-Var olanı değil olması gerekeni inceler.(Normatiflik)
-Kendine özgülük.(Refleksiflik)
şu öznellik ve kesin cevapalrın olmaması kriterleri yok mu, sonra herkes felsefeci kesiliyor başımıza
quote:
Orijinalden alıntı: waitisova'Blazac
şu öznellik ve kesin cevapalrın olmaması kriterleri yok mu, sonra herkes felsefeci kesiliyor başımıza
Böyle şey bir mümkün olamaz. Tek bir düşünce veya belli düşünceler üzerinden felsefe yapılamaz. Sizin belirttiğiniz özellikler olmasaydı felsefe bilimin konusu olurdu.
tabi ki felsefe kendini bilimden sıyırıp kendine özgü bir sistem oluşturmuş, ancak benim şikayetim şu subjektiflik, bunun artısı herkes felsefede kendine uygun birşey bulabiliyor ancak felsefe okumaya başlayan herkes demiyim bazı insanlar taze bilgi birikimi ile bir havaya giriyorlar ki sormayın, sanki rasyonalist olunca her soruya cevap verebilecek kadar kendilerini geliştirdiklerini sanıyorlar halbuki sadece yaptıkları kendi dar bilgi birikimleri içerisinde olaya kılıf bulmaktan öteye gitmiyor, yani diyeceğim şu ki felsefe bazı insanaları egoist ve megoloman daireye sokabiliyor
quote:
Orijinalden alıntı: waitisova'Blazac
tabi ki felsefe kendini bilimden sıyırıp kendine özgü bir sistem oluşturmuş, ancak benim şikayetim şu subjektiflik, bunun artısı herkes felsefede kendine uygun birşey bulabiliyor ancak felsefe okumaya başlayan herkes demiyim bazı insanlar taze bilgi birikimi ile bir havaya giriyorlar ki sormayın, sanki rasyonalist olunca her soruya cevap verebilecek kadar kendilerini geliştirdiklerini sanıyorlar halbuki sadece yaptıkları kendi dar bilgi birikimleri içerisinde olaya kılıf bulmaktan öteye gitmiyor, yani diyeceğim şu ki felsefe bazı insanaları egoist ve megoloman daireye sokabiliyor
Söylediğiniz özellikler kişilik özelliğidir. Felsefenin sebep olduğu söylenemez.
selamun aleykum
felsefenin tanımından yola çıkarsak bir konu hakkında doğruyu bulma çabasını, en geniş manada kurgulayan düşünce şekli dememiz gerekir.
buna göre felsefe de bir takım hakikatler olmalıdır ki bu düşünüş şekli taraftar bulsun. yoksa sonuca ulaşamayan hüküm bildirmeyen cümlelerden kurulu olan şey felsefenin konusu olamaz.
mesela hayata dair yapılan bir felsefede hayatın kendisi kadar hakikatı olan şey de felsefecinin yapması gerekendir. konu bakımından ölüm aslında bir hakikat olarak hayatın kendisi gibi algılanmak zorunda kalır.
bunun gibi güneşin varlığı veyahut yıldızların ışıması felsefenin de konusu olmak bakımından hakikat olan kısmına doğru giderken ilmi bilgiden ayrışır. güneş ve yıldızlar vardır ve bu hakikatın nedenleri konusundaki düşünüş tarzı asla ve kata bu hakikatın kendisini zedeleyemez.
bu yüzden somut gerçeklerden çok soyut olan ve hakikat değeri konsunda şüphe uyandıran şeyler felsefenin konusunu oluşturabilir-oluşturmalıdır-oluşturacaktır. sevgi nedir, aşk nedir ve bunlara dayalı olarak insan nedir gibi.
dikkat edilecek olursa insan nedir diye sormak hakikatı gerektirirken, mesela cevaben o aslında ölecek bir varlıktır yani tartışsan da bu hakikatı değiştiremezsin diyen bir kimseye karşı sevgi nedir kozunu oynayabilmek felsefenin doğumu adına önem arzeder.
zira sevgi amaca ulaştıran olarak her zaman karşılık arayan veya bulduğu her karşılığı aynı kefeye koyan değildir.tanım kümesi insanlık sayısı kadardır.
bu açıdan felsefenin duygu bellek ve geri planda kalan hayatın ortaya çıktığı manevi değerlere karşı bir bakış taşıdığı düşünülebilir.