Şimdi Ara

Kayıp kıta ' MU ' ,Maya Kehanetleri 2012, Dünyanın sonu , İlk İnsan vb. konular (6. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
229
Cevap
16
Favori
26.085
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: alperen_69

    kimse agartha ve şambala dan bahsetmemiş


    Kültür-bilimde Agartha ile ilgili konu açmıştım vakti zamanında ve evet, taşlarla kovalanmıştım

    Ayrıca çizilen Mu haritalarıyla Marmara denizinin benzerliğine dikkatinizi çekerim arkadaşlar.. Mu kıtasının çizimi tamamen ters çevrilmiş Marmara denizidir.
  • (Agarta, teozoflara göre Mu ve Atlantis’ten göç eden[5] bilim rahiplerince ya da inisiyelerce kurulmuş, sonradan gizlenme gereği görüp, dağ ve mağara içlerine çekilmiştir. Agartha,Agharta ve Agarthi olarak da yazılır. Kimileri Şambala adında Agarta'ya karşıt olarak kurulmuş, gizli bir olumsuz merkezin varlığını ileri sürüyorsa da, Agarta’nın Tibet geleneklerindeki bir diğer adı Şambala’dır (Shambalah).[6] )
  • Agarta’nın nerede bulunduğuna ilişkin bir diğer adres ise bize oldukça yakın. Kapadokya. Bölgenin yer altı dehlizleriyle bilinen mimarisi ipucu oluşturuyor. Geniş ve büyük tüneller yapısı bölgeyi Agarta’nın olası adresi haline getirmiş.

    Tabii bu da bir iddia. Zaten Agarta’ya ilişkin tüm bilgiler çeşitli ve renkli iddialara dayanıyor. Tünellerin kaynağı Daniken gibi araştırmacılar tarafından uzay uygarlıkları olarak gösterirken, bazıları Atlantis ve Mu kıtalarının batışlarından sonra kurtulan kimseler olarak gösteriliyor.

    Elbette bu iddiaların en büyüğü, Agatha sakinlerinin insanlarla çok az iletişim kurarak günümüze kadar yaşadıklarıdır.

    Popüler ve çok ilginç hatta inanılası bilgiler içeren yakın tarihli söylencelerin başında ise Adolf Hitler’in, Agarta rahipleri tarafından yönlendirilen bir medyum olduğudur. Bu nedenle bir çok araştırmacı Agarta ile ilgili konulara Naziler ve Hitler ile başlanmasını önerir.



    Dabbe’tül Arz yeraltında değil mi?

    Bazı kaynaklarda, Agarta(lıların) dünyayla iç içe yaşadığı, ancak 4. boyutta olduğu için görünmediği söyleniyor. Göründükleri zaman dilimi ise “kıyametle” ilişkilendiriliyor.

    “Bizlerin şu an göremediği, ancak iç içe yaşadığımız, bu Medeniyet Mensupları (Agartha) dünya insanlarının dördüncü boyuta geçişi sürecinde onları karşılayacak, kendilerini tanıtacak ve insanlara bilgi aktaracaklardır. Kuran'ın Neml Suresi'nde bahsedilen Dabbetül Arz, yani ‘yerden çıkacak’ ve hakikatleri anlatacak olan canlı varlıklar, bu medeniyetlerin mensupları olan varlıklardır”

    (Agarta, popüler kültüre de defalarca konu olmuş bir figür; Umberto Eco, 'Foucault'nun Sarkacı' kitabında Agarta’dan bahseder. Abel Posse'nin meşhur romanının ismi: “El viajero de Agartha”dır. “Agarta: Hollow Earth” adıyla bir bilgisayar oyunu da var. Bir başka meşhur oyun “Final Fantasy IV”te de Agart şehrinden cücelerin yaşadığı bir yeraltı ülkesiyle bağlantı kuruluyor. Miles Davis 'in bir albümünün adı da Agarta)




  • Okumaya devam ediyoruz paylaşımlar için teşekkürler.
  • Hem bilimsel, hem dini bilgilere yer verilmesi iyi olmuş..Takip ediyorum :)
  • super konu tessekkurler elıne saglık
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Man Of War

    erich von daniken'in dünyayı 1960'larda sarsan bir kitabı vardı.. "tanrıların arabaları" idi kitabın adı..hatta bu kitap o kadar ilgi gördü ki,"tanrıların stratejisi", "yıldızlara yolculuk" vs vs diye yığınla kitap yazıldı bu kitabın ardından...

    kitabın ana fikrini yazacağım şimdi.. yani kitabın tezini.. en azından bilmeyenler öğrensin bu tezi..

    şimdi daniken diyor ki, eski insanların bir sürü efsanesi , mitolojisi vesairesi vesairesi var.. bunlar hep tanrılardan sözediyorlar.. işte bu tanrılar aslında uzaydan gelen varlıklardı.. teknolojileri o kadar gelişmişti ki, o zaman yaşayan insanlar bu uzaylıları tanrı zannetmişlerdi.. onlara tapınmaya başlamışlardı..

    ve yine ekliyor daniken, şunu söylüyor. bundan milyonlarca yıl önce ilk insanlar oluştu.. ama insanların bu şimdiki kadar akıllı olması sadece ve sadece 10 bin yıllık bir olay diyor.. demek ki diyor daniken, bu uzaylılar zekaları en elverişli tür olan homo primatları alıp genetik olarak değiştirip şimdiki insanlar haline getirdiler.. dolayısıyla bir nevi yaratıcılardı diyor..

    bunun da kendine göre ispatını şu yöntemle yapıyor..bütün eski mitolojilerde devlerden sözedilir diyor.. (hatta bizim masallarımızda bile dev temasına sık sık rastlanır) yunan mitolojisinde titan'lar (devler) vardır.. sümer mitolojisinde vardır bu devler.. aynı zamanda yahudi inancında vardır.. (goliath diye gecer yahudilikteki dev teması tevrat'ta.. ) hatta kuran-ı kerim 'de bile bu devden sözedilir.. (calut'dur kuran'daki adı) ve peygamber davut ile güreşmiştir...


    işte bu devler uzaylıların ilk genetiğini değiştirdikleri ırk olmuştur ama yeteri kadar iyi olamadıkları için tanrılar (uzaylılar) tarafından yok edilmişlerdir.. bu toplu katliamı da nuh tufanına bağlıyuor yazar..

    şeytan da kötülüklerin simgesidir.. ama bunun da açıklamasını yapıyor daniken, uzay gemisinde isyan cıkaran bir subay eğer isyanı basarısız olmuşsa sürülmüştür gemiden dünya üzerine diyor..ve insanlara bu , kötülüklerin temsilcisi olarak aktarılmıştır ve lşeytan kavramı ortaya cıkmıstır diye...

    işte ana fikri bu daniken'in tezlerinin :)

    Alıntıdır.

    2012 kıyamet değil belkide tanrılarla tanışıcağımız gündür kim bilir? hatta belkide kutsal kitaplarda kıyamet diye bahsedilen gün onlarla tanışacağımız gündür? eğer kabullenmek zor geliyorsa amerika ilk keşvedildiğinde amerikan yerlileri avrupalılara tanrıya benzetmemişlermiydi? ateşli silahlarını büyü sanmamışlar mıydı? belkide onlar tanrı değiller ama biz tanrıyız diye gelip üstün zekalarıyla ve büyük güçleriyle başımıza geçtiklerinde kim karşı koyabilecek onlara?


    evet bu kitabı yıllar öncesi okudum, tekrar bulabilsem tekrar okurum.. insanın görüş açısını değiştiriyor.
    tezinde ufak değişiklikler yaparakta buna inanıyorum.
    bir belgeseldede bu konuya değindi yazarımız ve çok mantıklı şeyler söylüyor...

    Eklemek istediğim birşeyler daha var ;
    Belgeselde diyor'ki tanrı'yı kimse sorgulayamaz veya bu konuda tez yürütemez, fakat peygamberler konusuna dikkat edilmeli. (yani bir yaradanın olduğu kesin.)
    Fakat peygamberler devrine ve geçmiş belgelere,kanıtlara vb şeylere baktığımızda ortada teknolojinin konuşabileceği olaylar mevcut. Birçok tarihi resimde melekler kanatlı veya arkasında değişik birşeyler olarak çiziliyor, bunlar bir çeşit teknolojik motor, roket vs olamazmı ?
    Peygambere baktığımızda (hz.isa'dan bahsediyor) bulutların üzerinde oturmuş, başında ışık veren taç veya bir ufo'ya benzer obje ile resmedilmiş.. diyor.
    Şu an zaman makinanız olsa geçmişe gitseniz veya herhangi bir şekilde teknolojik olarak dünya'daki insanlardan daha üstün olsanız, sizce kendinizi bir tanrı veya peygamber olarak inandırmak çokmu zor olurdu diyor..
    Birde benim eklemek istediğim birşey var; 4.tür (4th kind) filminde izlediyseniz oradaki uzaylı ne diyor ses kaydında sümerce ? Biz tanrıyız peygamberiz bize inanın tapının vs..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi DeathWing -- 26 Aralık 2010; 22:16:31 >





  • Sri Lanka (Seylan
    )

    DEVLETİN ADI: Sri Lanka Demokratik Sosyalist Cumhuriyeti
    BAŞŞEHRİ: Kolombo
    YÜZÖLÇÜMÜ: 65.610 km2
    NÜFUSU: 17.540.000
    RESMİ DİLİ: Sinhala, (Tamil, İngilizce)
    DİNİ: Budizm, Hinduizm, İslam, Hıristiyanlık
    PARA BİRİMİ: Rupee

    Hint Okyanusunda, Hindistan’ın güneydoğu ucundan yaklaşık 35 km uzakta, 5° 55’-9°50’ kuzey enlemleri ve 79° 42’-81°53’ doğu boylamları arasında yer alan, armudi bir şekle sahip, dünyanın en güzel tabiat manzaralarının bulunduğu yemyeşil bir çay adası olan ülke.

    Tarihi

    Sri Lanka, Doğu Afrika ve Güney Asya arasında, okyanus yolunun üzerinde bulunduğu için tüccarların tabii bir uğrak yeri olmuştur. Ülkenin tarihi M.Ö. 3000 yıllarına kadar uzamaktadır. Adanın ilk olarak ismi Yunanca “bakır renkli” demek olan Toprobane idi. Arap fetihlerinden sonra, Arapça “beklenmedik şeylerin ülkesi” anlamına gelen Serendip denildi. Sonraları 1972 yılına kadar kullanılacak olan Seylan ismini aldı. Bu tarihten itibaren “debdebeli, şaşaalı ülke” anlamına gelen, Sir hale dilindeki Sri Lanka, ülkenin bugünkü resmi ismi oldu. Dini kaynaklarda; Allahü teala tarafından, bütün insanların babası, yeryüzünde yaratılan ilk insan ve ilk peygamber olan Adem aleyhisselam, Cennetten bu Serendip (Seylan, Sri Lanka) Adasına indirildiği bildirilmiştir.



     Kayıp kıta ' MU ' ,Maya Kehanetleri 2012, Dünyanın sonu , İlk İnsan vb. konular




  • Okuyorum ama bana çok saçma geliyor. Geleceği Allah'tan başka kimse bilemez ki Peyfamberimiz bile bilmiyorsa basit bir insan toplululuğunuun bilmesi çok zor.
  • ANTİK ÇAĞDA KEHANET MERKEZLERİ
    Eski çağlarda, kahinlerin yetiştiği özel kehanet merkezleri vardı. Bu kehanet merkezlerinin yerlerinin, yapılan araştırmalar sonunda son derece ince hesaplarla seçildiği ortaya çıkmıştır. Orta Doğu’daki bu merkezler ilk bakışta rastgele, oraya buraya serpiştirilmiş gibi görünür. Oysa, dağılımları bir model oluşturmaktadır. Bu durum eski devirlerde hayli ileri bir coğrafya bilgisinin mevcut olduğunu gösterir. Bir teoriye göre bu kehanet merkezleri ley hatlarının yani belli başlı enerji hatlarının kesişme noktalarına kurulmuşlardır.
    Günümüzden yaklaşık 2500-300 yıl önce ortadoğuda bulunan önemli kehanet merkezlerinin bazıları şunlardır:
    Dodona, Delf, Kythrea (Thera), Girit adasındaki Omfalos, Güney Kıbrısta bulunan fakat henüz bulunamamış Paphos kenti, Libyadaki Triton Gölü, El Mare (Barce)

    KEHANET YETENEĞİ HERKESTE VARDIR
    Bu olgu insan şuuruna özgü bir yeteneğin eseridir ve bazı insanlarda doğuştan mevcut olmakla beraber aslında hepimizin içinde saklı durmaktadır. Nitekim hemen hepimiz yaşamlarımızda en azından birkaç kez geleceğe ait ani sezgiler ya da rüyalarımızın gerçekleşmesi gibi -gerek kendimizde, gerekse çevremizde- olaylara rastlamışızdır. Ancak genellikle bu tipten olaylara ya önem vermez ya da rastlantı deyip geçiştiririz. Oysa bu olaylar bize şuurumuzun derinliklerinden göz kırpan muazzam yeteneklerin minik belirtileridir ve varlığımızda ve evrende işlemekte olan, duyularımızla algılayabildiğimiz şeylerin çok daha ötesinde, son derece derin ve şimdiki halde saklı bir düzenin küçük pırıltılarıdır.
    Bazı bireylerin psişik yetenekler konusunda oldukça fazla yetenekleri mevcuttur. Bu kimselere genel olarak medyom ismini veriyoruz.
    Medyom, ruhsal varlıklarla bağlantı kurup, fizik boyutla ruhsal boyut arasında iletişim kurulmasını sağlayan, hassas yapılı, duyular dışı yeteneklere sahip insandır. Genel olarak ruhsal varlıklardan etki alabilen herkes medyomdur. Buna göre her insan veya her bedenli varlık ruhsal etkilere açık bir durumda olduğu için, her insan genel anlamda medyomdur. Bu, insan varlığının en önemli özelliklerinden biridir. Toparlayacak olursak medyomluk özelliği her insanda bulunmaktadır. Fakat bazı kişilerde bu yetenek daha ön planda, daha gelişmiş durumdadır.
    Psişik yetenekler veya duyular dışı algılamalar her insanda bulunan yeteneklerdir. Fakat medyomluk ise bunun çok daha ötesinde olan özel bir durumdur. Görevleri ruhsal dünyadan aktarılan bilgileri insanlara ulaştırmaktır. Onlar da insanlığın genel gelişim süreçlerinin biraz daha hızlanabilmesi için ellerinden geleni yaparlar.




  • Olası Bir Geleceği mi Yoksa Önceden Yazılmış Bir Geleceği mi Ortaya Çıkarıyor?


    Önceden biliş (prekognisyon) olayı spekülatif karakterde çok önemli bir problemi ortaya çıkarmaktadır: Geleceğin önceden algılanması olayı, çoktan yazılmış bir şeyin mi yoksa gerçekleşebilme olasılığı olan bir şeyin önceden bilinmesi mi?
    Genellikle önceden bilişin önceden belirlenmiş bir gerçeği değil, sadece özgür bir seçime bağlı olarak gerçekleşebilecek bir olasılığı yakaladığı kabul edilmiştir. Belirli olayları başlatan, insanın özgür iradesidir. Olası bir gelecek hipotezi her şeyden önce şu şekilde bir alternatifi ileri süren önceden biliş olaylarına dayanır: "Böyle yaparsan başına bu gelir, aksi takdirde başka bir şey.


    Acaba mayalar da insanların yaşantılarından ve gidişatından hesap ederek mi kehanetlerde bulundular?...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: osmannn94

    uzaylılar gemileriyle ışık hızını aştıkları için einstain teorisine göre zamanda yolculuk yaparak geçmişede gidebilir böylece eski yazıtlarda bunu yazabilirler,uzaylılar dünya dışında oldukları için dünyanın son bulduğu 2012 biliyorlarsa bunu yazabilirler




    Kitaplarını okudum ama söylenen şey farklı tamamen demek istedikleri insan beyin gelişimi sayesinde %2 den fazlasını kullanarak cisimleri hareket ettirebilir ve farklı bir boyuta geçebilir. Geçmişe dönüş diye bişey söz konusu degil.
  • Krynn'e çevirdiniz güzelim dünyamızı
  • Adem ve Hava’da Anadolu İnsanıydı
    Gerek Hristiyanlık ve gerekse de Yahudilik için Anadolu’daki bir başka önemli kök araştırması en eski insanın varlığı üzerinedir. Tek tanrı dinlerinin tarihinde Adem ile Hava ilk taşı oluşturmaktadırlar. İslami yaklaşımdan farklı olarak bu iki dinde ilk insanın yaşadığı Cennet aslında dünya üzerinde bir çoğrafya parçasıdır. Neresi mi?

    Eski Ahitde denilen Tevrat aslında dini bir kitap olmaktan çok bir tarihi kitabı kimliğindedir. Evrenin yaratılması ile başlayan kitap ilk insanlar ve peygamberler tarihiyle başlayarak İsrail tarihine dönüşerek devam eden oldukça uzun ve kendi içinde tutarsız bölümler bulunan derleme bir kitaptır. Bu kitaba göre Tanrı evreni ve dünyayı yarattıktan sonra bir bahçe oluşturur. Eden denilen bu bahçeye Adem ile Havayı yerleştirir. Tevrata göre Cennet-Eden’den dört nehir çıkmaktadır. Dört kolu olan bu nehirlerden ikisi Fırat (Euphrates) ve Dicle’dir (Tigris). Diğer iki nehirin ne olduğu veya neresini gösterdiği tartışmalı olmakla birlikte anlatılan Cennetin Türkiye’de güneydoğuda olduğu tartışmasızdır. Batılı bilim adamları daha öncesinden daha hararetli bir şekilde harıl harıl Cenneti aramaktalar. Güneydoğu Olayları ile bu araştırmalar arasındaki bağ sosyologları ve tarihçilerin ilgi alanında olduğundan o konulara girmiyoruz.

     Kayıp kıta ' MU ' ,Maya Kehanetleri 2012, Dünyanın sonu , İlk İnsan vb. konular




  • Lut kavmi, Nuh kavmi gibi bazı kavimler belli suçlardan helak edilmişlerdir Bugün bütün ahlâksızlıklar yapıldığı halde, neden toplu olarak milletler helâk edilmiyor?

    Öteden beri ilâhi bir kanun olarak Cenâb-ı Hâk, âsî ve tağî kavimlere -âhirette cezâ vermesi muhâkkak ve mukadder olmakla beraber- terbiye ve te'dib için çok defa, dünyada da cezâ vermiştir Hakikaten, Hz Lût kavmi hakkındaki cezâ ürpertici ve ibret verici mahiyettedir Hz Lût'un vâzifeli olduğu Sodom ve Gomore Lût gölü çevresindedir Bu bir kaç belde, bir gecede tek bir sayha ile yerle bir edilmişlerdir Hz Lût'un kavmini, utandırıcı günâhları ve su-î âkibetleriyle en ince teferruatına kadar anlatan Kur'ân-ı Kerim, Hz Nuh'un kavmini de tafsilâtıyla nakleder: "Tûfan hâdisesi zuhur eder " O günkü dünya karaları suların altında kalır; denizler buharlaşır; gökten yağmurlar yağar; yerden sular fışkırır ve bütün o âsî cemaat helâk olur Ancak, sefîne-i Nuh'a (AS) binen, az bir grup; bir kısım zayıf hadislere göre 60-70 insan Allah'ın tevfikiyle kurtulur Sonra da insanlık, yeniden, bunlardan üreyip çoğalır ...

    Evet, Ümmet-i Muhammed'e (SAV) gelince, hakikâten ister Ummet-i davet (müslüman olmayanlar), isterse ümmet-i icâbet (müslümanlar) olsun, bugün hepsi de pek çok mel'âneti birden işlemektedir Efendimiz'in (SAV) davetini duyan Avrupa, Amerika ve sâir yerlerde öyle kötülükler irtikâb edilmektedir ki, hâkikaten ne Hz Lût, ne Hz Sâlih, ne de Hz Hûd devrinde bu melânetlerden hiçbirisi irtikâb edilmemiştir
    Ancak, O'nun ümmetinden olma husûsiyeti, âdetâ, bu ümmete paratoner olmuştur Bu hususiyeti te'yid eden Kur'ân-ı Kerim'den bir âyetin işâretini ve Efendimiz'in (SAV) bir beşâretini zikretmek yerinde olur
    Enfâl suresindeki bir ayette:
    "Sen onların içinde bulundukça, Allah, onlara azab edecek değildir Ve onlar istiğfar ederlerken (içlerinde istiğfar edenler var iken) de Allah, onlara azab edecek değildir " (Enfal, 33)
    Hatta burada Resul-ü Ekrem'in (SAV) mukâyeselere gelmeyen büyüklüğünü mukâyese için, şu hususu belirtmekte yarar görüyoruzHz Mesih'in şöyle dediğini Kur'ân-ı Kerim nakleder:
    " Eğer onlara azab edersen, onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın); eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen Aziz ve Hâkim'sin" (Maide-118)
    Evet, Hz Mesih, azan, sapan cemaatinin durumunu Allah'a karşı ifâde ederken: "Eğer sen onlara azab edersen onlar senin kullarınEğer mağfiret edersen, Aziz ve Hâkim sensin " der Halbuki Efendimiz (SAV) için Kur'ân'ın ifâdesi şöyledir:
    Yani: "Habibim sen onların içindeyken ben onlara azab edecek değilim Aynı zamanda istiğfar ettikleri,(bana döndükleri)müddetçe onlara azab etmiyeceğim"

    Ayetten anlaşılıyor ki, Ümmet-i Muhammed'in iki mühim paratoner ve iki mühim seddi var Belâlar, bu paratonerlerle tesirsiz hale gelecek ve azaplar bu sedleri aşamayacaktır Birincisi: Maddî ve manevî şahsiyet-i maneviye-i Ahmediye'nin (SAV) içimizde bulunması -İlâ yevm'il kıyâmete Allah devam ettirsin! -İkincisi: Ümmet-i Muhâmmed içinde hakka, hâkikata sahip çıkan ve dâima Allah'a yönelen ehl-i hizmet ve ehl-i istiğfar bir zümrenin bulunması Bundan dolayı rahmetinden bekleriz - Allah bize, bilhassa toplu olarak azab etmiyecektir
    Hadis-i Şerif'e gelince, sahih hadis kitaplarında gördüğümüz şekliyle, Efendimiz (SAV) ümmetinin helâk olmaması için Allah'a (CC) çok yalvardı Bu yalvarmalarının en mühimi de Vedâ Haccı'nda, Arafat ve Müzdelife'de oldu Bu iki mübarek yerde o, Allah'ın ilhâm ettiği ölçüde pek çok şey diledi Hatta, kul haklarının affı için dahi yalvardı-yakardı Ancak, bu husus kabul edildi mi, edilmedi mi birşey diyemiyeceğim!
    Evet O Sultanlar Sultanı'nın, Ümmet-i Muhammed'in helâk olmaması mevzûunda pek çok yalvarış ve yakarışları olmuşdu Bunu Sahâbe-i Kirâm'a şöyle anlatıyor: "Ben, Rabbimden, benim ümmetimi helâk etmemesini istedim Rabbim benim bu duamı kabul buyurdu Dedi ki: "-Onların helâki kendi aralarında olacaktır Günah işledikleri zaman ben onları birbirine düşürecek ve vurduracağım"Ben bunun da kalkmasını diledim; ama Rabbim, bunu kaldırmadı" Evet, irâdeleri ile halledecekleri bu mesele kaldırılmamıştı Başka kavimler günah işledikçe semavî ve arzı âfetler onları kırıp geçirecek; ama, ümmet-i Muhammed cürüm işledikçe birbirine düşecek, ittihâd ve ittifâkları bozulacak, ihtilâflarla hırpalanacaklar İşte, Resul-i Ekrem (SAV) bunun kalkmasını Rabbisinden çok diledi; ancak, Cenab-ı Hak -hikmetini kendi bilir- bunu kaldırmadı

    Bir de şu hususu, bir ayetin işâreti, ehl-i keşif ve tahkikin beyanı olarak arz edeceğim! Bir yerde az dahi olsa, Kur'ân-ı Muciz'ül-Beyan'a, dine ve diyanete samîmî hizmet varsa ve orada ehl-i hakkın mağlub olma endişe ve tehlikesi de bulunmuyorsa, bu işi yapan cemaat, paratoner gibi belâların def-u refine vesile olacaktır Evet bu şekilde dine hizmet eden, on tane samimi adam olsa, bunlar paratoner gibi belâları kırıp def-u refine vesile olacaktır Ama; ehl-i hak mağlûb ise, Allah'ü Teâlâ veTekaddes Hazretleri onları da sarsacakttr..
    İşin en doğrusunu Allah bilir !...




  • LEY hatlarının önemi !

    Sadece Ezoterizm’de dile getirilen bu enerji merkezleri ile artık bilimsel çevreler de yakından ilgilenmeye başladı. Batı dünyasında Ley Hatları’na ilişkin gündeme gelen en son konu, kutsal coğrafik merkezlerle (kozmik tesirlerin biriktiği ve yansıtıldığı yerler) ilgili bilinmeyenlere ışık tuttu.

    Batı dünyasının Ley Hatları adını verdiği akışkan özellikli enerji kanallarıyla yeryüzünün örülmüş olduğu artık kesin olarak biliniyor. “Dünya enerjisi”, “Telürik Enerji” veya “Küresel Biyoenerji” gibi isimler de alan bu hatlar, yerkürenin manyetik gücünden farklı olarak, dünyayı yerküre üzerindeki belirli doğrusal çizgilerle dolaştığı varsayılan bir enerji türüdür. Bu terim ilk kez 1925 yılında bu hatları “yeniden” keşfeden İngiliz araştırmacı Alfred Watkins tarafından kullanıldı.

    Bu enerjinin canlı ve cansız maddeler üzerinde fiziksel etkiler meydana getirdiği istatistiksel verilerden elde edilebilmiştir. İnsan zihni üzerindeki etkileri çok yoğun olan bu enerjinin özellikle psişik enerjiyle etkileşim içinde olduğu, hatta psişik çalışmalarda başarıyı artırıcı bir fonksiyonu meydana getirdiği ileri sürülüyor. Mitolojilerde geçen kutsal ırmaklar, aslında bu ley hatlarını yani yerküre “çakraları”nın haritasını ifade ediyor. Bu haritayı çok iyi bilen ve bu enerjiden psişik ve fiziksel faaliyetlerde yararlanabilen Mu ve Atlantis halkları da, kıtalarından göç etmek zorunda kaldıklarında rastgele yerlere değil, bu enerjinin yoğun olduğu bölgelere göç ettiler. Bu bölgeler şunlardı;

    1.Orta Asya. Özellikle Tibet, Gobi ve Doğu Türkistan arasında kalan bölge
    2.Mısır
    3.Yucatan
    4.Arjantin’in kuzey bölgesi
    5.Anadolu

    Mısır ve Tibet gibi eski uygarlıklar bu ley hatlarını biliyor ve bu yerlerde, özellikle de kesişme noktalarında mabetlerini inşa ediyorlardı.

    Eski Hint Ezoterizm’ine göre dünyamızda da insan bedenindeki gibi 7 enerji giriş ve dağılış noktaları mevcut. Bunlar ley hatlarının kesişme noktaları. Bunların tamamı henüz tam kapasite ile çalışmıyor bu bilgilere göre. İşte tam kapasite ile çalışma gerçekleştiğinde
    beklenen uyanış meydana gelecek ve “Altın Çağ” başlayacak. Bu mitolojilerde ve toplum geleneklerinde de sembolik olarak dile getirilmiştir.

    Bir zamanlar Spiritüel Coğrafya’nın en uygun olduğu bölge Mısır’da idi. Bu enerji sırasıyla Delfe, İsa Peygamber’in doğacağı yer olan Kudüs ve Kabe’nin bulunduğu Mekke’ye kaymıştır. Son üç dinin gelişinden sonra bu merkez, tekrar yer değiştirdi ve bunun haricinde
    irili ufaklı merkezler ortaya çıktı. Hint’te Meru Dağı, Tibet’te Himalayalar’ın güney eteklerindeki noktalar, Delf’te Onfolos Dağı, Musa Peygamber’in Sina Dağı, Muhammed Peygamber’in(SAV) Hira Dağı, İsa Peygamber’in Zeytinlik Dağı, Çanakkale’deki Troya kentinin bulunduğu tepe, Bursa’da Uludağ, yedi tepeli İstanbul`un belirli bölgesi bu kutsal coğrafyanın noktalarına denk gelen merkezlerdi. Hangisinin hala işler olduğu hakkında kesin bir bilgi mevcut değil.


     Kayıp kıta ' MU ' ,Maya Kehanetleri 2012, Dünyanın sonu , İlk İnsan vb. konular




  • Arkadaş ugrasıyor okadar güncel tutalım görcez artık ya 2012 de bu konuları görür bir tebessümlere bakarız yada ölü oluruz :D
  • The Truth konusuna da bekleriz arkadaşlar orda da acaip şeyler dönüyor
  • quote:

    Orijinalden alıntı: YodaTheMaster

    The Truth konusuna da bekleriz arkadaşlar orda da acaip şeyler dönüyor

    hocam o konunun lınkını verebılırmısın
  • quote:

    Orijinalden alıntı: XII.Nicksiz


    quote:

    Orijinalden alıntı: YodaTheMaster

    The Truth konusuna da bekleriz arkadaşlar orda da acaip şeyler dönüyor

    hocam o konunun lınkını verebılırmısın


    Dikkat : Assasin's Creed oynamadıysan çok ağır spoiler içerir ona göre linke tıkla. Bu arada oyunu bilmeyenler için: olayların gerçeklerle en azından bilinen gerçeklerle bir alakası yoktur, tamamiyle oyunun hikayesi üzerine benim ortaya attığım bir teoriyle başlayan ve birkaç arkadaşın çok değerli yorumlarıyla gelişen ve bambaşka harika bir olaya dönüşen bir konudur.

    http://forum.donanimhaber.com/m_44920153/mpage_1/f_/key_//tm.htm#44920153




  • 
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.