Şimdi Ara

Hava temizleme cihazları (44. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
1.996
Cevap
146
Favori
568.054
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
9 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 4243444546
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Merhaba,
    40 kişilik bir odada yatıyorumve sabah kalkınca malum odadaki hava çok kötü oluyor. kışın camları açamıyoruz makineler fanlar da hep ses yapıyor uyutmuyor. daha önce böyle bir şey için çözüm üreten var mı yada tavsiyelerinize açığız arkadaşlar kurtarın bizii
  • Isı geri kazanım diye bir şey var pis havayı alıp temiz olanını veriyor fakat makinası kurulumu pahalı diye biliyorum bir araştırın kapalı mekanlar icin

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • hepsiburada da satılan Oreck AP-C120A Profesyonel Hava Temizleme Cihazı nasıldır arkadaşlar kullanan var mı?
    Yorumlara bakılırsa güzel ama bazı yorumları sanki firma çalışanları yazmış çözemedim. Birileri de gelmiş alayına hayır basmış...
  • amerikan yapımı puradigm öneririm.
    boyunda taşınabilen, duvar tipi vs versiyonları mevcut.
    ekte fikir vermesi açısından video var.
    tedarik şuan türkiyede zor.
    almak isteyene yardımcı olurum.
  • Dyson Pure Coolhttp://www.dyson.com.tr/FansAndHeaters/Purifiers kullanan var mı yorum alabilir miyim? Fiyatı biraz dusunduruyor 2000 lira. Dyson teknolojisine baya güvenirim ama 12 saatlık kullanımda filtre degisimi fln diyor emin olamadım
  • bizim çocuk şimdilik cihazla iyi gidiyor:) hadi hayırlısı :)
  • soul_spear S kullanıcısına yanıt
    Günlük 12 saat kullanım ile 1 yıl filtre değişimi gerektirmez yazıyor. Yani her yıl yeni filtre alınmasını öneriyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Merhaba,

    Dyson purecool AM11 veya filter queen defender cihazları hakkında yorum yapabilecek arkadaşımız varmıdır ?

    Yardımcı olursanız sevinirim.
  • Genelde rutubetli evlerde kullanılıyor bildiğim kadarıyla. Yada astım bronşit hastalarının oldukları evlerde.
  • yıldırım_han kullanıcısına yanıt
    slm.astım için size tavsiyede buluncam benim çocugumda astım atlatmıştı.100 gram kına kına agaç kabugu aktarda oluyor afrikada bir agaç kabugu.50 gıram çörek otu al.2 kiloda kara kovan süzme balı al.agaç kabugunu bilendirden çek un haline getir çörek otunuda bilendirden çek önce süzme balın 1 kilo olanının içine tahta kaşıkla iyicene karıştır ertesi günüde kalan 1 kilo balla karıştır 1 gün yine dinlendir sabah öylen akşam aç karnına 1 er çorba kaşıgı 32 gün yada karışım bitene kadar yedir evel allah hiş bişici kalmaz bunu büyüklerde yerse astımı iyileşir.05360714358ararsan anlayamadıgın yeri anlatırım .geçmiş olsun



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ademgm -- 29 Aralık 2016; 21:37:0 >




  • Ömrü boyu tek bir sigara içmemiş biriyim. Bu, -pasif de olsa- “sigara ile savaş” demektir.

    Şehrin merkezindeki kendi evimi “gürültü” sebebiyle terk edip kenarda bir yere kiraya geçtim. Bir yıl olmadan üzerimdeki daire boşaldı. Alçak bir emlakçı sayesinde olsa gerek, 25 yaşında spastik çocukları olan bir “amcaoğlu ile evlenmiş bir teyzekızı ailesi” üzerime taşındı. Üç ay nasıl katlanabildim bilemiyorum. Bu konuda kanaatim kesin. Kimse burada bu faslın avukatlığına / sözcülüğüne girmeye kalkmasın. Devletten para alıyorlar. Gidip müstakil ev tutsunlar. O ayrı konu.

    İki sokak ötede bir başka eve taşındım. Burada gürültü bakımından –şeytan kulağına kurşun- pek mesele yok. Fakat bu defa da olmadık şekilde sigaraya yakalandım. Ben küçük odaya tıkılacak biri değilim. Salon bütün hayat sahamdır. Nasıl oluyor bilemiyorum, geceleri bir yerlerde içilen tek tük bir-iki sigara, sanki salonun tavanı veya yan duvarı aşarak “sin sin” denen şekilde içeri süzülüyor. Sigara manyağı biri bu kadarını anlamaz bile. Fakat bu kadarı bile, zaten birikmiş olan onca yılın bunalımlarına ilave olarak beni sinir etmeye yetiyor. Gidip birilerine “içmeyin” desem, çok iyi biliyorum umurlarında bile olamayacak ve alçakça bir şekilde daha da çok içer olacaklar. Üç katlı apartmanın son katında öğrenciler var. Önceleri, sigara dumanının merdiven boşluğuna daima 1. Sınıf sigara manyağı olan o üni öğrenci takımından yayılarak ve çelik kapı kenarlarından geldiğini tahmin ediyordum. Fakat hayır, duman olmadık şekilde üst daire (tavan) veya yan daireden ( ortak duvar) geliyor. Bilemiyorum belki de pvc pencereden geliyor da olabilir.

    Kış tepesinde ev taşıma faslında badanayı filan düşünememiştim bile. Şimdi kalekim´inden tutun da diğer izolasyon imkanlarına kadar herşey aklımdan geçiyor. Fakat bu parayı başkasının mülküne sıvamak yerine “O paraya hava temizleme cihazı alsam işe yarar mı?” sualine geçtim.

    Bu paragrafları torba dolsun diye değil, “hava temizleme” faslında, sigara belâsının, bundan sonrasında tamamen merkezde olacağını anlatabilmek için yazdım. Sigara belâsının yanında tozdu, virüstü, akardı kokardı hepsi vızıltı kalır.

    Bu uzun yıllara yayılan ve haklı olarak takdir gören forum başlığında her ne kadar -bilhassa sigara konusunda- hava temizleme cihazları hakkında genel olarak menfî tesbitler yazılmış ise de, ben çok daha küçük bir miktardaki bu kadar duman için iş göreceği kanaat, iyimserlik ve ümidindeyim.

    Dikkatimi çeken husus, bu başlıkta, beni pek açmayan mikro ve genel olarak aile ölçeği kademelerden bakıp bu sebeple olsa gerek, “büyük mesele” sigara yerine astım vb patolojilere dair düşünülerek birikim teşkil olunmuş. Böyle olunca, asıl mesele olan sigara faslı geri plana atılıp, “karbon filtre yerine vantilasyon” ile sıyrılmak tercih edilmiş.

    Bence böyle olmamalıydı. Meselâ, şahsî dünya için endüstriyel uygulama ve standartlardan uyarlamalar düşünülmeliydi. Tıpkı, adına “aile” denen küçük damızlık yapısına takdim edilen küçücük süslü teneke kutular halinde olup, adına “tost makinası” denen birşeyler yerine “büfe tost” arayışına girilmek mecburiyetindeki haklılık gibi. Burada da benzer aynı durum geçerli. Diyelim ki, aile işi (!) alette karbon filtre topu topu 100gr. Fakat yabancı forum muydu, burada önceki sayfalardan birinde mi idi hatırlayamadım, adamın biri, “o takdirde, niçin şu markanın ürününde 7,5 kg karbon filtre var?” diye sormuş.

    Bir markaya şimdiden karar kılmış durumdayım. Fakat şu birkaç gün içinde dahî görebildiğim kadarıyla bu iş öyle 300 – 500 ile olabilecek gibi değil. Yani, ortalık hakikaten de içleri boş plastik kutu dolu. Konu ile ilgilenenler mutlaka görmüşlerdir, bahis konusu marka, günde 10 adet sigara yanması durumunda, cihazın satışla birlikte verilen yedek filtrelerle 10 yıl gideceğini iddia ediyor. Beni çileden çıkartan sigara dumanı miktarı, muhtemelen bunun 1/10´u etmez.

    Fakat şu da bir gerçek ki, genel bir uyku konforu hayaline de kendimi kaptırmış durumdayım. Yani, aşağıda linkini verdiğim şekilde aslında bir tabiat insanı oluşuma rağmen negatif cinsinden iyon faslı cazip geliyor. Yani, adamların asıl maharetleri, “aptal end user”ı nasıl avlayacakları konusunda uzmanlaşmış olmaları.

    Bu arada, hele ki, yazmakta olduğum şu forum itibarıyla bir konuyu hatırlatmak istiyorum: İnsanlar, insan elinden çıkma sistemlerin kapasite kararlarını daima yanlış veriyorlar. Halbuki aslında durum çok açık. Bir sistemde karar kılınırken asla “tam kapasite” esas alınmamalıdır. Öyle ki, bu, bütün kurgular için böyledir. Meselâ, bir müzik sisteminde de bir otomobilde de, kullanılacak / tercih edilecek kapasite esas alındığında, bu, enaz 2 ve hatta 3 ile çarpılarak toplam sistem kapasitesi tercih edilmelidir. Tecrübe çok açık: Bir müzik sisteminde volüm –ortalama olarak- “yarı kapasite” üzerine çıkartılır ise ses kalitesi düşecektir. Benzer şekilde bir otomobil ile ortalama sürat 120 km düşünülüyor ise, aracın 240 km sürati devirebilecek bir kapasiteye sahip olması gerekir ki, 120 km / sa seyirde –her bakımdan- konfor olabilsin. Yolcu uçaklarının düşmelerinin en önemli sebebi olarak “motorlarının sürekli tam kapasite veya yakınlarında çalışmalarını” görürüm. Çünkü “konfor kapasitesi” için gerekli kütle yerine “daha fazla yolcu” tercih görür.

    Çözüm ortada: Çok daha yüksek kapasiteli bir cihaz. Aksi takdirde 30 m2´lik bir hacim için “30m2´ye kadar” ibaresi ile satılan bir alet tercih edildiğinde bundan çıkacak sonuç, ortalama 45 Db gürültüye talim edilmesi olacaktır. Bu ise daimî tecrübelerimden biri demek olan “kulak tıkaçları” faslına uzanır.

    Yukarılardaki onca yıl içinde “dağ havası” sözü çok geçmiş. Aslı istenir ise, “orman havası” sözü bana daha yakın geliyor:https://www.facebook.com/TurkmenDaglari/ ( Burada naçizane bir 30 yılım var. Ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Böylelikle sigaraya karşı duruşum daha iyi anlaşılabilir ).

    Abartı değil. Sigara konusu aslında çoktan merkeze alınmalıydı. İş yerlerinin dışına yaz kış demeden dinelip o demir eksikliği veya dumanlı yağ fazlalıkları gövdeleriyle üfürtenlerin sayıları gün geçtikçe katlanarak artıyor.

    Ortadaki formal vitrin fasarya. Hayat denen melânetin informal içyüzünde sosyo / dişil pis bir propaganda var ve o, sigarayı hayata köküne kadar angaje bu nesil sürülerine kolayca yayıyor. Bu insanlar sigaraya sadece alışkanlık halinde değiller, ona inanıyor ve hatta tapıyorlar. Bu, Beethoven veya Wagner ortada durur iken, “hayatın sokaklarında” kolayca yayılıveren “hele hele minnoş minnoş” cinsinden bir şey. “Yaşamın tadı” dedikleri şey, duman takviyesinde onlara –daha da- cazip geliyor. Fakat KOAH´tan …rip gidiyorlar. Yani, günün birinde mikro bir hava temizleme aletine “çok para” diyenler, sonrasının on yıllarında, herhalde, milletler arası uzay istasyonuna oksijen basmaya dahî yetecek kapasitede aspirasyon cihazlarını sosyal maliyenin başına belâ ediyorlar. Akrabalarım var: Önce bir el tüpü ile başladılar. Olay, “sadece on yıl içinde” 30 daireli bir apartmana gülücüklü rüyalar gördürmeye yetecek kadar oksijeni rahatlıkla basabilecek kocaman bir hale geldi.

    Evet, çok net söylüyorum: Adına devlet denen tezgâh, adına “hayat” denen bu dişi kuş / kınalı bi taraflar ve en nihayet damızlık sistemi modeli ve onun sigara ile takviyelenmiş hallerine "mutluluk" diyenlerin bitik ciğerlerine kuruş para harcamamalıdır. Bunun yerine, “gelecekte temiz hava” için stratejiler geliştirilmelidir.

    Bu son bir-iki paragarafı, yine bu forumda, komşularının sigara içmesinden malûm rahatsızlığı duyarak “ne yapmam lazım?” gibisinden bir çırpınış halinde başlık açmış bir insana, “biri, oturduğum daireye gelip sigaram için laf etse, kapıyı suratına çarpar geçerim” ( veya benzeri ifadeler) yazmış …ğılık yaratıklara ithaf ediyorum. Kaybetmeye mahkûmsunuz. Bugünün 1500 TL sini sizin pisliğiniz yüzünden harcamak durumunda kalacağım.

    End User :) : Bayi sahibinin ısrarla tekrar ettiği, “taklit edilememiş” iyon jeneratörü –tatlı rüyalar- faslında belki işe yarar.




  • Başlıkta bunca yıl geçmiş iken burada “hangisini alsam?” sorusuyla kazana (!) atlamak tabi ki anlamsız. Fakat diğer taraftan hayat devam ediyor.

    Ben bu ikinci notumda, benim gibi, bu cihazlar hakkında durduk yerde araştırmaya kalkanlar için ve böylelikle de bu işlerin “sonradan”ı durumuna düşmek pahasına ana hususu hatırlatmak istiyorum: Aslında haklarında hiçbirşey bilmediğimiz ve fakat varolduklarından şüphe duymadığımız bu aletler…

    Evet, bunlar hakkında web´te sağa sola bakınmaya başlayanlar aynı gerçek ile yüzyüze gelmiş olacaklar: Bu ülkenin, dünyanın göbeğinde tipik bir 3. Dünya ülkesi olduğu. İşte başında da sonunda da gerçek bu.

    Yine de, başlığa onca yıl emek vermiş kimi simaların markalar konusundaki tedirginlerine katılmıyorum. Hukukçu filan değilim. Fakat yanlış hatırlamıyor isem, TC hukukunda “teknik amaçlı tenkid” suç değildir. Kaldı ki, üni 1. Sınıfta bana hasbelkader okutulmuş borçlar hukuku zamanlarından bu yana da on yıllar geçti. Yani, o zamanlar “tüketici hukuku” vs adı bile yoktu.

    Biz bunları elbette “tüketici” oluşumuz itibarıyla yazıyoruz. Yoksa, forumların tavsiye bölümlerine sıradan birileri gibi katılıp marka öven “satıcılardan” elbette değiliz.
    ……………………….

    50 yaşta biri olarak, müzikten havacılığa, fotoğraftan savunma teknolojilerine ömrüm boyu teknik prospektüsleri çözümlemekten hoşlanmış olduğumdan, bu konuya daha da takmış durumdayım.

    İlk kavşak burada:
    1- Ya “bu ülkenin marabası” standartları kabul edilecek,
    2- Ya da, batı ülkelerinin standartlarının peşine düşülecek.
    ………………..

    Daima üzerine düşünmüşümdür: “Parayı veren düdüğü çalar” veya benzeri bir ülke klasiği olarak “olmuşkene eyisi olsun” uyumunda olanlar, nihayette hangi pozisyonlara düşmüş oluyorlar?

    Bugün Daikin´den başladım. https://www.bobsheating.com/wp-content/uploads/2015/06/Daikin-Portable-Air-Purifier.pdf

    Bu pdf, 3. Dünya satış prosedüründe kesinlikle yer almıyor. Fakat anlaşılan o ki, USA distribütörü, Amerikan tüketicisi önünde inisiyatif almak mecburiyetinde olduğundan bunu hazırlatmış.

    Baktım ki, bize 46m2(ye kadar) denen ölçü, USA´da lâmsız/cimsiz 24m. İnşallah yanılıyorumdur.

    Bu işlerde asıl kriter olan “AHAM”ın da -sonradan- farkına vardım ( başlıktaki sayfaları elimden geldiği kadar okudum. Önceki yıllarda bahsedilmiş ise de mazur görülsün): http://www.ahamdir.com/aham_cm/site/pages/index.html?code=r.rac.AboutThisProgram

    Olay gayet açık: AHAM CADR onayı yoksa konu –bir batı insanı için- zaten / toptan olmasa bile herhalde enaz yarı yarıya kapanmış gibi oluyor.
    Dikkat edilirse, insaflı olmak mecburiyetindeki USA´lı satıcı, pdf´inde Aham´dan bahsetmiş. Fakat “Aham onayı var” dememiş. Bunun yerine, -küçük yazılarda- Aham da, hesabında “odadaki dumanın %80´inin temizlenmiş olması” kuralını esas alıyor demeye getirmiş.

    Fakat, Daikin´in web sayfasında ve kimi pdf´lerde en altta CE geçiyor ( ki, bendeniz, o new age / dişil çıtkırıldım pastel post modern web konseptlerine oldum olası sinir olmuşumdur ).

    Tahmin etmeyecekleri şekilde, dediklerini yapıp, CE listelerine göz attığımda karışık bir durumun bahis konusu olduğunu anladım:
    http://www.eurovent-certification.com/en/Certified_products/Access_by_programme.php?rub=04&srub=01&ssrub=&lg=en

    Evet klaslarda genel klima başlıkları arasında Daikin var. Fakat sadece “klima” olarak.
    Kaldı ki, EC klaslarında zaten şimdilik (!) oldukça alt bir kategori kalan “hava temizleme aletleri” diye başlık yok.
    Adamlar sadece bu aletlerin içine konan filtrelerin standartlarını esas alıyor. Ve görüldüğü üzere, buna dair özel bir “air filters” klası bulunuyor. Yani yüksek standartlarda / batı standartlarında hava temizleme sistemi üretmek isteyenlerin “yüksek standartlarda / batı standartlarında filtre” üretmeleri veya bunları, bu standartlarda üretim yapanlardan girdi olarak alıp, cihazlarında kullanmaları gerekiyor.

    Daikin´in sayfasında linki verilmiş pdf´in en altında geçen not ise bir alem:

    “Bu yayın yalnızca bilgilendirme amaçlı olarak hazırlanmıştır ve Daikin A.Ş.’yi bağlayıcı bir teklif niteliği taşımamaktadır. Daikin A.Ş. bu yayının içeriğini sahip olduğu tüm bilgiler ışığında titizlikle derlemiştir. Ancak, kitapçığın içeriği ve bu kitapçıkta adı geçen ürün ve hizmetlerin eksiksizliği, doğruluğu, güvenirliği veya belirli bir amaca uygunluğuna ilişkin doğrudan veya dolaylı olarak hiçbir garanti verilmez. Özellikler önceden bildirimde bulunulmaksızın değiştirilebilir. Daikin A.Ş. bu yayının kullanımıyla ve/veya yorumlanmasıyla bağlantılı olarak en geniş anlamda hiçbir doğrudan veya dolaylı hasar veya zarardan dolayı sorumluluk kabul etmeyecektir”
    Kaynak: https://www.daikin.com.tr/Dokumanlar/Daikin-Hava-Temizleme-Cihazi.pdf

    Sadedi şu: “Cim! operasyon başarısız olursa biz sizi bilmeyeceğiz”
    ( Siz bu hukuk paragrafından ne anladınız bilmiyorum fakat ben bunu anladım ).
    ……………………..

    Bu başlığa zaten sigara sebebiyle girmiş olduğumdan “Aham” listesinde de doğrudan “tobacco / smoke cadr” değerlerinden başladım.
    Burada, bizim şu ülkede satışı yapılan iki Elecrolux modeline rastgeldim. Bu hakikaten de, bir marka ve onun satışını üstlenen insanlar için büyük bir destek (tabi, karşılarında bu işleri anlayabilen “batı insanı” standartlarında birileri olur ise).

    Görüldüğü üzere, Electrolux´ün 1000TL sınıfı alt ürününün dahî Aham onayı var. Fakat diğer ürün 200-300 sınıfı cadr kategorisinde olmasına rağmen arada ciddî bir fiyat farkı bulunuyor: 2500-1000=1500 TL :)

    Anlayabildiğim kadarıyla, TR´de markanın aynı adı kullanan bir ana temsilcisi var ve sadece alt ürünü satıyor. Diğer bir ithalatçı ise üst kategori ürünü (satıyor). Fakat, diğer ithalatçıdan birkaç saat önce kendisiyle görüştüğüm satış yetkilisi sima, genel olarak bana profesyonel bir intiba vermiş olsa da, bu konumdaki simaların telaffuz ettikleri rakamların pek de kal´e alınmaması gerektiği tecrübesindeyim. Esas olan mağaza rakamıdır. Diyeceğim, bu 2500 TL rakamını telaffuz etmiş Bey, önce listeden dolar rakamını söyledi. Sonra bunu dolar kuru ile çarpıp bu sonuca ulaştı ki bence bu çok amatörcedir.

    Neyse, ben bu Aham işini çok sevdim. Şeffaflık işte budur.

    Philips ve Sharp markaları, başlıkta yıllar içinde arada bir geçmiş olduklarından ve de elbette aşina olduğumuz için ( benim 26. Yılındaki müzik setim Sharp ) hem Philips TR´yi hem de Sharp TR´yi aradığımda “yok” cevabı aldım. Philips.com.tr´nin doğrudan Hollanda´dan yönetildiğini söylediler. Sharp ise “üretim yok” dedi.

    Arayışa girişenlerin –meselâ- “bilinen marka” olarak bildikleri “DeLonghi”nin ise Aham listesinde zaten adı bile yok.

    Görüleceği ve görüldüğü üzere Aham´da markalar daha ziyade CADR 100 – 200 kategorisinde üretim yapıyor. Çünkü –anlayabildiğim kadarıyla- en iyi kârı bu aralıkta elde ediyorlar. Yani, “marka” denen vitrinleme işini en iyi burada kullanmış oluyorlar. Bosch, Rowenta, Whilpool ve hatta Pioneer vb.

    Fakat benim salonum 20m2 olmasına rağmen buna uyan kategorinin CADR 200-300 olduğu kanaatindeyim. Yani 2500 TL. Çünkü formülümü yukarıdaki ilk notumda yazmıştım: Arzu edilen kapasite= Tam kapasite / 2 (veya 3). Asla “Arzu edilen kapasite = Tam kapasite” olamaz. Çünkü tam kapasite çalıştırmak demek, her cadr kategorisinde enaz 60db ses demektir…

    Yine de, bizim, aynı genetikten olduklarını tahmin ettiğim 15-20 kadar aile için “Böyükşeher” ilan edildiği kanaatinde olduğum Eskişeher Köyümüzde Daikin´in başlı başına bir showroom´unun olmasını ve ürünü gözümün önünde görebilmiş olmamı hakikaten takdirle karşıladım. Çünkü bu diğerlerinin hiçbirinde yok ( Eskişeher Mediamarkt´ta kaderini bekleyen Delonghi AC75 hariç )…

    Şimdi bu kadar paragraf ardından, “yerel satıcı” arayışımı boşa çıkartmaya kalkıp “Amazon´dan getirtsene” demek isteyenler olabilir ( TR Web´in “zararlı akıl” jeneratörü ahalisini iyi biliriz)

    Daikin´lerini Amazon´dan sipariş ederek almış USA vatandaşları…

    Aşağıdaki ilan buna dair. Merak ettiğim husus, acaba Daikin kendisi mi hatasını farkedip ürünlerini geri çağırdı, yoksa, cihazları yanmış USA vatandaşlarından biri sağ aşağıda bir yerde linki olan formu doldurup sayfanın ait olduğu bu kuruluşa başvurmak suretiyle bir “tüketici hakları” süreci başlattığı için mi böyle oldu? 2.si bana daha iyi uyuyor.
    https://www.cpsc.gov/Recalls/2015/Daikin-Recalls-Air-Purifiers/
    …………………………….

    Dyson da adı geçen markalardan biri. “Tornado”dan başlayıp ev hanımının elinde biten süpürge reklamı malûm(du). Fakat hava temizleme faslında durum pek öyle değil. Çünkü saatlik kapasite sadece 90m3. Bunu örtbas edebilmek için değeri litre / saat olarak veriyorlar. 400(L/sa) rakamını gören 400m3/sa değeri ile karıştırsın diye. Bu kadarına tenezzül edilmemeliydi. Bang&Olufsen hoparlör niyetine bir köşede tutulabilir…

    Yine “rakam telaffuz edilmesin, tatlı dille / friendly anlatılmış havası versin” demeye getiren o pastel new age web sayfaları. New age odalarda çıtır postmodern dişiler. CADRate, m3/sa, vs hiçbirşey yok. Sadece “itimat etmemizi” isteyen ve kendisini üst sanan bir akıl :).

    “Net enformasyon”dan itinalı şekilde kaçan birilerine niçin inanalım ki?

    Halbuki Airgle herşeyi nasıl da küt diye ortaya seriveriyor:http://www.airgle.com/PurePal/ 450 (!) smoke cadr. İşte bu kadar.

    Pastel new age mimari, Postmodern dişiler ve şişirme bir hümanizmin uyuklayan veletleri yok.
    Sadece, soğuk savaş dönemi çocukluğumuzdan alışkın olduğumuz harika cutaway´ler ve perspektifler…
    Bir an, “bir yerlerden hatırlıyorum / hiç yabancı gelmiyor” hissine kapıldım. Tabi ya Mac Pro´ların eski modeli. Acaba bu smoke cadr 450 işini E5690 işlemci çiftleri mi yapıyor? :)
    Nezih new age mekânda bununla uyuyan velet, günün birinde süperman gibi uyanıp ebeveynlerine 3. Dünya dayağı atabilir:)

    Meselâ, bir yerde, adı daha ziyade “savunma teknolojilerini” hatırlatan ve oldukça pahalı bir marka geçiyordu. Bilinen bankanın şubelerinde bu tercih edilmiş. Aklıma hemen, distribütörünün o bankanın bağlı olduğu holdingin yan kuruluşu olma ihtimali geldi… Pahalı bir şeyi 3. dünyada yarı fiyatına temin etmenin bilinen bir yolu. Hem kâr, hem hava basmak…
    Aynı taktiği, “araba üretiyor” havasındaki bir diyar holdinginin “olmayan” tasarım departmanlarındaki torpil çocuklarının önüne konan araba tasarımı programları faslında görmüştüm. Böylece, hem programın ana distribütörü konumunda oluyorlar, hem de binlerce(!) lisansı –muhtemelen- yarı fiyatına kapaklamış oluyorlar.

    Son olarak, aklımdan bir "gelecek" senaryosu geçti:

    Çin, devlet / memur kafasında inatlaşıp pis havaya mahkûm olduğundan, yarın öbür gün şöyle bir habere tesadüf edilebilir:

    - Çin donanması yedeğindeki devasa bir tanker, okyanusa 200milyon adet kadar olduğu tahmin edilen “kullanılmış küçük hava temizleme aleti karbon filtresi” dökmek üzere iken USA donanmasına bağlı gemiler tarafından farkedilip engellendi… :)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mstdem -- 4 Ocak 2017; 1:47:40 >




  • merhaba,

    Yazdıklarınızı büyük bir keyifle okudum. Bu kadar araştırmanıza da hayran kaldım. Fakat sonuç olarak airgle cihazı Türkiyede yok. Alınabilecek bir cihaz tavsiye etmenizi rica etsek.
  • sabanoz S kullanıcısına yanıt
    nem alma cihazının sağlığa bir zararı yok. ortamdaki nemi süper azaltıp kurutacak hale getiremiyor hiçbiri zaten.
    Ben de bizim eve bir tane almayı düşünüyorum, kış aylarında özellikle çok nemli oluyor.
    Siz hangi marka/model aldınız? Memnunmusunuz?
  • Teşekkür ederim Arkin11.

    Biraz daha devam edeyim:

    Ağırlıklı olmak üzere, 2002 – 12 yılları arası forum yazarlığı yapmış biri olarak, internet forumlarının genel bir şekilde “pragmatik” arzular üzerine kurulu olduğunun elbette idrakindeyim. Fakat on yıllar öncesinden ve hatta 70´lerdeki çocukluğumuzda seyrettiğimiz bilim kurgu TV dizilerinden bugüne “iç mekân hava konforu / kalitesi” üzerine hayallerle yaşamış olduğumuzu anlıyorum. Mesele hep aynı: Gerçeğin hangi alanında hangi konu ile yüzyüze gelmiş olursak olalım, her defasında, “ne ile dans ettiğimizin” farkında değiliz. Bu genel çıkmaza bir de “3. Dünya şartlarında varolmak” gerçeği de ilave olduğunda, mikroskop lameli altındaki cücelerden farkımızın olmadığı alenen ortaya seriliyor.

    “Hangi hava temizleme cihazını almalıyım?” suali böyle bir noktada alabildiğine havada kalıyor.

    Şu başlıkta Cengizumur Bey´in ilk ikazlarından bu yana 10 yıldan fazla zaman geçmişken, buraya dahil olmak gayretimi “çözümleyici” biri oluşumla irtibatlandırmıştım. Konu üzerine ağırlık verdiğim şu naçizane 20-25 gün zarfında, bu ülkeye has nasıl çıkmazlarla / duvarlarla karşılaşacağımı az buçuk tahmin edebiliyordum. Fakat itiraf etmeliyim ki, bu kadarını beklemiyordum.

    Bir defa en yukarıda ve bizi yutan 3. Dünya çemberinin ötelerinde bir yerlerde 1960´lar Amerikasından bugüne ciddi bir birikim var. Fakat meselâ gökdelenler o Amerika´da 1930´larda yok muydu? Vardı. Pekâlâ o zamanlar ne yaptılar? Konvansiyonel uygulamalar dışında herhalde hiçbirşey. Çünkü dışarıdaki hava henüz –böylesine- kirli değildi… İşte işin içyüzünün “en” görünüşü bu. Demek istediğim, bir arkadaş, “o kadar laf geveleyeceğine birşeyler tavsiye etsene” demeye getirdiğinde cevabı zorlaştıran asıl husus da bu.

    Meselâ, şu 3. Dünya çiftliğinde düne kadar bir EU tiyatrosu (!) vardı ve bu devlet tiyatrosunda müktesebat palavralarının döktürüleceği o kadar ton kağıt için kimbilir kaçbin tane ağaç devirdiler…

    Diyeceğim, o yıllardan dokümanlara denk geliyorum. Bunlarda ne kadar da çokşey anlatılıyor. İki misal, herşeyi anlatıyor. İlk olarak şunu çok derli toplu gördüm ( yıl 2010 [!] ):

    http://www.ihsm.gov.tr/ihsmkronik/dosya/turkiyenin_havakirliligi_veiklimdegisikligi_sorunlari.pdf

    ve daha yakınlardan şu sempozyum:

    http://www.toraks.org.tr/news.aspx?detail=3326

    TR´de bir tek yeşil havalı şehir kalmış: Çankırı.
    Muş 132 çekmiş. Sanki Çin´in bütün kömür santralleri orada.
    Bizim Eskişehir ise en temiz 2. Kategoride (!).
    Demek istediğim, bu konuda kafa yürütmeye kalkanlar önce bunları bilmeli. Ancak bundan sonra pragmatik çözümlerini düşünmeliler.
    ………………………..

    Acı olan, herzaman dediğim gibi, ülkede, lafa geldiğinde “post modern dönemin saygın mimarlarından ….” ütülemesi yapan ve de gözümüzün önündeki korkunç gerçeklik tablosunu, kendince bu gibi gevişlerle örtbas eden bir mimari faslı var. Bu mimarinin dilinde -yıl sanki 1975 imiş gibi- bir “havalandırma” lafı döndürülüp duruyor. Hayır. Bunun adı, olsa olsa, “hava kontrolü”dür.

    Yani,
    1- Hava gaz alaşımı kontrolü ( hani o çocukluğumuzun fen bilgisi kitaplarında kalmış olan %78 azot, % 21 oksijen faslı),
    2- Hava partikül kontrolü,
    ve nihayet,
    3- İklimleme ( sıcaklık ve nem kontrolü)

    Bugünün şu 3. Dünya ülkesi ve onun müthiş mimarisi ortada iken tepemizde racon kesen mimaride ilk ikisinin adı bile yok. Adına “mimar” denen tiplerden birine evin kendisi kadar bir para “proje” için ödenmiş olsa, size önerebileceği, “her odaya bir hava temizleme aleti” olacaktır. Yani bizim durduk yerde peşine düştüğümüz şu işlerden başkası değil ( Tıpkı, memleket klasiği amelelere 4-5 metreye bir fidan diktirip, buna ise “peyzaj mimarlığı” demelerinde olduğu gibi ).

    Meselenin aslı, hem hayatın içinde tekerlenip duran ahali, hem de bunları devlet / oda desteğinde sağıp modern / postmodern hikayeleri anlatan bu mimari dışarıdaki havayı hâlâ “temiz” sanıyor…
    …………………………

    Evet, bu kadar çokşeyden sonra bir alet aldım. Hem de, yukarıda “onaysız” olduğunu yazdığım aleti.
    ( Bunu sizleri ya da kendimi aldatmış olmak için yapmadım. Çünkü fiyat ve ödeme kolaylığı faslının öne çıktığı apayrı bir hikayesi var ).
    Cengiz Bey´in 10 yıl önce dediğini tecrübe edip, 5. mi 6. gün mü sonrasında –yani bugün- iyon jeneratörünü çıkartıp çalıştırmaya başladım. Ve hatta, bende, alet iyon jeneratörüne –maalesef- en iyi “uyku modunda” yükleniyor gibisinden bir kanaat meydana geldi. Çünkü önceki gecelerde manuel ayarlardan birini veya olmadı “auto” modunu tercih etmiştim. Uyku modunda uyuduğum gecenin sabahında kendimi ozonla filtre edilmiş su tankı gibi hissettim.
    Bir aralar kimya okumuştum ( analitik + yalancıktan organik ve en nihayet “hocası genellikle derse gelmeyen cinsten” polimer kimya...). Fakat şimdi biri ozon + karbonmonoksit ne olur diye sorsa “herhalde karbondioksit olur” derim. Kimya şimdi bana arkeoloji gibi geliyor.

    Hayat, insanı gütmek suretiyle yalınlaşmaya alıştırıyor. Bu ise, gerçeğin inanılmaz bir karmaşa olduğunu unutmak veya hiç bilememek anlamına geliyor. Eski tabirle, “edebiyat yaptığımı” sanabilirsiniz. Fakat hayır, işin içinde çok sayıda bileşen var. Meselâ, evi “ısıtma” işinde adına “kombi” denen şu aletlerle ısınmak gayreti şeklindeki olabilecek en ilkel olay ile birlikte düşünüldüğünde “hava temizleme aleti”… Hayır, dersimi aldım. Önce adam gibi merkezî ısıtma olması gerekiyor. Olacaksa ancak bundan sonra hava temizleme. Bu da ne zaman anlamlı olur? Olsa olsa, şehrin merkezinde, apartmanın altına ruhsat verilmiş tantunicinin havalandırma sistemine fan + profil sac mekaniğine verilen önem kadar önem verildiğinde olur.

    Andaval avunması sayabilirsiniz fakat ilk taksidini dahi ödememiş olduğum bu şeyi almış olduğuma halen pişman da değilim. Çünkü alet adam gibi kullanıldığında hakikaten birşeylerin değiştiği hissi veriyor. Belki zorlandığı sigara yanında hakikaten bakteri / virüs filan da süzer de grip salgınına yakalanmayız.

    ( Almış olduğum aletle ilgili bir şeyler de yazdım. Arzu edilir ise çekmiş olduğum fotoğraflarla destekleyip anlatabilirim ).




  • quote:

    Orijinalden alıntı: cengizumur

    quote:

    Orijinalden alıntı: sdallioglu

    Hocam Konunun neredeyse çoğunu okudum.
    Güzel bilgilerinizle bizi aydınlattığınız için teşekkürler

    İyonizer özelliği olup,ozon üretmeyen cihaz yok mu?
    Mesela ALF FİLTRELİ SALON TİPİ İYONİZER
    http://www.ufomarketim.com/UrunDetay.aspx?UrunID=169
    (Yanlış anlamayın iyonizer yazınca ilk bu çıktı diye bunu örnek verdim.)Ozon salınımı falanda göremedim.

    Hatta bende Oreck Xl Profesyonel Hava Temizleme Cihazını düşünüyordum.
    Yorumunuzdan sonra bu paraları vermek yanlış olur diye düşündüm.

    Saygılar

    İyonizeri neden istiyorsunuzki,

    Şahsen ben haftalarca çalışıp en fazla iki gram kadar toz topladıklarını müşahade ettim.

    Hadi benim subjektif tecrübemi bırakın, sayfalardır bu 60 yıllık teknolojinin evlerde bir işe yaramadığını, testler ile bizim gözümüze sokan amerikan devlet kaynaklı araştırma raporlarının linklerini size verdim.

    Ozon vermese ne olur ? iyonizerlerin tek kötülüğü havadaki oksijeni ozona çevirmek değilki. Mesela yeri sildiğiniz limon kokulu temizleyicinin buharını kanserojin formaldehit'e çeviriyorlarmış. Bu sadece bir tanesi. Diğer maddeler neye dönüyor kimbilir ? Sadece nefesimizden en azından 100 ayrı kimyasal çıkıyordur eminim.

    Odamızdaki havaya enerji yüklemek bana hiç akıllıca gelmiyor. Sonra o moleküller gidip ortalığa saldırıyor. Tozlar her tarafa yapışmaya başlıyor. Linkini verdiğim araştırmalra göre iyonizerden geçip mıknatıslanan bu toz toprak ciğerlere daha sıkı yapışıyor.

    Sık sık değişmesi gereken filtre istemiyorsunuz iyonizer alalım diyorsunuz.

    Almayın.


    Selamlar,

    Bu konuyla yeni ilgilenmeye basladim, konu hakkinda yazilanlari okumaya calistim.
    Affiniza siginarak sizden tavsiye almak istiyorum.

    En son mesaji 2 yil once yazmissiniz, hala forum'a uye misiniz bilmiyorum ama sansimi denemek istedim.

    Amerikadan urunler getirtebilirim o yuzden ordan tavsiye verebilirseniz halledebilirim.

    Evin icindeki havayi temizleyecek bir filtre onerebilir misiniz ? nokta hedef olarak su marka, su urun diyebilirseniz o cok daha makbul olur.

    Yazilarin bazilarinda Honeywell markasini tavsiye etmissiniz, arastirma yapinca kafa daha cok karisiyor o yuzden en iyisi bilenden tavsiye almak diye dusunuyorum.

    Kolay gelsin.




  • Attım tuttu
  • Bir soru da benden olsun.

    Cogunluklu yatak odasinda ve calisma odasinda kullanilmak uzere, toz ve polene karsi efektif bir temizleme saglayan (allerjim var uyku bana iskence oluyor), max 300 euro fiyatli bir cihaz bakiyorum. Amazon.de adresinde varsa daha makbule gecer.

    Evde Dyson'un AM10 modeli var ama bir ise yaramadi.http://www.dyson.com/air-treatment/humidifiers/am10/am10-white-silver.aspx

    Bir tavsiyeniz var midir?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ikizbabasi

    nem alma cihazının sağlığa bir zararı yok. ortamdaki nemi süper azaltıp kurutacak hale getiremiyor hiçbiri zaten.
    Ben de bizim eve bir tane almayı düşünüyorum, kış aylarında özellikle çok nemli oluyor.
    Siz hangi marka/model aldınız? Memnunmusunuz?

    Olefini aldım bir günde 4 litre çekti evin havası değişti artık ev nemli değil nem yüzde 60 kaldi artık kullanmıyorum banyoya koydum duş alırken açıyorum sadece benim için iyi oldu

    Kötü tarafı sesi ve birazda koku yapiyor

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 4243444546
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.