Şimdi Ara

++mutasyon

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
291
Cevap
1
Favori
24.986
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Bir kez daha evrim...

    Bildiğiniz gibi arkadaşlar evrim teorisinin en temel türden türe geçiş hakkında bize öne sürdüğü 3 büyük konu başlığı olan mutasyon, seleksiyon ve adaptasyondan beraberce mutasyonu inceleyelim. Acaba mutasyon yeni bir türün oluşumuna sebep olabilir mi beraber karar verelim.


    Evrim teorisinin doğal seleksiyonun yanında savunduğu ikinci sözde mekanizma mutasyonlardır. Mutasyonlar, canlı hücresinin çekirdeğinde bulunan ve genetik bilgiyi taşıyan DNA molekülünde, radyasyon veya kimyasal etkiler sonucunda meydana gelen kopmalar ve yer değiştirmelerdir. Mutasyonlar birer kazadırlar ve DNA'yı oluşturan nükleotidleri tahrip eder ya da yerlerini değiştirirler. Çoğu zaman da hücrenin tamir edemeyeceği boyutlarda birtakım hasar ve değişikliklere sebep olurlar.


    evet yukarıda da ifade edildiği gibi mutasyon genlerin yapısını değiştiren ve hastalıklara, sakatlıklara sebep olan bir tahriptir. Bunun en yakın örneğini hiroşima ve nagazakiye atılan atom bombalarında görebiliriz ve bunun neticesinde ne bir tür ortaya çıkmış ne de bu radyasyon bana ilaç oldu diyen insan çıkmış aksine hala hastalıklarla mücadele eden binlerce insan vardır.


    Dolayısıyla evrimcilerin arkasına sığındıkları mutasyon hiç de sanıldığı gibi canlıları daha gelişmişe ve mükemmele götüren tılsımlı bir değnek değildir. Mutasyonların net etkisi zararlıdır. Mutasyonların sebep olacağı değişiklikler ancak Hiroşima, Nagazaki veya Çernobil'deki insanların uğradığı türden değişiklikler olabilir: Yani ölüler, sakatlar ve hilkat garibeleri�

    Nitekim evrimi kanıtlamak uğruna laboratuvarlarda radyasyona maruz bırakılan deneklerde ulaşılan sonuç, bacakları kafalarından çıkan meyve sineklerinden öteye gidememiştir. Bugüne kadar gözlemlenmiş hiçbir yararlı mutasyon örneği yoktur. Gözlemlenmiş tüm mutasyonlar zararlıdır.


    evet görüldüğü gibi mutasyon olayı kainatta bir İRADE nin hakim olmadığını öne sürnler için destek aranan bir konu başlığı idi fakat yukraıda birazcık biyoloji bilgisi ve birazcık mantık ile mutasyon ile ne yeni bir türün ortaya çıkışının ne de bu canlılardaki çeşitliliğin açıklanması için bir kavram olamayacağı gayet açık şekilde açıklanmış oldu...







  • her ne kadar bazı bilim dalları (tarih gibi) labaratuarda gözlenememesine rağmen evrim teorisinin bazı kuralları gözlenmesi gerekir labaratuarlarda.

    Mesela dünyanın neresine giderseniz gidin bir kanun çıkar karşınıza. Termodinamik kanunu, çekim kanunu, fotosentez kanunu...

    bunlar bilimsel gerçekler ve herbiri bir labaratuar ortamında binlerce kez denenebilmektedir.

    Halbuyseki evrimci arkadaşlarımızın ve evrimcilerin iddia ettiği mutasyon ise ne labaratuarlarda ne de herhangi bir ortamda denenerek yeni bir türün ortaya çıktığı vaki olmamıştır.

    Bu konu ile ilgili en büyük labaratuar olan hiroşima v nagazaki de bize gösteriyor ve evrimcilere bir kez daha tokat vuruyor ki mutasyonun yeni bir türün ortaya çıkmasına vesile değil sadece hastalıklara ancak menşe olabileceği hakikatı yüzümüze en açık şekilde gösteriyor.
  • Mutasyon evrim teorisyenlerinin ana başlık halinde bizlere sunduğu rastlantısal olguların bir değişik şekli olarak da kabul edilebilir.

    Varsayalım radyasyon ile genlere müdahale edildi ve yeni bir türün ortaya çıkması söz konusu.

    Bu durumda karşımıza o kadar saçma ve karmaşık bir durum çıkıyor ki tarifi imkansız.

    Bir balıktan bir sürüngen çıkması ihtimalini hep beraber göz önünde bulunduralım.

    Öncelikle biri kara canlısı diğeri deniz canlısı dolayısı ile solunum ve akciğer meselesi çözülmesi gereken en kapsamlı soru.

    Radyosayonun gene müdahale edip bir solungaçlı akciğer yapısından diğer akciğer yapısına geçişi mutasyon ile açıklamak ne kadar mantıklıdır?

    Evet bu konuda kendilerini sorgulayıcı olrak gösteren güzel arkadaşlarım evrim teorisinin bu mantıksız yaklaşımlarını nasıl kabul edebiliyorlar?

    Mutasyonun yapıcı bir özelliği yok aksine yıkıcı ve hastalıklı bireyler çıkarması söz konusu iken nasıl türden türe geçişin bir açıklayıcısı olarak önümüze sürülür?

    DOLAYISI İLE İLK HÜCRENİN OLUŞUMUNU DAHİ AÇIKLAYAMAYAN BU EVRİM TEORİSİ İLK HÜCERE OLUŞTUKTAN SONRA HÜCRENİN KORUYUCU HİÇBİR TABAKASI OLMAMASINA RAĞMEN MARUZ KALACAĞI MUTASYONLAR İLE ZATEN YOK OLUP GİTMESİ GEREKMEZ Mİ İDİ?

    YOKSA MUTASYONU İRADİ OLARAK KULLANAN BİR GÜÇ MÜ VAR?

    İŞTE ARKADAŞLAR EVRİM TEORİSİNİN ÇIKMAZ SOKAKLARINDAN BİR TANESİ DAHA

    HADİ HODRİ MEYDAN

    MUTASYON İLE TÜRDEN TÜRE GEÇİŞ OLACAĞINI İSPATLAYIN YA DA MANTIKİ DELİLLER DELİLİNİZ YOKSA DA İFADELERİNİZ İLE DESTEKLEYİN

    YAPAMAZSINIZ ÇÜNKÜ BİLİM MUTASYON İLE TÜREDEN TÜRE GEÇİŞİN OLABİLECEĞİNİ REDDETMEKLE BERABER FAYDALI BİREY ÇIKMASINI DA İMKANSIZ GÖSTERİYOR.

    BUNU BEN DEĞİL BİLİM SÖYLÜYOR...




  • bilime biraz müracaat edip kendi önyargılarımızı bir kenara bırakıp baktıktan sonra evrim teorisinin çöküşünü beraber incelemiş olduk.

    zero01 kardeşimizin dediği gibi bu da mı evrim teorisinin bir açmazı?

    yoksa evrim teorisi bir açmazlar bütünü mü?

    bakınız bu konuda bazı evrimci bilim adamlarının sözlerini size yazayım.



    Prof. R. Goldschmidt (Zoolog, California Üniversitesi):

    Şimdiye kadar hiç kimsenin makro mutasyonlar yolu ile yeni bir tür ya da cins üretemediği bir gerçektir. Seçilmiş mikro mutasyonlar yoluyla dahi tek bir tür bile oluşturulamadığı da doğrudur. En iyi bilinen Drosofila (meyve sineği) gibi organizmalarda bile sayısız mutasyon bilinmektedir. Eğer herhangi bir organizma üzerinde bu binlerce mutasyonun bir kombinasyonunu yapabilseydik, yine de doğada bulunan herhangi bir türle benzerlik gösteren bir tür üretemezdik.73


    Kevin Padian:

    Büyük evrimsel değişiklikler nasıl başladı? Türlerin on binlerce yıl oturup faydalı mutasyonların meydana gelmesini beklediğine (bu arada bu nasıl oluşmaktadır?) ve büyük bir istekle bunları yeni ve yararlı bir tür değişimi oluşana kadar biriktirip koruduklarına inanan biri var mı? İşte bu durum Waddington ve diğerlerinin de belirttiği gibi neo-Darwinizm'in "saçma ve mantık dışı" matematik argümanlarıdır.


    Pierre-Paul Grassé:

    Ne kadar çok sayıda olursa olsunlar, mutasyonlar herhangi bir evrim meydana getirmezler.75

    Şanslı mutasyonların havyanların ve bitkilerin ihtiyaçlarının karşılanmasını sağladığına inanmak, gerçekten çok zordur. Ama Darwinizm bundan fazlasını da ister: Tek bir bitki, tek bir havyan, tam olması gerektiği şekilde binlerce ve binlerce faydalı tesadüfe maruz kalmalıdır. Yani mucizeler sıradan bir kural haline gelmeli, inanılmaz derecede düşük olasılıklara sahip olaylar kolaylıkla gerçekleşmelidir. Hayal kurmayı yasaklayan bir kanun yoktur, ama bilim bu işin içine dahil edilmemelidir.

    James F. Crow (Wisconsin Üniversitesi, Tıp Genetiği Bölüm Başkanı, radyasyon ve mutasyon konusunda uzman):

    Mutasyonların hemen hepsi zararlıdır ve bunun bedelini insanlar öder. Bu nedenle mutasyon oranını yükseltecek olan her türlü insan aktivitesi insanlık için ciddi sağlık ve ahlak sorunları oluşturuyor demektir.78

    Hayatı oluşturan kimyasal işlemlerin bütünlüğüne isabet edecek rastgele bir değişikliğin bozucu etkisi olacağı kesindir. Aynen bir televizyondaki bağlantıların rastgele değiştirilmesinin görüntünün kalitesini artırmaması gibi.79


    Frederick Seymour Hulse:

    Mutasyonlar rastgele meydana gelirler. Yüksek komplekslikteki sistemlerin bileşiminde ve işleyişindeki herhangi bir değişiklik bu sistemin işleyişini geliştirmeyecektir ve bu nedenle mutasyonların büyük kısmı dezavantajlıdır. Bir organizma ve çevre arasında çok hassas bir denge vardır ve bir mutasyon bu dengeyi kolaylıkla bozabilir. Bir insan aynı şekilde frenin veya gaz pedalının pozisyonunu rastgele değiştirerek bir arabanın işleyişinin gelişmesini de bekleyebilir.80


    Michael Pitman:

    Sayısız genetikçi meyve sineklerini nesiller boyunca sayısız mutasyonlara maruz bıraktılar. Peki sonuçta insan yapımı bir evrim mi ortaya çıktı? Maalesef hayır. Genetikçilerin yarattıkları canavarlardan sadece pek azı beslendikleri şişelerin dışında yaşamlarını sürdürebildiler. Pratikte mutasyona uğratılmış olan tüm sinekler ya öldüler, ya sakat kaldılar ya da kısır oldular.89



    kaynak :

    2. "Biological Evidence of Creation: From a Fog to A Prince", Keziah, Distribütör:American Portrait Films, Cleveland, OH, 1998
    73. Richard B. Goldschmidt, "Evolution, As viewed by One Geneticist", American Scientist, vol.40 (Ocak 1952), s. 94
    74. Kevin Padian, "The Whole Real Guts of Evolution", Review of Genetics, Paleontology and Macroevolution, By Jeffrey S. Levinton, s. 77
    75. Pierre-Paul Grassé, Evolution of Living Organisms, Academic Press, New York, 1977, s. 88
    76. Pierre-Paul Grassé, Evolution of Living Organisms, s. 103
    77. Francisco J. Ayala, "Genotype Environment and Population Numbers", Science, vol.162 (27 Aralık 1968), s. 1456
    78. James F. Crow, "Ionizing Radiation and Evolution," Scientific American, vol. 201 (Eylül 1959), s. 138
    79. "Genetic Effects of Radiation", Bulletin of Atomic Scientists, No: 14, s. 19-20
    80. Frederick S. Hulse, The Human Species, New York: Random House, 1971, s. 61-62
    81.http://www.icr.org/headlines/ darwinvindicated.html; Was Darwin Really "Vindicated"?, Frank Sherwin, Institute for Creation Research, April 30, 2001
    82. Stephen Jay Gould, "Is a New and General Theory of Evolution Emerging?", Lecture at Hobart&Wm Smith College, 4 Şubat 1980
    83. Hoimar Von Ditfurth, Dinozorların Sessiz Gecesi 2, Alan Yayıncılık, Kasım 1996, İstanbul, Çev: Veysel Atayman, s.66-69
    84. Hoimar Von Ditfurth, Dinozorların Sessiz Gecesi 6, s.97
    85. Mahlon B. Hoagland, Hayatın Kökleri, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları 12.Basım, Mayıs 1998, s. 69
    86. Mahlon B. Hoagland, Hayatın Kökleri, s. 153
    87. Warren Weaver, "Genetic Effects of Atomic Radiation", Science, cilt 123, 29 Haziran, 1956, s. 1159
    88. Warren Weaver, "Genetic Effects of Atomic Radiation", Science, s. 1158
    89. Michael Pitman, Adam and Evolution, London, River Publishing, 1984, s. 70
    90. Gordon R. Taylor, The Great Evolution Mystery, New York, Harper & Row, 1983, s. 48




  • MUTASYONLAR SADECE ZARARLI MUTASYONLAR DEĞİLDİR. CANLILARIN ÇOĞU HAYATTA KALABİLME BAŞARILARINI ARTIRMAK İÇİN SÜREKLİ MUTASYON GEÇİRİYOR.MUTASYON, GENETİK YAPIDA MEYDANA GELEN DEĞİŞİKLİKLERE VERİLEN İSİMDİR. BUNLARIN YAŞAMA UYARLANMIŞ HALİ İSE ADAPTASON OLARAK BİLİNİYOR VE ASLINDA BU KELİME BİR ANLAMDA YARARLI MUTASYONLARI KAPSIYOR.CANLILARIN YÜZYILLAR BOYUNCA EDİNDİKLERİ UYUMSAL ADAPTASYONLAR, GEÇİRDİKLERİ BELİRLİ MUTASYONLARIN SONUNDA OLUŞUYOR. BİRÇOK YARARLI MUTASYON VARDIR. BUNLARA SÜPERVİTAL MUTASYONLARDA DENİR VE YENİ IRKLARIN ORTAYA ÇIKMASINA YARDIMCI OLUYORLAR. BUNLARA BİRKAÇ ÖRNEK VERECEK OLURSAK;
    1)CANLILARIN VÜCUT BOYLARINI KÜÇÜLTMELERİ: GÜNÜMÜZDE YAŞAYAN HAYVANLARIN ÇOĞU ATALARINA ORANLA ÇOK DAHA KÜÇÜK VÜCUT ÖLÇÜLERİNE SAHİPTİRLER. PEKİ BUNUN YARARI NEDİR? DAHA KOLAY BARINAK BULABİLME, DAHA AZ BESİNE VE SUYA İHTİYAÇ DUYMA, SU KAYBININ AZALMASI, RAHAT HAREKET EDEBİLME VE BUNA BAĞLI OLARAK DÜŞMANDAN DAHA RAHAT KAÇMA VE SAKLANMA.
    2)MONGOLOİD IRKIN GÖZLERİNİN ÇEKİK OLMASI:ESKİMOLARDA BUZDAN VEYA KARDAN YANSIYAN IŞIKTAN KORUNMADA VE DOLAYISIYLA KAR KÖRLÜĞÜNÜN ENGELLENMESİNDE ÇEKİK GÖZÜN ÖNEMİ ÇOK BÜYÜK. MOĞOLLARDA DA ÇEKİK GÖZLER HEM ÇÖL KUMLARINDAN HEM DE ÇÖLÜN YANSITTIĞI IŞIKTAN KORUNABİLMEYİ SAĞLIYOR.
    3)ÇÖL BİTKİLERİNDE GÖRÜLEN BÜTÜN UYUMLAR MUTASYONLAR SONUCU GERÇEKLEŞMİŞTİR. ÖRNEĞİN YAPRAKLARIN KÜÇÜLMESİ VE DİKENSİ YAPILAR HALİNİ ALMASI ÇÖL BİTKİLERİNDE SU KAYBINI EN AZA İNDİRGER.
    KAYNAKLAR:
    http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php?kategori_id=7&soru_id=502
    http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php?kategori_id=2&soru_id=834




  • evet,
    deep guzel ve guncelliğini kaybetmiş bir konuya değindin.

    1-)
    bahsettiğin meyve sinekleri üzerinde h.j. muller 400 e yakın deney yapmış
    bu deneylerden 2si faydali geri kalanı ise zararlı olmuştur.

    Ancak, bu deneyden sonra evrimciler mutasyonların bir anda güçlü bir etki ile değil.
    uzun sürede küçük etkilerle değişimi oluşturabileceği üzerine karar kılmışlardır.

    örng:
    Atmosferindeki kozmik ışınların uzun bir süreç sonucu mutasyon oluşturdugu bilinmektedir. bir anda ve toplu halde değil. eğer senin dediğin gibi olsa. şu an atmosferdeki kozmik ışınlardan etkilenip zararlı türler oluşturmamız gerekirdi.




    Unutmayınki, evrimdeki yanılgıları ortaya çıkaran kişiler gene evrimcilerdir.
    Onların çöpe attıgı kağıtları karıştırıp evrimi çürütmek büyük bir hatadır.
    Yani evrim konusundaki artılarıda eksileride bilim bulur bilim geliştirir.


    2-)
    darwin evrimi ortaya attıgı zamanlarda "Gen" denilen olaydan haberi yoktu..
    şu an evrimciler genler üzerinde çalışmaktadırlar.


    Evrim hergeçen gün yeni sebepler aramaktadır.
    örneğin ; John Campbell adından bir bilim adamı 85 yılında canlı vucudunda evrim genleri oldugunu ortaya atmıştır.


    Anti-evrimciler ise aslında bazı konularda yanlızca 100 sene önceki bilgileri değerlendirerek, ona göre evrimi çürüttüklerine inanmaktadırlar..



    Son olarak
    Karşınızda duran saate bir bakın
    Akrep ve yelkovan haraket etmiyor gibi görünmektedir.
    oysaki bundan bi saat sonra geldiğinizde ikiside yer değiştirmiştir bile...

    böyle bir süreç içinde 2.5 milyar yılı hesap edersek bizler 1 milisaniye bile yer kaplamamaktayız

    Tekrar tekrar üzerinde belirtmek istiyorum.
    Evrimi hacı-hocadan değil , bilim adamlarından öğrenin.
    Çünkü objektiflik bunu gerktirir. Özgür düşünce bunu gerektirir.
    Dünyada 20.000 din var ama Tek bir bilim var


    saygılar.zero01



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi zero01 -- 13 Nisan 2005, 13:47:11 >




  • deep hocam sadece mutasyona değinmişsin,doğal seleksiyon,adaptasyon,modifikasyon gibi olaylar da var biraz da bunlardan bahsedersen çok makbule geçer.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Moleküler Biyoloji ve Genetik
    15 yıl önce açıldı
    KEMİK KANSERİ (TÜMÖRÜ)
    2 ay önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • zero01 ;

    yazılanların (bu topic te ) yüzde 70 i bana ait ve ben de hacı hoca değil inşaat mühendisiyim...



    quote:

    Ancak, bu deneyden sonra evrimciler mutasyonların bir anda güçlü bir etki ile değil.
    uzun sürede küçük etkilerle değişimi oluşturabileceği üzerine karar kılmışlardır.


    yani bu kadar kıvırma olur evrimcilerin son kıvırması mı?

    ilk hücre nasıl oldu diye soruyoruz biz o soruya cevap veremiyoruz diyor evrim.

    diyoruz ki mutasyon imkansız bu sefer sen de uzun sürede oldu diyorsun.

    Peki sana soruyorum güzel arkadaşım.

    Bu denizden karaya çıkan canlılar akciğer yapıları nasıl değişti?

    Bir akciğerin tasarımını şu an ki bilgi birikimi yapamazken nasıl olurda yıllar yılı da olsa mutasyon yapabilir?

    Dediğin deney sonucunda 400 e 2 adet olumlu sonuç vermiş .

    Zaten bu kadar az ihtimal dahi canlıların yok olmasına yetecektir.


    AYRICA ;

    bu radyasyon ne menem şeydir böyle?

    Canlılar üzerinde mutasyonlar yaparak bu kadar çeşit cacnlı türünün ortaya çıkmasına sebep oluyor ?

    Peki bu radyasyon nereye hangi gene nasıl bir oranda müdahaleedeceğini nasıl biliyor?

    Mesela bir gözü düşün??? ama iyi düşün...

    Bu calılar bu kadar türe (milyonlarca adet) radyosyona maruz kalarak mutasyon ile dönüştüğünü iddia ediyorsunda neden bütün canlılarda
    göz aynı yerde?
    burun aynı yerde?
    kulak aynı yerde?
    ağız aynı yerde?

    radyasyon gene müdahale ederken bunlara müdahale etmemiş mi?

    diyelim ağzı göbeğinde bir canlı çıktı o da öldü diyebilirsin ama senin dediğin yöntem ile canlıların çoğu ölmeli idi öyle değil mi?




  • quote:

    Orjinalden alıntı: squ@dron

    deep hocam sadece mutasyona değinmişsin,doğal seleksiyon,adaptasyon,modifikasyon gibi olaylar da var biraz da bunlardan bahsedersen çok makbule geçer.


    onlara da sıra gelecek... teker teker

    bu mutasyon denen şey ne menem şeymiş hep beraber bakalım...

    biz en ufak radyasyon ortamı olan rontgenlerden dahi korunmaya çalışırken canlılarda bu kadar mükemmelliğe sebep olabileceğini bilemiyorduk.

    ben bundan sonra rontgen odalarından ayrılmayacağım ve insanllığpa hizmet edeceğim...

    işte ne kadar saçmaladım değil mi?

    dünyanın hiçbiryerinde radyasyonun herhangi bir olumlu tarafı gözlemlenmeyip, her durumda insanları ikaz eden bilim nasıl oluyorda bu canlılardaki çeşitliliğe sebep olan radyasyonlardan habersiz oluyor?

    Bu kadar canlı çeşitliliği kör sağır ne yaptığını bile bilemeyen rasyasyonlar ile nasıl açıklanabilir?

    İmkansızı tarif etmek ve radyasyonlardan medet ummak ne tür bir anlayışdır?

    Bunu iddia etmek bilim midir?
    İddia eden bilim adamı mıdır?

    Radyasyon akılsız şuursuz iradesiz olmakla beraber canlılarda bu kadar çeşitliliğe nasıl sebep olabilir?




  • quote:


    Dünyada 20.000 din var ama Tek bir bilim var


    bak ben dini birşey yazmıyorum zero kardeşim

    hep bilimden bahsediyorum

    o tek dediğin bilim mutasyon ile sğlıklı bireylerin değil hastalıklı bireylerin oluşacağını söylüyor.

    radyasyona maruz kalan her canlı bir şekilde hastalanıyor...

    canlılardaki bu kadar değişimi çeşitliliği mutasyon ile açıklamak radyasyona vermek ne kadar bilim dışı değil mi?

    tek hücreden hem çiçeği, hem böceği hem de insanı çıkar ver milyon sene yıl hiç bilim kabul eder mi bunu?

    en basit bir b.o.k. böceği dahi evrimi inkar ediyor çünkü dünyadaki hiçbir mutasyon, adaptasyon seleksiyon tesadüf rastlantı bir böceğe böyle bir PİS işi gördüremez....


    dünyadaki hiçbir evrim hiçbir mutasyon hiçbir tesadüf veya rastlantı hiçbir adaptasyon seleksiyon bir arıya böyle insanın tüm teknolojisi ile yapamayacağı BAL ı yaptıramaz.

    bu iki HAYVAN dahi EVRİMİ REDEDİYOR kaldı ki bu evrimci bilimadamları! na söz kalmıyor




  • zero01 kardeşim ;

    seni hakkaten çok seviyorum ,

    sana değer ve önem verdiğim için bunları yazıyorum...

    Gel bu canlılığı , kainattaki bu düzeni rastlantılara değil de evrime değil de mutasyona radyasyona değil de

    İLMİ KUDRETİ SONSUZ BİR ZATA ver... O da Allah tır...

    Allah ki ineklere süt verdirtir , arılarra bal yaptırı, ipek böceklerine ipek...

    yıldızları dize getirir milyarlarca atomları idare eder ...

    SONSUZ İRADE sahibidir...

    Bunu kabul etmek bütün girift soruları çözer...

    sana saygı guyan deep
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact


    Bu denizden karaya çıkan canlılar akciğer yapıları nasıl değişti?

    Bir akciğerin tasarımını şu an ki bilgi birikimi yapamazken nasıl olurda yıllar yılı da olsa mutasyon yapabilir?



    ÖNUYUM İLKESİ VEYA PRE-ADAPTASYONLAR:

    "BELİRLİ TÜRLERİN SAHİP OLDUKLARI ÖZELLİKLERİN, ATASAL FORMLARINDA DA ASLINDA GİZLİ HALDE VAROLDUĞUNU ANCAK BELİRLİ ORTAM KOŞULLARINDA UYUMSAL OLARAK ORTAYA ÇIKTIĞINI ÖNGÖRÜYOR.ESAS YOLA ÇIKIŞ KAYNAĞI İSE, HİÇBİR ÖZELLİĞİN DURDUK YERE KENDİLİĞİNDEN GELİŞMEYECEĞİ. ÖN UYUM İLKESİNE ÖNEMLİ DAYANAKLARDAN BELKİ DE EN GÜNCELİ, CANLILARIN LARVA EVRELERİ BOYUNCA GÖRÜLEN DEĞİŞİMLER.
    KISACASI, CANLILARIN YAŞADIKLARI ORTAMA SAĞLADIKLARI UYUM, EVRİM SÜRECİNİN EN BAŞLARINDAN İTİBAREN GEN HAFIZALARINDA BULUNMAKTAYDI.SADECE ORTAM ŞARTLARINI UYARICI ETKİSİ SONUCUNDA BU FİZYOLOJİK VE MORFOLOJİK UYUMLAR GELİŞTİ."
    KAYNAK:
    http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php?kategori_id=2&soru_id=666




  • quote:

    Orjinalden alıntı: man of science


    ÖNUYUM İLKESİ VEYA PRE-ADAPTASYONLAR:

    KISACASI, CANLILARIN YAŞADIKLARI ORTAMA SAĞLADIKLARI UYUM, EVRİM SÜRECİNİN EN BAŞLARINDAN İTİBAREN GEN HAFIZALARINDA BULUNMAKTAYDI.SADECE ORTAM ŞARTLARINI UYARICI ETKİSİ SONUCUNDA BU FİZYOLOJİK VE MORFOLOJİK UYUMLAR GELİŞTİ."
    KAYNAK:
    http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php?kategori_id=2&soru_id=666


    bak üstelik tübitak yayını

    ne kadar mantıksız olduğuna hep beraber karar verelim...

    O zaman şunu savunmak gerekiyor...

    İlk hücre öyle bir mükemmel hücreki bütün canlıların özelliklerini içinde barındırıyor. Normalde bir DNA zinciri 2 metre boyunda iken bu ilk hücre 20 metre veya daha uzun olmalı ki bir sinek bir at bir yılan ın genleri içerisinde bulunsun...

    İlk atadan bahseden evrimcilerin ilk atası olan bu hücrenin bu kadar mükemmel bir yapıda olması ve bunun radyasyonla ortaya çıkması ne kadar MANTIKSIZ değil mi?

    bakın evrimi çürütürken dinden hiç bahsetmiyorum değil mi...

    aklım çürütmek için evrimi bana yeterince materyal buluyor

    siz de biraz düşününce ne kadar mantıksız olduğunu farkedeceksiniz





  • RADYASYON, CANLI DOKULARDA SERBEST RADİKALLERİN OLUŞMASINA NEDEN OLUR. BU SERBEST RADİKALLER, ZİNCİRLEME TEPKİMELER SONUCUNDA HÜCRELERİN STABİLİTESİNİ YANİ KARARLILIĞINI BOZARAK, HÜCRE YAŞLANMASINI VE HÜCRE ÖLÜMÜNÜ HIZLANDIRIR. TÜM CANLILAR SÜREKLİ OLARAK RADYASYONA MARUZ KALMAKTADIRLAR. FAKAT BU MARUZ KALMA BELLİ BİR DOZUN ÜZERİNDE OLDUĞUNDA ZARARLI OLABİLMEKTEDİR. ÖRNEĞİN, RADYASYONA TABİ TUTULAN PLASTİK BENZERİ BAZI MADDELERİN, BÜNYELERİ İÇİNDEKİ MOLEKÜLER BAĞLAR SAYICA ÇOĞALIP ŞEKLEN DEĞİŞTİREREK SERTLEŞTİĞİ BİLİNİYOR. DOLAYISIYLA, ÇEŞİTLİ FORMLARIYLA RADYASYON, BAZI MALZEMELERİN SERTLEŞTİRİLMESİNDE KULLANILIYOR. ÖRNEĞİN, TEŞHİS ARACI OLARAK DA KULLANILMAKTADIR. ÇÜNKÜ RADYASYON, YUMUŞAK DOKULARDA AZ, SERT DOKULARDA FAZLA EMİLDİĞİ İÇİN; İNSAN DAHİL CANLI ORGANİZMALARIN İÇ YAPILARININ FİLMLERİNİN ÇEKİLMESİNDE KULLANILMAKTADIR. RADYASYONUN DİĞER BİR KULLANIM ALANI DA KANSERLİ HASTALAR ÜZERİNDE RADYOTERAPİ OLARAK DA BİLİNEN TEDAVİ YÖNTEMİNİN KULLANILMASIDIR. BU YÖNTEM SAYESİNDE UYGUN DOZLARDA VERİLEN RADYASYON SAYESİNDE KANSER HÜCRELERİNİN YOK EDİLMESİ PLANLANIR. ANCAK BU UYGUN DOZLARDA VERİLMELİDİR. YÜKSEK DOZLARDAKİ RADYASYON TABİKİ ZARARLIDIR. AMA RADYASYONUN UYGUN DOZLARDAKİ YARARINI DA GÖZ ARDI EDEMEYİZ.
    BİR DE GÜNLÜK YAŞAMDA BİRÇOK MUTAJEN MADDEYE MARUZ KALMAKTAYIZ. BUNLAR İÇERİSİNE DOĞAL VEYA YAPAY KİMYASALLAR, SOLUDUĞUMUZ HAVADAKİ AĞIR METALLER, V.S. SAYILABİLİR.PEKİ BU KADAR MUTAJEN MADDEYE MARUZ KALDIĞIMIZ HALDE NEDEN ZARARLI MUTASYONLAR GEÇİRMİYORUZ?
    ÇÜNKÜ, DNA KENDİSİNİ BİR SONRAKİ NESİLE SAĞLAM BİR ŞEKİLDE AKTARMAK İÇİN PROGRAMLIDIR VE BU YÜZDEN DE KENDİ BÜNYESİNDE BİRTAKIM ÖNLEMLER ALMIŞTIR. BİLDİĞİMİZ GİBİ GENLERİMİZ DNA ÜZERİNDE LOKUS ADI VERİLEN ÖZEL BÖLGELERDE BULUNMAKTADIR. FAKAT DNA NIN AKTİF OLARAK GEN BÖLGELERİ DE BULUNMAKTADIR VE BU BÜLGELER DNA NIN ÇOK KÜÇÜK BİR YÜZDESİNİ OLUŞTURMAKTADIR. BUNUN DIŞINDA DNA, KROMOZOMLAR İÇERİSİNDE ÇEŞİTLİ PROTEİNLERLE DE SARILI OLARAK KORUNMAKTADIR. BİR BAŞKA KORRUNMA ŞEKLİ DE DNA NIN KENDİ ÜZERİNE YAPMIŞ OLDUĞU KATLANMALARDIR. TÜM BU KORUNMALARDAN SONRA MUTAJEN MADDELERİN AKTİF OLAN BÖLGELERE DENK GELME OLASILIĞI AZLTILMIŞTIR. TÜM BU KORUNMALARA KARŞIN TABİ Kİ BAZEN BU ZARARLI MADDELERİN ETKİ GÖSTERDİĞİ YER DNA NIN AKTİF BÖLGESİ OLABİLMEKTEDİR. ÇEŞİTLİ DURUMLARDA DA DNA YANLIŞ KODLANARAK BİR TAKIM HATALAR MEYDANA GELEBİLMEKTEDİR. BU HATALAR DNA NIN TAMİR MEKANİZMALARI TARAFINDAN ONARILMAYA ÇALIŞILIR. ÇOĞU ZAMAN ONARILABİLDİĞİ HALDE ONARILAMADIĞI DURUMLAR DA GÖRÜLEBİLMEKTEDİR. İŞTE BÖYLE DURUMLARDA ARTIK O GEN BÖLGESİNDE BİR DEĞİŞİKLİK OLMUŞ VE DOLAYISIYLA GENİN ÜRÜNÜ OLAN PROTEİN DE FARKLI OLACAKTIR. BU OLAY BİR VÜCUT HÜCRESİ İÇERİNDE MEYDANA GELMİŞSE BU MUTASYONUN POPULAYONDAKİ DİĞER BİREYLERE BİR ETKİSİ OLMAZ. ANCAK EŞEY HÜCRELERİNDE YANİ YUMURTA VE SPERMDE GERÇEKLEŞİRSE VE DÖLLENME ESNASINDA ZİGOTU OLUŞTURAN HÜCRELERDEN BİRİSİ DE BU HATALI HÜCRE OLURSA OLUŞAN ZİGOTUN BÜTÜN HÜCRELERİNDE BU HATA GÖRÜLEBİLİR VE MUTASYON ARTIK KALITSAL BİR ÖZELLİK KAZANMIŞ OLUR. ANCAK BU DURUMU "ÇEVRE" İLE BİRLİKTE ELE ALMALIYIZ. YANİ GEN+ÇEVRE BİRLİKTE DÜŞÜNÜLMELİDİR.
    KAYNAKLAR:
    http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php?kategori_id=2&soru_id=328
    http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php?kategori_id=5&soru_id=1383
    http://www.ato.org.tr/konuk/radonk/hasta.htm
    http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php?kategori_id=2&soru_id=261




  • man of science ;

    çok değerli bilgiler ile bize ışık tuttun...


    quote:

    RADYASYONUN DİĞER BİR KULLANIM ALANI DA KANSERLİ HASTALAR ÜZERİNDE RADYOTERAPİ OLARAK DA BİLİNEN TEDAVİ YÖNTEMİNİN KULLANILMASIDIR. BU YÖNTEM SAYESİNDE UYGUN DOZLARDA VERİLEN RADYASYON SAYESİNDE KANSER HÜCRELERİNİN YOK EDİLMESİ PLANLANIR. ANCAK BU UYGUN DOZLARDA VERİLMELİDİR. YÜKSEK DOZLARDAKİ RADYASYON TABİKİ ZARARLIDIR.


    burada da anlaşılacağı üzere kanserli hücrelerin yok edilmesinde radyasyon kullanılıyor...

    quote:

    Radyasyon, canlı dokularda serbest radikallerin oluşmasına neden olur. Bu serbest radikaller, zincirleme tepkimeler sonucunda hücrelerin stabilitesini (kararlılığını) bozar. Bunun sonucunda hücre yaşlanması, genetik maddede mutasyonlar ve nihayetinde de hücre ölümü gerçekleşir.


    evet ... buda bilim tekiğin ifadesi...

    bir canlı mutasyona tabi olursa hücrelerin kararlılıkları bozulur ve sonucunda hücre ölür...

    quote:

    Orjinalden alıntı: zero01

    1-)
    bahsettiğin meyve sinekleri üzerinde h.j. muller 400 e yakın deney yapmış
    bu deneylerden 2si faydali geri kalanı ise zararlı olmuştur.

    Ancak, bu deneyden sonra evrimciler mutasyonların bir anda güçlü bir etki ile değil.
    uzun sürede küçük etkilerle değişimi oluşturabileceği üzerine karar kılmışlardır.

    örng:
    Atmosferindeki kozmik ışınların uzun bir süreç sonucu mutasyon oluşturdugu bilinmektedir. bir anda ve toplu halde değil. eğer senin dediğin gibi olsa. şu an atmosferdeki kozmik ışınlardan etkilenip zararlı türler oluşturmamız gerekirdi.

    saygılar.zero01



    zero01 arkadaşımız için bilim ve teknik dergisinin hazırladığı cevabı sunuyoruz şimdi :

    Gerçekten de günlük yaşantımız süresince, hatırı sayılır miktarda mutajen (mutasyona neden olan) maddeye maruz kalıyoruz. Bunların arasında soluduğumuz havadaki ağır metaller, besinlerimizin içeriğindeki bazı koruyucular (Emülgatörler), oksidanlar (okside ediciler) ve daha birçok doğal veya yapay kimyasalı sayabiliriz.
    Normal şartlar altında, bu denli yoğun bir mutajen maruziyetinde, DNA�mızın yapısında bir sürü değişiklik olması beklenirdi.

    Ancak DNA, kendisini sağlam bir şekilde bir sonraki nesile aktarmaya programlıdır ve bunun için de kendi bünyesinde bir takım önlemler almıştır.

    Bildiğimiz gibi fiziksel karakterlerimizin şifresini taşıyan genlerimiz, DNA üzerinde bulunan ve lokus adı verilen özel bölgelerde bulunuyor.

    Ancak DNA�nın aktif olarak gen taşıyan bölgeleri, DNA�nın çok küçük bir yüzdesini oluşturuyor. Ayrıca DNA, kromozomlar içerisinde çeşitli proteinlerle de çevrilmiş olarak bulunuyor. Bunun nedeni, herhangi bir zararlı maddeye maruz kalındığında, etkilenecek olan bölgenin aktif bölgelere denk gelme olasılığını azaltmak. Bunun yanında, DNA�nın kendi üzerine sarılı ve kompakt bir halde bulunuyor oluşu (düz hale getirilmiş açık DNA dizisinin boyu, akıl almaz uzunluktadır) da bu denk gelme yüzdesini azaltan başka bir etken.
    Tüm bu korumaya karşın, tabii ki bazen zararlı maddelerin etki gösterdiği bölgeler, aktif gen bölgelerine denk gelebilir. Bunun yanında, DNA�nın kodlanması ısrasında da bir takım hatalar meydana gelebilir. Işte bu nokta da, DNA bu sefer çeşitli tamir mekanizmaları ile meydana gelen hatayı düzeltmeye çalışır. Çoğu zaman da bu tamir mekanizmaları başarılı olur ve DNA yapısını bir kez daha eskisi gibi düzgün şekilde koruyabilir. Ancak bazı durumlarda, DNA�nın tamir mekanizmasının düzeltmeyeceği veya eksik kalacağı hatalar olabilir. Örneğin; DNA zincirinin sadece bir kolunda meydana gelen bir hata, çoğu zaman kolayca düzeltilebilmesine rağmen, zincirin karşılıklı iki kolunda birden meydana gelen hatalar çoğunlukla geri dönüşümsüzdür. Buna �Nokta Mutasyon� adı verilir ve onarılması çok zordur. Işte böyle durumlarda, artık o gen bölgesinde bir değişiklik olmuş ve o bölgenin kodladığı protein de değişikliğe uğramıştır. Çoğunlukla eğer bu bir vücut hücresi içinde gerçekleşmişse, sadece o hücrede ve o hücreden çoğalan hücrelerde bu hata görülür. Yani meydana gelen mutasyonun, populasyondaki diğer bireylere bir etkisi olmaz.


    burada da normal yollarda mutasyon olayına iyi bir cevap

    özellikle zero01 arkadaşımız için...

    yukarıdaki yazıyı ZERO01 arkadaşımız dikkatli bir şekilde okursa az miktardaki radyasyonun yeni bir türün oluşumuna etkisi olamayacağını kendisi de görmüş olur....

    man of science katkıların için teşekkür ederim

    İNSANLAR YANILIR FAKAT BİLİM YANILMAZ VE GERÇEĞİ BİR JKERE DAHA HAYKIRIYOR



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Deep Impact -- 13 Nisan 2005, 16:57:22 >




  • evet radyasyonun kullanıldığı yer :

    Radyoterapi olarakta adlandırılan radyasyon tedavisi, yüksek enerjili X-ışınlarını, elektron demetlerini ve radyoaktif izotopları normal dokular için güvenli olan dozlarıaşmadan kanser hücrelerini öldürmek için kullanılır.
    Radyasyon kanser hücrelerini öldürmeyi iyonizasyon adı verilen bir yolla başarır. Bazı hücreler radyasyon sonrasında direk etkilendiğinden hemen ölürler, bazılarının ise kromozom ve DNA�larına hasar verip daha fazla bölünemediklerinden ölürler.
    Başarılı tedavinin anahtarı en etkili yöntemle uygun radyasyon dozunu tümöre uygulamaktır.


    http://www.ato.org.tr/konuk/radonk/hasta.htm (bilimteknik)

    işte yukarıda da izah edildiği gibi radasyona tabi tutulan DNA hemen ölür ya da kromozomları hasar gördüğü için bölünemediklerinden dolayı ölürler...

    İŞTE BİLİM KONUŞUYOR




  • MUTASYONLAR, DNA ÜZERİNDEKİ BAZ DİZİLİMİNİ DEĞİŞTİRİYOR.MEYDANA GELEN MUTASYONLARIN ÇEŞİTLİ KİMYASALLARIN ETKİSİYLE ANİ OLARAK MEYDANA GELEBİLECEĞİ GİBİ, DEĞİŞEN ÇEVRE KOŞULLARININ ETKİSİYLE YAVAŞ BİR ŞEKİLDE DE ORTAYA ÇIKABİLMEKTEDİR. ZATEN DEĞİŞEN ÇEVRE KOŞULLARININ ETKİSİYLE YAVAŞ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN MUTASYONLAR EVRİMSEL SÜRECİN ÖNEMLİ BİLEŞENLERİNDEN SAYILMAKTADIR.
    KAYNAK:
    http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php?kategori_id=2&soru_id=1084




  • man of science ;

    yanlış yerden kesmişsin bak ne diyor

    Ancak eğer canlının kromozom setinde sayı değişimleri görülüyorsa, bunun sonucu genellikle ciddi aksaklık ve yetersizliklerle kendini gösteren sendromlar veya doğrudan ölüm oluyor

    ayrıca;

    Eşeyli üreme esnasında �gamet� olarak bilinen üreme hücrelerinin oluşumu, türe özgü kromozom sayısının sabit tutulmasını sağlar. Gamet oluşumunun normal işleyişinde, türe özgü kromozom sayısına sahip hücreler �mayoz bölünme� adı verilen özel bir hücre bölünmesi geçirirler ve bunun sonucunda da, bu özgül kromozom setinin yarısı miktarında kromozom içeren gametler meydana gelir. Ancak bazı durumlarda, bölünme esnasında kromozomlar arasındaki güçlü çekim kuvveti nedeniyle söz konusu kromozomlar birbirinden ayrılamaz ve aynı gamete gider. Sonuçta, aynı tip kromozomdan iki tane içeren gametler oluşur. Eğer döllenme sırasında bu tip gametler birleşirse, kromozom sayısı normalden daha fazla olan bireyler gelişebilir.
    Kromozom sayısında meydana gelen anormallikler çoğunlukla, döllenme sonrasında belirli bir evrede embriyonun ölümü ile sonuçlanır. Ancak kromozom anormallikleri her zaman öldürücü etki yaratmayabilir. Kromozom sayısı 46�dan farklı bir birey gelişirse, bir takım dış görünüş farklılıklarıyla da kolayca ayırt edilebilen belli sendromlar gelişir. Kısırlık ve zeka geriliği, bu sendromların hemen hepsinde görülen ortak sonuçlardır.
    İnsanda bulunan kromozomlar, genellikle 23+1 şeklinde gösterilir. Burada 23 ile gösterilenler �otozomal� yani somatik kromozomlar, 1 ile gösterilen ise �gonozomal� yani eşey kromozomlarıdır. Mayoz esnasında kromozomlarda ayrılmama, bunlardan herhangi birinde görülebilir. İnsanlarda eşey kromozomlarında �ayrılmama� durumu görüldüğünde, gametler normalde olması gerektiği gibi dişide X ve X, erkekte de X ve Y şeklinde ayrılmaz. Bunun sonucunda da XX , XY veya eşey kromozomu içermeyen gametler oluşabilir. Şimdi bu tip gametlerin birleşmeleri sonucu gelişen embriyolarda ortaya çıkan sendromlara bir göz atalım:

    1. Klinefelter sendromu: Embriyo 44+XXY (47) kromozom setini taşıdığında ortaya çıkan bu sendrom sonucunda uzun boylu, uzun kol ve bacaklı, dişi eşey karakterlerini gösteren, kısır ve zeka engelli bireyler gelişir.

    2. Üçlü dişilik sendromu: Embriyo 44+XXX (47) kromozom setini taşır. Kısırlık ve zeka geriliği yaygın olarak görülmekle birlikte, bu kromozom seti taşıyan bayanların çoğunda herhangi bir belirgin semptom görülmez. Yani normal bir zeka gelişimi gösterirler ve doğurgandırlar.

    3. XYY sendromu: Erkek bireyde gamet oluşumu sırasında mayozun ikinci evresinde Y kromozomlarının ayrılmaması durumunda YY kromozomu taşıyan spermler oluşabilir. Eğer bu spermler normal bir yumurta hücresini döllerse, embriyo 44+XYY kromozom setini taşır. Sonuçta da zeka geriliği görülen, uzun boylu erkek bireyler gelişir. Son yıllarda yapılan araştırmaların sonucunda, seri cinayet sanıklarının ve suç işlemeye eğilim gösteren kişilerin belli bir oranının, bu kromozom setine sahip oldukları ortaya çıkmıştır.

    4. Down sendromu (mongolizm): 21 numaralı somatik kromozomda ayrılmama durumu görüldüğünde ortaya çıkar. Embriyo 45+XX veya 45+XY setlerinden birini taşır. Geniş eller, kısa parmaklar, tıknaz vücut, oransal olarak büyük bir dil, çekik gözler, zeka geriliği ve geniş-yuvarlak bir yüz, en belirgin özelliklerdir.

    5. Edward sendromu: 18 numaralı somatik kromozomda ayrılmama olması sonucunda gelişen 47 kromozomlu bireylerde görülür. Bu sendrom, bireylerin dış görünümü ile kolayca ayırt edilir ve çoğunlukla 10 haftalık olamadan ölümle sonuçlanır.

    6. Patau sendromu: 13 numaralı somatik kromozomda ayrılmama olmaması sonucu gelişir. Küçük ve işlevsiz gözler, küçük bir beyin ve yarık dudak görüntüsü gibi özellikler ile kendini gösteren bu sendrom da, doğumdan birkaç hafta sonrasında ölümle sonuçlanır.

    Bunların dışında, yine kromozomlarda �ayrılmama� sonucu ortaya çıkan eksik kromozomluluk durumları da görülebilir. Ancak sonuçlar yine aynıdır. Bunun nedeni, gen ve kromozom dengesinin, en ufak bir değişiklikte bile embriyoda öldürücü ve ciddi kalıcı hasarlara neden olacak kadar hassas oluşudur.


    YANİ MUTASYONLAIN İNSANLARA VERDİĞİ ZARARLAR VE HASTALIKLAR ORTADADIR

    HİÇ MUTASYONA UĞRAMIŞ MÜKEMMEL BİRBİREY VAR MI ŞU DÜNYA DA ?

    ÖYLE BİR İMKAN OLSA FARELERİ MUTASYONA TABİ TUTAR MĞKEMMEL CANLILAR ELDE EDEBİLİRDİK....

    HATTA BAŞKA BİR KONU DA GENLERİ İLE OYNANAN GIDALARDIR...

    ONLARIN DA VÜCUDA NE KADAR ZARARLI OLDUĞUNU HERKES BİLİYOR


    ayrıca yavaş bir şekilde mutasyon olamayacağını yukarıda izah etmiştim...

    bilim teknik kendisi ile çelişiyor...

    MUTASYONLAR İLE O KADAR SAĞLIKSIZ BİREYLER OLUŞUYOR Kİ SAĞLIKLI BİR FERT VEYA CANLI GÖSTERMEK NEREDEYSE İMKANSIZ

    DEĞİL TÜRLERİN SEBEBİ OLSUN !!!




  • quote:

    MUTASYONLAR SADECE ZARARLI MUTASYONLAR DEĞİLDİR. CANLILARIN ÇOĞU HAYATTA KALABİLME BAŞARILARINI ARTIRMAK İÇİN SÜREKLİ MUTASYON GEÇİRİYOR.MUTASYON, GENETİK YAPIDA MEYDANA GELEN DEĞİŞİKLİKLERE VERİLEN İSİMDİR. BUNLARIN YAŞAMA UYARLANMIŞ HALİ İSE ADAPTASON OLARAK BİLİNİYOR VE ASLINDA BU KELİME BİR ANLAMDA YARARLI MUTASYONLARI KAPSIYOR.CANLILARIN YÜZYILLAR BOYUNCA EDİNDİKLERİ UYUMSAL ADAPTASYONLAR, GEÇİRDİKLERİ BELİRLİ MUTASYONLARIN SONUNDA OLUŞUYOR. BİRÇOK YARARLI MUTASYON VARDIR. BUNLARA SÜPERVİTAL MUTASYONLARDA DENİR VE YENİ IRKLARIN ORTAYA ÇIKMASINA YARDIMCI OLUYORLAR. BUNLARA BİRKAÇ ÖRNEK VERECEK OLURSAK;
    1)CANLILARIN VÜCUT BOYLARINI KÜÇÜLTMELERİ: GÜNÜMÜZDE YAŞAYAN HAYVANLARIN ÇOĞU ATALARINA ORANLA ÇOK DAHA KÜÇÜK VÜCUT ÖLÇÜLERİNE SAHİPTİRLER. PEKİ BUNUN YARARI NEDİR? DAHA KOLAY BARINAK BULABİLME, DAHA AZ BESİNE VE SUYA İHTİYAÇ DUYMA, SU KAYBININ AZALMASI, RAHAT HAREKET EDEBİLME VE BUNA BAĞLI OLARAK DÜŞMANDAN DAHA RAHAT KAÇMA VE SAKLANMA.
    2)MONGOLOİD IRKIN GÖZLERİNİN ÇEKİK OLMASI:ESKİMOLARDA BUZDAN VEYA KARDAN YANSIYAN IŞIKTAN KORUNMADA VE DOLAYISIYLA KAR KÖRLÜĞÜNÜN ENGELLENMESİNDE ÇEKİK GÖZÜN ÖNEMİ ÇOK BÜYÜK. MOĞOLLARDA DA ÇEKİK GÖZLER HEM ÇÖL KUMLARINDAN HEM DE ÇÖLÜN YANSITTIĞI IŞIKTAN KORUNABİLMEYİ SAĞLIYOR.
    3)ÇÖL BİTKİLERİNDE GÖRÜLEN BÜTÜN UYUMLAR MUTASYONLAR SONUCU GERÇEKLEŞMİŞTİR. ÖRNEĞİN YAPRAKLARIN KÜÇÜLMESİ VE DİKENSİ YAPILAR HALİNİ ALMASI ÇÖL BİTKİLERİNDE SU KAYBINI EN AZA İNDİRGER.
    KAYNAKLAR:
    http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php?kategori_id=7&soru_id=502
    http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php?kategori_id=2&soru_id=834



    quote:

    RADYASYON, CANLI DOKULARDA SERBEST RADİKALLERİN OLUŞMASINA NEDEN OLUR. BU SERBEST RADİKALLER, ZİNCİRLEME TEPKİMELER SONUCUNDA HÜCRELERİN STABİLİTESİNİ YANİ KARARLILIĞINI BOZARAK, HÜCRE YAŞLANMASINI VE HÜCRE ÖLÜMÜNÜ HIZLANDIRIR. TÜM CANLILAR SÜREKLİ OLARAK RADYASYONA MARUZ KALMAKTADIRLAR. FAKAT BU MARUZ KALMA BELLİ BİR DOZUN ÜZERİNDE OLDUĞUNDA ZARARLI OLABİLMEKTEDİR. ÖRNEĞİN, RADYASYONA TABİ TUTULAN PLASTİK BENZERİ BAZI MADDELERİN, BÜNYELERİ İÇİNDEKİ MOLEKÜLER BAĞLAR SAYICA ÇOĞALIP ŞEKLEN DEĞİŞTİREREK SERTLEŞTİĞİ BİLİNİYOR. DOLAYISIYLA, ÇEŞİTLİ FORMLARIYLA RADYASYON, BAZI MALZEMELERİN SERTLEŞTİRİLMESİNDE KULLANILIYOR. ÖRNEĞİN, TEŞHİS ARACI OLARAK DA KULLANILMAKTADIR. ÇÜNKÜ RADYASYON, YUMUŞAK DOKULARDA AZ, SERT DOKULARDA FAZLA EMİLDİĞİ İÇİN; İNSAN DAHİL CANLI ORGANİZMALARIN İÇ YAPILARININ FİLMLERİNİN ÇEKİLMESİNDE KULLANILMAKTADIR. RADYASYONUN DİĞER BİR KULLANIM ALANI DA KANSERLİ HASTALAR ÜZERİNDE RADYOTERAPİ OLARAK DA BİLİNEN TEDAVİ YÖNTEMİNİN KULLANILMASIDIR. BU YÖNTEM SAYESİNDE UYGUN DOZLARDA VERİLEN RADYASYON SAYESİNDE KANSER HÜCRELERİNİN YOK EDİLMESİ PLANLANIR. ANCAK BU UYGUN DOZLARDA VERİLMELİDİR. YÜKSEK DOZLARDAKİ RADYASYON TABİKİ ZARARLIDIR. AMA RADYASYONUN UYGUN DOZLARDAKİ YARARINI DA GÖZ ARDI EDEMEYİZ.
    BİR DE GÜNLÜK YAŞAMDA BİRÇOK MUTAJEN MADDEYE MARUZ KALMAKTAYIZ. BUNLAR İÇERİSİNE DOĞAL VEYA YAPAY KİMYASALLAR, SOLUDUĞUMUZ HAVADAKİ AĞIR METALLER, V.S. SAYILABİLİR.PEKİ BU KADAR MUTAJEN MADDEYE MARUZ KALDIĞIMIZ HALDE NEDEN ZARARLI MUTASYONLAR GEÇİRMİYORUZ?
    ÇÜNKÜ, DNA KENDİSİNİ BİR SONRAKİ NESİLE SAĞLAM BİR ŞEKİLDE AKTARMAK İÇİN PROGRAMLIDIR VE BU YÜZDEN DE KENDİ BÜNYESİNDE BİRTAKIM ÖNLEMLER ALMIŞTIR. BİLDİĞİMİZ GİBİ GENLERİMİZ DNA ÜZERİNDE LOKUS ADI VERİLEN ÖZEL BÖLGELERDE BULUNMAKTADIR. FAKAT DNA NIN AKTİF OLARAK GEN BÖLGELERİ DE BULUNMAKTADIR VE BU BÜLGELER DNA NIN ÇOK KÜÇÜK BİR YÜZDESİNİ OLUŞTURMAKTADIR. BUNUN DIŞINDA DNA, KROMOZOMLAR İÇERİSİNDE ÇEŞİTLİ PROTEİNLERLE DE SARILI OLARAK KORUNMAKTADIR. BİR BAŞKA KORRUNMA ŞEKLİ DE DNA NIN KENDİ ÜZERİNE YAPMIŞ OLDUĞU KATLANMALARDIR. TÜM BU KORUNMALARDAN SONRA MUTAJEN MADDELERİN AKTİF OLAN BÖLGELERE DENK GELME OLASILIĞI AZLTILMIŞTIR. TÜM BU KORUNMALARA KARŞIN TABİ Kİ BAZEN BU ZARARLI MADDELERİN ETKİ GÖSTERDİĞİ YER DNA NIN AKTİF BÖLGESİ OLABİLMEKTEDİR. ÇEŞİTLİ DURUMLARDA DA DNA YANLIŞ KODLANARAK BİR TAKIM HATALAR MEYDANA GELEBİLMEKTEDİR. BU HATALAR DNA NIN TAMİR MEKANİZMALARI TARAFINDAN ONARILMAYA ÇALIŞILIR. ÇOĞU ZAMAN ONARILABİLDİĞİ HALDE ONARILAMADIĞI DURUMLAR DA GÖRÜLEBİLMEKTEDİR. İŞTE BÖYLE DURUMLARDA ARTIK O GEN BÖLGESİNDE BİR DEĞİŞİKLİK OLMUŞ VE DOLAYISIYLA GENİN ÜRÜNÜ OLAN PROTEİN DE FARKLI OLACAKTIR. BU OLAY BİR VÜCUT HÜCRESİ İÇERİNDE MEYDANA GELMİŞSE BU MUTASYONUN POPULAYONDAKİ DİĞER BİREYLERE BİR ETKİSİ OLMAZ. ANCAK EŞEY HÜCRELERİNDE YANİ YUMURTA VE SPERMDE GERÇEKLEŞİRSE VE DÖLLENME ESNASINDA ZİGOTU OLUŞTURAN HÜCRELERDEN BİRİSİ DE BU HATALI HÜCRE OLURSA OLUŞAN ZİGOTUN BÜTÜN HÜCRELERİNDE BU HATA GÖRÜLEBİLİR VE MUTASYON ARTIK KALITSAL BİR ÖZELLİK KAZANMIŞ OLUR. ANCAK BU DURUMU "ÇEVRE" İLE BİRLİKTE ELE ALMALIYIZ. YANİ GEN+ÇEVRE BİRLİKTE DÜŞÜNÜLMELİDİR.
    KAYNAKLAR:
    http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php?kategori_id=2&soru_id=328
    http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php?kategori_id=5&soru_id=1383
    http://www.ato.org.tr/konuk/radonk/hasta.htm
    http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php?kategori_id=2&soru_id=261



    YUKARIDA DA BAHSETTİĞİM GİBİ MUTASYONLAR İKİYE AYRILABİLİR.
    BUNLAR YARARLI MUTASYONLAR VE ZARARLI MUTASYONLAR ŞEKLİNDE.
    ZARARLARINI ZATEN HERKES BİLİYOR,SENDE YAZMIŞSIN. BUNDA HEMFİKİRİZ. AMA YARARLI MUTASYONLARDAN DA BAHSETTİM. OKUMADIN GALİBA. AYRICA BENİM KANAATİMCE HİÇ KİMSE MÜKEMMEL OLAMAZ.
    GDO YA GELİNCE; GDO'NUN BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK VE DOĞAL DENGEYE ETKİSİ VE SAĞLIĞA OLAN ETKİSİ HERKES TARAFINDAN BİLİNMEKTEDİR.

    quote:

    MUTASYONLAR, DNA ÜZERİNDEKİ BAZ DİZİLİMİNİ DEĞİŞTİRİYOR.MEYDANA GELEN MUTASYONLARIN ÇEŞİTLİ KİMYASALLARIN ETKİSİYLE ANİ OLARAK MEYDANA GELEBİLECEĞİ GİBİ, DEĞİŞEN ÇEVRE KOŞULLARININ ETKİSİYLE YAVAŞ BİR ŞEKİLDE DE ORTAYA ÇIKABİLMEKTEDİR. ZATEN DEĞİŞEN ÇEVRE KOŞULLARININ ETKİSİYLE YAVAŞ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN MUTASYONLAR EVRİMSEL SÜRECİN ÖNEMLİ BİLEŞENLERİNDEN SAYILMAKTADIR.
    KAYNAK:
    http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php?kategori_id=2&soru_id=1084


    BU BİLGİLER SADECE BİLİM TEKNİK'TE YOK. BİLİMSEL İÇERİKLİ BÜTÜN KAYNAKLARDA MUTASYONLARIN SADECE ZARARLI ETKİLERİNDEN BAHSETMİYOR, YARARLI ETKİLERİNDEN DE BAHSEDİLİYOR. BEN BİYOLOJİ MEZUNUYUM, HOCALARIMIZ DA BİZE BU ŞEKİLDE ÖĞRETTİ.




  • pardon mezunum diye yazmışım. son sınıftayım olacaktı.
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.