Şimdi Ara

´´ Kırım Kongo Kanamalı Ateşi tehdidi başladı...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
60
Cevap
0
Favori
3.006
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • ════════════════════════════════════════
    Kırım Kongo Kanamalı Ateşi tehdidi başladı
    ════════════════════════════════════════


    Sağlık Bakanlığı, özellikle ilkbahar-yaz aylarında ortaya çıkan ve keneler yoluyla bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşinin (KKKA) görüldüğü yerlerde halkı bilgilendirme çalışmalarına hız verdi.

     ´´ Kırım Kongo Kanamalı Ateşi tehdidi başladı...


    ANKARA - Kırım Kongo Kanamalı Ateşinin (KKKA) daha fazla görüldüğü Çorum, Tokat, Amasya, Sivas, Çankırı ve Yozgat gibi illerde hastalıktan korunma yolları konusunda halkı bilgilendirici broşür dağıtılırken uyarıcı afişler asılıyor.

    Bu yıl testlerle doğrulanan 5 vaka bulunduğunu, tedavi gördüğü Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde hayatını kaybeden Nuriye Başaran’dan alınan kan örnekleri üzerindeki inceleme Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezindeki devam ettiği için ölüm nedeninin henüz doğrulanmadığını ifade eden Sağlık Bakanlığı yetkilileri, “Sağlık ekipleri şüpheli vakaların bulunduğu yerleri kontrol altında tutarak halkı bilgilendiriyor” şeklinde konuştular.

    “TÜM HALKIMIZ DİKKATLİ OLMALI”
    Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği Şefi Prof. Dr. Mehmet Taşyaran, daha çok kuzey ve orta bölgelerde rastlanmakla birlikte git gide güney bölgelerde de vakalar görüldüğünü belirterek, “Vatandaşlarımız tüm ülke genelinde dikkatli olmalı” dedi.

    Tedavide ağızdan alınan “ribavirin” etken maddeli ilacın ölüm oranı üzerinde bir etkisinin olmadığını kaydeden Taşyaran, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Tedavinin özünü destek tedavisi oluşturuyor. Ölümü azaltan zamanında yapılan destek tedavisidir. Bu tedavi sırasında gerekirse kan veriliyor, böbrek yetmezliği gelişirse hemodiyaliz uygulanıyor ya da hasta solunum cihazına bağlanıyor. Bu nedenle vatandaşlarımızın sağlık kuruluşuna zamanında başvurmasının önemi büyük.”

    Dünyada bu hastalıktan ölüm oranının yüzde 10, Türkiye’de ise yüzde 5 civarında olduğunu anlatan Taşyaran, hastalığın belirtilerini şöyle anlattı:
    Hastaların yüzde 90’ı hafif bir klinik seyir gösterir. Hastalık ateş, halsizlik, kas ağrıları, baş ağrısı, iştahsızlık, bulantı, kusma, bazen de ishal gibi belirtilerle ortaya çıkar.
    • İlerleyen safhalarda ağız ve deride kanamalar görülebilir.
    • Ağır seyirli hastalarda bu bulgular daha şiddetli olurken, kanamalar ön plana çıkabilir.
    • Bu belirtiler keneyle temas olması halinde 1-3 gün, hastalıklı kan veya dokuyla temas halinde ise 3-13 gün arasında ortaya çıkar.


    KİMLER RİSK ALTINDA
    Virüsün insanlara genellikle virüsü taşıyan kenenin ısırmasıyla bulaştığını bildiren Taşyaran, bunun dışında viremik dönemdeki (kana karışma) hayvanın kan ve dokularıyla temas halinde de bulaşma olabileceğini söyledi.

    Bu açıdan veteriner hekimler, kasaplar ve hayvanlarla uğraşanların risk altında olduklarını ifade eden Taşyaran, “Ayrıca kenelerin bulunduğu alanlarda çalışanlar, piknik yapanlar, avcılar da risk altındadırlar. Piknik mevsiminin başladığı bu günlerde vatandaşlar örtü olmadan çimenlerin üzerine oturmamalıdır. Sağlık çalışanlarına da hastanın kanı ya da enfekte dokuyla temas halinde bulaşma olabilir” diye konuştu.

    KORUNMA YOLLARI
    Taşyaran, KKKA’dan korunma yollarıyla ilgili de şunlara dikkati çekti:
    • Hastalığın hava yoluyla bulaştığına dair elimizde bir bulgu yok. Ancak, hastalarla temas halinde olanlar mutlaka gerekli önlemleri almalı.
    • Hayvanların kanı, dokusu veya diğer vücut sıvılarıyla temas sırasında da gerekli korunma önlemleri alınmalı.
    • Keneler yumurta dönemleri hariç, bütün biyolojik evrelerinde insanlardan kan emebilir. Hem mera hem de mesken keneleri gelişmelerini sürdürebilmek ve nesillerini devam ettirebilmek için konakçılarından kan emmek zorundadır. Özellikle insanların da aralarında bulunduğu konakçılar kenelerden uzak durmalı ve kan emmeleri engellenmelidir.
    • Kenelerin bulunduğu alanlardan mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Hayvan barınakları veya kenelerin yaşayabileceği alanlarda bulunanlar vücutlarını belirli aralıklarla muayene etmeli, vücuda yapışmamış keneler dikkatle toplanıp yok edilmeli, yapışan keneler ise ezilmeden ve ağız kısmı koparılmadan alınmalıdır.
    • Piknik yapmak amacıyla su kenarları ve otlak yerlere gidenler döndüklerinde mutlaka üzerlerine kontrol etmeli, kene bulurlarsa usulüne uygun biçimde vücutlarından uzaklaştırmalıdır.
    • Çalı-çırpı ve gür ot bulunan yerlerden uzak durulmalı, bu gibi yerlere çıplak ayakla veya kısa giysilerle girilmemelidir.
    • Orman işçileri gibi bu gibi yerlerde çalışmak zorunda olanlar lastik çizme giymeli, pantolonlarını çoraplarının içine sokmalıdır.
    • Hayvan sahipleri hayvanlarını ve bunların barınaklarını kenelere karşı aşılatmalı ve korunaklı hale getirmelidir.
    • Gerek insanları, gerekse hayvanları kenelerden koruyan böcek kovucular kullanılabilir. Bunlar cilde sürülebildiği gibi elbiselere de emdirilebilir.


    “HASTALIĞIN AŞISI YOK”
    Taşyaran, KKKA’ya karşı bugün için insanlarda kullanılan bir aşının bulunmadığını bildirdi.

    Risk altındaki kişilerin vücutlarını sık aralıklarla kontrol etmelerinin önemine işaret eden Taşyaran, “Kene bir cımbızla deriye yapıştığı yerden tutulup, sağa sola oynatılarak çivi söker gibi çıkarılmalıdır” dedi.

    Vücut üzerindeki kenelerin öldürülmemesi ve patlatılmaması gerektiğini kaydeden Taşyaran, bunları vücuttan uzaklaştırmak için üzerlerine sigara basmak ya da kolonya ve gazyağı gibi maddeler dökmenin de çok yanlış olduğunu bildirdi.

    Kenenin çıkarıldığı yerin su ve sabunla temizlenmesi gerektiğini ifade eden Taşyaran, “Kene vücuttan ne kadar kısa sürede çıkarılırsa risk de o kadar azalır” diye konuştu.

    HANGİ AYLAR RİSKLİ
    Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zati Vatansever de, hastalık riskinin Mayıs-Haziran gibi ortaya çıktığını, Temmuz ayında bu riskin arttığını, Eylül gibi de sona erdiğini bildirdi.

    Vatansever, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi virüsünün ana taşıyıcısının “Hyalomma margitarum margitarum” adı verilen kene türü olduğunu belirtti.

    Bu kenelerin “Gömlek değiştirme” denilen, “larva”dan “nimf” evresine geçişlerinin, tavşan ve kirpi gibi küçük yabani hayvanlarla yerden beslenen karga, keklik ve sığırcık gibi kuşlar üzerinde olduğunu belirten Vatansever, kenelerin bu hayvanlardan belirli bir süre kan emdikten sonra, doymuş nimfe dönüşerek yere düştüklerini kaydetti.

    Bunların çevre şartlarına bağlı olarak 4-20 gün arasında gömlek değiştirerek aç erişkin hale geldiklerini anlatan Vatansever, aç erişkin kenelerin toprakta veya bodur bitkiler altında gizlenerek etraflarından kan emebilecekleri büyük bir konak (domuz, sığır, koyun veya at) aradıklarını söyledi.

    Uygun konak bulan yetişkin kenelerin 9-14 gün boyunca kan emerek çiftleştiklerini belirten Vatansever, doyan dişi kenelerin toprağa düşerek yumurta bıraktıktan sonra öldüklerini bildirdi.

    Kenelerin uçmadığını, sıçramadığını, havadan düşmediğini ve tutundukları konağı bırakıp başka bir konağa gitmediklerini bildiren Vatansever, hyalomma soyundaki kenelerin konaklarına yerden veya kısa bitkilerin üzerinden geldiklerini söyledi.

    Vatansever, kenelerin larva ve nimf aşamasını geçirdiği tavşan ve kirpiyle yerden beslenen kuşların dolaştığı alanlarda, potansiyel aç erişkin kenelerle karşılaşma riski bulunduğu, bu nedenle söz konusu yerlerden uzak durulması gerektiğinin altını çizdi.






    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ömer -- 20 Haziran 2007; 1:38:56 >







  • iyi bir paylaşım
  • bilgilendirme için teşekkürler
  • daha dün arkadaşımın gömleğine yapışmış halde bulduk.çok tehlikeli bir durumla karşı karşıyayız.paylaşım için teşekkür ediyorum
  • Hiç bir şeyin yapılmadığı gibi kene mücadelesi de yapılmıyor. Kırım kongo kanamalı ateşinin önüne geçememek tüberkülozun önüne geçememek gibidir. Önlem almazsan yayılır. Ülkemizde sağlığa ve hayvancılığa verilen önemi de dikkate alacak olursak bu hastalığı ülkemizden eradike etmek imkansız olabilir...
  • bilgin için sağol...biz evin kapı cam önüne böcek ilacı koyuyoruz.bide yazın dışarı çıkarken ayakkabılara da sıkıyoruz..
  • kırımla kongo nun ne alakası var bir tek onu anlamadım.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Belçika kurdu saldırganlığı.
    3 hafta önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orjinalden alıntı: strafer

    kırımla kongo nun ne alakası var bir tek onu anlamadım.



    Bu hastalığın etkeni bir virüstür. Kene bu virüsü enjekte ederek hastalığı bulaştırır. Geçmiş yıllarda yapılan araştırmalarda Kırım kanamalı ateşi ve Kongo kanamalı ateşinin nedeninin aynı virus olduğu belirlenmiş, hastalığın adı da Kırım Kongo kanamalı ateşi olarak belirlenmiştir. Alaka buradan geliyor...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: salpyilmaz


    quote:

    Orjinalden alıntı: strafer

    kırımla kongo nun ne alakası var bir tek onu anlamadım.



    Bu hastalığın etkeni bir virüstür. Kene bu virüsü enjekte ederek hastalığı bulaştırır. Geçmiş yıllarda yapılan araştırmalarda Kırım kanamalı ateşi ve Kongo kanamalı ateşinin nedeninin aynı virus olduğu belirlenmiş, hastalığın adı da Kırım Kongo kanamalı ateşi olarak belirlenmiştir. Alaka buradan geliyor...


    Peki ateşin isminin Kırım yada Kongo olmasının nedeni ilk o bölgelerde görülmüş olması mı?




  • quote:

    Orjinalden alıntı: samplus


    quote:

    Orjinalden alıntı: salpyilmaz


    quote:

    Orjinalden alıntı: strafer

    kırımla kongo nun ne alakası var bir tek onu anlamadım.



    Bu hastalığın etkeni bir virüstür. Kene bu virüsü enjekte ederek hastalığı bulaştırır. Geçmiş yıllarda yapılan araştırmalarda Kırım kanamalı ateşi ve Kongo kanamalı ateşinin nedeninin aynı virus olduğu belirlenmiş, hastalığın adı da Kırım Kongo kanamalı ateşi olarak belirlenmiştir. Alaka buradan geliyor...


    Peki ateşin isminin Kırım yada Kongo olmasının nedeni ilk o bölgelerde görülmüş olması mı?


    Evet. Hastalıklara ve yeni keşfedilen mikroorganizmalara isimler genellikle belli çerçevelerde verilir. Ya yoğun görüldüğü bölgeye ya da o hastalığı bulan araştırmacıya göre isimlendirilir. Bu hastalık da ismini bulunduğu yöreden almıştır...




  • Peki bu hastalığın laboratuar hastalığı olarak üretildiği hususunda ne düşünüyorsunuz?

    Selam ile...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Ömer

    Peki bu hastalığın laboratuar hastalığı olarak üretildiği hususunda ne düşünüyorsunuz?

    Selam ile...



    böyle bir şey olacağını sanmıyorum.kimin ne çıkarı olabilir ki
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Ömer

    Peki bu hastalığın laboratuar hastalığı olarak üretildiği hususunda ne düşünüyorsunuz?

    Selam ile...


    İşte hiç anlamadığım bir konu. Bu konudada bir soru sorucam.

    Şimdi bu virüs üretildikten sonra bu keneye mi enjekte ediliyor? Yani kene değilde başka bir böceğe mesela sivrisinek yada bir örümceğe enjekte edilse yine aynı sonuç alınır mı? Ya da kenelerden diğer böceklere bulaşma olasılığı var mı? Yoksa bu keneler mi laboratuar ortamında üretiliyor? Birde Kırım ve Kongo kanamalı ateşinin her ikiside laboratuar ortamında mı üretilmiş?
  • bilgilendirme için teşekkür ederim ama ilacının olmaması çok garip
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Ömer

    Peki bu hastalığın laboratuar hastalığı olarak üretildiği hususunda ne düşünüyorsunuz?

    Selam ile...


    Arkaraşlar, Ömer'in sorusu çok mantıklı. Zira bu hastalığın biyolojik silah olarak kullanılıyor olması ya da kullanılma ihtimali bir süre konuşulmuştu. Yalnız virüsün çoğalma mekanizması canlı organizmada hızlı bir şekilde olmakta. Hücre kültüründe yani laboratuvar şartlarında çoğalma hızı biyolojik silah olarak kullanılabilmesine imkan sunmamakta.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Serdar -- 11 Mayıs 2007; 14:01:35 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: enyz

    bilgilendirme için teşekkür ederim ama ilacının olmaması çok garip


    Viral hastalıklara genellikle ilaç kullanılmaz zaten. Semtomatik, yani belirtilere yönelik tedaviler yapılır. Herkes bu yüzden karıştırır. Bakteriyel bir hastalıkla viral bir hastalığın organizmamız içinde gelişmesi ve yayılması farklıdır. Grip olduğunuz zaman içtiğiniz tylol-hot, sadece yangı belirtilerini (ateş, burun akıntısı vs.) giderir, grip virüsünü öldürmez. Onu yenen sizin bağışıklık mekanizmanızdır. Bu hastalıkta yapılan tedaviler de organizmanın gücünü yükseltmeye yöneliktir. Ölüm gerçekleşmeden, hastalık iyice yayılmadan savunma mekanizması hastalığı yenebilirse yaşam devam eder. Yenemezse ölüm gerçekleşir.

    1 yaşına kadar olan yavru köpeklerin kanlı ishal hastalığını bilir köpeklerle ilgilenen arkadaşlar. Bu da viral bir hastalıktır ve Canine Parvo Virus olarak adlandırılır. Tedavisi destek tedavidir. Köpeğin şansına ve bağışıklık sisteminin kuvvetine bağlıdır. Annesini emmesinin önemi de anneden geçici antikorların alınmasıdır. Annesini emmeyen yavruların yaşama şansları bu yüzden düşüktür.




  • Dün köpelerime yemek vermeye gitmiştim. Verdikten sonra seviyordum, kulağının arkasında bir böcek derisine baş aşşağı yapışmış, kene olduğundan şüphelendim veteriner hekimi aradım, şehirdışına toplantıya gitmiş. İl sağlık müdürlüğünü aradım, bir ilaç vereceklermiş, kene kendiliğinden düşermiş. 1-1.5 ay köpeğe yaklaşmamam gerekiyormuş. Yemeğini verip hemen uzaklaşmam gerekiyormuş. O hayvan sevgiye muhtaç,yazık değil mi acaba banada bulaşır mı ki?

  • quote:

    Orjinalden alıntı: lvthsgm

    Dün köpelerime yemek vermeye gitmiştim. Verdikten sonra seviyordum, kulağının arkasında bir böcek derisine baş aşşağı yapışmış, kene olduğundan şüphelendim veteriner hekimi aradım, şehirdışına toplantıya gitmiş. İl sağlık müdürlüğünü aradım, bir ilaç vereceklermiş, kene kendiliğinden düşermiş. 1-1.5 ay köpeğe yaklaşmamam gerekiyormuş. Yemeğini verip hemen uzaklaşmam gerekiyormuş. O hayvan sevgiye muhtaç,yazık değil mi acaba banada bulaşır mı ki?




    Bu hastalık deriden bulaşmaz. En azından ben öyle biliyorum. Etkeni içeren kene tarafından ısırılmanız icap etmekte. Direk kan dolaşımınıza bırakılan etken hastalığı oluşturma yetisine sahiptir. AIDS gibi düşünün. HIV de bir virüs neticede. Öpüşmekten, temastan bulaşmıyor. Kan ve cinsel yolla bulaşıyor. İkisi de vücuda direkt giriş noktaları. Dolayısıyla o köpekten uzak durmanın istenmesinin nedeni sen severken o keneler tarafından ısırılma ihtimalindir. Dikkatli olmanda elbette fayda var.

    Bu hastalığın yayılmasına engel olacak tek yol etkili kene mücadelesidir. Malesef bu, ülkemizde çok önemsenmiyor. Biz hekimler tarafından değil, devlet tarafından...




  • Haklısın bende öyle düşünüyorum ama yinede tedbir almak lazım. Salyadan falan da bulaşabilir dediler ama bilmiyorum. En iyisi veteriner hekimim gelince ona danışmak en doğru bilgiyi ondan alabilirim.

    Bu konuda dün biriyle konuştum, bahçesindeyken paçasında kene görmüş, hemen bir kağıda alıp İl sağlık müdürlüğüne götürmüş, hiç ilgilenmemişler, hiç umursamıyorlar diyor.
  • Sağdan soldan çalcırp konu aç.......
    internette var bunlar nden boş yere yer işkal ediyon?????

    kasıntı.
    kınıyorum.
  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.