Şimdi Ara

fotonun kütlesi yokmu? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
100
Cevap
0
Favori
8.516
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • evt arkadaşlar bilgisi olan yokmu ++
  • mesajların hepsini okuyamadım ama birkaç cümle eklemek istedim;

    ışıyan cisim nedir??
    atomun ısı veya ışık alması sonucu elektronun üst seviye orbitale uyarılması(3s'den 3p'ye uyarılan na,mg+ gibi) ve durulma esnasında uyarılma enerjisinin bir kısmını ışık enerjisi olarak vermesidir.Bu ışığın dalga boyu her madde için(element,komplex vb.) spesifik özelliktedir.
    eğer uyarılma sırasında kullanılan ışının frekansı ile yayılan ışının frekansı aynı ise spektroskopide rezonans çizgi gözlüyorsunuz...
    hiç enerji dönüşümü diye birşey duymadınız mı?
    ısı enerjisi ışık enerjisine dönüşebildiği gibi tam terside gerçekleşebilir.yani çekirdekte veya elektronda foton yok,sadece enerji dönüşümü gerçekleşiyor.
    fotonun kütlesi var mı??
    evet fakat ihmal ediliyor,zaten yayılan fotonlar quantum teoremine göre enerji parçacıkları homojen olmamakla birlikte madde yüzeyine çarpıp enerji aktarımı yapıyor...
    bu aynı 1960'larda soygazların bağ yapmadığına inanılması gibi bir şey...ilerde foton kütlesi vb. terimler daha net bir şekilde açıklığa kavuşacaktır.
    gerçi şu an bile bazı kitaplarda nükleer enerji anlatımında akb cinsinden kütle kaybının yanına hV yazılmış rxnlar görülebiliyor...

    Ben quantum kimyası dersini almıştım ama bize foton hakkında yeterli bilgi vermemişlerdi,bu konuyu quantum fiziği almış ünvli arkadaşlar daha detaylı bir şekilde cevaplayabilir diye düşünüyorum.
    Atomun uyarılması,orbitaller arası enerji değişimleri,nükleer enerji vb. kimyasal konular için sorularınız varsa alabilirim...




  • arkadaşlar parçacıklar iki ye ayrılır

    maddi parçacıklar(proton elektron vs...) bunların kütleleri spinleri vardır
    kimilerinin elektirik yükleri manyetik momentleri var ve daha bir çok şey...

    sanal parçacıklarsa( foton gibi) bu dediklerimizin hiç birine sahip değil
    sanal parçacık bizim birşeyleri açıklayabilmek için ortaya koyduğumuz bir terim

    foton denilen şey sadece enerji ve bu enerji "plank sabiti" nin katları şeklinde yayınlanıyo 1,5 foton yok ya 1 ya 2 kesme şeker gibi yani

    aslında foton diye bir şey yok o bir terim. enerjinin en küçük parçasına verdiğimiz isim.

    yani atomlar bir yerinden foton çıkarıp ona enerji verip yayınlamıyor. sadece enerji yayınlıyor ve biz ona foton diyoruz.çünkü enerji paketleri kesikli (yani 1,5 foton yok ya 1 ya 2 kesme şeker gibi buna biz kesikli diyoruz latincesi kuantum)

    kuantum bilimi enerjinin en küçük parçasının bir foton miktarı olduğu gerçeğini anlatır.

    gelelim fotonun kütlesine : kütlesi yok ama enerjisinin bir kütle karşılığı var.
    einstein enerji ve kütlenin aynı şeyin farklı formları olduğunu buldu.aynı suyun katı sıvı gaz hali gibi.
    elimde on gram buz varsa on gram buzum var derim on gram su var demem.

    lütfen bir daha kimse fotonun kütlesi var demesin fotonun sadece enerjisi var.

    ama atoma girer kütleye dönüşür.atom foton yayınlar kütlesi azalır bu enerjisinin kütle karşılığıdır( E=MC^2)

    NETİCE FOTONUN KÜTLESİ YOK




  • Bahtiyar,
    Bu kadar kesin konuşuyorsunuz yani. Günümüzde teorik olarak yok kabul edilse de bu felsefi bir kesinlik mi bildiriyor?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: bahtiyar0011

    arkadaşlar parçacıklar iki ye ayrılır

    maddi parçacıklar(proton elektron vs...) bunların kütleleri spinleri vardır
    kimilerinin elektirik yükleri manyetik momentleri var ve daha bir çok şey...

    sanal parçacıklarsa( foton gibi) bu dediklerimizin hiç birine sahip değil
    sanal parçacık bizim birşeyleri açıklayabilmek için ortaya koyduğumuz bir terim

    foton denilen şey sadece enerji ve bu enerji "plank sabiti" nin katları şeklinde yayınlanıyo 1,5 foton yok ya 1 ya 2 kesme şeker gibi yani

    aslında foton diye bir şey yok o bir terim. enerjinin en küçük parçasına verdiğimiz isim.

    yani atomlar bir yerinden foton çıkarıp ona enerji verip yayınlamıyor. sadece enerji yayınlıyor ve biz ona foton diyoruz.çünkü enerji paketleri kesikli (yani 1,5 foton yok ya 1 ya 2 kesme şeker gibi buna biz kesikli diyoruz latincesi kuantum)

    kuantum bilimi enerjinin en küçük parçasının bir foton miktarı olduğu gerçeğini anlatır.

    gelelim fotonun kütlesine : kütlesi yok ama enerjisinin bir kütle karşılığı var.
    einstein enerji ve kütlenin aynı şeyin farklı formları olduğunu buldu.aynı suyun katı sıvı gaz hali gibi.
    elimde on gram buz varsa on gram buzum var derim on gram su var demem.

    lütfen bir daha kimse fotonun kütlesi var demesin fotonun sadece enerjisi var.

    ama atoma girer kütleye dönüşür.atom foton yayınlar kütlesi azalır bu enerjisinin kütle karşılığıdır( E=MC^2)

    NETİCE FOTONUN KÜTLESİ YOK


    enerjinin momentumu (m.v) olur mu peki?




  • kesin konuşuyorum çünkü biz buna bi isim vermişiz sevgi gibi mesela o kavrama biz o ismi vermişiz ama neticede soyut bi kavram

    foton da öyle ve biz fizikte kolaylık olsun diye çıkardığımız parçacıklara sanal parçacık diyoruz

    mesala elektrostatik kuvvet kütle çekim kuvvetinin iletiminin sağlanmasını biz sanal parçacıklarla açıklıyoruz fakat bunlara henüz ad vermedik yada bi ada gerek duymadık( bi isim verildise bile ben henüz duymadım)
  • quote:

    Orjinalden alıntı: bahtiyar0011

    kesin konuşuyorum çünkü biz buna bi isim vermişiz sevgi gibi mesela o kavrama biz o ismi vermişiz ama neticede soyut bi kavram

    foton da öyle ve biz fizikte kolaylık olsun diye çıkardığımız parçacıklara sanal parçacık diyoruz

    mesala elektrostatik kuvvet kütle çekim kuvvetinin iletiminin sağlanmasını biz sanal parçacıklarla açıklıyoruz fakat bunlara henüz ad vermedik yada bi ada gerek duymadık( bi isim verildise bile ben henüz duymadım)




    Peki, enerji veya paketçikleri kütle çekiminden etkilenir mi?

    quote:

    mesala elektrostatik kuvvet kütle çekim kuvvetinin iletiminin sağlanmasını biz sanal parçacıklarla açıklıyoruz


    fotonla, örnekteki parçacıklar kıyaslanamaz bana göre, o çok ayrı bir konu.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi cemil-mustafa -- 13 Aralık 2007; 17:45:43 >




  • enerjinin momentumu olurmu şöyle:

    biz hareketli bir parçacığın(maddi parçacık yani kütleside olan elektron mesala) momentumunu yada başka özellliklerini hesaplarken durgun kütlesine göre değil hareketli kütlesine göre hesaplıyoruz.

    (hareketli kütle)=(durgun kütle)+(hızından kaynaklanan enerjinin kütle karşılığı)

    e=mc^2........

    şimdi fotonun kütlesi olmasada enerjisinin karşılığı kadar kütlesi varmış gibi momentumu vardır.
  • kütle çekimi aslında (yine einstein sağolsun) mekanın eğrilmesi neticesinde herşeyin doğal davranışının neticesinde ortya çıkıyor.

    yani yol eğriyse arabamla yoldan çıkmam eğri yolda devam ederim.

    netice ışık kütle çekiminden etkilenir momentumu vardır düştüğü yere basınç uygular
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Bahtiyar,
    Bu kadar kesin konuşuyorsunuz yani. Günümüzde teorik olarak yok kabul edilse de bu felsefi bir kesinlik mi bildiriyor?


    Açıkçası felsefe ile aram çok iyi olmasa da şunu söyleyebilirim:

    Bir "deniz dalgasının" kütlesini bulabilirseniz fotonun da kütlesini bulursunuz... Kimse kalkıp birader su işte alırım tartarım demesin tarttığınız su olur, dalgası değil....

    Sayın forumcular defalarca tartışıldı bazılarına cevap da yazdım burada bir kez daha açıklayım: fotonun kütlesi yoktur. foton bir enerji yayılımıdır. Nasıl ki enerji maddeye dönüşebiliyorsa foton da aynı şekilde maddeye dönüşebilir: Bir elektrona bir de pozitrona.(bkz: parçacık çifti oluşumu) Ama fotonun kütlesi YOKTUR.

    Bunun içinde felsefe yoktur, deneysel gözlemdir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi doans1 -- 13 Aralık 2007; 21:31:33 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: doans1

    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Bahtiyar,
    Bu kadar kesin konuşuyorsunuz yani. Günümüzde teorik olarak yok kabul edilse de bu felsefi bir kesinlik mi bildiriyor?


    Açıkçası felsefe ile aram çok iyi olmasa da şunu söyleyebilirim:

    Bir "deniz dalgasının" kütlesini bulabilirseniz fotonun da kütlesini bulursunuz... Kimse kalkıp birader su işte alırım tartarım demesin tarttığınız su olur, dalgası değil....

    Sayın forumcular defalarca tartışıldı bazılarına cevap da yazdım burada bir kez daha açıklayım: fotonun kütlesi yoktur. foton bir enerji yayılımıdır. Nasıl ki enerji maddeye dönüşebiliyorsa foton da aynı şekilde maddeye dönüşebilir: Bir elektrona bir de pozitrona.(bkz: parçacık çifti oluşumu) Ama fotonun kütlesi YOKTUR.

    Bunun içinde felsefe yoktur, deneysel gözlemdir.

    saol arkadaşım "Bunun içinde felsefe yoktur, deneysel gözlemdir." kısmı özelllikle çok güzel olmuş

    zaten felsefe karanlık bir yoldur bilim ve din bu yolu aydınlatan ışıklardır bunlardan biri yol gösteriyorsa üzerine felsefe ne diyor demek manasızdır.

    felsefe daha çok bilim ve din neticesinde elde edilen bilgilerin hayat üzerine yansımalarını araştırır tartışır ki ben buna tefekkürde diyorum.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: bahtiyar0011


    quote:

    Orjinalden alıntı: doans1

    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Bahtiyar,
    Bu kadar kesin konuşuyorsunuz yani. Günümüzde teorik olarak yok kabul edilse de bu felsefi bir kesinlik mi bildiriyor?


    Açıkçası felsefe ile aram çok iyi olmasa da şunu söyleyebilirim:

    Bir "deniz dalgasının" kütlesini bulabilirseniz fotonun da kütlesini bulursunuz... Kimse kalkıp birader su işte alırım tartarım demesin tarttığınız su olur, dalgası değil....

    Sayın forumcular defalarca tartışıldı bazılarına cevap da yazdım burada bir kez daha açıklayım: fotonun kütlesi yoktur. foton bir enerji yayılımıdır. Nasıl ki enerji maddeye dönüşebiliyorsa foton da aynı şekilde maddeye dönüşebilir: Bir elektrona bir de pozitrona.(bkz: parçacık çifti oluşumu) Ama fotonun kütlesi YOKTUR.

    Bunun içinde felsefe yoktur, deneysel gözlemdir.

    saol arkadaşım "Bunun içinde felsefe yoktur, deneysel gözlemdir." kısmı özelllikle çok güzel olmuş

    zaten felsefe karanlık bir yoldur bilim ve din bu yolu aydınlatan ışıklardır bunlardan biri yol gösteriyorsa üzerine felsefe ne diyor demek manasızdır.

    felsefe daha çok bilim ve din neticesinde elde edilen bilgilerin hayat üzerine yansımalarını araştırır tartışır ki ben buna tefekkürde diyorum.



    felsefe karanlık bir yoldur bilim ve din bunu aydınlatır...
    felsefe deyince kavram kargaşaları,sonuçsuz tartışmalarmı anlıyoruz hemn
    ben felsefe deyince düşünme,tarafsızlık,ŞÜPHE,tartışma anlıyorum
    bu benim anladıklarım sanıyorum bilimin ta kendisi

    bilimi felsefeden ayıran ispatlanabilirliği,düşüncenin somutlaştırılmasıdır sadece




  • kuramsal olarak fotonun ışık hızında gitmesi için kütlesiz olması gerekmez mi?

    quote:

    kuantum bilimi enerjinin en küçük parçasının bir foton miktarı olduğu gerçeğini anlatır.
    birşey daha öğrendim

    ışık, ışıma elektromanyetik dalga tam olarak nedir hala anlayabilmiş değilim. bir ortam(medyum) olmadan dalgalanma nasıl oluyor mesela? forumu da tam incelemedim ama belki tartışılmıştır.
  • Eğer fotonun bir dalga olduğunu bu yüzden kütlesi olmadığını söylerseniz bunu anlarım. Ancak eldeki deneysel veriler fotonun bir dalga, bir enerji ya da soyut bir kabul olmadığını; proton ve elektron gibi bir parçacık yani bir madde olduğunu söylüyor. Bu durumda yaygın kabul gören teoriler fotonun kütlesini sıfır kabul etse de, eldeki veriler bunun aksine bir kanıt sunmasa da "kesin olarak sıfırdır" demek felsefi bir iddia olur.

    Her madde durağan halde iken bir miktar ifade etmelidir. Çünkü durağan halde iken bir miktar ifade etmeyen madde hiçlikten oluşmuş maddedir. Durağan halde iken hiçlikten oluşmuş madde, hızlandığı zaman momentum ve enerji taşıyamaz, en azından geçmişteki tecrübelerimiz bunu söylüyor.

    Fotonun kütlesinin olmadığı deneysel olarak doğrulanması gereken bir iddiadır. Ancak günümüzdeki teknoloji ile 10^-51 gramdan daha aşağı kütleler ölçülemiyor.




  • fotonun momentumu ve kinetik enerjisinin olması;kütle enerji ve momentumu sağlar şeklinde değilde,fotonun hiç durmaması şeklinde yorumlanmalıdır...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: yakup13


    quote:

    Orjinalden alıntı: bahtiyar0011


    quote:

    Orjinalden alıntı: doans1

    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Bahtiyar,
    Bu kadar kesin konuşuyorsunuz yani. Günümüzde teorik olarak yok kabul edilse de bu felsefi bir kesinlik mi bildiriyor?


    Açıkçası felsefe ile aram çok iyi olmasa da şunu söyleyebilirim:

    Bir "deniz dalgasının" kütlesini bulabilirseniz fotonun da kütlesini bulursunuz... Kimse kalkıp birader su işte alırım tartarım demesin tarttığınız su olur, dalgası değil....

    Sayın forumcular defalarca tartışıldı bazılarına cevap da yazdım burada bir kez daha açıklayım: fotonun kütlesi yoktur. foton bir enerji yayılımıdır. Nasıl ki enerji maddeye dönüşebiliyorsa foton da aynı şekilde maddeye dönüşebilir: Bir elektrona bir de pozitrona.(bkz: parçacık çifti oluşumu) Ama fotonun kütlesi YOKTUR.

    Bunun içinde felsefe yoktur, deneysel gözlemdir.

    saol arkadaşım "Bunun içinde felsefe yoktur, deneysel gözlemdir." kısmı özelllikle çok güzel olmuş

    zaten felsefe karanlık bir yoldur bilim ve din bu yolu aydınlatan ışıklardır bunlardan biri yol gösteriyorsa üzerine felsefe ne diyor demek manasızdır.

    felsefe daha çok bilim ve din neticesinde elde edilen bilgilerin hayat üzerine yansımalarını araştırır tartışır ki ben buna tefekkürde diyorum.



    felsefe karanlık bir yoldur bilim ve din bunu aydınlatır...
    felsefe deyince kavram kargaşaları,sonuçsuz tartışmalarmı anlıyoruz hemn
    ben felsefe deyince düşünme,tarafsızlık,ŞÜPHE,tartışma anlıyorum
    bu benim anladıklarım sanıyorum bilimin ta kendisi

    bilimi felsefeden ayıran ispatlanabilirliği,düşüncenin somutlaştırılmasıdır sadece


    felsefe ve bilim hakkındaki düşüncelerine katılıyorum

    "ben felsefe deyince düşünme,tarafsızlık,ŞÜPHE,tartışma anlıyorum
    bu benim anladıklarım sanıyorum bilimin ta kendisi.bilimi felsefeden ayıran ispatlanabilirliği,düşüncenin somutlaştırılmasıdır sadece"

    bu yüzden bilimi felsefeden ayırınca felsefe karanlıkta kalıyor




  • quote:

    Orjinalden alıntı: havik

    kuramsal olarak fotonun ışık hızında gitmesi için kütlesiz olması gerekmez mi?

    quote:

    kuantum bilimi enerjinin en küçük parçasının bir foton miktarı olduğu gerçeğini anlatır.
    birşey daha öğrendim

    ışık, ışıma elektromanyetik dalga tam olarak nedir hala anlayabilmiş değilim. bir ortam(medyum) olmadan dalgalanma nasıl oluyor mesela? forumu da tam incelemedim ama belki tartışılmıştır.


    evet kuramsal olarak fotonun ışık hızında gitmesi için kütlesiz olması gerekir en ufak bir kütle bile ışık hızına ulaşılmasını imkansız kılar

    ortam olmadan elektro manyetik dalga nasıl yayılıyor?

    kuramsal olarak daha önce bu başlıkta bahsettiğim sanal parçacıklar sayesinde dalga iletiliyor

    kuantum alanlar teorisinin inceliklerinde saklı bende tam olarak bilmiyorum




  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Eğer fotonun bir dalga olduğunu bu yüzden kütlesi olmadığını söylerseniz bunu anlarım. Ancak eldeki deneysel veriler fotonun bir dalga, bir enerji ya da soyut bir kabul olmadığını; proton ve elektron gibi bir parçacık yani bir madde olduğunu söylüyor. Bu durumda yaygın kabul gören teoriler fotonun kütlesini sıfır kabul etse de, eldeki veriler bunun aksine bir kanıt sunmasa da "kesin olarak sıfırdır" demek felsefi bir iddia olur.

    Her madde durağan halde iken bir miktar ifade etmelidir. Çünkü durağan halde iken bir miktar ifade etmeyen madde hiçlikten oluşmuş maddedir. Durağan halde iken hiçlikten oluşmuş madde, hızlandığı zaman momentum ve enerji taşıyamaz, en azından geçmişteki tecrübelerimiz bunu söylüyor.

    Fotonun kütlesinin olmadığı deneysel olarak doğrulanması gereken bir iddiadır. Ancak günümüzdeki teknoloji ile 10^-51 gramdan daha aşağı kütleler ölçülemiyor.

    "eldeki deneysel veriler fotonun bir dalga, bir enerji ya da soyut bir kabul olmadığını; proton ve elektron gibi bir parçacık yani bir madde olduğunu söylüyor"
    eldeki deneysel verilerden bahsedersen sevinirim

    bunun yanında fotonun hem dalgasal hem tanecik özellikleri vardır(bakınız young deneyi) gerçekten ilginç bir deney insan hayretler içinde kalıyor.

    öyleyse dalgamı yoksa tanecikmi diye sormak yanlış olur.bir şeye farklı bir açıdan baktığınızda onun farklı bir yanını ve farklı özellikleri gördüğümüz gibi ışıkta her iki özelliğe sahip.yani"Eğer fotonun bir dalga olduğunu bu yüzden kütlesi olmadığını söylerseniz bunu anlarım" demek doğru olmaz.

    dahada ilginci bu sadece ışık için değil herşey için geçerli. maddi parçacıklar bile hareket ettiğinde bir dalga ona eşlik eder.(de brogli dalgası) ve bu dalga maddi ortam dalgası değil.




  • De Broglie Dalgasi
    1923 yilinda aristokrat bir aileden gelen Fransiz fizikçi Louis de Broglie isigin bazen dalga bazen de parçacik gibi davranmasindan esinlenerek, diger parçaciklarin da dalga yönleri olabilecegi savini ortaya atti. Buna göre momentumu p olan bir parçaciga dalgaboyu l=h/p olan bir dalga eslik ediyor ve parçacigin özelliklerini tamamliyordu. Nasil bir gitar teli uzunluguna bagli olarak sadece belli frekanslarda titresiyorsa, atomun çevresinde dolanan bir elektronun de Broglie dalgasi da sadece belli dalgaboylarina sahip olmaliydi. Bu çesit bir dalga 1913 yilinda Bohr’un hidrojen atomundaki elektronlarin enerji seviyelerini buldugunda yaptigi varsayimlari açikliyordu. Makroskobik cisimlerin momentumlari çok daha büyük oldugundan, de Broglie dalgasinin dalgaboyu ölçülemeyecek kadar küçüktür. Bu nedenle makroskobik cisimlerin dalga özellikleri gözlemlenemez.

    ( yani diyorki hareket ettiğimde ben bile etrafımda bir dalgaya neden oluyorum ama bu dalganın boyu çok küçük olduğundan etkilerini gözlemleyemiyoz)

    De Broglie’nin bu çalismasi, kendisinin 1929 yilinda aldigi disinda iki Nobel ödülü daha üretti. 1926’da Avusturyali fizikçi Erwin Schrödinger, de Broglie’nin çalismasini genisleterek kuantum kuraminin temel denklemini elde etti ve 1933’te Nobel ödülünü aldi. 1927 yilinda birbirlerinden bagimsiz olarak ABD’de Davisson ve Germer, Ingiltere’de de Thomson, bir kristale gönderilen elektronlarin tipki dalgalar gibi kirinima ugradiklarini gösterdiler. Davisson ve Thomson’da 1937 yilinda Nobel aldilar.
    bir yerden buldum faydalı olur inş.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi bahtiyar0011 -- 17 Aralık 2007; 21:34:54 >




  • Anlatan: Roger Penrose

    Şimdi izin verirseniz biraz da kuantum mekaniğinin ne olduğundan söz etmek istiyorum. Ünlü çift yarık deneyini anlatalım. Kuantum mekaniğine göre ışık foton adı verilen parçacıklardan oluşmaktadır. Tek renkli bir ışığın fotonlarını tek tek gönderebilen bir ışık kaynağının önüne çift yarıklı bir levha konuyor. Çift yarığın ardında da bir ekran var. Fotonlar ekrana ayrık birer olay olarak ulaşmakta ve sanki sıradan parçacıklarmışçasına ayrı ayrı saptanabilmektedirler. Kuantum davranışındaki gariplik ise şu noktada ortaya çıkmaktadır: İki delikten birini açtığımızda fotonları beklediğimiz bölgelerde bulabiliyoruz. Fakat iki yarığı da aynı anda açık tutarak fotonları yollarsak fotonları tek yarık açıkken bulduğum bölgelerde bulamıyorum.”Fotonun yapmayı seçebileceği iki olası şey her nasılsa birbirini götürmektedir. Bu tarz bir davranışa klasik fizikte rastlamak mümkün değildir. Ya birisi olmaktadır ya öbürü; olması mümkün olan (önünde bir engel bulunmayan) iki olası şeyin ikisini de aynı anda elde edememektesiniz,çünkü bir birlerini yok etmek için her nasılsa birbirlerine tuzak kurmaktadırlar.
    Kuantum kuramına göre bu deneyin sonucunu şu şekilde açıklamaktayız: Foton, kaynakla ekran arasında seyir halindeyken içinde bulunduğu kuantum hali, yarıkların birinden ya da diğerinden geçmesiyle belirlenen durum değil, daha çok ikisinin karmaşık sayılardan oluşan çarpanlarla oranlanan gizemli bir birleşimidir....
    Buna göre her iki seçeneğin de önlerindeki çarpanların karmaşık sayı olması önemlidir. Birbirini götürmelerinin meydana gelmesinin nedeni budur. Belki fotonun davranışını seçeneklerden birini ya da diğerini yapma olasılığı cinsinden açıklayabileceğiniz,bu yüzden W ve Z çarpanlarının reel sayılardan oluşan olasılık çarpanları olması gerektiğini düşünebilirsiniz. Ancak bu yorum doğru değildir. Çünkü W ve Z karmaşıktır. Kuantum mekaniğine göre bu önemli bir noktadır. Kuantum parçacıklarının doğasındaki dalga özelliğini,seçeneklere ait " olasılık dalgaları" cinsinden açıklayamazsınız. Bunlar seçeneklere ait karmaşık dalgalardır. Buna göre karmaşık sayılar hem eksi bir sayının karekökünü, hem de bildiğimiz reel sayıları içeren sayılardır. Genel olarak karmaşık sayı, sadece gerçel(reel) sayılarla sadece sanal ( imajiner) sayıların bir birleşimidir;örneğin 2+3 kare kök(-1)=2+3i.. Kuantum kuramının temellerinin inşasında bu sayıların da işin içine girmiş olması,insanların zihninde,bu kuramın soyut ve anlaşılmaz türden bir şey olduğu kanaatinin uyanmasına yol açmaktadır. Halbuki karmaşık sayıları bir kez benimsediğinizde,hele bir de Argand diyagramından yararlanarak türlü işlemler yapmaya da alıştıysanız,artık sizin için hayli somut nesneler durumuna gelmektedirler. Böylelikle siz de eskisi kadar aldırış etmemeyi öğrenmiş olursunuz.
    Ne var ki kuantum kuramı,karmaşık sayılardan oluşan çarpanlarla oranlanan kuantum hallerinin üst üste binmesinden ibaret değildir. Şu ana dek yalnızca U ile gösterdiğim kurallar bütününün uygulandığı kuantum seviyesinde kaldık. Bu seviyede sistemin hali,mümkün olan bütün seçeneklerin karmaşık çarpanlarla oranlanarak üst üste binmesinden meydana gelmiştir. Kuantum halinin zaman içendeki gelişimi üniter gelişim (ya da Schrödinger gelişimi) adıyla bilinir ki,U ile temsil edilmeye çalışılan asıl şey de budur. U’nun önemli bir özelliği lineer olmasıdır. Yani iki halin üst üste binmiş hali daima, zamana göre sabit karmaşık çarpanlarla oranlı olarak üst üste binmeleri şartıyla,aynen iki halden her birinin gelişimi gibi gelişmektedir. Söz konusu lineerlik Schrödinger Denklemi’nin en başta gelen özelliğidir. Kuantum seviyesinde,karmaşık çarpanlarla oranlanarak üst üste binme durumu daima mevcuttur.
    Öte yandan bu olayı klasik seviyede büyüttüğünüzde bütün kuralları değiştirmiş olursunuz. Klasik seviyeye büyütmekten kastım,üstteki U seviyesinden alttaki C seviyesine geçiştir. Söz gelimi ekranda beliren bir noktayı gözlemlemekle yaptığımız şey, fiziksel olarak böyle bir duruma karşılık gelmektedir. Küçük ölçekte meydana gelen bir olay,klasik seviyede gerçek olarak gözlenebilecek daha büyük ölçekli bir olay meydana getirmek üzere fitili ateşlemektedir. Starndart kuantum kuramıyla çalışanlar bu noktada,tombaladan çıkarırcasına,kimsenin pek fazla sözünü etmek istemediği bir şey ortaya atarlar. Bu şey dalga fonksiyonunun çökmesi veya hal vektörünün indirgenmesi olarak bilinir. Bu yönteme karşılık olarak R harfini kullandım. Bu noktada yaptığımız şey üniter gelişimle ilgili olarak yapılandan tamamıyla farklıdır.İki seçeneğin üst üste bindirilmesi amacıyla iki karmaşık sayıya bakar ve modüllerinin karesini alırsınız; yani Argand düzleminde her iki noktanın merkez noktasına olan uzaklıklarının karesini hesaplarsınız. Böylece kareleri alınan bu iki modül, iki seçeneğe ait olasılıkların oranını verir. Ancak bu yol, yalnızca “bir ölçüm yapmanız”,bir başka deyişle,”bir gözlem yapmanız” durumunda geçerlidir. Burada izlenen yol,olayın U seviyesinden C seviyesine büyütülmesi olarak düşünülebilir. şte bu aşamada kuralları değiştirmiş olursunuz. Artık lineer tarzda üst üste binmeler geçerli değildir. Bir de bakmışsınız,bu modüllerin karelerinin oranı size vere vere olasılıkları vermiştir. Belirlenmezciliği işin içine bulaştırdığınız tek yer işte bu U seviyesinden C seviyesine geçiş aşamasıdır. Yani belirlenemezcilik R ile birlikte devreye girmektedir. U seviyesinde kalındığı sürece her şey belirlenircidir. Kuantum mekaniği yalnızca,”ölçüm yapma” denilen işlemi gerçekleştirmeniz durumunda belirlenmezci bir hal alır.
    Standart kuantum mekaniği kapsamında işler işte bu sistem dahilinde yürümektedir. Temel sayılan bir kuram için bu, bir hayli tuhaf bir sistemdir. Eğer daha temel seviyede başka bir kuramı hedef alan bir yaklaşıklık hesabından ibaret olsaydı, böylesi belki daha çok akla yatardı. Oysa bu melez yöntem bütün uzmanlarca zaten başlı başına temel bir kuram olarak görülmektedir!
    Şimdi yeniden karmaşık sayılara dönelim. İlk bakışta insana boş boş oturan soyut şeylermiş gibi gözükseler de,modüllerinin karelerini alır almaz olasılık değerine dönüştüklerini görürsünüz. Aslına bakılırsa çoğu kez sağlam bir geometrik yapıları vardır. Anlamlarına daha iyi vakıf olabilmeniz için size bir örnek vermek istiyorum. Ancak önce kuantum mekaniği hakkında birkaç şeyi daha hatırlatacağım. Dirac parantezleri adıyla bilinen şu acayip görünüşlü ünlü parantezleri kullanacağım. Bu parantezler,sistemin halini belertmek için basit birer gösterimdir. IA> gösterimini kullanmakla,sistemin A ile belirtilen kuantum halinde olduğunu anlatmaya çalışmaktayım. Yani parantez içindeki ifade kuantum halinin bir gösteriminden ibarettir. Çoğu zaman sistemin tümünün kuantum mekaniksel hali Psi ile gösterilir. Bu, sistemin diğer hallerinin bir üst üste binmesidir... Kuantum mekaniğinde sayıların kendi büyüklükleriyle,oranlarıyla ilgilendiğimiz kadar ilgilenmiyoruz. Kuantum mekaniğinde şöyle bir kural vardır: Kuantum halini bir karmaşık sayıyla çarpmanız (bu karmaşık sayı sıfır olmadığı sürece) fiziksel açıdan durumu değiştirmeyecektir. Bir başka deyişle,bizin için fiziksel açıdan doğrudan anlamı olan tek şey bu karmaşık sayıların oranıdır. R işin içine girdiğinde peşin olduğumuz şey olasılıklardır,bu amaçla modüllerin karelerinin oranına ihtiyacımız vardır. Ama kuantum seviyesinde kalsak ve bu karmaşık sayıların modüllerini hesaplamasak dahi,oranlarına belli bir anlam yükleyebiliriz. Riman küresi,karmaşık sayıları bir küre üzerinde temsil etmenin bir yoludur. Daha doğrusu burada sadece karmaşık sayıların kendileriyle değil, oranlarıyla da ilgilenmekteyiz. Oranlar söz konusu olduğunda dikkatli olmak zorundayız. Çünkü paydadaki sayı sıfır olduğunda oran sonsuzlaşır. O yüzden biz bu sonsuzluk durumunu da göz önüne almak zorundayız. Sonsuzluk durumuyla birlikte bütün karmaşık sayıları,bu yakışıklı izdüşüm yardımıyla bir küre üzerine yerleştirebiliriz. Burada Argand düzlemi,küreyi kürenin ekvatoru konumunda bulunan birim çember seviyesinde kesen ekvator düzlemidir. Hiç kuşkusuz,ekvator düzlemi üzerinde bulunan her noktayı,kürenin güney kutbuna göre izdüşüm alarak Riemann küresi üzerine izdüşümleyebiliriz. Bu izdüşüm işlemi sonucunda Riemann küresinin güney kutbu,diyagramdan da anlaşılabileceği gibi,Argand düzlemine göre ‘sonsuza karşılık gelen nokta’dır.
    Eğer bir kuantum sisteminin seçenek olarak iki hali varsa,bu ikisini birleştirmek suretiyle oluşturulabilecek değişik haller bir küre ile betimlenir. Bu aşamada bu soyut bir küredir. Ancak onu gerçek anlamda görebildiğiniz kimi durumlar da yok değildir. Aşağıdaki örnek benim çok sevdiğim bir örnektir. Şayet elimizde elektron,proton veya nötron gibi spin-1/2 parçacığı varsa,bunun kuantum spin hallerinin türlü bileşimlerini geometrik olarak canlandırabiliriz. Spin-1/2 parçacıkları iki farklı spin halinden birisinde bulunabilirler Bunlardan birisi dönme vektörünün yukarı doğru,öteki aşağı doğru olduğu hallerdir.(s: 81) Bu spin hallerinin türlü bileşimleri bir başka eksen etrafında dönme durumuna karşılık gelir. Eğer bu eksen yerini öğrenmek isterseniz,w ve z karmaşık sayılarının oranını alırsınız ki bu da size u= z/w gibi bir başka karmaşık sayı verir. Bu yeni u sayısını Riemann küresi üzerine yerleştirdiğinizde,bu karmaşık sayının merkezden itibaren işaret ettiği yön,size spin ekseninin yönünü verir. Görüyorsunuz ki, kuantum mekaniğinde karşımıza çıkan karmaşık sayılar, ilk bakışta göründükleri kadar soyut şeyler değillerdir. Kimi zaman bulup çıkarması zor olsa da aslında oldukça somut anlamları vardır. Örneğin bir spin-1/2 parçacığı için taşıdıkları anlam apaçık kendini göstermektedir.
    Spinli parçacıklara ilişkin olarak yapılan bu inceleme, aslında bize başka bir şey anlatmaktadır: Aşağı spin ve yukarı spin hallerinde bir keramet yoktur. Canımın istediği ekseni sola sağa öne veya arkaya seçmekte serbestim;hiçbir şey değişmeyecektir. Demek oluyor ki (seçilen iki spin hali birbirine zıt yönlü olduğu sürece)hangi iki halle işe başladığımızın önemi yoktur. Kuantum mekaniğinde işleyen kurallara göre hangi spin haline adım atarsanız atın, ilk ikisi kadar geçerlidir. Bu örneğin anlatmaya çalıştığı şey budur.(EPR Deneyi)




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.