırmaya giden yol da düşük ihtimalle seçmeye değecek bir yön. Şu anda ki hayat bir çok farklı bilinmeyene sahip ve bu çok cezbedici bence. Zaten istesende istemesende zaman denen boyutta sıkışan canlılar olarak kısa yoldan sona gitmek sıkıcı geliyor sanırım bana Acaba daha ne olabilir ki dediğimde illa ki şaşırtacak şeylere denk geliyorum. Gülüp ağlayacak çok şey varmış daha diyorum ve bu saçma hayatın sonu nereye varacak diye bi kova mısırla heyecan içinde izliyorum

    Konuyu da takip ediyorum. Bakalım neler olacak




  • O dediklerini zaman zaman kendimde de yoğun olarak hissediyorum. Ruhumun (kişilik, benlik) bazen çok erken ihtiyarladığını sezinliyorum ve o boşluk hissini attıktan sonra biraz da yapay bir çabayla hemen kendimi dünyevi hazlara veriyorum. Dünyevi haz deyince sadece aklınıza seks, uyuşturucu madde kullanımı gibi şeyler gelmesin. Dünyada yaptığın, hoşnut olduğun, huzur ve mutluluk bulduğun, heyecanlandığın her eylem ve eyleme konu olan nesne ve somut şeyler dünyevi zevklerdir. İşte ben de dünyevi zevklere dönüyorum ve yaşama tutunuyorum. Hiçlik rahatsız ediyorsa o konuda salağa yatacaksın, kör gibi olacaksın. Gerçeğin acımasızlığına bakmak yerine kafanı başka yere çevireceksin. Ama insan yeterli dozda gerçeklerle de yüzleşmeli.
  • Düşüncelerimi anlatan kelimelerin git gide anlamsızlaştığını farkediyorum... Dil denilen şey de insanlığın ürettiği sistematik bir mekanizma değil midir? Dil ile insana özgü duyguları ne kadar anlatabiliriz? "Seni seviyorum" dediğimizde aslında ne demek istiyoruz? Kalbimizden geçenler, sözcüklerin yüzeyselliğinde nasıl aktarılabilir? -İnto The Wild
  • Cem yılmazın erkek ve yalan konusunda şovunda beyan ettiği bi şey vardı.



    Yalan soylemeyi beceren kişinin yalancı olduğunu tespit ettiğiniz an yalan diye bi şey olamaz diyordu. Kelime soylense bile anlam kazanmayabilir demek bu.



    Yalan söyler ve bunu anlamlandırmazsan kelime boşlukta kaybolur gider.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bir geçiş dönemindesin. Geçiş dönemleri bir diğer tabiri ile değişim dönemleri her zaman çok sancılı olmuştur. Çok uzak olmayan bir zaman diliminde ben de aynı düşünceler ile boğuştum. Kafamı çevirdiğim her yer, gördüğüm her şey tamamen bir hiçlik içinde yüzüyordu. Her şey amaçsız, saçma, mantıksız, boş geliyordu. Aylar süren bu boğuşma içinde günden güne kayboluyordum. Bir süre sonra varlığımın, düşüncelerimin, bilgilerin de anlamsız olduğuna inandım. Beni ben yapan merak ve araştırma arzusunun daha doğru arzuların dahi gereksiz olduğuna inandığım zamanları yaşadım. Bu süreç öyle berbat bir süreç ki ölülerin bile benden daha iyi şartlarda olduğunu düşünüyordum. Var olmamış insanların ne kadar şanslı olduğunu düşünüyordum. Sonra bir şey oldu. Bir gece yarısı sahilde kayaların üzerinde uzanmıştım ve yıldız kayması diye tabir edilen meteor yağmuru sonucu görülen astronomik hadise meydana geldi. Körelmiş olan tüm merak ve sorgulama hislerim birden bire parladı. Kendimi bir anda fiziğin, astronominin, arkeolojinin içinde buldum. Hiçliğin aslında yaşadığım o duygu bozukluğu (ben böyle adlandırıyorum) olmadığını anladım. Anlamsız görünen her şey bir anlam ifade etmeye başladı. İnsanların o saçma sapan monoton yaşamlarının bile bir anlamı vardı artık.

    Bir anlam ifade eden kavramlar ile hiç bir anlam ifade etmeyen kavramları ayrıştırmayı başardım. (kendi içimde, bana göre) Şimdi bu kadar anlamsızlığın içinde bir yerlerde var olan anlamlı şeyleri arıyorum. Bu yola yeni adım atmama rağmen her geçen gün eskiye oranla iyileşiyorum. Fizik, astronomi, arkeoloji, tarih beni bu karanlıktan çıkardı.




  • turgenyev güzel dokumuş bu konuyu babalar ve oğullarında ama nihilizm bana hiç çekici gelmedi daha çok turgenyevin usta edebiyatı çekti beni.

    çekici gelmesinin sebebi kendini bir şeylere ait hissetme duygusu yüzünden olduğunu düşünüyorum the wave(die welle)filmi bu konuyu güzel işlemiştir ilgilenen arkadaşlara tavsiye ederim.
  • Bedensel aktivitelere daha fazla ağırlık vererek bu manevi boşluktan kurtulmak mümkün.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Benden mi bahsettiniz

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.