ASELSAN’da üç mühendis peş peşe intihar etti. Jandarma raporu, ‘her birinin farklı yöntemlerle intihar ettiği’ni yazdı. Bunun üzerine savcılık dosyayı kapattı. Ancak Adli Tıp’ın raporu, gözleri yeniden bu üç mühendise çevirdi. Çünkü bu rapora göre, ölümlerden biri şüpheliydi. ASELSAN mühendisleri planlı bir cinayetin kurbanı mı? Daha da önemlisi, mühendisler hangi projelerde çalışıyordu?
Emrullah Erdinç / TEMPO
Tarih 7 Ağustos 2006. Üç gündür kendisinden haber alınamayan, ASELSAN’da çalışan makine mühendisi Hüseyin Başbilen’in otomobili, Ankara Pursaklar Ayancık yolu üzerinde bulundu. Başbilen, şoför koltuğunda kanlar içinde yatıyordu. 30 yaşındaki elektrik mühendisi Hüseyin Başbilen çoktan ölmüştü. Arabanın ön sağ koltuğunda, genç mühendisin yazdığı intihar mektubu ve alyansı bulundu. Otomobilin içinde, yerde, ucu kanlı ve üç santimetre açık olan falçata vardı. Jandarmanın tutanağına göre; maktulün sol bileği iki santimetre, boynunun sol tarafında iki santimetre falçatayla kesilmişti. Ölüm sebebi olarak kan kaybı gösteriliyordu. Jandarma, otomobilin içinde yaptığı aramada Başbilen’in çantasını da buldu. Soruşturma kapsamında elde edilen bilgilere göre çantada, Başbilen’in üzerinde çalıştığı milli tank projesiyle ilgili sunumların olması gerekiyordu. Ama bu dosyalar bulunamadı.
Çantadaki kayıp belgeler
Başbilen, ölümünden üç gün önce, 4 Ağustos 2006’ta, ASELSAN’da, Türkiye’nin savaş teknolojisinde dış bağımlılığını ortadan kaldıracak çalışmalarına ilişkin bir sunum yapacaktı. ODTÜ mezunu makine mühendisi Başbilen, Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki üst rütbeli subaylarla uzun süredir ‘milli tank’ projesi üzerinde çalışıyordu. Sunumun ardından proje onaya gönderilecekti. Başbilen, o gün cep telefonunu evde bırakmıştı. Akşam eve dönmeyince, eşi, ASELSAN’ı aradı. Gülsen Başbilen, eşinin işe gelmediği yanıtını alınca, polise Hüseyin Başbilen’in kayıp olduğunu bildirdi. İntihar haberi üç gün sonra geldi. Başbilen, “Elveda'' diye başladığı son mektubunda karısından hakkını helal etmesini istemişti. Açılan soruşturma, ‘normal intihar vakası’ ibaresiyle savcılık tarafından kapatıldı. Ama Başbilen ailesi, onun intihar ettiğine inanmadı ve dosyanın kapatılmasına itiraz etti. Başbilen, 10 yıldır ASELSAN’da çalışıyordu. Birçok projenin içinde yer almıştı. Özellikle suikast silahı ‘kanas’ üzerinde uzmanlaşmış bir isimdi. İmza attığı projeler arasında F-16 savaş uçaklarında sinyal kırıcı sistemi de bulunuyordu. Başbilen, tank projeleri üzerinde de çalışmaya başladı. Bu arada Milli Savunma Bakanlığı, Şubat 2006’da, yurtdışından 1000 adet tank alımını kapsayan ‘Yeni Nesil Tank Alımı Projesi’nden vazgeçti. Yerine, ASELSAN ile ‘milli tank’ projesi çalışması başlatıldı. Başbilen bu çalışmalarda gönüllü yer aldı; sinyalizasyon ve sofistike elektrik aksam konusunda projeler geliştirdi.
Evlenmek üzereydi
ASELSAN’ı sarsan ikinci haber, 17 Ocak 2007’de geldi. Bu kez intihar eden Halim Ünsem Ünal’dı. ASELSAN’da bir süre çalıştıktan sonra görevinden ayrılan Ünal’ın cesedi, Ankara’da Eymür Gölü kenarında bulundu. Otopsi raporuna göre Ünal, kafasına sıkılan tek kurşunla ölmüştü. Bu vaka da savcılık dosyasına ‘intihar’ olarak geçti. Ünal öldüğü gün, savunma sanayi ile ilgili bir seminere katılacaktı. Ünal, ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden, 2000 yılında ‘şeref öğrencisi’ unvanıyla mezun oldu. Mastırını tamamlayarak aynı bölümde doktorasına devam etti. Genç mühendis, ASELSAN’ın yan kuruluşu Mikes’te elektronik mühendisi olarak çalışmaya başladı. F-16 savaş uçaklarının modernizasyonuyla ilgileniyordu. Yurtdışında savaş teknolojileri alanında çalışan şirketlerden iş teklifleri alıyordu. Ama hepsini geri çevirdi. Mikes, Ünal’ı önemli bir göreve atadı; 2011 yılına kadar Amerika’da kalarak Türk - Amerikan ortak yapımı F-16 savaş uçaklarının modernizasyonunda çalışacaktı. Ünal’ın ölümünde asıl şüphe çeken durum, onun birkaç gün içinde evlenecek olmasıydı. Cesedi 17 Ocak’ta bulunmuştu. Düğünü ise üç gün sonra, 20 Ocak’taydı. Gerçi Ünal, 15 gün kadar psikolojik tedavi görmüştü, ama düğüne üç gün kala intihar etmesine bir anlam verilemedi.
Atladı mı, itildi mi?
Ünal’ın ölümünden dokuz gün sonra yeni bir intihar vakası polise bildirildi. İntihar eden yine ASELSAN mühendislerinden biriydi. ODTÜ mezunu Elektrik Mühendisi Evrim Yançeken, 26 Ocak 2007’de, Ankara Batıkent’te oturduğu binanın arkasında ölü bulundu. Olay yeri incelemelerine göre; 26 yaşındaki Yançeken, oturduğu apartmanın yedinci katından atlamıştı. Yançeken’den geriye bir intihar mektubu kaldı. Mektubunda, “Artık dayanamıyorum. Psikolojim çok bozuldu. İntiharımdan kimse sorumlu değil'' yazmıştı. Onun da dosyası ‘normal intihar’ ibaresiyle kapatıldı.
Hepsi şifre çözücüydü
Hüseyin Başbilen, Halim Ünsem Ünal ve Evrim Yançeken, özellikle şifre çözme konusunda uzman mühendislerdi. ASELSAN mühendisleri, uçak tanıma sistemlerinin ‘millileştirilmesi’ ve ABD güdümlü elektronik sistemlerinin kontrol dışı bırakılması çalışmalarını yürütmüşlerdi. Üç mühendisin üzerinde çalıştığı ikinci proje daha da önemliydi: Amerika, başta Türkiye olmak üzere birçok ülkeye her yıl geliştirdiği yeni silah teknolojilerini satıyor. Sattığı teknolojinin kontrolünü ise bırakmıyor. ABD istediği zaman, uydular aracılığıyla verilebilen talimatla, uçakları savaş dışı bırakabiliyor. İşte, ‘intihar’ ettikleri ileri sürülen bu mühendisler, altı ay gibi kısa bir sürede, uçak tanıma sisteminin hâkimiyetini Türkiye lehine çevirmeyi başardı. Aynı zamanda ABD’nin uydular aracılığıyla gönderdiği sinyallerle savaş araçlarını saf dışı bırakma sistemini de çökertti.
Adli Tıp ‘cinayet’ dedi
Mühendislerden Hüseyin Başbilen’in ailesi, oğullarının ölümünün cinayet olduğu iddiasıyla savcılığa başvurarak, Adli Tıp uzmanlarından yeniden rapor alınmasını talep etti. Sincan Ağır Ceza Mahkemesi, Adli Tıp Kurumu’nda intihar vakalarını inceleyen 1. İhtisas Kurulu’na, Başbilen’in ölümünden sonra tutulan tüm raporları, olay yeri inceleme tutanaklarını ve otopsi raporunu gönderdi. Ama 10 uzmanın hazırladığı rapor kafaları iyice karıştırdı. Kuruldaki uzmanlardan üçü intihar kararına itiraz ederek, rapora şerh koydu. Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu’nun raporuna göre Başbilen, boynunda ve sol el bileğindeki kesikler sonucu damar açılmasına bağlı dış kanamayla ölmüştü. Üç uzman, Başbilen’in boynu ve bileğindeki kesiklerin ‘maktul tarafından yapılamayacağını ve yapılsaydı Başbilen'in ellerine mutlaka kan sıçramış olması gerektiğini’ savundu. Çünkü Başbilen’in elinde kan izi yoktu. Onlara göre, cinayete kurban gitmişti. Savcılık her üç intihar vakasını yeniden incelemeye aldı; cinayet şüphesiyle dosyayı inceliyor. Şüpheli intihar konusu TBMM’ye de taşındı. MHP, ‘ASELSAN’da meydana gelen ölümlerle ilgili’ komisyon kurulmasını istedi. Bu arada ASELSAN da konuya ilişkin, internet sitesinden bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Olaylar hakkında adli makamlarca tüm soruşturmalar gerçekleştirilmiştir. Araştırmalarda ölüm nedenlerinin intihar olduğu belirlenmiş ve olaylar arasında ilişki tespit edilmemiştir. Anılan personelin (Halim Ünsem Ünal) psikolojik tedavi gördüğü ailesince açıklanmış olup raporları ilgili hastanelerde bulunmaktadır. Olaylarla ASELSAN'ın ilgisi yoktur'' denildi.
Yanıt arayan sorular
Başbilen’in ailesinin avukatı Birgül Güven ile konuştuk. Güven, ölümlerin ardında soru işareti kalmaması için, savcılığın özel bir soruşturma yürütmesi gerektiğini belirterek, “Hüseyin Başbilen’in ölümünün üzerindeki soru işaretlerin kalkması için başta öldüğü günden itibaren altı aylık telefon kayıtlarıyla, bilgisayarındaki belgelerin incelenmesi gerekir. Ailesinin avukatı olarak bu davayı sonuna kadar götüreceğiz'' dedi.
Başbilen ailesi şu üç sorunun yanıtını arıyor. 1- Hüseyin Başbilen’in intihar ettiği otomobilden iki paket sigara çıktı. Yapılan parmak izi araştırmasında, paketlerin üzerinden Başbilen’in dışında birisinin daha parmak izi bulundu. Bu kişi hiç tespit edilemedi. 2- Brifing vermeye giden Hüseyin Başbilen’in çantasında, üzerinde çalıştığı projeyle ilgili sunum bulunamadı. 3- Başbilen’in vücudunda onca bıçak izi olmasına karşın, neden ellerinde hiç kan izi yok?
Hüseyin Başbilen’in babası Vehbi Başbilen: “Bu, kesinlikle bir cinayettir''
ASELSAN mühendisi Hüseyin Başbilen, 7 Ağustos 2006 tarihinde Ankara Pursaklar-Ayancık yolu üzerinde aracının içinde ölü bulunmuştu. İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda görevli 10 bilirkişinin üçü olayı intihar olarak nitelendirdi. Oğlunun öldürüldüğünü söyleyen baba Vehbi Başbilen ile hac dönüşünde konuştuk.
TEMPO: Oğlunuzun intihar etmediğinden nasıl bu kadar eminsiniz? Vehbi Başbilen: Çünkü oğlumu tanıyorum. Bu, kesinlikle bir cinayettir. Daha iki ay önce düğününü yaptım. Annesiyle son konuşmasında evine aldığı halıdan söz etmiş. İntihar edecek kişinin eli kolu bir işe varmaz. Yaşama tutkuyla bağlı bir çocuktu.
T: Sizinle ilişkileri nasıldı? V.B.: Evlenene kadar bizimle yaşadı. İlişkilerimiz çok iyiydi. Çok çalışkandı, düzenli bir hayatı vardı. Akşam yemeğinde bile bilgisayarının karşısında olur, çalışmasına devam ederdi. İşinde bazı bilgilerin gizli olduğunu biliyorduk. İşiyle ilgili çok fazla ayrıntı paylaşmazdı, ama odasına rahat girip çıkardık. Eve biraz geç gelecek olsa mutlaka haber verirdi.
T: Gelininiz, oğlunuzun psikolojisinin bozuk olduğunu ve bu nedenle intihar ettiğini söylemiş. V.B.: Eşi, ‘depresyondaydı’ diyor. Ama bu depresyonun sebeplerini de açıklayamadı.
T: Oğlunuzun aracı bulununca sizi olay yerine çağırmışlar. Oradaki gözlemleriniz neydi? V.B.: Haber geldiğinde neyle karşılaşacağımı tahmin ediyordum. Olay yerine savcı ile gittik. Savcı, çocuğumun aracın içinde olduğunu ama kapılarının kilitli olduğunu, yedek anahtarın olup olmadığını sordu. Yedek anahtar yoktu. Kapıları, camı kırarak açtılar. Bileği ve boynu 2 cm kesilmişti. Fakat hiçbir yere kan sıçramamıştı. Hadi intihar etti diyelim; benim oğlum silah uzmanı. Alnına dayayıp tek seferde kendini öldürebilirdi. Neden hem bileğini hem de boğazını kesip böyle acı veren bir ölümü seçsin ki?
T: Borcu olduğu için intihar ettiği de ileri sürüldü. V.B.: Oğlumun bankada dünya kadar altını, arabası, iyi bir işi ve maaşı var. Bu imkânsız.
T: İnançlı biri miydi? V.B.:Oruç tutardı. Cuma namazlarını kaçırmazdı. Bu nedenden dolayı bile intihar etmez.
T: Oğlunuzu kim öldürdü sizce? V.B.: Bunu bilmiyorum. Ben de devlete soruyorum. Çocuğumu kim, niye öldürdü?
T: Davaya ilişkin sizin bundan sonraki tutumunuz nasıl olacak? V.B.: Eğer soruşturma genişletilmez ve bu noktada sonlanırsa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gideceğiz. Bizim talebimiz bunun bir cinayet soruşturması olarak görülmesi. O öldürüldü. Mezarının başına Türk bayrağı koydum. O, bu vatan için şehit düştü. Bana, ‘oğlunuz öldürüldü’ desinler yeter. O öldürüldü, hem de öldürülmeden önce başka yerde sorgulandı.
T: Sorgulandı mı? V.B.: Rahmetli, sürekli benim rüyama girip bunu söylüyor. Ben Hac’dan yeni döndüm, orada sürekli bu gerçeklerin açığa çıkması için dua ettim.
acaba cinayetse katiller bulunamıcak ve emniyet zarar görücek olduğundan mı intihar deniyor?
Kimin öldürdüğü apaçık ortada.Projeden kim zarar görüyorsa Anlayan anladı Yazık oldu böyle yaratıcı böyle dahi beyinlere
Pisi pisine öldü adamlar.
quote:
Orjinalden alıntı: ogameci
Emrullah Erdinç / TEMPO
Tarih 7 Ağustos 2006. Üç gündür kendisinden haber alınamayan, ASELSAN’da çalışan makine mühendisi Hüseyin Başbilen’in otomobili, Ankara Pursaklar Ayancık yolu üzerinde bulundu. Başbilen, şoför koltuğunda kanlar içinde yatıyordu. 30 yaşındaki elektrik mühendisi Hüseyin Başbilen çoktan ölmüştü. Arabanın ön sağ koltuğunda, genç mühendisin yazdığı intihar mektubu ve alyansı bulundu. Otomobilin içinde, yerde, ucu kanlı ve üç santimetre açık olan falçata vardı. Jandarmanın tutanağına göre; maktulün sol bileği iki santimetre, boynunun sol tarafında iki santimetre falçatayla kesilmişti. Ölüm sebebi olarak kan kaybı gösteriliyordu. Jandarma, otomobilin içinde yaptığı aramada Başbilen’in çantasını da buldu. Soruşturma kapsamında elde edilen bilgilere göre çantada, Başbilen’in üzerinde çalıştığı milli tank projesiyle ilgili sunumların olması gerekiyordu. Ama bu dosyalar bulunamadı.
İntihar eden bir insan sol bileğini ve boynunun sol tarafını nasıl kesebiliyor bunu çocuğa söylesen kahalarla güler sana. Bir diğer şeyde bu mühendisler Türkiyenin ileri gelen mühendislerinden yani parmakla gösterileceklerden her türlü imkanları servetleri olanakları var neden intihara kalkışsınlar. Biz burda nasıl intihar değil cinayet diyebiliyorsak emniyetin gözde elemanlarıda bunu pekala biliyorlar ama düzeneğe uymak zorunda kalıyorlar eğer çıban başlık yaparsa işinden ekmeğinden olacağını bildiği için nasıl yazıldıysa onu oynamak zorunda kalıyor. Türkiyede Cumhuriyeti ilan edildiği tarihten bu ayan bu olaylar yaşandı ve yaşanmayada devam edecektir bunun önüne neden geçemiyoruz çünkü Türkiyede çıkarcı çok ileri gelen insanlar var o şer......ler yüünden bu ülke iki adım öteye bgidemiyor saolsunlar Devlet adamlarımızda onların oyunlarını bozacağına çankayada respsiyon düzenliyor böyle bi ülkede yaşıyoruz işte. Geçmiştede Aselsan mühendizleri intihar etti o dönemdede araştırmalar yapıldı olayın için dış güçlerin olduğu ıspatlandı ama kimse üzerine gidemedi veya gitmedi. Halbuki biz Şanlı osmanlı tarihine sahip Türk ecdatlarıyız dış güçlere boyun eğmemeliyiz bunu gel sen sömürücülere boyun eğenlere anlat. Yazık oluyor bu genç mühendislerimize buna artık birilerinin dur demesi gerekiyor.
yeni gelen arkadaşlarımızın okuması için uplıyorum.
quote:
Orijinalden alıntı: ogameci
yeni gelen arkadaşlarımızın okuması için uplıyorum.
bu millet böyle uyudukça daha çok ölen olur. şimdi burada kötü kötü konuşacağım. bu dünyada artık adalet kalmadı. bizde zaten hiç olmamıştı...
quote:
Orijinalden alıntı: fLaVa
bu millet böyle uyudukça daha çok ölen olur. şimdi burada kötü kötü konuşacağım. bu dünyada artık adalet kalmadı. bizde zaten hiç olmamıştı...
Dünyanın adaletli olduğunu kim söyledi ki aksini savunuyorsun?
deşifre de izledim bu konuyu sanırım.
hangisi olduğunu hatırlamıyorum ama bir mühendis ordan ayrılmış; evde elini silah yapıp, şakağına dayayıp ateş ediyormuş.(babası, beyninin intihar için yıkandığından şüpheleniyordu). ailesine hiç bişey anlatmamış; psikolojik olarak destek almasını sağlamaya çalışmışlar, yine doktora hiç bişey söylememiş. babasına "güvende değilim, askere gitmek istiyorum, orda güvende olurum." demiş; askere gitmiş,sonra nişanlanmış mutluymuş, ama nedense intihar etmiş. sanırım rahmetli "Halim Ünsem ÜNAL" olmalı, çünkü aselsanın en alttaki açıklamasını buldum.
babasının, oğlunun elini silah yapıp ateş etmesi olayını söylemesi oldukça düşündürücü geldi bana. aselsan 7 yıl önce istifa etti demiş; ama bu üçüncü maddeyle ilgili Halim Ünsem ÜNAL'ın babasının yaptığı açıklamada oğlunun ASELSAN'dan istifa edip ASELSAN'ın alt kuruluşu olan ve yine ASELSAN'a ait olan uçak yazılımlarıyla ilgili şirkete işe girdiğini ve ölene ya da öldürülene kadar da orada çalıştığını, ASELSAN'ın yaptığı bu açıklamanın çok saçma olduğunu belirtmiş.
Aselsan Kamuoyu Açıklaması
ASELSAN hakkında basında yer alan haberler üzerine yapılan açıklama:
1. Yazılı ve görsel basında yer alan ASELSAN’da ard arda üç intihar olduğu haberleri, kurumumuzun toplumsal imajını yıpratmakta ve basın yolu ile kamuoyuna yanlış mesajlar verilmektedir.
2. 04 Ağustos 2006 tarihinde Hüseyin BAŞBİLEN ve 24 Ocak 2007 tarihinde Evrim YANÇEKEN adlı çalışanlarımız vefat etmişlerdir.
3. 16 Ocak 2007 tarihinde vefat eden Halim Ünsem ÜNAL personelimiz olmamasına rağmen haberlerde bu şekilde yer almıştır. Kurumumuzda mühendis olarak sadece 6 ay görev yapan ÜNAL, 31 Aralık 2000 tarihinde (7 yıl önce) istifa etmiştir.
quote:
Orijinalden alıntı: fLaVa
bu millet böyle uyudukça daha çok ölen olur. şimdi burada kötü kötü konuşacağım. bu dünyada artık adalet kalmadı. bizde zaten hiç olmamıştı...
+1
almanya oldurdu
quote:
Orijinalden alıntı: Gny*
Pisi pisine öldü adamlar.
Pisi pisine öldürüldü adamlar .
cem garipoğlunun hikayesi daha güzel. bunları okumak çok uzun sürer
quote:
Orijinalden alıntı: Teodorr
cem garipoğlunun hikayesi daha güzel. bunları okumak çok uzun sürer
Evet evet bunda karı kız falanda yok.Çok gizemli sıkar bu bizi.
quote:
Orijinalden alıntı: oreilly
almanya oldurdu
Almanya olduramaz ya
aynen deşifrede bende izlemiştim üstünden baya zmn geçti.yazık aileler perişan en iyi okullarda okut evladını tam hayatı düzene girsin intihar etsin yokyabu kadar kolay mı bunun üstünü kapamak.Türkiye böyle giden gidiyor yapanın yanına kar.Olan kime oldu şimdi
size net bir şey diyeyim....silah şirketleri elin siyonist yahudilerin elinde biliyorsunuz bunu artık...bu adamlar diyorki kardeşim ben ekmeğimle oynatmam...oynarsanız ya kalp krizi ya trafik kazası yada direkmen suikaste uğrarsınız....
quote:
Orijinalden alıntı: StummScream
quote:
Orijinalden alıntı: fLaVa
bu millet böyle uyudukça daha çok ölen olur. şimdi burada kötü kötü konuşacağım. bu dünyada artık adalet kalmadı. bizde zaten hiç olmamıştı...
Dünyanın adaletli olduğunu kim söyledi ki aksini savunuyorsun?
dünyada adalet kalmadı cümlesini dünyanın tamamında adalet kalmadı olarak algılıyorsan tebrik ederim seni. dünyanın hiç bir yerinde kalmadı diyorum. ülkelerden tut en küçük köye kadar. fakat insanlar adaletin olduğu zamanları gördü...