Şimdi Ara

MİMARLIK MI İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ Mİ_??_ (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
96
Cevap
3
Favori
98.889
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: milhan85

    on yıl sonra okuduğumda fikirlerimdeki değişimi görmek maksadıyla
    bunu uzun uzun yazmak durumundayım...

    aynı zamanda uzun uzun yazıyorumki bi ders çıkar ey meslek seçimi aşamasındaki genç:)

    millet yine taraftarlık meselesine çevirip belkide istemeden taraf olmak durumunda kalmış

    şahsen şunu söyleyebilirim hayatımda meslek edinme derdi oluştuğu andan itibaren(ne olmak istiyosun sorusuyla ilk karşılaştığım gün) mimarlık isteyen biri olarak,

    seçim aşamasına yani sınav dönemine geldiğimde mimarlığı çocukluğumdan beri istiyor olduğum halde bu ikilemde kalıp araştırmalar yapmak durumunda kalmıştım bende...
    (o yüzden bu iki meslekten birini düşünen bir bireyin günün birinde mutlaka bu soru ile karşı karşıya kalacağını düşündüğümden soruyu önemseyip bi cevap yazma zorunluluğu hissettim... zira YAKIN-İLİŞKİLİ-İÇ İÇE ve bu tip tartışmalara her daim açık FAKAT, FAKAT iki FARKLI meslek sözkonusu...)

    şahsen sınav aşamasına geldiğimde zaten ailedeki yüzlerce inşaat mühendisinden fikirler alıyordum, manidardır ailedeki herkes inşaat mühendisi. mimar yok nerdeyse -uzak akrabalardaki bi iki kişiyi saymazsak-...(yüzlerce tabi abartı ancak her dört kişiden üçü inşaat mühendisi bizde:) (belkide ben, ulan ben farklıyım bunlardan tribinden mimarlık istedim hep onu bilmiyorum)

    gazeteci bi abimiz vaktiyle ne olmak istiyosun dediğinde; hep mimar olmak istiyorum diyorumya o dönem soranlara, yine gözlerim parlayarak mimar olmak istiyorum dediğimde bana: "giyinmen ne kadar sürüyo" demişti dedim on dakka onbeş dakka, ooo baya uzun sürüyomuş demekki üzerine düşünüyosun baya. otuz saniyede giyinen adam mimar olmaz babacım, mimar olabilirsin demişti:)

    bende oradan yola çıkarak gittim mimar oldum:))) anlatacağım o değil tabi bende oradan yola çıkarak aklımda "kimler mimar olmalıdır yada kimler mühendis olmalıdır" şeklinde düzenlenmiş bir soru ile attım kendimi sokağa
    çeşitli mimarlık bürolarına gidip bizzat sordum nedir farkları neden mimarsınız gibi, röportaj tadında...

    -belediyedeki mimar "aman mimar olma benimde kızım bu yıl sınava girecek mimar olayım mı diye sordu, eczacılık yazdıracağım onada dedi"(zaten yaklaşık elli yaşlarında ve halen belediyede çalışmayı yeğleyen mimarın cevabına itimat olmaz diye düşünerek gülüp geçtim:)

    -serbest çalışan ve müthiş bi büroya sahip başka bi mimar, cool bi havada oturduğu eşşek kadar büyük deri koltuktan (masadaki küllükte marlboro sigara sabit(para var hesabı)) "mimarlık iyidir ya" diyip sigarasından bi duman aldı felan ben tabi vay be şeklinde çıktım ortamdan..

    -bi dönem çalıştığım bi şantiyede(şirketten alacağı parayı tahsil etmeye gelen), aslen inşaat mühendisi olan fakat mühendislik değilde ticaretle uğraşan(inşaat malzemesi satışı(paspayı veriyodu)) bi abi "ben mimarlığı o kadar iyi ifade edemem elbet ama inşaat mühendisliği(şantiyedekinden bahsediyor tabi) için şunu söyleyebilirim, "mühendislik demek şantiyedeki en derin yerdeki çividen, kule vincin tepesindeki vidaya kadar her an çıkan ve çıkabilecek olan her tür soruna anında çözüm üretebilmek demektir. eğer sorunlara çözüm bulmakta hızlı değilsen, kararsızsan hiçbirzaman iyi bir mühendis olamazsın" demişti böyle böyle daha birçok örnek v.s

    sonuçta ben tabi yine net bir karara varabilmiş değildim
    çünkü henüz kendimi tanımıyordumki koskoca bir disiplini hatta iki ayrı disiplini algılayacak sonra ikisinden hangisi daha iyi(tabi bana göre) karar verecektim
    bu iş benim için çok büyük bi lokmaydı o zamanlar, şükür ki en azından bunun farkındaydım:) (kafamda tabi aslında bende değil eğitim sisteminde bi sıkıntı var felan gibi şeylerde sabit:)

    gel zaman git zaman öss vakti geldi...
    sınavlarda(liseden gelen ortaöğretim başarı puanı okul sonuncusundan çok az farklı olduğundan) yıllarca üst üste ikisinede puan yettiremedim puanımın denk geldiği iki yıllık inşaat bölümünü yazmak durumunda kaldım(ilk tercihim kütahya tbmyo, orayıda sevdiğim bi kaç arkadaşım orda+tutmuşlar evi felan direk kurulu düzenleri var giderim hazır düzene, okurum gelirim hesabına yazdım yoksa en iyisine puanım yetiyodu iki yıllıklarda canım:)

    ha neden restorasyon yazmadım mimarlığa geçişi var? diyebilirsin. bilmiyordum ki restorasyon eşit ağırlık puanı ile öğrenci alıyor, sonuçta mimarlığa geçişi olan bölüm sayısaldır diyerek sınava girdim ve sayısal puan yapmak niyetiylen çözdüm soruları, dolayısı ile eşit ağırlık puanı felan yoktu doğru düzgün... restorasyon olmayınca artık öss'ye girecek mecalde yok tabi dedim bari en azından inşaatla ilgili olsun yine sonuçta baba, aile mesleğidir kısmet buymuş felan diyerek yazdım inşaatı...

    gittim başladım fakat olmadı sevemedim bi türlü baktımki inşaat iki yıllıkta olsa ordada sadece mimarlar eleştiriliyo sonra memleket genelinde zaten cehalet almış başını gidiyo ve fakat sadece hesap kitaptan sözediliyor:) şaka bi yana inşaat bölümündeki terminolojik ve sadece inşaatı imal etmek üzerine kurulu olan dil beni rahatsız ediyordu, ben çocukken hayalini kurduğum, estetik ağırlıklı, belki birazdaha sanat yönü olan bir meslek ile ancak hayatımı bitirebilirim diyordum hep(biryandanda tabi çocukluktan itibaren hep mimarlık istiyorum ben demenin sonra ailede çok sayıda mühendise karşılık mimar olmamasının, mimarlığa kattığı özelliğinde tesiri olduğunu belirtmek isterim)
    ikinci yılın ilk dönemide bittiğinde dedimki yok abi bu iş bana göre değil, yani bıraktığım derslerle beraber bitmesine bir yıl kala inşaat bölümünü bırakma kararı alıp össye gireceğim dedim bu defa yine iki yıllık olan restorasyon bölümüne gitmek için ki mimarlık bölümüne geçişi hedefliyordum...

    girdim ve kazandım edirne tbmyo restorasyon bölümü kazandı belgesi gelince tabi yine bi heyecan yeni bişeye başlamanın verdiği felan..
    herne ise gittim elbette okulla beraber bir yandan dgsye hazırlanıyorum mimarlık bölümüne geçiş asıl amaç olduğundan, zaten dgsyi bilenler bilir bu sınav ile mimarlık kazanmak, inşaat mühendisliği yada başka herhangi bir bölümün-mühendisliğin iki yıllığından dört yıllığına geçişe göre çok basitti puan olarak...

    okul bitti bi yıl boyunca hazırlandım dgs'ye sınava girmeme bir ay kala sistemi değiştirip inşaat mezunlarınada mimarlığa geçiş hakkı tanındı bu benim için öyle birşeydiki ifade etmek mümkün değil (en azından burda)...

    puanlar fırlayacaktı ,hemde ilk kez karşılaşılacak bi durum olduğundan saçma sapan bi şekilde olacaktı bu puan artışı. hemde ben inşaat bölümünü bırakmıştım zaten mimarlık bölümüne geçiş yapabilmek üzere benim için extra manidar bi durumdu...
    neyse tabi vaktiyle össye bolca girmişliğin tecrübesi ile gayet iyi bir puan ile mimarlık bölümünü kazandım özel bir okulda tam burslu olarak ve eğitimim halen devam etmekte...

    aslında hiçbifikrim yoktu özel okullarla ilgili sadece itü ve mimarsinan olmadı istanbul dışınada gitmek istemediğimden o okuluda eklemiştim tercihlere burslu diye o geldi
    hocalar falan çok iyi, şöyle ki; zaten hepsi çok köklü okullarda hocalık yapmakta sözleşmeli olarak bizede derse geliyolar yani hem itüde hem yıldız teknikte hem mimarsinanda aynı anda okuyo gibiyim...

    aile şirketimizden ve okuduğum inşaat bölümünden, restorasyon bölümünden ve halen devam eden mimarlık bölümünden ve tabi daha evvelinden çeşitli şantiyelerdeki çalışma deneyimlerimden(yani bu işin ameleliliğinide yapmış biri olarak) meslek tercihi ile ilgili şunları söyleyebilirim tercih aşamasındaki arkadaşlara:

    kesinlikle önemli olan mimar olmak yada mühendis olmak değil,
    isimlere takılıp kalmak yada basit hayranlıklar zaman kaybından başka birşey kazandırmayacaktır kimseye.
    evet mimarlık tutku işidir, sevmeyen hiçbirşeyle o kadar uğraşmaz para için felan ve daha birçok şey söyleyebilirim mimarlıkla ilgili. mimarlığı övebilirim saatlerce şöyledir, şöyle üstündür, eşi benzeri yoktur başka gibi...
    ve tabi mühendislikle de ilgili olarak aynı şekilde daha önceleride söylenmiş, yüzlerce aforizma sarfedebilirim burda (işin garibi mühendisler mühendisliği öveceğine mimarlığı karalama yoluna gider genelde, buda düşünmeye değerdir:)
    bunların hiçbirini tabiki yapmayacağım,
    zira meslek seçiminde önemli olan tek birşey vardır, eğer gerçekten artniyetsiz bir şekilde sadece meslek edinme derdinde isen bu soruyu sorarken, senin o mesleğe uygunluğunu düşünmelisin. hangi mesleğin diğerinden iyi olduğunu düşünmemelisin,soracağın soru bu olmamalı...

    belki fantastik durumlara karşı zaafımız olduğundandır
    hepimiz bu hataya düşüyoruz o yaşlarda, hangisi daha iyi diye soruyor(o esnada ağızdan salya akıyodur zaten) kazanacağımız paraların ve hatta parayı harcayacağımız mecraların hayalini kuruyoruz(misal ben italyayı baştan aşağı gezcem mimar olursam diyodum, niyeyse:)
    ve tabi işin gerçekçi boyutunda eğer ciddi iseniz para kazanma konusunda kendiniz direk olaya dalarak denemelisiniz belki inşaatlarda çalışarak felan... çünkü bu deneyimi bırakınız birinin anlatmasıyla edinmeyi, parayla bile satmıyorlar...
    ha o vakit göreceksiniz ki olay çok farklıdır zaten mimarlık, mühendislik meselesi tamamen hikayedir.
    meslek edinme aşamasındaki gencin kafasındakilerle uzaktan yakından ilgili değildir iş hayatı...

    eğer sorduğun soru bölümleri ve işhayatlarını tanımak maksatlı ise,
    sözlerime;
    girdiğim ilk proje dersinin sonunda, mimarsinanlı hocamızın söylediği ve benimde dibine kadar katıldığım bi sözü ile devam etmek istiyorum.
    "unutmayın arkadaşlar sonuçta mimarlık başkasının parasıyla iş yapmaktır, birisi birşey tasarlamanı ister ve sende tasarlarsın, o hayalinizdeki ben mimarım kafama göre takılırım, istediğimi yaparım düşüncelerinden kurtulun. parayı veren mutlaka düdüğü çalacaktır..."

    maalesef durumun özeti budur... mimar yada inşaat,bilgisayar,makina,uçak mühendisi hiç farketmez en sonunda bu işler başkasının parası ile tasarım yapmak yada hesap yapmaktır...

    bu mühendisler hesap yapan adamlardır mimarlar proje çizen insanlardır olayınada ayrı tavım zaten bunlar okulda böyledir doğru yada teoride böyledir haklısınız ancak pratikte... ne hesap yapan vardır ortada, ne tasarım üreten. Ya kazanılacak paradan cüzi bi miktar pay verip bir teknikere yaptırılır bu işler yada bilgisayar zaten yapıyordur bu işleri, bilgisayardan anlayan ilkokul mezunu dahi olsa bi adam bulunur yaptırılır hepsi, sonra bakıp imza atılır :)

    eğer sadece hesap, fizik, matematik yada proje, maket diye sınırlarsanız ancak saçmalamış olursunuz... çünkü, bu meziyetmiş gibi bahsettiğiniz şeyleri yoldan çevireceğiniz birine dört yıl anlatsanız
    bunu okuduğunuzda kendiniz bile farkedeceksinizki hatta ben abartıyorum dört yıl felan fazla bir kaç ay yeterli olabilecektir...
    bi düşünsenize o öğrendiğiniz şeylerden aklınızda kalan ve işinize her an yarayan ve hiçbizaman unutmamam lazım dediğiniz şeyleri yazmaya kalksanız kaç sayfa yazı yazabilirsiniz... meziyet başka birşeydir...

    mimarlık yada mühendislik bahsi geçen derslerde okutulan saçmalıklar değildir, işverenin talepleri doğrultusunda iş yürütmek ve bu yolda çıkacak aksaklıklara çözüm üretmektir(bu yeteneğe sahip olmayan inşaatta düz-vasıfsız amele dahi olamaz)... herhangi bir işyerinde bütün işler bu esasa göre yürür(amelesi,ustası,kalfası,teknikeri,mühendisi,mimarı hepsi bu maksatla bi aradadır)

    sizin hesap dediğiniz, yada tasarım dediğiniz şeyler;her zaman ve her zaman parayı değil teğet geçmek, tam merkezinde bulundurmak zorundadır...
    (ki bunları birbirinden ayırıp, birini yüceltirken diğerini aşağıda görmek, ünvana yakışmayacak denli büyük saçmalıktır. ortada tasarım yoksa bu mühendis neyi hesaplar? yada neden mimarlar hesabınıda yapmış gibi, aldıkları kıytırık temel eğitim sayesinde kendini MİMAR SİNANla eşdeğer görüp eskiden mühendismi vardı dercesine binayı ben yapıyorum kardeşim tribine girer anlamam!)

    ve sözkonusu bu para her zaman ve her zaman eğer müteahhit yada şirket sahibi değilseniz başkasının parasıdır

    ağaoğlu denen adam lise mezunudur(çok gözönünde diye onu baz alıyorum)...(hatırlamayanları ayıktırayım; "yaptım olacak diyen" ve kendini "yaşam mimarı" olarak niteleyen adamdır ağaoğlu.(niyeyse ne bi mimar ne bi mühendis adı söylediğini duymadım TELEVİZYONda. "şu binamızı da mimar kemal tasarladı" veyahut "şu balkonunda ağaç olan binalar yokmu? onların ayakta durmasını sağlayan hesabı, yüksek mühendis ahmet yaptı" diye:)

    bu işte sözkonusu her zaman ilk başta ve son olarak paradır gerisi teferruattır... parası olan adam yada tüzel kişi (bu devlet işide olabilir) gelir, para şu kadar, ben şöyle bişi istiyorum çıkarmı senden, altından kalkabilirmisin der... mimar projeyi çizer patronun yanına gider değişiklik varsa projede değiştirir gerekirse bunu maketle modeller felan ki milletin bi yol haritası olsun mimar olmayanlar yani onun gibi 3d düşünemeyenler, amelesi ustası ne yapacağını görsün bilsin, çeşit çeşit mühendis hesaba yatarki bina adamın istediği yerde ve istediği kadar dayanıklı olsun... ve yine bu mühendisler-mimarlar(şefler) ustabaşıların felan başında dururki uygulama ile proje eşit yürüsün saçmalık olmasın... (dikkat!! hiç baraj, normal ev binası, stil sahibi bir katedral, bilgisayar tasarımı, uçak yapımı, hatta savaş uçağı imalatı diye ayırmıyorum ben:)...

    nihayet sözünü edip durduğum, son sözlerime gelmiş bulunuyorum..:)
    unutma!!! BU İŞ BİR SEKTÖRDÜR (ve yüksek inşaat mühendisi abimin söylediği kadarı ile, dünyanın otomotivden sonra gelen en büyük sektörüdür),

    yani EVET PARA BURDA KESİNLİKLE HAKLISIN düşünmekte,kararsız kalmakta felan. yada benim gençliğimdeki düşündüğüm gibi (paradan tamamen izole bir biçimde)para değil abi mevzu, önemli olan ortaya bi eser bırakmak şeklinde düşünüyo olabilirsin mimarlığı, yada mühendisliği :) ama gelip çatacağın gerçeklik bundan başkası değildir, aç gözünü kanma bu masallara...
    şahsına ait paran olacak ki kendi binanı yapacaksın, (o beş katlı aile apartmanı değil sözünü ettiğim.) o hepimizin hayalini kurduğu eser diye nitelendirilebilecek şaheserden sözediyorum...

    Alıntıları Göster
    Kesinlikle Mimarlık Üniversitede kız sorunu çekmemende ayrı bir artısı diğeride işine kendi sanatını katmak bu benim eserim demen kadar güzel birşey yoktur Mühendislikte kalıptır herkes tarafından ortaktır puanım tutsaydı emin ol Mühendislik yerine Mimarlık seçerdim




  • quote:

    Orijinalden alıntı: realistikwhite

    ben 2009 össden 362.875 puan alarak odtü mimarlık tercih ettim.
    siz de bilirsinz ki inşaat müh puanı daha düşüktür ve bu yüzden 2sinden birini tercih edebilirdim. bu yzden söyleyeceklerimde daha gerçekçi olduğuma inanabilrsinz.. çünkü ben de zamanında çok araştırdım kendi hayatım için..

    lise hayatım boyunca 'mimar' unvanına sahip olabilme ateşiyle yanıp tutuşmamın yanı sıra çok da araştırdım..
    akrabalarımın çoğu inşaat şirketmzde,, mimarından inşaat mühendisine makine mühendsinden içmimarına kadar görev almaktalar,, şirketin başında ise amcam ve babam yüksek mimarlar olarak yer almakta..

    bu şirkette ve bu şirketn olayları içinde büyüdüm dyebilirim,, dolayısıyla biliyorum ki bir inşaat mühendisinin yaptığını bir mimar kolaylıkla yapabiliyor, hele ki yüksek lisansını inş müh üzerine almşsa.. ancak bir mimarın yaptığını inşaat mühendisi üzernde yüksek lisans yapmış olmasına rağmen yapamıyor, çok süper olmadıktan sonra.. Benm kuzenlerm buna bir örnek.,

    dahası, bir mimarın imzası olmadan hiçbir bina yapılamaz, tbi sorumluluk mimarın üzerine kalacağından çoğu mimar da inşaat mühendisinin hazırladığı projeleri kolay kolay imzalamaz.. bir projeden mimarın kazancı daha fazladır,, ayrıca bir mimarın iş bulması çok daha kolay..

    daha dün tanık oldum, izmir polis moral eğitim merkezinde en üst katta lokanta vardır, orda kasanın başında inşaat mühendsliği bitirmş ve orda olduğuna şükretmekte bir amca vardır (: ve ben daha hiç tanık olmadım mimar olup da başka bir iş yapan,,

    aile dostumuz polisokulunda öğretim görevlisi. bilirsiniz oraya üniversite bitirmiş ama polis olmak isteyen insanlar gider.. her bölümden iş bulamayıp gidenler varmış.. fizik öğretmenliği bitrmşler, kimya biyoloji bölümleri, peyzaj mimarları,, iş bulamayınca oradalar.. bizim alanımzla alakalı olduğundan konu inşaat mühendislerinin de olduğundan çıkmıştı.. malesef iş bulma olanakları çok zayıf, çünkü iş alanları çok dar malesef :/ ama iyi bir üniversiteden mezun olduğunuzda elbette böyle bir sorunla karşılaşmazsınız ve kendinizi geliştirmeniz de çok önemli... ayrıca mimarlık için özel üniversitelerin de çok güzel ve ileri boyutta ders vediklerini biliyorum.. bir devlet üniversitesnden daha faydalı olablir.. aklınızda bulunsun... ayrıca mimarlık istiyorsanız üniversitenzde büyük şehirleri tercih etmenizi öneririm, istanbul ankara izmir gbi.. çünkü eğitim boyunca çok önemli(;

    mimarlık sanattır tutku gerektirir zeka ve yetenek gerektirir, inşaat mühendsliği daha matematkseldir.. ben tüm örnekleri gözönünde bulundurarak mimarlık tercih ettim.. umarım size de bnm fikirlerim yardımcı olur..

    AA üstelik mimarlar araba tasarımı da yaparlar mobilya tasarımı içn de iş imkanı bulurlar hatta lunaparklardaki araçların tasarımını bile yaparlar,, otoyolların düzenlenmesini de yaparlar.. ancak inşaat mühendsleri sadece bina inşaatında iş bulablrler (;

    mimarlığın hiç kötü tarafı yokmu zannediyorsunuz düşünsene ufacık yerde hata yaptın tüm planın projen gidiyor sırf ben bu hataya düşsem kafayı yerim




  • quote:

    Orijinalden alıntı: my66700

    quote:

    Orijinalden alıntı: realistikwhite

    ben 2009 össden 362.875 puan alarak odtü mimarlık tercih ettim.
    siz de bilirsinz ki inşaat müh puanı daha düşüktür ve bu yüzden 2sinden birini tercih edebilirdim. bu yzden söyleyeceklerimde daha gerçekçi olduğuma inanabilrsinz.. çünkü ben de zamanında çok araştırdım kendi hayatım için..

    lise hayatım boyunca 'mimar' unvanına sahip olabilme ateşiyle yanıp tutuşmamın yanı sıra çok da araştırdım..
    akrabalarımın çoğu inşaat şirketmzde,, mimarından inşaat mühendisine makine mühendsinden içmimarına kadar görev almaktalar,, şirketin başında ise amcam ve babam yüksek mimarlar olarak yer almakta..

    bu şirkette ve bu şirketn olayları içinde büyüdüm dyebilirim,, dolayısıyla biliyorum ki bir inşaat mühendisinin yaptığını bir mimar kolaylıkla yapabiliyor, hele ki yüksek lisansını inş müh üzerine almşsa.. ancak bir mimarın yaptığını inşaat mühendisi üzernde yüksek lisans yapmış olmasına rağmen yapamıyor, çok süper olmadıktan sonra.. Benm kuzenlerm buna bir örnek.,

    dahası, bir mimarın imzası olmadan hiçbir bina yapılamaz, tbi sorumluluk mimarın üzerine kalacağından çoğu mimar da inşaat mühendisinin hazırladığı projeleri kolay kolay imzalamaz.. bir projeden mimarın kazancı daha fazladır,, ayrıca bir mimarın iş bulması çok daha kolay..

    daha dün tanık oldum, izmir polis moral eğitim merkezinde en üst katta lokanta vardır, orda kasanın başında inşaat mühendsliği bitirmş ve orda olduğuna şükretmekte bir amca vardır (: ve ben daha hiç tanık olmadım mimar olup da başka bir iş yapan,,

    aile dostumuz polisokulunda öğretim görevlisi. bilirsiniz oraya üniversite bitirmiş ama polis olmak isteyen insanlar gider.. her bölümden iş bulamayıp gidenler varmış.. fizik öğretmenliği bitrmşler, kimya biyoloji bölümleri, peyzaj mimarları,, iş bulamayınca oradalar.. bizim alanımzla alakalı olduğundan konu inşaat mühendislerinin de olduğundan çıkmıştı.. malesef iş bulma olanakları çok zayıf, çünkü iş alanları çok dar malesef :/ ama iyi bir üniversiteden mezun olduğunuzda elbette böyle bir sorunla karşılaşmazsınız ve kendinizi geliştirmeniz de çok önemli... ayrıca mimarlık için özel üniversitelerin de çok güzel ve ileri boyutta ders vediklerini biliyorum.. bir devlet üniversitesnden daha faydalı olablir.. aklınızda bulunsun... ayrıca mimarlık istiyorsanız üniversitenzde büyük şehirleri tercih etmenizi öneririm, istanbul ankara izmir gbi.. çünkü eğitim boyunca çok önemli(;

    mimarlık sanattır tutku gerektirir zeka ve yetenek gerektirir, inşaat mühendsliği daha matematkseldir.. ben tüm örnekleri gözönünde bulundurarak mimarlık tercih ettim.. umarım size de bnm fikirlerim yardımcı olur..

    AA üstelik mimarlar araba tasarımı da yaparlar mobilya tasarımı içn de iş imkanı bulurlar hatta lunaparklardaki araçların tasarımını bile yaparlar,, otoyolların düzenlenmesini de yaparlar.. ancak inşaat mühendsleri sadece bina inşaatında iş bulablrler (;

    mimarlığın hiç kötü tarafı yokmu zannediyorsunuz düşünsene ufacık yerde hata yaptın tüm planın projen gidiyor sırf ben bu hataya düşsem kafayı yerim

    Alıntıları Göster
    erkeğin kullandığı araba inşaat mühendisliğiyse, mimarlık bayanın kullandığı arabaya benzetilebilir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: aBaBaDaN

    Ben inşaat okuyorum.Mimarlıkla çok farklı olmaz herhalde program.Yani olurda öyle büyük farkılıklar olmaz.Bence inşaat oku mimarlık üzerine doktora yap

    hocam yalnız şöyle bişey var, mimarlıkta doktora yapınca mimarlar odasına kayıt olamıyorsun. dolayısıyla mimarların sahip olduğu imza yetkin olmuyor. doktora yapman inşaat mühendisliği alanında işe girerken belki bi artı kazanç sağlar ama mimarlık anlamında hiç bir getirisi olmaz (biraz araştırmanız yeter) bu yüzden çoğu mimar bu kadar havalı. adam diplomayı almış. 1-2 sene piyasayı öğrenmiş açıyor bürosunu koyuyor proje yapabilen diğer meslek gruplarından adamları(iç mimar- inşaat mühendisi- yerine göre şehir bölge planlamacı). basıyor kendi imzasını. başkalarının sırtından dünya kadarpara kazanıyor. yanında çalışan insanlarıda deyim yerindeyse sömürüyor.

    inşaat mühendisininde çok iyi paralar kazandığı yerler var. ama paraya ulaşma hızı ve imza yetkisi bakımından ben mimarlık diyorum.




  • Bu konudan kan cikar
  • quote:

    Orijinalden alıntı: milhan85

    on yıl sonra okuduğumda fikirlerimdeki değişimi görmek maksadıyla
    bunu uzun uzun yazmak durumundayım...

    aynı zamanda uzun uzun yazıyorumki bi ders çıkar ey meslek seçimi aşamasındaki genç:)

    millet yine taraftarlık meselesine çevirip belkide istemeden taraf olmak durumunda kalmış

    şahsen şunu söyleyebilirim hayatımda meslek edinme derdi oluştuğu andan itibaren(ne olmak istiyosun sorusuyla ilk karşılaştığım gün) mimarlık isteyen biri olarak,

    seçim aşamasına yani sınav dönemine geldiğimde mimarlığı çocukluğumdan beri istiyor olduğum halde bu ikilemde kalıp araştırmalar yapmak durumunda kalmıştım bende...
    (o yüzden bu iki meslekten birini düşünen bir bireyin günün birinde mutlaka bu soru ile karşı karşıya kalacağını düşündüğümden soruyu önemseyip bi cevap yazma zorunluluğu hissettim... zira YAKIN-İLİŞKİLİ-İÇ İÇE ve bu tip tartışmalara her daim açık FAKAT, FAKAT iki FARKLI meslek sözkonusu...)

    şahsen sınav aşamasına geldiğimde zaten ailedeki yüzlerce inşaat mühendisinden fikirler alıyordum, manidardır ailedeki herkes inşaat mühendisi. mimar yok nerdeyse -uzak akrabalardaki bi iki kişiyi saymazsak-...(yüzlerce tabi abartı ancak her dört kişiden üçü inşaat mühendisi bizde:) (belkide ben, ulan ben farklıyım bunlardan tribinden mimarlık istedim hep onu bilmiyorum)

    gazeteci bi abimiz vaktiyle ne olmak istiyosun dediğinde; hep mimar olmak istiyorum diyorumya o dönem soranlara, yine gözlerim parlayarak mimar olmak istiyorum dediğimde bana: "giyinmen ne kadar sürüyo" demişti dedim on dakka onbeş dakka, ooo baya uzun sürüyomuş demekki üzerine düşünüyosun baya. otuz saniyede giyinen adam mimar olmaz babacım, mimar olabilirsin demişti:)

    bende oradan yola çıkarak gittim mimar oldum:))) anlatacağım o değil tabi bende oradan yola çıkarak aklımda "kimler mimar olmalıdır yada kimler mühendis olmalıdır" şeklinde düzenlenmiş bir soru ile attım kendimi sokağa
    çeşitli mimarlık bürolarına gidip bizzat sordum nedir farkları neden mimarsınız gibi, röportaj tadında...

    -belediyedeki mimar "aman mimar olma benimde kızım bu yıl sınava girecek mimar olayım mı diye sordu, eczacılık yazdıracağım onada dedi"(zaten yaklaşık elli yaşlarında ve halen belediyede çalışmayı yeğleyen mimarın cevabına itimat olmaz diye düşünerek gülüp geçtim:)

    -serbest çalışan ve müthiş bi büroya sahip başka bi mimar, cool bi havada oturduğu eşşek kadar büyük deri koltuktan (masadaki küllükte marlboro sigara sabit(para var hesabı)) "mimarlık iyidir ya" diyip sigarasından bi duman aldı felan ben tabi vay be şeklinde çıktım ortamdan..

    -bi dönem çalıştığım bi şantiyede(şirketten alacağı parayı tahsil etmeye gelen), aslen inşaat mühendisi olan fakat mühendislik değilde ticaretle uğraşan(inşaat malzemesi satışı(paspayı veriyodu)) bi abi "ben mimarlığı o kadar iyi ifade edemem elbet ama inşaat mühendisliği(şantiyedekinden bahsediyor tabi) için şunu söyleyebilirim, "mühendislik demek şantiyedeki en derin yerdeki çividen, kule vincin tepesindeki vidaya kadar her an çıkan ve çıkabilecek olan her tür soruna anında çözüm üretebilmek demektir. eğer sorunlara çözüm bulmakta hızlı değilsen, kararsızsan hiçbirzaman iyi bir mühendis olamazsın" demişti böyle böyle daha birçok örnek v.s

    sonuçta ben tabi yine net bir karara varabilmiş değildim
    çünkü henüz kendimi tanımıyordumki koskoca bir disiplini hatta iki ayrı disiplini algılayacak sonra ikisinden hangisi daha iyi(tabi bana göre) karar verecektim
    bu iş benim için çok büyük bi lokmaydı o zamanlar, şükür ki en azından bunun farkındaydım:) (kafamda tabi aslında bende değil eğitim sisteminde bi sıkıntı var felan gibi şeylerde sabit:)

    gel zaman git zaman öss vakti geldi...
    sınavlarda(liseden gelen ortaöğretim başarı puanı okul sonuncusundan çok az farklı olduğundan) yıllarca üst üste ikisinede puan yettiremedim puanımın denk geldiği iki yıllık inşaat bölümünü yazmak durumunda kaldım(ilk tercihim kütahya tbmyo, orayıda sevdiğim bi kaç arkadaşım orda+tutmuşlar evi felan direk kurulu düzenleri var giderim hazır düzene, okurum gelirim hesabına yazdım yoksa en iyisine puanım yetiyodu iki yıllıklarda canım:)

    ha neden restorasyon yazmadım mimarlığa geçişi var? diyebilirsin. bilmiyordum ki restorasyon eşit ağırlık puanı ile öğrenci alıyor, sonuçta mimarlığa geçişi olan bölüm sayısaldır diyerek sınava girdim ve sayısal puan yapmak niyetiylen çözdüm soruları, dolayısı ile eşit ağırlık puanı felan yoktu doğru düzgün... restorasyon olmayınca artık öss'ye girecek mecalde yok tabi dedim bari en azından inşaatla ilgili olsun yine sonuçta baba, aile mesleğidir kısmet buymuş felan diyerek yazdım inşaatı...

    gittim başladım fakat olmadı sevemedim bi türlü baktımki inşaat iki yıllıkta olsa ordada sadece mimarlar eleştiriliyo sonra memleket genelinde zaten cehalet almış başını gidiyo ve fakat sadece hesap kitaptan sözediliyor:) şaka bi yana inşaat bölümündeki terminolojik ve sadece inşaatı imal etmek üzerine kurulu olan dil beni rahatsız ediyordu, ben çocukken hayalini kurduğum, estetik ağırlıklı, belki birazdaha sanat yönü olan bir meslek ile ancak hayatımı bitirebilirim diyordum hep(biryandanda tabi çocukluktan itibaren hep mimarlık istiyorum ben demenin sonra ailede çok sayıda mühendise karşılık mimar olmamasının, mimarlığa kattığı özelliğinde tesiri olduğunu belirtmek isterim)
    ikinci yılın ilk dönemide bittiğinde dedimki yok abi bu iş bana göre değil, yani bıraktığım derslerle beraber bitmesine bir yıl kala inşaat bölümünü bırakma kararı alıp össye gireceğim dedim bu defa yine iki yıllık olan restorasyon bölümüne gitmek için ki mimarlık bölümüne geçişi hedefliyordum...

    girdim ve kazandım edirne tbmyo restorasyon bölümü kazandı belgesi gelince tabi yine bi heyecan yeni bişeye başlamanın verdiği felan..
    herne ise gittim elbette okulla beraber bir yandan dgsye hazırlanıyorum mimarlık bölümüne geçiş asıl amaç olduğundan, zaten dgsyi bilenler bilir bu sınav ile mimarlık kazanmak, inşaat mühendisliği yada başka herhangi bir bölümün-mühendisliğin iki yıllığından dört yıllığına geçişe göre çok basitti puan olarak...

    okul bitti bi yıl boyunca hazırlandım dgs'ye sınava girmeme bir ay kala sistemi değiştirip inşaat mezunlarınada mimarlığa geçiş hakkı tanındı bu benim için öyle birşeydiki ifade etmek mümkün değil (en azından burda)...

    puanlar fırlayacaktı ,hemde ilk kez karşılaşılacak bi durum olduğundan saçma sapan bi şekilde olacaktı bu puan artışı. hemde ben inşaat bölümünü bırakmıştım zaten mimarlık bölümüne geçiş yapabilmek üzere benim için extra manidar bi durumdu...
    neyse tabi vaktiyle össye bolca girmişliğin tecrübesi ile gayet iyi bir puan ile mimarlık bölümünü kazandım özel bir okulda tam burslu olarak ve eğitimim halen devam etmekte...

    aslında hiçbifikrim yoktu özel okullarla ilgili sadece itü ve mimarsinan olmadı istanbul dışınada gitmek istemediğimden o okuluda eklemiştim tercihlere burslu diye o geldi
    hocalar falan çok iyi, şöyle ki; zaten hepsi çok köklü okullarda hocalık yapmakta sözleşmeli olarak bizede derse geliyolar yani hem itüde hem yıldız teknikte hem mimarsinanda aynı anda okuyo gibiyim...

    aile şirketimizden ve okuduğum inşaat bölümünden, restorasyon bölümünden ve halen devam eden mimarlık bölümünden ve tabi daha evvelinden çeşitli şantiyelerdeki çalışma deneyimlerimden(yani bu işin ameleliliğinide yapmış biri olarak) meslek tercihi ile ilgili şunları söyleyebilirim tercih aşamasındaki arkadaşlara:

    kesinlikle önemli olan mimar olmak yada mühendis olmak değil,
    isimlere takılıp kalmak yada basit hayranlıklar zaman kaybından başka birşey kazandırmayacaktır kimseye.
    evet mimarlık tutku işidir, sevmeyen hiçbirşeyle o kadar uğraşmaz para için felan ve daha birçok şey söyleyebilirim mimarlıkla ilgili. mimarlığı övebilirim saatlerce şöyledir, şöyle üstündür, eşi benzeri yoktur başka gibi...
    ve tabi mühendislikle de ilgili olarak aynı şekilde daha önceleride söylenmiş, yüzlerce aforizma sarfedebilirim burda (işin garibi mühendisler mühendisliği öveceğine mimarlığı karalama yoluna gider genelde, buda düşünmeye değerdir:)
    bunların hiçbirini tabiki yapmayacağım,
    zira meslek seçiminde önemli olan tek birşey vardır, eğer gerçekten artniyetsiz bir şekilde sadece meslek edinme derdinde isen bu soruyu sorarken, senin o mesleğe uygunluğunu düşünmelisin. hangi mesleğin diğerinden iyi olduğunu düşünmemelisin,soracağın soru bu olmamalı...

    belki fantastik durumlara karşı zaafımız olduğundandır
    hepimiz bu hataya düşüyoruz o yaşlarda, hangisi daha iyi diye soruyor(o esnada ağızdan salya akıyodur zaten) kazanacağımız paraların ve hatta parayı harcayacağımız mecraların hayalini kuruyoruz(misal ben italyayı baştan aşağı gezcem mimar olursam diyodum, niyeyse:)
    ve tabi işin gerçekçi boyutunda eğer ciddi iseniz para kazanma konusunda kendiniz direk olaya dalarak denemelisiniz belki inşaatlarda çalışarak felan... çünkü bu deneyimi bırakınız birinin anlatmasıyla edinmeyi, parayla bile satmıyorlar...
    ha o vakit göreceksiniz ki olay çok farklıdır zaten mimarlık, mühendislik meselesi tamamen hikayedir.
    meslek edinme aşamasındaki gencin kafasındakilerle uzaktan yakından ilgili değildir iş hayatı...

    eğer sorduğun soru bölümleri ve işhayatlarını tanımak maksatlı ise,
    sözlerime;
    girdiğim ilk proje dersinin sonunda, mimarsinanlı hocamızın söylediği ve benimde dibine kadar katıldığım bi sözü ile devam etmek istiyorum.
    "unutmayın arkadaşlar sonuçta mimarlık başkasının parasıyla iş yapmaktır, birisi birşey tasarlamanı ister ve sende tasarlarsın, o hayalinizdeki ben mimarım kafama göre takılırım, istediğimi yaparım düşüncelerinden kurtulun. parayı veren mutlaka düdüğü çalacaktır..."

    maalesef durumun özeti budur... mimar yada inşaat,bilgisayar,makina,uçak mühendisi hiç farketmez en sonunda bu işler başkasının parası ile tasarım yapmak yada hesap yapmaktır...

    bu mühendisler hesap yapan adamlardır mimarlar proje çizen insanlardır olayınada ayrı tavım zaten bunlar okulda böyledir doğru yada teoride böyledir haklısınız ancak pratikte... ne hesap yapan vardır ortada, ne tasarım üreten. Ya kazanılacak paradan cüzi bi miktar pay verip bir teknikere yaptırılır bu işler yada bilgisayar zaten yapıyordur bu işleri, bilgisayardan anlayan ilkokul mezunu dahi olsa bi adam bulunur yaptırılır hepsi, sonra bakıp imza atılır :)

    eğer sadece hesap, fizik, matematik yada proje, maket diye sınırlarsanız ancak saçmalamış olursunuz... çünkü, bu meziyetmiş gibi bahsettiğiniz şeyleri yoldan çevireceğiniz birine dört yıl anlatsanız
    bunu okuduğunuzda kendiniz bile farkedeceksinizki hatta ben abartıyorum dört yıl felan fazla bir kaç ay yeterli olabilecektir...
    bi düşünsenize o öğrendiğiniz şeylerden aklınızda kalan ve işinize her an yarayan ve hiçbizaman unutmamam lazım dediğiniz şeyleri yazmaya kalksanız kaç sayfa yazı yazabilirsiniz... meziyet başka birşeydir...

    mimarlık yada mühendislik bahsi geçen derslerde okutulan saçmalıklar değildir, işverenin talepleri doğrultusunda iş yürütmek ve bu yolda çıkacak aksaklıklara çözüm üretmektir(bu yeteneğe sahip olmayan inşaatta düz-vasıfsız amele dahi olamaz)... herhangi bir işyerinde bütün işler bu esasa göre yürür(amelesi,ustası,kalfası,teknikeri,mühendisi,mimarı hepsi bu maksatla bi aradadır)

    sizin hesap dediğiniz, yada tasarım dediğiniz şeyler;her zaman ve her zaman parayı değil teğet geçmek, tam merkezinde bulundurmak zorundadır...
    (ki bunları birbirinden ayırıp, birini yüceltirken diğerini aşağıda görmek, ünvana yakışmayacak denli büyük saçmalıktır. ortada tasarım yoksa bu mühendis neyi hesaplar? yada neden mimarlar hesabınıda yapmış gibi, aldıkları kıytırık temel eğitim sayesinde kendini MİMAR SİNANla eşdeğer görüp eskiden mühendismi vardı dercesine binayı ben yapıyorum kardeşim tribine girer anlamam!)

    ve sözkonusu bu para her zaman ve her zaman eğer müteahhit yada şirket sahibi değilseniz başkasının parasıdır

    ağaoğlu denen adam lise mezunudur(çok gözönünde diye onu baz alıyorum)...(hatırlamayanları ayıktırayım; "yaptım olacak diyen" ve kendini "yaşam mimarı" olarak niteleyen adamdır ağaoğlu.(niyeyse ne bi mimar ne bi mühendis adı söylediğini duymadım TELEVİZYONda. "şu binamızı da mimar kemal tasarladı" veyahut "şu balkonunda ağaç olan binalar yokmu? onların ayakta durmasını sağlayan hesabı, yüksek mühendis ahmet yaptı" diye:)

    bu işte sözkonusu her zaman ilk başta ve son olarak paradır gerisi teferruattır... parası olan adam yada tüzel kişi (bu devlet işide olabilir) gelir, para şu kadar, ben şöyle bişi istiyorum çıkarmı senden, altından kalkabilirmisin der... mimar projeyi çizer patronun yanına gider değişiklik varsa projede değiştirir gerekirse bunu maketle modeller felan ki milletin bi yol haritası olsun mimar olmayanlar yani onun gibi 3d düşünemeyenler, amelesi ustası ne yapacağını görsün bilsin, çeşit çeşit mühendis hesaba yatarki bina adamın istediği yerde ve istediği kadar dayanıklı olsun... ve yine bu mühendisler-mimarlar(şefler) ustabaşıların felan başında dururki uygulama ile proje eşit yürüsün saçmalık olmasın... (dikkat!! hiç baraj, normal ev binası, stil sahibi bir katedral, bilgisayar tasarımı, uçak yapımı, hatta savaş uçağı imalatı diye ayırmıyorum ben:)...

    nihayet sözünü edip durduğum, son sözlerime gelmiş bulunuyorum..:)
    unutma!!! BU İŞ BİR SEKTÖRDÜR (ve yüksek inşaat mühendisi abimin söylediği kadarı ile, dünyanın otomotivden sonra gelen en büyük sektörüdür),

    yani EVET PARA BURDA KESİNLİKLE HAKLISIN düşünmekte,kararsız kalmakta felan. yada benim gençliğimdeki düşündüğüm gibi (paradan tamamen izole bir biçimde)para değil abi mevzu, önemli olan ortaya bi eser bırakmak şeklinde düşünüyo olabilirsin mimarlığı, yada mühendisliği :) ama gelip çatacağın gerçeklik bundan başkası değildir, aç gözünü kanma bu masallara...
    şahsına ait paran olacak ki kendi binanı yapacaksın, (o beş katlı aile apartmanı değil sözünü ettiğim.) o hepimizin hayalini kurduğu eser diye nitelendirilebilecek şaheserden sözediyorum...

    Alıntıları Göster
    Bence Endüstri ürünleri tasarımı :D




  • Arkadaşlar bu sene LYS ye girdim ve 440 gibi bir puanımın gelmesini bekliyorum, Eskişehir Osmangazi İnşaat Mühendisliğini tercih etmeyi düşünüyorum ama aslında istediğim bölüm mimarlık. Birinci senenin sonunda Osmangazi Mimarlığa yatay geçiş yapabilir miyim, Yardımcı olursanız sevinirim
  • quote:

    Orijinalden alıntı: milhan85

    on yıl sonra okuduğumda fikirlerimdeki değişimi görmek maksadıyla
    bunu uzun uzun yazmak durumundayım...

    aynı zamanda uzun uzun yazıyorumki bi ders çıkar ey meslek seçimi aşamasındaki genç:)

    millet yine taraftarlık meselesine çevirip belkide istemeden taraf olmak durumunda kalmış

    şahsen şunu söyleyebilirim hayatımda meslek edinme derdi oluştuğu andan itibaren(ne olmak istiyosun sorusuyla ilk karşılaştığım gün) mimarlık isteyen biri olarak,

    seçim aşamasına yani sınav dönemine geldiğimde mimarlığı çocukluğumdan beri istiyor olduğum halde bu ikilemde kalıp araştırmalar yapmak durumunda kalmıştım bende...
    (o yüzden bu iki meslekten birini düşünen bir bireyin günün birinde mutlaka bu soru ile karşı karşıya kalacağını düşündüğümden soruyu önemseyip bi cevap yazma zorunluluğu hissettim... zira YAKIN-İLİŞKİLİ-İÇ İÇE ve bu tip tartışmalara her daim açık FAKAT, FAKAT iki FARKLI meslek sözkonusu...)

    şahsen sınav aşamasına geldiğimde zaten ailedeki yüzlerce inşaat mühendisinden fikirler alıyordum, manidardır ailedeki herkes inşaat mühendisi. mimar yok nerdeyse -uzak akrabalardaki bi iki kişiyi saymazsak-...(yüzlerce tabi abartı ancak her dört kişiden üçü inşaat mühendisi bizde:) (belkide ben, ulan ben farklıyım bunlardan tribinden mimarlık istedim hep onu bilmiyorum)

    gazeteci bi abimiz vaktiyle ne olmak istiyosun dediğinde; hep mimar olmak istiyorum diyorumya o dönem soranlara, yine gözlerim parlayarak mimar olmak istiyorum dediğimde bana: "giyinmen ne kadar sürüyo" demişti dedim on dakka onbeş dakka, ooo baya uzun sürüyomuş demekki üzerine düşünüyosun baya. otuz saniyede giyinen adam mimar olmaz babacım, mimar olabilirsin demişti:)

    bende oradan yola çıkarak gittim mimar oldum:))) anlatacağım o değil tabi bende oradan yola çıkarak aklımda "kimler mimar olmalıdır yada kimler mühendis olmalıdır" şeklinde düzenlenmiş bir soru ile attım kendimi sokağa
    çeşitli mimarlık bürolarına gidip bizzat sordum nedir farkları neden mimarsınız gibi, röportaj tadında...

    -belediyedeki mimar "aman mimar olma benimde kızım bu yıl sınava girecek mimar olayım mı diye sordu, eczacılık yazdıracağım onada dedi"(zaten yaklaşık elli yaşlarında ve halen belediyede çalışmayı yeğleyen mimarın cevabına itimat olmaz diye düşünerek gülüp geçtim:)

    -serbest çalışan ve müthiş bi büroya sahip başka bi mimar, cool bi havada oturduğu eşşek kadar büyük deri koltuktan (masadaki küllükte marlboro sigara sabit(para var hesabı)) "mimarlık iyidir ya" diyip sigarasından bi duman aldı felan ben tabi vay be şeklinde çıktım ortamdan..

    -bi dönem çalıştığım bi şantiyede(şirketten alacağı parayı tahsil etmeye gelen), aslen inşaat mühendisi olan fakat mühendislik değilde ticaretle uğraşan(inşaat malzemesi satışı(paspayı veriyodu)) bi abi "ben mimarlığı o kadar iyi ifade edemem elbet ama inşaat mühendisliği(şantiyedekinden bahsediyor tabi) için şunu söyleyebilirim, "mühendislik demek şantiyedeki en derin yerdeki çividen, kule vincin tepesindeki vidaya kadar her an çıkan ve çıkabilecek olan her tür soruna anında çözüm üretebilmek demektir. eğer sorunlara çözüm bulmakta hızlı değilsen, kararsızsan hiçbirzaman iyi bir mühendis olamazsın" demişti böyle böyle daha birçok örnek v.s

    sonuçta ben tabi yine net bir karara varabilmiş değildim
    çünkü henüz kendimi tanımıyordumki koskoca bir disiplini hatta iki ayrı disiplini algılayacak sonra ikisinden hangisi daha iyi(tabi bana göre) karar verecektim
    bu iş benim için çok büyük bi lokmaydı o zamanlar, şükür ki en azından bunun farkındaydım:) (kafamda tabi aslında bende değil eğitim sisteminde bi sıkıntı var felan gibi şeylerde sabit:)

    gel zaman git zaman öss vakti geldi...
    sınavlarda(liseden gelen ortaöğretim başarı puanı okul sonuncusundan çok az farklı olduğundan) yıllarca üst üste ikisinede puan yettiremedim puanımın denk geldiği iki yıllık inşaat bölümünü yazmak durumunda kaldım(ilk tercihim kütahya tbmyo, orayıda sevdiğim bi kaç arkadaşım orda+tutmuşlar evi felan direk kurulu düzenleri var giderim hazır düzene, okurum gelirim hesabına yazdım yoksa en iyisine puanım yetiyodu iki yıllıklarda canım:)

    ha neden restorasyon yazmadım mimarlığa geçişi var? diyebilirsin. bilmiyordum ki restorasyon eşit ağırlık puanı ile öğrenci alıyor, sonuçta mimarlığa geçişi olan bölüm sayısaldır diyerek sınava girdim ve sayısal puan yapmak niyetiylen çözdüm soruları, dolayısı ile eşit ağırlık puanı felan yoktu doğru düzgün... restorasyon olmayınca artık öss'ye girecek mecalde yok tabi dedim bari en azından inşaatla ilgili olsun yine sonuçta baba, aile mesleğidir kısmet buymuş felan diyerek yazdım inşaatı...

    gittim başladım fakat olmadı sevemedim bi türlü baktımki inşaat iki yıllıkta olsa ordada sadece mimarlar eleştiriliyo sonra memleket genelinde zaten cehalet almış başını gidiyo ve fakat sadece hesap kitaptan sözediliyor:) şaka bi yana inşaat bölümündeki terminolojik ve sadece inşaatı imal etmek üzerine kurulu olan dil beni rahatsız ediyordu, ben çocukken hayalini kurduğum, estetik ağırlıklı, belki birazdaha sanat yönü olan bir meslek ile ancak hayatımı bitirebilirim diyordum hep(biryandanda tabi çocukluktan itibaren hep mimarlık istiyorum ben demenin sonra ailede çok sayıda mühendise karşılık mimar olmamasının, mimarlığa kattığı özelliğinde tesiri olduğunu belirtmek isterim)
    ikinci yılın ilk dönemide bittiğinde dedimki yok abi bu iş bana göre değil, yani bıraktığım derslerle beraber bitmesine bir yıl kala inşaat bölümünü bırakma kararı alıp össye gireceğim dedim bu defa yine iki yıllık olan restorasyon bölümüne gitmek için ki mimarlık bölümüne geçişi hedefliyordum...

    girdim ve kazandım edirne tbmyo restorasyon bölümü kazandı belgesi gelince tabi yine bi heyecan yeni bişeye başlamanın verdiği felan..
    herne ise gittim elbette okulla beraber bir yandan dgsye hazırlanıyorum mimarlık bölümüne geçiş asıl amaç olduğundan, zaten dgsyi bilenler bilir bu sınav ile mimarlık kazanmak, inşaat mühendisliği yada başka herhangi bir bölümün-mühendisliğin iki yıllığından dört yıllığına geçişe göre çok basitti puan olarak...

    okul bitti bi yıl boyunca hazırlandım dgs'ye sınava girmeme bir ay kala sistemi değiştirip inşaat mezunlarınada mimarlığa geçiş hakkı tanındı bu benim için öyle birşeydiki ifade etmek mümkün değil (en azından burda)...

    puanlar fırlayacaktı ,hemde ilk kez karşılaşılacak bi durum olduğundan saçma sapan bi şekilde olacaktı bu puan artışı. hemde ben inşaat bölümünü bırakmıştım zaten mimarlık bölümüne geçiş yapabilmek üzere benim için extra manidar bi durumdu...
    neyse tabi vaktiyle össye bolca girmişliğin tecrübesi ile gayet iyi bir puan ile mimarlık bölümünü kazandım özel bir okulda tam burslu olarak ve eğitimim halen devam etmekte...

    aslında hiçbifikrim yoktu özel okullarla ilgili sadece itü ve mimarsinan olmadı istanbul dışınada gitmek istemediğimden o okuluda eklemiştim tercihlere burslu diye o geldi
    hocalar falan çok iyi, şöyle ki; zaten hepsi çok köklü okullarda hocalık yapmakta sözleşmeli olarak bizede derse geliyolar yani hem itüde hem yıldız teknikte hem mimarsinanda aynı anda okuyo gibiyim...

    aile şirketimizden ve okuduğum inşaat bölümünden, restorasyon bölümünden ve halen devam eden mimarlık bölümünden ve tabi daha evvelinden çeşitli şantiyelerdeki çalışma deneyimlerimden(yani bu işin ameleliliğinide yapmış biri olarak) meslek tercihi ile ilgili şunları söyleyebilirim tercih aşamasındaki arkadaşlara:

    kesinlikle önemli olan mimar olmak yada mühendis olmak değil,
    isimlere takılıp kalmak yada basit hayranlıklar zaman kaybından başka birşey kazandırmayacaktır kimseye.
    evet mimarlık tutku işidir, sevmeyen hiçbirşeyle o kadar uğraşmaz para için felan ve daha birçok şey söyleyebilirim mimarlıkla ilgili. mimarlığı övebilirim saatlerce şöyledir, şöyle üstündür, eşi benzeri yoktur başka gibi...
    ve tabi mühendislikle de ilgili olarak aynı şekilde daha önceleride söylenmiş, yüzlerce aforizma sarfedebilirim burda (işin garibi mühendisler mühendisliği öveceğine mimarlığı karalama yoluna gider genelde, buda düşünmeye değerdir:)
    bunların hiçbirini tabiki yapmayacağım,
    zira meslek seçiminde önemli olan tek birşey vardır, eğer gerçekten artniyetsiz bir şekilde sadece meslek edinme derdinde isen bu soruyu sorarken, senin o mesleğe uygunluğunu düşünmelisin. hangi mesleğin diğerinden iyi olduğunu düşünmemelisin,soracağın soru bu olmamalı...

    belki fantastik durumlara karşı zaafımız olduğundandır
    hepimiz bu hataya düşüyoruz o yaşlarda, hangisi daha iyi diye soruyor(o esnada ağızdan salya akıyodur zaten) kazanacağımız paraların ve hatta parayı harcayacağımız mecraların hayalini kuruyoruz(misal ben italyayı baştan aşağı gezcem mimar olursam diyodum, niyeyse:)
    ve tabi işin gerçekçi boyutunda eğer ciddi iseniz para kazanma konusunda kendiniz direk olaya dalarak denemelisiniz belki inşaatlarda çalışarak felan... çünkü bu deneyimi bırakınız birinin anlatmasıyla edinmeyi, parayla bile satmıyorlar...
    ha o vakit göreceksiniz ki olay çok farklıdır zaten mimarlık, mühendislik meselesi tamamen hikayedir.
    meslek edinme aşamasındaki gencin kafasındakilerle uzaktan yakından ilgili değildir iş hayatı...

    eğer sorduğun soru bölümleri ve işhayatlarını tanımak maksatlı ise,
    sözlerime;
    girdiğim ilk proje dersinin sonunda, mimarsinanlı hocamızın söylediği ve benimde dibine kadar katıldığım bi sözü ile devam etmek istiyorum.
    "unutmayın arkadaşlar sonuçta mimarlık başkasının parasıyla iş yapmaktır, birisi birşey tasarlamanı ister ve sende tasarlarsın, o hayalinizdeki ben mimarım kafama göre takılırım, istediğimi yaparım düşüncelerinden kurtulun. parayı veren mutlaka düdüğü çalacaktır..."

    maalesef durumun özeti budur... mimar yada inşaat,bilgisayar,makina,uçak mühendisi hiç farketmez en sonunda bu işler başkasının parası ile tasarım yapmak yada hesap yapmaktır...

    bu mühendisler hesap yapan adamlardır mimarlar proje çizen insanlardır olayınada ayrı tavım zaten bunlar okulda böyledir doğru yada teoride böyledir haklısınız ancak pratikte... ne hesap yapan vardır ortada, ne tasarım üreten. Ya kazanılacak paradan cüzi bi miktar pay verip bir teknikere yaptırılır bu işler yada bilgisayar zaten yapıyordur bu işleri, bilgisayardan anlayan ilkokul mezunu dahi olsa bi adam bulunur yaptırılır hepsi, sonra bakıp imza atılır :)

    eğer sadece hesap, fizik, matematik yada proje, maket diye sınırlarsanız ancak saçmalamış olursunuz... çünkü, bu meziyetmiş gibi bahsettiğiniz şeyleri yoldan çevireceğiniz birine dört yıl anlatsanız
    bunu okuduğunuzda kendiniz bile farkedeceksinizki hatta ben abartıyorum dört yıl felan fazla bir kaç ay yeterli olabilecektir...
    bi düşünsenize o öğrendiğiniz şeylerden aklınızda kalan ve işinize her an yarayan ve hiçbizaman unutmamam lazım dediğiniz şeyleri yazmaya kalksanız kaç sayfa yazı yazabilirsiniz... meziyet başka birşeydir...

    mimarlık yada mühendislik bahsi geçen derslerde okutulan saçmalıklar değildir, işverenin talepleri doğrultusunda iş yürütmek ve bu yolda çıkacak aksaklıklara çözüm üretmektir(bu yeteneğe sahip olmayan inşaatta düz-vasıfsız amele dahi olamaz)... herhangi bir işyerinde bütün işler bu esasa göre yürür(amelesi,ustası,kalfası,teknikeri,mühendisi,mimarı hepsi bu maksatla bi aradadır)

    sizin hesap dediğiniz, yada tasarım dediğiniz şeyler;her zaman ve her zaman parayı değil teğet geçmek, tam merkezinde bulundurmak zorundadır...
    (ki bunları birbirinden ayırıp, birini yüceltirken diğerini aşağıda görmek, ünvana yakışmayacak denli büyük saçmalıktır. ortada tasarım yoksa bu mühendis neyi hesaplar? yada neden mimarlar hesabınıda yapmış gibi, aldıkları kıytırık temel eğitim sayesinde kendini MİMAR SİNANla eşdeğer görüp eskiden mühendismi vardı dercesine binayı ben yapıyorum kardeşim tribine girer anlamam!)

    ve sözkonusu bu para her zaman ve her zaman eğer müteahhit yada şirket sahibi değilseniz başkasının parasıdır

    ağaoğlu denen adam lise mezunudur(çok gözönünde diye onu baz alıyorum)...(hatırlamayanları ayıktırayım; "yaptım olacak diyen" ve kendini "yaşam mimarı" olarak niteleyen adamdır ağaoğlu.(niyeyse ne bi mimar ne bi mühendis adı söylediğini duymadım TELEVİZYONda. "şu binamızı da mimar kemal tasarladı" veyahut "şu balkonunda ağaç olan binalar yokmu? onların ayakta durmasını sağlayan hesabı, yüksek mühendis ahmet yaptı" diye:)

    bu işte sözkonusu her zaman ilk başta ve son olarak paradır gerisi teferruattır... parası olan adam yada tüzel kişi (bu devlet işide olabilir) gelir, para şu kadar, ben şöyle bişi istiyorum çıkarmı senden, altından kalkabilirmisin der... mimar projeyi çizer patronun yanına gider değişiklik varsa projede değiştirir gerekirse bunu maketle modeller felan ki milletin bi yol haritası olsun mimar olmayanlar yani onun gibi 3d düşünemeyenler, amelesi ustası ne yapacağını görsün bilsin, çeşit çeşit mühendis hesaba yatarki bina adamın istediği yerde ve istediği kadar dayanıklı olsun... ve yine bu mühendisler-mimarlar(şefler) ustabaşıların felan başında dururki uygulama ile proje eşit yürüsün saçmalık olmasın... (dikkat!! hiç baraj, normal ev binası, stil sahibi bir katedral, bilgisayar tasarımı, uçak yapımı, hatta savaş uçağı imalatı diye ayırmıyorum ben:)...

    nihayet sözünü edip durduğum, son sözlerime gelmiş bulunuyorum..:)
    unutma!!! BU İŞ BİR SEKTÖRDÜR (ve yüksek inşaat mühendisi abimin söylediği kadarı ile, dünyanın otomotivden sonra gelen en büyük sektörüdür),

    yani EVET PARA BURDA KESİNLİKLE HAKLISIN düşünmekte,kararsız kalmakta felan. yada benim gençliğimdeki düşündüğüm gibi (paradan tamamen izole bir biçimde)para değil abi mevzu, önemli olan ortaya bi eser bırakmak şeklinde düşünüyo olabilirsin mimarlığı, yada mühendisliği :) ama gelip çatacağın gerçeklik bundan başkası değildir, aç gözünü kanma bu masallara...
    şahsına ait paran olacak ki kendi binanı yapacaksın, (o beş katlı aile apartmanı değil sözünü ettiğim.) o hepimizin hayalini kurduğu eser diye nitelendirilebilecek şaheserden sözediyorum...

    Alıntıları Göster
    Benim anlamadığım inşaat muhendislerinin imza yetkisi yok mu bundan hiç bahsedilmemiş?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: socratesdeoliveira

    Arkadaşlar bu sene LYS ye girdim ve 440 gibi bir puanımın gelmesini bekliyorum, Eskişehir Osmangazi İnşaat Mühendisliğini tercih etmeyi düşünüyorum ama aslında istediğim bölüm mimarlık. Birinci senenin sonunda Osmangazi Mimarlığa yatay geçiş yapabilir miyim, Yardımcı olursanız sevinirim

    Ben yatay gecis sartlarina bakmistim sitesinden Esogude muhendislik-mimarlik fakultesinde mimarlik harici tum bolumlere gecis yapilabilir diyor.Sadece muh. bolumleri arasinda oluyormus.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: milhan85

    on yıl sonra okuduğumda fikirlerimdeki değişimi görmek maksadıyla
    bunu uzun uzun yazmak durumundayım...

    aynı zamanda uzun uzun yazıyorumki bi ders çıkar ey meslek seçimi aşamasındaki genç:)

    millet yine taraftarlık meselesine çevirip belkide istemeden taraf olmak durumunda kalmış

    şahsen şunu söyleyebilirim hayatımda meslek edinme derdi oluştuğu andan itibaren(ne olmak istiyosun sorusuyla ilk karşılaştığım gün) mimarlık isteyen biri olarak,

    seçim aşamasına yani sınav dönemine geldiğimde mimarlığı çocukluğumdan beri istiyor olduğum halde bu ikilemde kalıp araştırmalar yapmak durumunda kalmıştım bende...
    (o yüzden bu iki meslekten birini düşünen bir bireyin günün birinde mutlaka bu soru ile karşı karşıya kalacağını düşündüğümden soruyu önemseyip bi cevap yazma zorunluluğu hissettim... zira YAKIN-İLİŞKİLİ-İÇ İÇE ve bu tip tartışmalara her daim açık FAKAT, FAKAT iki FARKLI meslek sözkonusu...)

    şahsen sınav aşamasına geldiğimde zaten ailedeki yüzlerce inşaat mühendisinden fikirler alıyordum, manidardır ailedeki herkes inşaat mühendisi. mimar yok nerdeyse -uzak akrabalardaki bi iki kişiyi saymazsak-...(yüzlerce tabi abartı ancak her dört kişiden üçü inşaat mühendisi bizde:) (belkide ben, ulan ben farklıyım bunlardan tribinden mimarlık istedim hep onu bilmiyorum)

    gazeteci bi abimiz vaktiyle ne olmak istiyosun dediğinde; hep mimar olmak istiyorum diyorumya o dönem soranlara, yine gözlerim parlayarak mimar olmak istiyorum dediğimde bana: "giyinmen ne kadar sürüyo" demişti dedim on dakka onbeş dakka, ooo baya uzun sürüyomuş demekki üzerine düşünüyosun baya. otuz saniyede giyinen adam mimar olmaz babacım, mimar olabilirsin demişti:)

    bende oradan yola çıkarak gittim mimar oldum:))) anlatacağım o değil tabi bende oradan yola çıkarak aklımda "kimler mimar olmalıdır yada kimler mühendis olmalıdır" şeklinde düzenlenmiş bir soru ile attım kendimi sokağa
    çeşitli mimarlık bürolarına gidip bizzat sordum nedir farkları neden mimarsınız gibi, röportaj tadında...

    -belediyedeki mimar "aman mimar olma benimde kızım bu yıl sınava girecek mimar olayım mı diye sordu, eczacılık yazdıracağım onada dedi"(zaten yaklaşık elli yaşlarında ve halen belediyede çalışmayı yeğleyen mimarın cevabına itimat olmaz diye düşünerek gülüp geçtim:)

    -serbest çalışan ve müthiş bi büroya sahip başka bi mimar, cool bi havada oturduğu eşşek kadar büyük deri koltuktan (masadaki küllükte marlboro sigara sabit(para var hesabı)) "mimarlık iyidir ya" diyip sigarasından bi duman aldı felan ben tabi vay be şeklinde çıktım ortamdan..

    -bi dönem çalıştığım bi şantiyede(şirketten alacağı parayı tahsil etmeye gelen), aslen inşaat mühendisi olan fakat mühendislik değilde ticaretle uğraşan(inşaat malzemesi satışı(paspayı veriyodu)) bi abi "ben mimarlığı o kadar iyi ifade edemem elbet ama inşaat mühendisliği(şantiyedekinden bahsediyor tabi) için şunu söyleyebilirim, "mühendislik demek şantiyedeki en derin yerdeki çividen, kule vincin tepesindeki vidaya kadar her an çıkan ve çıkabilecek olan her tür soruna anında çözüm üretebilmek demektir. eğer sorunlara çözüm bulmakta hızlı değilsen, kararsızsan hiçbirzaman iyi bir mühendis olamazsın" demişti böyle böyle daha birçok örnek v.s

    sonuçta ben tabi yine net bir karara varabilmiş değildim
    çünkü henüz kendimi tanımıyordumki koskoca bir disiplini hatta iki ayrı disiplini algılayacak sonra ikisinden hangisi daha iyi(tabi bana göre) karar verecektim
    bu iş benim için çok büyük bi lokmaydı o zamanlar, şükür ki en azından bunun farkındaydım:) (kafamda tabi aslında bende değil eğitim sisteminde bi sıkıntı var felan gibi şeylerde sabit:)

    gel zaman git zaman öss vakti geldi...
    sınavlarda(liseden gelen ortaöğretim başarı puanı okul sonuncusundan çok az farklı olduğundan) yıllarca üst üste ikisinede puan yettiremedim puanımın denk geldiği iki yıllık inşaat bölümünü yazmak durumunda kaldım(ilk tercihim kütahya tbmyo, orayıda sevdiğim bi kaç arkadaşım orda+tutmuşlar evi felan direk kurulu düzenleri var giderim hazır düzene, okurum gelirim hesabına yazdım yoksa en iyisine puanım yetiyodu iki yıllıklarda canım:)

    ha neden restorasyon yazmadım mimarlığa geçişi var? diyebilirsin. bilmiyordum ki restorasyon eşit ağırlık puanı ile öğrenci alıyor, sonuçta mimarlığa geçişi olan bölüm sayısaldır diyerek sınava girdim ve sayısal puan yapmak niyetiylen çözdüm soruları, dolayısı ile eşit ağırlık puanı felan yoktu doğru düzgün... restorasyon olmayınca artık öss'ye girecek mecalde yok tabi dedim bari en azından inşaatla ilgili olsun yine sonuçta baba, aile mesleğidir kısmet buymuş felan diyerek yazdım inşaatı...

    gittim başladım fakat olmadı sevemedim bi türlü baktımki inşaat iki yıllıkta olsa ordada sadece mimarlar eleştiriliyo sonra memleket genelinde zaten cehalet almış başını gidiyo ve fakat sadece hesap kitaptan sözediliyor:) şaka bi yana inşaat bölümündeki terminolojik ve sadece inşaatı imal etmek üzerine kurulu olan dil beni rahatsız ediyordu, ben çocukken hayalini kurduğum, estetik ağırlıklı, belki birazdaha sanat yönü olan bir meslek ile ancak hayatımı bitirebilirim diyordum hep(biryandanda tabi çocukluktan itibaren hep mimarlık istiyorum ben demenin sonra ailede çok sayıda mühendise karşılık mimar olmamasının, mimarlığa kattığı özelliğinde tesiri olduğunu belirtmek isterim)
    ikinci yılın ilk dönemide bittiğinde dedimki yok abi bu iş bana göre değil, yani bıraktığım derslerle beraber bitmesine bir yıl kala inşaat bölümünü bırakma kararı alıp össye gireceğim dedim bu defa yine iki yıllık olan restorasyon bölümüne gitmek için ki mimarlık bölümüne geçişi hedefliyordum...

    girdim ve kazandım edirne tbmyo restorasyon bölümü kazandı belgesi gelince tabi yine bi heyecan yeni bişeye başlamanın verdiği felan..
    herne ise gittim elbette okulla beraber bir yandan dgsye hazırlanıyorum mimarlık bölümüne geçiş asıl amaç olduğundan, zaten dgsyi bilenler bilir bu sınav ile mimarlık kazanmak, inşaat mühendisliği yada başka herhangi bir bölümün-mühendisliğin iki yıllığından dört yıllığına geçişe göre çok basitti puan olarak...

    okul bitti bi yıl boyunca hazırlandım dgs'ye sınava girmeme bir ay kala sistemi değiştirip inşaat mezunlarınada mimarlığa geçiş hakkı tanındı bu benim için öyle birşeydiki ifade etmek mümkün değil (en azından burda)...

    puanlar fırlayacaktı ,hemde ilk kez karşılaşılacak bi durum olduğundan saçma sapan bi şekilde olacaktı bu puan artışı. hemde ben inşaat bölümünü bırakmıştım zaten mimarlık bölümüne geçiş yapabilmek üzere benim için extra manidar bi durumdu...
    neyse tabi vaktiyle össye bolca girmişliğin tecrübesi ile gayet iyi bir puan ile mimarlık bölümünü kazandım özel bir okulda tam burslu olarak ve eğitimim halen devam etmekte...

    aslında hiçbifikrim yoktu özel okullarla ilgili sadece itü ve mimarsinan olmadı istanbul dışınada gitmek istemediğimden o okuluda eklemiştim tercihlere burslu diye o geldi
    hocalar falan çok iyi, şöyle ki; zaten hepsi çok köklü okullarda hocalık yapmakta sözleşmeli olarak bizede derse geliyolar yani hem itüde hem yıldız teknikte hem mimarsinanda aynı anda okuyo gibiyim...

    aile şirketimizden ve okuduğum inşaat bölümünden, restorasyon bölümünden ve halen devam eden mimarlık bölümünden ve tabi daha evvelinden çeşitli şantiyelerdeki çalışma deneyimlerimden(yani bu işin ameleliliğinide yapmış biri olarak) meslek tercihi ile ilgili şunları söyleyebilirim tercih aşamasındaki arkadaşlara:

    kesinlikle önemli olan mimar olmak yada mühendis olmak değil,
    isimlere takılıp kalmak yada basit hayranlıklar zaman kaybından başka birşey kazandırmayacaktır kimseye.
    evet mimarlık tutku işidir, sevmeyen hiçbirşeyle o kadar uğraşmaz para için felan ve daha birçok şey söyleyebilirim mimarlıkla ilgili. mimarlığı övebilirim saatlerce şöyledir, şöyle üstündür, eşi benzeri yoktur başka gibi...
    ve tabi mühendislikle de ilgili olarak aynı şekilde daha önceleride söylenmiş, yüzlerce aforizma sarfedebilirim burda (işin garibi mühendisler mühendisliği öveceğine mimarlığı karalama yoluna gider genelde, buda düşünmeye değerdir:)
    bunların hiçbirini tabiki yapmayacağım,
    zira meslek seçiminde önemli olan tek birşey vardır, eğer gerçekten artniyetsiz bir şekilde sadece meslek edinme derdinde isen bu soruyu sorarken, senin o mesleğe uygunluğunu düşünmelisin. hangi mesleğin diğerinden iyi olduğunu düşünmemelisin,soracağın soru bu olmamalı...

    belki fantastik durumlara karşı zaafımız olduğundandır
    hepimiz bu hataya düşüyoruz o yaşlarda, hangisi daha iyi diye soruyor(o esnada ağızdan salya akıyodur zaten) kazanacağımız paraların ve hatta parayı harcayacağımız mecraların hayalini kuruyoruz(misal ben italyayı baştan aşağı gezcem mimar olursam diyodum, niyeyse:)
    ve tabi işin gerçekçi boyutunda eğer ciddi iseniz para kazanma konusunda kendiniz direk olaya dalarak denemelisiniz belki inşaatlarda çalışarak felan... çünkü bu deneyimi bırakınız birinin anlatmasıyla edinmeyi, parayla bile satmıyorlar...
    ha o vakit göreceksiniz ki olay çok farklıdır zaten mimarlık, mühendislik meselesi tamamen hikayedir.
    meslek edinme aşamasındaki gencin kafasındakilerle uzaktan yakından ilgili değildir iş hayatı...

    eğer sorduğun soru bölümleri ve işhayatlarını tanımak maksatlı ise,
    sözlerime;
    girdiğim ilk proje dersinin sonunda, mimarsinanlı hocamızın söylediği ve benimde dibine kadar katıldığım bi sözü ile devam etmek istiyorum.
    "unutmayın arkadaşlar sonuçta mimarlık başkasının parasıyla iş yapmaktır, birisi birşey tasarlamanı ister ve sende tasarlarsın, o hayalinizdeki ben mimarım kafama göre takılırım, istediğimi yaparım düşüncelerinden kurtulun. parayı veren mutlaka düdüğü çalacaktır..."

    maalesef durumun özeti budur... mimar yada inşaat,bilgisayar,makina,uçak mühendisi hiç farketmez en sonunda bu işler başkasının parası ile tasarım yapmak yada hesap yapmaktır...

    bu mühendisler hesap yapan adamlardır mimarlar proje çizen insanlardır olayınada ayrı tavım zaten bunlar okulda böyledir doğru yada teoride böyledir haklısınız ancak pratikte... ne hesap yapan vardır ortada, ne tasarım üreten. Ya kazanılacak paradan cüzi bi miktar pay verip bir teknikere yaptırılır bu işler yada bilgisayar zaten yapıyordur bu işleri, bilgisayardan anlayan ilkokul mezunu dahi olsa bi adam bulunur yaptırılır hepsi, sonra bakıp imza atılır :)

    eğer sadece hesap, fizik, matematik yada proje, maket diye sınırlarsanız ancak saçmalamış olursunuz... çünkü, bu meziyetmiş gibi bahsettiğiniz şeyleri yoldan çevireceğiniz birine dört yıl anlatsanız
    bunu okuduğunuzda kendiniz bile farkedeceksinizki hatta ben abartıyorum dört yıl felan fazla bir kaç ay yeterli olabilecektir...
    bi düşünsenize o öğrendiğiniz şeylerden aklınızda kalan ve işinize her an yarayan ve hiçbizaman unutmamam lazım dediğiniz şeyleri yazmaya kalksanız kaç sayfa yazı yazabilirsiniz... meziyet başka birşeydir...

    mimarlık yada mühendislik bahsi geçen derslerde okutulan saçmalıklar değildir, işverenin talepleri doğrultusunda iş yürütmek ve bu yolda çıkacak aksaklıklara çözüm üretmektir(bu yeteneğe sahip olmayan inşaatta düz-vasıfsız amele dahi olamaz)... herhangi bir işyerinde bütün işler bu esasa göre yürür(amelesi,ustası,kalfası,teknikeri,mühendisi,mimarı hepsi bu maksatla bi aradadır)

    sizin hesap dediğiniz, yada tasarım dediğiniz şeyler;her zaman ve her zaman parayı değil teğet geçmek, tam merkezinde bulundurmak zorundadır...
    (ki bunları birbirinden ayırıp, birini yüceltirken diğerini aşağıda görmek, ünvana yakışmayacak denli büyük saçmalıktır. ortada tasarım yoksa bu mühendis neyi hesaplar? yada neden mimarlar hesabınıda yapmış gibi, aldıkları kıytırık temel eğitim sayesinde kendini MİMAR SİNANla eşdeğer görüp eskiden mühendismi vardı dercesine binayı ben yapıyorum kardeşim tribine girer anlamam!)

    ve sözkonusu bu para her zaman ve her zaman eğer müteahhit yada şirket sahibi değilseniz başkasının parasıdır

    ağaoğlu denen adam lise mezunudur(çok gözönünde diye onu baz alıyorum)...(hatırlamayanları ayıktırayım; "yaptım olacak diyen" ve kendini "yaşam mimarı" olarak niteleyen adamdır ağaoğlu.(niyeyse ne bi mimar ne bi mühendis adı söylediğini duymadım TELEVİZYONda. "şu binamızı da mimar kemal tasarladı" veyahut "şu balkonunda ağaç olan binalar yokmu? onların ayakta durmasını sağlayan hesabı, yüksek mühendis ahmet yaptı" diye:)

    bu işte sözkonusu her zaman ilk başta ve son olarak paradır gerisi teferruattır... parası olan adam yada tüzel kişi (bu devlet işide olabilir) gelir, para şu kadar, ben şöyle bişi istiyorum çıkarmı senden, altından kalkabilirmisin der... mimar projeyi çizer patronun yanına gider değişiklik varsa projede değiştirir gerekirse bunu maketle modeller felan ki milletin bi yol haritası olsun mimar olmayanlar yani onun gibi 3d düşünemeyenler, amelesi ustası ne yapacağını görsün bilsin, çeşit çeşit mühendis hesaba yatarki bina adamın istediği yerde ve istediği kadar dayanıklı olsun... ve yine bu mühendisler-mimarlar(şefler) ustabaşıların felan başında dururki uygulama ile proje eşit yürüsün saçmalık olmasın... (dikkat!! hiç baraj, normal ev binası, stil sahibi bir katedral, bilgisayar tasarımı, uçak yapımı, hatta savaş uçağı imalatı diye ayırmıyorum ben:)...

    nihayet sözünü edip durduğum, son sözlerime gelmiş bulunuyorum..:)
    unutma!!! BU İŞ BİR SEKTÖRDÜR (ve yüksek inşaat mühendisi abimin söylediği kadarı ile, dünyanın otomotivden sonra gelen en büyük sektörüdür),

    yani EVET PARA BURDA KESİNLİKLE HAKLISIN düşünmekte,kararsız kalmakta felan. yada benim gençliğimdeki düşündüğüm gibi (paradan tamamen izole bir biçimde)para değil abi mevzu, önemli olan ortaya bi eser bırakmak şeklinde düşünüyo olabilirsin mimarlığı, yada mühendisliği :) ama gelip çatacağın gerçeklik bundan başkası değildir, aç gözünü kanma bu masallara...
    şahsına ait paran olacak ki kendi binanı yapacaksın, (o beş katlı aile apartmanı değil sözünü ettiğim.) o hepimizin hayalini kurduğu eser diye nitelendirilebilecek şaheserden sözediyorum...

    Alıntıları Göster
    knkler şimdi benim kafam cok karıstı ben meslek lisesi okuyacagım birşeyin mühendisi yada mimar olabılırmıyım insaat mı okusam yoksa bılgısayarmı (lisede)kafam karıstı buna secıme yardım alıyım bırde neden onu sectın?*



    bana tiyolarını maaşlarını fılan herşeyi alatın

    4YILLIK ANADOLU MESLEK YADA ANADOLU TEKNIK LİSE OKUYACAM SONRA 4 YILLIK UNIVERSİTE SONRA 2 YIL MASTER IS BULMA SANSIM KAC OLUR VE NE KADAR OLURR




    simdiden sagolun

     MİMARLIK MI İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ Mİ_??_




  • quote:

    Orijinalden alıntı: termina1998

    knkler şimdi benim kafam cok karıstı ben meslek lisesi okuyacagım birşeyin mühendisi yada mimar olabılırmıyım insaat mı okusam yoksa bılgısayarmı (lisede)kafam karıstı buna secıme yardım alıyım bırde neden onu sectın?*



    bana tiyolarını maaşlarını fılan herşeyi alatın

    4YILLIK ANADOLU MESLEK YADA ANADOLU TEKNIK LİSE OKUYACAM SONRA 4 YILLIK UNIVERSİTE SONRA 2 YIL MASTER IS BULMA SANSIM KAC OLUR VE NE KADAR OLURR




    simdiden sagolun

     MİMARLIK MI İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ Mİ_??_


    Alıntıları Göster
    Burda gördüm ki herkes kendi okuduğu bölümü övmüş diğerini ezmeye çalışmış ama bence bu kişinin komplexini gösterir. sadece bi kaç birşeye cevap yazmak istiyorum 2012 sınavında 6892. oldum ve İTÜ İngilizce İnşaat Müh. tercih ettim istediğim bölümdü mimarlık ise hiç gündemimde olmadı. demekki neymiş puanı yüksek düşük diye bi olay yokmuş o puanla itüde dahil çok rahat mimarlığa gidebilirdim.ha bu arada bölüme birinci girdiğimi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz 7. idim çünkü 2000 küsürlerle girenler vardı. Tercih yapıcak arkadaşlara üniversitenin farkını göz önünde bulundurmalarını soylerim ilk seneden farkı anlayacaklar.




  • realistikwhite R kullanıcısına yanıt
    ''ancak inşaat mühendsleri sadece bina inşaatında iş bulablrler'' bir odtülüye bunu hiç yakıştırmadım :) :) :) bunu sağlıklı düşünüp yazdığını düşünmüyorum :) :) :)
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ahmetsahin058

    ''ancak inşaat mühendsleri sadece bina inşaatında iş bulablrler'' bir odtülüye bunu hiç yakıştırmadım :) :) :) bunu sağlıklı düşünüp yazdığını düşünmüyorum :) :) :)
    Amcam 30 yıllık inşaat mühendisi ve şirketi var Az önce konuştum bana kesinlikle Mimarlığı İnşaat mühendisliğinden önde yaz ve kesinlikle olabiliyorsan mimar ol dedi
  • Mimarlık seç arkadaşım. İş bulamazsan en kötü ihtimal kpss ile devlette mimar olursun.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: EndlessPowerr

    Mimarlık seç arkadaşım. İş bulamazsan en kötü ihtimal kpss ile devlette mimar olursun.
    Mimarlık binanın dizaynını yapar, binanın kullanım amacına göre iç mekanları tasarlar. İnşaat Mühendisi ise mimar tarafından tasarlanan binayı ayakta tutacak yapı elemanlarının (kolon, kiriş, döşeme, temel vs ) hesaplarını yaparak, binayı her durumda güvenle kullanabilmemizi sağlayacak şekilde malzeme seçimini, taşıyıcı sistem tasarımını, yapı elemanlarının kalınlıklarını belirler, belirlenen bu niteliklere göre statik ve dinamik analizlerini yapar. Kısacası mimarlık binaya şeklini verir, mühendislik ayakta tutar. Ayrıca iyi bir mimar olabilmek için sanatsal bakış açısı gerekirken, mühendislikte ise sayısal verilerle çalışabilme özelliği gerekir.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: EndlessPowerr

    Mimarlık seç arkadaşım. İş bulamazsan en kötü ihtimal kpss ile devlette mimar olursun.

    Kpss de yeterli puan alınca mimarlıkla inşaat mühendisliğinin bir farkı kalmıyor. Çevre ve Şehircilik te çalıştım oradan biliyorum, atama puanları yerine göre hemen hemen aynı oluyor. Ayrıca devlet dairesinde inşaat mühendisleri kendi alanındaki işlerle uğraşırken, mimarlar % 60-70 inşaat mühendisliği işleriyle uğraşırlar. Buna çok isyan eden mimar arkadaşım oldu. Çünkü devlet istihdam ettiği mimara proje çizdirmiyor, genelde mimari tip proje kullanılıyor, bu tip projeler ise büyük mimarlık ofislerine ihale ediliyor ya da bakanlık bünyesinde çalışan uzman bir kaç mimara çizdiriliyor. Anlayacağın bir mimar olarak istihdam edilsen bile çoğunlukla inşaat mühendisliği kapsamında işleri yürütüyorsun. Yaklaşık maliyet hesapları, statik hesaplar, yapı denetim hesapları, yapı inceleme, kontrol vs. Ha bu arada inşaat mühendisi ile mimar aynı maaşı alır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: realistikwhite

    ben 2009 össden 362.875 puan alarak odtü mimarlık tercih ettim.
    siz de bilirsinz ki inşaat müh puanı daha düşüktür ve bu yüzden 2sinden birini tercih edebilirdim. bu yzden söyleyeceklerimde daha gerçekçi olduğuma inanabilrsinz.. çünkü ben de zamanında çok araştırdım kendi hayatım için..

    lise hayatım boyunca 'mimar' unvanına sahip olabilme ateşiyle yanıp tutuşmamın yanı sıra çok da araştırdım..
    akrabalarımın çoğu inşaat şirketmzde,, mimarından inşaat mühendisine makine mühendsinden içmimarına kadar görev almaktalar,, şirketin başında ise amcam ve babam yüksek mimarlar olarak yer almakta..

    bu şirkette ve bu şirketn olayları içinde büyüdüm dyebilirim,, dolayısıyla biliyorum ki bir inşaat mühendisinin yaptığını bir mimar kolaylıkla yapabiliyor, hele ki yüksek lisansını inş müh üzerine almşsa.. ancak bir mimarın yaptığını inşaat mühendisi üzernde yüksek lisans yapmış olmasına rağmen yapamıyor, çok süper olmadıktan sonra.. Benm kuzenlerm buna bir örnek.,

    dahası, bir mimarın imzası olmadan hiçbir bina yapılamaz, tbi sorumluluk mimarın üzerine kalacağından çoğu mimar da inşaat mühendisinin hazırladığı projeleri kolay kolay imzalamaz.. bir projeden mimarın kazancı daha fazladır,, ayrıca bir mimarın iş bulması çok daha kolay..

    daha dün tanık oldum, izmir polis moral eğitim merkezinde en üst katta lokanta vardır, orda kasanın başında inşaat mühendsliği bitirmş ve orda olduğuna şükretmekte bir amca vardır (: ve ben daha hiç tanık olmadım mimar olup da başka bir iş yapan,,

    aile dostumuz polisokulunda öğretim görevlisi. bilirsiniz oraya üniversite bitirmiş ama polis olmak isteyen insanlar gider.. her bölümden iş bulamayıp gidenler varmış.. fizik öğretmenliği bitrmşler, kimya biyoloji bölümleri, peyzaj mimarları,, iş bulamayınca oradalar.. bizim alanımzla alakalı olduğundan konu inşaat mühendislerinin de olduğundan çıkmıştı.. malesef iş bulma olanakları çok zayıf, çünkü iş alanları çok dar malesef :/ ama iyi bir üniversiteden mezun olduğunuzda elbette böyle bir sorunla karşılaşmazsınız ve kendinizi geliştirmeniz de çok önemli... ayrıca mimarlık için özel üniversitelerin de çok güzel ve ileri boyutta ders vediklerini biliyorum.. bir devlet üniversitesnden daha faydalı olablir.. aklınızda bulunsun... ayrıca mimarlık istiyorsanız üniversitenzde büyük şehirleri tercih etmenizi öneririm, istanbul ankara izmir gbi.. çünkü eğitim boyunca çok önemli(;

    mimarlık sanattır tutku gerektirir zeka ve yetenek gerektirir, inşaat mühendsliği daha matematkseldir.. ben tüm örnekleri gözönünde bulundurarak mimarlık tercih ettim.. umarım size de bnm fikirlerim yardımcı olur..

    AA üstelik mimarlar araba tasarımı da yaparlar mobilya tasarımı içn de iş imkanı bulurlar hatta lunaparklardaki araçların tasarımını bile yaparlar,, otoyolların düzenlenmesini de yaparlar.. ancak inşaat mühendsleri sadece bina inşaatında iş bulablrler (;

    İnşaat mühendisliğini bilmeyen biri daha. Şunu bir kere iyi bilmek lazım. Mimarlık ile inşaat mühendisliği tamamen biribirinden bağımsız iş bölümüne sahip değildirler. Hatta ülkemizde mimarlar işsiz kalmasın diye inşaat mühendisliği kapsamındaki bir çok işte mimarlara da hak tanınmıştır. Şantiye şefliği gibi bir iş tamamen mühendislik kapsamında yürütülmesi gereken bir iştir mesela. Gel gör ki ülkemizde bu başlıkta inşaat mühendisi yanında kanunlarda mimarlara da pay ayrılmıştır.

    İnşaat mühendisliğinin puanının bir çok üniversitede düşük olmasından dolayı küçümsemişsin. Puanının daha düşük olması ülkemizin eğitim politikası yüzündendir. Çünkü inşaat mühendisliği kontenjanları mimarlığa göre çok fazladır. Mimarlığın da aynı kontenjanı olsa daha düşük olurdu puanları emin ol. Çünkü piyasada mimarlığın iş alanı daha kısıtlı. Mimarlarla, inşaat mühendisleri devlet dairelerinde aynı maaşı alır, fakat özel sektörde inşaat mühendisi fazlalığından yararlanılarak daha düşük ücretlerle inşaat mühendisi çalıştırılabilmektedir. İhtiyaçtan fazla inşaat mühendisi olmasının kaçınılmaz sonucu farklı işlerde çalışmak zorunda kalmaktır. Aslında bunun iyi bir yanı vardır, piyasada özellikle de devlet kadrolarında kalifiye mühendisler çalışma imkanı bulurken diğerleri farklı işlerde çalışmak zorunda kalmaktadır. Bir nevi seçilim mekanizması oluşmaktadır. Aynı şey mimarlar için geçerli değildir.
    İnşaat mühendisliği sadece binalarla ilgilenmez, inşaat mühendisliği mühendisliğin atasıdır, diğer çoğu mühendislikler ondan ayrılmış olup bu süreç halen daha devam etmektedir. Barajlar, yollar, tüneller, köprüler, deniz yapıları, zemin güçlendirme, fabrikalar, santraller,hava alanları, istinat duvarı vs vs bir çok mimarlıktan özgün iş inşaat mühendislerinin çalışma sahasındadır. Bu yönüyle inşaat mühendisliğinin iş sahası uluslararası anlamda daha geniştir. Ne var ki ülkemizin az gelişmişliği nedeniyle ülkemizdeki bu tür büyük işler uluslararası konsorsiyumlar tarafından yapılmaktadır. Zamanla bu tür işlerde de uzman inşaat şirketlerinin ortaya çıkacağını düşünüyorum.

    Mimarların imzası olmadan hiçbir bina yapılamaz demişsin, bundan doğal ne olabilir, mimarın imzası binanın iç ve dış tasarımının olduğu mimari çizimler üzerindedir. Ve bir bina tasarlanırken ilk iş mimarındır, binanın şekli oluşmadan mühendislik işleri yürütülebilir mi? Mühendislik işleri mimarın çizimleri üzerinden yapılır. Ama bazen mimarın statik bilgi yetersizliğinden veya fazla uçuk düşünmesinden dolayı inşaat mühendisi mimardan çizimlerini revize etmesini isteyebilir. Çünkü çizimler teoriktir, bazen pratikte uygulanamayabilir. Mesela mimar öyle açıklıklar oluşturur ki bu açıklıkları kolonsuz, kirişsiz geçmek mümkün değildir ama mimar burada kötü görünüm oluşturacağını düşünerek kolonsuz kirişsiz geçiş ister, veya inşaat mühendisinin hesaplarında bu açıklıkları geçmek için oluşturulan elemanlar devasa boyutlu kullanışsız çıkabilir. O zaman inşaat mühendisi mimardan değişiklik ister. Yani neymiş, illa mimarın dediği olmuyormuş.

    Bazı mimar arkadaşlar inşaat mühendisliği hesaplarını yapabileceklerini iddia edebilirler. Ben inşaat mühendisliği yapı anabilim dalında asistanım. Ortak gibi görünen derslere bizim hocalarımız mimarlıklarda eğitim veriyor. Fakat içerik ağırlık olarak çok farklı, genellikle ana konular yüzeysel anlatılıyor, basit örnekler çözülüyor, o yüzden bir mimarın inşaat mühendisliği alanında aynı derinliğe sahip olacağını düşünmüyorum.

    Ayrıca ben ne mimarlık büroları gördüm, içinde çizim yapanlar autocadi iyi bilen bir tekniker hatta grafiker. Mimarın işi sadece çizimin altına imza atmak. Bir diğer hile ise bir başkasının tasarımını kullanmak. Mimari çizimlerde çok fazla hırsızlık oluyor. Çünkü görsele dayandığı için bir başkasının yaptığı şeyin aynısını çizmek mümkün. Tabi telif davası açılmasın diye bir kaç detay değiştiriliyor. Ondan sonra bir bakıyorsun ortalıkta birbirinin mutantı gibi benzer binalar. Proje işi yapan bir çok inşaat mühendisi arkadaşım kendi çizimlerini cüzi miktarlarla mimarlara imzalatarak işlerini yürütüyor. Çünkü proje işlerinde müşteri tüm projeleri bir seferde yaptırıp pazarlık yaparak fiyatı düşürmek istiyor. Proje bürosu işi yapan inşaat mühendisleri elektrik mühendislerinin işleri hariç tüm çizimleri kendi çizerek mimara, makine mühendisine imza attırmak suretiyle işlerini yürütüyorlar. Kısacası mimarın Türkiye'de yaptığı işi autocadi iyi bilen herkes yapabilir. Mimarlık özünde sanatsal bir iştir, eğer sen para kazanmayı ön plana alırsan iş sahibinin istekleri dışına çıkman imkansız. Bu da sanat yerine maksimum kazancın elde edileceği tasarımı çizmek, yani meslek ilkelerinden ödün vermek anlamına geliyor. Türkiye'de mimarların mimarlıktan anladıkları aslında çoğunlukla inşaat mühendisliğiyle alakalı işler. Bu algıyı değiştirmeniz lazım, yoksa sanatsal niteliklerden yoksun mimarlar yetişmeye devam eder. Neden Türkiye den bir Zaha Hadid çıkmasın? Çıkmaz çünkü mimarlar sanatsal düşünemiyor Türkiye'de. Ya sanatsal bakış açısından yoksunlar, ya da parayı ön planda tutarak sanatsal tasarımdan ödün veriyorlar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ensar2606 -- 20 Temmuz 2013; 4:03:24 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ensar2606

    quote:

    Orijinalden alıntı: realistikwhite

    ben 2009 össden 362.875 puan alarak odtü mimarlık tercih ettim.
    siz de bilirsinz ki inşaat müh puanı daha düşüktür ve bu yüzden 2sinden birini tercih edebilirdim. bu yzden söyleyeceklerimde daha gerçekçi olduğuma inanabilrsinz.. çünkü ben de zamanında çok araştırdım kendi hayatım için..

    lise hayatım boyunca 'mimar' unvanına sahip olabilme ateşiyle yanıp tutuşmamın yanı sıra çok da araştırdım..
    akrabalarımın çoğu inşaat şirketmzde,, mimarından inşaat mühendisine makine mühendsinden içmimarına kadar görev almaktalar,, şirketin başında ise amcam ve babam yüksek mimarlar olarak yer almakta..

    bu şirkette ve bu şirketn olayları içinde büyüdüm dyebilirim,, dolayısıyla biliyorum ki bir inşaat mühendisinin yaptığını bir mimar kolaylıkla yapabiliyor, hele ki yüksek lisansını inş müh üzerine almşsa.. ancak bir mimarın yaptığını inşaat mühendisi üzernde yüksek lisans yapmış olmasına rağmen yapamıyor, çok süper olmadıktan sonra.. Benm kuzenlerm buna bir örnek.,

    dahası, bir mimarın imzası olmadan hiçbir bina yapılamaz, tbi sorumluluk mimarın üzerine kalacağından çoğu mimar da inşaat mühendisinin hazırladığı projeleri kolay kolay imzalamaz.. bir projeden mimarın kazancı daha fazladır,, ayrıca bir mimarın iş bulması çok daha kolay..

    daha dün tanık oldum, izmir polis moral eğitim merkezinde en üst katta lokanta vardır, orda kasanın başında inşaat mühendsliği bitirmş ve orda olduğuna şükretmekte bir amca vardır (: ve ben daha hiç tanık olmadım mimar olup da başka bir iş yapan,,

    aile dostumuz polisokulunda öğretim görevlisi. bilirsiniz oraya üniversite bitirmiş ama polis olmak isteyen insanlar gider.. her bölümden iş bulamayıp gidenler varmış.. fizik öğretmenliği bitrmşler, kimya biyoloji bölümleri, peyzaj mimarları,, iş bulamayınca oradalar.. bizim alanımzla alakalı olduğundan konu inşaat mühendislerinin de olduğundan çıkmıştı.. malesef iş bulma olanakları çok zayıf, çünkü iş alanları çok dar malesef :/ ama iyi bir üniversiteden mezun olduğunuzda elbette böyle bir sorunla karşılaşmazsınız ve kendinizi geliştirmeniz de çok önemli... ayrıca mimarlık için özel üniversitelerin de çok güzel ve ileri boyutta ders vediklerini biliyorum.. bir devlet üniversitesnden daha faydalı olablir.. aklınızda bulunsun... ayrıca mimarlık istiyorsanız üniversitenzde büyük şehirleri tercih etmenizi öneririm, istanbul ankara izmir gbi.. çünkü eğitim boyunca çok önemli(;

    mimarlık sanattır tutku gerektirir zeka ve yetenek gerektirir, inşaat mühendsliği daha matematkseldir.. ben tüm örnekleri gözönünde bulundurarak mimarlık tercih ettim.. umarım size de bnm fikirlerim yardımcı olur..

    AA üstelik mimarlar araba tasarımı da yaparlar mobilya tasarımı içn de iş imkanı bulurlar hatta lunaparklardaki araçların tasarımını bile yaparlar,, otoyolların düzenlenmesini de yaparlar.. ancak inşaat mühendsleri sadece bina inşaatında iş bulablrler (;

    İnşaat mühendisliğini bilmeyen biri daha. Şunu bir kere iyi bilmek lazım. Mimarlık ile inşaat mühendisliği tamamen biribirinden bağımsız iş bölümüne sahip değildirler. Hatta ülkemizde mimarlar işsiz kalmasın diye inşaat mühendisliği kapsamındaki bir çok işte mimarlara da hak tanınmıştır. Şantiye şefliği gibi bir iş tamamen mühendislik kapsamında yürütülmesi gereken bir iştir mesela. Gel gör ki ülkemizde bu başlıkta inşaat mühendisi yanında kanunlarda mimarlara da pay ayrılmıştır.

    İnşaat mühendisliğinin puanının bir çok üniversitede düşük olmasından dolayı küçümsemişsin. Puanının daha düşük olması ülkemizin eğitim politikası yüzündendir. Çünkü inşaat mühendisliği kontenjanları mimarlığa göre çok fazladır. Mimarlığın da aynı kontenjanı olsa daha düşük olurdu puanları emin ol. Çünkü piyasada mimarlığın iş alanı daha kısıtlı. Mimarlarla, inşaat mühendisleri devlet dairelerinde aynı maaşı alır, fakat özel sektörde inşaat mühendisi fazlalığından yararlanılarak daha düşük ücretlerle inşaat mühendisi çalıştırılabilmektedir. İhtiyaçtan fazla inşaat mühendisi olmasının kaçınılmaz sonucu farklı işlerde çalışmak zorunda kalmaktır. Aslında bunun iyi bir yanı vardır, piyasada özellikle de devlet kadrolarında kalifiye mühendisler çalışma imkanı bulurken diğerleri farklı işlerde çalışmak zorunda kalmaktadır. Bir nevi seçilim mekanizması oluşmaktadır. Aynı şey mimarlar için geçerli değildir.
    İnşaat mühendisliği sadece binalarla ilgilenmez, inşaat mühendisliği mühendisliğin atasıdır, diğer çoğu mühendislikler ondan ayrılmış olup bu süreç halen daha devam etmektedir. Barajlar, yollar, tüneller, köprüler, deniz yapıları, zemin güçlendirme, fabrikalar, santraller,hava alanları, istinat duvarı vs vs bir çok mimarlıktan özgün iş inşaat mühendislerinin çalışma sahasındadır. Bu yönüyle inşaat mühendisliğinin iş sahası uluslararası anlamda daha geniştir. Ne var ki ülkemizin az gelişmişliği nedeniyle ülkemizdeki bu tür büyük işler uluslararası konsorsiyumlar tarafından yapılmaktadır. Zamanla bu tür işlerde de uzman inşaat şirketlerinin ortaya çıkacağını düşünüyorum.

    Mimarların imzası olmadan hiçbir bina yapılamaz demişsin, bundan doğal ne olabilir, mimarın imzası binanın iç ve dış tasarımının olduğu mimari çizimler üzerindedir. Ve bir bina tasarlanırken ilk iş mimarındır, binanın şekli oluşmadan mühendislik işleri yürütülebilir mi? Mühendislik işleri mimarın çizimleri üzerinden yapılır. Ama bazen mimarın statik bilgi yetersizliğinden veya fazla uçuk düşünmesinden dolayı inşaat mühendisi mimardan çizimlerini revize etmesini isteyebilir. Çünkü çizimler teoriktir, bazen pratikte uygulanamayabilir. Mesela mimar öyle açıklıklar oluşturur ki bu açıklıkları kolonsuz, kirişsiz geçmek mümkün değildir ama mimar burada kötü görünüm oluşturacağını düşünerek kolonsuz kirişsiz geçiş ister, veya inşaat mühendisinin hesaplarında bu açıklıkları geçmek için oluşturulan elemanlar devasa boyutlu kullanışsız çıkabilir. O zaman inşaat mühendisi mimardan değişiklik ister. Yani neymiş, illa mimarın dediği olmuyormuş.

    Bazı mimar arkadaşlar inşaat mühendisliği hesaplarını yapabileceklerini iddia edebilirler. Ben inşaat mühendisliği yapı anabilim dalında asistanım. Ortak gibi görünen derslere bizim hocalarımız mimarlıklarda eğitim veriyor. Fakat içerik ağırlık olarak çok farklı, genellikle ana konular yüzeysel anlatılıyor, basit örnekler çözülüyor, o yüzden bir mimarın inşaat mühendisliği alanında aynı derinliğe sahip olacağını düşünmüyorum.

    Ayrıca ben ne mimarlık büroları gördüm, içinde çizim yapanlar autocadi iyi bilen bir tekniker hatta grafiker. Mimarın işi sadece çizimin altına imza atmak. Bir diğer hile ise bir başkasının tasarımını kullanmak. Mimari çizimlerde çok fazla hırsızlık oluyor. Çünkü görsele dayandığı için bir başkasının yaptığı şeyin aynısını çizmek mümkün. Tabi telif davası açılmasın diye bir kaç detay değiştiriliyor. Ondan sonra bir bakıyorsun ortalıkta birbirinin mutantı gibi benzer binalar. Proje işi yapan bir çok inşaat mühendisi arkadaşım kendi çizimlerini cüzi miktarlarla mimarlara imzalatarak işlerini yürütüyor. Çünkü proje işlerinde müşteri tüm projeleri bir seferde yaptırıp pazarlık yaparak fiyatı düşürmek istiyor. Proje bürosu işi yapan inşaat mühendisleri elektrik mühendislerinin işleri hariç tüm çizimleri kendi çizerek mimara, makine mühendisine imza attırmak suretiyle işlerini yürütüyorlar. Kısacası mimarın Türkiye'de yaptığı işi autocadi iyi bilen herkes yapabilir. Mimarlık özünde sanatsal bir iştir, eğer sen para kazanmayı ön plana alırsan iş sahibinin istekleri dışına çıkman imkansız. Bu da sanat yerine maksimum kazancın elde edileceği tasarımı çizmek, yani meslek ilkelerinden ödün vermek anlamına geliyor. Türkiye'de mimarların mimarlıktan anladıkları aslında çoğunlukla inşaat mühendisliğiyle alakalı işler. Bu algıyı değiştirmeniz lazım, yoksa sanatsal niteliklerden yoksun mimarlar yetişmeye devam eder. Neden Türkiye den bir Zaha Hadid çıkmasın? Çıkmaz çünkü mimarlar sanatsal düşünemiyor Türkiye'de. Ya sanatsal bakış açısından yoksunlar, ya da parayı ön planda tutarak sanatsal tasarımdan ödün veriyorlar.

    Alıntıları Göster
    Bu arada İnşaat Müh. sadece bina yapıyooooor vs. diyen mimarlara tünel,köprü,baraj vs. gibi inşaatlarda yetkinin bizde olduğunu kendilerinin yer alamadığını hatırlatmak gerek sanırım.

    Ha birde mimarın izni olmadan bina dikilemezmiş.Statik projesini inşaat müh. imzalamadan bina dikildiğini gördün mü sen peki?

    Bilimler arası disiplin gereğince bu böyledir.Bu mesleklerin her biri kendi başında değerli ve önemlidir.Aynı mantıkla elektrik ve makine müh. de inşşatın bir bileşenidir ve önemlidir.

    Daha bunu idrak edemeyenler gelmiş bir de meslek savunusu yapıyor.Yazık.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi realmrxa -- 20 Temmuz 2013; 12:06:33 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: doganza

    quote:

    "Mimarlık mı inşaat mühendisliği mi" diye sorma ihtiyacı hisseden herkese istinasız inşaat mühendisliği demişimdir bugüne kadar.

    Mimarlık gerçekten istemiyorsanız, o mu bu mu diyorsanız, çekilecek nane değildir.

    Mimarlık bir hedef değildir; hedef Mimari'dir.

    Aşk gibi.. Aşık mı olsam yoksa sadece sevsem mi diye soru olur mu? Mimarlık bence böyle birşey işte..





  • quote:

    Orijinalden alıntı: alican.ozkara42

    quote:

    Orijinalden alıntı: doganza

    quote:

    "Mimarlık mı inşaat mühendisliği mi" diye sorma ihtiyacı hisseden herkese istinasız inşaat mühendisliği demişimdir bugüne kadar.

    Mimarlık gerçekten istemiyorsanız, o mu bu mu diyorsanız, çekilecek nane değildir.

    Mimarlık bir hedef değildir; hedef Mimari'dir.

    Aşk gibi.. Aşık mı olsam yoksa sadece sevsem mi diye soru olur mu? Mimarlık bence böyle birşey işte..







    Alıntıları Göster
    Yok birbiriyle ilişkiliymiş değilmiş gibi giriş cümleleri sarf etmeden direkt konuya geçeceğim.

    Herkesin dediği gibi İnşaat Mühendisi hesap işlerinde uzmanlaşmış ve anlık kararlarla çözüm üretebilen biriyken , Mimarlar sanat adamıdır; hayal gücünün gittiği yere kadar götürebilir seni !!

    En basit şekliyle İnşaat Mühendisliği için aşağıya bakın !!

    -İnşaat Mühendisleri işleri gereği mimarlar, çevre mühendisleri, harita mühendisleri, şehir bölge planlama, makine mühendisleri, elektrik mühendisleriyle muhatap olurken Mimarlar sadece İnşaat Mühendisleriyle muhatap olabilirler.

    -İnşaat Mühendisliğinin , Mimarlığın bir alt kolu olduğunu düşünenler var.. Oysa Mimarlığın; İnşaat mühendisliğinin yapı anabilim dalı (Diğer Dallar : Ulaştırma, Hidrolik, Geoteknik, Mekanik, Malzeme Bilimi ) altında olduğunu bilmezler.

    -İnşaat Mühendisliği çok geniş bir yelpazede iş yapabilirken.(Yapı, Hidrolik ( Su yapıları ), Ulaştırma, Malzeme Bilimi, Mekanik, Geoteknik ) Mimarlar sadece yapı işlerinde var olabiliyor.

    -İnşaat mühendisi ; harita mühendisi, mimar, çevre mühendisi, şehir bölge planlamacıların işini yapabiliyorken bunların hiçbiri İnşaat mühendisinin işini yapamazlar. ( Ki 10-15 yıl öncesine kadar mimari projelerde inşaat mühendislerinin yetkisi vardı lakin mimarlar iş bulamıyoruz diye ağladığı için inşaat mühendislerinden alındı bu yetki. Harita, çevre dersen bunlar 10-15 yıl önce yoktu. )



    İnşaat Mühendisinin yaptığı işi yaparız diyen Mimarlar var. Hayal gücü gerekiyor dediysek ee yuhh bu kadar da değil diyorum. Mevcut eğitim sistemlerinde hiçbir Mimar kutu bir binanın bile hesabını yapamaz. ( Dayarlar haftada 6 saat Betonarme 1 ve 2 derslerini , Dayarlar haftada Yapı Statiği 1 ve 2 derslerini, Çelik, Statik, Mukavemet ohooo gider bu böyle !! işte o zaman belki . )

    Bir de olaya puan mantalitesiyle yaklaşanlar var Her yeni açılan üniversinin ilk bölümü İnşaat Mühendisliği olunca normaldir puanın düşük olması. Kontenjanlar aynı olursa bak bakalım kimin puanı daha yüksek !!!

    Şunu söylemekte yarar var her şey kişiye kalmıştır. Bu yazdıklarım bir yönlendirme değil sadece bilgi amaçlıdır.




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.