Şimdi Ara

İnancımı Kaybettim

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
29
Cevap
4
Favori
1.043
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
7 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Biraz saçma gelebilir lütfen kusura bakmayın , kendimce nedenlerim .

    1-Evrim (Günümüzde evrime inanmamak çok saçma olur , anladığım kadarıyla bu bi Türkiyede var . Evrime inanıyor musun sorusu bile saçma bence. İnanmak bana göre inançlar üzerinden yapılan bir eylemdir .Evrim bir teoridir , bilinir . Birçok kanıt var bunun üzerine tartışmak bile yersiz) Şimdi bazı dindarlar (Taslaman gibi) evrimi dine uyarlamaya çalışıyor fakat yersiz çaba. Adem havva yaratılış olayı vs..

    2-Pozitif ateizm nedenleri ( Bazı yabancı yazarların görüşleri var , işte yaratıcı zaten olağanüstü bi varlık . Bunu illa bilimle çakıştırmak yanlış olur . Kısacası dini kitapları fen kitabı gibi okumak yersiz gibi anlayışlar var.Buna ben katılmıyorum gibi, pozitif ateizme göre yokluğu kesin gibi bir şey hatta kesin . Fifty fifty inanıyorum . Aslında azcık agnostikliğe kayıyorum bu noktada)

    3-Bu biraz saçma gelebilir , bana göre de mantıklı.Çok net bir bilgim yok bu madde hakkında. Neden Arabistan ? Neden Arapça ? Peygamberlerin isimleri neden Arapça ? (Yanılıyor olabilirim bu sadece herhangi 1 sebep) (Şimdi biri dicek 100bine yaakın peygamber gönderilmiş , nerden biliyorsun felan . Fakat somut olarak elimizde olanlar Yani ismi Kur'an da geçenler Arapça)

    4-Cevaplayamadığım sorular
    -----
    1 - Akil , Zeka , Fikir ,Düsünme görevlerini ve Bütün duygulari beyin denen organ yapmiyorda icimizde bedenden bagimsiz bir ruh varsa tamamen ona aitse ALKOL ve ya uyusturucu alan kisinin düsünme ve bütün bu yetenekleri ve duygulari neden etkilenir. Yoksa ruhdami alkolden etkileniyor ? Eger öyle ise Madde olmayan bu sey maddeden nasil etkilenir ?
    2-Bu kişiden kişiye göre yorumlanabilir deniliyor fakat net bi fikrim yok. Cennette huri ve şarap konusu ?
    3-Ömer Hayyam ın bir rubai si var , bu da çok anlamlı geldi . Yorumliyim kısaca , şimdi Allah kötülük yapanı cehenneme , iyilik yapanı cennete gönderiyor. Şimdi kötülük yapanı kötülükle cezanlandırdıktan sonra insandan ne farkı kalıyor ?
    4-Niyet konusu. Şimdi denilene göre önemli olan niyetmiş . Fakat ben biraz daha pragmatist düşünüyorum . Ortada bir gerçek var iyilik yaparsan cennete , kötülük yaparsan cehenneme gidersin. Basit bir matematik hakim . Ben diyelim çıkarcı düşünerek bir insana iyilik yaptım fakat maddesel olarak o insan sonuçta olumlu yönde etkilendi . Bu niye etkisiz bırkılıyor veyahut niyetli olandan az etkili ? Neden ortaya mizan gibi bir şey koyuyorsun , materyalist düşünülüyor yeri gelince fakat niyet niye bukdar ön plana çıkarılıyor ?
    5-Bebek ölümleri . Şimdi cennet dünyadaki güzelliklerin 1000 katındaan daha güzel bir şey değil mi ? Şimdi bebek doğarken ölüyor veyahut doğruktan birkaç ay sonra ölüyor , günahsız olduğu söyleniyor ve cennete gidiyor . Biz ise 50-60 sene yaşaayıp ölüyoruz. Bu haksızlık değil mi ? Niye bana seçim tanınmıyor . Düşün sen bebekken ölüm sonsuz derecede güzellikten kesin olarak mı yararlanmak istersin yoksa riske atıp altıüstü 50-60 yıl güzel yşayabileceğin bir şüpheli dünyada ekstra yaşamak mı istersin (cennet cehennem riskli ). ?
    6-Tanrı gibi olağanüstü bir varlık kendine neden ibadet edilme gereksinimi duyuyor ?
    7-Nisa 34 ? Dövün tavsiyesi.
    8-9- ... diye uzar . Daha aklıma gelmeyenlerde var . Ekleyen olursa sevinirim
    ----

    5-Kişisel Deneyimler , Manevi duygular
    Sınava tabi tutulduğumuz söyleniyor fakat şartlar kesinlikle eşit değil. Klişe olcak ama Afrikalı bir çocuk, hayatında hiçbir şey istediği gibi gitmemiş , bu insan tanrıyaa belki binlerce kez dua etmiş ve karşılık alamamış . Şimdi bu adama tanrıya nasıl inanabilir ? Mesela biz direk müslüman çevrenin içindeki bir çocuk olrak dünyaya geldik . Çoğumuz hristiyanlığı , budizmi vs hiçbilmiyor.Ne kadar şanslıyız ama demi (!) Bir hristiyan veyahut bir yahudi o çevredeyken nasıl zorluklarla müslüman olabilir ?(Şimdi akıl irade konusu söyleniyor bu konudaa fakat zaten ben olasılıklardan ve şartların eşit olmamasından dem vuruyorum . İllaki olanlar var tabiiki)

    6-Miras olayı.(Çok büyük bir neden , Tanrı 4 işlemde haata mı yapıyor?)


    Çok bilgili değilim bu konularda. Cevaplayabilenler varsa çok sevinirim. Madde ekleyenler olursa gene sevinirim.
    -----------------------------------------------------------------------------------------





    Tanrının yokluğu kanıtlanabilir mi ? Tanrı ve Entropi(Alıntı)

    İLK OLARAK TEİSTLER VE ENTROPİ YORUMU

    Termodinamikte, istatistiksel mekanikte ve informasyon teorisinde kullanılan temel bir kavram olan entropi ilk olarak termodinamiğin 2. yasasında ortaya çıkmıştır.
    1. yasa evrendeki toplam enerjinin sabit olduğunu ve enerjinin yok edilemeyeceğini söyler.
    Diğer bir tanımlama ile enerjinin korunumu yasası olarak da bilinir.
    Bu yasaya göre enerji değişik formlarda bulunabilir ve bu enerji çeşitleri yine birbirlerine dönüştürülebilir.
    Birçok enerji formu kayıpsız olarak ısı enerjisine dönüşürken, ısı enerjisinin dışardan destek olmaksızın, örneğin mekanik enerjiye kayıpsız olarak dönüşümü mümkün değildir.
    Kayıpsız olarak enerji dönüşümü geri dönüşümlü (tersinir) süreç olarak adlandırılır.
    Isı enerjisi, sıcaklığı yüksek olan cisimlerden düşük olanlara doğru akar.
    Bu süreç geri dönüşümsüzdür (tersinmez).
    Bir başka deyişle dışardan yardım olmadan düşük sıcaklıktaki cisimden yüksek sıcaklıktaki cisme ısı aktarmak mümkün olmaz ve de ısı enerjisinin diğer enerji formlarına dönüşümü %100 olamaz.
    2. yasaya göre tüm doğal ve teknik enerji dönüşüm süreçleri geri dönüşümsüzdür ve bu süreçlerin yönü hep olasılığı yüksek olan duruma doğrudur.
    Enerji farklarının azaldığı ve ortadan kalktığı durum olası durumdur.
    19. yüzyılda sanayi devriminin baş aktörü olan makineleri daha mükemmele ulaştırma isteği ile yapılan çalışmalar sırasında bilim adamlarının önünde beliren Hangi tür bir makine en çok verimle çalışır?, Kayıplar sıfırlanabilir mi?, Kayıpların kaynağı nedir? vb. sorulara yanıt bulmaya çalışılırken yapılan araştırmalar neticesinde yüzde yüzlük verimle çalışan bir makine üretmenin imkansız olduğu sonucuna varılmıştır.
    Çünkü ne türlü bir makine yapılırsa yapılsın makineye verilen enerji ile makineden başka bir şekle dönüştürülmüş olarak elde edilen enerji arasında sıfırlanamaz bir kayıp mevcuttur ve verilen enerjinin bir kısmı makine içi sürtünmeler vasıtasıyla ısıya dönüşmektedir.
    Kaybolan ısı ise hiç bir zaman enerji olarak tekrar elde edilemez.
    İfade edilen enerji kaybı, 1. yasanın ihlali şeklinde anlaşılmamalıdır.
    Kayıplardan kasıt, vardan yok olma şeklinde olmayıp, enerjinin ısı şekline dönüşüp kullanılabilir olmaktan çıkması, sistemin (makine. ortam, araç vb.) yapısına katılmasıdır.
    Bir süreç içinde gerekli toplam enerji sabit kaldığı halde, sürtünme ve benzeri temaslar yüzünden kullanılabilir enerji azalmaktadır ve bunun sonucu olarak yüzde yüzlük verimle çalışan bir makine yapılamamaktadır.
    İşte, kalitesi düşen enerji için kullanılan ölçüye "entropi" adı verilir.
    İş üretme yeteneğinde olmayan enerjinin evrende geri kazanımı mümkün olmayan biçimde artışı entropi ile ölçülür.
    Termodinamiğin 2. yasası, fiziğe geri dönüşümsüz olaylar düşüncesini getirmiştir.
    Bu kanuna göre fiziksel olgularda geri döndürülemez belirli bir eğilim vardır.
    Örneğin, bir bardak sıcak çay etrafına ısı vererek soğur ve hiç bir zaman çayımız verdiği ısıya kendiliğinden toplayıp eski haline gelmez.
    Yukarıdan serbest bırakılan bir top yerden sekip bırakıldığı yüksekliğe kadar çıkmayı başaramaz.
    Bir pervane ne kadar hızlı çevrilirse çevrilsin, çevirme işlemini bıraktıktan bir müddet sonra durur ve hiç bir zaman da sürtünmeye harcadığı enerjisini toparlayıp tekrar dönmeye başlamaz.
    Bir odaya sıkılan parfüm ilk önce yakın çevresi tarafından hissedilir, bir süre sonra karşı köşedeki kişi bile kokuyu alır, ama daha sonra koku gittikçe etkisini kaybeder ve parfüm zerrecikleri atmosferde dağılıp gider, geri dönüşsüz evrensel eğilimin etkisinde bir harekete mecbur kalır.
    Bütün bu sayılan süreçlerin ortak yanı; belirli bir doğrultuda, düzenden düzensizliğe, bütünden yayılmaya, kullanılır olabilirlikten kullanılamazlığa doğru yol almalarıdır.
    19. yüzyılda ilk kez R.Clausius bu evrensel eğilime entropi ismini vererek matematiksel bir ifadesini oluşturmayı başarmıştır.
    2. yasa, kısaca entropi artışı olarak özetlenebilir.Bütün varlıkların, eninde sonunda entropisi artmaktadır.
    Evrendeki olayların tümü yukarıda saydığımız gibi geri dönüşümlü olmayan olaylardır.
    Güneş bir bardak sıcak çay gibi ısısını tüketmektedir.
    İçinde bulunduğumuz Samanyolu Galaksisi ve diğer galaksiler bir odaya sıkılan parfümün zerrecikleri gibi birbirlerinden hızla uzaklaşmaktadır.
    Fiziğe göre doğa, gelişi güzelliği, ısıl eşitliği ve organizasyonun olmadığı, bileşenlerin birbirine karıştığı bir tek düzeliği,düzensizliği veya kaosu tercih eder.
    Böylelikle istatistiksel fizik Evrenin entropisi sürekli olarak artmakta mıdır? sorusunun yanıtını araştırır.
    Bu noktada şöyle bir soru sorulabilir; gözlemleyebildiklerimiz nesne ve olgular zaten entropi artışını onaylıyor, o halde evrenin entropisinin sürekli arttığını neden söyleyemiyoruz?
    Bu sorunun cevabı geniş bir açılım gerektiriyor fakat kısaca makro düzeyden mikro düzeye özetlemek gerekirse, ne evrenin tamamını gözlemleyebiliyoruz ne de evreni oluşturan en küçük parçacığı (kuant veya foton) daha fazla bölebiliyoruz.
    Dolayısı ile gözlemleyebildiklerimiz üzerinden gözlemleyemediklerimiz hakkında bilgiler çıkarıyoruz, buna kısaca bilim diyoruz.
    İşte burada güvenmekten başka çaremizin olmadığı bu metodun aslında tam bir kesinlikle güvenilir olmadığı ortaya çıkıyor.
    Evrenin entropisi sürekli olarak artmakta mıdır? sorusu bu güvensizliğin bir göstergesidir ama bunu azaltmanın veya güvenilirliği test etmenin/artırmanın başka yolları da vardır; İstatiksel fizik veya asıl konumuz olan istatiksel entropi.
    İstatistiksel fizikte entropi kavramının gelişimi ona yeni anlamlar kazandırmıştır.
    Buna göre entropi artık sadece enerjinin tüketimi esnasında kalitesinin düşmesinin bir ölçüsü değildir.
    İstatistiksel fizikte entropi aynı zamanda, sistemlerin düzenliliği (organize olmuşluğu) ile ilgili bir ölçü olmuştur.
    Buna göre doğal süreçler, termodinamik olarak meydana gelme olasılığı daha yüksek olan durumu tercih ederler.
    Sadece ısı değil, aynı zamanda örneğin havayı oluşturan oksijen, karbon dioksit, azot gibi moleküller de mekan içinde homojen bir biçimde birbirine karışırlar.
    Herhangi bir bileşeninin, bir dış etki olmaksızın yani kendiliğinden bir mekanın belli bir bölümünde birikmesi olasılığı son derece zayıftır ya da yok denecek kadar azdır.
    Bu bakış açısıyla Ludwig Boltzman İstatistiksel fizikte entropiyi, olasılık kavramını da gündeme getirerek doğal ve teknik süreçlerde geçerli olan termodinamik düzensizlik denklemini ortaya koymuş, ünlü Boltzmann bağıntısını elde etmiştir.
    Bir sistemde entropinin artışıyla sistemdeki düzensizliğin artacağı (organizasyonun kaybolacağı) ve tüm doğal ve fiziksel süreçlerde tersinmezlik yüzünden düzensizlik ve karmaşanın olasılığının hep en yüksek olduğu söylenebilir.
    Entropi kavramının istatistiksel fizikte Boltzmann bağıntısı ile gelişiminin ardından Dr. Claude Shannon tarafından İletişimin Matematiksel Teorisinde informasyon ile entropi kavramı arasında ilişki kurulmasıyla bu kavramın kullanımı hemen hemen tüm bilim dallarına yayılmıştır.
    İnformasyon; nesne, olay ve/ya kişilerle ilgili veri ve gerçeklerin işleme tabi tutulmuş bir formudur ve alıcı durumunda olan kişinin söz konusu sistem veya süreç hakkındaki bilgisini artırır, içinde bulunduğu belirsizliği azaltır.
    Ancak basit bir örnekle otobüs durağında yağmur altında bekleyenlerden birinin "yağmur yağıyor" şeklindeki iletisinin, aynı yağmurun altında bekleyen diğer insanlar için hiçbir informasyon değeri yoktur.
    İnformasyon bir eylem için kullanıma hazır duruma geldiğinde "bilgi" ye dönüşür.
    Günlük kullanımda yararlı veya işe yarar bilgi ile eş değer tuttuğumuz informasyonun anlamı fizikçi, iletişim uzmanı ve matematikçiler için biraz daha farklıdır...
    İletişim sürecinde informasyon, mesajlar aracılığı ile iletilir. Mesajlar resim, sözcük, nota vb. olabilir.
    Görüldüğü üzere teorinin başlığına bakılırsa ilk başta söylediğimiz entropi kavramı ile pek bir ilgisi yokmuş gibi durmaktadır.
    İlk bakışta termodinamikte sık sık geçen entropi kavramının iletişim teorisi ile ne ilişkisi olabilir diye bir soru akla gelebilir ancak bu ilişkinin sezgisel değil tümüyle matematiksel kanıtlara dayandığı ve özellikle bilgi işlem, otomasyon ve yapay zeka vb. teknik uygulamalar için bugüne kadar çok büyük başarılara katkıda bulunduğu söylenebilir.
    Dr. Claude Shannon'un 1948'de hazırladığı "The Mathematical Theory of Communication" adlı kitabında anlatılan iletişim teorisi, entropi ve informasyon kavramları arasında kurulan niceliksel ilişkiye dayandırılmaktadır.
    Bu teori, tüm informasyonun (mesajların anlamsal yönü hariç) açık/kapalı, evet/hayır veya 1/0 gibi biçimlere dönüştürülebileceğini göstermektedir.
    Shannon'un teorisinde informasyon belirsizlikle eş tutulmaktadır, biraz yanlış çağrışımlar yapsa da bu tespit doğrudur.
    "İnformasyon Miktarı = Başlangıçtaki belirsizlik-İnformasyon alındıktan sonraki belirsizlik" olarak ifade edilmiştir.
    Shannona göre bir olay hakkında bilgi edinilmesi, o olayın belirsizlik içermesi halinde söz konusu olabilir.
    Buna göre, ortaya çıkma olasılığı yüksek olayların meydana gelmesi fazla bilgi getirmemekte; aksine, olasılığı düşük olayların oluşması daha fazla bilgi gerektirmektedir.
    Bu çerçevede, belli bir alternatif durumun oluşma olasılığı, o durumu oluşturan işaret, sembol ya da sayının belirsizlik derecesini temsil etmektedir.
    Bu nedenle, kazanılan bilgi, giderilen belirsizlik miktarının dolaylı bir ölçütüdür.
    Shannon yukarıdaki yaklaşımla entropi kavramını, bir olayın alabileceği çeşitli alternatif durumların (değerlerin) beklenen değeri olarak matematiksel bir bağıntıyla tanımlamıştır.
    Bu tanıma göre de entropi belli birimlerle (bit, napier, desibel gibi) ölçülebilen niceliksel bir büyüklük olmaktadır.
    Böylelikle, bir rasgele sürecin entropisi hesaplanabilmekte ve söz konusu birimlerle ifade edilebilmektedir.
    Shannonun teorisindeki entropi(H ile ifade edilir) termodinamikte kullanılabilir ancak konumuz itibarı ile bir takım sınırlara sahiptir.
    Örneğin teoride gözlemci şarttır ve değişkenlerin herhangi bir sebeple değiştiğini varsayar, bunun nedenleri ile ilgilenmez.
    Konuya ilgi duyan ve az-çok bilgi sahibi olanlar için en genel açıklama ile, P,T ve C simetrilerinin neden ve nasıl kırıldığına dair bir şey söylemez diyebiliriz.
    Entropi kelimesine tekrar dönecek olursak, sözlükteki anlamı ile belirsizlik demektir.
    Belirsizlik ise her yerde ve her zaman kullanılan bir kavram olup bir sistemi tanımlamak için gerekli olan toplam informasyondan daha az bir informasyona sahip olunduğunda ortaya çıkar.
    Belirsizlik ve informasyon öyle yakın iki kavramdır ki bir deney hakkında edinilen informasyon yok edilen belirsizlik miktarına eşittir.
    Shannon entropiyi, "bir olasılık uzayının belirsizliğinin ölçüsü olarak tanımlamıştır ve buna Shannon Entropisi denilmektedir.
    İstatistikte, matematiksel anlamda kullanılan bir çok entropi çeşidi vardır fakat bunların hepsi termodinamiğe uygulanamaz.
    Bu noktaya kadar Shannon un Bilgi teorisi ve termodinamik entropi arasındaki ilgiyi belirtmeye çalıştım.
    Tabi bunu gereğinden fazla uzayacağı için matematiksel ifadeleri kullanmadan açıklığa kavuşturabildiğimi sanıyorum.
    Peki neden bu iki kavramın alakasını kurmaya çalıştık?
    Çünkü bizler birer gözlemciyiz ve gözlemlediklerimizi karşılaştırarak varlığımıza sebep olan "informasyon miktarının" nesnel mi öznel mi olduğuna karar verebiliriz.
    Daha açık bir ifade ile varlığımız bir Tanrı ya mı dayanıyor, yoksa varlığımıza sebep sebepsizlik mi?
    Bunun yanıtını vermek çok kolay değildir çünkü konu bir çok açıdan çok sayıda yoruma müsait.
    Öte yandan bilim, tüm olguların nesnel olduğu-öznel olmadığı önkabulünü çoktan kabul etmiştir ve böyle ilerlemektedir.
    Fakat son yıllarda olguların sadece nesnel olmadığına dair bir çok fikir bu önkabulü oldukça zayıflatmıştır.
    Şimdi sadece bu yazıdan bazı cümleleri yanyana getirerek neden bir Tanrı nın olduğunu kabullenmek gerekir sorusunu yanıtlamaya çalışayım:
    Yukarıda şöyle demiştik:
    Bütün varlıkların, eninde sonunda entropisi artmaktadır.
    Herhangi bir bileşeninin, bir dış etki olmaksızın yani kendiliğinden bir mekanın belli bir bölümünde birikmesi olasılığı son derece zayıftır ya da yok denecek kadar azdır.
    Burada ek bir açıklama ile; biz, dünya, güneş, gezegenler, yıldızlar...vs. diye adlandırdığımız yapılar, bileşenleri atom olan belli bir bölümde birikmiş atom birikintileriyiz.
    Ve informasyon teorisi gereği şöyle demiştik:
    .."ortaya çıkma olasılığı yüksek olayların meydana gelmesi fazla bilgi getirmemekte; aksine, olasılığı düşük olayların oluşması daha fazla bilgi gerektirmektedir."
    Buradan çıkarılabilecek en net karar, varoluşumuzun gerçek anlamda informasyon değil bilgi gerektirdiğidir.
    Zaten yukarıda söylenenleri daha basite ingirgersek, bardağımızdaki çayın kendikendine ısınamaması gibi evreninde(başlangıç tabir edilen tekillikteki yüksek ısı) kendikendine ısınamayacağı sonucuna varırız.
    Doğru soru, sistemi(evreni) ne ısıttı değil kim ısıttı? dır.Yanıt bellidir.
    Evren dinamik bir sistemdir.Dinamik sistemlerde başlangıç şartlarındaki değişkenler uzun vadede sonuçları öngörülemez sapmalar gösteriyorsa o sistem kaotiktir.
    Sanırım konu ile ilgili olanlar yukarıdaki sorunun net yanıtını gölgelebileyecek sihirli kelimeyi fark ettiler.
    Evet, bu kelime kaostur ama yazı çok uzadığından bunun detaylarına girmemek şimdilik daha iyi.



    Teistlerin entropi yorumuna karşılık TEİZM KARŞITLARININ CEVABI
    -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    [[[[[[[[CEVAP]]]]]]]]]]]]:Bilimsel bilgiler içinde inançlı kesim tarafından en fazla sömürülen konulardan biri bu termodinamiğin ikinci yasası konusu. Az anlaşılan bir mesele olduğu için insanlar işlerine geldiği gibi manipüle etmeye çalışıyor bu konuyu. Bu konulara ilgi duyan arkadaşlar da bu manipülasyonların kurbanı oluyorlar.
    Bugün en üst düzey bilim adamlarının ezici çoğunluğu ateist ya da agnostiktir. Nobel düzeyinde, ya da ona aday, alanında lider bilim adamlarından bahsediyorum. Bu bilgiden şüphe edenler varsa, bunu gösteren çeşitli istatistiksel çalışmalar internette mevcuttur, dileyen araştırıp bulabilir.
    Benim vurgu yapmak istediğim, bilimde ister termodinamiğin ikinci yasası olsun, ister başka bir konu olsun, eğer Tanrı diye bir kavramın varlığını açıkça gösteren birşey olsaydı, bu meseleleri hepinizden çok daha iyi anlayan sözkonusu bilim adamlarının, bunu herkesten önce görmesi gerekirdi.
    Lütfen meselelere tek taraflı bakmayın. Entopi konusunun yanıltıcı yorumlarına ise hemen kanmayın.
    Örneğin yukarıdaki yazıda, entropi meselesi bilgi gerektirir, bu bilginin ise kökeni bellidir gibi bir manipülasyon yapılmış. Üstüne üstlük, buradan çıkıp "asıl soru evreni ne ısıttı değil, kim ısıttı sorusudur" deyip, manipülasyon daha da öteye götürülmüş ve Tanrı ima edilmiş. Tanrı inancına dayanak arayan bir zihin tarafından üretildiği belli bu ifadelerin.
    Entropi, bir sistemdeki enerjinin dağılımı ile ilgili bir ifadedir. Temel tanım istatistiksel termodinamikten çıkan tanımdır ki, klasik termodinamik ve enformasyon teorisindeki tanımlar bu tanımdan çıkarılabilir, fakat tersi doğru değildir. Bu yüzden, istatistiksel termodinamikteki tanım esas alınır ve burada entropi E miktarındaki enerjinin N sayıdaki alt sisteme dağılımı ile ilgilidir. Alt sistemlerin olasılıkları eşit olduğunda, alt sistemlerin sayısının doğal logaritmasının bolzman sabiti ile çarpımına eşit olur entropi. Alt sistemlere ait durumların olasılıkları farklı farklı olduğunda, her alt durumun olasılığının logaritması ile bu olasılığın çarpımlarının toplamının bolzman sabiti ile çarpımına eşit olur.
    Yani işin içinde gizem, sır falan yok. En basit ifadesiyle, enerji alt parçalar içinde dağılmaya eğilimlidir diyor. Buradan çıkan ikincil anlamları alıp, yok efendim evrende düzensizlik artar, demek ki baştan bunu düzenleyen biri vardır, vs gibi zorlama yorumlar, meselenin içyüzünü anlamayan, fakat anlamadığı konulardan inancına destek arayan kişileri uyutmak için üretilen şeyler.
    Nitekim, insanoğlu anlamadığı şeye inanır zaten. Anladığı her şeyi sorgular.
    Entopi denen kavramın, bir sistemdeki düzen ya da sistemdeki bilgi ile ilgili yan anlamları, aşırı bir soyutlama ile gerçek anlamlarından kopuk bir şekilde aktarıldığında, ortaya yanıltıcı yorumlar çıkıyor.
    Zaten bu kavramdan ve evrenin ilk hali ile ilgili beklentilerden, Tanrı kavramı ile ilgili sonuç çıkarmaya çalışan kişi, olaya nasıl bakmak istiyorsa öyle bir sonuç da çıkarabilir. Yani termodinamiğin ikinci yasasından, Tanrı'nın varolması gerektiğine dair sonuç çıkarmaya çalışan kişi, benzer bir mantıkla, Tanrı'nın varolmadığına dair sonuç da çıkartılabileceğini görecektir.
    Bunun nasıl olacağını kısaca açıklayalım:
    Eğer entropi evrende artma eğilimindeyse ve bunun anlamı evrenin düşük entropili bir noktadan başladığı ise, evrenin başlangıcının, ya da sebebinin ya mümkün olan en düşük entropili durum olması gerekir, ya da evrenin başlangıcının, kaotik bir durumda istatistiksel düşük ve yüksek entropili alt birimlerin, düşük entropili örneklerinden biri olması gerekir.
    Yani ya en düşük entropili durumdan başkamak gerekir, ki bu mantık başlangıç sebebinin daha da düşük entropili olmasını gerektirir ki bu sonsuza kadar geriye giden daha düşük entropili durumlar gerektirir, dolayısıyla anlamsız olur (ve Tanrı'ya falan da ulaştırmaz insanı), ya da evrenin istatistiksel bir kaosun düşük entropili alt birimlerinden biri olarak başlaması gerekir ki bu daha mantıklı olduğu gibi, dikkat edileceği gibi ateist bir bakış açısı olur.
    Yani demek istediğim, canınızın istediği konulardan canınızın istediği sonucu çıkarmaya kalkarsanız, benzer mantığın düşündüğünüzün tam tersi anlama gelecek şekilde kullanılabileceğine de tanık olursunuz.
    Aynen tasarım kanıtının tersine çevrilip, tasarımcının tasarımı konusuna uygulanması ve buradan evrenin tasarlanmamış olmasının daha mantıklı olduğu sonucuna ulaşılabilmesi gibi.
    Teistler Tanrı'yı kanıtlayabilmek için o kadar çok uğraşıyorlar ki, kullandıkları pek çok argüman kendi kendisini vuruyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-CA6EED738 -- 20 Temmuz 2017; 1:24:13 >







  • Felsefi bilgi ve Dini bilgilerin simdi yavas yavas gelismeye baslayacak. Suanda senin gözlerinden bir perde kalkmis durumunda.
    Inanan birisi, Islamin gerceklerini (celisklilerini, mantiksizliklarini) gördügünde, bunlari kabul edemez, binbir cesit bahaneler kivirmalar uydururlar bunu birtürlü kabul edebilmek icin ki buda onlara huzur veremez cünkü aslinda kafalarindaki soru isaretlerini cevaplamaz. Sende bu yok simdi ama, sen okuduklarini oldugu gibi kabul edeceksin, olaylara farkli bir bakis acisindan yaklasacaksin.


    1. Evrim ile problemi olan ülkeler (Tabi Sudi Arabistan ve Iran gibi yerleri saymazsak) dünyada sanirim sadece Türkiye ile Amerikadir. Haa Amerika diyerken tüm ülkeyi düsünmeyelim ama Evrim karsitlari Amerikada yaygindir. Neden yaygindir ? Cünkü Amerikada egitimsiz ve dindar büyük bir kitle var, bir Donald Trump'un iktidar olabilmesi buna dayaniyor.

    2. Kendini ateist olarak tanimlaman ilginc. Teizmin karsiligi Ateizm degildir. Tanri inancin olmadigina eminmisin ? Deiste olabilirsin. Ateizm icinde farkli dallarda var, dogru hatirliyorsam Dawkins bunu 5 gruba ayirmisti biri Agnostik Ateizm evet.

    3. Neden Arabistan, neden Arapca ? Ortadogunun tarihini arastirdiginda bunun aciklamasi aslinda cok basit. Tanrinin elcisi anlayisi, Peygamberlik kavrami cünkü sadece ortadoguda cikti. Bu sadece ortadogunun kültüründe var. Örnek olarak bir Asyada peygamberlik diye birsey yoktu, onlarda Tanrinin elcisi kavrami bulunmaz. Peygamberlik sadece ortadogunun kültüründen oldugu icin, bütün peygamber iddialari ordan cikmistir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Acepi

    Felsefi bilgi ve Dini bilgilerin simdi yavas yavas gelismeye baslayacak. Suanda senin gözlerinden bir perde kalkmis durumunda.
    Inanan birisi, Islamin gerceklerini (celisklilerini, mantiksizliklarini) gördügünde, bunlari kabul edemez, binbir cesit bahaneler kivirmalar uydururlar bunu birtürlü kabul edebilmek icin ki buda onlara huzur veremez cünkü aslinda kafalarindaki soru isaretlerini cevaplamaz. Sende bu yok simdi ama, sen okuduklarini oldugu gibi kabul edeceksin, olaylara farkli bir bakis acisindan yaklasacaksin.


    1. Evrim ile problemi olan ülkeler (Tabi Sudi Arabistan ve Iran gibi yerleri saymazsak) dünyada sanirim sadece Türkiye ile Amerikadir. Haa Amerika diyerken tüm ülkeyi düsünmeyelim ama Evrim karsitlari Amerikada yaygindir. Neden yaygindir ? Cünkü Amerikada egitimsiz ve dindar büyük bir kitle var, bir Donald Trump'un iktidar olabilmesi buna dayaniyor.

    2. Kendini ateist olarak tanimlaman ilginc. Teizmin karsiligi Ateizm degildir. Tanri inancin olmadigina eminmisin ? Deiste olabilirsin. Ateizm icinde farkli dallarda var, dogru hatirliyorsam Dawkins bunu 5 gruba ayirmisti biri Agnostik Ateizm evet.

    3. Neden Arabistan, neden Arapca ? Ortadogunun tarihini arastirdiginda bunun aciklamasi aslinda cok basit. Tanrinin elcisi anlayisi, Peygamberlik kavrami cünkü sadece ortadoguda cikti. Bu sadece ortadogunun kültüründe var. Örnek olarak bir Asyada peygamberlik diye birsey yoktu, onlarda Tanrinin elcisi kavrami bulunmaz. Peygamberlik sadece ortadogunun kültüründen oldugu icin, bütün peygamber iddialari ordan cikmistir.



    1.Maddeyi niye yazdınız anlamadım. Sadece bşka ülkelerde de evrim problemi olduğunu gösterdiniz.
    2.Zaten ateist diye tanımlamadım. Yazımda 2.maddeyi dikkatli okursanız agnostikliğe kayma olduğunu belirttim. Deistlik kendini avutma gibi bir şey olarak geliyor. Zaten ilk deizme kaymıştım. İlla varlığı tanrıya bağlamak saçma geliyor sadece.
    3. Bu yazdığınız madde tatmin edici olmadı.Neyse teşekkürler cevabınız için.(dini aydınlanma olarak tatmin edici olmadı , zaten anladığım kadarıyla dindar değilsiniz)
    Tekrardan teşekkürler.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-CA6EED738 -- 19 Temmuz 2017; 23:3:18 >




  • Miras konusunu geçiniz Daha kötüsü kölelik, cariyelik gibi insan haklarını hiçe sayan şeyler yazıyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hocam sizce diğer maddeler de inanmamak veyahut inançsızlığa kaymak için mantıklı sebepler değil mi?
  • Neden arabça kısmını sona bırakırsak bana göre rasul kavramını insanlığın şiddet dolu tarihçesinde arayabiliriz.



    Mesela dünyaya bakalım. Burada bi rasul olsaydı ne derdi ve ne yapardı diye duşunelim? Bana göre ilahi varyasyona karşı özellikle uzakdoğu orta Avrupa kuzey Amerika gibi yerlerden daha olası rasul adayları çıkardı gibime geliyor?



    Ozunde arabi- yahudi oluşuma karşı aslında bi kısım batı ve uzakdoğu kökenli adayların daha galabe çalacağı bi ortam mumkun gibi?



    Tanrinin yehovanın zeusun şintonun anne veya baba denen kavramın veya slobodanın rasulu kavramını duşunun.





    Yani ilahi kitabı kabul ettiğini kadar kabul ettiğini sair durumları ve bunlara karşı tepkimizi ve kabullerimizi duşunelim.



    Mesele arap- yahudi kökenli bi rasul olup olmaması meselesi değil. Önemli olan insan denen şeye tavrı ile en uygun ilahı kabulu ve buna uygun rasul kavramı olsun.



    Yani ilahi kat bi kıyak çekti rabbini seç ve rasulu belirle yarışması açtı diyelim. Ne de olsa ben Teala tecavuzu açlığı yokluğu engelleyemiyorum.



    Bence verilmiş cevap aynı zamanda dünyayı da açıklamış olmalı ve bunların ortadoğu kökenli olduklarını düşünmek de bana imkansız geliyor.



    Ayrıca bu rasuller ceza ve mukafat konusunda da aynen bu günkü gibi davranıyorlar dersek bana göre insanın ağzıyla kıçının ayrıksı oynamaları arab coğrafyasını işaret etmeyecektir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Efikey

    Hocam sizce diğer maddeler de inanmamak veyahut inançsızlığa kaymak için mantıklı sebepler değil mi?

    Bu yazdıkların Tanrının yokluğunu kanıtlamaz ama dinlerin gerçek olup olmayacağınla ilgili bir fikir sahibi olursun.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: KitapKurdu789


    quote:

    Orijinalden alıntı: Efikey

    Hocam sizce diğer maddeler de inanmamak veyahut inançsızlığa kaymak için mantıklı sebepler değil mi?

    Bu yazdıkların Tanrının yokluğunu kanıtlamaz ama dinlerin gerçek olup olmayacağınla ilgili bir fikir sahibi olursun.

    Kur'an da geçen Allah tanımlamalarında verilen sıfatların tutarsızlığı bir tezatlık oluşturmaz mı?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Efikey


    quote:

    Orijinalden alıntı: KitapKurdu789


    quote:

    Orijinalden alıntı: Efikey

    Hocam sizce diğer maddeler de inanmamak veyahut inançsızlığa kaymak için mantıklı sebepler değil mi?

    Bu yazdıkların Tanrının yokluğunu kanıtlamaz ama dinlerin gerçek olup olmayacağınla ilgili bir fikir sahibi olursun.

    Kur'an da geçen Allah tanımlamalarında verilen sıfatların tutarsızlığı bir tezatlık oluşturmaz mı?

    Dinin iddia ettiği yaratıcının yok olduğunu kanıtlayabilirsin. Çünki yok. Ama bir yaratıcının yok olduğunu kanıtlayamazsın.




  • Haklısın. Fakat pozitif ateizm e göre düşünürsek tamamen bilimsel olarak mümkün değil. Gerçi tanrının varlığı konusunda tamamen bilimsel düşünmek yersiz olur sonuçta olağanüstü bir varlık.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Efikey

    Haklısın. Fakat pozitif ateizm e göre düşünürsek tamamen bilimsel olarak mümkün değil. Gerçi tanrının varlığı konusunda tamamen bilimsel düşünmek yersiz olur sonuçta olağanüstü bir varlık.

    Dinler apaçık yalan.Dinlerin Tanrı'ları da yalan.
    Bilimsel olarak Tanrı vardır. Bilimsel termodinamik yasalarında entropi yasası var. Entropi düzensizliğin bir ölçüsüdür. Ve doğada entropi sürekli artar. Asla kendiliğinden azalmaz. Bu termodinamik yasası. Örneğin; 25 derece sıcak bir ortama 80 derece sıcaklıktaki kahveyi koyarsan o kahve kendiliğinden soğur lakin kendiliğinden ortamdan ısı alıp 100 derece olamaz. Çün ki ortam daha az sıcaktır. Ya da bir bardağı yere atarsan kırılır ama yerdeki parçaları toplayıp tekrar yere atarsan bardak olamaz. Yani hiç bir şey kendiliğinden düzene binmez. Ayrıca kendiliğinden var da olamaz. Dolayısı ile irade sahibi bir yaratıcı yaratma ve düzenleme işini yapmış olmalıdır.
    Olay bu kadar basit. Bunu böyle düşünen bir tek ben değilim Einstein,Atatürk vb. dahilerin hepsi Tanrı'ya inanırlar ve dinlere inanmazlar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mr.police


    quote:

    Orijinalden alıntı: Efikey

    Haklısın. Fakat pozitif ateizm e göre düşünürsek tamamen bilimsel olarak mümkün değil. Gerçi tanrının varlığı konusunda tamamen bilimsel düşünmek yersiz olur sonuçta olağanüstü bir varlık.

    Dinler apaçık yalan.Dinlerin Tanrı'ları da yalan.
    Bilimsel olarak Tanrı vardır. Bilimsel termodinamik yasalarında entropi yasası var. Entropi düzensizliğin bir ölçüsüdür. Ve doğada entropi sürekli artar. Asla kendiliğinden azalmaz. Bu termodinamik yasası. Örneğin; 25 derece sıcak bir ortama 80 derece sıcaklıktaki kahveyi koyarsan o kahve kendiliğinden soğur lakin kendiliğinden ortamdan ısı alıp 100 derece olamaz. Çün ki ortam daha az sıcaktır. Ya da bir bardağı yere atarsan kırılır ama yerdeki parçaları toplayıp tekrar yere atarsan bardak olamaz. Yani hiç bir şey kendiliğinden düzene binmez. Ayrıca kendiliğinden var da olamaz. Dolayısı ile irade sahibi bir yaratıcı yaratma ve düzenleme işini yapmış olmalıdır.
    Olay bu kadar basit. Bunu böyle düşünen bir tek ben değilim Einstein,Atatürk vb. dahilerin hepsi Tanrı'ya inanırlar ve dinlere inanmazlar.

    Hocam yukarıda ilginizi çekebilecek bir yazı paylaştım.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Efikey


    quote:

    Orijinalden alıntı: mr.police


    quote:

    Orijinalden alıntı: Efikey

    Haklısın. Fakat pozitif ateizm e göre düşünürsek tamamen bilimsel olarak mümkün değil. Gerçi tanrının varlığı konusunda tamamen bilimsel düşünmek yersiz olur sonuçta olağanüstü bir varlık.

    Dinler apaçık yalan.Dinlerin Tanrı'ları da yalan.
    Bilimsel olarak Tanrı vardır. Bilimsel termodinamik yasalarında entropi yasası var. Entropi düzensizliğin bir ölçüsüdür. Ve doğada entropi sürekli artar. Asla kendiliğinden azalmaz. Bu termodinamik yasası. Örneğin; 25 derece sıcak bir ortama 80 derece sıcaklıktaki kahveyi koyarsan o kahve kendiliğinden soğur lakin kendiliğinden ortamdan ısı alıp 100 derece olamaz. Çün ki ortam daha az sıcaktır. Ya da bir bardağı yere atarsan kırılır ama yerdeki parçaları toplayıp tekrar yere atarsan bardak olamaz. Yani hiç bir şey kendiliğinden düzene binmez. Ayrıca kendiliğinden var da olamaz. Dolayısı ile irade sahibi bir yaratıcı yaratma ve düzenleme işini yapmış olmalıdır.
    Olay bu kadar basit. Bunu böyle düşünen bir tek ben değilim Einstein,Atatürk vb. dahilerin hepsi Tanrı'ya inanırlar ve dinlere inanmazlar.

    Hocam yukarıda ilginizi çekebilecek bir yazı paylaştım.

    üşenmedim okudum ve 15 dk'mı geri istiyorum.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mr.police


    quote:

    Orijinalden alıntı: Efikey


    quote:

    Orijinalden alıntı: mr.police


    quote:

    Orijinalden alıntı: Efikey

    Haklısın. Fakat pozitif ateizm e göre düşünürsek tamamen bilimsel olarak mümkün değil. Gerçi tanrının varlığı konusunda tamamen bilimsel düşünmek yersiz olur sonuçta olağanüstü bir varlık.

    Dinler apaçık yalan.Dinlerin Tanrı'ları da yalan.
    Bilimsel olarak Tanrı vardır. Bilimsel termodinamik yasalarında entropi yasası var. Entropi düzensizliğin bir ölçüsüdür. Ve doğada entropi sürekli artar. Asla kendiliğinden azalmaz. Bu termodinamik yasası. Örneğin; 25 derece sıcak bir ortama 80 derece sıcaklıktaki kahveyi koyarsan o kahve kendiliğinden soğur lakin kendiliğinden ortamdan ısı alıp 100 derece olamaz. Çün ki ortam daha az sıcaktır. Ya da bir bardağı yere atarsan kırılır ama yerdeki parçaları toplayıp tekrar yere atarsan bardak olamaz. Yani hiç bir şey kendiliğinden düzene binmez. Ayrıca kendiliğinden var da olamaz. Dolayısı ile irade sahibi bir yaratıcı yaratma ve düzenleme işini yapmış olmalıdır.
    Olay bu kadar basit. Bunu böyle düşünen bir tek ben değilim Einstein,Atatürk vb. dahilerin hepsi Tanrı'ya inanırlar ve dinlere inanmazlar.

    Hocam yukarıda ilginizi çekebilecek bir yazı paylaştım.

    üşenmedim okudum ve 15 dk'mı geri istiyorum.

    Neden , yeterince tatmin edici bir cevap değil mi ? 15 Dk nı geri isteme sebebin ne ? Teizmin sığındığı entropiye karşı verilen cevapta ne gibi absürtlükler yakalayabildin?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: oa3355

    Var diyorsan inanırsın, yok diyorsan inanmazsın. İki türlü de ispatı yoktur(Varlığına dair bilgiler var falan demeyin konuyu saptırmayın). Birini inanmadığı için suçlayamazsın aynı şekilde inandığı için de suçlayamazsın. İsteyen inanır veya inanmaz. Kimse inanana saygı göstermek zorunda değil aynı şekilde inanmayana da saygı göstermek zorunda değil. Başkasının özgürlüğünü etkilemeyecek şekilde yaşamalıdır. İnanmayan birini inandırmaya çalışmakla inanan birinin inanmaması için uğraşmak aynı derecede bir davranıştır. Bırakın isteyen istediği gibi yaşasın. İnsanları iyi ve kötü olarak ayırmanız iyiliğinize olacaktır.

    Aynen katılıyorum . Bazı teizm yanlıları termodinamiğin yasaları içinde bahsi geçen entropi yasasına dayanarak ''herhangi bir tanrının varlığı bilimsel bir gerçektir '' yazmış ona ithafen bir cevap paylaştım .




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Efikey


    quote:

    Orijinalden alıntı: mr.police


    quote:

    Orijinalden alıntı: Efikey


    quote:

    Orijinalden alıntı: mr.police


    quote:

    Orijinalden alıntı: Efikey

    Haklısın. Fakat pozitif ateizm e göre düşünürsek tamamen bilimsel olarak mümkün değil. Gerçi tanrının varlığı konusunda tamamen bilimsel düşünmek yersiz olur sonuçta olağanüstü bir varlık.

    Dinler apaçık yalan.Dinlerin Tanrı'ları da yalan.
    Bilimsel olarak Tanrı vardır. Bilimsel termodinamik yasalarında entropi yasası var. Entropi düzensizliğin bir ölçüsüdür. Ve doğada entropi sürekli artar. Asla kendiliğinden azalmaz. Bu termodinamik yasası. Örneğin; 25 derece sıcak bir ortama 80 derece sıcaklıktaki kahveyi koyarsan o kahve kendiliğinden soğur lakin kendiliğinden ortamdan ısı alıp 100 derece olamaz. Çün ki ortam daha az sıcaktır. Ya da bir bardağı yere atarsan kırılır ama yerdeki parçaları toplayıp tekrar yere atarsan bardak olamaz. Yani hiç bir şey kendiliğinden düzene binmez. Ayrıca kendiliğinden var da olamaz. Dolayısı ile irade sahibi bir yaratıcı yaratma ve düzenleme işini yapmış olmalıdır.
    Olay bu kadar basit. Bunu böyle düşünen bir tek ben değilim Einstein,Atatürk vb. dahilerin hepsi Tanrı'ya inanırlar ve dinlere inanmazlar.

    Hocam yukarıda ilginizi çekebilecek bir yazı paylaştım.

    üşenmedim okudum ve 15 dk'mı geri istiyorum.

    Neden , yeterince tatmin edici bir cevap değil mi ? 15 Dk nı geri isteme sebebin ne ? Teizmin sığındığı entropiye karşı verilen cevapta ne gibi absürtlükler yakalayabildin?

    Her tarafı abzürd. Tek savunma girişimi olarak demiş ki "ya evren bir düzenden başlamıştır ya da evren düzensizliğin içindeki küçük bir düzenden başlamıştır" yani her ihtimalde sonuçta başlangıçta bir yerlerde başlayan ve kendiliğinden oluşamayacak bir düzen var. O zaman düzen varsa düzeni yapan da olmalı.
    Belli ki kendi okumadığın bir yazıyı kopyala yapıştır yapmışsın. Uzun diye karşındakinin uğraşamayacağını veya okusa bile anlayamayacağını düşünmüşsün. İşin ilginç yanı tıpkı müslümanlar gibi ateistlerin çoğu da doğruyu bulmayı hedeflemiyor onun yerine sadece kendi düşüncesini mantıklı mantıksız argümanlarla her türlü savunmayı hedefliyor.
    Paylaştığın yazıdaki cevabı okusaydın içerisinin ne kadar boş olduğunu görürdün.
    Bilimsel kanunlara karşı böyle kıvırarak,uzun yazılar paylaşarak direnemezsin.Boşa kürek çekiyorsun.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-1135B01C2 -- 20 Temmuz 2017; 1:19:58 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mr.police


    quote:

    Orijinalden alıntı: Efikey


    quote:

    Orijinalden alıntı: mr.police


    quote:

    Orijinalden alıntı: Efikey


    quote:

    Orijinalden alıntı: mr.police


    quote:

    Orijinalden alıntı: Efikey

    Haklısın. Fakat pozitif ateizm e göre düşünürsek tamamen bilimsel olarak mümkün değil. Gerçi tanrının varlığı konusunda tamamen bilimsel düşünmek yersiz olur sonuçta olağanüstü bir varlık.

    Dinler apaçık yalan.Dinlerin Tanrı'ları da yalan.
    Bilimsel olarak Tanrı vardır. Bilimsel termodinamik yasalarında entropi yasası var. Entropi düzensizliğin bir ölçüsüdür. Ve doğada entropi sürekli artar. Asla kendiliğinden azalmaz. Bu termodinamik yasası. Örneğin; 25 derece sıcak bir ortama 80 derece sıcaklıktaki kahveyi koyarsan o kahve kendiliğinden soğur lakin kendiliğinden ortamdan ısı alıp 100 derece olamaz. Çün ki ortam daha az sıcaktır. Ya da bir bardağı yere atarsan kırılır ama yerdeki parçaları toplayıp tekrar yere atarsan bardak olamaz. Yani hiç bir şey kendiliğinden düzene binmez. Ayrıca kendiliğinden var da olamaz. Dolayısı ile irade sahibi bir yaratıcı yaratma ve düzenleme işini yapmış olmalıdır.
    Olay bu kadar basit. Bunu böyle düşünen bir tek ben değilim Einstein,Atatürk vb. dahilerin hepsi Tanrı'ya inanırlar ve dinlere inanmazlar.

    Hocam yukarıda ilginizi çekebilecek bir yazı paylaştım.

    üşenmedim okudum ve 15 dk'mı geri istiyorum.

    Neden , yeterince tatmin edici bir cevap değil mi ? 15 Dk nı geri isteme sebebin ne ? Teizmin sığındığı entropiye karşı verilen cevapta ne gibi absürtlükler yakalayabildin?

    Her tarafı abzürd. Tek savunma girişimi olarak demiş ki "ya evren bir düzenden başlamıştır ya da evren düzensizliğin içindeki küçük bir düzenden başlamıştır" yani her ihtimalde sonuçta başlangıçta bir yerlerde başlayan ve kendiliğinden oluşamayacak bir düzen var. O zaman düzen varsa düzeni yapan da olmalı.
    Belli ki kendi okumadığın bir yazıyı kopyala yapıştır yapmışsın. Uzun diye karşındakinin uğraşamayacağını veya okusa bile anlayamayacağını düşünmüşsün. İşin ilginç yanı tıpkı müslümanlar gibi ateistlerin çoğu da doğruyu bulmayı hedeflemiyor onun yerine sadece kendi düşüncesini mantıklı mantıksız argümanlarla her türlü savunmayı hedefliyor.
    Paylaştığın yazıdaki cevabı okusaydın içerisinin ne kadar boş olduğunu görürdün.
    Bilimsel kanunlara karşı böyle kıvırarak,uzun yazılar paylaşarak direnemezsin.Boşa kürek çekiyorsun.

    Cevabı okuduktan sonra paylaşım yaptım tabiiki. Bana hiçbir şekilde absürt gelmedi. Bana absürt gelen şey entropi ile tanrının varlığının kanıtlanmış olabileceğine inanman. Düzenin tesadüfen oluşabilme ihtimalini gözardı ederek ısrarla tanrıya bağlaman çok gülünç. Ben teizm karşıtlarının cevabını yazdım . Teizmin karşıtı sadece ateizm değildir. Bu cevap zaten tanrının varlığının bilinemeyeceği tezini savunan bir yazı . Sen geçmiş bilim adamlarına değil de günümüzün oldukça değerli bilim adamlarına '' Tanrının varlığı bilimsel bir gerçektir '' dersen sana verecekleri tepki sadece gülmekle sınırlı olcaktır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: oa3355

    Güzel yazmışsın hocam eline sağlık. Bilimsel açıklaması olmadığı için 'inanç' oluyor zaten. Araştırmalarına devam et. Youtube'da Dr. zakir naik islam konusunda diğerlerine göre çok daha bilgili ve mantıklı açıklamalar yapıyor.

    Not: Deistim kimsenin inancına karışmıyorum. Sadece inandığı şey hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsa yardımcı olmaya uğraşıyorum.

    Hocam sondaki entropi kavramı ile ilgili yazı alıntı yaptığımı belirttim. Genede genel olarak söylediyseniz teşekkür ederim. Bu arada Dr Zakir Naik in açıklamaları bana tatmin edici gelmiyor . Tavsiyeniz için teşekkürler. İyi geceler
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Efikey


    quote:

    Orijinalden alıntı: mr.police


    quote:

    Orijinalden alıntı: Efikey


    quote:

    Orijinalden alıntı: mr.police


    quote:

    Orijinalden alıntı: Efikey


    quote:

    Orijinalden alıntı: mr.police


    quote:

    Orijinalden alıntı: Efikey

    Haklısın. Fakat pozitif ateizm e göre düşünürsek tamamen bilimsel olarak mümkün değil. Gerçi tanrının varlığı konusunda tamamen bilimsel düşünmek yersiz olur sonuçta olağanüstü bir varlık.

    Dinler apaçık yalan.Dinlerin Tanrı'ları da yalan.
    Bilimsel olarak Tanrı vardır. Bilimsel termodinamik yasalarında entropi yasası var. Entropi düzensizliğin bir ölçüsüdür. Ve doğada entropi sürekli artar. Asla kendiliğinden azalmaz. Bu termodinamik yasası. Örneğin; 25 derece sıcak bir ortama 80 derece sıcaklıktaki kahveyi koyarsan o kahve kendiliğinden soğur lakin kendiliğinden ortamdan ısı alıp 100 derece olamaz. Çün ki ortam daha az sıcaktır. Ya da bir bardağı yere atarsan kırılır ama yerdeki parçaları toplayıp tekrar yere atarsan bardak olamaz. Yani hiç bir şey kendiliğinden düzene binmez. Ayrıca kendiliğinden var da olamaz. Dolayısı ile irade sahibi bir yaratıcı yaratma ve düzenleme işini yapmış olmalıdır.
    Olay bu kadar basit. Bunu böyle düşünen bir tek ben değilim Einstein,Atatürk vb. dahilerin hepsi Tanrı'ya inanırlar ve dinlere inanmazlar.

    Hocam yukarıda ilginizi çekebilecek bir yazı paylaştım.

    üşenmedim okudum ve 15 dk'mı geri istiyorum.

    Neden , yeterince tatmin edici bir cevap değil mi ? 15 Dk nı geri isteme sebebin ne ? Teizmin sığındığı entropiye karşı verilen cevapta ne gibi absürtlükler yakalayabildin?

    Her tarafı abzürd. Tek savunma girişimi olarak demiş ki "ya evren bir düzenden başlamıştır ya da evren düzensizliğin içindeki küçük bir düzenden başlamıştır" yani her ihtimalde sonuçta başlangıçta bir yerlerde başlayan ve kendiliğinden oluşamayacak bir düzen var. O zaman düzen varsa düzeni yapan da olmalı.
    Belli ki kendi okumadığın bir yazıyı kopyala yapıştır yapmışsın. Uzun diye karşındakinin uğraşamayacağını veya okusa bile anlayamayacağını düşünmüşsün. İşin ilginç yanı tıpkı müslümanlar gibi ateistlerin çoğu da doğruyu bulmayı hedeflemiyor onun yerine sadece kendi düşüncesini mantıklı mantıksız argümanlarla her türlü savunmayı hedefliyor.
    Paylaştığın yazıdaki cevabı okusaydın içerisinin ne kadar boş olduğunu görürdün.
    Bilimsel kanunlara karşı böyle kıvırarak,uzun yazılar paylaşarak direnemezsin.Boşa kürek çekiyorsun.

    Cevabı okuduktan sonra paylaşım yaptım tabiiki. Bana hiçbir şekilde absürt gelmedi. Bana absürt gelen şey entropi ile tanrının varlığının kanıtlanmış olabileceğine inanman. Düzenin tesadüfen oluşabilme ihtimalini gözardı ederek ısrarla tanrıya bağlaman çok gülünç. Ben teizm karşıtlarının cevabını yazdım . Teizmin karşıtı sadece ateizm değildir. Bu cevap zaten tanrının varlığının bilinemeyeceği tezini savunan bir yazı . Sen geçmiş bilim adamlarına değil de günümüzün oldukça değerli bilim adamlarına '' Tanrının varlığı bilimsel bir gerçektir '' dersen sana verecekleri tepki sadece gülmekle sınırlı olcaktır.

    Enerji ve düzen tesadüfen oluşamaz. Bilimsel termodinamik kanunları bunu söyler. Aksini söyleyen bilimsel konuşmuyordur.

    Şimdi ben senin demek istediğini anladım duvara su çarpıyorsun arada az da olsa anlamlı şekiller çıkıyor ve o şekillerden birinin içerisindeki düzende yaşıyor olamaz mıyız diyorsun.o çok az düzenin oluşma ihtimali yüksektir. ama oluşma ihtimali bilimsel olarak 1/10^73'ten küçük düzenlerin oluşması sonsuz zaman verseniz bile bilimsel olarak imkansız kabul edilir.
    şimdi bir tankın içine boyaları atsam içerisine de hava akımı versem kendiliğinden monalisa tablosu oluşabilir mi? bunun oluşma ihtimali nedir?
    bi de evrene bak mükemmel bir düzen. galaksiler gezegenler yıldızlar hepsi muazzam bir düzende. hücrelere bak. mitokondri,hücre duvarı,çekirdek hepsi muazzam,atomlar muazzam. tesadüfen oluşamayacak kadar düzenli. Bu denli bir düzen tesadüfen ortaya çıkamaz. ki bilimsel olarak da 1/10^73'ten küçük ihtimaller sonsuz zaman versen bile imkansızdır.

    madem herşey tesadüf neden evrende başıboş gezen yıldızsız bir tane bile gezegen gözlemleyemediler. hepsi bir yıldıza bağlı değil mi?
    hepsi dönüyor belli bir yörüngeye oturtulmuş. eğer rastgele atılmış olsalardı çok azı yıldızın çevresinde dönerdi.çoğu evrende başıboş gezerdi. birisi özellikle gezegenleri yıldızların yörüngesine koymuş. Bunun başka bir mantıklı açıklaması yok.
    hücreler ve canlılık ta aynı şekilde.son derece kompleks, komplike ve düzenli.
    ki bu durumu var olma ile de birleştirince eğer ki Tanrı yoksa her şey nasıl yoktan var oldu ve düzene bindi? ikisinin de kendiliğinden olması termodinamik kanunlarına göre mümkün değil?
    Ha şimdi diyeceksin ki o zaman Tanrı nasıl var oldu? Tanrı var olmanın sebebidir. Yani Tanrı var olmasaydı var olmak diye bişey,bir terim de var olmayacaktı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-1135B01C2 -- 20 Temmuz 2017; 2:9:3 >




  • Agnostik biri olarak bildiğim 1-2 şey söyliyebilirim..

    Öncelikle evrim bir teori değildir gerçektir;evrim teoriside bu gerçeği açıklmaya çalışan bir teoridir.yenisi çıkana kadar en geçerli olanıda budur..

    Caner taslamana gelirsek kendimi bildim bileli dinlere ve bir tanı metasına karşı hep uzak ve soğuk olmuşumdur ama o adamın söyledikleri hiç bir zaman bilimi inkar etmemiştir..Yaratılış la ilgili cennetle ilgili söylediği bazı şeylerde senin dediğin evrimle ilgili olabilecegi hakkında şeyler eğer varsa bir tanır bçylede olmuş demek mantıklı gelmiştir bana özellikle cennet konusunda söyledikleri insanlığın doğusuyla ilgili..Ve bilim dini inkar edebilirmi yada tanrı beyni kitaplarını okursan(yabancı yazarlar) onlarda bu konuyu tartışırken hiç bir zaman dinin bilimi inkar etmediğini söyler.(bilim yapmak için dinden uzak durmak gerektiğini unutmayalım)yani ikisi aslında ayrı tutulması gereken konular..Unutma ki bilimin başlangıcıda dinle olmuştur..Ve hiç bir din bilimi inkar etmez edemez böyle bir kanıt belge hiç bir şey yoktur..Caner taslam mesela cennet ismi dünya üzerindeki bir çok yer için geçiyor kuranda ve cenneten kovulma mevzusu neden dünyanın bir kısmından(yani cennetten) çıkan insanlar için söylenmiş olabilimri diyor?Eğer varsa bir tanrı neden olmasın bence mantıksız bir önerme değil?

    Buna karşılık bende ne kadar inanmasamda cahil ateistlerin yaptıgı caner taslamandan çok daha kötüdür..Hepsi şu mantıkda abi 2+2 4 eder ozaman tanrı yoktur gibi şeyler zırvalar hep.Yani bilimde hiç bir zaman tanrı var yada yok diyemez bilimin işi bu deil çünkü..Dikkat edersen celal şengör-hawking-feynman gibi insanlar böyle tartışmlara girmez bile çünkü bilimin işi amacı bu değildir bu caner taslaman gibi felsefecilerin işidir o yüzden bilimle dini ayrı tut herzaman..Ki haawking bile büyük patlama gerçekse bunu başlatan bir tanrının olması lazım demiştir kitabında..Feynmın da buna benzer konuşmaları vardır...

    İbadet konusuna değinirsem tanır bunu kendi egosunu tatmin etmek için yapmıyor anladığım kadarıyla..İnsanların o ibadet anında dünyevi konulardan can sıkıntısından sitresten hastalıktan bir çok sorundan dolayı kafasını rahatlatması kendine gelmesi gibi şeylerden dolayı olabilir.(Tanrı beynini oku mutla bunlarla ilgili tam istediğin cevapları bulacaksın)

    Ve ben herzaman kendi düşüncemde din ile tanrıyı ayrı tutmuşumdur açıkçası banada saçma geliyor yok peygamber geldide kitapları yazdı falan filan amerikan filimi gibi değilmi?Bu sorduğun ahlak iyilik kötülük cennet cehennem gibi konularda burda başlıyor işte.Eskiden bu semavi dinler yokken korku dinleri vardır zeus gibi ateş tanrısı gibi uzar gider liste..İnsanlar bu konuları çözdükten sonra oluşan bu düzensizliğie bu ahlaksızlığa dur demek için ahlak dinlerini ortaya çıkardı..Yani bahsettğin sorunlar hakkında bir düzen sağlamak için bana göre tanrıyla pek bir alakası yok..

    Anladıım kadarıyla sende fizikle bilimle ilgilenen birisin ve bu tarz şeyleri öğrendikçe aslında cennet diye bir şey olmadıgını öldükten sora hiç bir şey olmucagını ve yaşamın bir anlamı olmadgının ve sadece şans eseri evrende yalnızca bu dünyada insanların olup bir süre sonrada belki bizden sonra gelen başka yaşamların olucagına ve boşu boşuna ölüp gidiceğimizin farkına varmışındır




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.