Şimdi Ara

Kazım karabekir İle Atatürk'ün arası nasıl idi?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
84
Cevap
1
Favori
16.784
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Mrb arkadaşlar. Benim merak ettiğim bi soruyu yazdım; Kazım karabekir İle Atatürk'ün arası nasıl idi?



  • atatürk askerlikten istifa etmesine rağmen kendisine kılıcını vermiştir paşam emrimdeyim demiştir ancak kurtuluş savaşı bittikten sonra hilafetçiler cephesinde yer aldığından dolayı ali çetinkaya tarafından bolca soruşturmaya çekilmiştir.sadece isminden dolayı olayların içinde olmasına rağmen affedilmiştir.
  • Atatürk ve silah arkadaşlarının ortak noktası ülkenin kurtuluşuydu.. ülke düşman işgalinden kurtulunca ayrılıkların baş göstermesi kaçınılmazdı.. Ne olursa olsun ikisi de bu ülke için savaşmıştır..
  • Kazım Karabekir Paşa'nın kitabını kim, nasıl yaktı?
    Emre Aköz



    İnternet üzerinden kitap, albüm, DVD, elektronik cihazlar filan satan ' ideefixe.com' adlı bir site var. Bu siteyi yönetenler 2006'nın ilk 6 ayında Türklerin neler okuduğunu araştırmış. Sonuç: Tarih araştırmaları ve romanları birinci çıkmış. (Haberin ayrıntısı yan sütunda.)
    Listelere baktım da... İdeefixe müşterilerinin satın aldığı kitapların pek azı, 'Osmanlı'yı Yeniden Keşfetmek' ( İlber Ortaylı ) gibi dişe dokunur cinsten.
    Diğerleri... Ya 'Şu Çılgın Türkler' ( Turgut Özakman ) gibi hamaset edebiyatı yapan... Ya da ' Tarihimizle Yüzleşmek' ( Emre Kongar ) gibi 'zülfü yare dokunan' herhangi bir bilgi ya da yorum içermeyen, hiçbir ciddi meseleyle yüzleşmeye cesaret edemeyen kitaplar...
    Halbuki bizim geçmişimizde nice unutulan ve sistematik biçimde unutturulan olay var.
    Örnek mi? Gelin size Kazım Karabekir Paşa'nın yakılan anılarının öyküsünü anlatayım.
    Biliyorsunuz, Kazım Paşa, Kurtuluş Savaşı'nda doğu kuvvetlerinin başındaydı ve Mustafa Kemal, Samsun'a ayak basmadan önce Milli Mücadele'ye girişmişti. Erzurum Kongresi'ni hazırlayan da odur.
    Anlatacak çok olay var ama biz onları geçip 1933 yılının Mart ayına gelelim.
    Bu tarihte Kazım Karabekir Paşa'yı hedef alan bir karalama kampanyası başlatılır. Kampanyayı sürdürenler Cumhuriyet Halk Fırkası Siirt mebusu ve gazeteci Mahmut Bey, gazeteci Ruşen Eşref (Ünaydın), gazeteci Falih Rıfkı (Atay) ve Antep mebusu Nuri (Conker) Bey'dir.
    Paşa iddialara karşı kendini savunmak üzere gazetelere 7 mektup gönderir. Bunların 6'sı yayınlanır, 7'ncisi ise sansür edilir. Onun yerine " Paşa mektup göndermekten vazgeçti " diye yazılır.
    Köşesine çekilmiş olan Kazım Paşa bu sataşma ve kışkırtmalar üzerine anılarını kaleme alır.
    ' İstiklal Harbimizin Esasları' adlı kitap Babıali'de matbaası bulunan Sinan Bey tarafından üç bin adet basılır.
    Kitap tam dağıtıma verilecekken... TBMM Başkanı Kazım (Özalp) Bey, Afyon mebusu Ali (Çetinkaya) Bey, Sinop mebusu Recep Zühtü Bey ve Gaziantep mebusu Ali (Kılıç) Bey, İstanbul'a gelir. Cevdet Kerim'i (İncedayı) de aralarına alarak bir plan yaparlar.
    Matbaacı Sinan Bey, Fırka'nın iki memuru tarafından ite kaka Pangaltı'ya, Ali Çetinkaya'ya ait eve götürülür.
    Burada Ali Kılıç, Sinan Bey ile konuşur ve " Bu muzır kitabı bize teslim edeceksin" diye baskı yapar.
    Sinan Bey, Mustafa Kemal'in masasında sürekli yer aldıkları için ' Mutat Zevat' denilen bu zorbalara direnemez elbette.
    Recep Zühtü yanına partiden birkaç kişi alarak gece vakti matbaaya gelir. Kitaplar çuvallara doldurulur ve sokağın başında beklemekte olan itfaiye araçlarına yüklenir.
    Kitaplar önce yakılmak üzere Cağaloğlu Hamamı'na götürülür. Ancak hamamcı "Izgaralar tıkanır" diye karşı çıkar.
    Bunun üzerine kitaplar Topkapı'daki tuğla harmanlarında yakılır.
    Ancak mesele bitmemiştir. Çünkü kitabın formaları basıldıkça, bunlardan beşer tanesi Kazım Paşa'ya gönderilmiştir.
    Bunun üzerine Kazım Paşa'nın Erenköy'deki köşkü, 5 Haziran günü sabaha karşı 100 kadar sivil ve resmi polisin katılımıyla kanunsuz izinsiz biçimde basılır.
    Ev didik didik edilir.
    Ancak formalar bulunamaz.
    1882 doğumlu Kazım Karabekir Paşa 1948'de vefat edecek, 'İstiklal Harbimizin Esasları' adlı kitabı ise ancak 1950'den sonra yayınlanabilecektir.
    Kurtuluş Savaşı'nı farklı bir açıdan anlattığı için büyük komutana reva görülen muamele işte budur.
    Hadi gelin tarihimizle yüzleşelim!

    Sabah Gazetesi / 04 Ağustos 2006




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Taşralı

    Kazım Karabekir Paşa'nın kitabını kim, nasıl yaktı?
    Emre Aköz





    bu adam chp hariç diğer partilerde niye atatürk resmi var hasımlarının resmini neden asıyorlar demiştir ... troll'dür ciddeye almayınız , bir kere emre kongar güzel haşlamıştı bunu ...
  • Yaklaşık 100 yıl önceki koşulları göz önüne almadan "atatürk ve efradı kitap yaktırarak gerçekleri gizledi" demek istiyor.. ama bu kişilere osmanlı padişahları neden kardeşlerini öldürtürdü abdülhamit neden kanlı olarak bilinirdi vahdettin neden hainlik etti dersen o zamanın şartları derler..
  • Ne zaman ülkemizde yaşanan bir insan hakları ihlalinden, bir zulümden, hatadan filan konu açılsa maalesef söz hep buraya geliyor: “Türkiye’nin özel şartları…” “O zamanın şartları…” vesaire. Bu cümleler yapılan zulümleri (veya hataları) örtmeye, meşrulaştırmaya, sorgulanamaz hale getirmeye yarıyor. Yeryüzünde ne kadar zulüm varsa hepsine birer “özel şart” uydurmak herhalde mümkündür!



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Taşralı -- 19 Ağustos 2009; 22:37:12 >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    2.Abdülhamid ve Erdoğan
    4 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • İstiklal Mahkemlerinde Kazım Karabekirle alakalı olan biteni nerden öğrenebilirim ? Link ya da kaynak adı verebilirmisiniz ?
    Ayrıca Atatürk'ün Kazım Paşayı öldürmek istediğine ihtimal vermiyorum.
  • Arkadaşlar herkes fikrini söylemek de özgürdür.. yeterki bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayalım.. mutlaka Atatürk de hatalarıyla günahlarıyla bir insandır ama bu asla ve asla yaptıklarını küçümsemek anlamına gelmemelidir..

    ve bence

    kurtulus savasini baslatma fikrini ataturk degil kazim bekir cikarmistir

    demiş arkadaş.. bunun bencesi mi olur? Ayrıca, Atatürk gerçekten öldürmek isteseydi o güce sahipti ama o asla eli kanlı diktatörlerden olmadı..

    ve tabi ki her olayı zamanın koşullarında yargılayacaksınız.. unutmayın ki daha 50 yıl önce amerikada ırk ayrımcılıgı vardı ve çoğu insan için bu nırmal birşeydi..
  • Kimin kimle arasının iyi olduğunu hiç önemsemiyorum. Zira aralarının iyi olması gibi bir zorunluluk yoktu.

    Diğer yandan Atatürk her fikrini herkese empoze edebildiği için üstündür. Bu bir hayat gerçeğidir. Çünki lider o olmuş ve Kazım Karabekir'in inançlarına aykırı olacak bir çok devrime imza atmıştır. Atatürk bir fenomendir. Kazım Karabekir ise onun yanında özür dilerim ancak yaver olur.


    Saygılarımla,
  • Başlangıçta dosttular ama iş inkilap konusuna geldiğinde anlaşamadılar, birbirlerine darıldılar. Başka sebepler de var ama en önemlisi budur.
  • Yönetici arkadaşlara çok teşekkürler, şikayetime çok kısa sürede cevap verdiler.

    Neyse mesajlar silindiğine göre konuyu açan arkadaşa şunu diyebilirim ki; Atatürk, Kazım Karabekir'i hiçbir zaman öldürmeye çalışmadı. Karabekir, yargılanmıştır, doğrudur ama öldürtmek istenmedi. Mustafa Kemal'le bazı nedenlerden dolayı araları açılmıştır. Ama silinen bir mesajımda da söylediğim gibi, Kazım Karabekir Atatürk ölüm döşeğinde iken isteseydi hemen yanına gidebileceğini belirtmiştir. Yardımcı olabildiysem ne mutlu. Hadi iyi geceler.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Heathen -- 20 Ağustos 2009; 1:52:20 >
  • Kazım Karabekir ve Atatürk arasındaki ilişkiye ışık tutabilecek bir yazı.


    OBJEKTİF - Taha Akyol

    Bir de Karabekir’i okumak

    14 Mart Cuma 2008

    Milli Mücadele kumandanlarından Kâzım Karabekir’in “İstiklal Harbimiz” adlı eseri, iki cilt halinde toplam 1330 sayfa olarak Yapı Kredi Yayınları tarafından basıldı. Bu, üçüncü ve en özenli baskıdır. İlk defa 1960 yılında Türkiye Yayınevi tarafından basılabilen eser mahkemeye düşmüş, toplatılmış, yargılama sonunda beraat etmişti.

    Karabekir’in “İstiklal Harbimizin Esasları” adlı küçük kitabının 1934’de toplatılıp yakıldığını, büyük kitabının ise ancak 1960’da yayımlanabildiğini düşünmek, bizde ‘resmi tarih’in nasıl oluştuğu hakkında bir fikir verir. “İstiklal Harbimiz”in ikinci baskısı Merk Yayıncılık tarafından 1988’de yapıldı; özensiz bir baskıydı.

    YKY’nin yayını ise Karabekir’in el yazması orijinaline dayanıyor; yanlış okumalar düzeltildiği gibi, mükemmel bir dizin de eklenmiş. Ancak artık kitabın bir ‘mütemmiz cüz’ü haline gelmiş olan mahkeme safahatından hiç bahsedilmemesi, bu özenli baskının bir eksiğidir.

    Savcının iddianamesi, bilirkişi raporu ve mahkemenin “Atatürk’e eleştiri var ama hakaret yok” diye özetleyebileceğim kararı kitaba eklenmeliydi. Bu eksiğine rağmen, özenli baskısından dolayı YKY’yi kutluyorum.

    “Nutuk”tan farkı

    Karabekir’in bu kitabı “Nutuk” gibi belgelere dayanır, “Nutuk”ta Atatürk Karabekir’i eleştirdiği gibi, bu kitabında da Karabekir Atatürk’ü eleştirir.
    İki belgesel eser arasındaki bazı farklar:

    - Atatürk’ün “Nutuk”u 19 Mayıs 1919’la başlar. Karabekir’in kitabının başlangıcı ise Mondros Mütarekesi’dir; Milli Mücadele’yi ilk düşünenin kendisi olduğunu, Mustafa Kemal ve İsmet Paşa’ları Anadolu’ya gelmeleri için ikna etmeye çalıştığını ileri sürer...
    - Karabekir, Erzurum ve Sivas kongrelerini daha ayrıntılı, manda tartışmalarını daha kapsamlı olarak anlatır. Mustafa Kemal’in manda tartışmalarında politik davrandığını, doğrudan karşı çıkmadığını söyler. “Nutuk”’u okuduğunuzda ise, herkesin manda isteyip bir tek Mustafa Kemal’in bunu önlediği görüşüne varırsınız. Karabekir, İnönü’nün manda istediğini anlatır; Atatürk bundan bahsetmez.
    - “Nutuk”ta ağırlıklı konu, Batı cephesidir, Karabekir Paşa’nın kumandasında yapılan Doğu Harekâtı ve doğu sınırımızın çizilmesine sadece 12. paragraf ayrılmıştır. Karabekir ise, Doğu Harekâtı’na ve dönemin olaylarına 200 sayfa ayırır, Mustafa Kemal’in bu harekâtı beş ay süreyle geciktirmesini eleştirir. “Nutuk”ta Bolşeviklerle ilişkilerden, Rus yardımından, sol akımlardan bahsedilmez. Karabekir’in kitabı ise konularda adeta birincil kaynaktır. Kürt meselesi de Karabekir’de daha geniş anlatılmıştır.
    - “Nutuk”a göre, milletler ‘kudreti sarsılmaz bir reis’in yönetiminde başarıya ulaşabilir. Karabekir ise ‘tek adam’ anlayışını eleştirir. “Nutuk”ta ‘inkılap ve teceddüt’ heyecanı vardır. Karabekir ise Kemalist otoriteyi eleştirir, ekonomiye öncelik verir.
    - “Nutuk”ta Atatürk, inkılapcı tek parti rejimi ile ‘ilim ve fennin son esaslarına müstenit, milli ve asri bir devlet’ kurulduğunu coşkuyla anlatır, muhaliflerini ağır bir dille suçlar. Karabekir ise “İstiklal Harbimiz”de “İstiklalini kazanan Türk milleti hürriyetini pek feci tarzda kaybetti” diye yakınır. (Cilt 2, sf. 1271, dn)

    Çeşitli açılardan bakmak

    İki eser arasındaki bakış ve içerik farkları çok uzun bir liste oluşturabilir ve ancak mukayeseli okumayla tam anlaşılabilir. Hangisi haklı sorusu ‘tarih bilimi’ açısından yanlıştır. Çünkü tarih felsefecisi Leon E. Halkin’in belirttiği gibi, tarihçi yargıç değildir; yargılamaz, anlamaya ve tasvir etmeye çalışır sadece.

    Fakat şu muhakkaktır: Milli Mücadele ve inkılap tarihini mukayeseli okumak, bize bugünkü olaylara da geniş açılı bakma melekesini kazandırır. Onun için “Nutuk”la beraber “İstiklal Harbimiz”i, İnönü, Rauf Orbay, Cebesoy, Kazım Özalp gibi liderlerin anılarını ve son zamanlarda gelişen akademik tarih araştırmalarını okumak lazımdır.

    Aslında liderlerin bu eserleri ‘kaynak eser’lerdir ve okumak belli bir ön birikimi gerektirir.

    Link:




  • Konuyla ilgili başka bir yazı. Kazım Karabekir paşanın kızı Timsal Karabekir Yıldıran ile yapılmış bir röportaj.




    Karabekir ailesi'nin 'İsmet çaya çağırırsa' korkusu!

    7 Nisan 2008 Pazartesi

    Cumhuriyet tarihi boyunca onlarca partinin kapısına kilit vuruldu. 85 yıllık süre zarfında kapısına kilit vurulan ilk parti Atatürk'ün silah arkadaşlarının kurduğu Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası oldu.

    Kurucuları arasında milli mücadelenin sembol isimlerinden Kazım Karabekir Paşa da vardı. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, tüzüğünde yer alan 'Dine saygılıyız' ifadesinden dolayı siyasi arenanın dışına itildi. Haziran 1926'da Atatürk'e karşı tertip edilen ve tarihe 'İzmir Suikastı' olarak geçen olayın ardından Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası bir yılını bile dolduramadan siyasi ömrünü tamamlarken, Atatürk'ün silah arkadaşları Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Fethi Okyar ve Ali Fuat Cebesoy azmettirici oldukları gerekçesiyle tutuklandı. Kazım Karabekir ve arkadaşları, er ve erbaşların yoğun protestoları altında yargılandı. Dava sonucunda aklandılar. Ancak dönemin Başbakanı İsmet İnönü'nün, silah arkadaşı Kazım Karabekir'i tutuklamak için başvurduğu yöntem, Karabekir ailesini derinden etkilemiş. Karabekir'in halen hayatta olan kızlarından Timsal Karabekir Yıldıran, babasının 'İsmet çaya çağırıyor' denilerek gece yarısı evinden alınıp götürüldüğünü belirtiyor.

    Bu söz Karabekir ailesi için korku ve endişenin parolası olmuş yıllarca. Zaman gazetesine konşan Timsal Hanım, bu ruh halini 'Bizim evde 'İsmet çaya çağırıyor' lafı korku demekti.' ifadesiyle anlatıyor. Olaydan yıllar sonra Mustafa Kemal'in barışmak için babasını çağırdığını anlatan Timsal Hanım, ancak davet yine gece geldiği için annesi İclal Hanım'ın izin vermediğini vurguluyor: 'Annem 'İsmet çaya çağırıyor' sözünü hatırlatmış babama. 'Paşam geç oldu. Gece gitmeyin.' demiş.'

    Anılarını Zaman'a anlatan Kazım Karabekir'in kızı Timsal Hanım, yakın tarihe ilişkin ilginç bilgiler veriyor. Babasına yapılan haksızlıklara değinirken kırgınlığını gizlemiyor. Timsal Karabekir'e göre dönemin en karanlık meselesi İstiklal Mahkemeleriydi. Özellikle 'Üç Aliler' diye anılan yargıçlara tepkili. 'Bu adamların hiçbir hukuki uzmanlığı ve sıfatı yoktu. Böyle önemli ve hassas bir görevde bulunmaları düşünülmeye değer.' diyor.

    İZMİR SUİKASTI SUÇLAMASI DEHŞET VESİKASI

    Şeyh Sait İsyanı'nın ne kadar karmaşık olduğunun yıllar sonra bile tam anlaşılamadığını vurgulayan Timsal Karabekir, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın tüzüğünde yer alan 'Dine saygılıyız' ifadesinden dolayı kapatılmasını bir türlü anlayamamış: 'Laik devlet hepimizin, ancak dine saygısız bir parti de olamaz diye düşünüyorum. Müslüman bir ülkede bundan daha doğal ne olabilir? Üstelik de ilk özel parti denemesinde. Kapatmayı bu ifadeye dayandırdılar. 'Siz bu isyana kucak açtınız' denildi. Gerçekten talihsiz ve çok haksız bir suçlamaydı.' Timsal Hanım, babasının İzmir Suikastı'yla ilişkilendirilmesini ise 'Ayrı bir üzüntü ve dehşet vesikası' olarak görüyor. Paşa'nın suçlandığı olay ise bir hayli ilginç: 'Babam, suikastı düzenlediği gerekçesiyle idam edilen Ziya Hurşit'in ağabeyi Faik Günday Bey'le TBMM'nin çıkışında karşılaşıp tokalaşıyor. Faik Bey eğilip babamın elini öpmek istiyor. İki dakikalık bir sohbeti oluyor. Bunun karşılığında 'Sen suikastın planlayıcısının ağabeyiyle görüştün bu işte senin de parmağın var' deniliyor.'

    POLİSLER BAHÇEMİZDE YATIP KALKARDI

    Timsal Hanım, babasının, İzmir Suikastı'ndan aklanmasına rağmen mutlu bir hayat süremediğini söylüyor. Vatana yaptığı onca hizmetten sonra bir doktora verecek parası olmadan emekli edildiğini iç çekerek anlatıyor. Ama asıl ağırlarına giden, gözaltında yaşamak olmuş: 'Asıl üzücü olan, uzun yıllar bugün müze olan evinde göz hapsinde kaldı. Bahçede polisler yatıyordu. Karşı evi polisler kiralamış, oradan evimizi gözetliyorlardı.'

    Paşa ve ailesini takip sırasında gülünç olaylar da yaşanmış. Timsal Hanım, trajikomik olayları şöyle anlatıyor: 'Babam, annem ve ablalarım Cafer Tayyar Paşa'nın oğlunun sünnetine gidiyorlar. Tramvay değiştirmeleri gerekiyor. Ancak peşlerinde olan hafiyeler durumun farkına varamıyor. Babam hemen vatmana haber veriyor, 'Evladım içeride beni takip edenler vardı, gelsinler.' diyor. Annem çok kızıyor, 'Paşam madem atlatmışız, niçin çağırdın?' diyor. Babam, 'Olur mu hiç İclal, ekmek paralarını kaybederler.' diye cevaplıyor. Yine annemler alışverişten eve dönüşte ellerinde paketlerle istasyona gelmişler. Annem arkadaki hafiyeye 'Gel bakalım oğlum. Zaten eve kadar geleceksiniz, paketleri taşıyın bari' demiş.'

    Timsal Karabekir'in anlattığına göre Mustafa Kemal, vefatına yakın aralarındaki soğukluğu gidermek ve helalleşmek için ikinci kez çağırtır Paşa'yı. Ancak bu bilgiyi Kazım Karabekir'e ulaştırmazlar. Timsal Hanım, Paşa'nın o olaya ilişkin düşüncelerini şöyle aktarıyor: 'Ablalarım babama sormuşlar 'Haberin olsaydı gider miydin?' diye. O 'Tabii giderdim. O Mustafa Kemal'di.' diye cevap vermiş. Birileri Mustafa Kemal'le babamın arasına girdi. Görüşmelerine engel oldular.'

    Link




  • Ne olursa olsun, sonuçta Atatürk de K.karabekir de hatta İsmet İnönü de bu vatan için savaştılar.. hatalarıyla saygı duyuyorum hepsine..
  • sabahatin selek milli mücadelede Atatürk'ün Karabekir'i kastederek simple soldat (basit asker, düşük rütbeli asker- Atatürkün askerlik sanatını pek bilmeyen üst rütbeli komutanalar için kullandığı bir tanımlamaymış) dediğini yazar ki doğrumudur bilmem..
  • Yazılacak çok şey var ama fanatik yorumlardan dolayı yazmaya gerek yok.Yalnız yanlış bilinen bir şey var ki Kazım Karabekir asla hilafet yanlısı dinci diyebileceğimiz bir kişi değil sadece müslümandı diyebiliriz.
  • Bazı önemli kişilerin hatıratlarına bakarsanız Mustafa Kemal benzer sözleri Fevzi Çakmak için bile söylediğini görürsünüz. Yanlış hatırlamıyorsam Mustafa Kemal Sakarya savaşında çarpışan Fevzi Çakmak'a bazı direktifler gönderiyor. Fevzi Çakmak ise kendi askeri tekniklerine göre savaşa devam ediyor. Bunun üzerine Mustafa Kemal kızarak bugüne kadarki en büyük rütbeli MAREŞAL Fevzi Çakmak için de bu tür (küçük gören) sözler kullanıyor. Fevzi Çakmak ise aldırış etmiyor. Bu olayı bulabilirsem link vererek buraya eklerim. Yanlış hatırlamıyorsam merhum UĞUR MUMCU'nun Kazım Karabekir ile ilgili bir kitabındaydı. Orada okumuş olabilirim.

    quote:

    Orijinalden alıntı: HMSNeptun

    sabahatin selek milli mücadelede Atatürk'ün Karabekir'i kastederek simple soldat (basit asker, düşük rütbeli asker- Atatürkün askerlik sanatını pek bilmeyen üst rütbeli komutanalar için kullandığı bir tanımlamaymış) dediğini yazar ki doğrumudur bilmem..




  • mustafa kemal i eğer bugün birileri önder olarak görüyor hatta birileride (haşa) ona "o" diye hitap ederek kutsiyet bile biçiyorsa bunun yapan adamın, yani mustafa kemal i mustafa kemal yapanını da kazım karabekir paşa olduğunun ya bilmezler yada işlerine gelmez. karabekir paşa M. Kemal daha ortada yokken doğu cephesindeki başarıları ile gerek mecliste gerek se halka tarafından ve asker tarafından oldukça sevilen ve sayılan bir şahsiyet. ne zamanki kurtuluşun toptan o0lması gerektiği ortaya çıktı, bu konuda mustafa kemal e bütün desteğini veren komutanlardan biri haline geldi. dikkat edin M. kemal'in bütün komutanlık ve hatta bütün yaşamı boyunca doğu ile ilgili bir sorunun ya olmamıştır yada çok çok azdır. Peki doğuda sorun yokmuyduda uğraşmadı. Sorunların hepsi doğu kumandanı kazım karabekir tarafından ya çözüldü yada soğutuldu. Çoğunluklada doğu halklarının sevgisi ile M. Kemal e gerekjli desteği sağladılar. Bu sevgiyi oluşturan en önemli etkende kazım karabekirdir. Yani öyle birilerniin sanıdığı veya sadece öyle gösterdiği gibi kurtuluş savaşı osmanlının bütün paşalarının büyün subaylarının ve bütün erlerinin bütün halkın üstün gayretleri ile kazanılmıştır. M. Kemal i bir komutan olarak öne sürenler bu başarının kazanımının M. Kemal e yazılmasından da bir yere kadar olsun rahatsızlık bile duymamışlar bilakis desteklemişlerdir.




  • Yapı Kredi yayınlarında basılan anılarında Kazım Karabekir çok ilginç şeyler söylüyo. Savaşlar bitince ortalık durulunca herkesin siyasete soyunduğu bi dönemde ortalık ısındı diyo. Bir takım siyasi oyunlarla siyasi rakiplerin egale edildiğini söylüyo. Örneğin İzmir Suikastine kendi adının siyasi rakiplerce bilerek karıştırıldığını söylüyo. İstiklal Mahkemelerinde haksızca sorguya alınmış. Kel Ali denen tetikçi Gamlı Baykuş onu defalarca sıkıştırmış. Ali Çetinkaya adlı uğursuz.

    Kazım paşa sonunda bana rahat vermeyeceklerini anladım ve siyasetten çekildiğimi açıkladım diyor. Yoksa onu bile ipe götürürlerdi.
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.