Şimdi Ara

Günlük olarak bir klasik kullanmak...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
24
Cevap
1
Favori
4.003
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Selamlar arkadaşlar. Öncelikle ne kadar deli olduğum önceki başlığımdan bellidir diye düşünüyorum. Ayrıca başlığı görüp hemen yargıya kapılmadan önce şunu belirtmek isterim ki bana yeni araba al, eski araba başını ağrıtır, masraf çıkarır gibi şeyler demeyin. Yeni araçların hiçbiri hoşuma gitmiyor. Hatta neredeyse nefret ediyorum. Çünkü çok çirkinler ve ruhları yok. Oysa klasiklerin birer ruhu var, ben bu yüzden klasiklerin çoğuna aşık sayılırım ama 68-69 Impala'da beni çeken bir şeyler var.

    Yani uzun lafın kısası günlük olarak Impala kullanmak çok akıllıca değil fakat ben de çok akıllı sayılmam Yakıtı falan boş verdim zaten sonuçta aslan besleyen yemini düşünmez. Benim merak ettiğim her türlü bakım, tamiri yapsam da yolda kalır mıyım? Aldığım araca bir araba parası harcasam yine adam olur mu?

    Gerçi aşkın gözü kördür derler ama yine de sorayım dedim...Günlük olarak bir klasik kullanmak...







  • 1960'lara gelindiğinde, arabalar çok daha kolay kullanılır oldu. Düşünüldüğü kadar zor, çıldırtan bir şey değil gemi gibi bir arabayı kullanmak.

    Çelik gibi sinir falan da gerekmiyor. Aksine, içinde rahatlıyorsun. Sinirini alıyor. Biri önüne kırıp basıp gidiyor mesela. Umurunda bile olmuyor ölümlü... Onun araba 5 yıl sonra jilet olacak. Sen 60 yıllık bir araba ile geziyorsun. Muhtemelen araban seni de gömecek, çocuğunu da. Torununa kalacak...

    Klasiklerin en büyük derdi güvenlik, kaza riski, fren mesafesi...

    1) Güvenliği sıfır olarak düşüneceksiniz. Günümüzün en gariban arabası ile kafa kafaya girseniz, ölünüz çıkar. Arabanın iki ton olması falan kar etmez. Düşük hızda ne kadar "kodu mu oturtur" araçlar ise, yüksek hızlarda o kadar sakat araçlardır.

    2) Herşeyi kötü fren mesafenize ve yurdum insanlarının eski arabaların nasıl olduklarını çoktan unuttukları gerçeğine göre planlamanız gerekmektedir. Direksiyonun başına geçtiğiniz an, yolda gördüğünüz her bir araç potansiyel bir IQ yoksunu mal oluverir. "Şimdi bu mal şuradan burnunu çıkarır mı?" "Şimdi bu mal aradan çıkıp yolumu keser mi?" "Şimdi bu mal trafiğin tıkalı olduğunu göre göre kavşağın ortasına dalar, beni yokuşun ortasında durdurur mu?" Klasik arabaya bindiğiniz an, dışarıda gördüğünüz her araç potansiyel bir maldır. Ancak buna kısa sürede alışılıyor. Alışmazsanız, bir gün daldırır unutursanız, ilk kazanızı da yaparsınız.

    (Kusura bakmayın gençler. Gerçekler acıdır.)

    3) 1960'larda teknoloji bayağı gelişti. Alacağınız araç manuel olursa mutlaka birinci vites senkromeçi olsun. Gündelik kullanımda senkromeç olmaması, özellikle malların içinde araba kullanırken, problem olur. O kadar yüzsüz olduk ki halk olarak, yokuşta inen biri, kendi durmak yerine utanmadan yokuş çıkanı yavaşlatabiliyor. Klasik arabada bu bir sıkıntı. Mal seni yavaşlatıyor. 2'den 1'e atman lazım. 1'inci viteste senkromeç olmadığı için, ya durman ve tekrar kalkman lazım, ya da gaz verip, motor devri ile o anki hızını muhteşem ayarlayıp, o en uygun anda vites küçültmen lazım. Otomatik düşünülebilir. Benim 57 otomatik. Bayağı bir daha rahat.

    4) FREN FREN FREN!! Özellikle amerikan klasikleri öyle normal araba gibi durmaz. Duramıyor olduğun gerçeğine alışıp, bu şekilde araç kullanmak gerekiyor. Westinghouse önemli, arkadaşın dediği gibi. Rahatlık sağlıyor. Ama 1960'lı modellerin hepsinde vardır. Çift fren merkezi önemli. Tek fren merkezli bir fren sistemin varsa, her bir tekere giden fren borularından biri bile kaçak yapsa freni tamamen kaybedersin. Ama çift fren merkezi varsa arka kaç yapsa ön tutar. Ön kaçak yapsa arka tutar. Bu da kaza yapmanla yapmaman arasındaki farkı belirler. Araç otomatikse frenin önemi daha da artar.

    Tüm bu dediklerime alışılır. Klasik araç gündelik kullanır. Alışsan bile, çözümü olmayan tek şey park yeridir. İki arabalık boşluk bulman lazım. Normal araba manevrasına yetecek bir alanda manevra yapamazsın. İnsanlar oraya IMPALA ile geleceğini tahmin etmediği için manevra alanını dar bırakır... Çok oldu böyle vakalar. Eşimin annesinin evine 58 ile gittim. Sokağın solunda park, sağında park var. Sola bir Transporter, sağa bir Navara park etmiş. Çüş arkadaş! Arada kalan dar sokakta manevra yapıp Navara'nın arkasına giremedim. Çünkü ön tampon Transporter'a sürtecek. Yani, yer bulsan bile giremeyebiliyorsun.

    Yakıtını falan sen düşeneceksin. Düşün, taşın, kaşın...

    Klasik araba alırken yıkık araba almamaya, orjinalliği geri getirilemeyecek şekilde bozulmuş araba almamaya özen gösterin. Aracın eksikleri olsa da mihrabı yerinde olmalı. Yoksa hem başınıza bela olur, durmadan sorun çıkarır, hem de toplasanız bile pırıl pırıl olmaz, pırıl pırıl muadilleri kadar değerli olmaz. Aynı şekilde orjinallik de önemli. Araçta farklı jant, farklı egzoz olabilir. Bunlar istendiği an düzeltilir. Ancak, aracın orjinal koltukları sökülmüş, sıkıyorum, 1950'lerin Chevrolet koltuğu takılmışsa o bela işte. Çözmesi daha zor bir sorun. Veya 1950'li bir arabaya 70'lerden şanzıman takılmışsa... Aracın orjinal şanzımanını bulabileceğinizi düşünmüyorsanız, böyle bir arabayı almayın. Çünkü orjinallik de değer için önemlidir.

    Gündelik kullanılacak arabada öncelikle Avrupa arabası öneririm. Tosbağa olur. Avrupa Fordu olur. Ford 20m falan gibi... Bütçe varsa Porsche olur, Mg olur. Güzel çok araba var. Başlangıç için de iyi olur. Gündelik kullanıma da daha uygun olur. Ama illaha Amerikan diyorsanız, tabi kendi seçiminiz.
  • klasiklerin ruhu var da westinghouse ları yok

    pisti belair anılarını anlatmak üzere hüseyin abiye bırakıyoruz.
  • Impala bence biraz yorar ama maddi olarak gucunuz elveriyorsa mutlaka kullanmalisiniz. Hergunumuzu yarin olecekmisiz gibi yasamamiz gerekiyor cunku zamanin nasil gectigini anlayamiyoruz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Kolay olsa bende 60 model kırmızı, direklerden tavana beyaz plymouth fury isterdim.



    Ama olmuyor hocam

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Trafikte hb arabayla zor ilerliyoruz bu arabayla trafiğe çıkmak çelik gibi sinir sistemi ister ve bolca sabır

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Trafik çok da önemli değil. Bulunduğum yerde bütün trafiksiz yolları biliyorum.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sezgintr

    Impala bence biraz yorar ama maddi olarak gucunuz elveriyorsa mutlaka kullanmalisiniz. Hergunumuzu yarin olecekmisiz gibi yasamamiz gerekiyor cunku zamanin nasil gectigini anlayamiyoruz.
    Kesinlikle katılıyorum.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • 1960'lara gelindiğinde, arabalar çok daha kolay kullanılır oldu. Düşünüldüğü kadar zor, çıldırtan bir şey değil gemi gibi bir arabayı kullanmak.

    Çelik gibi sinir falan da gerekmiyor. Aksine, içinde rahatlıyorsun. Sinirini alıyor. Biri önüne kırıp basıp gidiyor mesela. Umurunda bile olmuyor ölümlü... Onun araba 5 yıl sonra jilet olacak. Sen 60 yıllık bir araba ile geziyorsun. Muhtemelen araban seni de gömecek, çocuğunu da. Torununa kalacak...

    Klasiklerin en büyük derdi güvenlik, kaza riski, fren mesafesi...

    1) Güvenliği sıfır olarak düşüneceksiniz. Günümüzün en gariban arabası ile kafa kafaya girseniz, ölünüz çıkar. Arabanın iki ton olması falan kar etmez. Düşük hızda ne kadar "kodu mu oturtur" araçlar ise, yüksek hızlarda o kadar sakat araçlardır.

    2) Herşeyi kötü fren mesafenize ve yurdum insanlarının eski arabaların nasıl olduklarını çoktan unuttukları gerçeğine göre planlamanız gerekmektedir. Direksiyonun başına geçtiğiniz an, yolda gördüğünüz her bir araç potansiyel bir IQ yoksunu mal oluverir. "Şimdi bu mal şuradan burnunu çıkarır mı?" "Şimdi bu mal aradan çıkıp yolumu keser mi?" "Şimdi bu mal trafiğin tıkalı olduğunu göre göre kavşağın ortasına dalar, beni yokuşun ortasında durdurur mu?" Klasik arabaya bindiğiniz an, dışarıda gördüğünüz her araç potansiyel bir maldır. Ancak buna kısa sürede alışılıyor. Alışmazsanız, bir gün daldırır unutursanız, ilk kazanızı da yaparsınız.

    (Kusura bakmayın gençler. Gerçekler acıdır.)

    3) 1960'larda teknoloji bayağı gelişti. Alacağınız araç manuel olursa mutlaka birinci vites senkromeçi olsun. Gündelik kullanımda senkromeç olmaması, özellikle malların içinde araba kullanırken, problem olur. O kadar yüzsüz olduk ki halk olarak, yokuşta inen biri, kendi durmak yerine utanmadan yokuş çıkanı yavaşlatabiliyor. Klasik arabada bu bir sıkıntı. Mal seni yavaşlatıyor. 2'den 1'e atman lazım. 1'inci viteste senkromeç olmadığı için, ya durman ve tekrar kalkman lazım, ya da gaz verip, motor devri ile o anki hızını muhteşem ayarlayıp, o en uygun anda vites küçültmen lazım. Otomatik düşünülebilir. Benim 57 otomatik. Bayağı bir daha rahat.

    4) FREN FREN FREN!! Özellikle amerikan klasikleri öyle normal araba gibi durmaz. Duramıyor olduğun gerçeğine alışıp, bu şekilde araç kullanmak gerekiyor. Westinghouse önemli, arkadaşın dediği gibi. Rahatlık sağlıyor. Ama 1960'lı modellerin hepsinde vardır. Çift fren merkezi önemli. Tek fren merkezli bir fren sistemin varsa, her bir tekere giden fren borularından biri bile kaçak yapsa freni tamamen kaybedersin. Ama çift fren merkezi varsa arka kaç yapsa ön tutar. Ön kaçak yapsa arka tutar. Bu da kaza yapmanla yapmaman arasındaki farkı belirler. Araç otomatikse frenin önemi daha da artar.

    Tüm bu dediklerime alışılır. Klasik araç gündelik kullanır. Alışsan bile, çözümü olmayan tek şey park yeridir. İki arabalık boşluk bulman lazım. Normal araba manevrasına yetecek bir alanda manevra yapamazsın. İnsanlar oraya IMPALA ile geleceğini tahmin etmediği için manevra alanını dar bırakır... Çok oldu böyle vakalar. Eşimin annesinin evine 58 ile gittim. Sokağın solunda park, sağında park var. Sola bir Transporter, sağa bir Navara park etmiş. Çüş arkadaş! Arada kalan dar sokakta manevra yapıp Navara'nın arkasına giremedim. Çünkü ön tampon Transporter'a sürtecek. Yani, yer bulsan bile giremeyebiliyorsun.

    Yakıtını falan sen düşeneceksin. Düşün, taşın, kaşın...

    Klasik araba alırken yıkık araba almamaya, orjinalliği geri getirilemeyecek şekilde bozulmuş araba almamaya özen gösterin. Aracın eksikleri olsa da mihrabı yerinde olmalı. Yoksa hem başınıza bela olur, durmadan sorun çıkarır, hem de toplasanız bile pırıl pırıl olmaz, pırıl pırıl muadilleri kadar değerli olmaz. Aynı şekilde orjinallik de önemli. Araçta farklı jant, farklı egzoz olabilir. Bunlar istendiği an düzeltilir. Ancak, aracın orjinal koltukları sökülmüş, sıkıyorum, 1950'lerin Chevrolet koltuğu takılmışsa o bela işte. Çözmesi daha zor bir sorun. Veya 1950'li bir arabaya 70'lerden şanzıman takılmışsa... Aracın orjinal şanzımanını bulabileceğinizi düşünmüyorsanız, böyle bir arabayı almayın. Çünkü orjinallik de değer için önemlidir.

    Gündelik kullanılacak arabada öncelikle Avrupa arabası öneririm. Tosbağa olur. Avrupa Fordu olur. Ford 20m falan gibi... Bütçe varsa Porsche olur, Mg olur. Güzel çok araba var. Başlangıç için de iyi olur. Gündelik kullanıma da daha uygun olur. Ama illaha Amerikan diyorsanız, tabi kendi seçiminiz.




  • hırsızlık riski de hesaba katılmalı, günümüzde araç hırsızlığı çok ciddi bir risk haline geldi, bu tarz bir araba çok kolay bir hedef olacaktır
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Huseyin-ZST

    1960'lara gelindiğinde, arabalar çok daha kolay kullanılır oldu. Düşünüldüğü kadar zor, çıldırtan bir şey değil gemi gibi bir arabayı kullanmak.

    Çelik gibi sinir falan da gerekmiyor. Aksine, içinde rahatlıyorsun. Sinirini alıyor. Biri önüne kırıp basıp gidiyor mesela. Umurunda bile olmuyor ölümlü... Onun araba 5 yıl sonra jilet olacak. Sen 60 yıllık bir araba ile geziyorsun. Muhtemelen araban seni de gömecek, çocuğunu da. Torununa kalacak...

    Klasiklerin en büyük derdi güvenlik, kaza riski, fren mesafesi...

    1) Güvenliği sıfır olarak düşüneceksiniz. Günümüzün en gariban arabası ile kafa kafaya girseniz, ölünüz çıkar. Arabanın iki ton olması falan kar etmez. Düşük hızda ne kadar "kodu mu oturtur" araçlar ise, yüksek hızlarda o kadar sakat araçlardır.

    2) Herşeyi kötü fren mesafenize ve yurdum insanlarının eski arabaların nasıl olduklarını çoktan unuttukları gerçeğine göre planlamanız gerekmektedir. Direksiyonun başına geçtiğiniz an, yolda gördüğünüz her bir araç potansiyel bir IQ yoksunu mal oluverir. "Şimdi bu mal şuradan burnunu çıkarır mı?" "Şimdi bu mal aradan çıkıp yolumu keser mi?" "Şimdi bu mal trafiğin tıkalı olduğunu göre göre kavşağın ortasına dalar, beni yokuşun ortasında durdurur mu?" Klasik arabaya bindiğiniz an, dışarıda gördüğünüz her araç potansiyel bir maldır. Ancak buna kısa sürede alışılıyor. Alışmazsanız, bir gün daldırır unutursanız, ilk kazanızı da yaparsınız.

    (Kusura bakmayın gençler. Gerçekler acıdır.)

    3) 1960'larda teknoloji bayağı gelişti. Alacağınız araç manuel olursa mutlaka birinci vites senkromeçi olsun. Gündelik kullanımda senkromeç olmaması, özellikle malların içinde araba kullanırken, problem olur. O kadar yüzsüz olduk ki halk olarak, yokuşta inen biri, kendi durmak yerine utanmadan yokuş çıkanı yavaşlatabiliyor. Klasik arabada bu bir sıkıntı. Mal seni yavaşlatıyor. 2'den 1'e atman lazım. 1'inci viteste senkromeç olmadığı için, ya durman ve tekrar kalkman lazım, ya da gaz verip, motor devri ile o anki hızını muhteşem ayarlayıp, o en uygun anda vites küçültmen lazım. Otomatik düşünülebilir. Benim 57 otomatik. Bayağı bir daha rahat.

    4) FREN FREN FREN!! Özellikle amerikan klasikleri öyle normal araba gibi durmaz. Duramıyor olduğun gerçeğine alışıp, bu şekilde araç kullanmak gerekiyor. Westinghouse önemli, arkadaşın dediği gibi. Rahatlık sağlıyor. Ama 1960'lı modellerin hepsinde vardır. Çift fren merkezi önemli. Tek fren merkezli bir fren sistemin varsa, her bir tekere giden fren borularından biri bile kaçak yapsa freni tamamen kaybedersin. Ama çift fren merkezi varsa arka kaç yapsa ön tutar. Ön kaçak yapsa arka tutar. Bu da kaza yapmanla yapmaman arasındaki farkı belirler. Araç otomatikse frenin önemi daha da artar.

    Tüm bu dediklerime alışılır. Klasik araç gündelik kullanır. Alışsan bile, çözümü olmayan tek şey park yeridir. İki arabalık boşluk bulman lazım. Normal araba manevrasına yetecek bir alanda manevra yapamazsın. İnsanlar oraya IMPALA ile geleceğini tahmin etmediği için manevra alanını dar bırakır... Çok oldu böyle vakalar. Eşimin annesinin evine 58 ile gittim. Sokağın solunda park, sağında park var. Sola bir Transporter, sağa bir Navara park etmiş. Çüş arkadaş! Arada kalan dar sokakta manevra yapıp Navara'nın arkasına giremedim. Çünkü ön tampon Transporter'a sürtecek. Yani, yer bulsan bile giremeyebiliyorsun.

    Yakıtını falan sen düşeneceksin. Düşün, taşın, kaşın...

    Klasik araba alırken yıkık araba almamaya, orjinalliği geri getirilemeyecek şekilde bozulmuş araba almamaya özen gösterin. Aracın eksikleri olsa da mihrabı yerinde olmalı. Yoksa hem başınıza bela olur, durmadan sorun çıkarır, hem de toplasanız bile pırıl pırıl olmaz, pırıl pırıl muadilleri kadar değerli olmaz. Aynı şekilde orjinallik de önemli. Araçta farklı jant, farklı egzoz olabilir. Bunlar istendiği an düzeltilir. Ancak, aracın orjinal koltukları sökülmüş, sıkıyorum, 1950'lerin Chevrolet koltuğu takılmışsa o bela işte. Çözmesi daha zor bir sorun. Veya 1950'li bir arabaya 70'lerden şanzıman takılmışsa... Aracın orjinal şanzımanını bulabileceğinizi düşünmüyorsanız, böyle bir arabayı almayın. Çünkü orjinallik de değer için önemlidir.

    Gündelik kullanılacak arabada öncelikle Avrupa arabası öneririm. Tosbağa olur. Avrupa Fordu olur. Ford 20m falan gibi... Bütçe varsa Porsche olur, Mg olur. Güzel çok araba var. Başlangıç için de iyi olur. Gündelik kullanıma da daha uygun olur. Ama illaha Amerikan diyorsanız, tabi kendi seçiminiz.
    Boyutları yüzünden kullanamama manevra yapamama olayı benim için sorun değil. BMC 200-26 ile çok tecrübem vardır. Ama sonuçta böyle bir aracı aldıktan sonra zaten Alsancak trafiğine girecek değilim. Zaten okul Şirinyer'in orda ben direk Şirinyer'in içinden dalmam oraya sonuçta her ne kadar ben tecrübeli olsam biri gelir sürter eder beni üzer. Hem gezmek olsun hem boş yol olsun (Araç kullanmak benim için bir terapidir bu arada) Balçova otoyolundan giderim ki çoğu zaman öyle yaparım. Yani o kadar da problem değil.

    Aracı alınca yapacağım ilk şey frenleri değiştirmek olacak. Gerekirse hepsini diske çevireceğim dediğiniz gibi westinghouse takacağım. Ama senkromeçli vites dönüşümü zor bir şey mi direkt şanzıman mı değiştirmek gerekir yoksa bir parça mı eklenir?

    Bilgilendirdiğiniz için minnetarım.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Batuhan Kılıç

    hırsızlık riski de hesaba katılmalı, günümüzde araç hırsızlığı çok ciddi bir risk haline geldi, bu tarz bir araba çok kolay bir hedef olacaktır
    Bu tarz bir araç için nasıl önlem alınabilir?
  • Klasik ya da restore edilmis araba ya da motosiklet Alınmaz mı alınır? Ama araba sürmeyi veya binmeyi sevmek değil, arabayı tamamen sevmek lazim.



    Bindiginden fazlasi kada bakacaksan, kendin ogrenip yapacaksan alacaksin. Yoksa ocağına incir ağacı diker, ne zevki kalır. Stress yaşamaktan binemezsin.





    Ama sonunda araba kullanmayi da binmeyi de bakmayinda öğrenirsin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: KingOfAnarchy

    Klasik ya da restore edilmis araba ya da motosiklet Alınmaz mı alınır? Ama araba sürmeyi veya binmeyi sevmek değil, arabayı tamamen sevmek lazim.



    Bindiginden fazlasi kada bakacaksan, kendin ogrenip yapacaksan alacaksin. Yoksa ocağına incir ağacı diker, ne zevki kalır. Stress yaşamaktan binemezsin.





    Ama sonunda araba kullanmayi da binmeyi de bakmayinda öğrenirsin.
    Tamamen restore edilmiş bir araç istemiyorum. Edebildiğim kadarını tamir etmek istiyorum. Sanki bir insanı tedavi etmek gibi onu da tedavi etmek istiyorum. Bu sırada bir uzmana ihtiyacım olacak tabi. Ama ben bunu istiyorum. Kendim bir şeyler başarmak istiyorum. Belki de hayatımdaki en güzel stres olsun istiyorum. Eğer sorunsuz bir araba istesem son model tenekelerden birini alırdım.

    Kendi yaptığım şeyin keyfini sürmek istiyorum, öğrenmek istiyorum. Sabır bende çok, ilgi ise tahmin edemeyeceğiniz kadar. Dediğim gibi, aşığım.




  • Atahan Bey kullanıcısına yanıt
    Sen bir sahibi ol, ogrenene kadar her yolda kaldiginda yanindan vin diye gecen "son model tenekelere" bakalim ne kadar sabır göstereceksin.



    Bekara hanım boşamak kolay derler..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Atahan Bey

    Bu tarz bir araç için nasıl önlem alınabilir?

    Alıntıları Göster
    araç sokağa park edilecekse önlem zor, aracın çalınması bir yana sağından solundan parçalarının koparılması bile muhtemel
  • günlük kullanmak akıllıca olmaz bence.

    yedek parçası, yakıtı ustası zaten maliyetli hadi altından kaltın.

    sürmesi de o kadar keyifli değiller. direksiyonlar ağır, vites geçişleri ızdıraplı ve daha birçok teknik eksiklikler mevcut.

    konforları da zayıf. yol ve motor sesi çok daha fazla, süspansiyon alacağınız modele göre değişir.

    özetle iyi bir deneyim yaşatmaz diye düşünüyorum.


    bunun yerine 1995-2005 arası hot hatchback modeller alınıp restore edilebilir.
    bu dönemin araçlarının şu an ki araçlardan çok büyük farkları yok.
    en büyük farkları dijital alanda. onu da güncellemek o kadar zor olmuyor.
  • Bence Supernatural izlemeyi bırak. Bir süre sonra geçiyor :)
  • al bir porsche 964 veya 993 keyfine bak. 993 en iyi 911 kasasıdır ayrıca . hava soğutmalı motor trafikte biraz ısınabilir o kadar

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ruh aranıyor ise ve yeni tenekelere ezilmemekte isteniyor ise,

    İmkan var ise Alfa Romeo klasiklerinden

    Giulia GTA

    yada

    Alfetta 2000GT

    o kadar eskilere gidemem diyorsanız,

    Alfa 75 Q4

    Alfa 155 2.0
  • 73 model bir 1303 toplamayı düşünüyorum ne dersiniz?
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.