Şimdi Ara

Kendi kendine oluşum ve tanrı hakkında (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
202
Cevap
1
Favori
7.229
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-4D62BFE91

    Buradaki konu tanrının yaratanı değil tanrının yaratılmadan olması! mademki bir varlık yaratılmadan olabiliyor evren de yaratılmadan olabilir.
    Tanrı zaten tanım olarak yaratılan olamaz, çünkü tanrı yaratılan olursa bu sefer onun yaratan bir tanrı olmak zorunda olacağı için ona tanrı denemez, başka bir güce muhtaç olan güce tanrı denemez, anlatabildim mi.

    Hiçbir şey kendi kendine olmaz gerçeğinin içine bu yüzden Tanrı'yı sokamazsın. Hiçbirşey kendi kendine oluşmazsa o halde tanrıyı kim yaratti diyemezsin yani.

    Evren de kendi kendine olabilir diyorsan yukarıdaki arkadaşa verdiğim bahçedeki samanyolu galaksisine benzeyen düzenek örneğini oku, sen o düzeneği gördüğünde bana "bunu kim yaptı" mı dersin yoksa "kendi kendine ne güzel oluşmuş " mu dersin ???



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Novagate -- 15 Ağustos 2020; 1:12:38 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Evrene göre daha karmaşık daha zor bir varlık yaratılmadan oluyor ama evren olamıyor he? zaman kaybısın
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-4D62BFE91

    Evrene göre daha karmaşık daha zor bir varlık yaratılmadan oluyor ama evren olamıyor he? zaman kaybısın
    Bana zaman kaybı diyeceksin bir de smile koyup kendi kendini tatmin edeceksin tabi çünkü verebileceğin bir cevap kalmadı.

    Tanrı yaratılan olsa zaten adına Tanrı denmez, çünkü onu yaratan ondan daha güçlü bir tanrı olmak zorundadır. Bu yüzden Tanrı yaratılmayan ezeli ve ebedi olmak zorundadır, bu yüzden hiçbir şey kendi kendine olamıyorsa tanrı nasıl kendi kendine oldudiye soramazsın.

    Bahçedeki samanyolu galaksisi düzenek örneğine cevabını merak ediyorum ama kalıbımı basarım cevap veremeyeceksin.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Novagate -- 15 Ağustos 2020; 1:34:27 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Tanri deyince mesele çözülüyorsa
    O zaman evren tanrıdır diyelim.

    Böylece evren ezelî ve ebedi olur.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Roumiruez

    Tanri deyince mesele çözülüyorsa
    O zaman evren tanrıdır diyelim.

    Böylece evren ezelî ve ebedi olur.
    Tanrı diyince mesele çözülüyorsa Tanrı de, neden evren diyorsun.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Senin problemin inandığın din önce onu yok etmek lazım artık anladım :) tanrı seni yaratmadan önce cennet ya da cehennem hangisine gideceğini gördü sen bu dünyada ne yaparsan yap tanrının gördüğü sonuca çıkacaksın. Bu dünayada hırsızlık yapsan da adam öldürse de tanrının daha seni yaratmadan önce gördüğü sonuca çıkacaksın yani bir engel yok şimdi git bildiğin en büyük günahı işle istersen en büyük sevabı işle hiç farketmiyor sonucun yıllar önce tanrı tarafından görüldü ve tanrının gördüğü sonucu ne yaparsan yap değiştiremezsin sınav diye kandırma kendini



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-4D62BFE91 -- 15 Ağustos 2020; 2:18:18 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nat Alianovna

    Doğruyu söylüyor. Kendisine bir şey demiyorum ki. Dünya evrenin ve evrende bulunan kütleçekim gibi dört temel fiziksel kuvvetin eseri. Ayrıca lütfen konuyu dine çekmemeni rica ediyorum. Ebu Cehil dini ve ayrıştırıcı bir yakıştırma. Felsefi olarak tanrıyı veya doğayı tartışmak sorun değil ama işi dine çekmek bir sorun.
    tartışmadan bağımsız

    kütle çekimimi yoksa balık gibi bir suyun içindemiyiz net değil. (kütle çekimine çok bel bağlmayın) +(o biterse determenizm de biter. bütün argumanlar çöker)
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-4D62BFE91

    Senin problemin inandığın din önce onu yok etmek lazım artık anladım :) tanrı seni yaratmadan önce cennet ya da cehennem hangisine gideceğini gördü sen bu dünyada ne yaparsan yap tanrının gördüğü sonuca çıkacaksın. Bu dünayada hırsızlık yapsan da adam öldürse de tanrının daha seni yaratmadan önce gördüğü sonuca çıkacaksın yani bir engel yok şimdi git bildiğin en büyük günahı işle istersen en büyük sevabı işle hiç farketmiyor sonucun yıllar önce tanrı tarafından görüldü ve tanrının gördüğü sonucu ne yaparsan yap değiştiremezsin sınav diye kandırma kendini
    Kalıbımı basarım cevap veremeyeceksin demiştim değil mi sana.
    Konu ile ilgili hiçbir şeye cevap veremedin, işte sonunda çareyi benim dinime çevirerek konudan kaçmakta buldun.

    Hadi güle güle, bundan sonra cevap veremeyeceğin konulara ve tartışmalara girme.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Novagate -- 15 Ağustos 2020; 9:14:36 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Hocam sen çevrene çok kalın bir kabuk örmüşsün. Söylenen her şey kafanın üstünden geçiyor. Verdiğin cevapların ya sorularla alakası yok ya da öylesine geçiştirmeye yönelik cevaplar.

    Buradaki çoğu ateist seninle zaman kaybetmez bence.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Roumiruez

    Hocam sen çevrene çok kalın bir kabuk örmüşsün. Söylenen her şey kafanın üstünden geçiyor. Verdiğin cevapların ya sorularla alakası yok ya da öylesine geçiştirmeye yönelik cevaplar.

    Buradaki çoğu ateist seninle zaman kaybetmez bence.
    Mesajlar yorumlar ortada.
    Hangi mesajim alakasız ve yanlışsa alıntılasaydın tartışsaydın demek ki seninde fikrin yok cevabın yok.
    Sene 2020 olmus ateizm bitmiş, hepsi inanmamaya inat ediyor işte yorunmlar ortada, kalıbımı basarım cevap vereme - ye -cek - sin diyorum cevap veremiyor benim dinimden konu değiştirmeye çabalıyor.
    Zaman kaybı olan kendileri, ama bunun hesabını verecekler, burada Allah kitap din yok diyenler uçak turbulansa girince Allah kitap Muhammed diye çığlık atanlar bu ikiyüzlülüğün hesabını verecek.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Novagate -- 15 Ağustos 2020; 11:10:48 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Hocam ciddi manada ön kabullerin var.

    Evrenin sonradan yaratıldığına kesin gözüyle bakıyorsun. Halbuki bunun hiçbir delili ve dayanağı yok.

    Tanrının var olduğuna, hatta kendi kendine var olabileceğine kesin gözüyle bakıyorsun.

    Bu tanrının Allah'tan başka bir tanrı olamayacağına kesin gözüyle bakıyorsun.

    Bir sürü ön kabulun var. Biz ateistler bak kardeşim bir de şöyle bir ihtimal var dediğimiz zaman yok öyle bir ihtimal diyerek bütün kapılarını kapatiyorsun.
    Bu şekilde sizinle sağlıklı bir tartışma yapabilmek mümkün olmaz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Novagate

    Telefonun, iğnenin, pudingin kendi kendine oluşamayacağını hangi ölçütle belirliyoruz, çok güzel bir soru, senin ne demek istediğini anladım.
    Örnekle cevap vereyim;
    Evimin bahçesine ağacın dallarına asılı olarak samanyolu galaksisi benzeri bir düzenek gördüğünü varsay. İplerin ucuna bağlanmış gezegen misali toplardan kürelerden oluşan bu düzenek aynı bugünkü gezegenler gibi birbirlerine çarpmadan dönüp duruyor.
    Sen bu düzeneği görünce bana gelip "bunu kim yaptı" mı dersin yoksa "kendi kendine ne güzel oluşmuş" mu dersin?

    Bunu kim yaptı veya bunu nasıl yaptın, dersin değil mi?

    İşte ölçüt bu,
    Telefonu pudingi iğneyi deneyimlemene gerek yok çünku bu gibi sistemlerin kendi kendine olamayacağı aşikar, tıpkı galaksi sistemimizdeki düzenek gibi.
    Sen nasıl bahçedeki düzeneği görüp bunu kim yaptı demekten başka bir seçeneğin yoksa, bu kainatı kim yarattı demekten de başka bir seçeneğin yok.

    Alıntıları Göster
    Öyle bir düzenek görürsem "bunu kim yaptı?" diye sorarım. Hatta daha da ileri giderek "bunu neden yaptı?" diye de sorardım Neden böyle bir soru sorarım? Neden sorumda özneyi(kim) temsil eden bir önkabul var? Neden ikinci soruda "neden(niyet)" kavramını da olaya dahil edebilmişim? Çünkü ucunda küre toplar olan bir ipin ağacın dalına çıkıp kendi kendine düğümünü atacak, topların birbirine değmemesini sağlayacak bir sistemin bir bilinç tarafından tasarlandığını, planlandığını bildiğim, deneyimlediğim için ve bunun haricinde bir deneyimle karşılaşmadığım için bu soruyu sorardım. Bunu yapan bilinçli bir şey olduğu içinde, neden(niyet) sorusunu da sormak anlamsız olmazdı. Çünkü niyet olgusunu temsil eden bir bilinçten söz edebiliyorum; çünkü muhattabım bilinci, iradesi, zaman kavramı, amacı ve muhakeme yeteneği olan bir varlık.
    Peki neden aynı ifade kalıbını(kim) evrene sormuyorum? Çünkü var olduğumuzdan beri evrenin sadece var olduğunu ve değiştiğini görüyoruz, arkasında onu planlayıp tasarlayan bir bilince sahip muhattabı deneyimlemedik ve bu evrene 4. gelişimiz felan değil ve evreni ancak şu irade yapar da diyemiyoruz. Böyle bir muhattap yoksa, dilimde de var olamaz. Bahçedeki düzeneği görüp kim, neden, nasıl yaptı demekten başka bir seçeneğimizin olamayışı, bunların haricinde başka bir şey deneyimleyememizden ileri gelir. Evrene kim, neden yaptı diye soramamamız da, bu kavramları temsil edecek muhattabını deneyimleyememizden ileri gelir.

    Telefonu, pudingi ve diğer şeyleri bu konuda deneyimlemeye GEREK VAR, çünkü bu bilgiler aynı bir bebeğin doğduğu andan itibaren nefes alıp vermesi, ağlaması, göz kırpması gibi doğuştan gelmiyor. Deneyimleyerek ve sonrasında dilimizde ifade alanına yer açtığımız şeyler bunlar.

    Sorularımızı da bu mantıkla sorarız. Bir tahta da yazı gördüğümüzde "bunu kim yazdı?" deriz, daha nasıl olduğunu bilmeden. Çünkü bu yazıyı ancak insan gibi bir varlık yazabilir, belli sembolleri, harfleri belli sıralara yerleştirerek bir anlam oluşturabilir. Çünkü bunun haricinde bir deneyimle karşılaşmadık, biri kapıyı kapattığında tebeşirler havada uçuşup "selam" yada "asbdjsj" diye bir şey yazma teşebbüsünde bulunmadı. Bu yüzden bu gibi durumlarda sorularımız "kim" diye bir özne içerir. Devrilmiş bir ağaç gördüğümüzde her zaman "bu ağacı kim yıktı?" diye sormayız mesela, çünkü ağaç kendi kendine, rüzgardan da yıkılabilir. Neden sorusu da öyle; bir ağaca neden meyve veriyorsun diye soramayız, çünkü neden(niyet) olgusunu temsil edecek bir yapıda değil, zamanı algılayacak, plan yapacak bir sinir sistemi mevcut değil kendisinde.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-2BDFFB04D

    tartışmadan bağımsız

    kütle çekimimi yoksa balık gibi bir suyun içindemiyiz net değil. (kütle çekimine çok bel bağlmayın) +(o biterse determenizm de biter. bütün argumanlar çöker)

    Alıntıları Göster
    Determinizm esasında kuantum fiziği ile darbe aldı (bknz: Heisenberg Belirsizlik İlkesi, fizikçi Max Born'un Erwin Schrödinger'in dalga mekaniğini olasılık dalgası olarak güncellemesi ve ardından Niels Bohr gibi fizikçilerin geliştirdiği Kopenhag Yorumu). Popüler olarak Schrödinger'in Kedisi örneğinde açıklanıyor kuantum mekaniğinin indeterminizmi.

    Kuantum fiziğinin indeterminizmi daha doğrusu olasılıksallığı ve belirsizliği yeni bir determinizm oldu. Kütleçekimsellik kesin olarak varolan bir olgu ancak genel görelilik dahil deterministik, kuantum fiziğindekinin çok aksine kesin olarak öngörüler veren kütleçekim teorilerinde kozmolojik açıdan sıkıntılar var ve kuantum / parçacık fiziğinin gelişimiyle bağlantılı olarak ortaya çıkmış standart modele kıyasla kozmolojik kapsamı daha yetersiz. Kuantum kütleçekim / gravitasyon kuramları adı altında kütleçekimi kuantum fiziğiyle birleştirmeye çabalayan çalışmalar var. Eskiden eter veya esir denilen havadan daha hafif saydam bir maddeyle uzayın dolu olduğu ve dünyanın eterin içerisinde hareket ettiği düşünülürdü ama bu görüş artık geçerli değil zaten uzay zaman üç boyutlu, kısmen bir akışkanı andıran bir doku gibi davranıyor. Bir karadelik oluşumuyla denizin derinliklerine batıp üstüne basılmış bir kola kutusu gibi basınç altında ezilen bir denizaltı arasında bağlantı kurabilirsin. Denizaltıyı ezen basınç, denizin derinliklerinde kütleçekimle / yerçekimle denizaltının yüzeyine yüklenen muazzam miktarda kütle yoğunluğunun sonucu.


    https://evrimagaci.org/kara-delik-nedir-kara-delik-nasil-olusur-7748/amp




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Roumiruez

    Hocam ciddi manada ön kabullerin var.

    Evrenin sonradan yaratıldığına kesin gözüyle bakıyorsun. Halbuki bunun hiçbir delili ve dayanağı yok.

    Tanrının var olduğuna, hatta kendi kendine var olabileceğine kesin gözüyle bakıyorsun.

    Bu tanrının Allah'tan başka bir tanrı olamayacağına kesin gözüyle bakıyorsun.

    Bir sürü ön kabulun var. Biz ateistler bak kardeşim bir de şöyle bir ihtimal var dediğimiz zaman yok öyle bir ihtimal diyerek bütün kapılarını kapatiyorsun.
    Bu şekilde sizinle sağlıklı bir tartışma yapabilmek mümkün olmaz.
    Kesin gözüyle baktığım hepsinin ispatını yapıyorum, hepsini ispatlıyorum. Neden tanrıyı başka bir güç yaratamaz onu ispatlıyorum, neden hiçbir şey kendi kendine olamaz onu ispatlıyorum.
    Karşılık olarak cevap yerine de senin gibi boş ithamlardan başka birşey duymuyorum.

    Sen de o yazdıklarımın hiçbirine cevap yazamadığına göre, senden de boş ithamlardan başka birşey çıkmıyor gördüğün gibi.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nat Alianovna

    Doğruyu söylüyor. Kendisine bir şey demiyorum ki. Dünya evrenin ve evrende bulunan kütleçekim gibi dört temel fiziksel kuvvetin eseri. Ayrıca lütfen konuyu dine çekmemeni rica ediyorum. Ebu Cehil dini ve ayrıştırıcı bir yakıştırma. Felsefi olarak tanrıyı veya doğayı tartışmak sorun değil ama işi dine çekmek bir sorun.
    Dünya belli yasaların eseri, bu kurallarla bu sonuca ulaşılır, evet doğrudur.
    Peki kuralllar yasalar sistem vs. Dünyayı neden oluştursun? Oluşumu yasalara dayandırabilirsin.
    Yasa bunun yoludur. Dört temel fiziksel kuvvetin sonucu bu dersin. Yasa dünya yapmaz. Kurallarla açıklarsın. Kural kuvvet fizik yaptı diyemezsin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hocam evrenin sonradan yaratıldığını ispat edebiliyorsaniz kendinizi forum köşelerinde heba etmeyin.

    Gidin hemen Nobel ödülünüzü alıp tarihe geçin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Prof.Celal Şengör

    Öyle bir düzenek görürsem "bunu kim yaptı?" diye sorarım. Hatta daha da ileri giderek "bunu neden yaptı?" diye de sorardım Neden böyle bir soru sorarım? Neden sorumda özneyi(kim) temsil eden bir önkabul var? Neden ikinci soruda "neden(niyet)" kavramını da olaya dahil edebilmişim? Çünkü ucunda küre toplar olan bir ipin ağacın dalına çıkıp kendi kendine düğümünü atacak, topların birbirine değmemesini sağlayacak bir sistemin bir bilinç tarafından tasarlandığını, planlandığını bildiğim, deneyimlediğim için ve bunun haricinde bir deneyimle karşılaşmadığım için bu soruyu sorardım. Bunu yapan bilinçli bir şey olduğu içinde, neden(niyet) sorusunu da sormak anlamsız olmazdı. Çünkü niyet olgusunu temsil eden bir bilinçten söz edebiliyorum; çünkü muhattabım bilinci, iradesi, zaman kavramı, amacı ve muhakeme yeteneği olan bir varlık.
    Peki neden aynı ifade kalıbını(kim) evrene sormuyorum? Çünkü var olduğumuzdan beri evrenin sadece var olduğunu ve değiştiğini görüyoruz, arkasında onu planlayıp tasarlayan bir bilince sahip muhattabı deneyimlemedik ve bu evrene 4. gelişimiz felan değil ve evreni ancak şu irade yapar da diyemiyoruz. Böyle bir muhattap yoksa, dilimde de var olamaz. Bahçedeki düzeneği görüp kim, neden, nasıl yaptı demekten başka bir seçeneğimizin olamayışı, bunların haricinde başka bir şey deneyimleyememizden ileri gelir. Evrene kim, neden yaptı diye soramamamız da, bu kavramları temsil edecek muhattabını deneyimleyememizden ileri gelir.

    Telefonu, pudingi ve diğer şeyleri bu konuda deneyimlemeye GEREK VAR, çünkü bu bilgiler aynı bir bebeğin doğduğu andan itibaren nefes alıp vermesi, ağlaması, göz kırpması gibi doğuştan gelmiyor. Deneyimleyerek ve sonrasında dilimizde ifade alanına yer açtığımız şeyler bunlar.

    Sorularımızı da bu mantıkla sorarız. Bir tahta da yazı gördüğümüzde "bunu kim yazdı?" deriz, daha nasıl olduğunu bilmeden. Çünkü bu yazıyı ancak insan gibi bir varlık yazabilir, belli sembolleri, harfleri belli sıralara yerleştirerek bir anlam oluşturabilir. Çünkü bunun haricinde bir deneyimle karşılaşmadık, biri kapıyı kapattığında tebeşirler havada uçuşup "selam" yada "asbdjsj" diye bir şey yazma teşebbüsünde bulunmadı. Bu yüzden bu gibi durumlarda sorularımız "kim" diye bir özne içerir. Devrilmiş bir ağaç gördüğümüzde her zaman "bu ağacı kim yıktı?" diye sormayız mesela, çünkü ağaç kendi kendine, rüzgardan da yıkılabilir. Neden sorusu da öyle; bir ağaca neden meyve veriyorsun diye soramayız, çünkü neden(niyet) olgusunu temsil edecek bir yapıda değil, zamanı algılayacak, plan yapacak bir sinir sistemi mevcut değil kendisinde.

    Alıntıları Göster
    Sen bahçedeki o düzeneği yapan iradeyi o düzeneği yaparken görmedin ki nasıl deneyimleyebiliyorsun?
    Sen şimdiye kadar çevrende güneş sistemi gibi yapılmış bir düzenek gördün mü? Kuvvetle muhtemel görmedin, daha önce böyle bir deneyimin yok iken, nasıl deneyimleyebildin?

    Daha rahat anlaman için örnek vereyim;
    Bundan 30 sene önce cep telefonu yoktu, ilk cep telefonunun görünce de onu deneyimlememiştin, ama yine cep telefonuna "bunu kim yaptı" dedin değil mi, "kendi kendine ne güzel oluşmuş" demedin, oysa cep telefonunu daha önce deneyimlememiştin???

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Roumiruez

    Hocam evrenin sonradan yaratıldığını ispat edebiliyorsaniz kendinizi forum köşelerinde heba etmeyin.

    Gidin hemen Nobel ödülünüzü alıp tarihe geçin.
    Sen baya bir geriden geliyorsun hocam, evren modeli bugün bigbang ile tanımlanmış durumda zaten, evren kainat yoktu bigbang ile yaratıldı, bugünkü en geçerli bilimsel teori bu, hatta bunun için Cern'de milyar dolarlar harcanarak deneyi bile yapılıyor, sen baya geri kalmışın hocam.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bigbang yoktan var olma değil hocam. Maalesef Harun Yahya nin müslümanlara attığı yalanlardan biri de bu.

    Bigbang tek noktada sıkışmış maddenin süratle genislemesidir.
    Bu maddenin nereden geldiği konusunda bir bilgimiz yok. O madde daha önce var olan bir evrenin kalıntısı da olabilir, her zaman var olmuş da olabilir, yoktan kendi kendine var olmuş da olabilir, sonradan yaratılmış da olabilir.

    Kısaca sen yaratılmış diyorsun bu senin iddian, başkası çıkar der ki hayır o madde her zaman vardı, ezelidir der. Diğeri çıkar kendi kendine oluştu der.
    Yani net bir kesinlik yoktur. Bir sürü ihtimal var.
    Sizin probleminiz bu ihtimallerin hiçbirini kabul etmeyip, tek bir ihtimal varmış gibi davranmanız.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Roumiruez -- 15 Ağustos 2020; 13:43:44 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Roumiruez

    Bigbang yoktan var olma değil hocam. Maalesef Harun Yahya nin müslümanlara attığı yalanlardan biri de bu.

    Bigbang tek noktada sıkışmış maddenin süratle genislemesidir.
    Bu maddenin nereden geldiği konusunda bir bilgimiz yok. O madde daha önce var olan bir evrenin kalıntısı da olabilir, her zaman var olmuş da olabilir, yoktan kendi kendine var olmuş da olabilir, sonradan yaratılmış da olabilir.

    Kısaca sen yaratılmış diyorsun bu senin iddian, başkası çıkar der ki hayır o madde her zaman vardı, ezelidir der. Diğeri çıkar kendi kendine oluştu der.
    Yani net bir kesinlik yoktur. Bir sürü ihtimal var.
    Sizin probleminiz bu ihtimallerin hiçbirini kabul etmeyip, tek bir ihtimal varmış gibi davranmanız.
    Madde demek evren demek değildir. Sen evren hep vardi diyordun, şimdi de maddeye geçip madde patlamış genişlemiş diyorsun , madde genişlemiş evren oluşmuş işte, yani evren yokmuş kendin yazdın, da senle de uğraşamayacağım daha bismillah yazdıkların bile birbirini tutmuyor senin yanlışların ile mi uğraşacağım yoksa kendim mi yazacağım.

    boşver tamam sen nasil biliyorsan öyle olsun

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.