Şimdi Ara

İnsanoğluna son sesleniş

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
2
Cevap
0
Favori
211
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Sizi bu kitapla tanıdım; teninizin normalde yeşil olmadığını, bu kadar atik ve güçlü olmadığınızı, savaşmak ve gezegenleri talan etmek dışında bir hayatınızın olduğunu bu kitapla öğrendim

    Adım Beyaz Yaldız. Yani siz insanların dilinde bu anlama geliyor. Benim dilimde adımı söylemeye çalışırsanız sadece böğürmeyle kusma arası bir ses çıkarabilirsiniz, bizim sizden dört kat fazla ses telimiz olduğu için normal bu. Aroratian gezegeninin bilimadamlarından biriyim. Biraz kadınsı bir isim, biliyorum, çocukken çok dalga geçerlerdi, ergenlikten sonra tüm yaşıtlarımdan daha uzun ve kalın boynuzlarım olunca, dört kolumun her biri diğer çocukların kollarından iki kat kalınlaşınca, bu alaylar birden kesildi tabii. Her neyse, bunları niye anlatıyorum ki size. Şimdi nerden aklıma geldi bunlar...
    Yaklaşan silah seslerini duyuyorum. Tankların ve patlamaların seslerini. Birkaç dakika sonra burada olacaksınız, siz insanlar, yani Koloni Savunma Güçleri’ne bağlı askerleriniz. Siz gelmeden kendimi öldürmüş olacağım, canlı yakaladıklarınıza yaptıklarınızı biliyorum. Bir deney nesneniz olmayacağım. Hoş, biz de sizinkilere pek farklı davranmadık bugüne kadar, darılmaca yok, hepimizin elinde kan var.

    Dilinizi öğrenmek
    Evet şu an bir insan sesi duyuyorsunuz, dilinizi mükemmel konuşuyorum öyle değil mi? Komutanlarım bana tüm düşman ırkların dillerini öğrenme emri vermişti, sizi anlamak, zayıf noktalarınızı ortaya çıkarmak için faydalı olacağını düşündüler. Yalnızca sizin dilinizi değil, yirmi yedi farklı dili mükemmel konuşabilirim. Bu kadar çok ses teline sahip olmanın avantajları oluyor elbette.
    Dilinizi öğrenmek sadece zayıflıklarınızı öğrenmeme yardımcı olmadı, sizi çok daha yakından tanımamı sağladı. İki ay önce elime geçen bir kitap bu konuda bana çok şey öğretti. Kapağında ‘Yaşlı Adamın Savaşı’ yazıyordu, önce bu isme bir anlam verememiştim, ama John Perry isimli askerin anılarını okudukça, bu ismin çok doğru seçilmiş olduğunu anladım. Sizi bu kitap sayesinde tanıdım, teninizin normalde yeşil olmadığını, bu kadar atik ve güçlü olmadığınızı, savaşmak ve gezegenleri talan etmek dışında bir hayatınızın olduğunu bu kitapla öğrendim. Ölüme yaklaşacak kadar yaşlandığınızda sizi orduya aldıklarını, orada bedeninizi bu yeşil, sadece savaşmak için tasarlanmış bedenle değiştirdiklerini, sizi gezegenden gezegene gönderip başka ırkları öldürmeye zorladıklarını, bunun ruhunuzda açtığı yaraları, ah, evet, bir ruhunuzun olduğunu başka türlü hayal bile edemezdim. Sizin de aşık olduğunuzu, dostlarınızın olduğunu, biz Aortarlar gibi sevdiğinizi ve sevildiğinizi... Bu kitabı okuyana kadar sizlerin sadece birer ölüm makinesi olduğunuzu sanırdım. Bu yüzden askerlerimiz vücutlarınızı ışın toplarıyla eritirken ya da zehirli tükürüklerimizi suratınıza boca ederken, kainatı böceklerden temizliyormuşuz gibi hissederdim. Sizin de bizim için aynı böyle hissettiğinizi, bizim hakkımızda hiçbir şey bilmediğinizi, yine bu kitabı okurken öğrendim.
    Şimdi bu ses kayıt cihazına bu cümleleri bu yüzden fısıldıyorum. Az önceki bombardımanda ikiye ayrılan bir direk karnıma saplandı ve beni duvara çiviledi. Mavi kanımın oluk oluk akışını seyrediyorum şu an. Gene de saatlerce yaşayabilirim, bedenim kanı çok çabuk yeniler, ama askerleriniz yaklaşıyor ve ben onlara canlı yakalanmayacağım. Ama belki içlerinden biri bu ses kayıt cihazını bulacak. Benim o parçalanmış askerin üzerinde, ‘Yaşlı Adamın Savaşı’ isimli o heyecan verici, sürükleyici kitabı bulduğum gibi... Bu cümleleri dinleyecek ve benim sizi tanıdığım gibi o da Aroratları tanıyacak. Sizler gibi bir anne babadan doğduğumuzu, kurşunlarınızın canımızı yaktığını, bizi öldürdüğünüz zaman bir babayı, bir evladı, bir dostu, bir sevgiliyi öldürüyor olduğunuzu, sizden farklı görünsek, sizden farklı yaşasak da, bizim de hayatlarımızın anlamlı ve değerli olduğunu düşünecek.... Bu belki bir şeyleri değiştirecek. ‘Yaşlı Adamın Savaşı’nın beni değiştirdiği gibi, belki fısıldadığım bu cümleler de onu değiştirecek. Ya da belki hiçbir şey değişmeyecek ama en azından son nefesimi verecek olduğum şu anda, elimden geleni yaptım diyerek öleceğim. Evet, elimden gelen sadece bu...
    Tankların sesleri ve askerlerinizin bağrışmaları yaklaşıyor. Birkaç adım ötedeler artık. Bense sadece John Perry’i düşünüyorum şu an. Yaşlı Adamın Savaşı’nın kahramanını. Kitabın üzerinde John Scalzi yazıyordu ama bu anılar John Perry’nin anıları, benim için önemli olan da bu. Onu sevdiğimi itiraf etmeliyim. Zekasını, dostlarına verdiği değeri, en çok da beni sayfalar boyunca güldüren espri yeteneğini... Karısına olan aşkını, girdiği savaşlardaki cesaretini ve vicdanını asla kaybetmeyişini. Yalnızca zayıflıklarınızı öğrenmek için başladım okumaya, ama uzun zamandır okuduğum en eğlenceli kitaplardan biri oldu. John Perry ile dost olabileceğimi hissettim. Bir başka zamanda, başka koşullarda tanışsaydık, belki insanlar ve Aoraratlar birbirini severdi. Görünüşümüz ve yaşam tarzımız dışında öylesine benzeşiyoruz ki... Halbuki her iki taraf da birbirini tanımaya hiç çalışmadan, bombalar fırlatmayı tercih etti. Bu açıdan da maalesef benzeşiyorduk. Ama siz bunu bazen kendi gezegeninizde bile yapıyorsunuz, öyle değil mi? Sizden farklı olanların üzerine onları tanımaya çalışmadan bombalar yağdırıyorsunuz. ‘Yaşlı Adamın Savaşı’ bana bunu da öğretti.

    Bin renkli meyve bahçeleri
    Belimin altında olan kollarımı artık oynatamıyorum. Kuyruğum çoktan beridir hareketsiz. Canım çok yanıyor, o kadar çok ki bu işkence bir an evvel bitsin istiyorum. Oysa size anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki... Üç Yıldız Şenliklerimizi, ata sporumuz Arakachi’yi, bin renkte meyve bahçelerimizi, siz bombalamadan önce kainatın en zengin kütüphanelerinden biri olan Saray Kütüphanemizi, destansı aşk hikayelerimizi ve aylarca süren şiir festivallerimizi, boynuz bileme ritüellerimizi, eminim ilginizi çekerdi. Ben bunları anlatamayacağım, ama umarım siz bir gün bir başka Arorat’a bunları sorarsınız. Aranızda John Perry gibi insanlar olduğu sürece, buna inanabilirim.
    Ayak sesleri artık tam tepemde. Çok Amaçlı Silahlarınızın kızıl ötesi ışıkları odada geziniyor. Koloni Savunma Güçleri’nin kedi gözlü askerleri birazdan beni fark edecekler. Artık gitmem lazım. Neyse ki üst kollarımı hala kıpırdatabiliyorum. Neyse ki silahımda son bir ışın topu hâlâ mevcut. Elveda hiç tanıyamadığım insan dostlarım. Elveda John Perry ya da John Scalzi, iki ismin mi vardı acaba, bunu hiç bilemeyeceğim... Umarım hayal ettiğin emekliliğe kavuşursun, bunu çoktan hak ettin.

    Radikal Kitap - Barış Müstecaplıoğlu
    http://www.ilknokta.com/kitap/133488/Yasli-Adamin-Savasi.html
     İnsanoğluna son sesleniş







  • Kitabı okudum ancak biraz abartıldığını düşünüyorum. Belki türe yeni başlayanlar için hafif anlatımıyla daha uygun olabilir.
    Buna benzer kitap arayanlara Joe Haldeman'ın Bitmeyen Savaş ve Bitmeyen Barış kitaplarını öneririm. Haldeman benzer konuları, bu kitaptan neredeyse 30 yıl önce çok daha gerçeğe yakın ve akılcı yazmış.
    Tabii büyük usta Robert A. Heinlein'in bildiğim kadarıyla kitabı yayınlanmayan ancak filmini izleyebileceğiniz Starship Troopers (Yıldız Gemisi Askerleri) bu türün en iyi örneklerinden.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.