Şimdi Ara

imsak vakitleri neden farklı ?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
4
Cevap
0
Favori
295
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • http://www.turktakvim.com/pdf/YanlisImsakVaktiAciklamasi.pdf

    1
    YANLIŞ OLAN, 1983 VE SONRASI NAMAZ VAKİTLERİNİN AÇIKLAMASI (1)
    Yukarıda görüldüğü gibi, namaz vakitleri Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 1 Ocak 1983 gününden
    itibaren değiştirilmiştir. Yer küresi ile güneşte ve hareketlerinde, hiçbir değişiklik olmadığı hâlde, bir
    günde imsakte Ankara için 20 dakika ileri, yatsıda 9 dakika geri alınmak sureti ile değiştirilmiştir.
    Bunun ilmî izahı yoktur. Aşırı temkin ile de alakası yoktur. İlmen ve astronomik zaruretine binaen
    temkin müddetinin kullanılması şarttır. Kullanılmazsa yanlıştır.
    1982 ve dahâ önceki yıllarda, takvîmlerde bildirilen imsâk vakitleri için uygulanan ve (-19) derece olan
    güneşin ufkun altındaki yükseklik açısı, 1983 senesinden itibâren, (-18) derece alınmıştır. Bunun
    hiçbir şer’î, ilmî ve astronomik mesnedi de yoktur. Böylece 1983 senesinden itibaren bütün
    takvimlerde neşr edilen doğru vakitler terk edilerek, İslâm âleminin birlik ve beraberliğinden
    ayrılınmıştır. Çünkü (-18) derece, islâm âlimleri ve islâm astronomi mütehassıslarının ittifakla
    bildirdikleri, beyâzlığın doğudaki ufuk hattında bir nokta hâlinde görülmesi şeklinde değil de,
    Avrupalıların beyâzlığın ufukda yayılması şeklinde bildirdikleri “Astronomik tan”a âid olan irtifâ’dır.
    Hem Güneşin ufkun altındaki açısını, (-18) derece almakla ve hem de bütün islâm astronomi
    âlimlerinin doğru imsâk ve yatsı vakitlerini bulmak için, hesâblarda astronomi ilminin îcâbı olarak
    kullandıkları temkin müddetini de kaldırmakla, bu iki değişikliğin neticesinde, imsâk vaktinde yaklaşık
    (Türkiye gibi arz derecesi 36-42 derece arasında kalan yerlerde) 15-20 dakîkaya varan ve yatsı
    vaktinde de temkin müddetini kaldırarak 10 dakikaya varan farklar ortaya çıkmıştır. Yani, oruca
    Türkiyede gerçek imsâk vaktinden, takrîben 15-20 dakîka sonra başlanmakta,15-20 dakîka dahâ
    yeme ve içmeye devâm edilmekte ve tutulan oruclar da fâsid olmaktadır. Böyle imsâk vakitlerine
    2
    uyularak tutulan oruclar fâsid olduğundan, kazâ edilmeleri lâzımdır. Yatsı vaktinde de 10 dakikaya
    varan farklarla yatsı namazının farzına da vakit girmeden başlandığı için, bu namazın kazâ edilmesi
    îcâb eder.
    Temkin müddeti lâlettayin bir müddet değildir. Her birinin ayrı ayrı formülleri veya hesâbla bulunarak
    hazırlanan cedvelleri olan, birbirlerinden farklı 4 unsurun bulunup, aralarındaki işlemleri de yapılarak
    elde edilen müddet olup, bu temkin müddeti astronomik formülle bulunan öğleden evvelki vakitlerden
    çıkarılarak, öğleden sonraki vakitlere ilâve edilerek takvimlere yazılan doğru namaz vakitleri bulunur.
    Temkin Cedveli için buraya tıklayınız. Temkin müddetini kaldırmak, doğru namaz vakitlerini ortadan
    kaldırmak demektir. Her namaz için ayrı ayrı temkinler yoktur. Temkin müddeti bir ihtiyat zamanı
    değildir. Temkin mikdârını bir ihtiyât zemânı zan ederek, imsâk vaktini 3-4 dakîka gecikdirenin orucu
    ve gurûbu (akşamı) 3-4 dakîka öne alanın orucu ve akşam nemâzının fâsid olacağı (Dürr-i yektâ)da
    da yazılıdır.
    “Temkin Müddeti” hakkında teferruatlı malûmat için buraya tıklayınız.
    Nitekim Diyanet’in ilgili yetkilileri ile takvim temsilcilerinin de katıldığı, Diyanet İşleri Başkanlığında
    yapılan 26.05.1992 târîhli toplantıda, Diyanet İşleri Başkanlığı uzman yetkilisi Arif Çöklü’nün, uzun
    yıllar yapmış olduğu gözlemlerden elde ettiği sonuçlar da göz önünde bulundurularak, imsâk vakti
    hesâbında 19 derecenin esâs alınması ve Türkiyede temkin müddetinin 10 dakîka olarak
    kullanılmasının uygun olduğu husûsunda sağlanan mutabakat neticesinde, toplantıya katılan
    uzman yetkilisi Arif Çöklü ile Diyanet İşleri Başkanlığının Astronomu ve Vakit Hesâblama Şube
    Müdürü de dâhil, hey’etteki takvim temsilcilerinin imzâları ile tanzim edilen “Zabıt”la da, 1982 ve
    evvelindeki vakitlerin doğruluğu sabittir.
    DOĞRU OLAN, 1982 VE EVVELİ NAMAZ VAKİTLERİNİN AÇIKLAMASI (2)
    Türkiye Takvimi’ndeki, internette de neşr edilen oruc ve namaz vakitleri, Osmanlı âlimlerinin en
    yüksek makamı olan Meşîhat-i İslâmiyye’nin hazırladığı 1916 senesi İlmiyye Sâl Nâmesi ismindeki
    takvimden ve İstanbul Üniversitesi Kandilli Rasathanesi’nin 1958 tarih ve 14 sayılı Türkiye’ye
    Mahsûs Evkât-ı Şer’iyye kitabından alınmıştır. Aynı vakitler için, 1926 senesindeki Takvim-i Ziya’da
    diyor ki: “İşbu takvim, Diyanet İşleri Riyaseti Heyet-i Müşâveresi tarafından tetkik edilip,
    riyaset-i celîlenin tasdiki ile tab’ edilmiştir.”
    Doğru namaz vakitlerinin değiştirilmemesi hususunda, Elmalılı Hamdi Yazır, Sebîl-ürreşâd
    Mecmuası’nın 22. cildinde tafsilâtlı malumat vermiştir. 1983’e kadar, Türkiye’de temkin zamanını ve
    imsakte güneşin ufuktan yükseklik açısını kimse değiştirmemiş, bütün âlimler, velîler, şeyhülislâmlar,
    müftüler, bütün Müslümanlar, asırlar boyunca namazlarını bu şer’î vakitlerinde kılmışlar ve oruclarına
    bu vakitlerde başlamışlardır. Takvimimizde temkin zamanı ve güneşin imsakte ufkun altındaki
    yükseklik açısı değiştirilmemiş, namaz ve oruç vakitleri, doğru olarak bildirilmiştir.
    İmsak vakti: Dört mezhebte de şer’î gecenin sonunda, fecr-i sâdık denilen beyazlığın ufuk hattının
    bir noktasında görülmesi ile, yani, Güneş ufuk hattına -19 derece yaklaşınca başlar. Oruç da, bu
    vakitte başlar.
    İslâm alimleri ve İslâm astronomi mütehassısları, 1982 senesi ve evvelinde, imsak vaktinde
    güneşin ufkun altında (-19) derece olduğunda ittifak, yani söz birliği etmişlerdir. Bu ittifak, hem
    Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuruluşundan, 1982 senesine kadar muhtelif yazılarında ve hâlen
    yayında olan sitelerinde de bildirilmiştir. Meselâ; 1958 senesinde bir köşe yazarına verilen cevap
    yazısında, 13.08.2010 tarihinde bir okuyucusunun sualine cevabında, 17.07.2013 tarihindeki “Basın
    Açıklaması”nda açıkça bu söz birliği ifade edilmektedir. 1400 seneden beri de, imsak vakti
    hesabında, ufkun altında (-19) derece uygulanagelmiştir. T.C. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli
    Rasathanesi’nin 08.07.1992 tarih ve 1354 sayılı yazısı ile de, bu söz birliği teyid ve ifade edilmiştir.
    1983 ve daha sonraki senelerde, imsak vakti hesabında (-18) derece kullanılmış ve temkinsiz imsak
    ve yatsı vakitleri verilmiştir. Öğle ve ikindi vakitlerinde de, zaruri olan temkin müddeti azaltılmıştır. Bu
    şekilde verilen vakitlerin hepsi yanlıştır. 1898 senesinde Maarif nezaretince bastırılan,
    3
    Muhtasar İlm-î Heyet isimli kitapda, “Güneş, ufka -19 derece yaklaşınca, fecirden temkin
    çıkarılmakla imsak bulunur.” demektedir.
    Bütün vakitlerde, Türkiye’de 10 dakika temkin kullanılmaktadır. Diyânet İşleri Başkanlığı’nın
    13.08.2010’da bir okuyucusunun suâline verdiği cevap yazısında; “Halîfe Me’mûn [198 (m.813)
    tarihinden itibaren] zamanından beri yatsı ve imsak vakitleri, bu (yatsı için -17°, imsak için -19°)
    değerlere göre tespit edilmiştir.” şeklinde bildirilmiştir.
    17.07.2013 tarihindeki, linki hemen aşağıda bildirilen basın açıklamasında ise; “1949 yılında
    Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki’nin talimatıyle Kandilli Rasathanesi’nin kurucusu
    Prof. Fatin Gökmen Başkanlığında; Kâmil Mîrâs, İstanbul Müftüsü Ömer Nasuhi Bilmen, Eyyüp
    Müftüsü İsmail Habib Erzen ve Muvakkıt Yusuf Ziya Gökçe’den oluşan komisyon da imsakın
    belirlenmesi için -19 dereceyi esas almıştır.” denilmektedir.
    (http://diyanet.gov.tr/tr/icerik/basin-aciklamasi/8204?getEnglish=8204)
    (https://www.diyanet.gov.tr/tr/icerik/imsak-vakitlerinin-belirlenmesi-usulu-ile-ilgiliaciklama/6275?getEnglish=)
    İslâm astronomi mütehassısları tarafından, evvelce yazılan sayısız muteber ve kıymetli
    kaynaklardan sadece bazıları kısaca aşağıdadır.
    İbni Yunus (Vefâtı, hicrî 399 [milâdî 1009]), İbni Şâtır (Vefâtı, hicrî 777 [milâdî 1375])
    (En-nef’ul’âm) kitâbında, çağdaşı El- Halîlinin tablolarında, Kedûsî (Rub’-ı Dâire) kitabında,
    (Mekteb-i bahriye-i şâhâne), fenn-i hey’et muallimi yüzbaşı Mustafa Hilmi efendi, 1306 [m.1888]
    baskılı (Heyet-i felekiyye) kitâbında, Erzurumlu İbrâhîm Hakkı hazretlerinin Evkât-i Şer’iyye
    Cedvelleri ile (Mi’yâr-ül-evkât) kitabında, Ahmed Ziyâ Bey (Vefâtı hicrî 1355) (Rub-ı dâirenin
    sûret-i isti’mâli) kitâbında, imsak ve yatsıda güneşin ufuktan yükseklik açıları ile temkin hakkında
    kıymetli ve doğru bilgiler mevcuttur. Bütün bu kaynaklardan çıkan netice şudur: Temkinsiz ve
    güneşin ufkun altındaki yükseklik açısı (-18) derece alınarak hesap edilen imsak vakitleri
    yanlıştır.
    İslâm âlimleri asırlardan beri, imsak vaktinde Güneş’in ufkun altında -19 derece olduğunu
    anlamışlar, diğer rakkamların doğru olmadığını bildirmişlerdir. Fetva da böyledir. Müctehid
    olmayanların bu fetvayı değiştirmeye hakları yoktur. Fetvaya uymayan ibâdetler, sahîh olmaz.
    Dolayısıyla, kolaylaştırma ilkesi ifadesi kullanılarak, 1983 senesinden itibaren namaz vakitlerinde
    yapılan değişikliklerle doğru vakitler ortadan kaldırıldığından, bu yanlış vakitlere uyularak kılınan
    namazlar ve tutulan oruclar da fâsid olduğundan, kazâ edilmeleri lâzımdır. Doğru Namaz Vakitleri ile
    ilgili geniş açıklamamız,www.turktakvim.com adresinin, sağ üst kısmındaki Önemli Linkler
    başlığında bulunmaktadır.
    TÜRKİYE TAKVİMİ
    VAKİT HESÂBLAMA HEY’ETİ
    E-posta adresimiz: bilgi@turktakvim.com







  • kuran.diyanet.gov.tr
    Bakara Suresi 187. Ayet Tefsiri - Diyanet İşleri BaşKanlığı
    https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Bakara-suresi/194/187-ayet-tefsiri



    Bu kadar açık ve net ! Hic teknolojiye hesaba kitaba gerek yok basit olarak söylenmiş.
  • GuitarxtanbuL kullanıcısına yanıt
    teknolojiye nasıl gerek yok o zaman kafana göre namaz kılarsın güneş tepeyi geçmiş sanki o zaman öğle olsa "gerek"le namaz kılayım olmaz. namazın dışındaki farzlardandır vakit. vaktin girdiği hesap edilir.

    ayrıca yazıyı okumamışsınız ne hikmetse 1983 yılına kadar diyanetinde yazılarla desteklediği, tasdik ettiği eski vakitler terk edilmiş.

    şuanda diyanetin uyguladığı doğru 2 zaman var. güneşin doğuşu ve batışı. diğerleri hep 15-20 dakika yanlış. imsak geç oluyor, namaz vakitleri erken giriyor. temkin vakitleri terk edilmiş. neden?

    o kadar insan bu vakitlere göre oruç tutuyor şimdi olmuyor mu yani diyeceksiniz. bir işi çok kişinin yapması doğru olduğunu göstermez. bir işi çok kişinin yapması yapılanı yanlış olmaktan çıkarmaz.

    ne olur garantiye alıp en erken imsak vaktine göre orucu tutsak? bize bir zararı olmaz emin olmuş oluruz. diğer türlü vakit doğru değilse vay halimize oluyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kaiberdono -- 6 Mayıs 2019; 5:10:30 >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.